IBUJEZIK BABY 60 mg suppozituar (10 adet) Klinik Özellikler

Ibuprofen }

Kas İskelet Sistemi > Non-steroid > İbuprofen
Berat Beran İlaç San. Ve Tic.Ltd.Şti | 25 January  2022

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    Hafif ve orta dereceli ağrıların (diş çıkarma sırasındaki ağrılar, diş ağrısı, kulak ağrısı, nedeni bilinen baş ağrısı, hafif kas ağrıları, boğaz ağrısı, burkulma-incinmeye bağlı ağrılar vb.) ve ateşin semptomatik tedavisinde endikedir.

    İBUJEZİK BABY, rektal yolla verildiğinde oral olarak kullanıma göre emilim daha az olduğu için sadece oral alım mümkün olmadığı veya kusma durumunda önerilmektedir.

    4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

    İBUJEZİK BABY 6 aydan büyük ve en az 6,0 kg vücut ağırlığı olan çocuklarda uygulanmalıdır.

    İstenmeyen etkiler, semptomları kontrol altına almak için gerekli olan en düşük etkin dozun en kısa sürede kullanılması ile en aza indirilebilir (bkz. Bölüm 4.4).

    Uygulama şekli:

    Rektal yoldan uygulanır.

    Günlük maksimum ibuprofen dozu, 3-4 doz şeklinde ve vücut ağırlığının her kilosu için günlük en fazla 20-30 mg olmalıdır. 6 saatten daha sık uygulama yapılmamalıdır.

    6,00 – 8,00 kg arası vücut ağırlığı olan çocuklarda tedavi başlangıcında 1 adet supozituvar kullanılır. İhtiyaç olması halinde 6-8 saat sonra 1 adet supozituvar daha verilebilir. 24 saat içerisinde en fazla 3 adet supozituvar verilebilir.

    8,00 – 12,5 kg arası vücut ağırlığı olan çocuklarda tedavi başlangıcında 1 adet supozituvar kullanılır. İhtiyaç olması halinde 6 saat sonra 1 adet supozituvar daha verilebilir. 24 saat içerisinde en fazla 4 adet supozituvar verilebilir.

    İBUJEZİK BABY, maksimum 3 gün boyunca uygulanır.

    Hastalar, bu süre içinde semptomların kaybolmaması veya ağırlaşması durumunda doktora başvurmaları gerektiği konusunda bilgilendirilmelidir.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek/Karaciğer/Kalp yetmezliği:

    Renal, hepatik ya da kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır, çünkü ibuprofen gibi NSAİİ'lerin kullanımı renal fonksiyonlarda bozulmayla sonuçlanabilir. Bu hastalarda doz mümkün olan en düşük düzeyde tutulmalı ve böbrek fonksiyonları izlenmelidir. Ağır karaciğer hastalığında istenmeyen sedasyona neden olur. Hepatik yetmezliği olan hastalarda kullanılmamalıdır.

    Pediyatrik popülasyon:

    Pediyatrik popülasyonda uygulama şekli yukarıda verilmektedir.

    6 aydan küçük ve vücut ağırlığı 6,0 kg'dan az olan çocuklarda kullanılması önerilmez.

    Geriyatrik popülasyon:

    Bu hasta grubunda NSAİİ kullanımıyla ölümcül olabilecek gastrointestinal (Gİ) kanama ve perforasyon gibi istenmeyen etki sıklığı artmaktadır.

    Eğer yaşlı hastalarda NSAİİ kullanılması gerekiyor ise mümkün olabilecek en küçük etkin doz ve en kısa tedavi süresi tercih edilmelidir.

    Bu hastalar için ve eş zamanlı olarak düşük dozda asetilsalisilik asit (ASS) veya gastrointestinal riski arttıran başka ilaçlara gerek duyan hastalarda (bkz. Bölüm 4.5) protektif ilaçlarla (örneğin misoprostol veya proton pompası inhibitörleri) bir kombinasyon tedavisi üzerinde düşünülmesi gerekmektedir (bkz. Bölüm 4.5).

