DOPMIN 40 mg/ mL konsantre infüzyon; berrak, renksiz veya hafif sarı renkli bir solüsyondur. 5 mL’lik ampulun her biri iv. infüzyon çözeltilerinin hazırlanmasına uygun 200 mg Dopamin hidroklorür içermektedir.
DOPMIN 40 mg/ mL konsantre infüzyon; kullanılmadan önce uygun bir iv. seyreltici solusyonla dilüe edilmelidir!
ŞOKTA: Dopmin (Dopamin) kalp verimini, kan basıncını artırmak ve ayrıca şok tedavisinde sıvı hacminin artırılması sırasında idrar akışını artırmak amacıyla destekleyici ajan olarak kullanılır. Bu esnada bireydeki hemodinamik anomaliler belirlenmeli ve izlenmelidir.
Dopmin'in hemodinamik etkileri özellikle akut myokardiyal enfarktüsü de içine alan kardiyojenik şokun tedavisinde gözlenir. Oligüride diğer vazopresör ajanların yetersiz kaldığı şokun tedavisinde kullanılır. Ani arteryel basınç düşmesinde sol ventrüküler yetmezliği izleyen akut koroner arter tıkanması ile seyreden nekroz gelişimi olan hastalarda sodyum nitropsüssiyat gibi vazodilatörlerle birlikte destekleyici amaçla kullanılabilir.
Ayrıca kalp veriminin arttırılması ve kan basıncını kontrol altında tutmak içinde kullanılır. Arteryel basıncın çok ani düşüş göstermediği hastalar için Dobutamin tercih edilebilir, fakat düşük tansiyonlu hastalarda yanlız başına kullanılmamalıdır.
Düşük kardiyak verimi sendromu izleyen açık kalp ameliyatlarında Dopmin kullanımı uzun dönemde hayatta kalmada sağladığı artış sağladığı gösterilmiştir.
Dopmin, kalp verimi artırdığı gibi diüretikler ve dijitallere direnç gösteren ağır konjestif kalp yetmezliği olan hastaların kısa dönem tedavisinde yararlı olduğu da düşünülmektedir.
Şokta; Dopmin tedavisinin en etkili olduğu dönem; tedaviye şok belirtisi ve semptomları görülür görülmez, kan asıncı ve myokardiyal fonksiyonlar gibi fizyolojik paremetrelerde ağır bozulmalar gözlenmeden ve idrar akışı 0.3 mL / dak.'nın altına düşmeden başlanıldığı dönemdir.
İlaç idrar akışında normal seviyelerde bir artışa yol açabilir; bu artış ağır oligürisi veya anürisi olan hastalarda dahi gözlenir.
Diğer Kullanım Alanları: Dopmin (Dopamin); kardiyotonik etkilidir. Akut konjestif kalp yetmezliği, akut pankreatit, kronik kalp ve böbrek hastalıklarında akut yetmelik tehditi; suni solunumda azalmış kalp ve böbrek fonksiyonlarını düzeltmek, omurilik yakınlarında yapılacak anestezilerde dolaşım düzenlenmesinde, myokardiyal enfaktüs, travma ve endotoksik septisemi ile birlikte seyreden şokun tedavisinde, ayrıca; antihistaminik, barbitüratlar, meprobamat veya salisilat zehirlenmesinde ve diüretik tedavinin etkisini arttırmak amacıyla kullanılmamaktadır.
Kan basıncını yükseltme terapisi-tedavisi, kan, plazma, sıvı ve/veya elektrolit desteğinin yerini tutacak bir alternatif değildir. Kan volümündeki azalma Dopmin tedavisine başlamadan önce mümkün olduğunca düzeltilmelidir. Acil bir durumda, sıvı desteği esnasında tedaviyi desteklemek amacıyla kullanılabilir veya kan volümü tamamlanana kadar kalp kasını besleyen koroner ve serebral arter perfüzyonunu dengede tutabilmek için geçici bir amaçla kullanılabilir. Fakat hipovolemik hastalarda yalnız başına kesinlikle kullanılmamalıdır.
