DEXIREN 25 mg 20 film kaplı tablet Klinik Özellikler

Deksketoprofen Trometamol }

Kas İskelet Sistemi > Non-steroid > Deksketoprofen
İlko İlaç San. ve Tic. A.Ş. | 3 January  2014

4.1. Terapötik endikasyonlar

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji / uygulama sıklığı ve süresi

Oral kullanım içindir.

Genel popüiasyon

Ağrının cinsine ve şiddetine göre önerilen doz genellikle her 4-6 saatte bir 12.5 ıtıg veya 8 saatte bir 25 mg’dır. Günlük toplam doz 75 mg’ı geçmemelidir.

Semptomları kontrol etmede gerekli olan en kısa süre için etkili olan en dülşük dozu kullanarak istenmeyen etkiler en aza indirilebilir (Bkz. Bölüm 4.4. Özel ’kullanım uyarıları ve önlemleri).

DEXİREN uzun süreli kullanım için düşünülmemelidir ve tedavi semptomatik <Şönem ile sınırlandırılmalıdır. \

Uygulama şekli:

Tüm NSAİİ’ler gibi DEXİREN tercihen yemekle birlikte ya da yemektpn sonra alınmalıdır. Ancak, yiyeceklerle birlikte uygulama ilacın absorpsiyon hızını geciktirdiği için (Bkz. 5.2. Farmakokinetik özellikler), akut ağrı durumunda yemeklerden |en az 30 dakika önce alınması önerilir. ’

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Böbrek yetmezliği:

Hafif böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda başlangıç dozu 50 mg günlük toplam doza indirilmelidir, DEXİREN orta ve şiddetli böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanılmamalıdır.

Karaciğer yetmezliği:

Hafif veya orta derecede karaciğer fonksiyon bozukluğu bulunan hastalar tedaviye düşük dozlarda (50 mg toplam günlük doz) başlamalı ve yakından izlenmelidir. DEXİREN şiddetli karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanılmamalıdır.

Pediatrik popüiasyon:

DEXİREN’in çocuklarda ve adolesanlarda yapılmış çalışmaları bulunmamaktadır. Bu nedenle güvenilirliği ve etkinliği kanıtlanmamıştır. 18 yaşından küçüklerde kullanılmamalıdır,

Geriatrik popüiasyon:

Yaşlı hastalarda tedaviye dozaj aralığının en düşüğünden (50 mg toplam günlük doz) başlanması önerilmektedir. İyi tolerans gösterdikleri doğrulandıktan sonra dozaj genel popüiasyon için önerilen miktarlara yükseltilebilir.

4.3. Kontrendikasyonlar

DEXİREN aşağıdaki durumlarda uygulanmamalıdır:

- Deksketoprofene, diğer NSAİİ’lere veya üründeki herhangi bir yardımcı maddeye aşırı duyarlılığı olan hastalar,

- Daha önce ibuprofene, asetilsalisilik asite ya da diğer non-steroidal antiinfalamatuvar ilaçlara aşırı duyarlılık reaksiyonları (örneğin astım, rinit, anjiyoödem veya ürtiker) göstermiş olan hastalarda N S Ali’ler kontrendikedir.

- Aktif veya şüpheli peptik ülseri/kanaması olan hastalarda veya tekrarlayan peptik ülser/kanama (kanıtlanmış ülserleşme veya kanamanın iki veya daha fazla farklı epizodu) veya kronik dispepsi öyküsü olan hastalar,

- Bir önceki NSAİİ tedavisi ile ilgili olarak gastrointestinal kanama veya delinnşe öyküsü olan hastalar,

- Gastrointestinal kanama veya diğer aktif kanamaları veya kanama bozukjuğu olan hastalar,

- Crohn hastalığı veya ülseratif koliti olan hastalar,

- Bronşiyal astım öyküsü olan hastalar,

- Şiddetli kalp yetersizliği olan hastalar,

- Orta veya şiddetli böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalar,

- Şiddetli karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalar,

- Hemorajik diatezi veya diğer pıhtılaşma bozukluğu olan hastalar,

4.6. Gebelik ve laktasyon

Çocuklarda ve adolesanlarda kullanım güvenliliği tespit edilmemiştir. Alerjik durum hikayesi olan hastalarda kullanılırken dikkatli olunmalıdır. !

