AMPISINA 250 mg 1 flakon Klinik Özellikler

Ampisilin }

Enfeksiyona Karşı Kullanılan (Antienfektif) İlaçlar > Penisilinler > Ampisilin
Gensenta İlaç Sanayi A.Ş. | 30 December  1899

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1. Terapötik endikasyonlar

AMPİSİNA enjektabl ampisiline duyarlı mikroorganizmaların neden olduğu akut ve kronik bronşit, pnömoni, sinüzit ve orta kulak iltihabı gibi solunum yolları enfeksiyonları; sistit, üretrit, piyelonefrit, prostatit, gonore, septik abortus ve puerperal enfeksiyonlar gibi ürojenital enfeksiyonlar; enterit, kolanjit, enterokolit gibi gastrointestinal enfeksiyonlar; flebit, abse, erizipel, impetigo ve enfekte akne gibi deri ve yumuşak doku enfeksiyonları ile septisemi ve bakteriyel menenjit tedavisinde endikedir. Patojen mikro-organizmaların ampisiline duyarlılığının belirlenmesinde gerekli bakteriyolojik incelemeler yapılmalı ve gerektiğinde enfeksiyon yerine göre cerrahi müdahale yapılmalıdır.

Yaralara ekstraperitoneal ampisilin uygulaması, abdominal cerrahi sonrası enfeksiyonunu önlemek için kullanılabilir. Oral dozajın uygun olmadığı durumlarda parenteral kullanım endikedir.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

 Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

Yetişkin ve gençlerde her 4-6 saatte bir 500 mg ampisilin intramüsküler ve intravenöz yoldan uygulanabilir. Enfeksiyonun ciddiyetine göre günlük doz 6 g’a kadar yükseltilebilir.

Uygulama şekli:

AMPİSİNA enjektabl intramüsküler ve intravenöz yoldan uygulanabilir.

Doğrudan IV uygulama 10-15 dakikada yavaş olarak yapılmalıdır. Daha hızlı uygulama konvülsiyona sebep olabilir.

Uygulama süresi:

Kullanım süresi hastalığın seyrine göre belirlenir. Genel bir kural olarak, ampisilin 7-10 gün kullanılır, fakat hastalığın iyileşme belirtilerinden sonra en az 2-3 gün daha kullanılır.

Beta-hemolitik streptokok enfeksiyonunun tedavisinde, geç komplikasyonları (örn. romatizmal ateş, glomerülonefrit) önlemek için, güvenlik nedeniyle tedavi süresinin en az 10 güne uzatılması önerilir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Böbrek yetmezliği:

Kreatinin klerensi 30 ml/dk’dan fazla olan hastalarda doz ayarlaması gerekli değildir.

30 ml/dk veya daha az glomerüler fıltrasyon hızındaki ciddi böbrek yetmezliği için, ampisilin birikimi düşünülerek dozda (tatbik edilen miktar) bir azalma önerilir:

Kreatinin klerensi 20-30 ml/dk ise, normal doz 2/3 oranında azaltılmalı,

Kreatinin klerensi 20 ml/dk’nm altında ise, normal doz 1/3 oranında azaltılmalıdır.

Genel bir kural olarak ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda 8 saatte 1 g ampisilin dozu aşılmamalıdır.

Pediyatrik popülasyon:

Çocuklarda kullanımı:

1 aylık-12 yaş: Her 6 saatte bir 25-50 mg/kg (maks. 1 g) (enfeksiyonun ciddiyetine göre doz ikiye katlanabilir).

Yenidoğanlarda kullanımı:

21-28 günlük: Her 6 saatte bir 30 mg/kg (enfeksiyonun ciddiyetine göre doz ikiye katlanabilir).

7-21 günlük: Her 8 saatte bir 30 mg/kg (enfeksiyonun ciddiyetine göre doz ikiye katlanabilir). 7 günlükten küçük: Her 12 saatte bir 30 mg/kg (enfeksiyonun ciddiyetine göre doz ikiye katlanabilir).

