CITOL 20 mg 56 tablet Klinik Özellikler

Sitalopram Hidrobromur }

Sinir Sistemi > Antidepresanlar > Sitalopram
Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. | 17 November  2011

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    Depresyon tedavisi ve relaps/rekürenslerin önlenmesi, Agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu,

    Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavilerinde kullanılır.

    4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

    Tedavi süresi

    Antidepresan etki genelde 2-4 hafta içinde görülür. Antidepresanlarla tedavi semptomatik olduğundan, iyileşmeden sonra relapsları engellemek için genellikle 6 ay gibi uygun bir süre boyunca tedavi devam ettirilmelidir. Tekrarlayıcı (ünipolar) depresyonu olan hastalarda yeni krizlerin önlenmesi için, idame tedavisine birkaç yıl devam edilmelidir.

    Panik bozukluğu tedavisi amacı ile kullanıldığında CİTOL, yaklaşık 3 ay sonra maksimum

    etki gösterir ve tedaviye devam edildiği sürece cevap korunur.

    OKB tedavisinde etkinin başlaması 2-4 hafta olup, iyileşme zaman içinde görülür.

    Selektif Seretonin Geri Alım İnhibitörü (SSRI) tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları

    Tedavinin aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır. Yoksunluk reaksiyonu riskini azaltmak için sitalopram ile tedaviye son verileceği zaman doz, en az 1-2 haftalık süre içinde kademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. bölüm 4.4 ve 4.8). Dozun azaltılması veya tedavinin kesilmesini takiben tolere edilemeyen semptomlar meydana gelirse, önceden reçete edilen doza devam edilmesi düşünülebilir. Daha sonra doktor daha yavaş bir hızla dozu azaltmaya devam edebilir.

    Erişkinler

    Depresyon tedavisi

    CİTOL oral yoldan tek doz olarak, günde 20 mg kullanılır. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg'a yükseltilebilir.

    Panik bozukluğu tedavisi

    Günlük 20 mg'lık doza çıkmadan önce ilk hafta, günde 10 mg oral doz önerilir. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg'a yükseltilebilir.

    OKB tedavisi

    Başlangıç için önerilen günlük doz 20 mg'dır. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg'a yükseltilebilir.

    Uygulama şekli:

    CİTOL günde tek doz olarak kullanılır. CİTOL besin alımından bağımsız olarak günün herhangi bir zamanında alınabilir.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek yetmezliği:

    Hafif veya orta böbrek bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez. Şiddetli böbrek bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klirensi <30 ml/dakika, bkz. bölüm 5.2) dikkatli olunması tavsiye edilir.

    Karaciğer yetmezliği:

    Hafif veya orta karaciğer bozukluğu olan hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak günde 10 mg kullanılması önerilir. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 20 mg'a yükseltilebilir. Şiddetli karaciğer bozukluğu olan hastalarda tedbirli olunması ve çok dikkatli doz titrasyonu yapılması tavsiye edilir (bkz. bölüm 5.2).

    Pediyatrik popülasyon (18 yaş altı):

    CİTOL, çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmamalıdır (bkz.

    bölüm 4.4).

    Geriyatrik popülasyon (65 yaş üstü):

    Yaşlı hastalarda doz, önerilen günlük dozun yarısına düşürülmelidir (ör. günlük 10-20 mg). Yaşlı hastalar için önerilen doz günde en fazla 20 mg'dır.

    CYP2C19 enzimi için zayıf metabolizörler

    CYP2C19 enzimi için zayıf metabolizör olan hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak günde 10 mg kullanılması önerilir. Bireysel hasta cevabına göre doz günde en fazla 20 mg'a yükseltilebilir (bkz. bölüm 5.2).

    4.3. Kontrendikasyonlar

    kontrendikedir (bkz. bölüm 6.1).

    Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI)

    Bazı vakalarda serotonin sendromuna benzeyen özellikler görülmüştür.

    Sitalopram, günde 10 mg üzeri selejilin de dahil olmak üzere bir MAOI ile beraber kullanılmamalıdır. Geri dönüşümsüz bir MAOI ile tedaviye son verildikten 14 gün sonrasına kadar veya geri dönüşümlü bir MAOI ile tedaviye son verildikten sonra bu ilacın kullanma talimatında belirtilen zaman sonuna kadar sitalopram verilmemelidir. MAOI'ler ile tedaviye, sitalopram tedavisine son verildikten 7 gün sonra başlanabilir (bkz. bölüm 4.5)

    Kan basıncının yakından gözlenmesi ve izlenmesi için yeterli imkanın olmadığı durumlarda, sitalopramın linezolid ile birlikte kullanılması kontrendikedir.

    Pimozid ile birlikte kullanılması kontrendikedir (bkz. bölüm 4.5).

    Sitalopram, bilinen uzamış QT aralığı veya konjenital uzamış QT sendromu olan hastalarda kontrendikedir.

    Sitalopramın QT aralığını uzattığı bilinen diğer tıbbi ürünler ile kullanımı kontrendikedir (bkz. bölüm 4.5).

    4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

    Yaşlı hastalarda ve karaciğer veya böbrek yetmezliği olan hastalarda tedavi için bakınız bölüm 4.2.