DEXİREN’in, siklooksijenaz-2 seçici inhibitör dahil diğer NSAİİ’ler ile eşzamanlı olarak kullanımından kaçınılmalıdır.

Semptomları kontrol etmekte gerekli olan en kısa süre için etkili olan en d^şük dozu kullanılarak istenmeyen etkiler en aza indirilebilir (Bkz. Bölüm 4.2. ve aşağıda bulunan gastrointestinal ve kardiyovasküler riskler).

Uyarıcı semptomlar veya ciddi GI olay öyküsü olsun veya olmasın, tedavinin herhangi bir aşamasında, ölümcül olabilen GI kanama, ülserasyon veya perforasyon, tüm NSjAİI’ler ile bildirilmiştir. DEXİREN alan hastalarda gastrointestinal kanama ya da ülserasyon ortaya çıktığında tedavi kesilmelidir.

4.3. Kontrendikasyonlar

) ülser geçmişi olan hastalarda ve yaşlılarda, NSAİİ dozu arttıkça gastrointestinal kanama, ülserasyon ya da perforasyon riski de artar.

Yaşlılar: Yaşlılarda, NSAİİ’lerin, özellikle ölümcül olabilen gastrointestinal kanama ve perforasyon gibi advers reaksiyonlarının sıklığında bir artış görülmektedir (Bkz. Bölüm

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

). Bu hastalar mümkün olan en düşük dozda tedaviye başlamalıdır.

Bütün NSAİİ’lerde olduğu gibi deksketoprofen trometamol tedavisine başlamadan önce tamamen iyileşme olduğundan emin olmak için herhangi bir özofajit, gastrit ve/veya peptik ülser geçmişi araştırılmalıdır. Gastrointestinal semptomlar veya gastrointestinal hastalık öyküsü olan hastalar sindirim bozuklukları, özellikle de gastrointestinal kanama açısından izlenmelidir.

4.8. İstenmeyen etkiler

) dikkatli bir şekilde verilmelidir.

Koruyucu ajanlar ile birlikte tedavi (ör. misoprostol veya proton pompası inhibitörü) bu hastalarda ve aynı zamanda eşzamanlı düşük doz asetilsalisilik asit kullanımını gerektiren veya gastrointestinal riski arttırması muhtemel diğer ilaçların kullanımını gerektiren hastalarda göz önünde bulundurulmalıdır (aşağıya ve bölüm 4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşim ve diğer etkileşim şekilleri’ne bakınız).

Gastrointestinal toksisite öyküsü olan hastalar, özellikle de yaşlılar, normaf olmayan abdominal semptomları (özellikle gastrointestinal kanamayı) özellikle tedavinin başlangıç evresinde bildirmelidir.

Ülserasyon veya kanama riskini arttırabilecek oral kortikosteroidler, varfarin gibi antikoagülanlar, seçici serotonin geri alım inhibitörleri veya asetilsalisilik asit gibi antitrombositleri eşzamanlı alan hastalarda dikkatli olunması tavsiye edilmiştir (Bkz. Bölüm 4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşim ve diğer etkileşim şekilleri).

Tüm non-selektif NSAİİ’ler trombosit agregasyonunu inhibe edebilir ve prostaglandin sentezinin inhibisyonu yoluyla kanama zamanını uzatabilir. Bu nedenle, hemostazı etkileyen varfarin ya da diğer kaparinler veya heparinler ile tedavi uygulanan hastaların deksketoprofen trometamol kullanması önerilmez.

