DICLOMEC SR 100 mg 10 tablet {8699514039280} Kısa Ürün Bilgisi

Diklofenak Sodyum }

Kas İskelet Sistemi > Non-steroid > Diklofenak
Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. | 25 February  2011

  • 1.   BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

    DİCLOMEC SR 100 mg tablet

  • 2.   KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

    Etkin madde

    Diklofenak sodyum 100 mg

    Yardımcı maddeler

    Laktoz Monohidrat 73.1 mg/tablet Sunset Yellow Slake (Gün batımı sarısı) 0.044 mg/tablet

    Yardımcı maddeler için 6.1'e bakınız.


  • 3.   FARMASÖTİK FORMU

    Uzatılmış salımlı tablet

    Pembe renkte, yuvarlak, bikonveks, kenarı eğimli tabletler


    4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

      4.1. Terapötik endikasyonlar

      Osteoartrit, romatoid artrit ve ankilozan spondilit belirti ve bulgularının tedavisi ile akut gut

      artriti, akut kas-iskelet sistemi ağrıları ve postoperatif ağrı tedavisinde endikedir.

      4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

      Pozoloji:

      Genel bir öneri olarak, doz kişiye göre ayarlanmalıdır. Gerekli en kısa süre boyunca etkili olan en düşük doz kullanılarak advers etki semptomları en aza indirilmelidir.

      Uygulama sıklığı ve süresi:

      Erişkinler

      Tavsiye edilen başlangıç günlük dozu 100-150 mg'dır. Günde 1 tablet DİCLOMEC SR 100 mg tablet ya da günde 2 kere ürünün diğer bir dozu olan DİCLOMEC SR 75 mg tablet verilir)

      Daha hafif vakalarda, uzun süreli tedavide olduğu gibi, günde 75 ila 100 mg genellikle

      yeterlidir.

      Semptomlar gece veya sabah en belirgin olduğunda, DİCLOMEC SR 100 mg tablet tercihen akşam verilmelidir.

      Uygulama şekli:

      Tabletler sıvı ile, bütün olarak, tercihen yemekle birlikte yutulmalıdır ve bölünmemeli ya da çiğnenmemelidir.

      Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

      Böbrek yetmezliği

      DİCLOMEC böbrek yetmezliği (GFR <15 ml/min/1,73 m²) olan hastalarda kontrendikedir

      (bkz., bölüm 4.3.).

      Böbrek yetmezliği olan hastalarda spesifik çalışmalar yürütülmediğinden, spesifik doz ayarlamasına ilişkin önerilerde bulunulamaz. Hafif ila orta şiddette böbrek yetmezliği olan hastalara DİCLOMEC uygulanırken dikkat edilmelidir (bkz., bölüm 4.4.)

      Karaciğer yetmezliği

      DİCLOMEC karaciğer yetmezliği olan hastalarda kontrendikedir (bkz., bölüm 4.3.). Karaciğer yetmezliği olan hastalarda spesifik çalışmalar yürütülmediğinden, spesifik doz ayarlamasına ilişkin önerilerde bulunulamaz. Hafif ila orta şiddette karaciğer yetmezliği olan hastalara DİCLOMEC uygulanırken dikkat gösterilmelidir (bkz., bölüm 4.4.)

      Pediyatrik popülasyon:

      Doz gücünden dolayı, DİCLOMEC SR 100 mg tablet çocuklar ve ergenler için uygun değildir.

      Geriyatrik popülasyon:

      DİCLOMEC SR'ın farmakokinetiği yaşlı hastalarda klinik olarak anlamlı düzeyde bozulmamasına rağmen, non-steroidal antienflamatuar (NSAİİ) ilaçlar genel olarak, istenmeyen etkilere daha eğilimli olan bu gibi hastalarda dikkatli kullanılmalıdırlar. Özellikle hassas veya vücut ağırlığı düşük olan yaşlı hastalarda en düşük etkili dozun kullanılması ve hastanın NSAİ ilaç tedavisi boyunca gastro-intestinal kanama olasılığına karşı takip edilmesi önerilmektedir (bkz. Bölüm 4.4).

      Bilinen kardiyovasküler hastalık ya da önemli kardiyovasküler risk faktörleri: Konjestif kalp yetmezliği (NYHA I) veya kardiyovasküler hastalık açısından önemli risk faktörleri (örn., ilaç tedavisi ile kontrol altına alınamayan hipertansiyon) olan hastalar, diklofenak ile sadece dikkatli kardiyovasküler değerlendirme sonrasında tedavi edilmelidirler. Diklofenak ile kardiyovasküler riskler, doz ve maruz kalma süresi ile artabileceğinden ve mümkün olan en kısa süre için en düşük etkili günlük doz kullanılmalıdır (bkz. Bölüm 4.4.)

      4.3. Kontrendikasyonlar

        Etkin madde

        4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

        Kardiyovasküler (KV) Risk:

          NSAİ ilaçlar ölümcül olabilecek KV trombotik olaylar, miyokard infarktüsü ve inme riskinde artışa neden olabilir. Bu risk kullanım süresine bağlı olarak artabilir. KV hastalığı olan veya KV hastalık risk faktörlerini taşıyan hastalarda risk daha yüksek olabilir.

          4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

          DİCLOMEC‘in selektif sikloksijenaz-2 inhibitörleri de dahil diğer sistemik NSAİİ'larla birlikte kullanılmasından kaçınılmalıdır. Aşağıdaki etkileşimler, DİCLOMEC SR tabletler ve/veya diklofenakın diğer farmasötik formları ile gözlemlenenleri içermektedir.

          Göz önünde bulundurulması gereken gözlenmiş etkileşimler:

          Güçlü CYP2C9 inhibitörleri:

          Diklofenak metabolizmasının inhibisyonu nedeniyle doruk plazma konsantrasyonunda ve diklofenak maruziyetinde önemli bir artışla sonuçlanabileceğinden diklofenak ile güçlü CYP2C9 inhibitörleri (vorikonazol gibi) birlikte reçete edildiğinde dikkat edilmesi önerilir.

          CYP2C9 indükleyicileri:

          Diklofenak ile CYP2C9 indükleyicilerini (rifampisin gibi) birlikte uygularken dikkatli olunması gerekir. Bu, plazma konsantrasyonunda önemli bir düşüşe ve diklofenak'a karşı aşırı maruziyete neden olabilir.

          Lityum:

          Birlikte kullanıldığında diklofenak, lityumun plazma konsantrasyonlarını yükseltebilir. Serum

          lityum düzeyinin takibi önerilir.

          Digoksin:

          NSAİİ'ler, digoksinin renal klirensini azaltabilir ve eşzamanlı kullanılırsa plazma

          konsantrasyonlarını yükseltebilir. Serum digoksin düzeyinin takibi önerilir.

          Diüretikler ve antihipertansif ajanlar:

          Diğer NSAİ ilaçlar gibi, diklofenak'ın diüretikler ya da antihipertansif ajanlarla (örn. beta- blokörler, anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörleri) birlikte kullanılması antihipertansif etkilerinde bir azalmaya neden olabilir. Bu nedenle, kombinasyon dikkatli uygulanmalıdır ve özellikle yaşlılarda olmak üzere hastaların kan basınçları periyodik olarak takip edilmelidir. Hastalar uygun bir şekilde hidrate edilmeli ve yüksek nefrotoksisite riski nedeniyle özellikle diüretikler ve ADE inhibitörleri ile eşzamanlı olarak kullanılmaya başlanmasının ardından ve sonrasında periyodik olarak böbrek fonksiyonunun takibine önem verilmelidir. (bkz. Bölüm 4.4).

          Siklosporin ve Takrolimus:

          Diklofenak, diğer NSAİ ilaçlar gibi renal prostaglandinler üzerine etkisiyle siklosporin ve takrolimusun nefrotoksisitesini artırabilir. Bu hastalarda diklofenak, siklosporin veya takrolimus almayan hastalarda kullanılan doza göre daha düşük dozlarda verilmelidir.

          Hiperkalemiye neden olduğu bilinen ilaçlar:

          Kinolon türevi antibakteriyel ilaçlar:

          NSAİİ ve kinolon kullanan hastalarda, konvülsiyon gelişme riski artabilir. NSAİİ ilaçlarla kinolonların birlikte kullanılmalarından kaynaklanmış olabilen izole konvülsiyon bildirimleri bulunmaktadır.

          Göz önünde bulundurulması gereken öngörülen etkileşimler:

          Furosemid:

          Klinik çalışmalar ve pazarlama sonrası gözlemler, DİCLOMEC kullanımının bazı hastalarda furosemid ve tiyazidlerin natriüretik etkisini azaltabildiğini göstermektedir. Bu yanıt, renal prostaglandin sentezinin inhibe edilmesine bağlanmaktadır. NSAİİ'lerle eş zamanlı olarak tedavi uygulandığında hasta, böbrek yetmezliği belirtileri yönünden (bkz. bölüm 4.4) ve diüretik etkililiğinden emin olmak için yakından izlenmelidir.

          Diğer NSAİ İlaçlar ve kortikosteroidler:

          Diklofenak ve diğer sistemik NSAİ ilaçlar ya da kortikosteroidlerin birlikte uygulanması gastrointestinal istenmeyen etkilerin sıklığını artırabilir (bkz. Bölüm 4.4).

          Antikoagülanlar ve antitrombosit ajanlar:

          Birlikte uygulanmaları kanama riskini artırabileceği için dikkatli olunması önerilir (bkz. Bölüm 4.4). Klinik çalışmalarda DİCLOMEC'in antikoagülanların etkisi üzerinde bir tesiri olduğuna dair bir işaret olmamasına rağmen, DİCLOMEC ve antikoagülanları birlikte alan hastalarda, çok ender olarak kanama riskinin arttığı bildirilmiştir. Bu nedenle böyle hastaların dikkatle izlenmesi tavsiye edilir.

          Varfarin:

          Varfarin ve NSAİİ'lerın GI kanamaları üzerindeki etkisi sinerjistik özelliktedir; yani bu iki ilacı birlikte kullanan hastaların ciddi GI kanaması geçirme riski bu iki ilacı tek başlarına kullanan hastalara göre daha yüksektir.

          Aspirin:

          Diğer NSAİİ'lerde olduğu gibi, diklofenak ve aspirinin eş zamanlı olarak verilmesi, advers etki görülme olasılığını artırdığından, genellikle önerilmemektedir.

          Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI'lar):

          Sistemik NSAİ ilaçlar ve SSRI'ların birlikte uygulanmaları gastrointestinal kanama riskini arttırabilir (bkz. Bölüm 4.4).

          Antidiyabetikler:

          Klinik çalışmalar diklofenakın oral antidiyabetik ilaçlarla birlikte, onların klinik etkilerini etkilemeksizin verilebileceğini göstermiştir. Ancak, çok ender olarak diklofenak ile tedavi sırasında antidiyabetik ilaçların dozunu ayarlamayı gerektirecek hipoglisemik ve hiperglisemik etkiler bildirilmiştir. Bu nedenle birlikte uygulanmaları sırasında önlem olarak kan glukozu düzeyinin takibi önerilir.

          Ayrıca, önceden böbrek yetmezliği olan hastalarda diklofenak ile birlikte uygulanma sonucu metabolik asidoz riski, izole edilmiş raporlarda mevcuttur.

          Metotreksat:

          Diklofenak dahil NSAİ ilaçlar metotreksat tedavisinden önceki veya sonraki 24 saat içinde verildiğinde metotreksatın kandaki konsantrasyonları yükselebileceğinden ve toksisitesi artabileceğinden dikkat edilmesi önerilir.

          Kolestipol ve kolestiramin:

          Bu ajanlar diklofenak emilimini geciktirebilir veya azaltabilir. Dolayısıyla, diklofenak uygulamasının kolestipol/kolestiramin uygulamasından en az bir saat önce veya 4 ila 6 saat sonra gerçekleştirilmesi önerilmektedir.

          Mifepriston:

          NSAİ ilaçlar mifepristonun etkisini azalttıgından, mifepriston kullanımından sonra 8-12 gün NSAİ ilaçlar kullanılmamalıdır.

          Fenitoin:

          Diklofenak ile eş zamanlı fenitoin kullanımında, fenitoine maruziyette artış beklendiğinden, fenitoin plazma konsantrasyonu takip edilmelidir.

          Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler

          Herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

          Pediyatrik popülasyon:

          Herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

          4.6. Gebelik ve laktasyon

          Gebelik kategorisi C/D (3. Trimester)

          Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) DİCLOMEC kullanımı, kadın fertilitesini olumsuz etkileyebilir ve hamile kalmaya çalışan kadınlarda kullanılması önerilmemektedir. Hamile kalmada zorlanan veya kısırlık incelemesinden geçmekte olan kadınlarda DİCLOMEC kullanımının durdurulması düşünülmelidir.

          Gebelik dönemi

          Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo/fetal gelişimi olumsuz şekilde etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler, erken gebelikte bir prostaglandin sentez inhibitörü kullanımından sonra, düşük ve/veya kalp malformasyonu ve gastroşizis riskinde bir artış olduğunu düşündürmektedir. Bu çalışmaların sonucuna göre kardiyovasküler malformasyon için mutlak risk %1'den azken yaklaşık %1,5'e yükselmiştir.

          Riskin, tedavinin dozu ve süresi ile arttığı düşünülmektedir. Hayvanlarda, bir prostaglandin sentez inhibitörü uygulamasının, implantasyon öncesi ve sonrasındaki kaybın ve embriyo- fetal ölümlerin artmasına neden olduğu gösterilmiştir.

          Ayrıca, organogenetik dönemde bir prostaglandin sentez inhibitörü verilen hayvanlarda

          Gebeliğin birinci ve ikinci trimesterlerinde, kesinlikle gerekli olmadıkça diklofenak verilmemelidir. Diklofenak gebe kalmaya çalışan bir kadın tarafından veya gebeliğin ilk veya ikinci trimesterleri sırasında kullanılıyorsa, doz düşük ve tedavi süresi mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır.

          Oligohidramniyoz/Yenidoğan Böbrek Yetmezliği:

          NSAİİ'lerin gebeliğin yaklaşık 20. haftasında veya daha sonrasında kullanımı, oligohidroamniyoz ve bazı durumlarda yenidoğan böbrek yetmezliğine yol açan fetal böbrek fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. NSAİİ başlangıcından 48 saat sonra nadiren oligohidroamniyoz bildirilmiş olmasına rağmen, bu olumsuz sonuçlar ortalama olarak günler ilâ haftalarca tedaviden sonra görülür. Oligohidroamniyoz, her zaman olmasa da sıklıkla tedavinin kesilmesiyle geri döndürülebilir. Uzamış oligohidroamniyoz komplikasyonları, örneğin, uzuv kontraktürlerini ve gecikmiş akciğer olgunlaşmasını içerebilir. Bazı pazarlama sonrası bozulmuş yenidoğan böbrek fonksiyonu vakalarında, değişim transfüzyonu veya diyaliz gibi invaziv prosedürler gerekli olmuştur. DİCLOMEC tedavisi 48 saati aşarsa, amniyotik sıvının ultrasonla izlenmesini düşünün. Oligohidramniyoz oluşursa DİCLOMEC'i sonlandırın ve klinik uygulamaya göre takip edin.

          Gebeliğin üçüncü trimesterinde tüm prostaglandin sentez inhibitörleri fetusu aşağıdaki durumlara maruz bırakabilir:

            Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriosusun erken kapanması ve pulmoner hipertansiyon ile birlikte)

            4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

            DİCLOMEC kullanırken görme bozuklukları, baş dönmesi, vertigo, uyku hali ya da diğer merkez sinir sistemi bozuklukları yaşayan hastalar, araç veya makine kullanmamalıdırlar.

            4.8. İstenmeyen etkiler

            Klinik çalışmalardan ve/veyaspontanbildirim lerdenveliteratürden elde edilen advers ilaç

            reaksiyonları MeDRA sistem organ sınıfına göre listelenmiştir. Her bir sistem organ sınıfında advers ilaç reaksiyonları en sık olan önce gelecek şekilde sıklıklarına göre sıralanmıştır. Her bir sıklık grubunda, advers ilaç reaksiyonları azalan ciddiyet sırasına göre verilmiştir. Ayrıca, her advers ilaç reaksiyonu için sıklık kategorisi aşağıdaki şekildedir (CIOMS III):

            Çok yaygın ( 1/10); yaygın ( 1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan ( 1/1.000 ila < 1/100); seyrek ( 1/10.000 ila < 1/1.000); çok seyrek (< 1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

            Aşağıda belirtilen istenmeyen etkiler DİCLOMEC SR tabletler ve/veya kısa ya da uzun vadeli kullanımda diğer diklofenak farmasötik formları için bildirilenleri içermektedir.

            Kan ve lenf sistemi hastalıkları

            Çok seyrek:

            Trombositopeni, lökopeni, anemi (hemolitik ve aplastik anemi dahil), agranülositoz.

            Bağışıklık sistemi hastalıkları

            Seyrek: Aşırı duyarlılık, anafilaktik ve anafilaktoid reaksiyonlar (hipotansiyon ve şok dahil). Çok seyrek: Anjiyonörotik ödem (yüz ödemi dahil).

            Psikiyatrik hastalıklar

            Çok seyrek: Dezoryantasyon, depresyon, uykusuzluk, kabus görme, irritabilite, psikotik bozukluk.

            Sinir sistemi hastalıkları Yaygın: Baş ağrısı, baş dönmesi. Seyrek: Uyku hali, yorgunluk

            Çok seyrek: Parestezi, hafıza bozukluğu, konvülsiyon, anksiyete, titreme, aseptik menenjit,

            tat bozuklukları, serebrovasküler olay.

            Bilinmiyor: Konfüzyon, halusinasyon, duygu bozukluğu, halsizlik

            Göz hastalıkları

            Çok seyrek: Görme bozukluğu, bulanık görme, çift görme. Bilinmiyor: Optik Nörit

            Kulak ve iç kulak hastalıkları

            Yaygın: Vertigo.

            Çok seyrek: Kulak çınlaması, işitmede zayıflama.

            Kardiyak hastalıklar

            Yaygın olmayan*: Miyokard infarktüsü, kalp yetmezliği, palpitasyonlar, göğüs ağrısı. Bilinmiyor: Kounis sendromu.

            Vasküler hastalıklar Yaygın: Hipertansiyon Çok seyrek: Vaskülit.

            Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar

            Çok seyrek: Pnömonit.

            Gastrointestinal hastalıklar

            Yaygın: Bulantı, kusma, diyare, dispepsi, abdominal ağrı, şişkinlik, anoreksi.

            Seyrek: Gastrit, gastrointestinal kanama, hematemez, kanlı diyare, melena, gastrointestinal ülser (kanamalı veya kanamasız - perforasyon ile veya perforasyon olmaksızın peritonite neden olabilecek ya da yaşlılarda ölüm ile sonuçlanabilecek).

            Çok seyrek: Kolit (hemorajik kolit, ülseratif kolit veya Crohn hastalığının alevlenmesi dahil), kabızlık, stomatit (ülseratif stomatit dahil), glossit, özofagus bozukluğu, intestinal diyafram hastalığı, pankreatit.

            Bilinmiyor: İskemik kolit.

            Hepato-bilier hastalıklar

            Yaygın: Transaminazlarda artış.

            Seyrek: Hepatit, sarılık, karaciğer bozukluğu.

            Çok seyrek: Fulminan hepatit, hepatik nekroz, karaciğer yetmezliği.

            Deri ve deri altı doku hastalıkları

            Yaygın: Döküntü. Seyrek: Ürtiker.

            Çok seyrek: Büllöz dermatit, egzama, eritem, eritema multiforme, Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz (Lyell sendromu), eksfolyatif dermatit, alopesi, ışığa duyarlılık reaksiyonu, purpura, Henoch-Schonlein purpura, kaşıntı.

            Bilinmiyor: Eozinofili ve sistemik semptomların eşlik ettiği ilaç döküntüsü (DRESS).

            Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

            Yaygın: Sıvı retansiyonu, ödem.

            Çok seyrek: Akut böbrek yetmezliği, hematüri, proteinüri, nefrotik sendrom,

            tubulointerstisyel nefrit, renal papiller nekroz.

            Üreme sistemi ve meme hastalıkları

            Çok seyrek: İmpotans

            Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

            Seyrek: Ödem

            * Sıklık yüksek dozla (150 mg/gün) uzun dönem tedavi verilerini yansıtır.

            Seçili advers ilaç reaksiyonlarının açıklaması Arteriyotrombotik olaylar

            Meta-analiz ve farmakoepidemiyolojik veriler, özellikle yüksek dozda (günlük 150 mg) ve uzun dönem tedavi sırasında diklofenak kullanımı ile ilişkili olarak arteriyotrombotik olaylar riskinde (örneğin miyokard enfarktüsü veya inme) küçük bir artışa işaret etmektedir (bkz. bölüm 4.4 ve 4.3).

            Görsel etkiler

            Görme bozukluğu, bulanık görme ve diplopi gibi görme bozuklukları NSAİİ etkileri arasında gösterilebilir ve genellikle ilaç kesilmesi sonrası geri dönüşümlüdür. Prostaglandin sentezinin inhibisyonu ve retinal kan akışını değiştiren diğer ilgili bileşikler, görme bozukluklarına sebebiyet verebilir. Diklofenak tedavisi sırasında bu semptomlar ortaya çıkarsa, diğer nedenleri dışlamak için oftalmolojik bir muayene olarak düşünülebilir.

            Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

            Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)

            4.9. Doz aşımı ve tedavisi

            Semptomlar

            Diklofenak doz aşımına bağlı tipik bir klinik tablo yoktur. Doz aşımı, baş ağrısı, mide bulantısı, epigastrik ağrı, dezoryantasyon, eksitasyon, koma, bayılma, kusma, gastrointestinal kanama, diyare, baş dönmesi, kulak çınlaması veya konvülsiyon gibi semptomlara neden olabilir. Ciddi zehirlenme durumunda, akut böbrek yetmezliği ve karaciğer hasarı mümkündür.

            Terapötik önlemler

            Diklofenak dahil NSAİ ilaçlarla akut zehirlenmenin tedavisi, esas olarak destekleyici önlemler ve semptomatik tedaviden ibarettir. Hipotansiyon, böbrek yetmezliği, konvülsiyon, gastrointestinal bozukluk ve solunum depresyonu gibi komplikasyonlara karşı destekleyici önlemler ve semptomatik tedavi uygulanır.

            Proteinlere yüksek oranda bağlanmaları ve yaygın metabolizmaları nedeniyle NSAİ ilaçların eliminasyonunda muhtemelen zorlu diürez, diyaliz veya hemoperfüzyon gibi özel önlemler yardımcı değildir.

            Potansiyel toksik bir aşırı dozun alımından sonra aktif kömür kullanımı ve hayatı tehdit edici potansiyele sahip dozun alımından sonra gastrik dekontaminasyon (örn. kusma, gastrik lavaj) düşünülebilir.

            Böbrek ve karaciğer fonksiyonları yakından izlenmelidir. Potansiyel toksik miktarların alımından sonra hastalar en az dört saat boyunca gözlemlenmelidir. Sık veya uzun süreli konvülsiyonlar intravenöz diazepam ile tedavi edilmelidir. Diğer önlemler, hastanın klinik durumuna göre belirlenebilir.


