FRAXODI 15200 IU AXA/0.8 ml SC enjektabl solüsyon içeren 2 enjektör { 8699874080335 } Klinik Özellikler

Nadroparin Kalsiyum }

Kan ve Kan Yapıcı Organlar > Antitrombotik İlaçlar > Nadroparin Kalsiyum
Vld Danışmanlık,Tıbbii Ürünler ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti. | 17 May  2016

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

  • 4.1. Terapötik endikasyonlar

    Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

    Her bir düşük molekül ağırlıklı heparin için özel doz talimatına dikkat edilmelidir, çünkü doz belirtmek için farklı ünite sistemleri (ünite veya mg) kullanılmaktadır.

    Bu yüzden nadroparin, devam eden tedavi boyunca diğer düşük molekül ağırlıklı heparinlerle değiştirilmemelidir. İlaveten nadroparinin doğru formülasyon kullanımına özen gösterilmelidir ki bu doz rejimini etkileyecektir.

    4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

    Enjektörler vücut ağırlığına göre doz ayarlamasının zorunlu olduğu durumlarda kullanılmak üzere tasarlanmıştır.

    FRAXODİ, subkutan olarak günde 1 kez ve normalde 10 gün süreyle uygulanır.

    Hastaların vücut ağırlığına göre her 24 saatte bir verilecek doz, aşağıdaki tabloda da görüldüğü gibi, 0.1 ml/ 10 kg’dır:

    Vücut ağırlığı

    Günde BİR KEZ enjekte edilecek FRAXODİ hacmi

    40-49 kg

    0,4 ml

    50-59 kg

    0,5 ml

    60-69 kg

    0,6 ml

    70-79 kg

    0,7 ml

    80-89 kg

    0,8 ml

    90-99 kg

    0,9 ml

    ≥100 kg

    1,0 ml

    Vücut ağırlığına göre düşük molekül ağırlıklı heparin dozaj ayarı değerlendirmesinin, vücut ağırlığı 100 kg ‘dan fazla ve 40 kg’den az olan hastalar ile düşük molekül ağırlıklı heparinin etkisiz olduğu veya hemoraji belirtilerinin görüldüğü kişilerde mümkün olmadığına dikkat çekmek gerekir. Böyle hastalarda dikkatli bir inceleme yapılması zorunludur.

    FRAXODİ tedavisi süresince trombosit sayısı takip edilmelidir (Bkz: Özel kullanım uyarıları ve önlemleri)

    Uygulama şekli:

    FRAXODİ kas içi yolla kullanılmaz.

    FRAXODİ, subkutan yolla uygulanmalıdır. Enjeksiyon sağ ve sol taraftan değişimli olmak üzere karın duvarının anterolateral (ön-yan) ve posterolateral (arka-yan) kısımlarındaki subkutan hücre dokusuna yapılmalıdır. İğne, baş ve işaret parmakları arasında tutulan cilt pilisine eğimli olarak değil, dikey olarak tam batırılmalı ve enjeksiyon boyunca cilt iki parmak arasında tutulmalıdır.

    Enjeksiyon bölgesi ovalanmamalıdır.

    Spinal/epidural anestezi ya da spinal lomber ponksiyon sırasında nadroparin uygulama zamanı ile ilişkili önerilere uyulmalıdır (bkz. bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek yetmezliği:

    Tromboembolik hastalıkların tedavisinde

    • -      Hafif böbrek bozukluğunda doz azaltımı gerekli değildir. (kreatinin klerensi ≥50 ml/dak.)

    • -      Orta veya şiddetli böbrek bozukluğu, nadroparine maruz kalmanın artmasıyla ilişkilidir. Bu hastalar artmış hemoraji ve tromboembolizm riskindedir.

    Eğer reçete yazan doktor tarafından doz azaltımı düşünülmüşse, orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klerensi ≥30 ml/ dak. ve <50 ml/dak.) tromboembolizm ve hemoraji için kişisel risk faktörleri göz önünde bulundurulur. Doz %33 ila %25 oranında azaltılmalıdır. (Bkz: Özel kullanım uyarıları ve önlemleri ve Farmakokinetik özellikler) Nadroparin şiddetli böbrek bozukluğu olan hastalarda kontrendikedir (Bkz: Özel kullanım uyarıları ve önlemleri ve Farmakokinetik özellikler).