Bütün NSAİİ’lerde olduğu gibi, plazma üre nitrojenini ve kreatinini arttırabiliri

Kardiyovasküler, Renal ve Hepatik Bozukluk:

Bir NSAİİ’nin verilmesi prostaglandin oluşumunda doza bağımlı bir azalmaya yol açabilir ve renal yetersizliği tetikleyebilir. Bu reaksiyonun yüksek riski altındaki hastalar, böbrek fonksiyon bozukluğu, kalp yetmezliği, karaciğer fonksiyon bozukluğu olanlar, diüretik alanlar ve yaşlılardır. Bu hastalarda renal fonksiyonlar izlenmelidir (Bkz. ayı|ca bölüm

4.3. Kontrendikasyonlar

Tüm diğer NSAİİ’ler gibi, bazı karaciğer parametrelerinde geçici küçük aıtışlara ve SGOT ve SGPT’de anlamlı artışlara neden olabilir. Bu gibi parametrelerde ilaçla ilişkili artışlar olduğunda, tedavi sona erdirilmelidir.

DEXİREN hematopoetik bozukluklar, sistemik lupus eritematozus veya kin şık bağ dokusu hastalığı olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

Diğer NSAİİ’ler gibi, deksketoprofen infeksiyöz hastalıkların semptomlarını maskeleyebilir.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

4.8. İstenmeyen etkiler

). Tedavinin başlangıcında hastaların bu reaksiyonlar bakımından en yüksek risk altında olduğu görülmüştür, vakaların pek çoğunda reaksiyonun başlaması, tedavinin ilk ayı içerisinde meydana gelmiştir. Cilt kaşıntısı, mukozal lezyonlar veya diğer aşırı duyarlılık belirtileri ilk görüldüğü anda DEXİREN derhal kesilmelidir.

Hipertansiyon ve/veya hafif-orta konjestif kalp yetmezliği öyküsü olan hastalarda NSAİİ tedavisi ile ilişkili olarak sıvı tutulumu ve ödem bildirildiği için uygun izlem vç öneriler gereklidir. I

Klinik çalışmalar ve epidemiyolojik veriler bazı NSAİİ’lerin kullanımının ^özellikle yüksek dozlarda ve uzun süreli tedavide) arteriyel trombotik olayların (özellikle pıiyokard enfarktüsü veya inme) riskinde küçük bir artış ile ilişkilendiriletileceğini düşündürmektedir. Deksketoprofen trometamol kullanımında böyle bir riski hariç tutmak için veriler yetersizdir.

Kontrol altında olmayan hipertansiyon, konjestif kalp yetmezliği, tanı konmuş iskemik kalp hastalığı, periferal arter hastalığı ve/veya serebrovasküler hastalığı olari hastalar dikkatli bir şekilde değerlendirildikten sonra deksketoprofen trometamol ile tedavi edilmelidir. Kardiyovasküler risk faktörleri taşıyan hastalarda uzun süreli tedaviye başlamadan önce de aynı şekilde dikkat edilmelidir (ör. hipertansiyon, hipeılipidemi, diabetes mellitus, sigara kullanımı).

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Aşağıdaki etkileşmeler genelde tüm nonsteroidal antienflamatuvar ilaçlar (NSAİİ) için geçerlidir:

Önerilmeyen kombinasyonlar:

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

) gibi antikoagül ani arın etkilerini, deksketoprofenin yüksek plazma proteinlerine bağlanması, trombosit fonksiyonu inhibisyonu ve gastroduoden^l mukoza hasarı nedeniyle arttırabilir. Eğer bu kombinasyondan kaçınılamıyorsa, yakın klinik gözlem yapılmalı ve laboratuvar değerleri takip edilmelidir.

- Heparinler: Hemoraji riski artar (trombosit fonksiyonu inhibisyonu ve gastrpduodenal mukoza hasarına bağlı olarak). Eğer kombinasyondan kaçınılamıyorsa, yakın klinik gözlem yapılmalı ve laboratuvar değerleri takip edilmelidir. \

- Kortikosteroidler: Gastrointestinal ülserasyon veya kanama riski artışı vardır (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).

