GLUCOVANCE 500/2.5 mg 30 film tablet Klinik Özellikler

Glibenklamid + Metformin Hcl }

Sindirim Sistemi ve Metabolizma > Oral Antidiyabetik İlaçlar > Metformin ve Sülfonamidler
Daiichi Sankyo İlaç Ticaret Limited Şirketi | 25 March  2011

4.1. Terapötik endikasyonlar

Erişkinlerde tip 2 diyabetin tedavisinde,

- Diyet uygulaması, fiziksel egzersiz, metformin veya sülfonilüre tedavisiyle kontrolünün sağlanamadığı durumlarda ikincil tedavi olarak,

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Erişkinler:

Yalnızca erişkinlerde kullanılmak içindir.
Pozoloji, uygulama sıklığı ve süresi:

kan şekeri stabil ve iyi

Bütün hipoglisemik ilaçlarda olduğu gibi, uygulanacak doz miktarı bireysel metabolik cevaba bağlı olarak belirlenmelidir (glisemi, HbAlc).

Tedavinin başlatılması

Metformin veya sülfonilüre ile monoterapinin yetersiz kaldığı durumlarda:

Genel başlangıç dozu günde 1 tablet GLUCOVANCE 500 mg/2.5 mg’dır. Hipogliseminin

önlenmesi için, başlangıç dozu, alınmakta olan sülfonilürenin veya metforminin günlük dozlarını

aşmamalıdır.

Metformin ve sülfonilüre kombinasyonu ile tedavide destekleyici olarak:

Başlangıç dozu, metformin ve sülfonilürenin önceki dozlarına bağlı olarak günde 1-2 tablet

GLUCOVANCE 500 mg/2.5 mg’dır.

Doz ayarlaması

Dozun basamaklı şekilde artırılması gastrointestinal toleransın gelişmesine yardımcı olabilir ve hipoglisemi riskini önleyebilir.

Doz ayarlaması kan şekeri sonuçlarına bağlı olarak, her iki hafta ya da daha uzun sürede bir, 1 tablet artırmak suretiyle yapılmalıdır. Hastalar hipoglisemi belirtileri ve semptomları için yakından takip edilmelidir.

Önerilen maksimum günlük doz

Önerilen maksimum doz günde 4 tablet GLUCOVANCE 500 mg/2.5 mg’dır.

Uygulama şekli:

Tablet alım şekli her hastanın aldığı günlük doza bağlıdır:

- 1 tablet/gün dozu için, günde bir kez, sabah kahvaltısında 1 tablet alınması

- 2 veya 4 tablet/gün dozu için, günde iki kez, sabah ve akşamları 1 veya 2 tablet alınması

- 3 tablet/gün dozu için, günde üç kez, sabah, öğle ve akşamları 1 tablet alınması

Tabletler öğünlerle birlikte alınmalıdır. İlaç alımının gün içinde düzenlenmesi, her hastanın yemek alışkanlıklarına bağlı olarak yapılmalıdır. Ancak hipoglisemik atakları önlemek için, her ilaç alımını yeterince yüksek miktarda karbonhidrat içeren bir öğün takip etmelidir.

İnsülin tedavisiyle kombinasyon

Bu ilacın insülin tedavisiyle kombinasyon şeklinde kullanımına ilişkin klinik veri bulunmamaktadır.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler: Böbrek yetmezliği:

Metformin böbrekler yoluyla atıldığından, kreatinin klirensi ve/veya serum kreatinin düzeylerinin, tedaviye başlamadan önce ve daha sonrasında düzenli olarak kontrol edilmesi önerilmektedir (bkz. Bölüm 4.4).

Karaciğer yetmezliği:

GLUCOVANCE karaciğer yetmezliğinde kontrendikedir.
Pediyatrik popülasyon:

GLUCOVANCE’ın çocuklarda kullanılması önerilmemektedir (bkz. Bölüm 5.1).
Geriyatrik popülasyon:

4.3. Kontrendikasyonlar

Bu ilaç aşağıdaki durumlarda kesinlikle kullanılmamalıdır:

- Metformin hidroklorür, glibenklamid, diğer sülfonilüreler ve sülfonamidler veya yardımcı maddelerden herhangi birine aşırı duyarlık

- Tip 1 diyabet (insüline bağımlı diyabet), ketoasidoz, diyabetik prekoma

- Böbrek yetmezliği ya da böbrek fonksiyon bozukluğu (serum kreatinin düzeyi erkeklerde > 1.5 mg/dL ve kadınlarda > 1.4 mg/dL),

- Böbrek fonksiyonlarını değiştirme potansiyeli olan akut durumlar, örneğin: dehidratasyon, şiddetli enfeksiyon, şok, iyotlu kontrast maddelerin intravasküler uygulanması

- Kardiyak veya respiratuvar yetersizlik, yeni geçirilmiş miyokard enfarktüsü, şok gibi doku hipoksisine yol açabilecek akut veya kronik hastalıklar

- Majör cerrahi (bkz. Bölüm 4.4)

- Karaciğer yetersizliği, akut alkol intoksikasyonu, alkolizm

- Porfiri

- Süt verme

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Laktik asidoz

Laktik asidoz, metformin birikmesine bağlı olarak ortaya çıkan, ender ama ciddi bir metabolik komplikasyondur; derhal tedavi edilmediğinde mortalitesi yüksektir. Metformin almakta olan hastalarda bildirilen laktik asidoz olguları, başlıca belirgin böbrek yetmezliği olan diyabetik hastalarda ortaya çıkmıştır. Laktik asidoz insidansı, kötü kontrol edilen diyabet, ketozis, uzun süreli açlık, alkolizm, karaciğer yetmezliği ve ayrıca hipoksi ile seyreden herhangi bir durum gibi diğer risk faktörlerinin tayini ile azaltılabilir ve azaltılmalıdır.

Tanı:

Laktik asidoz, asidotik dispne, karın ağrısı, hipotermi ve bunları takip eden koma ile karakterizedir. Diyagnostik laboratuar bulguları, kan pH’sında azalma, 5 mmol/l’nin üzerinde plazma laktat düzeyleri ve anyon boşluğu ile laktat/pirüvat oranında yükselmedir. Karın ağrısı ve sindirim bozukluklarıyla birlikte kas krampları, şiddetli asteni gibi spesifik olmayan bulgular ortaya çıktığında laktik asidoz riski düşünülmelidir. Eğer metabolik asidozdan şüpheleniliyorsa, ilacın kullanımına son verilmeli ve hasta derhal hospitalize edilmelidir (bkz. Bölüm 4.9)

Hipoglisemi

GLUCOVANCE bir sülfonilüre içerdiğinden, hastada hipoglisemik atakların ortaya çıkması riskine neden olur. Tedavi başlatıldıktan sonra dozun arttırılarak titre edilmesi, hipogliseminin ortaya çıkmasını önleyebilir. Bu tedavi yalnızca, hasta, kahvaltı dahil düzenli bir yemek öğünü programını takip ediyorsa reçete edilmelidir. Hipoglisemi riski geç yenilen yemek, yetersiz veya dengesiz karbonhidrat alımıyla arttığından, tedavi sırasında karbonhidrat alımının düzenli olması çok önemlidir. Hipoglisemi; özellikle enerji kısıtlı diyet, yoğun ve uzun süreli egzersiz sonrası, alkol alımı veya hipoglisemik ilaç kombinasyonlarının uygulandığı durumlarda ortaya çıkar.