    4.3. Kontrendikasyonlar

    Aşağıdaki durumlarda İBUJEZİK BABY kullanımı kontrendikedir:

    -İbuprofen veya steroidal özellikte olmayan antiflojistik/analjezik (NSAİİ) maddelere veya ilacın içindeki yardımcı maddelerin herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda

    -Asetilsalisilik asit veya başka bir NSAİİ uygulaması ile bağlantılı olarak geçmişinde bronkospazm, astım, rinit veya ürtiker olan hastalarda

    -Geçmişinde NSAİİ-tedavisiyle bağlantılı olarak gastrointestinal kanama veya perforasyon öyküsü bulunan hastalarda

    -Geçmişinde veya halen rekürran peptik ülser rahatsızlığı veya hemorajiler, aktif ülseratif kolit, Crohn hastalığı (iki ya da daha fazla kanıtlanmış, belirgin ülserasyon ya da kanama episodu şeklinde tanımlanan) hastalarda

    -Kanama eğiliminde artış durumunda

    -Şiddetli karaciğer yetmezliğinde

    -Şiddetli böbrek yetmezliğinde

    -Şiddetli kalp yetmezliğinde (NYHA Sınıf IV)

    -Gebeliğin son üç ayında olan kadınlarda

    -Koroner arter by-pass cerrahisi öncesi veya sonrası dönemde

    -6 aydan küçük ve vücut ağırlığı 6,0 kg'dan az olan çocuklarda

    4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

    Kardiyovasküler (KV) risk

      NSAİİ'ler ölümcül olabilecek KV trombotik olaylar, miyokard infarktüsü ve inme riskinde artışa neden olabilir. Bu risk kullanım süresine bağlı olarak artabilir. KV hastalığı olan veya KV hastalık risk faktörlerini taşıyan hastalarda risk daha yüksek olabilir.

      4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

      İbuprofen maddesini, eş zamanlı olarak aşağıda listelenmiş bulunan ilaçlarla alan hastalarda klinik ve biyolojik parametrelerin dikkate alınması esastır.

      Aşağıdaki ajanların kombinasyonundan kaçınılmalıdır:

        Asetilsalisilik asit veya başka NSAİİ ve glikokortikoidler: Bu tür ilaçlar gastrointestinal sistemdeki istenmeyen ilaç etkisi riskini arttırabilirler.

        Antikoagülanlar: Antikoagülan ilaçların etkiyi kuvvetlendirdiklerine ve kanama riskini arttırdıklarına dair sınırlı kapsamda uyarılar mevcuttur.

        Aşağıdaki ajanlarla kombinasyonu halinde özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir:

        Antihipertansifler (ADE inhibitörleri, anjiyotensin reseptör blokerleri, beta-blokerler, diüretikler ve pulmoner hipertansiyonda kullanılan ilaçlar (endotelin reseptör antagonistleri, bosentan)): NSAİİ'ler, antihipertansif etkiyi azaltabilir. Seçici COX-2 inhibitörleri dahil olmak üzere NSAİİ'ler ile aynı zamanda ADE inhibitörleri ve anjiyotensin-II antagonistleri uygulandığında, böbrek yetmezliği olan hastalarda (örn. dehidrate veya yaşlı hastalar) genellikle reversibl olmak üzere akut böbrek yetmezliği için artan bir risk söz konusudur. Bu nedenle, özellikle yaşlı hastalar olmak üzere böbrek yetmezliği olan hastalara bu kombinasyon dikkatli uygulanmalıdır. Kombinasyon tedavisi başladıktan sonra ve tedavi sırasında düzenli aralıklarla hastalar yeterli şekilde hidrate

        edilmeli ve böbrek fonksiyonu kontrol edilmelidir (bkz. Bölüm 4.4).