Dopmin'in idrar çıkışı üzerindeki arttırıcı etkisi nedeniyle ilacın verilişinde veya sonrasında daha fazla kan volümünün tamamlanma desteğine ihtiyaç duyabilir. merkez venöz basınç veya sol ventriküler dolum basıncının izlenmesi, kardiyovasküler sisteme aşırı yüklenilmesi ve ani konjestif kalp yetmezliğinden kaçınmak için önemlidir.
Hipoksi, hiperkapnia (kanda karbondioksit miktarının artışı) ve asidozis; bu durumlar Dopmin tedav,de etkinliğini azalttığı gibi, Dopmin kaynaklı advers etkileri de arttırdığından ilacın verilişi esnasında ve öncesinde mutlaka belirlenmeli ve düzeltilmeye gidilmelidir.
Dopmin kullanımı sırasında ECG, kan basıncı, idrar akışı ve mümkün olduğunca kalp verimi ve pulmoner arter basıncı izlenmelidir. Eğer ani bir vazokonstriksiyon oluşumu (ki bu durum diastolik kan basıncında düzensiz bir artış ve nabız basıncında düşme ile anlaşılabilir), idrar çokışında azalma, kalp hızının artması veya aritmi gözlenirse; Dopmin izfüzyon hızı düşürülmeli veya geçici olarak kesilmeli ve hasta yakın takibe alınmalıdır. Eğer ilaç kesilmesine rağmen ken basıncında ve idrar çokışında düzensizlik devam ediyorsa; kısa etkili bir a-adrenerjik bloker (örneğin fentolamin) ajanın kullanımı söz konusu olabilir. Eğer Dopmin izfüzyonu sırasında hipotansiyon gözlenirse, infüzyon hızı hemen arttırılır, kan basıncı da buna uygun bir şekilde artar. Buna rağmen hipotansiyon durumu devam ediyorsa, Dopmin tedavisini kesip, örneğin norepinefrin gibi daha vazokonsriktör etkili bir ilaç kullanılmalıdır.
Önceden vasküler rahatsızlığı olan hastalarda (ateroskleroz, arterial emboli, Raynaud hastalığı, donma sonucu gelişen doku harabiyeti, diabetik endarteritis, veya Buerger hastalığı) ekstremitelerdeki yetersiz sirkülasyondan dolayı bölgesel ısı kaybı ve deri rengindeki değişiklikler, ekstremitelerde ağrıda artışlar Dopmin terapisi esnasında çok dikkatli bir şekilde izlenmelidir. Şayet ekstremitelerdeki bu değişimler gözlenirse Dopmin uygulaması ya kesilmeli veya ilacın hızı azaltılmalıdır. Belirtiler de bu şekilde önlenir. Fakat bu değişimler Dopmin uygulaması kesildikten sonra da ara sıra tekrarlayıp gelişebilir.
Dopmin tedavisine devam etmenin potansiyel faydaları göz önüne alındığında nekroz riskine rağmen uygulama devam edebilir. Eğer akstremitelerde renk değişimi olursa bazı araştırıcılar 5-10 mg Fentolamin mesilat uygulamasını önerirler. Dopmin'in oluşturduğu iskemiyi geri döndürmek için 0.6 mg/dakika hızında 10 mg Klorromazin infüzyonu kullanılır.