4.3. Kontrendikasyonlar

Etkin madde veya Bölüm 6. E deki yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlı kişilerde,

Beta-laktam grubu (penisilinler, sefalosporinler vb.) antibiyotiklere aşırı duyarlı kişilerde, Ampisiline bağlı sarılık/karaciğer bozukluğu öyküsü olanlarda kontrendikedir.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Tedaviye başlamadan hastanın beta-laktam antibiyotiklerine duyarlılığı sorgulanmalıdır.

Penisilin tedavisi uygulanan hastalarda ciddi ve hatta ölümle sonuçlanabilen anafilaktoid aşırı duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Bu tip reaksiyonlar özellikle birçok alerjene duyarlılığı olan kişilerde ve parenteral uygulamada oral uygulamaya göre daha sık görülmüştür. Penisiline aşırı duyarlılığı olan kişilere sefalosporinlerle tedavi uygulandığında ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonları oluşabildiği bildirilmiştir. Penisilin tedavisine başlamadan önce penisilin, sefalosporin ve diğer alerjenlere karşı önceden aşırı duyarlılık reaksiyonu olup olmadığı iyice soruşturulmalıdır. Ciddi anafilaktik reaksiyonların adrenalin ile acil tedavisi şarttır. Endikasyona göre oksijen, intravenöz steroidler uygulanmalı, hava yolunun açık tutulması sağlanmalı ve gerekirse entübasyon uygulanmalıdır.

Ampisilin, antibakteriyel aktivite sınırlı spektrumuna sahiptir. Enfeksiyonların bazı çeşitlerinin tedavisinde, eğer patojen henüz belirlenmemiş ve duyarlılığı bilinmiyorsa veya ampisilin ile tedavi için uygun olabilecek patojenlere benzerliği konusunda yüksek şüphe yoksa, ampisilinin tek bir ajan olarak kullanımı uygun değildir. Bu durum özellikle intraabdominal enfeksiyon, kadın genital enfeksiyonu ve endokardit olan hastaların tedavisinde göz önünde bulundurulmalıdır.

Uzun süreli tedavide tüm güçlü ilaçlarda olduğu gibi hematopoetik sistem, böbrek ve karaciğer fonksiyonları belirli aralıklarla izlenmelidir.

Tedavi sırasında bakteriyel patojenler (Enterobacter, Pseudomonas) ve mantarlarla (Candida) süperenfeksiyon ihtimali unutulmamalıdır. Böyle bir durumda ilaç kesilmeli ve uygun tedaviye başlanmalıdır.

Etkeni bir virüs olan enfeksiyöz mononükleozda ve/veya lenfoid orijinli akut ya da kronik lösemi şüphesinde kullanılmamalıdır. Ampisilin uygulanan enfeksiyöz mononükleozlu hastalarda yüksek oranda deri döküntüsü bildirilmiştir.

Sifılizden de şüphe edilen gonokok enfeksiyonlarında, ampisilin tedavisine başlanmadan önce karanlık alan değerlendirmeleri yapılmalıdır. Sifıliz lezyonlarından şüphe edilmeyen ve ampisilin ile tedavi edilen hastalarda da, ampisilin tedavisinin sifıliz lezyonlarım baskılama olasılığına karşı, sifıliz için serolojik testler birkaç ay boyunca her ay uygulanmalıdır.

Aynı zamanda sifıliz hastalığı da taşıyan kişilerde uygun bir parenteral penisilin tedavisi de eklenmelidir.

Ampisilin, sadece duyarlılığın gösterildiği durumda sistit tedavisi için kullanılmalıdır.

Ampisilin tedavisi, özellikle stafılokoksik enfeksiyonlarda, cerrahi girişime duyulan gereksinimi ortadan kaldırmaz.

Ampisilinin, tedavisi sırasında, allopürinol ile birlikte kullanımı alerjik deri reaksiyonlarının görülme olasılığını artırabilir.