- Lityum (birçok NSAİİ’larla tanımlanmıştır): NSAİİ’lar kan lityum düzeylerini (lityumun böbreklerle atılımmı azaltarak) arttırırlar ve toksik düzeylere ulaşmasına neden olabilirler. Dolayısıyla, bu parametre, deksketoprofen ile tedavinin başlangıcı, doz ayarlanması ve kesilmesi sırasında takip edilmelidir.

- Metotreksat, 15 mg/hafta veya daha yüksek dozlarda kullanılması: \ Genelde antiinflamatuvar ajanlarla metotreksatm renal klirensinin azalmasına bağlı olarak hematolojik toksisitesinde artış. )

- Hidantoinler ve sulfonamidler: Bu bileşiklerin toksik etkileri artabilir.

Dikkat serektiren kombinasyonlar:

- Diüretikler, ADE inhibitörleri ve anjiyotensin II reseptör antagonistleri; Deksketoprofen, diüretiklerin ve antihipertansif ürünlerin etkisini ajzaltabilir. Kompromize böbrek fonksiyonlu bazı hastalarda (örneğin dehidrate hastalar ya da kompromize böbrek fonksiyonlu yaşlı hastalar) siklooksijenazı inhibe eden ajanlar ve ADE inhibitörleri ya da anjiyotensin II reseptör antagonistlerinin birlikte kullanılması, böbrek fonksiyonunun genellikle geri dönüşümlü olacak şekilde daha da bozulmasına neden olabilir. Deksketoprofen ile bir diüretiğin birlikte reçetelendiği durumlarda, diüretikler NSAIİ’lerin nefrotoksisite riskini artırabileceğinden hastalann yeterli düzeyde hidrate olduklarından emin olunmalı ve tedavinin başlangıcında renal fonksiyonlar izlenmelidir.

- Metotraksatın 15 mg/hafta’dan daha düşük dozlarda kullanılması: Genellikle antiinflamatuvar bileşiklerle renal klerensinin azaltılmasına bağlı olarak metötreksatın hematolojik toksisitesi artar. Kombinasyonun ilk haftalannda kan sayımı haftaiık olarak izlenmelidir. Renal fonksiyonlann hafifçe bozulmuş olduğu durumlarda ve aynı zamanda yaşlılarda da izlem arttırılmalıdır.

- Pentoksifilin: Kanama riskinde artış. Klinik izleme arttırılmalı ve kanama zankanı daha sık kontrol edilmelidir.

- Zıdovudin: NSAİİ alımına başlandıktan bir hafta sonra oluşan şiddetli anemi ile retikulositler üzerindeki etkiyle kırmızı hücre toksisitesinde artma riski. NSÂİİ’lar ile tedaviye başladıktan bir iki hafta sonra tam kan sayımı ve retikülosit sayışı kontrol edilmelidir.

- Sulfonilüreler: NSAİİ’ler, sulfonilüreleri plazma proteinlerine bağlanma yarlerinden uzaklaştırarak hipoglisemik etkilerini arttırabilirler. ■

Göz önünde bulundurulması gereken kombinasyonlar: j

- Beta-blokörler: Bir NSAİİ ile tedavi, prostaglandin sentezinde inhibfsyon ile antihipertansif etkilerini azaltabilir. i

- Siklosporin ve takrolimus: NSAİİ’lann renal prostaglandin aracılı etkileriyle nefrotoksisite artabilir. Kombinasyon tedavisi süresince renal fonksiyonlar hesaplanmalıdır.

- Trombolitikler: Kanama riskinde artma.

- Antitrombosit ajanlar ve seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar): Gastrointestinal kanama riskinde artış (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarılan ve önlemleri).

- Probenesid: Deksketoprofenin plazma konsantrasyonları artabilir; bu etkileşjme, renal tübüler sekresyon bölgesindeki inhibitör bir mekanizmaya ve glukuronokonjugasyona bağlı olabilir ve deksketoprofen dozunun ayarlanmasını gerektirir.

