Takeda İlaçları DURAPROX 600 mg 20 film tablet KUBFarmakolojik Özellikler

DURAPROX 600 mg 20 film tablet Farmakolojik Özellikler

Oxaprozin }

Kas İskelet Sistemi > Non-steroid > Oxaprozin
Takeda İlaçları ve Ticaret Ltd.Şti. | 7 September  2012

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grup: Anti-enflamatuvar/antiromatik, non-steroidal ilaç- Propiyonik asit türevleri.

ATC kodu: M01AE12

DURAPROX (oksaprozin) analjezik ve antipiretik özellikleri olan uzun etkili bir non-steroidal antienflamatuvar ilaçtır (NSAİİ).

Kimyasal adı 4,5-difenil -2-oksazol propiyonik asittir.

Diğer NSAİİ’lerle olduğu gibi, oksaprozinin etki mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte, ilacın prostaglandin sentezini inhibe ettiği gösterilmiştir.

Genel özellikler

Emilim:

Oral uygulamayı takiben, oksaprozin tepe plazma konsantrasyonlarına 2-4 saat içerisinde erişilir. Dağılım:

Terapötik dozlarda, oksaprozin başta albümin olmak üzere plazma proteinlerine %99 oranında bağlanır.

Biyotransformasyon:

Oksaprozin için ikili bir metabolik yolak tanımlanmıştır. İlacın yaklaşık %60’ı hidrksioksaprozin I veya II’ye oksitlenmekte ve yaklaşık %30’u glukuronid konjugasyonu ile oksaprozin açil glukuronide dönüşmektedir. Bu etkisiz metabolitler feçes (1/3) ve idrarla (2/3) vücuttan atılır. Kolesistektomi uygulanan hastalarda 5 günde ilacın %5’i safra yoluyla atılmaktadır. Oksaprozin kendi metabolizmasını indüklemez.

Eliminasyon:

Tekrarlı uygulamayı takiben insanlarda yarı ömrü yaklaşık 50 saattir. Altı aya kadar tekrarlı dozlar uygulanan (1200 mg) hastalarda veya sağlıklı deneklerde birikim gözlenmemiştir.

Doğrusallık / doğrusal olmayan durum:

Total oksaprozin plazma konsantrasyonları doz ile doğrusal ilişkili değildir, fakat bağlanmamış (serbest) oksaprozin plazma konsantrasyonları doğrusal ilişkilidir.

Hastalardaki karakteristik özellikler

Böbrek yetmezliği:

Uzun süre diürez yaşamış sağlıklı bireylerde yapılan çalışmalarda, DURAPROX glomeruler filtrasyon hızında (GFR) akut azalmaya ve sodyum atılımı üzerinde genel bir etkiye neden olmamıştır. DURAPROX, serum kreatinin düzeyleri, potasyum ve kan üre nitrojeni üzerinde uzun süreli etkiye neden olmamıştır.

Oksaprozinin tekli 600 mg oral dozunu takiben, orta düzeyde böbrek yetmezliği bulunan azotemik hastalarda (glomeruler filtrasyon hızı <30 - 40 ml/dak veya hemodiyalize giren) dağılım hacminde sağlıklı gönüllülere benzer şekilde bir artış gözlenmiş olup, bu artışın azalan plazma proteinlerine bağlanma oranından kaynaklandığı düşünülmektedir. Böbrek yetmezliği olan veya diyalize giren hastalarda serbest oksaprozin fraksiyonu, iki ya da üç kat yüksek olup klirens değeri, normal böbrek fonksiyonuna sahip hastalardaki klirensin sırasıyla 1/3 ve1/2’si oranındaydı.

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

NSAİİ’lerin beklenilen farmakolojik etkileri ile uyumlu olarak, toksisite çalışmalarının çoğunda uzun dönem tedavi ve yüsek dozlarda gastrointestinal kanal ve böbrekte değişiklikler gözlenmiştir.

Karsinojenite çalışmalarında, 2 yıl boyunca oxaprozin uygulaması erkek CD (Cesarean-derived) farelerde (ancak dişi CD-fare ve sıçanlarında değil) karaciğer neoplazmasında alevlenmeler (hepatik adenomlar ve karsinomalar) ile karakterizedir. İnsanlarda bu türe spesifik bulguların anlamlılığı

bilinmemektedir.

Oxaprozin mutajenik potansiyel göstermez. Fare fibroblastlarında hücre transformasyon testi, insan lenfositlerinde kromozomal sapma testi, fare kemik iliğinde mikronukleus testi, Chinese hamster over (CHO) hücrelerinde DNA onarım testi, CHO hücrelerinde ve mayalarda mutasyon testi ve Ames testinden sonuçların hepsi genetik toksisite veya hücre- çevrilme yeteneği üzerinde bulgular göstermemiştir.

Oksaprozin uygulaması 200 mg/ kg/ gün (1180 mg/m2) oral dozlarına kadar erkek ve dişi sıçanlarda fertiliteye zarar vermemiştir (normal genel insan 17 mg/kg/gün (629 mg/m2)’ dir. Fakat, 6 ay boyunca 37.5- 150 mg/kg/gün (750- 3000 mg/m2) veya 42 gün boyunca 37 mg/ kg/ gün dozları ile tedavi gören beagle köpeklerinde testiküler dejenerasyon gözlenmiştir. Diğer türlerde bu bulgu doğrulanmamıştır. Bu bulgunun klinik olarak anlamlığı bilinmemektedir.

Doğum Sonrası Depresyonu Doğum Sonrası Depresyonu Doğum sonrası depresyonu, doğumdan sonra her on kadından biri tarafından tecrübe edilen stresli bir durumdur. İnme İnme İnme, beynin hasar görmesinin sonucudur. Bu hasar, beynin bir kısmındaki ya bir kanama ya da akut kan eksikliği nedeniyle o kısmın geçici ya da kalıcı olarak işlevini yapamamasına yol açar.