Uzun süreli kullanımı, duyarlı olmayan mikroorganizmaların gelişmesiyle sonuçlanabilir. Ampisilin alan hastalarda nadiren protrombin zamanının uzadığı raporlanmıştır. Antikoagülanlar eş zamanlı reçete edildiğinde uygun izleme yapılmalıdır. Antikoagülasyonun istenilen düzeyde muhafaza edilmesi için, oral antikoagülanların dozunda ayarlama yapılması gerekebilir (Bkz. Bölüm 4.5 ve 4.8).

Streptokoksik enfeksiyonlarda, organizmaları elimine edebilecek süre boyunca (minimum 10 gün) uygulanmalıdır, aksi taktirde streptokoksik hastalık sekelleri meydana gelebilir. Tedavi bitiminde streptokok eradikasyonunun kanıtlanması için kültür alınmalıdır.

Böbrek yetmezliğinde kullanım için bakınız bölüm 4.2.

Antibiyotikle ilişkili kolitler, ampisilin&sulbaktam dahil olmak üzere neredeyse tüm antibakteriyel ajanlarla rapor edilmiştir ve hafifle yaşamı tehdit eden aralıkta şiddeti değişebilir (Bkz. Bölüm 4.8). Bu nedenle, herhangi bir antibiyotik kullanımı sırasında veya sonrasında ishal meydana gelen hastalarda bu tanı önemlidir. Antibiyotikle ilişkili kolit meydana gelmesi durumunda ampisilin&sulbaktam türevleri derhal kesilmeli, bir doktora danışılmalı ve uygun tedaviye başlanmalıdır. Bu durumda anti-peristaltik ilaçlar kontrendikedir.

Ampisilin uygulaması oral kontraseptiflerin etkisini azaltabilir. Tamamlayıcı hormonal olmayan kontraseptif destekler gerekebilir.

Bir flakon yaklaşık 16.5 mg sodyum (yaklaşık 0.715 mmol sodyum) içerir. Sodyum kısıtlı diyet yapan hastalarda sodyum içeriğine dikkat edilmelidir.

4.5.    Diğer tıbbi ürünler ile etkileşim ve diğer etkileşim şekilleri

•    Allopürinol ile kullanımı: Alerjik deri reaksiyonlarının oluşumunu artırabilir.

•    Bakteriyostatik antibiyotiklerle kullanımı: Kloramfenikol, eritromisin, sülfonamid ve tetrasiklinler penisilinlerin bakterisidal etkisini bozabilir. Bu durum in vitro gösterilmiş olmakla beraber klinik açıdan geçerliliği iyi dökümante edilmemiştir.

•    Oral kontraseptiflerle kullanımı: Ampisilin, oral kontraseptiflerin etkisini azaltabilir. Hastaların uyarılması gereklidir.

•    Probenesidle kullanımı: Ampisilinin renal tüplerden sekresyonunu azaltarak ampisilinin kan düzeylerinin artmasına ve/veya ampisilin toksisitesine neden olur.

•    Metotreksat ile etkileşim: Penisilinlerle eş zamanlı kullanım metotreksatın etkisini artırabilir ve bu sebeple metotreksatın istenmeyen etkilerini yoğunlaştırabilir. Kandaki metotreksat düzeyleri izlenmelidir.

•    Ampisilin ile aminoglikozitler arasında in vitro inaktivasyon gözlendiği için bir arada kullanılmamalıdır.

•    Ampisilin, disülfıram ve antikoagülanların etkilerini arttırabilir. Kumarin çeşidi antikoagülanların birlikte uygulanması kanama eğilimini artırabilir.

•    Ampisilin tedavisinde digoksinin eş zamanlı kullanımı emilimi artırabilir.

Laboratuar testleri ile etkileşimi:

Ampisilin idrarda yüksek konsantrasyonlara eriştiğinde Clinitest, Benedict ya da Fehling solüsyonu ile yapılan glukoz testlerinde yanlış pozitif sonuçlar alınabilir. Bu nedenle idrarda glukozun enzimatik glukoz oksidasyonuna dayanıklı testler ile aranması uygundur.

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Gebelik kategorisi: B

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/ Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

AMPİSİNA kullanımı sırasında çocuk doğurma potansiyeline sahip kadınlar için bir uyarı bulunmamaktadır. Ancak östrojen içeren oral kontraseptiflerin etkisini azaltabileceğinden ilacın alındığı süre içinde başka bir etkili doğum kontrol yöntemine de başvurulması önerilebilir (Bkz. Bölüm 4.5).

Gebelik dönemi

AMPİSİNA için gebelerde maruz kalmaya ilişkin yeterli klinik veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik / embriyonal / fetal gelişim doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir. Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.

Kobaylarda yapılan çalışmalar, ampisilin IV uygulanmasının uterus tonüsünde ve kontraksiyonların sıklığında hafif azalmaya yol açtığını fakat kontraksiyon gücünü ve süresini artırdığını göstermiştir. Ancak, bu ilaçların insanlarda doğum sırasındaki kullanımlarının fetus üzerinde erken ya da geç advers etkileri olup olmayacağı veya doğum süresi üzerinde uzama etkisi yapıp yapmayacağı veya yenidoğandaki resüsitasyon gerekliliği üzerindeki etkileri bilinmemektedir.

Laktasyon dönemi

Ampisilin anne sütüne geçer. Anne sütü ile beslenen bazı bebeklerde emzirmenin sonlandırılmasmı gerektirecek şekilde ishal ve mukozal maya kolonizasyonu görülebilir. Sensitizasyon olasılığı düşünülmelidir. Ampisilin, uygun bir risk/yarar değerlendirmesinden sonra, emzirme döneminde kullanılabilir.

Üreme yeteneği/Fertilite

Uzun dönem hayvan çalışmaları ampisilinin üreme yeteneği ve fertilite üzerine olumsuz etkileri olduğunu göstermemiştir.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Ampisilinin araç ve makine kullanma üzerine etkisini gösteren bir çalışma bulunmamaktadır. Ancak araç ve makine kullanma yeteneğini etkileyebilecek istenmeyen etkiler (örn. alerjik reaksiyonlar, baş dönmesi, konvülsiyon) görülebilir (Bkz. Bölüm 4.8).

4.8. İstenmeyen etkiler

En çok rastlanan istenmeyen etkiler; cilt reaksiyonları (kaşıntı, döküntü, ekzantem), karın ağrısı, meteorizm, yumuşak dışkı, ishal, bulantı ve kusmadır.

MedDRA sıklık tanımlaması ve sistem organ sınıflandırmasına göre, klinik çalışmalar ve pazarlaması sonrası gözetimlerden çıkarılan istenmeyen etkiler aşağıda listelenmiştir.

Advers reaksiyonların sıklığı aşağıdaki gibi sıralanmıştır:

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100, <1/10); yaygın olmayan(>1/1.000, <1/100); seyrek (>1/10.000, <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000) bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor) olarak sınıflandırılır.

Sistem/organ

sınıfı

Çok yaygın

Yaygın

Yaygın

olmayan

Seyrek

Çok seyrek

Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

Mantar veya dirençli bakteri enfeksiyonları

Kan ve lenf

sistemi

hastalıkları

Miyelosupresyon

ve

hematositolojik

değişiklikler

(granülositopeni,

trombositopeni,

anemi,

pansitopeni);

Kanama ve

protrombin

zamanının

uzaması1

Bağışıklık

sistemi

hastalıkları2,8

Cilt

reaksiyonları

(kaşıntı,

döküntü,

ekzantem)

Morbiliform

döküntü4,

Ekzantemi

ve oral

bölgede

enantem5

Serum hastalığı, ilaç ateşi, anjiyonörotik ödem, larinks ödemi, hemolitik anemi, alerjik

Hayatı tehdit eden anafilaktik şok6

vaskülit gibi daha ciddi alerjik reaksiyonlar veya nefrit, şiddetli alerjik, bazen veziküllü cilt

reaksiyonları

(eksfolyatif

dermatit, Lyell

sendromu,

eksudatif

kızarıklık,

multiforme,

Stevens-

Johnson

sendromu)