- Kardiyak glikozidler: NSAİİ’ler kalp yetmezliğini kötüleştirebilir, glomerülerlfıltrasyon hızını (GFR) düşürebilir ve plazma glikozit seviyelerini artırabilir.

- Mifepriston: Prostaglandin sentetaz inhibitörlerinin, teorik olarak mifeipristonun etkinliğini değiştirmesi riski taşıdığından, NSAİİ’ler mifepriston atımından softraki 8-12 gün içinde kullanılmamalıdır.

- Kinolon antibiyotikler: Hayvan çalışmaları ile elde edilen veriler, NSAİİ’ler ile birlikte yüksek dozda kinolon aliminin, konvülsiyon gelişme riskini artırabileceğini göstermektedir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Pediatrik popüiasyon:

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Gebelik kategorisi: C

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Prostaglandin sentezi inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo/fetüs gelişimini tets yönden etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler, gebeliğjn erken dönemlerinde prostaglandin sentezi inhibitörünün kullanımından sonra düşül| ve kalp malformasyonlan ve gastroşizis riskinde artış konusunda endişeleri arttırmıştır. Kardiyovasküler m al formasyonlar için mutlak risk % 1 ’den az bir orandan yaklaşık olarak % 1.5’e yükselmiştir. Riskin doz ve tedavi süresi ile birlikte arttığına inanılmaktadır. Hayvanlarda, prostaglandin sentez inhibitörü uygulamasının, implantasyon öncesi ve sonrası kayıp ve embriyo fetal ölümde artışa neden olduğu gösterilmiştir. İlaVe olarak, organogenetik dönemde prostaglandin sentezi inhibitörü verilmiş hayvanlarda

kardiyovasküler dahil olmak üzere çeşitli malformasyonların insidansmın artışı bildirilmiştir. Gene de, deksketoprofen trometamol ile yapılan hayvan çalışmaları reprodüktif toksisite göstermemiştir (Bkz. Bölüm 5.3. Kontrendikasyonlar).

Gebelik dönemi

DEXİREN gebeliğin üçüncü trimesterinde kontrendikedir. j

Gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde, deksketoprofen trometamol açık tjir şekilde gerekli olmadığı takdirde verilmemelidir. Eğer deksketoprofen trometanjıol, gebe kalmaya çalışan veya gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde olan bir kadın jarafından kullanılıyorsa, doz olabildiğince düşük tutulmalı ve tedavi süresi mümkün old(ığu kadar kısa olmalıdır.

Gebeliğin üçüncü trimesteri süresince, bütün prostaglandin sentez inhibitörleri fetüste aşağıdaki etkileri yapabilir:

- Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriyozusun prematüre kapanması ve pulmoner hipertansiyon)

Oligohidroamniyoz ile böbrek yetmezliğine neden olabilecek böbrek disfonksiyonu

Gebeliğin sonunda anne ve yenidoğan:

Kanama zamanının uzama olasılığı, çok düşük dozlarda bile meydana gelebilecek bir antiagregan etki

Gecikmiş veya uzamış doğum eylemine neden olabilen uterus kontraksiyonu inhibisyonu

| Laktasyon dönemi

j DEXİREN emzirme esnasında kontrendikedir.

j Bugüne kadar yapılan sınırlı çalışmalarda, anne sütünde çok düşük konstantrabyonlarda

| NSAİİ’ler görülebilmekle birlikte, deksketoprofenin anne sütüne geçip geçmediği

| bilinmemektir.

1 Üreme yeteneği / Fertilite

| Diğer NSAİİ’ler ile birlikte, deksketoprofen trometamol kullanımı fertiliteyi etkileyebilir

j ve gebe kalmaya çalışan kadınlarda önerilmemektedir. Gebe kalmakta zorlanan veya

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

NSAİİ’ler alındıktan sonra sersemlik, baş dönmesi, halsizlik ve görme bozuklukları gibi istenmeyen etkiler olabilir. Etkilenmesi halinde, hastalar araç veya makine kullanmamalıdır.