    Antidepresan ilaçların özellikle çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında, ilaç dozunun artırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerce yakinen izlenmesi gereklidir. CİTOL, 18 yaş ve üzeri hastalarda depresyon tedavisi ve relaps/rekürenslerin önlenmesi, agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu ve Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavilerinde kullanılır.

    Çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanlarda kullanımı

    Antidepresanlar, çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmamalıdır. Klinik çalışmalarda antidepresanlar ile tedavi edilen çocuklar ve adolesanlar, plasebo ile tedavi edilenlerle karşılaştırıldığında intiharla ilişkili davranışlar (intihar girişimi ve intihar düşünceleri) ve düşmanlık (çoğunlukla saldırganlık, zıtlaşma davranışı ve sinirlilik) daha sık gözlenmiştir. Klinik bir gereksinime dayanarak yine de tedavi etme kararı alınırsa, hasta intihar semptomlarının ortaya çıkmasına karşı dikkatle izlenmelidir.

    Bununla beraber, çocuklar ve adolesanların büyüme, olgunlaşma ve kognitif ve davranışsal gelişimlerine ilişkin uzun süreli güvenlilik verileri yeterli değildir.

    Paradoksal anksiyete

    Panik bozukluğu olan bazı hastalar, antidepresan tedavisinin başında artan anksiyete semptomları yaşayabilir. Bu paradoksal reaksiyon, tedaviye başlanmasından itibaren ilk iki hafta içinde çoğunlukla hafifler. Olası paradoksal anksiyojenik etkileri azaltmak için düşük başlangıç dozu önerilir (bkz. bölüm 4.2).

    Hiponatremi

    Muhtemelen uygunsuz antidiüretik hormon salgısı sebebiyle, SSRI kullanımı ile beraber nadir görülen bir yan etki olarak hiponatremi bildirilmiştir ve genellikle tedavinin sonlandırılmasıyla geri dönüşümlüdür. Özellikle yaşlı kadın hastalarda risk daha yüksektir.

    İntihar/intihar düşüncesi veya klinik kötüleşme

    Depresyon, intihar düşüncesi, kendine zarar verme ve intihar (intiharla ilişkili olaylar) riskinde artış ile kendini gösterir. Bu risk, anlamlı bir remisyon oluşuncaya kadar devam etmektedir. Tedavinin ilk birkaç haftası veya daha fazla sürede bir gelişme oluşamayabileceği için hastalar, bir gelişme oluşuncaya kadar yakından izlenmelidir. Genel klinik tecrübeye göre iyileşmenin erken evrelerinde intihar riski artabilir.

    Sitalopramın reçetelendirildiği diğer psikiyatrik durumlar da intiharla ilişkili olayların riskinde bir artış ile ilişkilendirilebilir. İlave olarak bu durumlar majör depresif bozukluklar ile eş zamanlı olabilir. Bundan dolayı majör depresif bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken uygulanan önlemlerin aynısı diğer psikiyatrik bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken de uygulanmalıdır.

    İntiharla ilişkili olaylar geçmişi olan hastalar veya tedavi başlangıcından önce anlamlı derecede intihar düşüncesi sergileyen kişilerde intihar düşüncesi veya intihar girişimi riskinin daha fazla olduğu bilinmektedir. Bu kişiler tedavi sırasında dikkatle izlenmelidir.

    Psikiyatrik bozukluğu olan yetişkin hastalarda, antidepresanlara ilişkin yapılan, plasebo kontrollü bir meta-analiz çalışması, 25 yaşın altındaki hastalarda intihar davranışı riskinin, plasebo ile karşılaştırıldığında, antidepresan alanlarda arttığını göstermiştir.

    Hastalar yakından izlenmelidir ve bilhassa yüksek risk taşıyan hastalara, özellikle tedavinin erken evrelerinde ve doz değişikliklerini izleyen dönemlerde eşlik edilmelidir.

    Hastalar (ve hastaya bakım verenler), herhangi bir klinik kötüleşme, intihar davranışı veya düşüncesi ve davranışlarda olağan dışı değişiklikler ortaya çıkması olasılığına karşı hastanın izlenmesi gerektiği konusunda ve bu semptomlar ortaya çıktığında hemen bir doktora başvurması gerektiği konusunda uyarılmalıdır.

    Akatizi/psikomotor huzursuzluk

    SSRI/SNRI (Serotonin-noradrenalin geri alım inhibitörü) kullanımı, akatizi gelişimi (subjektif olarak hoş olmayan veya sıkıntılı huzursuzluk ile karakterize ve çoğu kez oturamama veya hareketsiz duramama ile karakterize) ile ilişkilendirilmiştir. Bu durum çoğunlukla tedavinin ilk birkaç haftası içinde oluşmaktadır. Bu semptomların geliştiği hastalarda, dozun artırılması zararlı olabilir.

    Mani

    Manik-depresif hastalarda, manik faza doğru değişim görülebilir. Hasta manik faza girerse

    sitalopram tedavisi sonlandırılmalıdır.

    Nöbetler

    Antidepresan ilaçlarda nöbetler potansiyel risktir. Nöbet gelişen her hastada sitalopram tedavisi bırakılmalıdır. Stabil olmayan epilepsi hastalarında sitalopram kullanımından kaçınılmalıdır ve kontrollü epilepsi hastaları dikkatle izlenmelidir. Nöbet sıklığında artış olursa sitalopram tedavisi kesilmelidir.

