DERMATOP 2.5 mg 30 gr krem Farmakolojik Özellikler

Prednikarbat }

Dermatolojik İlaçlar > Kortikosteroidler > Prednikarbat
Sanofi Sağlık Ürünleri Ltd.Şti | 30 December  1899

5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grubu: Topikal glukokortikoid

ATC kodu: D07AC18

DERMATOP’daki prednikarbat, özellikle topikal uygulama için geliştirilmiş yüksek derecede aktif bir glukokortikoiddir. Antiflojistik, antialerjik, antieksüdatif, antiproliferatif ve antipruritik etkilerinin olduğu bildirilmiştir.

DERMATOP özellikle akut ve/veya akıntılı deri hastalıklarının tedavisine uygundur.

Glukokortikoidlerin antiproliferatif etkisi, etkilenen hücrelerin yenilenme hızının düşmesine ve DNA sentezinin azalmasına bağlanmaktadır. Bu etkinin sonuçları çok iyi bilinmektedir ve granülasyon, yara iyileşmesi ve fibroblast proliferasyonunun inhibisyonunu içermektedir.

Glukokortikoidlerin antialerjik etkileri, sahip oldukları immünosüpresif etkilerinden ve antikor ve hücre aracılı hipersensitivite üzerine etkilerinden kaynaklanmaktadır:

Glukokortikoidlerin immünosüpresif etkileri, esas olarak lenfositlerin (T ve B lenfositler) aktivitelerinin ve sayılarının azalmasına bağlanmaktadır.

Antikor aracılı hipersensitivite, diğer etkilerin yanısıra, vazoaktif maddelerin (örn. histamin) salınımının inhibisyonundan etkilenirken, hücre aracılı hipersensitivite de lenfokin salınımının azalmasından etkilenmektedir.

Antienflamatuar etki, kısmen araşidonik asit metabolizması ile etkileşime dayanmaktadır ve prostaglandinler ve lökotrienler gibi inflamatuar maddelerinin yapımının azalmasına sebep olur; diğer yandan, hiperaktif hücre sinyalleri normal düzeye çekilecek şekilde zayıflatılır.

Yapılan çift-kör çalışmalarda, prednikarbat’ın halojen içermemesine rağmen betametazon valerat, dezoksimetazon veya flukortolon gibi halojenli steroidlerle klinik etkinlik bakımından denk olduğu gösterilmiştir.

Prednikarbat’ın kollajen sentezi ve insan deri fibroblastlarının büyümesi üzerine olan zayıf etkisi etkin maddenin minimal atrofojenik gücünü yansıtmaktadır.

Prednikarbat geniş hastalıklı deri bölgelerine (psöriasis, atopik dermatit) uygulansa da endojen kortizol sentezinin baskılanması gözlenmemiştir.

  • 5.2. Farmakokinetik özellikler

    Emilim: Dermal uygulama sonrası düşük sistemik biyoyararlanım gösterir.

Dağılım: Prednizolon-17-etil karbonatın glukokortikoid reseptörüne olan afinitesi, prednikarbatınkinden 8.3 kez daha fazladır.

Biyotransformasyon: Prednikarbat topikal uygulamayı takiben henüz daha derideyken, prednizolon-17-etil karbonata metabolize olur. Prednizolon-17-etil karbonat yavaşça prednizolona parçalanır.

Eliminasyon: Perkütan uygulamadan sonra ne prednikarbat ne de bilinen diğer metabolitleri sistemik olarak saptanmamıştır. Dermal uygulama sonrası düşük sistemik varlığı, kortizol sekresyonunun değişmeyen yapısı ile de yansıtılmaktadır.

Doğrusallık/doğrusal olmayan durum: Veri bulunmamaktadır.

  • 5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

    Akut toksisite

    Prednikarbatın akut toksik gücüne ilişkin konvansiyonel çalışmalara dayanarak, preklinik veriler bu maddenin insanlara yönelik belirgin bir risk taşıdığını göstermemektedir.

    Kronik toksisite

    Prednikarbat ile gerçekleştirilen kronik ve subkronik toksisite çalışmaları, glukokortikoid doz aşımının tipik semptomlarını göstermiştir (serum glukoz ve kolesterol seviyelerinde artış, periferal kan lenfositlerinde düşüş, kemik iliği supresyonu, dalak, timüs ve böbrek üstü bezlerinde atrofik değişiklikler, ve aynı zamanda kilo alımında düşüş gibi).

    Üreme toksikolojisi

    Hayvan çalışmalarında, sistemik olarak uygulanan glukokortikoidler embriyotoksik ve teratojenik etkiler göstermiştir (yarık dudak, iskelet anormallikleri, ve rahim içi gelişim bozuklukları ve embriyo letalitesi gibi). İnsan fetüslerinde de, ilk trimester sırasında glukokortikoidlerin sistemik uygulaması ile ilişkili olarak oral fissürlerin oluşma riskinde artış değerlendirilmektedir.

    Benzer şekilde hayvan çalışmaları, hamilelik esnasında glukokortikoidlerin subteratojenik dozlarda uygulanmasının rahim içi gelişim bozuklukları, yetişkinlikte kardiyovasküler ve/veya metabolik rahatsızlık riskinde artışa, ve glukokortikoid reseptör yoğunluğunda, nörotransmitter yenilenme ve tavrında kalıcı modifikasyonlara neden olduğunu göstermiştir.

    Mutajenisite

    Glukokortikoidlere ait mevcut deneysel bulgular, genotoksik özelliklerle klinik olarak ilişkili bir kanıt sunmamaktadır.

    Tiroid Kanseri Tiroid Kanseri En sık görülen tiroid kanseri türü olan papiller tiroid kanseri, tüm tiroid kanserlerinin yaklaşık %70'ini oluşturur. Parkinson  Hastalığı Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış.