DIPROSPAN 5 MG+2mg/ 1 ml enjeksiyonluk süspansiyon (1 ampül) Klinik Özellikler

Betametazon Dipropiyonat + Betametazon Sodyum Fosfat }

Endokrin Sistem > MONO KORTİKOSTEROİDLER > Betametazon disodyum fosfat
Organon Turkey İlaçları Ltd. Şti. | 9 July  2022

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    Kortikoterapi adjuvan bir tedavidir, konvansiyonel tedaviye alternatif değildir.

    İntramusküler uygulama

    DIPROSPAN kortikosteroidler ile tedaviye yanıt verdiği bilinen çeşitli romatizmal, dermatolojik ve alerjik hastalıkların yanısıra kolajen hastalıkları ve diğer hastalıkların tedavisi için endikedir.

    Kas-iskelet sistemine uygulama (intraartiküler ve periartiküler uygulama ve yumuşak dokunun içine doğrudan uygulama)

    Osteoartrit ve romatoid artritte kısa süreli uygulamada adjuvan tedavi olarak (hastanın akut bir episod veya alevlenme durumunda iyileşebilmesi için)

    İntralezyonel uygulama

    Dermatolojik hastalıklar için.

    Ayağa lokal uygulama

    Heloma durum veya heloma molle altında görülen bursit, topuk dikeninin altındaki bursit, halluks rigidusun altındaki bursit, digiti quinti varusun üzerindeki bursit, sinovyal kistler, Morton metatarsaljisi (Morton nöromu), tenosinovit ve küboid kemik periostitinde kısa süreli adjuvan tedavi olarak (hastanın akut bir episod veya alevlenme durumunda iyileşebilmesi için).

    Tipik durumlar

    Alerjik durumlar

    Status asthmaticus, kronik bronşiyal astım, mevsimsel ya da yıl boyu devam eden alerjik rinit, şiddetli alerjik bronşit, kontakt dermatit, atopik dermatit, saman nezlesi, anjiyonörotik ödem, serum hastalığı, ilaçlara karşı veya böcek ısırmalarına karşı aşırı duyarlılık reaksiyonları.

    Romatizmal hastalıklar

    Osteoartrit, romatoid artrit, bursit, lumbago, siyatik, koksidini, akut gut artriti, tortikolis, gangliyon kisti, ankilozan spondilit, radikülit, eksoztoz, fasiit.

    Dermatolojik hastalıklar

    Atopik dermatit (numüler ekzema), nörodermatit (lokalize liken simpleks), kontakt dermatit, ağır güneş yanığı, ürtiker, hipertrofik liken planus, necrobiosis lipoidica diabeticorum, alopesi areata, diskoid lupus eritematosus, keloidler, pemfigus, herpetiform dermatit, kistik akne.

    Kollajen hastalıkları

    Sistemik lupus eritematosus, skleroderma, dermatomiyozit ve poliarteritis nodosanın seçilmiş vakalarında idame tedavisi olarak veya bir alevlenme sırasında.

    Neoplastik hastalıklar

    Erişkinlerde lösemi ve lenfomanın ve çocuklarda akut löseminin palyatif tedavisi

    Diğer durumlar

    Adrenogenital sendrom, spru, kortikosteroidlere duyarlı kan diskrazileri, nefrit ve nefrotik sendrom.

    DIPROSPAN primer ya da sekonder adrenokortikal yetmezlik tedavisinde kullanılabilir ancak bu durumda mineralokortikoidlerin de tedaviye eklenmesi gerekir.

    4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

    Kullanmadan önce çalkalayınız.

    DOZ DEĞİŞKENDİR VE TEDAVİ EDİLEN HASTALIĞA, ŞİDDETİNE VE HASTANIN KLİNİK YANITINA BAĞLI OLARAK HER BİR HASTANIN İHTİYAÇLARI DOĞRULTUSUNDA AYARLANMALIDIR.

    Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

    Doz mümkün olduğunca düşük olmalı ve uygulama sıklığı mümkün olduğunca az

    olmalıdır.

    Başlangıç dozu tatmin edici bir yanıt alınıncaya kadar korunmalı ya da ayarlamalar yapılmalıdır. Makul bir süreden sonra tatminkar klinik yanıt alınmaması halinde DIPROSPAN dozu kademeli biçimde azaltılarak tedavi kesilmeli ve başka uygun bir tedavi seçilmelidir.

    Olumlu yanıt alınması durumunda, başlangıç dozu uygun klinik yanıta ulaşılmasını sağlayan en düşük doza kadar uygun aralıklarla küçük basamaklarla kademeli azaltılarak uygun idame dozu belirlenebilir.

    Uygulama şekli:

    DIPROSPAN, intravenöz veya subkutan uygulama için kullanılamaz.

    Sistemik Uygulama

    Sistemik tedavinin söz konusu olduğu durumların çoğunda tedaviye 1 ila 2 mL ile başlanır ve gerektiğinde tekrarlanır. Ürün derin intramüsküler (IM) enjeksiyonla intragluteal olarak uygulanır. Uygulamanın dozu ve sıklığı, hastanın hastalığının şiddetine ve tedaviye verdiği yanıta bağlıdır. Uygun hayat kurtarıcı tedavilerle kontrol altına alınmış sistemik lupus eritematosus ve status asthmaticus gibi kritik bir hastalıkta tedaviye 2 mL ile başlanması gerekebilir.

    Dermatolojik hastalıkların büyük çoğunluğu 1 mL DIPROSPAN'ın intramüsküler enjeksiyonuna iyi yanıt verir. Hastalığın verdiği yanıta göre bu dozda uygulama tekrarlanabilir.

    Solunum yolu hastalıklarında DIPROSPAN'ın intramüsküler enjeksiyonundan birkaç saat sonra semptomlarda düzelme görülmüştür. Bronşiyal astım, saman nezlesi, alerjik bronşit ve alerjik rinitte 1 ila 2 mL'lik dozlar ile semptomlar üzerinde etkin kontrol sağlanmaktadır.

    Gerektiğinde tekrarlanan 1 ila 2 mL'lik IM DIPROSPAN dozlarıyla akut ve kronik bursit tedavisinde çok iyi sonuçlar alınmıştır.

    Lokal Uygulama

    Eş zamanlı olarak lokal anestezik kullanılması nadiren gerekli olur (enjeksiyon ağrısızdır). DIPROSPAN ile birlikte bir lokal anestezik kullanılması isteniyorsa, DIPROSPAN lidokain hidroklorür (%1 veya %2), prokain hidroklorür (%1 veya %2) veya formülasyonunda paraben bulunmayan benzer bir lokal anestezik ile karıştırılabilir (flakon içinde değil, enjektör içinde). Metilparaben, propilparaben, fenol ve bunlara benzer maddeleri içeren anesteziklerden kaçınılmalıdır. Önce gereken miktarda DİPROSPAN ve daha sonra lokal anestezik enjektöre çekilir ve ardından enjektör hafifçe sallanır.

    Akut bursit için: (subdeltoid, subakromiyal ve prepatellar):

    Doğrudan bursa içine yapılan 1 veya 2 mL'lik enjeksiyon birkaç saat içinde ağrıyı azaltır ve tam hareket serbestliği sağlar.

    Kronik bursit için:

    Akut tedaviden sonra olumlu yanıt elde edildiğinde doz azaltılabilir.

    Tenosinovit, tendinit ve peritendinit için:

    Akut: Tek bir enjeksiyon hastanın durumunda hemen iyileşme sağlayabilir. Kronik: Hastanın durumuna bağlı olarak enjeksiyonlar tekrarlanabilir.