İlacın tatbiki esnasında ekstravazasyondan (ilacın damar dışına sızması) kaçınmak için önlem alınmalıdır. Dopmin büyük bir ven içine tercihen el ve ayak bileği yerine ön kol dirsek ön yüzüne uzun bir karakter ile verilmelidir. Eğer hastanın durumu el veya ayak bileği venlerinden ilacın verilmesini gerektiriyorsa, enjeksiyon bölgesi mümkün olduğunca daha geniş bir venle değiştirilmelidir. Enjeksiyon bölgesi dikkatle izlenmeli, şayet ilaç sızması söz konusu olursa 5-10 mg fentolamin mesilat içeren 10-15 mL % 0.9'luk sodyum klörür enjeksiyonu etkilenmiş bölgeye zerk edilir. Enjeksiyon çok ince hipodermik bir şırınga ile yapılır. Dopmin'in sızdığı bölgede soğukluk, sertlik ve renk solması gözlenir. Eğer enjeksiyon 12 saat içinde yapılırsa çok çabuk gözle görülebilir. lokal hiperemik değişimler gözlenir.
Dopmin hidroklorür'ün, ticari formülasyonları alerjik tipte reaksiyonlara yol açabilecek sülfatlar içermektedir. Bu reaksiyonlar öz
Pediatrik önlemler: Dopmin'in çocuklar üzerinde etki ve güvenilirliği konusunda henüz tam olarak yeterli tecrübe ve bilgi yoktur.
Hamilelikte kullanımı: Dopmin'in fetüs üzerindeki etkisi tam olarak bilinemektedir. Bu nedenle hamilelik esnasında ilacın kullanım zorunluluğu riskleri karşılıyorsa kullanılır.Kategori C'dir.
LAKTASYONDA KULLANIM:
Süte geçip geçmediği bilinmemektedir. Bu yüzden emziren annelerde kullanılması kontrendikedir. Dopamin'in yan etkileri farmakodinamik profiline bağlı olarak şu şekilde sınıflandırabiliriz:
a) ß- adrenerjik stimülasyon:
Kalpteki ß- reseptörlerinin stimülasyonu ile inotropik ve kronotropik etkiler ortaya çıkar. Bu etkiler sonucu aritmi de gelişebilir. Diğer yandan kalp aktivitisindeki artış anjina ağrılarını oluşturmaktadır. Bu yan etkiler geçicidir ve birçok durumda kontrol edilmesi kolaydır. Dozun azaltılması veya kesilmesi ile etki süresi çok kısa olduğundan hemen yanıtlar alınır. Özel bir tedavi nadiren gerekebilir. Steen (Circulation, 1978, 57:2, 378-384) ventriküler taşikardi nedeniyle iv. lidokain ile tedavi edilen bir vaka bildirmiştir.
b) a-adrenerjik stimülasyon:Predominat a-adrenerjik etkisinden dolayı aşırı vazokonstriksüyona neden olarak ileri boyutlarda lokal iskemiye yol açabilir. Enjeksiyon bölgesinde ekstravazasyon sonucu lokal gangrene yol açabilir.
Önceden varolan vasküler bir rahatsızlık benzeri yan etkilerin ortaya çıkmasında hassaslığı arttırmaktadır. Dopmin uygulanmasının kesilmesi iskemiyi tersine çevirmemektedir. Klorpromazin ve fentolamin tatbiki ile a blokaj etki başarı ile elde edilmiştir.
Haldeman ve ark. (Anasthesiologie, 1977, 81-85) 53 hasta üzerinde yapmış oldukları retrospektif bir çalışmada Dopmin uygulaması sonucu deri iskemesi ile ilgili birçok vakayı bildirmişlerdir. Yaraların geç iyileşmesi, EKG elektrodlarının yol açtığı nekrozlar ve deri çatlaklarında genişlemeler kaydedilmiştir.
Dopmin uygulaması ile ortaya çıkan aşırı vazokonstriksiyonu periferal gangrene ve basınç bölgesinde gangrene yol açar. Dopamin vasküler rahatsızlık hikayesi olan şahıslarda çok dikkatli kullanılmalıdır. Hastanın dikkatli olarak muayne edilmesi ve Dopmin uygulamasının düşük başlangıç dozları ile aşırı vazokontriksiyon riski azaltılmış olunur. Fentolamin ve Klorpromazinin Dopmin'in a-adrenerjik etkisini ortadan kaldırmak için a-adrenerjik blokaj ajanı etkili oldukları ve bu amaçla kullanılabilir. oldukları açıklanmıştır.