        Diüretikler (tiyazid, tiyazid benzeri diüretikler ve kıvrım diüretikleri) ayrıca, NSAİİ'lerin nefrotoksisite riskini arttırabilir. NSAİİ'ler, muhtemelen prostaglandin sentezinin inhibisyonundan dolayı furosemid ve bumetanidin diüretik etkisini giderebilmektedir. Ayrıca tiyazidlerin antihipertansif etkisini de azaltabilmektedir.

        Lityum: NSAİİ'ler plazma lityum düzeylerinde artışa, renal lityum klirensinde ise azalmaya yol açmıştır. Minimum lityum konsantrasyonu %15 artmış ve renal klirens %20 oranında azalmıştır. Bu etkiler, renal prostaglandin sentezinin NSAİİ tarafından inhibisyonuna dayandırılmıştır. Bu nedenle, NSAİİ'lerle lityum birlikte uygulandığında, hastalar lityum toksisitesine karşı yakından izlenmelidir.

        Metotreksat: NSAİİ'lerin, tavşan böbrek kesitlerinde metotreksat birikimini kompetitif bir şekilde inhibe ettikleri bildirilmiştir. Bu durum, bu ilaçların metotreksatın toksisitesini arttırabileceğine işaret ediyor olabilir. NSAİİ'ler metotreksatla birlikte uygulandığında dikkatli olunmalıdır.

        Takrolimus: NSAİİ'lerle birlikte alınması durumunda böbrek toksisitesi riski artar.

        Siklosporin: Böbrek toksisitesi riski oluşturabilir.

        Glikokortikoidler: Artan gastrointestinal ülser veya kanama riski oluşturabilir. (bkz. Bölüm 4.4).

        Antikoagülanlar: NSAİİ'ler, varfarin gibi antikoagülanların etkisini kuvvetlendirebilirler (bkz. Bölüm 4.4). Varfarin ve NSAİİ'lerin gastrointestinal kanama üzerindeki etkileri sinerjistikdir, birlikte kullanılmaları halinde ciddi gastrointestinal kanama oluşturma riski tek başına kullanılmalarına göre daha fazladır.

        Trombosit agregasyon inhibitörleri ve selektif serotonin geri-alım inhibitörleri (SSRI): gastrointestinal kanama riskinde artışa neden olmaktadır. (bkz. Bölüm 4.4)

        Tiklopidin: NSAİİ'ler, trombosit fonksiyonunun inhibisyonundan dolayı tiklopidin ile kombinasyon halinde kullanılmamalıdır.

        Aspirin (Asetilsalisilik asit): NSAİİ içeren başka ürünlerde olduğu gibi, artan advers etki potansiyeli nedeniyle, birlikte verilmemesi gerekmektedir. Deneysel veriler, eş zamanlı kullanıldıklarında ibuprofenin düşük doz asetilsalisilik asidin platelet agregasyonu üzerindeki etkisini kompetitif olarak inhibe edebileceğini göstemektedir. Bu verilerin klinik olarak ekstrapolasyonu ile ilgili belirsizlikler bulunmasına rağmen, ibuprofenin uzun süreli ve sürekli kullanımının, düşük doz asetilsalisilik asidin kardiyoprotektif etkisini azaltabileceği olasılığı göz ardı edilemez. Ara sıra kullanılan ibuprofen ile klinik olarak anlamlı bir etki gözlenmesi muhtemelen beklenmemektedir (bkz. Bölüm 5.1).

        Mifepriston: Asetilsalisilik asit dahil NSAİİ'lerin antiprostaglandin özelliklerinden dolayı teorik olarak tıbbi ürünün etkililiğinde azalma meydana gelebilir. Sınırlı miktardaki kanıt, prostaglandin ile ayrı gün uygulanan NSAİİ'lerin, mifepriston veya prostaglandinin servikal olgunlaşmaya olan etkilerini olumsuz şekilde etkilemediğini ve gebeliğin tıbben sonlandırılmasının klinik etkililiğini azaltmadığını göstermektedir.