    Diyabet

    Diyabeti olan hastalarda bir SSRI ile tedavi, glisemik kontrolü değiştirebilir. İnsülin ve/veya oral hipoglisemik dozunun ayarlanması gerekebilir.

    Serotonin sendromu

    SSRI tedavisi gören hastalarda nadiren serotonin sendromu bildirilmiştir. Ajitasyon, tremor, miyokloni ve hipertermi gibi semptomların birlikte oluşumu bu durumun gelişimine işaret edebilir. Sitalopram ile tedavi derhal sonlandırılmalı ve semptomatik tedavi başlatılmalıdır.

    Serotonerjik ilaçlar

    Sitalopram, triptanlar (sumatriptan ve oksitriptan dahil), opioidler (tramadol dahil) ve triptofan gibi serotonerjik etkileri olan ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.

    Kanama

    SSRI'lar ile tedavide deri kanama zamanı ve/veya ekimoz, jinekolojik kanamalar, gastrointestinal kanamalar ve diğer deri ve mukoza kanamaları gibi kanama anomalileri bildirilmiştir (bkz. bölüm 4.8). SSRI'lar / SNRI'lar doğum sonrası kanama riskini artırabilir (bkz. bölüm 4.6, 4.8). SSRI'larla tedavi edilen yaşlı hastalarda gastrointestinal kanama riski artabilir. SSRI kullanan hastalarda, özellikle trombosit fonksiyonunu etkilediği bilinen etkin maddeler veya kanama riskini artırabilen diğer etkin maddeler ile birlikte kullanımda ve ayrıca kanama bozukluğu geçmişi olan hastalarda dikkatli olunması tavsiye edilir (bkz. bölüm 4.5).

    EKT (Elektrokonvülsif terapi)

    SSRI'ların ve EKT'nin eşzamanlı uygulanması konusunda kısıtlı klinik tecrübe olduğu için dikkatli olunmalıdır.

    St. John's Wort

    Sitalopram ve St. John's Wort (Hypericum perforatum) içeren bitkisel preparatların birlikte kullanımında yan etkiler daha yaygın olabilir. Bu nedenle, sitalopram ve St. John's Wort preparatları birlikte kullanılmamalıdır (bkz. bölüm 4.5).

    SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları

    Tedavi sonlandırıldığında, özellikle aniden kesildiğinde yoksunluk semptomları yaygındır (bkz. bölüm 4.8). Sitalopram ile yürütülen bir rekürans önleme çalışmasında aktif tedavinin kesilmesinden sonraki yan etkiler, sitaloprama devam eden hastaların %20'sine karşı tedavinin kesildiği hastaların %40'ında görülmüştür.

    Yoksunluk semptomlarının riski, tedavi süresi ve dozu ile doz azaltma hızını içeren birkaç faktöre bağlı olabilir. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi dahil), uyku bozuklukları (imsomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor, konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusal dengesizlik, irritabilite ve görme bozuklukları en yaygın olarak bildirilen reaksiyonlardır. Bu semptomlar genellikle hafif ve orta şiddettedir fakat bazı hastalarda şiddetli olabilirler.

    Çoğu zaman tedavi kesildikten sonraki ilk birkaç gün içinde ortaya çıkarlar fakat nadiren, istemeden doz atlamış olan hastalarda da bu tür semptomların görüldüğü bildirilmiştir.

    Bu semptomlar genellikle kişiye özgüdür ve çoğu zaman iki hafta içinde çözümlenmesine rağmen bazı bireylerde bu süre uzayabilir (2-3 ay veya daha uzun). Bu nedenle, tedavi kesileceği zaman sitalopram, hastanın ihtiyaçlarına göre birkaç hafta veya aylık sürede kademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. bölüm 4.2 SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları).

    Cinsel işlev bozukluğu

    Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar) / serotonin norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI'lar) cinsel işlev bozukluğu semptomlarına neden olabilir (bkz. Bölüm 4.8). SSRI / SNRI'ın kesilmesine rağmen semptomların devam ettiği uzun süreli cinsel işlev bozukluğu raporları vardır.

    Psikoz

    Depresif episodları olan psikotik hastalarda tedavisi, psikotik semptomları artırabilir.

    QT aralığı uzaması

    Sitalopramın doza bağlı olarak QT aralığında uzamaya neden olduğu bulunmuştur. Pazarlama sonrası dönemde ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya da önceden QT uzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması ve Torsades de Pointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (bkz. bölüm 4.3, 4.5, 4.8, 4.9 ve 5.1).

    Belirgin bradikardisi olan hastalarda veya yakın zamanda akut miyokart enfarktüs geçirmiş veya kompanse olmayan kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunması önerilir.

    Hipokalemi veya hipomagnezemi gibi elektrolit bozuklukları malign aritmi riskini artırır. Sitalopram ile tedaviye başlamadan önce bunların düzeltilmesi gereklidir.

    Stabil kardiyak hastalığı olan hastalar tedavi ediliyorsa, tedaviye başlamadan önce elektrokardiyografi (EKG) ile değerlendirilmesi düşünülmelidir.