    Romatoid artrit ve osteoartrit için:

    0,5 ila 2 mL DIPROSPAN intraartiküler yolla uygulandıktan sonra, romatoid artrit ve osteoartrit ile ilişkili ağrı, sızı ve tutukluğun iyileşmesi için iki ila dört saat yeterli olabilir. İyileşme süresi iki hastalık için büyük bir değişkenlik gösterir ve vakaların çoğunda dört hafta veya daha uzun bir zaman alır. DIPROSPAN'ın intraartiküler enjeksiyonu eklemde ve periartiküler dokularda iyi tolere edilir.

    Önerilen dozlar:

    Büyük eklemler (diz, kalça gibi) :1 ila 2 mL

    Orta büyüklükte eklemler (dirsek gibi) :0,5 ila 1 mL

    Küçük eklemler (el gibi) :0,25 ila 0,5 mL

    Dermatolojik hastalıklar için:

    Dermatolojik hastalıklar intralezyonel DIPROSPAN uygulamasına yanıt verebilir. Doğrudan tedavi uygulanmayan belirli lezyonların yanıtı tıbbi ürünün hafif sistemik etkisinden kaynaklanabilir. 0,2 mL/cm DIPROSPAN, 26 G iğne takılmış tüberkülin enjektörüyle intradermal yolla enjekte edilir (subkutan yolla değil). Tüm enjeksiyon bölgelerine uygulanan toplam miktar 1 mL'yi geçmemelidir.

    Kortikosteroidlere duyarlı ayak hastalıkları için:

    Heloma durum altında görülen bursit 0,25 mL dozunda iki enjeksiyon ile kontrol altına alınabilir. Halluks rigidus (baş parmağın fleksiyon deformitesi), digiti quinti varus (en küçük ayak parmağının içe kıvrıklığı) ve akut gut artriti gibi hastalıklarda semptomlar hızla giderilir. 1,9 cm'lik 25 G iğne takılmış tüberkülin iğnesi ayağa yapılan enjeksiyonların çoğu için uygundur.

    Yaklaşık olarak haftada bir kez uygulanması önerilen dozlar şöyledir:

    bursit heloma durum ya da heloma molle altında: 0,25 ila 0,5 mL

    topuk dikeninin altında: 0,5 mL

    halluks rigidusun altında: 0,5 mL

    beşinci ayak parmağında: 0,5 mL

    sinoviyal kistler: 0,25 ila 0,5 mL

    Morton metatarsaljisi: 0,25 ila 0,5 mL

    tenosinovit: 0,5 mL

    küboid kemik periostiti: 0,5 mL

    akut gut artriti: 0,5 ila 1 mL

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek/Karaciğer yetmezliği: Böbrek yetmezliği durumunda dikkat edilmesi önerilir (Bkz. Bölüm 4.4).

    Karaciğer yetmezliği: Betametazon karaciğerde metabolize edilir. Karaciğer yetmezliği olan hastalarda klirens yavaşlar ya da gecikir (Bkz. Bölüm 5.2).

    Pediyatrik popülasyon: 12 yaşın altındaki çocuklarda kullanımı tavsiye edilmez. Geriyatrik popülasyon: Yaşlı hastalar ve genç hastalar arasında güvenlilik veya etkilililik konusunda genel bir fark gözlenmemiştir. Bazı yaşlı bireylerin daha fazla duyarlı olması göz ardı edilmemekle birlikte, bildirilen diğer klinik deneyimler, yaşlı ve genç hastalar arasındaki tepkilerde farklılıklar tespit edilmemiştir.

    4.3. Kontrendikasyonlar

    DIPROSPAN süspansiyon, diğer kortikosteroidlerde olduğu gibi, sistemik mantar

    hastalığı olanlarda, betametazon dipropiyonat, betametazon sodyum fosfat, diğer

    kortikosteroidler ya da DIPROSPAN'ın içindeki diğer maddelere aşırı duyarlı olan kişilerde kontrendikedir (Bkz. Bölüm 6.1).