4.8.   İstenmeyen etkiler

Klinik araştırmalarda deksketoprofen trometamol ile en azından olası ilişkili ol bildirilen istenmeyen etkilerle, deksketoprofenin pazara verilmesinden sonra bildirilmiş olan istenmeyen etkiler aşağıdaki tabloda verilmiş, sistem organ sınıfı ve görülme sıklığı olarak sınıflandırılmıştır:

abileceği

SİSTEM

ORGAN

SINIFI

Yaygın

(>1/100-<1/1)

Yaygın

olmayan

(>1/1000-<1/100)

Seyrek

(>1/10000-<1/10)

Çok seyrek İzole bilirimler

(<ıhoooo)

Kan ve lenfatik sistem

bozuklukları

nötropeni

trombositopeni

Bağışıklık

sistemi

bozuklukları

anaflaktik şok dahil ; anaflaktik reaksiyon

Metabolizma ve

beslenme

bozuklukları

anoreksi

r

Psikiyatrik

bozukluklar

insomnia

anksiyete

Sinir sistemi bozuklukları

baş ağrısı, sersemlik, somnolans

parestezi, senkop

Göz

bozuklukları

bulanik görme

Kulak ve

labirent

bozuklukları

vertigo

tinnitüs

Kardiyak

bozukluklar

palpitasyonlar

taşikardi

Vasküler

bozukluklar

yüz kızarması

hipertansiyon

hipotansiyon

Solunum, torasik ve mediastinal bozukluklar

bradipne

bronkospazm,

dispne

Gastrointestinal

bozukluklar

bulantı ve/veya kusma, abdominal ağn, diyare, dispepsi

gastrit, konstipasyon ağız kuruluğu, flatulans

peptik ülser, peptik ülser kanaması veya perforasyonu (Bkz. Bölüm 4.4.)

pankreatit

Hepatobiliyer

bozukluklar

’f

hepatdselüler hasar ’

Cilt ve subkütan doku

bozuklukları

cilt döküntüleri

ürtiker,

akne,

terlemede artma

Stevetıs

Johnspn

sendromu,

toksik

epiderm al

nekroliz

(Lyell

sendromu,

anjiypnöro

tik ödbm,

yüzde! ödem,

fotosçnsitivite

reaksiyonları,

kaşındı

Musküloskeletal bozukluklar ve bağ dokusu bozuklukları

sırt ağnsı

Renal ve

üriner

bozukluklar

poliüri

nefrit y eya

nefrotik

sendrom

Üreme sistemi ve

meme

hastalıkları

menstrüel bozukluklan pro statik bozukluklar

Genel

bozukluklar ve uygulama bölgesi durumları

yorgunluk, ağrı, asteni, rigor, kırgınlık

periferal ödem

İ

j

:i

İncelemeler

karaciğer fonksiyon testi anormalliği

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

)^ Bulantı, kusma, ishal, flatulans, konstipasyon, dispepsi, kann ağrısı, melena, hematemei, ülseratif stomatit, kolit ve Crohn hastalığında şiddetlenme (Bkz. Bölüm 4.4. Özel

NSAİİ’lerle tedavi sonrasında aşın duyarlılık reaksiyonlan bildirilmiştir. Bunlar, (a) spesifik olmayan aleıjik reaksiyon ve anaflaksi, (b) astım, şiddetli astım, bronkospazm veya dispneyi içeren solunun yolu reaktivitesi ya da (c) değişik türde döküntüler, ürtiker, purpura, yüz ödemi ve daha seyrek görülen eksfolyatif büllöz dermatoz (ppidermal nekroliz ve eritema multiforme dahil) gibi çeşitli cilt bozukluklanm içerebilir.

Ödem, hipertansiyon ve kalp yetmezliği NSAİİ tedavisi ile ilişkili olarak bildiri lmiştir.