    Eğer sitalopram ile tedavi sırasında kardiyak aritmi oluşursa, tedavi sonlandırılmalıdır ve EKG uygulanmalıdır.

    Dar Açılı Glokom

    Sitalopramın da dahil olduğu SSRI'lar göz bebeğinin boyutuna etki ederek midriyazise sebep olabilir. Bu midriyatik etki göz açısını daraltma potansiyeline sahip olup özellikle yatkınlığı olan hastalarda göz içi basıncının artmasına ve dar açılı glokoma sebep olur. Bu nedenle sitalopram dar açılı glokomu olan hastalarda ya da glokom geçmişi olanlarda dikkatle kullanılmalıdır.

    Her bir film kaplı tablet 23,05 mg laktoz monohidrat içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

    4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

    Farmakodinamik etkileşimler

    Farmakodinamik seviyede; sitalopramın moklobemid ve buspiron ile birlikte kullanımı sonucu birkaç serotonin sendromu vakası görülmüştür.

    Kontrendike kombinasyonlar

    MAO inhibitörleri

    Sitalopram ve MAO inhibitörlerinin eş zamanlı kullanımı, serotonin sendromu dahil, ciddi istenmeyen etkilerle sonuçlanabilir (bkz. bölüm 4.3). SSRI ile birlikte, geri dönüşümsüz bir MAOI olan selejilin ve geri dönüşümlü MAOI olan linezolid ve moklobemid de dahil olmak üzere bir MAOI alan ve SSRI tedavisini yeni bırakıp MAOI tedavisine başlamış hastalarda ciddi ve bazen ölümcül reaksiyonlar rapor edilmiştir. Bazı vakalarda serotonin sendromuna benzer özelliklere rastlanmıştır. Bir etkin maddenin bir MAOI ile etkileşim semptomları; hipertermi, rijidite, miyokloni, yaşamsal göstergelerde olası ani değişiklikler ile otonomik instabilite, konfüzyon, irritabilite ve koma ve deliryuma kadar ilerleyen aşırı ajitasyonu kapsayan mental durum değişiklikleridir (bkz. bölüm 4.3).

    Pimozid

    Çalışmanın başından itibaren sürekli olmamasına karşın, 11 gün boyunca günde 40 mg rasemik sitalopram ile tedavi edilenlere 2 mg tek doz pimozidin beraber uygulanması, pimozidin EAA ve Cdeğerlerinde artışa yol açmıştır.

    Uzun QT sendromuna neden olan diğer ilaçlarla birlikte kullanım:

    Pimozid ve sitalopramın beraber kullanımı QTaralığında yaklaşık olarak 10 msn'lik ortalama bir artış ile sonuçlanmıştır. Pimozidin düşük dozunda elde edilen etkileşim nedeniyle sitalopram ve pimozidin beraber kullanımı kontrendikedir.

    QT aralığı uzaması

    Sitalopram ve QT aralığını uzatan diğer tıbbi ürünler arasında farmakokinetik ve farmakodinamik çalışmalar yapılmamıştır. Sitalopram ve bu ilaçların ilave etkileri dışlanamamaktadır. Bu nedenle, sitalopramın Sınıf IA ve III antiaritmikler, antipsikotikler (ör: fenotiyazin türevleri, pimozid, haloperidol), trisiklik antidepresanlar, bazı antimikrobiyal ajanlar (ör: sparfloksasin, moksifloksasin, eritromisin IV, pentamidin, anti-sıtma ilaçları özellikle halofantrin), bazı antihistaminikler (astemizol, mizolastin) gibi QT aralığını uzatan tıbbi ürünler ile eş zamanlı uygulanması kontrendikedir.

    Kullanımında önlem gerektiren kombinasyonlar

    Selejilin (selektif MAO-B inhibitörü)

    Sitalopram (günde 20 mg) ve selejilinin (günde 10 mg) (selektif bir MAO-B inhibitörü) eş zamanlı uygulandığı bir farmakokinetik/farmakodinamik etkileşim çalışmasında, klinik olarak belirgin etkileşimler gözlenmemiştir. Sitalopram ve günde 10 mg'dan yüksek dozlarda selejilinin eş zamanlı kullanımı kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).

    Serotonerjik tıbbi ürünler

    Lityum ve triptofan

    Sitalopramın lityumla beraber verildiği klinik çalışmalarda farmakodinamik etkileşimlere rastlanmamıştır. Ancak, SSRI'lar lityum veya triptofan ile beraber verildiğinde etki artışına

    dair raporlar mevcuttur, bu sebeple, sitalopramın bu ilaçlarla beraber kullanımında dikkat edilmelidir. Lityum seviyelerinin rutin izlenmesine her zamanki gibi devam edilmelidir.

    Serotonerjik ilaç (örn. opioidler (tramadol dahil) ve triptanlar (sumatriptan ve oksitriptan dahil)) ile beraber alınması, 5-HT'ye bağlı etkilerin artışına yol açabilir. Daha fazla bilgi elde edilene kadar, sitalopram ve sumatriptan ve diğer triptanlar gibi 5-HT agonistlerinin eş zamanlı kullanımı önerilmez (bkz. bölüm 4.4).