Tanı:

Hipoglisemi semptomları: baş ağrısı, açlık, bulantı, kusma, aşırı yorgunluk, uyku bozukluğu, huzursuzluk, agresyon, konsantrasyon bozukluğu, reaksiyonlarda azalma, depresyon, konfüzyon, konuşma bozukluğu, görme bozuklukları, titreme, paralizi ve parestezi, baş dönmesi, deliryum, konvülsiyonlar, somnolans, bilinç kaybı, yüzeyel solunum ve bradikardidir. Hipogliseminin yol açtığı karşıt-düzenlemeye bağlı olarak, terleme, korku, taşikardi, hipertansiyon, palpitasyonlar, anjina ve aritmiler ortaya çıkabilir. Daha sonra gelişen bu semptomlar, hipoglisemi yavaş geliştiğinde, otonomik nöropati durumunda ya da hasta beta blokör ajanlar, klonidin, rezerpin, guanetidin ya da sempatomimetikler alıyorsa ortaya çıkmayabilir.

Hipogliseminin tedavisi:

Bilinç kaybı veya nörolojik belirtileri olmayan orta derecedeki hipoglisemik semptomlar, hızla şeker verilerek düzeltilmelidir. Bu durumda doz ayarlaması ve/veya hastanın yeme alışkanlıklarının düzenlenmesi gereklidir. Koma, nöbetler ya da başka nörolojik bulgularla birlikte giden şiddetli hipoglisemik reaksiyonlar da mümkündür. Bu reaksiyonlar, eğer hipoglisemi tanısı konmuş ya da hipoglisemiden şüphelenilmiş ise, hastaneye götürülünceye kadar acilen intravenöz glukoz ile tedavi yapılmasını gerektirebilir.

Hipoglisemik atak riskini azaltmak için hastaların ve dozun dikkatle seçilmesi ve hastaya gereken talimatların verilmesi önemlidir. Eğer hastada tekrarlayan hipoglisemi atakları ortaya çıkıyorsa, gerek şiddetli olsun gerekse hastanın durumu fark etmediği derecede olsun, GLUCOVANCE dışında antidiyabetik tedavi seçenekleri gündeme getirilmelidir.

Hipoglisemiyi arttıran faktörler:

- Birlikte alkol alınması, özellikle aç iken

- Hastanın tedaviyi reddetmesi veya daha çok yaşlı hastalarda olmak üzere, hastada kooperasyon güçlüğü

- Malnutrisyon, düzensiz yemek öğünleri, öğün atlama, açlık veya diyet değişiklikleri

- Fiziksel egzersiz ve karbonhidrat alımı arasında dengesizlik

- Böbrek yetmezliği

- Şiddetli karaciğer yetmezliği

- Aşırı doz GLUCOVANCE

- Belirli endokrin bozukluklar: Tiroid yetersizliği, hipofiz ve adrenal bez yetersizliği

- Belirli bazı ilaçların eşzamanlı olarak kullanılması (bkz. Bölüm 4.5).

Böbrek ve karaciğer yetmezliği:

GLUCOVANCE’ın farmakokinetiği ve/veya farmakodinamiği hepatik veya şiddetli renal yetmezliği olan hastalarda değişebilir. Böyle hastalarda hipoglisemi oluştuğunda, uzun süreli olabilir; bu nedenle hastaya uygun tedavi başlanmalıdır.

Hastaların bilgilendirilmesi:

Hastalara ve ailelerine, hipoglisemi riski, semptomları, tedavisi ve hipoglisemiye yol açan durumlar açıklanmalıdır. Benzer şekilde, kas krampları ve eşlik eden sindirim bozuklukları, karın ağrısı, şiddetli asteni, asidoza bağlanan dispne, hipotermi ve koma gibi spesifik olmayan bulguların ortaya çıkması durumunda, laktik asidoz riski düşünülmelidir.

Hastalar özellikle dengeli bir diyet takip etmenin, düzenli fizik egzersiz yapmanın ve kan şekerinin düzenli olarak takibinin önemi konusunda bilgilendirilmelidir.

Kan şekerinde dengesizlik

Cerrahi girişim halinde veya diyabetin dekompansasyonuna neden olan diğer hallerde, bu tedavi yerine geçici olarak insülin tedavisi uygulanmalıdır.