    Karaciğer yetmezliği:

    Karaciğer bozukluğu olan hastalarda yapılmış çalışmalar yoktur. Karaciğer ya da pankreas yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır.

    Pediyatrik popülasyon:

    18 yaş altındaki hastalarda saptanan dozlarda güvenlilik ve etkinlik verileri yetersiz olduğundan, nadroparinin çocuklarda ve adolesanlarda kullanımı tavsiye edilmez.

    4.3. Kontrendikasyonlar

    Heparinlere karşı hipersensitivite

    Heparinler ile trombositopeni öyküsü

    Hemostaz bozuklukları ile birlikte olanlar da dahil olmak üzere aktif kanama ya da kanama riski artışı (heparin kaynaklı olmayan yaygın intravasküler koagulasyon hariç)

    Kanama olasılığını artıracak organik lezyon (aktif peptik ülser gibi)

    Göz, kulak veya merkezi sinir sistemi cerrahileri veya hasarı

       Göz içi kanaması

       Retinopati, vitröz kanama

    Abortus

    Hemorajik serebrovasküler olay

    İnfektif endokardit

    İleri derecede renal yetmezlik (kreatinin klerensi <30ml/dak.)

    Proflaksiden ziyade tedavi amacıyla nadroparin alan elektif cerrahi hastalarında bölgesel anestezi

    Ciddi, kontrolsüz hipertansiyon

    Ciddi karaciğer bozukluğu

    • 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

    Heparin Kaynaklı Trombositopeni

    Heparin (standart veya düşük molekül ağırlıklı heparin) trombositopeniye neden olabileceğinden FRAXODİ tedavisi boyunca trombosit sayısının kontrol edilmesi gerekir.

    Bazen ciddi olabilen, nadir trombositopeni vakaları bildirilmiştir. Bu durum arteriyel veya venöz tromboz ile ilişkili (veya ilişkisiz) olabilir ve tedavinin durdurulmasını gerektirir. Bu tanı aşağıdaki vakalarda göz önünde bulundurulmalıdır:

    • •  Trombositopeni

    • •  Trombosit sayısında, başlangıç değerinin %30-50’sine varan belirgin azalma

    • •  Tedavi edilen trombozun kötüleşmesi

    • •  Tedavi sırasında oluşan tromboz

    • • Yaygın intravasküler koagülasyon

    Bu etkiler büyük olasılıkla immünoalerjik kökenlidir ve ilk defa tedavi olanlarda, genellikle tedavinin 5. günü ile 21. günü arasında görüldüğü bildirilmiştir. Bununla beraber, heparine bağlı trombositopeni hikayesi olanlarda bu belirtiler çok erken ortaya çıkar.

    Daha önce heparin (standart veya düşük molekül ağırlıklı heparin) kaynaklı trombositopeni oluşmuş ise, heparin uygulanması gerekli olduğunda FRAXODİ ile tedavi düşünülebilir; böyle vakalarda dikkatli klinik takip ve en az günlük trombosit sayımı değerlendirmesi yapılmalıdır. Eğer trombositopeni oluşursa, erken dönemde trombositopeninin tekrarladığı bazı vakalar bildirildiğinden tedavi hemen durdurulmalıdır.

    Heparin (standart veya düşük molekül ağırlıklı heparin) ile trombositopeni oluştuğunda, farklı bir sınıf anti-trombotik ile yer değiştirme düşünülmelidir. Eğer mümkün değilse ve heparin uygulaması gerekliyse, başka düşük molekül ağırlıklı heparinle yer değiştirme düşünülebilir. Bu durumda en azından günlük kontrol yapılmalı ve tedavi mümkün olan en kısa zamanda bitirilmelidir, çünkü daha önce oluşan trombositopeninin ilaç değişikliğinden sonra da devam ettiği vakalar bildirilmiştir (Bkz: Kontrendikasyonlar).