        Sülfonilüre: NSAİİ'ler sülfonilüre grubu ilaçların etkilerini potansiyelize edebilirler. Sülfonilüre tedavisi görmekte olan hastalarda ibuprofen kullanımı ile çok seyrek hipoglisemi rapor edilmiştir.

        Zidovudin: NSAİİ'ler zidovudin ile beraber verildiğinde hematolojik toksisite riskinde artış olabilir. Eş zamanlı zidovudin ve ibuprofen tedavisi alan HIV (+) hemofili hastalarında hematoma ve hemartroz riskinde artış bildirilmiştir.

        CYP2C9 inhibitörleri: İbuprofenin, CYP2C9 inhibitörleri ile birlikte uygulanması, ibuprofene (CYP2C9 substratı) maruziyeti arttırabilir. Vorikonazol ve flukonazo| (CYP2C9 inhibitörleri) ile yapılan bir çalışmada, yaklaşık %80-100 oranında artmış bir S(+)-ibuprofen maruziyeti gösterilmiştir. Özellikle yüksek dozdaki ibuprofenin

        vorikonazol veya flukonazol gibi potent CYP2C9 inhibitörleri ile birlikte uygulanması durumunda, ibuprofen dozunun düşürülmesi düşünülmelidir.

        Bitkisel ekstreler: Ginkgo biloba, NSAİİ kullanımına bağlı kanama riskini potansiyelize edebilir.

        Aminoglikozitler: NSAİİ'ler aminoglikozitlerin atılımını azaltabilir (özellikle preterm bebeklerde).

        Kinolon türevi antibiyotikler: Deney hayvanlarından elde edilen veriler, NSAİİ'lerin, kinolon antibiyotikleriyle ilişkili konvülsiyon riskini artırabileceğine işaret etmektedir. NSAİİ ve kinolonları birlikte alan hastalarda konvülsiyon gelişme riski artabilir.

        Kolestiramin: İbuprofen ile kolestiraminin eş zamanlı uygulaması, ibuprofen absorpsiyonunu geciktirmekte ve azaltmaktadır (%25 oranında). Bu ilaçlar en az 2 saat arayla alınmalıdır.

        Kaptopril: Deneysel çalışmalar, ibuprofenin, kaptoprilin sodyum atılımına olan etkisine ters yönde etki ettiğini göstermektedir.

        Selektif serotonin geri-alım inhibitörleri, SSRI (örn: paroksetin, fluoksetin, sertralin): SSRI'ler ve NSAİİ'lerin her ikisi de, örneğin gastrointestinal kanaldan kaynaklanan kanama riskinde artışa neden olmaktadır. Bu risk kombinasyon tedavi durumunda artmaktadır. Söz konusu mekanizma muhtemelen, serotoninin trombositlerdeki geri alımının azalması ile ilişkilendirilebilir.

        Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

        Özel popülasyonlar üzerinde herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

        Pediyatrik popülasyon:

        Pediyatrik popülasyon üzerinde herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

      4.6. Gebelik ve laktasyon

      Gebelik kategorisi C dir (3. trimesterde D'dir).

      Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

      Doğum kontrol yöntemleri üzerine etkisi ile ilgili bilgi bulunmamaktadır. İbuprofen kullanımının fertiliteyi olumsuz yönde etkileyebileceği bilinmekle beraber gebe kalmayı düşünmeyen kadınların tedavi boyunca etkili doğum kontrol yöntemlerini kullanması veya kullanmaya devam etmesi önerilir.