            5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

              5.1. Farmakodinamik özellikler

              Farmakoterapötik grup: Antiinflamatuvarveanti-romatizm

              al ürünler, non-steroidler, asetik

              ATC kodu: M01AB05

              Etki mekanizması

              DİCLOMEC belirgin antiromatizmal, antiinflamatuvar, analjezik ve antipiretik özelliklere sahip, nonsteroidal yapıda bir bileşim olan diklofenak sodyum içerir. Deneysel olarak da gösterildiği üzere, prostaglandin biyosentezinin inhibisyonu diklofenakın etki mekanizması için esas kabul edilmektedir. Prostaglandinler enflamasyon, ağrı ve ateş oluşumunda majör rol oynarlar.

              Diklofenak sodyum, in vitro olarak, insan vücudunda erişilenlere eşdeğer konsantrasyonlarda, kıkırdakta proteoglikan biyosentezini baskılamaz.

              Farmakodinamik etkiler

              DİCLOMEC, romatizmal hastalıklarda kullanıldığında, antiinflamatuvar ve analjezik özellikleriyle dinlenme sırasında ve hareket halinde ortaya çıkan ağrı, sabah sertliği ve eklemlerde şişme gibi semptom ve belirtileri belirgin bir şekilde ortadan kaldırır ve aynı zamanda fonksiyonda düzelme sağlar.

              Travma sonrası ve postoperatif enflamatuvar durumlarında DİCLOMEC hem spontan ağrıyı hem de harekete bağlı ağrıyı hızla dindirir ve enflamasyona bağlı şişlik ve yarada gelişen ödemi azaltır.

              DİCLOMEC SR, özellikle günde 100 mg doz kullanması gereken hastalar için uygundur. Günde bir defa alınması, özellikle uzun süreli tedaviyi kolaylaştırır ve muhtemel dozlama hatalarını önlemede yardımcı olur.

              5.2. Farmakokinetik özellikler

              Genel özellikler

              Emilim:

              Değişmemiş diklofenak ve hidroksillenmiş metabolitlerinin idrardaki miktarlarından edinilen bilgilere göre, DİCLOMEC SR ve mide suyuna dayanıklı enterik kaplı tabletlerden salınan ve emilen diklofenak miktarı aynıdır. Bununla birlikte diklofenakın DİCLOMEC SR'dan sistemik yararlanımı, aynı dozdaki mide suyuna dayanıklı tabletlerle elde edilenin ortalama

              %82'sidir (muhtemelen “ilk geçişâ€ metabolizmasına bağımlı salınma oranından dolayı). DİCLOMEC SR'dan etkin maddenin daha yavaş salınmasının bir sonucu olarak, ulaşılan doruk konsantrasyonlar mide suyuna dayanıklı enterik kaplı tabletlerin verilmesinden sonra elde edilenlerden daha düşüktür.

              100 mg uzatılmış salımlı bir tabletin alınmasından ortalama 4 saat sonra 0,5 mikrogram/ml (mikromol/L) ortalama doruk plazma konsantrasyonuna erişilir.

              DİCLOMEC SR'ın sistemik yararlanımı ve emilimi üzerine yiyeceklerin klinik olarak

              herhangi bir etkisi yoktur.

              Diğer taraftan, DİCLOMEC SR 100 mg alındıktan 24 saat sonra 13 ng/ml (40 nmol/L) olan

              ortalama plazma konsantrasyonları saptanabilir.

              Karaciğerden ilk geçişinde (“ilk geçişâ€ etkisi) diklofenakın yaklaşık yarısı metabolize edildiği için, ağız yoluyla verilmesini takiben konsantrasyon eğrisinin altında kalan alan, aynı dozun parenteral yolla verilmesini takiben elde edilenin yaklaşık yarısıdır.

              DİCLOMEC SR 100 mg tabletlerden günde 1 kez alındığında elde edilen konsantrasyon 22 ng/ml (70 nmol/L) civarındadır.

              Dağılım:

              Diklofenak, başta albumine olmak üzere (%99,4), serum proteinlerine %99,7 oranında bağlanır. Sanal dağılım hacmi 0,12-0,17 l/kg'dır.

              Diklofenak sinovyal sıvıya geçer. Plazmada doruk konsantrasyona ulaştıktan 2-4 saat sonra sinovyal sıvıda maksimum konsantrasyonlara erişir. Sinovyal sıvıdan eliminasyon yarı ömrü 3 ila 6 saattir. Doruk plazma düzeylerine eriştikten 2 saat sonra, sinovyal sıvıda etkin madde konsantrasyonları plazmadakinden daha yüksek düzeye ulaşır ve 12 saat boyunca plazmadakinden daha yüksek kalır.

              Emziren bir annenin sütünde düşük konsantrasyonda (100 ng/ml) diklofenak saptanmıştır. Anne sütü alan bir bebeğin midesine giren tahmini miktar 0,03 mg/kg/gün dozuna eşdeğerdir.