Hiperglisemi semptomları, idrar artışı, yoğun bir susuzluk ve kuru cilttir.

Böbrek fonksiyonları

Metformin böbrekler yoluyla atıldığından, kreatinin klirensi ve/veya serum kreatinin düzeylerinin, tedaviye başlamadan önce ve daha sonrasında düzenli olarak kontrol edilmesi önerilmektedir:

- Böbrek fonksiyonları normal olan hastalarda en az yılda bir kez,

- Serum kreatinin düzeyleri normalin üst sınırında olan hastalarda ve yaşlı hastalarda yılda en az iki ile dört kez.

Yaşlı kişilerde böbrek fonksiyonlarının azalması sık görülür ve asemptomatiktir. Antihipertansif tedavi ya da diüretik tedavisinin başlatılması ve bir non-steroid antienflamatuar ilaç (NSAEİ) ile tedaviye başlanması gibi böbrek fonksiyonlarının zarar görebileceği durumlarda özellikle dikkatli olunmalıdır.

İyotlu kontrast madde uygulaması

Radyolojik incelemelerde, IV iyotlu kontrast madde uygulaması renal yetmezliğe neden olabilir. Böbrek fonksiyonlarına bağlı olarak, GLUCOVANCE, testten 48 saat öncesinde veya test zamanında kesilmeli ve testten 48 saat sonra ancak renal fonksiyonlar yeniden gözden geçirilip normal bulunduğunda, tedaviye tekrar başlanmalıdır.

Cerrahi girişim

GLUCOVANCE metformin içerdiğinden, genel, spinal ya da epidural anestezi ile yapılan elektif cerrahi girişimden 48 saat önce kesilmeli ve cerrahi girişimi izleyen 48 saatten daha önce veya ağızdan beslenmeye geri dönülmeden önce başlatılmamalıdır. Tedavi başlatılmazdan önce aynı zamanda, böbrek fonksiyonları yeniden gözden geçirilmiş ve normal bulunmuş olmalıdır.

Diğer önlemler

Hastalar gün boyunca düzenli karbonhidrat dağılımı içeren diyetlerine devam etmelidir. Kilolu hastalar enerjiden kısıtlanmış diyetlerini sürdürmelidir.

GLUCOVANCE kullanımı esnasında, düzenli fiziksel egzersiz gereklidir.

Diyabet takibine yönelik laboratuar testleri (glisemi, HbA1c) düzenli olarak yapılmalıdır.

Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz eksikliği olan hastaların sülfonilürelerle tedavi edilmesi hemolitik anemiye neden olabilir. Glibenklamid, sülfonilüre sınıfı ilaçlardan olduğu için, G6PD-eksikliği olan hastalarda GLUCOVANCE kullanılırken dikkatli olunmalıdır ve sülfonilüre grubundan olmayan bir alternatif düşünülmelidir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Kontrendike kombinasyonlar:

Glibenklamid ile:

Mikonazol (sistemik, oromukozal jel): Hipoglisemik etkilerde artış; muhtemelen hipoglisemik belirtilerin ve hatta komanın ortaya çıkışı.

Metformin ile:

İyotlu kontrast maddeler: Renal fonksiyona göre, Glucovance testten önce veya test sırasında kesilmelidir.

Önerilmeyen kombinasyonlar:

Sülfonilüre ile:

Alkol: Özellikle klorpropamid, glibenklamid, glipizid ve tolbutamid ile antabus etkisi (alkole karşı intolerans). Hipoglisemik koma oluşumunu hızlandırabilecek hipoglisemik reaksiyon riskinin artması (kompansasyon reaksiyonlarının inhibisyonu). Alkol ve alkol içeren ilaçlardan kaçınılması gereklidir.

Fenilbutazon (sistemik): Sülfonilürelerin hipoglisemik etkisi artar (sülfonilüreler bağlandıkları proteinlerden ayrılırlar ve/veya eliminasyonları azalır). Tercihen daha az etkileşim gösteren başka bir antienflamatuar ajan kullanılması önerilebilir veya hasta uyarılarak kan şekerini takip etmesi sağlanır; gerekirse antienflamatuar ilaçlarla tedavi sırasında ve tedavi kesildikten sonra doz ayarlaması yapılabilir.