      Gebe kalmayı düşünen kadınlarda veya gebeliğinin birinci veya ikinci trimesterinde olan kadınlarda ibuprofen kullanılması durumunda, uygulanacak dozun mümkün olduğunca düşük ve tedavi süresinin mümkün olduğunca kısa tutulması gerekmektedir. Gebeliğin son üç ayında ise anne ve bebek açısından oluşabilecek komplikasyonlar nedeniyle İBUJEZİK BABY kullanılmamalıdır.

      İbuprofenin arada sırada kullanımının hamile kalma şansını etkilemesi beklenmez ancak yine de eğer gebe kalma ile ilgili problemler varsa bu ilaç kullanılmadan önce bir değerlendirme yapılmalıdır.

      Gebelik dönemi

      İBUJEZİK BABY'nin gebelik ve/veya fetüs/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır.

      İBUJEZİK BABY gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

      Prostoglandin sentezinin inhibisyonu, gebeliği ve/veya embriyo/fetal gelişimi olumsuz etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen veriler, gebeliğin erken döneminde prostaglandin sentez inhibitörü kullanımından sonra düşük, gastroşizis ve kardiyak malformasyon riskinde bir artışı göstermektedir.

      Riskin, uygulanan doz ve uygulama süresi ile arttığı varsayılmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda üremede toksisite olduğu görülmüştür (bkz. Bölüm 5.3).

      Sıçan ve tavşanlar üzerinde yürütülen üreme çalışmalarında anormallik gelişimine ait herhangi bir kanıt bulunamamıştır. Ancak hayvan üreme çalışmaları her zaman insanlardakinin bir göstergesi olmamaktadır. Gebe kadınlarda yeterli ve iyi kontrollü çalışmalar bulunmamaktadır.

      Non-steroidal antiinflamatuvar ilaçların fetüs kardiyovasküler sistemindeki bilinen etkileri (duktus arteriozusun kapanması) yüzünden gebelikte (özellikle geç dönem gebelikte) kullanımından kaçınılmalıdır.

      Gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde, kesin olarak gerekli olmadıkça ibuprofen verilmemelidir. İbuprofen, gebe kalmaya çalışan veya gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde bulunan bir kadına verilirse, doz mümkün olduğu kadar düşük ve tedavi süresi mümkün olduğu kadar kısa tutulmalıdır.

      Üçüncü trimester esnasında bütün prostaglandin sentez inhibitörleri fetüsü aşağıdakilere maruz bırakabilir:

        Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriozusun erken kapanması ve pulmoner hipertansiyon)

        4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

        i

        İBUJEZİK BABY sersemlik, rehavet, yorgunluk ve görme bozuklukları gibi istenmeyen etkilere neden olabilir. Eğer bu istenmeyen etkiler görülürse, hastalar araç ve makine kullanmamaları konusunda uyarılmalıdır.

        4.8. İstenmeyen etkiler

        Belirtilen istenmeyen etkiler, aşağıdaki kurala göre sınıflandırılmıştır:

        Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

        Kan ve lenf sistemi hastalıkları

        Çok seyrek: Hemolitik bozukluklar (anemi, lökopeni, trombositopeni, pansitopeni, agranülositoz). İlk belirtileri şöyledir: ateş, boğaz ağrısı, ağızda yüzeysel yaralar, gribe benzer şikayetler, kuvvetli derecede yorgunluk, burun kanaması ve ciltte kanamalar.

        Bağışıklık sistemi hastalıkları

        Çok seyrek: Ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonları, semptomlar şunlar olabilir: yüzde, dilde ve gırtlakta şişme, nefes darlığı, kalp atışlarının hızlanması, kan basıncının düşmesi (anafilaksi, anjiyoödem) veya ağır şok. Astım ve bronkospazmın şiddetlenmesi.

        Mevcut otoimmün hastalığı (Sistemik Lupus Eritematozus ve karma bağ dokusu hastalığı) olan hastalarda ibuprofen ile yapılan tedavilerde bazı durumlarda boyun sertliği, baş ağrısı, bulantı, kusma, ateş ve yön duygusunu yitirme gibi aseptik menenjit semptomları görülmüştür.