    DIPROSPAN, idiyopatik trombositopenik purpurası olan hastalarda intramüsküler yoldan

    UYGULANAMAZ.

    4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

    DIPROSPAN intravenöz veya subkutan uygulamada kullanılamaz.

    Epidural kortikosteroid enjeksiyonlarından sonra bazıları ölümle sonuçlanan ciddi nörolojik olaylar bildirilmiştir. Raporlanan spesifik olaylar arasında, burada belirtilenlerle sınırlı olmamak üzere, spinal kord enfarktüsü, parapleji, kuadripleji, kortikal körlük ve inme bulunmaktadır. Bu ciddi nörolojik olaylar, floroskopi ile ve floroskopi olmadan bildirilmiştir. Kortikosteroidlerin epidural uygulamasının güvenliliği ve etkililiği kanıtlanmamıştır ve kortikosteroidler bu kullanım için onaylanmamıştır.

    Sistemik kortikosteroidlerin uygulanmasından sonra ölümcül olabilen feokromositoma krizi bildirilmiştir. Kortikosteroidler, yalnızca uygun bir risk/yarar değerlendirmesinden sonra şüpheli veya tanımlanmış feokromositoma olan hastalara uygulanmalıdır.

    ANTİSEPTİK TEKNİKLER GEREKLİDİR.

    DIPROSPAN iki betametazon esteri içerir; bunlardan biri, betametazon sodyum fosfat olup, enjeksiyon yerinden hızla emilir. Bu nedenle, bu ürünü kullanırken hekim DIPROSPAN'ın bu çözünebilir bileşeninin sistemik etkiye yol açabileceğini hesaba katmalıdır.

    Kronik kullanım sırasında (çok yüksek dozlarda, sadece kısa bir süre sonra) ya da kortikosteroid gereksiniminde artış olduğunda (enfeksiyon, travma, ameliyat gibi stresli durumlardan sonra) uygulamanın sonlandırılması veya aniden azaltılması adrenal yetmezliği hızlandırabilir. Bu nedenle dozun kademeli olarak azaltılması gerekir. Stresli durumlarda bazen kortikosteroidleri tekrar uygulamak veya dozu arttırmak gerekir.

    Doz azaltımı yakın tıbbi gözetim altında yapılmalıdır ve bazı durumlarda uzatılmış veya yüksek doz tedaviden sonra hastanın 1 yıla kadar izlenmesi gerekir.

    Adrenal yetmezliğin semptomları şunlardır: rahatsızlık, kas güçsüzlüğü, zihinsel bozukluklar, letarji, kas ve kemik ağrısı, deri deskuamasyonu, dispne, anoreksi, bulantı, kusma, ateş, hipoglisemi, hipotansiyon, dehidratasyon ve hatta, tedavinin ani olarak kesilmesinden sonra ölüm. Adrenal yetmezliğin tedavisi kortikosteroidler, mineralokortikoidler, su, sodyum klorür ve glukoz uygulanmasını içerir.

    Kortikosteroidlerin yüksek dozlarının hızlı intravenöz enjeksiyonu kardiyovasküler kollapsa neden olabilir; bu nedenle enjeksiyon 10 dakikalık süre boyunca uygulanmalıdır.

    Parenteral kortikosteroid tedavisi verilen hastalarda seyrek olarak, şok olasılığıyla birlikte anafilaktoid/anafilaktik reaksiyonlar gerçekleşmiştir. Kortikosteroidlere alerjik reaksiyon öyküsü olan hastalarda uygun önlemler alınmalıdır.

    Uzun süreli kortikosteroid tedavilerinde, potansiyel faydalar risklerle karşılaştırıldıktan

    sonra parenteral uygulamadan oral uygulamaya geçilmesi düşünülmelidir.

    İntraartiküler enjeksiyonlarda şunları bilmek önemlidir:

    -Bu tip uygulama lokal ve sistemik etkilere yol açabilir.