Diğer NSAİİ’ler ile olduğu gibi, aşağıdaki istenmeyen etkiler görülebilir: Sistemik lupus eritematozus veya kanşık bağ dokusu hastalığı olanlarda özellikle daha fazla görülebilen

aseptik menenjit; hematolojik reaksiyonlar (purpura, aplastik ve hemolitik anehıi ve nadir olarak agranülositoz ve medüller hipoplazi).

Steven Johnson Sendromu ve Toksik Epiderm al Nekroliz dahil bülloz reaksiyonlar (çok nadir). Fotosensitivite.

Klinik çalışma ve epidemiyolojik veriler, bazı NSAli’lerin kullanımının (özellikle yüksek dozlarda ve uzun süreli tedavide) arteryel trombotik olayların (özellikle jmiyokard enfarktüsü veya inme) riskinde küçük bir artış ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).

Daha nadir rapor edilen diğer advers reaksiyonlar şunlardır:

Renal: İnterstisyel nefrit, neffotik sendrom ve böbrek yetmezliği gibi çeşitli ^içimlerde neffotoksisite. 3

Karaciğer: Anormal karaciğer fonksiyonu, hepatit ve sanlık.

Nöroloji ve duyu organları: Görme bozuklukları, optik nörit, baş ağrıları, jparestezi, aseptik menenjit semptomlan (özellikle, sistemik lupus eritematozus, karışık b^ğ dokusu hastalığı gibi mevcut otoimmun bozuklukları olan hastalarda), ense sertliği, baş ağrısı, bulantı, kusma, ateş ya da dezoryantasyon (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarılar ve önlemleri), depresyon, konfüzyon, halüsinasyonlar, tinnitus, vertigo, sersemlik, kırgınlık, halsizlik ve baş dönmesi.

Hematolojik olaylar: Trombositopeni, nötropeni, agranülositoz, aplastik ftnemi ve hemolitik anemi.

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Deksketoprofen trometamolun aşırı doz semptomları bilinmemektedir. N&Aİİ’lerle ilişkili olarak şunlar gözlemlenmiştir: j

a) Semptomlar \

Baş ağrısı, bulantı, kusma, epigastrik ağrı, gastrointestinal kanama, nadiren ishal, dezoryantasyon, eksitasyon, koma, baş dönmesi, sersemlik, tinnitus, baygınlık, zaman zaman konvülsiyonlar. Belirgin zehirlenme durumlarında, akut renal yetersizlik ve karaciğer hasarı olasıdır.

b) Terapötik önlemler

Yanlışlıkla alınması veya aşırı kullanım durumunda, derhal, hastanın klinik (Jurumuna göre semptomatik tedavi uygulanmalıdır. Bir yetişkin ya da bir çocuk tarafından 5 mg/kg’den daha fazla alındığında bir saat içinde, aktif kömür uygulanması düşünülmelidir. !

Alternatif olarak, yetişkinlerde, potansiyel hayati tehlike oluşturan bir aşırı doz alımı

durumunda bir saat içinde gastrik lavaj düşünülmelidir. İyi idrar çıkımı sağlanmalıdır. Renal ve karaciğer fonksiyonu yakından izlenmelidir. Hastalar, potansiyel toksik miktarlarda alımdan sonra en az dört saat gözlenmelidir. Sık ya da uzamış konvülsiyonlar intravenöz diazepam ile tedavi edilmelidir. Hastanın klinik durumuna göjre, başka tedbirler alınması gerekebilir. Deksketoprofen trometamol vücuttan diyalizle uzaklaştırılabilir.

Travma Sonrası Bunalımı Travma Sonrası Bunalımı Travmatik bir olay, günlük olağan olayların dışında olan ve kişiyi derinden rahatsız eden bir olaydır.Birçok olay böyle bir etki gösterebilir. Depresyonu Anlamak Depresyonu Anlamak Depresyon farklı kişileri farklı biçimlerde etkiler. Duygusal veya fiziksel olmak üzere geniş alanda belirtilere sebep olabilir.Depresyona neler sebep olur?