    St. John's Wort

    SSRI'lar ile St. John's Wort (hypericum perforatum) arasında istenmeyen etkilerin artışı ile sonuçlanabilecek dinamik etkileşmeler olabilir (bkz. bölüm 4.4). Farmakokinetik etkileşimler araştırılmamıştır.

    Kanama

    Antikoagülanlar, non-steroid antienflamatuvar ilaçlar (NSAID), asetil salisilik asit, dipiridamol ve tiklopidin gibi platelet fonksiyonunu etkileyen tıbbi ürünler veya kanama riskini artırabilen diğer ilaçlar (ör: atipik antipsikotikler, fenotiyazinler, trisiklik antidepresanlar) ile aynı anda tedavi edilen hastalarda dikkat gerekmektedir (bkz. bölüm 4.4).

    Elektrokonvülzif tedavi (EKT)

    Elektrokonvülzif tedavi ile sitalopramın kombine kullanımının risk veya yararlarını ortaya koyan klinik çalışma mevcut değildir (bkz. bölüm 4.4).

    Alkol

    Sitalopram ve alkol arasında herhangi bir farmakodinamik veya farmakokinetik etkileşim gösterilmemiştir. Ancak, sitalopram ve alkolün birlikte kullanılması önerilmez.

    Hipokalemi/hipomagnezemiye neden olan tıbbi ürünler

    Malign aritmi riskini artıracağı için, hipokalemi/hipomagnezemiyi indükleyen tıbbi ürünlerin eş zamanlı kullanımı konusunda dikkatli olunmalıdır.

    Nöbet eşiğini düşüren tıbbi ürünler

    SSRI'lar nöbet eşiğini düşürebilirler. Nöbet eşiğini düşürme etkisi olan ilaçlar (ör: antidepresanlar [trisiklikler, SSRI'lar], nöroleptikler [fenotiyazinler, tiyoksantenler ve butirofenonlar]), meflokin, bupropiyon ve tramadol) ile eş zamanlı kullanımda dikkatli olunması önerilir.

    Farmakokinetik etkileşimler

    Sitalopramın demetilsitaloprama biyotrasformasyonu; sitokrom P450 sistemi izozimleri olan CYP2C19 (yaklaşık %38), CYP3A4 (yaklaşık %31) ve CYP2D6 (yaklaşık %31) tarafından gerçekleştirilir. Sitalopramın birden fazla CYP tarafından metabolize edilmesi gerçeği; biyotransformasyon inhibisyonunun, bir enzimin inhibisyonunun diğer biri tarafından dengelenebileceği olasılığından daha düşük olduğu anlamına gelmektedir. Bu nedenle, sitalopramın diğer ilaçlarla beraber alınmasının, farmakokinetik ilaç etkileşimleri oluşturma riski düşüktür.

    Yiyecek

    Sitalopramın absorpsiyonu ve diğer farmakokinetik özelliklerinin yiyeceklerden etkilendiğine dair bir bildirim olmamıştır.

    Diğer ilaçların sitalopram farmakokinetiği üzerine etkisi

    Ketokonazol (potent CYP3A4 inhibitörü) ile beraber alınması sitalopramın farmakokinetiğini değiştirmemiştir.

    Lityum ve sitalopram ile yapılan farmakokinetik etkileşim çalışmasında herhangi bir farmakokinetik etkileşime rastlanmamıştır.

    Simetidin

    Simetidin (potent CYP2D6, 3A4 ve 1A2 inhibitörü) sitalopramın ortalama kararlı durum seviyelerinde orta derecede artışa yol açmıştır. Sitalopram, simetidin ile birlikte uygulandığında dikkatli olunması tavsiye edilir. Doz ayarlaması gerekebilir.

    Essitalopramın (sitalopramın aktif enantiyomeri) günde bir kez 30 mg omeprazol (bir CYP2C19 inhibitörü) ile birlikte uygulanması, essitalopramın plazma konsantrasyonlarında orta derecede (yaklaşık %50) bir artışa neden olmuştur.

    Bu nedenle, CYP2C19 inhibitörleri (örn., omeprazol, esomeprazol, flukonazol, fluvoksamin, lansoprazol, tiklopidin) veya simetidin ile birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır. Doz ayarlaması gerekebilir.

    Sitalopramın diğer ilaçlar üzerine etkileri

    Sitalopramla metoprololün (bir CYP2D6 substratı) beraber alındığı bir farmakokinetik / farmakodinamik etkileşim çalışması; metoprolol konsantrasyonlarında iki katı artış olduğunu göstermiştir ancak, metoprololün sağlıklı gönüllülerde kan basıncı ve kalp hızı üzerinde olan etkisinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlenmemiştir. Sitalopram ve metoprolol eş zamanlı uygulandığında dikkatli olunması tavsiye edilir. Doz ayarlaması gerekebilir.

    Sitalopram ve demetilsitalopram; belirgin inhibitör etkisi olduğu bilinen diğer SSRI'larla karşılaştırıldığında, CYP2C9, CYP2E1 ve CYP3A4'ün ihmal edilebilir ölçüde inhibitörleri ve sadece CYP1A2, CYP2C19 ve CYP2D6'nın zayıf inhibitörleridir.