    -Septik sürecini dışlamak amacıyla eklem içerisinde bulunabilecek sıvının incelenmesi şarttır.

    -Daha önceden enfekte olmuş bir ekleme lokal enjeksiyon yapmaktan kaçınılmalıdır.

    -Ağrı ve lokal şişlikte net artış, eklem hareketliliğinde artan kısıtlılık, ateş ve rahatsızlık septik artrit sorusunu akla getirmelidir. Eğer enfeksiyon tanısı doğrulanırsa uygun bir antimikrobik tedaviye başlanmalıdır.

    -Stabil olmayan eklemlere, enfekte bölgelere ve intervertebral boşluklara kortikosteroidleri enjekte edilmemelidir.

    -Osteoartritli eklemlere enjeksiyonların tekrarlı olarak yapılması eklemdeki tahribatı ağırlaştırabilir.

    -Sonrasında tendon rüptürü ortaya çıkabileceğinden kortikosteroidleri doğrudan tendonların içine enjekte etmekten kaçınılmalıdır.

    Kortikosteroidlerin intramüsküler enjeksiyonu lokal doku atrofisini önlemek amacıyla büyük kas kitlelerinin içine derin olarak yapılmalıdır.

    Yumuşak doku ya da lezyon ve eklem içine kortikosteroid uygulanması, sistemik ve lokal etkilere neden olabilir.

    Risk altındaki spesifik gruplar

    Betametazonun glukokortikoid özellikleri nedeniyle (glukozun proteinlere dönüşmesi) diyabetik hastalarda betametazon yalnızca kısa bir süre ve sadece yakın tıbbi gözetim altında kullanılabilir.

    Hipotiroidizmi ya da sirozu olan hastalarda glukokortikoid etkisinde artış vardır.

    Kornea perforasyonu olasılığı sebebiyle oküler herpes simpleksi olan hastalarda

    DIPROSPAN kullanımından kaçınılmalıdır.

    Kortikosteroidler ile tedavi sırasında psikotik bozukluklar ortaya çıkabilir. Duygusal instabiliteye veya psikoza yatkınlık kortikosteroidlerle tedavi sırasında kötüleşebilir.

    Aşağıdaki durumlarda dikkatli olunması önerilir:

    -nonspesifik ülseratif kolit, perforasyon riski, apse ve diğer piyojenik enfeksiyonlar;

    -divertikülit;

    -intestinal anastomoz;

    -gastroduodenal ülser;

    -böbrek yetmezliği;

    -hipertansiyon;

    -osteoporoz;

    -miyastenia gravis;

    -glokom

    -akut psikozlar;

    -viral ve bakteriyel enfeksiyonlar;

    -mantar enfeksiyonları;

    -büyüme geriliği;

    -tüberküloz;

    -Cushing sendromu;

    -diyabet;

    -kalp yetmezliği;

    -tedavisi zor olan epilepsi;

    -tromboembolizm veya tromboflebit eğilimleri;

    -gebelik.

    Kortikosteroid tedavisinin komplikasyonları doz ve tedavi süresiyle bağlantılı olduğundan, her hasta için doz ve tedavi süresi açısından risk/yarar oranının değerlendirilmesi gerekir.

    Kortikosteroidler enfeksiyon belirtilerini maskeleyebilir veya enfeksiyonun saptanmasını

    zorlaştırabilir.

    Direncin azalması nedeniyle kullanım sırasında yeni enfeksiyonlar ortaya çıkabilir.

    Uzun süreli kullanım posteriyor subkapsüler katarakta (özellikle çocuklarda) ya da glokoma neden olabilir; bu durumlar optik sinirlere zarar verebilir ve mantarlara veya virüslere bağlı sekonder oküler enfeksiyonları ağırlaştırabilir.

    Uzun süreli tedavide (6 haftadan uzun) göz hastalıkları uzmanına düzenli muayeneye gidilmesi gerekir.