              Biyotransformasyon:

              Diklofenakın biyotransformasyonu, kısmen esas molekülün glukuronidasyonu, fakat esas olarak, çoğu glukuronid konjugatlarına dönüşen, çeşitli fenolik metabolitlerin (3'-hidroksi-, 4'-hidroksi-,5-hidroksi, 4',5-dihidroksi- ve 3' hidroksi-4'-metoksi-diklofenak) elde edildiği, tek ve multipl hidroksilasyonu ve metoksilasyonu ile olur. Bu fenolik metabolitlerin ikisi diklofenaktan çok daha az derecede de olsa biyolojik olarak aktiftir.

              Eliminasyon:

              Diklofenakın total sistemik klirensi 263  56 ml/dak. (Ort değer  SD)'dır. Plazmadaki terminal yarı ömrü 1 ila 2 saattir. Metabolitlerin 4'ü (aktif olan 2 metabolit de dahil) 1-3 saatlik kısa plazma yarı ömrüne sahiptir. Bir metabolitin (3'-hidroksi-4'-metoksi-diklofenak) plazma yarı ömrü çok daha uzundur. Ancak, bu metabolit hemen hemen inaktiftir.

              Verilen dozun yaklaşık %60'ı esas molekülün glukuronid konjugatı şeklinde ve çoğu glukuronid konjugatlarına dönüşen metabolitleri halinde idrarla atılır. %1' inden daha azı değişmemiş ilaç şeklinde atılır. Dozun geri kalan kısmı, metabolitleri halinde safra yoluyla feçese atılır.

              Doğrusallık/Doğrusal Olmayan Durum:

              Emilen miktar dozaj gücü ile lineer olarak ilişkilidir.

              Hastalardaki karekteristik özellikler

              Böbrek yetmezliği:

              Böbrek yetmezliği olan hastalarda, mutad dozlarda uygulandığında, tek doz kinetiğine göre değişmemiş aktif maddenin birikmediği gösterilmiştir. Kreatinin klirensi 10 ml/dak' nın altına düştüğünde, hidroksi metabolitlerin hesaplanmış kararlı durum plazma düzeyleri normal

              kişilerdekinden yaklaşık 4 kat daha fazladır. Bununla beraber, metabolitler safra vasıtasıyla uzaklaştırılırlar.

              Karaciğer yetmezliği:

              Kronik hepatiti veya dekompanse olmayan sirozu olan hastalarda, diklofenakın kinetiği ve metabolizması karaciğer hastalığı olmayan hastalardaki ile aynıdır.

              Pediyatrik popülasyon:

              Doz gücünden dolayı, DİCLOMEC SR çocuklar ve ergenler için uygun değildir.

              Geriatrik popülasyon:

              İlacın emilimi, metabolizması ve atılımında yaşa bağlı herhangi bir farklılık gözlenmemiştir. Yaşlı hastalarda, temel tıbbi esaslara dikkat edilmelidir. Özellikle, çelimsiz/güçsüz veya vücut ağırlığı düşük olan yaşlı hastalara etkili en düşük doz verilmesi tavsiye edilir.

              Klinik çalışmalar:

              DİCLOMEC, uzun zamandır kullanılmakta olan, klinik verileri iyi bilinen bir üründür.

              5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

              Diklofenak ile yapılan akut ve tekrarlanan doz toksisitesi çalışmaları ve genotoksisite, mutajenite ve karsinojenite çalışmalarından elde edilen preklinik veriler önerilen terapötik dozlarda insanlara özgü herhangi bir zararın olmadığını göstermiştir.

              Farelerde lenfoma (timus) ve sıçanlarda subkutan fibromlar, fibroadenomlar (meme bezi) veya C-hücre adenomları (tiroid bezi) görülme sıklığının tümü; kullanılan hayvan suşu için laboratuvarın kontrol aralığındadır ve tesadüfen meydana gelmiş kabul edilmiştir.

              Sıçanlarda yapılan tüm toksisite çalışmalarında, mezenterik lenf nodlarının hipertrofisi veya reaktif hiperplazili lenfadenit gözlenmiştir. Bu değişikliklere maymunlarda yapılan çalışmalarda da görülen nötrofili eşlik etmiştir. Bunların gastrointestinal sistemde gözlenen ülserlere ikincil reaksiyonlar olduğu tahmin edilmektedir. İki yıllık bir çalışmada, diklofenak ile tedavi edilen sıçanlarda kalpteki trombotik vasküler tıkanıklıklarında doza bağlı bir artış gözlenmiştir.

