CONVULEX 50 mg 100 ml şurup Klinik Özellikler

Sodyum Valproad }

Sinir Sistemi > Antiepileptikler > Valproik Asit
Liba Laboratuarları A.Ş. | 30 December  1899

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    Jeneralize veya fokal nöbetler:

      Jeneralize nöbetler: Absans nöbetleri, jeneralize tonik-klonik nöbetler, miyoklonik nöbetler,

      4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

      Kız çocukları ve çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar:

      Valproat tedavisi epilepsi ya da bipolar bozukluk tedavisinde deneyimli bir uzman doktor

      tarafından başlatılmalı ve izlenmelidir.

      Valproat, diğer tedaviler etkisiz değilse ve tolere edilebiliyorsa, kız çocukları ve çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda kullanılmamalıdır. Böyle bir durumda valproat, Valproat Gebelik Önleme Programı doğrultusunda reçete edilerek kullanılır (Bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4).

      Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

      Günlük doz hastanın yaşı ve vücut ağırlığı dikkate alınarak düzenlenmelidir ve kişiden kişiye değişen cevap göz önünde bulundurulmalıdır. Günlük doz, serum konsantrasyonu ve terapötik etki arasında net bir ilişki kurulamadığından, optimum doz klinik cevaba göre saptanmalıdır. Eğer nöbetlerin kontrolü yeterli düzeyde değilse veya advers etkilerden şüphe ediliyorsa, klinik takibe ek olarak valproik asidin plazma düzeyinin saptanması düşünülebilir. Bildirilen etkili plazma düzeyi genelde 40-100 mg/litre (300-700 µmol/litre)'dir.

      Ortalama günlük doz:

      Başlangıç dozu genellikle günde 10-15 mg/kg olup, daha sonra optimum dozaja kadar çıkılır.

      (Bkz "Sodyum valproat tedavisine başlama").

        Yenidoğan, bebek ve çocuklarda: 30 mg/kg

        4.3. Kontrendikasyonlar

        CONVULEX'in aşağıdaki durumlarda kullanımı kontrendikedir:

          Uygun bir alternatif tedavinin mevcut olması durumunda hamilelikte (Bkz. Bölüm 4.4 ve

          4.6)

          - Gebelik Önleme Programı koşulları yerine getirilmediği takdirde çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda (Bkz. Bölüm 4.4 ve 4.6)

          4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

          Özel uyarılar

          Gebelik Önleme Programı

          Valproat, yüksek teratojenik potansiyele sahiptir ve uterusta valproata maruz kalan çocuklarda konjenital malformasyon ve nörogelişimsel bozukluk riski yüksektir (Bkz. Bölüm 4.6). Valproat, kız çocuklarında ve çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda yalnızca diğer tedaviler etkisiz olduğunda ya da tolere edilemediğinde kullanılmalıdır. Başka bir tedavi imkanı yoksa, aşağıdaki Gebelik Önleme Programı'na uyulmalıdır.

          CONVULEX aşağıdaki durumlarda kontrendikedir:

            Uygun bir alternatif tedavinin mevcut olması durumunda gebelikte (Bkz. Bölüm 4.3 ve

            4.6)

            4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

            Kontrendike olan kombinasyonlar:

              St. John's Wort (Sarı Kantaron):

              Azalmış plazma konsantrasyonu riski ve antikonvülsan etkililikte azalma.

              Önerilmeyen kombinasyonlar:

              Lamotrijin:

              Ciddi deri reaksiyonları (toksik epidermal nekroliz) riskinde artış.

              Ayrıca, lamotrijin plazma konsantrasyonlarında artış meydana gelebilir (sodyum valproat ile azalmış hepatik metabolizma)

              Eğer birlikte uygulanması gerekli görülürse, yakından klinik takip gereklidir.

              4.6. Gebelik ve laktasyon

              Valproat, aşağıdaki durumlarda kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4):

                Epilepsiyi tedavi edecek uygun bir alternatifin mevcut olduğu sürece gebelik sırasında

                4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

                Araç ve makine kullanan hastalar, özellikle antikonvülzan politerapisi alıyorsa veya sersemlik halini arttırabilecek diğer ilaçlar ile birlikte bu ilacı kullanıyorsa, sersemlik hali yapabileceği riskine karşı uyarılmalıdır .

                4.8. İstenmeyen etkiler

                Aşağıda sıralanan istenmeyen etkilerin sıklığına ilişkin bilgiler şöyle tanımlanmıştır:

                Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1000 ila <1/100); seyrek (≥1/10000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

                (Kist ve polipler de dahil olmak üzere) iyi huylu ve kötü huylu neoplazmalar:

                Seyrek: Miyelodisplastik sendrom

                Kan ve lenf sistemi hastalıkları:

                Yaygın: Anemi, trombositopeni

                Genelde sistematik olarak farkedilen ve klinik belirti vermeyen, doza bağlı trombositopeni vakaları bildirilmiştir. Trombositopeninin asemptomatik olması durumunda, eğer trombosit miktarı uygun ve epileptik hastalığın kontrolü mümkünse, yalnızca sodyum valproat pozolojisinin azaltılmasıyla, genellikle bu trombositopeninin düzelmesi sağlanabilir.

                Yaygın olmayan: Pansitopeni, lökopeni

                Seyrek: Kemik iliği aplazisi veya saf kırmızı kan hücresi aplazisi, agranülositoz, makrositik anemi, makrositoz.

                Endokrin hastalıklar:

                Yaygın olmayan: Uygunsuz antidiüretik hormon salgılanması sendromu (IADHS), hiperandrojenizm (hirsutizm, virilizm, akne, erkek tipi alopesi ve/veya androjen hormon seviyesinde artışı).

                Seyrek: Hipotiroidizm (Bkz. Bölüm 4.6).

                Metabolizma ve beslenme hastalıkları:

                Yaygın: Hiponatremi,

                Seyrek: Hiperamoniyemi* (Bkz. Bölüm 4.4), obezite

                * Sıklıkla karaciğer fonksiyon testlerinde değişikliğe neden olmayan izole ve orta derecede hiperamoniyemi ortaya çıkabilmektedir. Bu durum tedavinin kesilmesini gerektirmez. Nörolojik semptomların eşlik ettiği hiperamoniyemi (komaya kadar giden) de bildirilmiştir. Bu vakalarda daha ileri tetkiklere başvurulmalıdır (Bkz. Bölüm 4.4).

                Psikiyatrik hastalıklar:

                Yaygın: Konfüzyonel durum, halüsinasyonlar, agresyon*, ajitasyon*, dikkat bozukluğu*

                Seyrek: Anormal davranış*, psikomotor hiperaktivite*, öğrenme bozukluğu*

                * Bu yan etkiler daha çok pediyatrik popülasyonda gözlenir.

                Sinir sistemi hastalıkları:

                Çok yaygın: Tremor

                Yaygın: Ekstrapiramidal bozukluk**, stupor*, sedasyon, nöbetler*, bellek bozukluğu, baş ağrısı, nistagmus, bulantı veya baş dönmesi.

                Yaygın olmayan: Koma*, ensefalopati*, letarji*, geri dönüşümlü parkinsonizm**, ataksi, parestezi.

                Seyrek: Diplopi, tedavinin kesilmesini takiben birkaç hafta ya da birkaç ay içinde geriye dönebilen sinsi ve yavaş başlangıçlı kognitif bozukluklar** (demansın tüm klinik özelliklerini gösterebilen) bildirilmiştir.

                *Tedavi sırasında bazen geçici komaya/ensefalopatiye kadar gidebilen stupor ve letarji, tek başına veya konvülziyonlarda paradoksal artışla birlikte görülmüştür ve tedavi durdurulduğunda veya doz azaltıldığında, azalmıştır. Bu etkiler genellikle birden fazla ilaçla tedavi sırasında (özellikle fenobarbital veya topiramat) ve valproat dozu birden artırıldığında ortaya çıkar.

                ** Bu semptomlar serebral atrofinin görüntüleme bulguları ile ilişkili olabilir.

                Kulak ve iç kulak hastalıkları:

                Yaygın: Sağırlık

                Vasküler hastalıklar:

                Yaygın: Hemoraji (Bkz. Bölüm 4.4 ve 4.6)

                Yaygın olmayan: Kutanöz vaskülit, özellikle lökositoklastik vaskülit

                Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar:

                Yaygın olmayan: Plevral efüzyon

                Gastrointestinal hastalıklar:

                Çok yaygın: Bulantı

                Yaygın: Bazı hastalarda tedavinin ilk günlerinde sıklıkla sindirim sistemine ait yan etkiler (kusma, esas olarak jinjival hiperplazi olmak üzere jinjival bozukluklar, stomatit, üst karın ağrısı, diyare) görülebilir, bunlar çoğunlukla tedaviyi durdurmaya gerek kalmadan bir kaç gün içinde kendiliğinden ortadan kalkar.

                Yaygın olmayan: Bazen fatal olabilen, tedavinin erken kesilmesine ihtiyaç duyulabilecek pankreatit (Bkz. Bölüm 4.4).

                Hepato-bilier hastalıklar:

                Yaygın: Karaciğer hastalığı(Bkz. Bölüm 4.4).

                Deri ve deri altı hastalıkları:

                Yaygın: Geçici ve/veya doza bağlı alopesi, tırnak ve tırnak yatağı bozuklukları

                Yaygın olmayan: Anjiyoödem, deri reaksiyonları, saç bozuklukları (saç yapısı anormallikleri, saç rengi değişiklikleri, saç uzama anormallikleri gibi).

                Seyrek: Toksik epidermal nekroliz, Stevens-Johnson sendromu ve eritema multiforme, DRESS Sendromu (eozinofili ve sistemik semptomların görüldüğü ilaç reaksiyonu) veya ilaç aşırı duyarlılık reaksiyonu.

                Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları:

                Yaygın olmayan: CONVULEX ile uzun süre tedavi gören hastalarda kemik mineral yoğunluğunda azalma, osteopeni, osteoporoz ve kırıklar. CONVULEX'in kemik metabolizmasını etkileme mekanizması henüz belirlenememiştir.

                Seyrek: Sistemik lupus eritematosus (Bkz. Bölüm 4.4), rabdomiyoliz (Bkz. Bölüm 4.4).

                Böbrek ve idrar yolu hastalıkları:

                Yaygın: Üriner inkontinans Yaygın olmayan: Renal yetmezlik

                Seyrek: Enürezis, tubulointerstisyel nefrit, geri dönüşümlü Fanconi sendromu

                Üreme sistemi hastalıkları ve meme hastalıkları:

                Yaygın: Menstrüel düzensizlikler

                Yaygın olmayan: Amenore

                Seyrek: Spermatogenez üzerine etki (özellikle sperm motilitesinde azalma) (Bkz. Bölüm 4.6), polikistik over

                Çok seyrek: Jinekomasti

                Konjenital ve kalıtımsal/genetik hastalıklar:

                Konjenital malformasyonlar ve nörogelişimsel bozukluklar (Bkz. Bölüm 4.4 ve 4.6)

                Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar:

                Yaygın olmayan: Hipotermi, şiddetli olmayan periferik ödem

                Araştırmalar:

                Yaygın: Kilo artışı*

                Seyrek: Koagülasyon faktörlerinde azalma (en az birinde), koagülasyon testlerinde anormallik (protrombin zamanında uzama, aktive parsiyel tromboplastin zamanında uzama, trombin zamanında uzama, INR'de uzama gibi) (Bkz. Bölüm. 4.4 ve 4.6), vitamin B8 (biotin) eksikliği/biotinidaz eksikliği.

                *Kilo artışı polikistik over sendromu için bir faktör olduğundan dikkatlice izlenmelidir

                (Bkz. Bölüm 4.4).

                Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

                Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonların raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel:0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).

                4.9. Doz aşımı ve tedavisi

                Akut, ağır doz aşımının belirtileri; bir dereceye kadar derin olabilen hafif koma hali dahil, muskuler hipotoni, hiporefleksi, miyozis, metabolik asidoz, solunum fonksiyonlarının bozulması, hipotansiyon ve dolaşım kollapsı/kardiyovasküler şoktur.

                Az sayıda serebral ödeme bağlı intrakraniyal hipertansiyon vakası bildirilmiştir. Doz aşımının hastanedeki tedavisi: Alımından 10-12 saat sonrasına kadar yararlı olabilecek gastrik lavaj; etkili diürezin idamesi; kalp ve solunum fonksiyonlarının takibi.

                Çok ciddi vakalarda eğer gerekirse renal diyaliz yapılabilir.

                Bu tip zehirlenmede prognoz genelde olumludur. Ancak, birkaç ölüm raporlanmıştır. Valproat formülasyonundaki sodyum doz aşımında hipernatremiye yol açabilir.

                Doğum Sonrası Depresyonu Doğum Sonrası Depresyonu Doğum sonrası depresyonu, doğumdan sonra her on kadından biri tarafından tecrübe edilen stresli bir durumdur. Omurilik zedelenmeleri Omurilik zedelenmeleri Omurilik zedelenmesini takip eden birkaç gün içinde, hiçkimse hasarin ne kadar olacagini tahmin edemez. Buradaki sorun, omuriligin herhangi bir zedelenmesinden hemen sonra, bir omurilik sokunun olusmasidir.