    Kortikosteroidlerin orta ve yüksek dozları hipertansiyona, sıvı retansiyonuna ve potasyum atılımında artışa neden olabilir. Bu etkilerin, yüksek dozlarda kullanıldıkları durumlar dışında, sentetik türevlerle ortaya çıkma olasılığı daha düşüktür. Düşük sodyumlu diyet ve potasyum takviyesi düşünülebilir. Tüm kortikosteroidler kalsiyum atılımını artırır.

    KORTİKOTERAPİ ALAN HASTALARA AŞAĞIDAKİ TEDAVİLER VERİLEMEZ:

      ÇİÇEK AŞISI;

      4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

      Diğer ilaçlar ile etkileşim:

      Fenobarbital, rifampin, fenitoin ya da efedrin kortikosteroidlerle birlikte kullanıldığında, kortikosteroidlerin metabolizmasını hızlandırdıklarından terapötik etkilerini azaltabilir.

      KORTİKOTERAPİ ALAN HASTALARA AŞAĞIDAKİ TEDAVİLER VERİLEMEZ:

        ÇİÇEK AŞISI;

        4.6. Gebelik ve laktasyon

        Gebelik kategorisi C'dir.

        İnsanlarda yeterli teratojenik çalışmalar yapılmadığından glukokortikoidler gebelik sırasında, laktasyon döneminde ve çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlara, yalnızca bu ilaçların annenin, embriyonun veya fetusun sağlığına faydaları ve potansiyel riskleri kapsamlı biçimde değerlendirildikten sonra uygulanabilir.

        Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) Gebe kadınlarda DIPROSPAN kullanımı hakkında yeterli veri olmadığı için, çocuk doğurma potansiyeli olan kadınların uygun kontrasepsiyon kullanmaları önerilir.

        Hem kortikosteroid hem de östrojen alan hastalar, aşırı kortikosteroid etkileri için gözlemlenmelidir.

        Gebelik dönemi

        Doğumdan önce kortikoterapi endike ise, avantajlar ve dezavantajlar tartılmalı ve klinik fayda yan etkiler (büyümenin inhibisyonu ve artmış enfeksiyon riski dahil) ile karşılaştırılmalıdır.

        Bazı durumlarda kortikosteroid tedavisine gebelik döneminde devam edilmesi ve hatta

        dozunun arttırılması gerekir (örn., replasman kortikoterapisinde).

        Betametazonun intramusküler yolla uygulanması, ürünün doğumdan >24 saat önce (gebeliğin 32.haftasından önce) verilmesi halinde fetusta dispne sıklığında anlamlı bir azalma sağlar.

        Yayınlanmış veriler kortikosteroidlerin gebeliğin 32. haftasından sonra profilaktik kullanımının halen tartışmalı olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, hekim kortikosteroidler gebeliğin 32. haftasından sonra kullanıldığında, anne ve fetusa yönelik faydaları ve potansiyel riskleri karşılaştırmalıdır.

        Kortikosteroidler doğumdan sonra hyalin membran hastalığının tedavisi için endike değildir.

        Prematüre bebeklerde hyalin membran hastalığının profilaktik tedavisinde, kortikosteroidler preeklampsi veya eklampsisi olan veya plasenta lezyonlarına dair bulguları olan gebe kadınlara uygulanmamalıdır.

        Gebeliği sırasında yüksek dozlarda kortikosteroidler verilen annelerin bebekleri, adrenal

        yetmezlik bulguları açısından dikkatle izlenmelidir.

        Doğumdan önce annelere betametazon enjeksiyonları uygulandığında bebeklerde, fetüs adrenal bezlerinin hem definitif zonunda hem de fetal zonlarında, fetal büyüme hormonunun ve muhtemelen steroidlerin üretimini düzenleyen hipofiz hormonlarının geçici inhibisyonu görülmektedir. Ancak, fetal hidrokortizonun inhibisyonu doğum sonrasında strese karşı verilen pitüiter-adrenokortikal yanıtı etkilemez.