Glibenklamid ile:

Bosentan: Bosentan glibenklamid ile birlikte verildiğinde hepatoksisite riskinde artış görülür ve bu nedenle birlikte kullanımlarından kaçınılmalıdır. Glibenklamidin hipoglisemik etkisinde azalma riski vardır.

Bütün antidiyabetik ilaçlar ile:

Danazol: Kombinasyondan kaçınılamıyorsa, hasta uyarılmalı ve kan şekerini takip etmesi sağlanmalıdır. Muhtemelen danazol tedavisi sırasında ve tedavi kesildikten sonra antidiyabetik tedavinin dozajı ayarlanacaktır.

Metformin ile:

Alkol: Özellikle açlık, malnutrisyon ve hepatoselüler yetmezlik durumlarında, akut alkol intoksikasyonu sırasında laktik asidoz riskinde artış.

Alkollü içecekler alınması ve alkol içeren ilaçların kullanılmasından kaçınılmalıdır.

Kullanımı için önlem gerektiren kombinasyonlar:

Bütün antidiyabetik ajanlarla ilgili,

Klorpromazin: Yüksek dozlarda (günde 100 mg klorpromazin) kan şekerinde yükselme görülmektedir (insülin salınımında azalma).

Kullanımda dikkat edilecek noktalar: Hasta uyarılmalı ve kan şekerini takip etmesi sağlanmalıdır. Nöroleptiklerle tedavi sırasında ve tedavi kesildikten sonra antidiyabetik ilaç dozunun ayarlanması gerekebilir.

Kortikosteroidler (glukokortikoidler) ve tetrakosaktidler (sistemik ve lokal): Kan şekerinin yükselmesi; buna bazen ketoz eşlik edebilir (kortikosteroidlerle karbonhidrat toleransı azalır). Kullanımda dikkat edilecek noktalar: Hasta uyarılmalı ve kan şekerini takip etmesi sağlanmalıdır. Kortikosteroidler ile tedavi sırasında ve tedavi kesildikten sonra antidiyabetik ilaç dozunun ayarlanması gerekebilir.

Beta 2-agonistler: Beta 2 agonist kullanımına bağlı olarak kan şekerinde yükselme. Kullanımda dikkat edilecek noktalar: Hasta uyarılmalı ve kan şekerini takip etmesi sağlanmalıdır. İnsülin tedavisine geçme olasılığı söz konusudur.

Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri (örn. kaptopril, enalapril): ACE inhibitörleri kan glukoz düzeylerini düşürebilir. Gerekli olursa, ACE inhibitörleriyle tedavi sırasında ve tedavi kesildikten sonra GLUCOVANCE dozu ayarlanmalıdır.

Metformin ile:

Diüretikler: Metformine bağlı laktik asidoz herhangi bir fonksiyonel renal yetersizlik, diüretikler, özellikle kıvrım diüretikleri ile tetiklenebilir.

Glibenklamid ile:

Beta blokörler, klonidin, rezerpin, guanetidin ve sempatomimetikler: Bütün beta-blokörler, klonidin, rezerpin, guanetidin ve sempatomimetikler palpitasyon ve taşikardi gibi bazı hipoglisemi semptomlarını maskelerler. Kardiyoselektif olmayan beta-blokörlerin çoğu, hipoglisemi şiddetini ve görülme sıklığını arttırır. Hasta uyarılmalı ve özellikle tedavinin başlangıcında, kan şekerinin hasta tarafından takibi sağlanmalıdır.

Flukonazol: Sülfonilürenin yarılanma ömrü artar ve hipoglisemik manifestasyonların başlaması olasılığı vardır. Hasta uyarılmalı ve kan şekerinin hasta tarafından takibi sağlanmalıdır. Flukonazol ile tedavi sırasında ve sonrasında, antidiyabetik ilaç dozunun ayarlanması gerekli olabilir.