Dopmin uygulaması ile ortaya çıkan aşırı vazokonstriksiyona bağlı toksik etkilerin çok nadir olarak gözlenen yan etki olduğu belirtilmektedir. Fakat çok ciddi bir olay olduğu için önem verilmesi ve izlenmesi gereken bir durumdur.
c) Olası diğer yan etkiler:
Nefes darlığı, pulmoner ödem, ajitasyon ve mide bulantısının yanısıra kusma, başağrısı, dispne, aşırı dozlarda taşi aritmi ve iskemi gibi yan etkiler gözlenir. Nefes darlığı ve pulmoner ödem gibi yan etkiler Dopmin'in primer farmakodinamik etkilerine bağlanmaktadır ve dozun ayarlanması ile önlenebilir. Baş ağrısı ve bulantı gibi subjektif semptomlar çok nadir olarak görülür ve tedavi için özel bir girişim gerektirmez.
MAO (Monamin Oksidaz) İnhibitörleri:
Dopmin MAO tarafından metabolize olduğundan, MAO inhibitörleri ile (izokarboksazid, tranilspiromin, furozolidon) ilacın etki süresi ve etkinliği arttırılır. Tedaviden 2-3 hafta öncesi bu grup ilaç almış olan hastalar alışılagelmiş dozun % 10'undan daha fazla olmayacak şekilde tedaviye başlamalıdırlar.
a - ve ß - Adrenerjik Blokerler:
Dopmin'in kalp üzerindeki etkileri propronolol gibi ß- adrenerjik blokerler tarafından antagonize edilir. Yüksek dozlardaki Dopmin uygulaması ile ortaya çıkan periferal vazokonstriksiyon a - adrenerjik blokörlerce inhibe edilir. Dopmin ile indüklenmiş renal ve mezenterik vazodilatasyon a ve ß - adrenerjik blokörlerce antagonize edilmez. Fakat hayvanlarda yapılan çalışmalarda Halopeidol veya diğer butirofenonlar, fenotiazinler ve opioidler tarafından ortadan kaldırılır.
Genel Anestezikler:
Halaton veya siklopropan anestezisi altındaki hastalara Dopmin tatbiki esnasında ventriküler aritmiler ve hipertansiyon oluşabilir. Hayvanlarda yapılan çalışmalarda Dopmin ile indüklenen ventriküler aritmi propronolol ile tersine çevrilebilmektedir.
Fenitoin:
Dopmin tedavisi yapılan hastalara iv. fenitoin uygulaması hipotansiyon ve bradikardi gelişimine yol açabilir. Bazı klinikçiler Dopmin tedavisi yapılan hastalara eğer fenitoin uygulanımı zorunlu ise büyük bir dikkatle hastanın gelişiminin izlenmesi gerektiğini belirtmektedir.
Dopamin hidroklorür konsantre (40 mg/mL) enjektabl çözeltileri mutlaka uygun iv. solüsyonlarla seyreltilerek kullanılır. Elde edilen infüzyonel solüsyon akış hızını kontrol altında tutan bir infüzyon pompası veya bir başka araç kullanılarak tatbik edilmelidir. Eğer mümkünse antecubital venden verilmelidir.
Dopmin 40 mg/mL Konsantre İnfüzyon; Sodyum bikarbonat içeren iv. infüzyonel çözeltiler dahil alkali çözeltilerle kesinlikle karıştırılmamalıdır. Aksi halde ilaç inaktivite olmaktadır.
Dopmin infüzyonunun hızı ve süresi hastanın tedaviye verdiği yanıta göre ayarlanır. Bu yanıtlar kalp atım hızı, kan basınç ve kalp veriminin ölçülmesi ile değerlendirilip ayarlamaya gidilir.