        Hipersensitivite reaksiyonları

        Yaygın olmayan: Ürtiker, kaşıntı

        Sinir sistemi hastalıkları

        Yaygın olmayan: Baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, uykusuzluk, çınlama (tinnitus), yorgunluk, halsizlik.

        Seyrek: Optik nevrit

        Kardiyak hastalıklar

        Çok seyrek: NSAİİ-tedavisiyle bağlantılı olarak ödem oluşumu, hipertansiyon ve kalp yetmezliği

        Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar

        Yaygın olmayan: Astım, bronkospazm, dispne

        Gastrointestinal hastalıklar

        Yaygın: Mide rahatsızlıkları, karın ağrısı, bulantı, dispepsi

        Yaygın olmayan: İshal, şişkinlik, kabızlık, kusma, gastrointestinal hastalıklar (mide ülseri, on ikiparmak bağırsağı ülseri) durumuna göre kanamalı veya perforasyonlu, siyah renkte dışkılama, kanlı kusma, üst karın boşluğunda şiddetli ağrı, ağız mukozasının iltihaplanması ve ülser oluşumu, mevcut bağırsak hastalıklarının (ülseratif kolit, Crohn hastalığı) şiddetlenmesi

        Hepato-bilier hastalıklar

        Çok seyrek: Karaciğer hastalıkları (özellikle uzun süreli tedavilerde), kolestatik sarılık, hepatit, serum enzimlerinin yükselmesi

        Deri ve deri altı doku hastalıkları

        Çok seyrek: Eritema multiforme, toksik epidermal nekroliz ve Stevens-Johnson Sendromu gibi ciddi cilt reaksiyonları

        Bilinmiyor: Eozinofili ve sistemik semptomların eşlik ettiği ilaç reaksiyonu (DRESS sendromu) Bazı durumlarda ağır seyreden cilt enfeksiyonları ve suçiçeği enfeksiyonunda yumuşak doku enfeksiyonları görülebilir.

        Böbrek ve idrar yolu rahatsızlıkları

        Çok seyrek: İdrarda azalma, ödem ve akut böbrek yetmezliği, özellikle uzun süreli tedavilerde papilla nekrozu, serumda artmış üre yoğunluğu.

        Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

        Yaygın olmayan: Makat (rektum) tahrişi

        Klinik çalışmalar, özellikle yüksek dozda (2400 mg/gün) ibuprofen kullanımının arteriyel trombotik olayların (örn. miyokard enfarktüsü ya da inme) riskinde küçük bir artış ile ilişkili olabileceğini göstermektedir (bkz. Bölüm 4.4).

        Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

        Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)

        4.9. Doz aşımı ve tedavisi

        200 mg/kg vücut ağırlığı dozunun aşılması durumunda toksisite riski mevcuttur.

        Doz aşımı semptomları olarak bulantı, kusma, karın ağrısı, baş ağrısı, baş dönmesi, uyku hali, nistagmus, görme bozuklukları, kulak çınlaması ve seyrek olarak da hipotansiyon, böbrek yetmezliği ve bilinç kaybı meydana gelebilir. Ciddi zehirlenmelerde metabolik asidoz oluşabilir.

        Spesifik bir antidot madde bulunmamaktadır. Gerektiği taktirde hastaların semptomatik olarak tedavi edilmeleri gerekmektedir. Uygun olduğu durumlarda yoğun tıbbi önlemlerin alınmasında fayda vardır.

        Sırt Ağrısı Sırt Ağrısı Sırt ağrısı birden bire ortaya çıkıp şiddetli (akut) olabilir veya zamanla gelişip daha uzun süreli sorunlara (kronik) neden olabilir. Kalp Krizi Kalp Krizi Kalbe giden kan akışı durduğunda kalp krizi meydana gelir.