Diğer etkileşimler: Kombinasyon dikkate alınmalıdır:

Glibenklamid ile:

Desmopressin: Antidiüretik aktivitede azalma.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Özel bir veri bulunmamaktadır.

Pediyatrik popülasyon:

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye: Gebelik kategorisi C’dir

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon): Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar, tedavi süresince tıbben etkili olduğu kabul edilen doğum kontrol yöntemleri kullanmalıdır.

Gebelik dönemi:

GLUCOVANCE’ın gebelikte kullanımıyla ilgili klinik öncesi ya da klinik veri bulunmamaktadır. Diyabet ile ilişkili risk:

Diyabet (gestasyonel ya da sürekli) kontrol altında olmadığında, konjenital anormallikler ve perinatal mortalitede artışa yol açar. Konjenital anormallik riskini azaltmak için, konsepsiyon döneminde diyabet mümkün olduğunca kontrol altında tutulmalıdır.

Metformin ile ilişkili risk:

Hayvan çalışmalarında teratojenik aktivite verisi bulunmamıştır. Hayvanlarda teratojenik etki bulunmadığı için, insanlarda fötal malformasyon beklenmez. Çünkü günümüze kadar, insanlarda malformasyona neden olan maddelerin, yürütülen hayvan çalışmalarında her iki tür üzerinde de teratojenik oldukları kanıtlanmıştır.

Birkaç küçük seri üzerinde yapılan klinik çalışmalarda, doğrudan metformine bağlı fetal malformasyon bulgusu görülmemiştir.

Glibenklamid ile ilişkili risk:

Hayvan çalışmalarında teratojenik aktivite verisi bulunmamıştır. Hayvanlarda teratojenik etki bulunmadığı için, insanlarda fötal malformasyon beklenmez. Çünkü günümüze kadar, insanlarda malformasyona neden olan maddelerin, yürütülen hayvan çalışmalarında her iki tür üzerinde de teratojenik oldukları kanıtlanmıştır.

Klinik uygulamada halen, gebelikte verilen glibenklamide bağlı potansiyel bir malformasyon ya da fetotoksisite değerlendirmesi için temel alınabilecek veri bulunmamaktadır.

Tedavi ve izleme:

Bu kategorideki hastalarda kan şekerinin yeterli bir şekilde kontrol altında tutulması, gebeliğin normal bir şekilde ilerlemesine olanak verir. Gebelik sırasında diyabetin tedavisi için GLUCOVANCE kullanılmamalıdır.

Kan glukozunda yeterli bir kontrolün sağlanması için insülin kullanılması zorunludur. Gebelik planlanır planlanmaz, ya da bu ilaç ile tedavi sürerken gebelik gerçekleştiğinde, hastada oral antidiyabetik tedaviden insüline geçiş yapılması önerilmektedir. Neonatal kan şekeri izlemesi de önerilmektedir.

Laktasyon dönemi:

Metformin, laktasyondaki sıçanlarda süte geçmektedir. İnsanlarda metformin ve glibenklamidin süte geçişiyle ilgili veri bulunmadığı için ve neonatal hipoglisemi riski nedeniyle, bu tıbbi ürün emzirme döneminde kontrendikedir.

Üreme yeteneği/Fertilite:

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

4.8. İstenmeyen etkiler

GLUCOVANCE tedavisiyle aşağıdaki istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. Sıklık dereceleri şu şekilde tanımlanmıştır: Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ilâ <1/10); yaygın olmayan (>1/1,000 ilâ <1/100); seyrek (>1/10,000 ilâ <1/1,000); çok seyrek (<1/10,000); bilinmiyor (eldeki veriler ile hareket edilemiyor).