    Levomepromazin, digoksin ve karbamazepin

    Sitalopram, CYP1A2 substratları (klozapin ve teofilin), CYP2C9 (varfarin), CYP2C19 (imipramin ve mefenitoin), CYP2D6 (spartein, imipramin, amitriptilin, risperidon) ve CYP3A4 (varfarin, karbamazepin (ve metaboliti karbamazepin epoksit) ile birlikte verildiğinde bir değişim gözlemlenmemiş veya klinik olarak önemli olmayan çok küçük değişiklikler görülmüştür.

    Sitalopram ve levomepromazin veya digoksin arasında, sitalopramın P-glikoproteini indüklediği veya inhibe ettiğini gösteren herhangi bir etkileşim gözlenmemiştir.

    Desipramin, imipramin

    Bir farmakokinetik çalışmada, sitalopram ve imipramin seviyelerinde herhangi bir etki gösterilmezken, imipraminin primer metaboliti olan desipramin seviyelerinde artış olmuştur. Desipramin sitalopram ile kombine edildiğinde, desipraminin plazma konsantrasyonlarında artış gözlenmiştir. Desipramin dozunun azaltılması gerekebilir.

    Metoprolol

    Essitalopram (sitalopramın aktif enantiyomeri), CYP2D6 enziminin bir inhibitörüdür. Sitalopram, başlıca bu enzim tarafından başlıca metabolize edilen tıbbi ürünlerle ve dar bir terapötik indekse sahip tıbbi ürünlerle (örn: flekainid, propafenon ve metoprolol (kalp

    yetmezliğinde kullanıldığında)) ya da başlıca CYP2D6 tarafından metabolize edilen merkezi sinir sistemi üzerinde etkili bazı tıbbi ürünlerle (örn: desipramin, klomipramin ve nortriptilin gibi antidepresanlar veya risperidon, tioridazin ve haloperidol gibi antipsikotikler) ile birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır. Dozaj ayarlaması gerekli olabilir. Metoprolol ile birlikte uygulama sonucunda metoprololün plazma seviyelerinde iki kat artışa neden olsa da metoprololün kan basıncı ve kalp ritmi üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde artmamıştır.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Etkileşim çalışması yapılmamıştır.

    Pediyatrik popülasyon:

    Etkileşim çalışması yapılmamıştır.

    4.6. Gebelik ve laktasyon

    Gebelik kategorisi: C

    Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

    CİTOL ile tedavi sırasında oral kontrasepsiyon yöntemi kullanılmasına yönelik veriler yetersizdir. Doğum kontrol yöntemleri ile etkileşimine dair veriler yetersizdir.

    Gebelik dönemi‌

    Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

    Gebe kadınlara ait yayımlanmış veriler (2500'den fazla maruziyet sonucu) herhangi bir malformatif feto-/neonatal toksisiteye işaret etmemektedir. Hamilelerde kullanımı hakkında klinik tecrübe sınırlıdır. Ancak, çok açıkça gerekli olmadıkça ve risk/yarar değerlendirmesi çok dikkatli yapılmadan sitalopram gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

    Hamileliğin ileri evrelerinde (özellikle son üç ayında) sitalopram kullanımı devam ederse, yeni doğanlar gözlemlenmelidir. Hamilelik sırasında ilacın aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır.

    Hamileliğin ileri evrelerinde SSRI/SNRI kullanımı sonrası yeni doğanlarda şu etkiler oluşabilir: solunum güçlüğü, siyanoz, apne, nöbetler, sıcaklık dengesizliği, beslenme güçlüğü, kusma, hipoglisemi, hipertoni, hipotoni, hiperrefleksi, tremor, sinirlilik, irritabilite, letarji, sürekli ağlama, uyuklama hali ve uyuma zorluğu. Bu semptomlar, serotonerjik etkilerden veya kesilme semptomlarından dolayı olabilir. Örneklerin çoğunda komplikasyonlar doğumdan hemen sonra veya 24 saatten az bir süre içinde başlamaktadır.

    Gebelik sırasında, özellikle ileri evrelerinde, SSRI kullanımına ilişkin epidemiyolojik veriler, yeni doğanda kalıcı pulmoner hipertansiyon riskinde artış olduğunu ortaya koymaktadır. Risk, 1000 gebelikten yaklaşık 5'inde gözlemlenmiştir. Genel popülasyonda, 1000 gebelikten 1- 2'sinde kalıcı pulmoner hipertansiyon vakası meydana gelmektedir.

    Gözlemsel veriler, doğumdan önceki ay içinde SSRI / SNRI maruziyetini takiben doğum sonrası kanama riskinin (2 kattan az) arttığını göstermektedir (bkz. Bölüm 4.4, 4.8).

    Laktasyon Dönemi

    Sitalopram anne sütüne geçmektedir. Emmekte olan bebeğin, annenin günlük dozunun (mg/kg cinsinden) yaklaşık %5'ini alacağı tahmin edilmektedir. Yeni doğanlarda herhangi bir etki görülmemiştir veya minör etkiler görülmüştür. Ancak mevcut bilgi, çocuklardaki riskin değerlendirilebilmesi için yetersizdir. CİTOL emzirme döneminde kullanılmamalıdır. Sitalopram tedavisi gerekli görülüyorsa emzirmenin kesilmesi düşünülmelidir.