Sinir sistemi hastalıkları9

Baş dönmesi,

baş ağrısı,

miyoklonus ve

nöbetler

(böbrek

yetmezliğinde

veya çok

yüksek

intravenöz

dozlarda)

Gastrointestinal

hastalıklar

Kami ağrısı,

mide

bulantısı,

kusma,

meteorizm,

yumuşak

dışkı, ishal7

Psödomembranöz

kolit8

(Clostridium diffıcile kaynaklı çoğu durumda)

Hepatobiliyer

hastalıkları

Transaminaz

yükselmesi

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

Yüksek doz

intravenöz

uygulamada

üzerinde

kristalüri, akut

interstisyel

nefrit

İdrar kristallerinin atılımı ile akut böbrek yetmezliği

Genel

bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Ağrı ve şişlik, lokalize flebit

1    Bkz. Bölüm 4.4

2    Bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4

Direkt-tip ürtikeryal reaksiyon genellikle doğru penisilin alerjisi önerir ve tedavinin kesilmesini ve uygun tıbbi önlemlerin alınmasını gerektirir. Tıbbi yardım beta-laktam antibiyotiklerin gelecekteki kullanımı düşünülerek aranmalıdır.

4    Tedavinin başlangıcından sonra birkaç (5 ila 11) gün içerisinde tipik kızamık benzeri döküntü meydana gelir.

5    Ekzantem insidansı, enfeksiyöz mononükleoz veya lenfatik lösemili hastalarda daha yüksektir.

6    Aleıjik reaksiyonların aleıji eğilimi olan hastalarda çıkması daha olasıdır.

Bu istenmeyen etkiler doğası gereği çoğunlukla hafiftir ve tedavi sürecinde veya kesildikten sonra genellikle geçer.

Eğer psödomembranöz kolit veya şiddetli aşırı duyarlılık reaksiyonları belirtileri varsa, tedavi kesilmeli ve tıbbi tedavi (Bkz. Bölüm 4.4) sağlanmalıdır.

9 Merkezi sinir uyarımı, miyoklonus veya nöbet ortaya çıkarsa, ampisilin durdurulmalı ve uygun tedaviye başlanmalıdır,_

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: O 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Bugüne kadar ampisilinin büyük miktarlarda uygulamasını takiben zehirlenme belirtileri görülmemiştir. Ayrıca uzun süreli tedavi belirli toksik advers reaksiyonlar ile ilişkili değildir. Doz aşımı belirtileri aslında istenmeyen etkilerin profiline karşılık gelmektedir (Bkz. Bölüm 4.8).

Ampisilinin büyük miktarda tek başına uygulaması akut olarak zehirli (toksik) değildir.

Aşırı doz semptomları arasında nöromüsküler hipersensitivite (ajitasyon, halüsinasyonlar, istemsiz kas hareketleri, konfüzyon, nöbetler) ve özellikle renal bozukluklarda olmak üzere elektrolit düzensizlikleri (potasyum ve sodyum tuzlan) bulunmaktadır.

Bazı durumlarda ise bu etkiler sadece intravenöz uygulamadan sonra gözlenmiştir.

Doz aşımı durumunda spesifik bir antidotu yoktur. Tedavi, su / elektrolit dengesini korumak için özel dikkat içeren semptomatik önlemler içermektedir.

Ampisilin hemodiyalizle vücuttan atılabilir.

En Yaygın Alerji Türleri En Yaygın Alerji Türleri Bağışıklık sistemi, polen, arı zehiri veya evcil hayvan gibi yabancı bir maddeye veya çoğu insanda reaksiyona neden olmayan bir yiyeceğe tepki gösterdiğinde alerjiler meydana gelir. Tiroid Kanseri Tiroid Kanseri En sık görülen tiroid kanseri türü olan papiller tiroid kanseri, tüm tiroid kanserlerinin yaklaşık %70'ini oluşturur.