Her sıklık grubu içerisinde, istenmeyen etkiler azalan ciddiyet derecesine göre verilmektedir.
Araştırmalar

Yaygın olmayan: Serum üre ve kreatinin konsantrasyonlarında, normal ortalamalardan orta

dereceye kadar yükselme, Çok seyrek: Hiponatremi.

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Bunlar tedavi kesildiğinde geri dönüşümlü niteliktedir.

Seyrek: Lökopeni, trombositopeni,

Çok seyrek: Agranülositoz, hemolitik anemi, kemik iliği aplazisi ve pansitopeni.

Sinir sistemi hastalıkları

Yaygın: Tat bozuklukları.

Göz hastalıkları

Tedavinin başlangıcında, glisemi düzeylerindeki azalmaya bağlı olarak, geçici görme

bozuklukları ortaya çıkabilir.

Gastrointestinal hastalıklar

Çok yaygın: Bulantı, kusma, diyare, karın ağrısı ve iştah kaybı gibi gastrointestinal

bozukluklar. Bu istenmeyen etkiler tedavinin başlatılması esnasında daha sık ortaya çıkar ve çoğu olguda kendiliğinden kaybolurlar. Bunların önlenmesi için, GLUCOVANCE’ın günlük 2 ya da 3 doz şeklinde alınması önerilmektedir. Dozun yavaş bir şekilde arttırılması da gastrointestinal tolerabilitede gelişme sağlayabilir.

Deri ve derialtı dokusu hastalıkları

Seyrek: Kaşıntı, ürtiker, makülopapüler döküntü gibi deri reaksiyonları,

Çok seyrek: Kütanöz ya da viseral alerjik anjitis, eritema mültiforme, eksfolyatif

dermatit, fotosensitizasyon, şoka doğru ilerleyen ürtiker. Sülfonamidler ve türevlerine karşı bir çapraz reaktivite oluşabilir.

Metabolizma ve beslenme hastalıkları

Hipoglisemi (bkz. Bölüm 4.4)

Yaygın olmayan: Hepatik porfiri ve porfiria cutanea krizleri,

Çok seyrek: Laktik asidoz (bkz. Bölüm 4.4).

Uzun dönemli metformin kullanımı sırasında vitamin B12 absorpsiyonunda azalma ve bunun sonucunda serum düzeylerinde azalma. Hasta eğer megaloblastik anemi tablosuyla gelirse, bu türlü bir etiyoloji dikkate alınmalıdır.

Alkol alımıyla birlikte disülfiram benzeri reaksiyon.

Hepatobiliyer hastalıklar

Çok seyrek: Karaciğer fonksiyon testlerinde anormallik ya da tedavinin sonlandırılmasını

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Doz aşımı, sülfonilüre varlığına bağlı olarak hipoglisemiye neden olabilir (bkz. Bölüm 4.4).

Yüksek ölçüde doz aşımı veya birlikte bulunan risk faktörleri, metformin varlığına bağlı olarak

laktik asidoza neden olabilir (bkz. Bölüm 4.4). Laktik asidoz tıbbi bir acil durumdur ve hastanede

tedavi edilmelidir. En etkin tedavi yöntemi, laktatın ve metforminin hemodiyaliz ile uzaklaştırılmasıdır.

Karaciğer hastalığı olanlarda, glibenklamidin plazma klerensi uzayabilir. Glibenklamid proteinlere yoğun bir şekilde bağlandığından, diyaliz ile elimine edilemez.

Belsoğukluğu, Chlamydia ve Frengi Belsoğukluğu, Chlamydia ve Frengi Belsoğukluğu, bakterilerin sebep olduğu bir enfeksiyondur. Cinsel ilişki yoluyla bulaşır ve dölyatağı boynunda, idrar yollarında, anüste, makatta ve boğazda enfeksyona sebep olabilir. Artrit Artrit Artrit, oldukça yaygın bir hastalıktır ancak iyi anlaşılamamıştır. Aslında “artrit” tek bir hastalığın adı değildir; eklem ağrısı veya eklem hastalıklarını adlandırmanın gayri resmi yoludur.