    Üreme yeteneği/Fertilite

    Hayvan verileri sitalopramın sperm kalitesini etkilediğini göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3). SSRI'lar ile olan insan vaka raporları sperm kalitesindeki etkilerin geri dönüşümlü olduğunu göstermiştir. İnsan fertilitesi üzerindeki etkisine ait veriler yetersizdir.

    4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

    Sitalopramın araç ve makine kullanma üzerinde hafif veya orta düzeyde etkisi bulunmaktadır. Psikoaktif tıbbi ürünler, acil durumlara tepki verme ve değerlendirme yetisini azaltabilirler. Hastalar bu etkiler hakkında bilgilendirilmeli ve araç veya makine kullanma yeteneklerinin etkilenebileceği konusunda uyarılmalıdır.‌

    4.8. İstenmeyen etkiler

    Sitalopramla gözlemlenen advers etkiler genellikle hafif ve geçicidir. Tedavinin ilk veya ikinci haftalarında daha sık olarak görülürler ve ardından genellikle kaybolurlar. Advers etkiler "MedDRA Tercih Edilen Terim"e göre verilmiştir.

    Şu reaksiyonlar için doz yanıt ilişkisi vardır: terleme artışı, ağız kuruluğu, uykusuzluk, uyuklama hali, ishal, bulantı ve yorgunluk.

    Aşağıdaki tablo, çift-kör plasebo kontrollü çalışmalarda veya pazarlama sonrası dönemde hastaların %1'i ve %1'inden fazlasında görülen ve SSRI'lar ve/veya sitalopramla ilişkilendirilen advers etkilerin yüzdesini göstermektedir. Sıklıklar şu şekilde gruplandırılmaktadır: çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100, <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000,

    Ë‚1/100); seyrek (≥1/10.000, Ë‚1/1.000); çok seyrek (Ë‚1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

    MedDRA Sistem Organ Sınıfı

    Sıklık

    Advers etki

    Kan ve lenf sistemi hastalıkları

    Bilinmiyor

    Trombositopeni

    Bağışıklık sistemi hastalıkları

    Bilinmiyor

    Hipersensitivite Anafilaktik reaksiyon

    Endokrin hastalıkları

    Bilinmiyor

    Uygunsuz ADH salgısı Hiperprolaktinemi

    Metabolizma ve beslenme hastalıkları

    Yaygın

    İştah azalması, kilo azalması

    Yaygın olmayan

    İştah artışı, kilo artışı

    Seyrek

    Hiponatremi

    Bilinmiyor

    Hipokalemi

    Psikiyatrik hastalıklar

    Çok yaygın

    Uyku düzensizliği

    Yaygın

    Ajitasyon, libido azalması, anksiyete, sinirlilik hali, konfüzyonel durum,

    orgazm anomalisi (kadın), anormal rüyalar, apati

    Yaygın olmayan

    Agresyon, depersonalizasyon, halüsinasyon, mani, libido artışı

    Bilinmiyor

    Panik atak, bruksizm, huzursuzluk, intihar düşüncesi, intiharla ilişkili davranışlar

    Sinir sistemi hastalıkları

    Çok yaygın

    Uyuklama hali, uykusuzluk, baş ağrısı

    Yaygın

    Tremor, parestezi, baş dönmesi, dikkat bozukluğu, migren, amnezi

    Yaygın olmayan

    Senkop

    Seyrek

    Grand mal konvülsiyon, diskinezi, tat alma bozukluğu

    Bilinmiyor

    Konvülsiyon, serotonin sendromu, ekstrapiramidal bozukluk, akatizi, hareket bozukluğu

    Göz hastalıkları

    Yaygın olmayan

    Midriyazis

    Bilinmiyor

    Görme bozukluğu

    Kulak ve iç kulak hastalıkları

    Yaygın

    Çınlama

    Kardiyak hastalıklar

    Yaygın

    Palpitasyonlar

    Yaygın olmayan

    Bradikardi, taşikardi

    Bilinmiyor

    Elektrokardiyogramda QT uzaması, Torsades de Pointes dahil ventriküler aritmi

    Vasküler hastalıklar

    Seyrek

    Kanama

    Bilinmiyor

    Ortostatik hipotansiyon

    Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar

    Yaygın

    Esneme, rinit

    Seyrek

    Öksürme

    Bilinmiyor

    Burun kanaması

    Gastrointestinal hastalıklar

    Çok yaygın

    Ağız kuruluğu, bulantı

    Yaygın

    İshal, kusma, kabızlık, dispepsi, abdominal ağrı, şişkinlik, aşırı tükürük salgısı

    Bilinmiyor

    Gastrointestinal kanama (rektal kanama dahil)