Dopmin infüzyonuna 1-5 mg/kg/dakika hızıyla başlanır ve infüzyon hızı 10-30 dakika aralıklarla 1-4 mg/kg/dakika oranında optimal sonuç elde edilinceye kadar arttırılır.
Vasküler dolaşım bozukluğu olan hastalarda Dopmin tedavisine 1 mg/kg/dakika infüzyon hızıyla başlanır. Ağır hastalarda dakikada 5 mg/kg hız ile başlanmalı ve 5-10 mg/kg/dakika artışlarla 20-50 mg/kg/dakikaya kadar çıkılmalıdır.
İleri derecede dolaşım yetersizliği çeken hastalarda 50 mg/kg/dakika izfüzyon hızları güvenle kullanılabilir. Dakikada 50 mg/kg'dan büyük dozlar söz konusu olduğundan idrar çıkışı sık sık kontrol edilmelidir. İstenilen sistolik kan basıncına ulaşırken, böbrek fonksiyonları bozulabilir ve idrar çıkışında önemli azalmalar gözlenir. Hipotansiyon yokluğunda idrar çıkışında azalmalar gözlenirse infüzyon hızının azaltılması veya bir a - adrenerjik blokörün kullanılması sözkonusu olabilir. Optimal hemodinamik yanıtlar elde edildikten sonra bu yanıtları sürdürecek en düşük doz kullanılmalıdır. Sık sık doz ayarlaması gerekebilir. Genelde hastaların bir çoğunda dakikada 20 mg/kg veya daha az bir infüzyon hızı ile optimal yanıtlar sürdürmek mümkün olmaktadır.
İnfüzyon kesileceği zaman, hipotansiyon tekrarını önlemek için kan hacmi iv. infüzyonel sıvılarla arttırılırken Dopmin dozu da azaltılır. Normal dozdan yüksek Dopmin dozuna kadar çıkılmış hastalarda tansiyon düşüklüğünden kaçınmak için alınacak en son doz dakikada 5 mg/kg'dan daha az olmamalıdır.
Ağır, tedaviye yanıt vermeyen, kronik konjestif yetmezliği olan hastaların kısa vade tedavilerinde bazı uzmanlara göre, Dopmin hidroklorür infüzyonu dakikada 0.5-2.0 mg/kg infüzyon hızı ile başlatılmalıdır. İdrar akışı artana kadar doz arttırılmalıdır. Hastalrın çoğunda dakikada 1-3 mg/kg dozlarında yanıt alınabilmektedir.
Şayet diastolik kan basıncı veya kalp atış hızı artarsa infüzyon hızı düşürülmelidir
.- Yetişkinlerde: Dopmin tedavisinden önce kan hacmi güvenli bir plazma çoğaltıcı ile tamamlanmalıdır. Başlangıç hızı 2-5 mg/kg/dakika ile başlanır ve tercihen yavaş yavaş 5-10 mg/kg/dakika arttırılarak 20-50 mg/kg/dakikaya kadar ihtiyaç halinde çıkılır. Hastaların bir çoğunda Dopmin 20 mg/kg/dakikanın altında sürdürülür.
- Çocuklarda: Kullanımı tavsiye edilmemektedir.
- Yaşlılarda: Kullanımı tavsiye edilmez.
DOZ AŞIMI:
Kan basıncını aşırı yükselmesi ile kendini gösteren doz aşımı verilen dozun azaltılması veya DOPMIN enjeksiyonunun kısa bir süre durdurulması ile kontrol edilebilir. Bu önlemlerin sonuç vermemesi halinde, fentolamin mesilat tatbiki düşünülmelidir.
|
Omurilik zedelenmeleri Omurilik zedelenmesini takip eden birkaç gün içinde, hiçkimse hasarin ne kadar olacagini tahmin edemez. Buradaki sorun, omuriligin herhangi bir zedelenmesinden hemen sonra, bir omurilik sokunun olusmasidir. |
|
Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış. |