        Kortikosteroidler plasentadan kolayca geçtiğinden, gebeliklerinin büyük bölümünde veya bazı dönemlerinde kortikosteroid verilen annelerin yenidoğan bebekleri veya küçük çocukları çok nadir görülen konjenital katarakt olasılığı açısından dikkatle muayene edilmelidir.

        Gebelik döneminde kortikosteroid alan kadınlar, doğumdan kaynaklanan strese bağlı adrenal yetmezliğin tespit edilmesi amacıyla kontraksiyonlar sırasında ve sonrasında ve doğum sırasında izlenmelidir.

        Çalışmalar, geç preterm doğum riski taşıyan kadınlara uygulanan antenatal kısa süreli betametazonun neonatal hipoglisemi riskinin arttığını göstermiştir.

        Laktasyon dönemi

        Kortikosteroidler plasenta bariyerini geçer ve anne sütünde saptanabilir.

        DIPROSPAN anne sütüyle beslenen bebeklerde advers reaksiyonlara yol açabildiğinden, tıbbi ürünün anne açısından önemi dikkate alınarak emzirmenin durdurulması ve tıbbi ürünün kesilmesi arasında bir karar verilmelidir.

        Üreme yeteneği/ Fertilite

        DIPROSPAN'ın üreme yeteneği/fertilite üzerine etkileriyle ilgili herhangi bir veri mevcut

        değildir.

        4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

        Yüksek dozlar uygulandığında merkezi etkiler (öfori, insomnia ve uzun süreli tedavi sırasında ortaya çıkabilecek görme bozuklukları açısından dikkatli olunmalıdır.

        4.8. İstenmeyen etkiler

        DIPROSPAN ile gözlemlenen advers reaksiyonlar, diğer kortikosteroidler için belirtilenlerle aynı olup, hem doz hem de tedavi süresi ile ilgilidir.

        Genel olarak kortikosteroidler ile gözlenen advers reaksiyonlar arasında, aşağıdaki etkiler özellikle belirtilmelidir:

        Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

        Bağışıklık sistemi hastalıkları:

        Bilinmiyor: Kortikosteroidler cilt testlerinin inhibisyonuna neden olabilir, enfeksiyon semptomlarını maskeleyebilir ve latent bir enfeksiyonu aktif hale getirebilirler. Ayrıca, özellikle mikobakteriler, tüberküloz, Candida albicans veya virüs nedenli enfeksiyona karşı direnci azaltabilirler. Anafilaktik ve alerjik reaksiyonlar, hipotansif reaksiyonlar veya şokla ilgili reaksiyonlar

        Endokrin hastalıkları:

        Bilinmiyor: Cushing sendromunun klinik semptomları, menstrüel bozukluklar diyabetiklerde insülin veya oral antidiyabetik ajanlara olan ihtiyaç artışı, fetal çocuk gelişiminde inhibisyon, karbonhidratlara karşı toleransta düşüş, latent diabetes mellitus belirtileri, özellikle stres durumunda (travma, cerrahi operasyon ve hastalık gibi) zararlı

        olan hipofiz ve adrenal korteksin sekonder inhibisyonu

        Metabolizma ve beslenme hastalıkları:

        Bilinmiyor: Protein katabolizması ile birlikte negatif azot dengesi, lipomatoz, kilo artışı, sodyum retansiyonu, potasyum kaybı, hipokalemik alkaloz, sıvı retansiyonu

        Psikiyatrik hastalıklar:

        Bilinmiyor: Öfori, duygudurum bozuklukları, kişilik değişiklikleri ve şiddetli depresyon, hiperiritabilite, insomnia, özellikle psikiyatrik öyküsü olan hastalarda psikotik reaksiyonlar, depresyon

        Sinir sistemi hastalıkları:

        Bilinmiyor: Nöbetler, vertigo, baş ağrısı, migren, artmış intrakranial basınç (psödotümör

        serebri)

        Göz hastalıkları:

        Bilinmiyor: Intraoküler basınçta artış (psödotümör serebri: bkz. Sinir sistemi hastalıkları); glokom, posterior subkapsüler katarakt, ekzoftalmus, bulanık görme (ayrıca Bkz. Bölüm 4.4)

        Kardiyak hastalıklar:

        Bilinmiyor: Duyarlı hastalarda konjestif kalp yetmezliği, hipertansiyon

        Gastrointestinal hastalıklar:

        Bilinmiyor: Kanamalı ve olası perforasyonlu gastrik ülser, pankreatit, abdominal distansiyon, bağırsak perforasyonu, ülseratif özofajit, bulantı, kusma

        Deri ve deri altı doku hastalıkları:

        Bilinmiyor: Deri atrofisi, iyileşmede gecikme, ince ve hassas deri, peteşi, morarma, alerjik dermatit, anjiyonörotik ödem, fasial eritem, terlemede artış, ürtiker

        Kas-iskelet bozuklukları, bağ dokusu ve kemik hastalıkları:

        Bilinmiyor: Kaslarda güçsüzlük, kaslarda kütle kaybı, miyastenia gravis'de miyastenik semptomların alevlenmesi, bazen şiddetli kemik ağrısı ve spontan kırıklarla osteoporoz (vertebral kompresyon kırıkları), aseptik kemik nekrozu (femur ve humerus başlarında), tendon rüptürü, steroid miyopati, patolojik kırıklar, eklem instabilitesi

        AŞAĞIDAKİ YAN ETKİLER PARENTERAL KORTİKOTERAPİ SIRASINDA

        GÖZLENEBİLİR:

        Yüz ve kafanın intralezyonel tedavisi ile ilişkili nadir görülen körlük vakaları, hiperpigmentasyon veya hipopigmentasyon, subkutan ve kutanöz atrofi, steril apse, enjeksiyon sonrası alevlenme (eklem içi kullanımdan sonra), Charcot artropatisi.

        Tekrarlanan eklem içi uygulamadan sonra, eklem hasarı meydana gelebilir. Kontaminasyon riski vardır.

        Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

        Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem

        taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine

        olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35

        99)

        4.9. Doz aşımı ve tedavisi

        Semptomlar:

        Betametazon dahil olmak üzere, glukokortikoidlerin akut doz aşımları hayati tehlike

        oluşturmaz.

        Diyabet, glokom, aktif peptik ülser gibi spesifik kontrendikasyonların yokluğunda veya dijitalis, kumarin tipi antikoagülan ya da potasyum kaybına yol açan diüretikler gibi ilaçlar alınırken, birkaç gün süreyle çok yüksek dozlarda glukokortikoid kullanımı çok ciddi sonuçlar doğurmamaktadır.

        Önlemler:

        Kortikosteroidlerin metabolik etkileri, temel hastalığın ya da eşlik eden hastalığın zararlı etkileri ya da ilaç etkileşimleri sonucunda oluşan komplikasyonların uygun tedavisi yapılmalıdır. Yeterli sıvı alımı sağlanmalı, serum ve idrar elektrolitleri, özellikle sodyum ve potasyum düzeyleri izlenmelidir. Elektrolit dengesizliği varsa tedavi edilmelidir.

        Grip, Soğuk Algınlığı ve Öksürük Grip, Soğuk Algınlığı ve Öksürük Grip ve soğuk algınlığı (nezle) semptomları arasındaki farkı bilmek önemlidir. Soğuk algınlığı gripten daha hafif belirtiler gösteren bir solunum yolu hastalığıdır. Şizofrenlik Şizofrenlik Şizofrenliğin psikiatrik teşhisi hakkında çok fazla anlaşmazlık vardır. Bu sayfadaki bilgiler, şizofrenliğin teşhisi, nedenleri ve tedavisi hakkındaki faklı teoriler hakkında bilgi verecektir.