    İn vitro trombosit agregasyon testleri, heparin nedenli trombositopeninin görüntülenmesinde ancak sınırlı bir veri sağlar.

    Artmış kanama riskiyle alakalı olabilen aşağıdaki durumlarda nadroparin uygulandığında dikkatli olunmalıdır.

    - Karaciğer yetmezliği

    • -      Ciddi arteriyel hipertansiyon

    • -      Peptik ülserasyon hikayesinde veya kanayabilecek diğer bir organik lezyon varlığında

    • -      Koryoretinal vasküler hastalıklarda

    • -      Beyin, omurilik veya göz cerrahi müdahalelerinden sonraki dönemde

    Böbrek bozukluğu

    Nadroparinin esas olarak böbreklerden atıldığı bilinmektedir. Bu durum böbrek bozukluğu olan hastalarda artmış nadroparin maruz kalınmasına yol açar (Bkz: Farmakokinetik özellikler-böbrek bozukluğu). Renal fonksiyon bozukluğu olan hastalar artmış kanama riskindedirler ve dikkatle tedavi edilmelidirler.

    Kreatinin klerensi 30-50 ml/dak olan hastalar için doz azaltımının uygun olup olmadığının kararı, doktorun her bir hastanın tromboembolizm riskine karşı kanama riski değerlendirmesine dayanmalıdır (Bkz: Pozoloji/Uygulama sıklığı ve süresi)

    Yaşlılar

    Tedaviye başlamadan önce renal fonksiyonların değerlendirilmesi tavsiye edilir (Bkz: Kontrendikasyonlar)

    Hiperkalemi

    Heparin, özellikle plazma potasyum düzeyi yüksek ya da diyabetli, kronik böbrek yetmezliği, önceden metabolik asidozu olan ya da hiperkalemiye neden olabilecek ilaçları (örn; anjiyotensin dönüştürücü enzim - ADE inhibitörleri, nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar -NSAİİ) kullanan hastalar gibi plazma potasyum düzeyi yükselme riski olan hastalarda adrenal aldosteron salgılanmasını baskılayabilir ve hiperkalemiye yol açabilir.

    Hiperkalemi riski tedavi süresince artar fakat çoğunlukla geri dönüşlüdür.

    Risk grubundaki hastalarda plazma potasyum düzeyi izlenmelidir.

    Spinal/epidural anestezi/ spinal lomber ponksiyon ve eşlik eden ilaçlar

    Spinal/epidural hemostaz riski, epidural kateterler veya hemostazı etkileyebilecek NSAİİ, pıhtılaşma inhibitörleri ve diğer antikoagülanlar gibi birlikte kullanılan ilaçlar nedeniyle artar. Risk aynı zamanda travma veya tekrar eden epidural/ spinal lomber ponksiyon nedeniyle de artar.

    Bu nedenle, bir nöraksial blokajın reçete edilmesi ve bir antikoagülan tedavi, aşağıdaki durumlarda, dikkatli kişisel bir yarar/risk değerlendirilmesinden sonra düşünülmelidir. Bunlar:

    Antikoagülanlarla tedavisi süren hastalarda, nöraksial blokajın yararları risklerine karşı dikkatli bir şekilde dengelenmelidir.

    Nöraksial blokajla elektif cerrahi yapılması planlanmış hastalarda, antikoagülan tedavinin yararları risklerine karşı dikkatli bir şekilde dengelenmelidir.

    Spinal lomber ponksiyon, spinal anestezi veya epidural anestezi uygulanan hastalarda, nadroparin enjeksiyonu ile spinal/epidural kateter veya iğnenin yerleştirilmesi ya da çıkarılması arasında en az profilaktik doz için 12 ve tedavi dozu için 24 saat bırakılmalıdır. Böbrek yetmezliği olan hastalarda zaman aralığının daha uzun olması düşünülebilir.