    Hepato-bilier hastalıklar

    Seyrek

    Hepatit

    Bilinmiyor

    Anormal karaciğer fonksiyon testleri

    Deri ve deri altı doku hastalıkları

    Çok yaygın

    Terleme artışı

    Yaygın

    Kaşıntı

    Yaygın olmayan

    Ürtiker, alopesi, kızarıklık, purpura, fotosensitivite

    Bilinmiyor

    Ekimoz, anjiyoödem

    Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları

    Yaygın

    Miyalji, artralji

    Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

    Yaygın olmayan

    Üriner retansiyon

    Üreme sistemi ve meme

    Yaygın

    İktidarsızlık, boşalma bozukluğu,

    hastalıkları

    boşalma eksikliği

    Yaygın olmayan

    Kadın: Menoraji

    Bilinmiyor

    Galaktore

    Kadın: Metroraji, doğum sonrası kanama

    Erkek: Priapizm

    Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

    Çok yaygın

    Asteni

    Yaygın

    Yorgunluk

    Yaygın olmayan

    Ödem

    Seyrek

    Yüksek ateş, halsizlik

    Hasta sayısı: Sitalopram/plasebo = 1346/545

    Kemik kırılmaları

    Esas olarak 50 yaş ve üzerindeki hastalarda yürütülen epidemijolojik çalışmalar, SSRI ve trisiklik antidepresan alan hastalarda kemik kırılması riskinde bir artış olduğunu göstermiştir. Bu riski oluşturan mekanizma bilinmemektedir.

    QT aralığı uzaması

    Pazarlama sonrası dönemde, ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya da önceden QT uzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması ve Torsades de Pointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (bkz. bölüm 4.3, 4.4, 4.5, 4.9 ve 5.1).

    SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları

    Sitalopram tedavisinin sonlandırılması, özellikle aniden kesilmesi yaygın olarak yoksunluk semptomlarına neden olur. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi dahil), uyku bozuklukları (insomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor, konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusal dengesizlik, irritabilite ve görme bozuklukları en yaygın olarak bildirilen reaksiyonlardır. Bu semptomlar genellikle hafif ve orta şiddettedir ve kişiye özgüdür. Fakat bazı hastalarda şiddetli olabilir ve/veya daha uzun sürebilirler. Bu nedenle, sitalopram tedavisi daha fazla gerekli görülmediğinde tedavinin kesilirken doz kademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. bölüm 4.2 ve 4.4).

    Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

    Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)

    4.9. Doz aşımı ve tedavisi

    Toksisite

    Sitalopramın doz aşımı konusunda kapsamlı klinik veri sınırlıdır ve birçok vaka bildirimi diğer ilaçlar/alkol ile beraber kullanımındaki doz aşımlarını içermektedir. Sitalopramla tek başına doz aşımında ölüm vakaları bildirilmiştir fakat ölüm vakalarının çoğunluğu beraber kullanıldığı ilaçların doz aşımını içermektedir.

    Ölümcül doz bilinmemektedir. Hastalar 2 g'dan fazla sitalopram yuttuktan sonra sağ kalmıştır. Etkiler aynı zamanda alınan alkol ile güçlenebilir.

    TCA'lar, MAOI'ler ve diğer SSRI'lar ile potansiyel etkileşimi mevcuttur.

    Semptomlar

    Sitalopram doz aşımında şu semptomlar bildirilmiştir: konvülsiyon, taşikardi, uyuklama hali, QT aralığı uzaması, koma, kusma, tremor, hipotansiyon, kalp durması, bulantı, serotonin sendromu, ajitasyon, bradikardi, baş dönmesi, dal bloğu, QRS uzaması, hipertansiyon ve midriyazis, Torsades de Pointes, stupor, terleme, siyanoz, hiperventilasyon ve atriyal ve ventriküler aritmi.

    Nodal ritim, uzamış QT aralıkları ve geniş QRS kompleksleri gibi EKG değişiklikleri meydana gelebilir. Ölümler bildirilmiştir.

    Şiddetli hipotansiyon ve senkop ile birlikte uzun süreli bradikardi de bildirilmiştir.

    Nadiren, şiddetli zehirlenmelerde "serotonin sendromu"nun özellikleri ortaya çıkabilir. Buna zihinsel durum değişikliği, nöromusküler hiperaktivite ve otonomik dengesizlik dahildir. Hiperpireksi ve serum kreatin kinaz yükselmesi olabilir. Rabdomiyoliz nadirdir.

    Tedavi

    Sitalopramın bilinen spesifik bir antidotu bulunmamaktadır. Tedavi, semptomatik ve destekleyici olmalıdır ve açık hava yolunun korunmasını ve stabil olana kadar EKG ve yaşamsal belirtilerin izlenmesini içerir. Konjestif kalp yetmezliği/bradiaritmileri olan hastalarda, QT aralığını uzatan ilaçları eş zamanlı kullanan veya metabolizması etkilenmiş (ör: karaciğer bozukluğu olan) hastalarda aşırı doz durumunda EKG izlenmesi tavsiye edilir.

    1 saat içinde vücut ağırlığının kilogramı başına 5 mg'dan fazla yutan yetişkinlerde ve çocuklarda oral aktif kömür düşünülmelidir. Sitalopramın yutulmasından yarım saat sonra verilen aktif kömürün emilimi %50 azalttığı gösterilmiştir.

    Ozmotik olarak çalışan laksatif (sodyum sülfat gibi) ve midenin yıkanması düşünülmelidir. Bilinci bozulursa hasta entübe edilmelidir.

    Konvülsiyonları sık veya uzun süreli ise intravenöz diazepam ile kontrol ediniz.

    Depresyonu Anlamak Depresyonu Anlamak Depresyon farklı kişileri farklı biçimlerde etkiler. Duygusal veya fiziksel olmak üzere geniş alanda belirtilere sebep olabilir.Depresyona neler sebep olur? Parkinson  Hastalığı Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış.