Kortikosteroid alan hastalar alışılmışın üstünde strese maruz kaldıklarında, stres durumundan önce, o sürede ve stresden sonra doz artırımı gerektirebilirler.
Kortikosteroidler enfeksiyonun bazı belirtilerini maskeleyebilirler veya kullanım sürelerinde yeni enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. Kortikosteroidler kullanıldığında direnç düşüklüğü ve enfeksiyonu lokalize etme güçlüğü olabilir.
Kortikosteroidlerin uzun süre kullanılışı posterior subkapsüler kataraktlara, glokoma ve muhtemel optik sinir hasarına yol açabilir, ve mantarlar veya virüslerle sekonder oküler enfeksiyon oluşumunu kolaylaştırabilirler.
Gebelikte kullanılışı
Yeterli reprodüktif çalışmalar mevcut olmadığından, bu ilaçların gebelikte, emziren annelerde veya gebe kalabilecek kadınlarda kullanılması, ilacın muhtemel faydalarının ana ve fetüse olabilecek zararlarına karşı tartılmasını gerektirir. Gebelik sırasında önemli dozlarda kortikosteroid kullanmış annelerden doğan bebekler, hipoadrenalizm belirtileri yönünden dikkatle gözlenmelidir.
Orta veya yüksek dozda hidrokortizon ve kortizon, kan basıncı yükselmesi, tuz ve su tutulması ve potasyum itrahında artma yapabilir. Bu etkiler, yüksek dozda kullanım dışında, sentetik türevlerle daha az bir ihtimalle ortaya çıkar. Diyette tuz kısıtlaması ve ilave potasyum verilmesi gerekebilir. Bütün kortikosteroidler kalsiyum atılımını artırırlar.
Aktif tüberkülozda DELTACORTRIL kullanımı, uygun antitüberkülö tedavi rejimi ile kortikosteroidlerin birlikte kullanıldığı fulminan veya disemine tüberküloz vakalarına sınırlandırılmalıdır.
Latent tüberkülozlu veya tüberkülin reaktivitesi olan hastalarda kortikosteroidler gerekiyorsa, hastalığın reaktivasyonu olabileceğinden yakın gözlem lazımdır. Bu hastalarda uzun süreli kortikosteroid tedavisi süresince kemoprofilaksi yapılmalıdır.
İmmünosüpresyon yapan ilaçlarla tedavi edilmekte olan çocuklar enfeksiyonlara sağlıklı çocuklara oranla daha fazla duyarlıdırlar. Örneğin su çiçeği ve kızamık immünosüpresan kortikosteroid almakta olan çocuklarda daha ağır, hatta ölümcül seyredebilir. Bu hastalıkları geçirmemiş olan çocuk ya da erişkinler kortikosteroidleri immünosüpresyon yapacak dozda almakta iseler, su çiçeği ve kızamık geçirmekte olan kişilerle temastan kaçınmaları ve temas etmiş olmaları durumunda hekime başvurmaları konusunda uyarılmalıdırlar. Temas durumunda varicella zoster immünoglobulin (VZIG) ya da toplanmış (pooled) intravenöz immünoglobulin (IVIG) kullanılması endike olabilir. Hastada su çiçeği görülürse antiviral ajanlarla tedavi düşünülmelidir.
İlaçla oluşan sekonder adrenokortikal yetmezlik, dozajda tedrici azaltma yaparak asgariye indirilebilir. Bu tip nisbi yetmezlik, tedavi kesildikten sonra aylarca sürebilir. Dolayısıyla bu devrede olabilecek stres durumlarında hormon tedavisi yeniden başlatılmalıdır. Mineralokortikoid sekresyonu bozulabileceğinden tuz ve/veya beraberce bir mineralokortikoid uygulanmalıdır.
Hipotiroidizmli veya sirozlu hastalarda kortikosteroidlerin etkisinde artma olur.
Oküler herpes simpleksli hastalarda, muhtemel perforasyondan dolayı kortikosteroidler ihtiyatla kullanılmalıdır.
Tedavi edilen durumu kontrole yeterli mümkün olan en düşük kortikosteroid dozu kullanılmalıdır ve doz indirmesi imkanı olunca bu azaltma tedricen yapılmalıdır.
Kortikosteroidler kullanılırken, öfori, uykusuzluk, mizaç dalgalanmaları, kişilik değişmeleri ve şiddetli depresyondan açık psikotik belirtilere kadar değişik psişik bozukluklar görülebilir. Kortikosteroidler aynı zamanda psikotik eğilimlerin mevcut emosyonel istikrarsızlığını artırabilir.
Steroidler, perforasyon ihtimali bulunan non-spesifik ülseratif kolit, abse veya diğer pyojenik enfeksiyon; divertikülit; yeni intestinal anastomoz; aktif veya latent peptik ülser; renal yetmezlik; hipertansiyon; osteoporoz ve myastenia graviste ihtiyatla kullanılmalıdır.
Uzun süreli kortikosteroid tedavisi gören bebek veya çocukların büyüme ve gelişmeleri dikkatle gözlenmelidir.