    Hastalar nörolojik bozukluğun semptom ve bulguları yönünden sık sık izlenmelidir. Eğer nörolojik bir tehlike söz konusu ise acil tedavi gereklidir.

    Salisilatlar, non-steroid anti-inflamatuar ve anti-trombosit ilaçları

    Venöz tromboembolik hastalıkların tedavisi veya profilaksisinde ve hemodiyaliz süresince pıhtılaşmanın önlenmesinde, aspirinin, diğer salisilatların, non-steroid anti-inflamatuar ve anti-trombosit ilaçların birlikte kullanılması, kanama riskini arttırabileceğinden tavsiye edilmez. Böyle kombinasyonlardan kaçınılmalı, dikkatli klinik ve biyolojik izleme yapılmalıdır.

    Stabil olmayan anjina ve non-Q dalga miyokard enfarktüsü için yapılan klinik çalışmalarda, nadroparin, her gün 325 mg aspirin ile birlikte uygulanmıştır (Bkz: Pozoloji/Uygulama sıklığı ve süresi).

    Deri nekrozu

    Çok seyrek olarak deri nekrozu bildirilmiştir. Deri nekrozu öncesinde genel belirtilerle birlikte ya da yalnızca purpura, infiltrasyon ya da ağrılı eritematöz lekeler gözlenir. Bu olgularda tedavi hemen kesilmelidir.

    4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

    Laktasyon dönemi

    İlacın anne sütüne geçişi ile ilgili bilgi sınırlı olduğundan, FRAXODİ emziren annelerde önerilmemektedir.

    Üreme yeteneği/ Fertilite

    Nadroparinin fertilite üzerine etkisi ile ilgili klinik çalışma bulunmamaktadır.

    • 4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

      4.8. İstenmeyen etkiler

      Advers etkilerin sıklığı ve organ sınıf sistemi aşağıda verilmiştir.

      Çok yaygın ≥1/10

      Yaygın ≥1/100 ve < 1/10

      Yaygın olmayan ≥1.000 ve < 1/100

      Seyrek ≥1/10.000 ve < 1/1.000

      Çok seyrek ≤ 1/10.000.

      Bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)

      Kan ve lenf sistemi hastalıkları

      Çok yaygın:

      Değişik bölgelerde kanama belirtileri; diğer risk faktörlerini taşıyan hastalarda daha sık görülür.

      Yaygın:

      Hemarojik anemiye sebep olabilen açık veya gizli kanama komplikasyonları (özellikle deri, mukoz membranlar, yaralar, gastrointestinal kanal ve urogenital yolda)

      Yaygın olmayan:

      Hafif, geçici trombositopeni (tip I)

      Seyrek:

      Trombositopeni (heparin kaynaklı trombositopeni dahil), trombositoz, tedavinin durdurulması ardından geri dönüşlü eozinofili

      Çok seyrek:

      Genellikle operasyon sonrası görülebilen 1.000.000/mm3 üzeri trombositemi

      Bağışıklık sistemi hastalıkları

      Seyrek:             Anafilaktik şok, anafilaktoid reaksiyon, anjiyoödem

      Çok seyrek:          Aşırı duyarlılık reaksiyonları (deri reaksiyonları dahil)

      Endokrin hastalıkları

      Seyrek:             Geri dönüşlü hipoaldosteronizm

      Metabolizma ve beslenme hastalıkları

      Çok seyrek:         Özellikle yüksek riskli hastalarda heparinin indüklediği aldosteron

      baskılanmasına bağlı geri dönüşlü hiperkalemi

      Hepatobiliyer hastalıklar

      Yaygın:             Genellikle geçici transaminaz yükselmesi

      Üreme sistemi ve meme hastalıkları

      Çok seyrek:         Priapizm

      Deri ve derialtı dokusu hastalıkları

      Parkinson  Hastalığı Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış. Pankreas Kanseri Pankreas Kanseri Pankreas karnın alt kısmında yatay şekilde bulunan bir organdır. Sindirime yardımcı olan enzimleri ve kan şekerini yönetmeye yardımcı olan hormonları vücuda dağıtmakla görevlidir.