              Ek çalışmalar, sıçanlarda tekrarlanan oral dozlarla (> 1 mg/kg vücut ağırlığı), diklofenak'ın doğurganlığı etkileyen etkilere neden olduğunu göstermektedir (düşük testosteron seviyesi, histopatolojik değişikliklerle birlikte azalmış epididim ve testis ağırlığı). İki kuşak bir çalışmada ≥ 1,25 mg/kg dozlarını takip eden F1 kuşağında da benzer etkiler gözlenmiştir. Köpeklerde günlük subkutan 2 mg/kg diklofenak sodyum dozu, artmış spermatid sayısına neden olmuştur. Diğer çalışmalar, tekrarlanan ≥ 0,5 mg/kg diklofenak dozu takiben dişi sıçanlarda çiftleşme sıklığının azaldığını göstermektedir. Bu nedenle hem erkek hem de kadın doğurganlığı üzerindeki etkisi göz ardı edilemez.

              Diklofenak, kemirgenlerde plasenta bariyerini geçmektedir. NSAİİ verilmesi (diklofenak dahil), tavşanlarda ovulasyonu ve sıçanlarda implantasyon ve plasentasyonu inhibe etmiş, hamile sıçanlarda duktus arteriosusun erken kapanmasına sebep olmuştur. Sıçanlarda diklonefakın maternal tok sikdozlarıdistosi,uzamışgestasyon, fetal sağkalımda düşüş ve

              intrauterin büyüme geriliği ile ilişkili bulunmuştur. Diklofenakın hem üreme parametreleri ve doğum hem de rahim içindeyken duktus arteriosusun daralması üzerindeki zayıf etkileri prostaglandin sentez inhibitörleri sınıfının farmakolojik sonuçlarıdır (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.6).

              Farelerde yapılan bir çalışmada, 4 mg/kg maternal toksik dozda teratojenite (yarık damak) gözlenmiştir. Sıçanlar ve tavşanlarda, maternal olarak toksik seviyeye kadar olan dozlar teratojenik etkilere yol açmamıştır. Tavşanlarda yapılan bir çalışmada, gecikmiş ossifikasyon ve düşük fetal ağırlık araştırmalarda gözlenen tek değişiklik olmuştur.

              Maternal olarak toksik dozlarda, yavruların perinatal ve doğum sonrası gelişimi zarar görmüştür (doğurganlık, ayrıca doğum ağırlığı ve gecikmiş doğum sonrası büyüme).

              6.   FARMASÖTİK ÖZELLİKLER

                6.1. Yardımcı maddelerin listesi

                Tablet çekirdeği:

                Hidroksipropil Metil Selüloz (K15M-2208) Kolloidal Silikondioksit (200)

                Laktoz Monohidrat (sığır sütü)

                Magnezyum Stearat Talk

                Mikrokristalin Selüloz (PH 102)

                Povidon (K-30) Film kaplama:

                Polietilen Glikol 400 Simetikon Emülsiyon

                Sunset Yellow Slake (gün batımı sarısı)

                Brilliant Scarlett 4R Lake Titanyum Dioksit

                Hidroksipropil Metil Selüloz (E5)

                6.2. Geçimsizlikler

                Bilinen geçimsizliği yoktur.

                6.3. Raf ömrü

                36 ay.

                6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler

                25°C altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.

                DİCLOMEC SR tabletleri, çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

                6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği

                PVC/PVDC/PE-Alüminyum Folyo blister

                10 ve 20 tablet içeren blisterambalaj

                6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

                Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği†ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliğiâ€ne uygun olarak imha edilmelidir.

                Grip, Soğuk Algınlığı ve Öksürük Grip, Soğuk Algınlığı ve Öksürük Grip ve soğuk algınlığı (nezle) semptomları arasındaki farkı bilmek önemlidir. Soğuk algınlığı gripten daha hafif belirtiler gösteren bir solunum yolu hastalığıdır. Sırt Ağrısı Sırt Ağrısı Sırt ağrısı birden bire ortaya çıkıp şiddetli (akut) olabilir veya zamanla gelişip daha uzun süreli sorunlara (kronik) neden olabilir.

    İLAÇ GENEL BİLGİLERİİlaç Bilgileri

    Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
    Geri Ödeme KoduA02364
    Satış Fiyatı 100.14 TL [ 8 Nov 2024 ]
    Önceki Satış Fiyatı 100.14 TL [ 1 Nov 2024 ]
    Original / JenerikJenerik İlaç
    Reçete DurumuNormal Reçeteli bir ilaçdır.
    Barkodu8699514039280
    Etkin Madde Diklofenak Sodyum
    ATC Kodu M01AB05
    Birim Miktar 100
    Birim Cinsi MG
    Ambalaj Miktarı 10
    Kas İskelet Sistemi > Non-steroid > Diklofenak
    Yerli ve Beşeri bir ilaçdır. 
    DICLOMEC SR 100 mg 10 tablet {8699514039280} Barkodu