INSPRA 50 mg 30 film kaplı tablet Klinik Özellikler

Eplerenone }

Kalp Damar Sistemi > Potasyum Tutan Diüretiker > Eplerenone
Pfizer İlaçları Ltd.Şti. | 24 May  2013

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    Hipertansiyon

    Eplerenon, hipertansiyon tedavisinde tek başına veya diğer anti-hipertansifler ile kombine olarak kullanılır.

    Miyokard enfarktüsü sonrası gelişen kalp yetmezliği

    Eplerenon, standart tedaviye ek olarak, miyokard enfarktüsü sonrasında kalp yetmezliği gelişen, sol ventrikül disfonksiyonu (LVEF ≤ %40) olan stabil hastalarda kardiyovasküler mortalite ve morbidite riskini azaltmak için kullanılır.

    NYHA Sınıf II (Kronik) Kalp Yetmezliği

    Eplerenon, standart tedaviye ek olarak, kronik kalp yetmezliği (NYHA Sınıf II) ve sol ventrikül sistolik disfonksiyonu (LVEF ≤ %30) olan yetişkin hastalarda kardiyovasküler mortalite ve morbidite riskinin azaltılmasında kullanılır.

    4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

    Kişisel doz ayarlaması için 25 mg ve 50 mg'lık dozlar bulunmaktadır. Maksimum doz; kalp yetmezliği için günde 50 mg; hipertansiyon için günde 100 mg'dır.

    Hipertansiyon

    INSPRA'nın önerilen başlangıç dozu günde bir kez 50 mg'dır. INSPRA'nın tam terapötik etkisi, 4 hafta içinde ortaya çıkar. Günde bir kez 50 mg'a yetersiz kan basıncı

    yanıtı olan hastalarda, INSPRA dozajı, günde iki kez 50 mg'a artırılmalıdır. Daha yüksek dozların kan basıncı üzerinde 100 mg'dan daha belirgin etkisi olmadığı için ve hiperkalemi risk artışıyla ilişkilendirildiği için önerilmemektedir.

    Miyokard enfarktüsü sonrası gelişen kalp yetmezliği

    INSPRA genellikle standart tedavilerle birlikte uygulanır. Önerilen INSPRA dozu günde bir kez 50 mg'dır. Tedavi günde bir kez 25 mg dozunda başlatılmalı ve hasta tarafından tolere edilebilecek şekilde ve serum potasyum düzeylerini dikkate alarak (bkz. Tablo 1), tercihen 4 hafta içinde günde bir kez 50 mg hedef dozuna titre edilmelidir. Eplerenon tedavisi genellikle akut miyokard enfarktüsü sonrası 3-14 gün içinde başlatılmalıdır.

    Doz, Tablo 1'de gösterildiği gibi serum potasyum düzeyleri esas alınarak ayarlanmalıdır.

    NYHA Sınıf II (Kronik) Kalp Yetmezliği

    Kronik kalp yetmezliği NYHA Sınıf II hastaları için, tedavi günde bir kez 25 mg dozunda başlatılmalıdır ve serum potasyum seviyeleri dikkate alınarak tercihen 4 hafta içinde günde bir kez 50 mg' lık hedef doza titre edilmelidir (bkz. Tablo 1 ve Bölüm 4.4).

    Serum potasyum seviyeleri >5.0 mmol/L olan hastalara eplerenon başlanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3).

    Tedaviye başlamadan, tedavinin ilk haftasında ve tedavi başladıktan bir ay sonra veya doz ayarlamasında serum potasyum seviyeleri ölçülmelidir. Serum potasyumu daha sonra gerektiğinde periyodik olarak değerlendirilmelidir.

    Başlangıç sonrası, Tablo 1'de gösterildiği şekilde serum potasyum seviyelerine göre doz ayarlanmalıdır.

    Tablo 1: Başlangıç sonrası doz ayarlama tablosu

    Serum potasyum (mmol/L veya mEq/L)

    Yapılacak İş

    Doz ayarı

    <5.0

    Artırma

    Gün aşırı 25 mg'dan günde 25

    mg'a

    Günde 25 mg'dan günde 50

    mg'a

    5.0 - 5.4

    Koruma

    Doz ayarlaması yok

    5.5-5.9

    Azaltma

    Günde 50 mg'dan günde 25 mg'a Günde 25 mg'dan gün aşırı 25 mg'a

    Gün aşırı 25 mg'dan ilaç alımını bırakmaya

    ≥6.0

    Bırakma

    Yok

    Serum potasyum düzeyinin ≥6.0 mmol/L (veya ≥6.0 mEq/L) olması nedeniyle INSPRA'nın bırakılmasının ardından, potasyum düzeyleri 5.0 mmol/L (veya 5.0 mEq/L) altına düştüğünde eplerenon yeniden gün aşırı 25 mg olarak verilmeye başlanabilir.

    Uygulama şekli:

    Ağızdan alınır.

    INSPRA, aç veya tok karnına uygulanabilir (bkz. Bölüm 5.2).

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek yetmezliği:

    Hafif böbrek yetmezliği olan hastalarda başlangıç dozu ayarlaması gerekmez. Azalan böbrek fonksiyonu ile birlikte hiperkalemi oranları artar (bkz. Bölüm 4.4). Serum potasyumu düzenli izlenerek (bkz. Bölüm 4.4) Tablo 1'e göre doz ayarlaması yapılması önerilmektedir.

    NYHA Sınıf II (kronik) kalp yetmezliği ve orta şiddette böbrek yetmezliği (kreatinin klerensi 30-60 ml/dak) olan hastalarda; gün aşırı 25 mg dozda tedaviye başlanılmalıdır ve potasyum seviyelerine göre doz ayarlanmalıdır (bkz. Tablo 1). Serum potasyumunun düzenli olarak izlenmesi önerilir (bkz. Bölüm 4.4).

    Kreatinin klerensi < 50 ml/dak olan miyokard enfarktüs sonrası kalp yetmezliği olan hastalarda deneyim bulunmamaktadır. Bu hastalarda eplerenon dikkatli kullanılmalıdır.

    Kreatinin klerensi <50 ml/dak olan hastalarda 25 mg'ın üzerindeki dozlar çalışılmamıştır.

    Ağır böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klerensi < 30 ml/dak) eplerenon kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).

    Eplerenon diyaliz edilemez.

    Orta ila ağır şiddette böbrek yetmezliği veya mikroalbüminürili Tip II diyabeti olan hipertansif hastalarda: bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4.

    Karaciğer yetmezliği:

    Hafif ila orta şiddette karaciğer yetmezliği olan hastalar için başlangıç dozunun ayarlanması gerekmez. Hafif ila orta şiddette karaciğer yetmezliği olan hastalarda eplerenonun sistemik maruziyetinde artış nedeniyle, bu hastalarda özellikle yaşlı ise serum potasyum seviyelerinin sık ve düzenli olarak izlenmesi önerilir (bkz. Bölüm 4.4).

    Pediyatrik popülasyon:

    Yetişkinlerdekilere benzer maruziyet üreten 100 mg'a kadar günlük dozlarda eplerenon ile tedavi edilen, 4 ila 16 yaşlarındaki 304 hipertansif pediyatrik hastaların dahil olduğu 10 haftalık bir çalışmada, eplerenon kan basıncını etkili biçimde düşürmemiştir. Bu çalışmada ve 149 hastanın (5 ile 17 yaş aralığındaki) dahil olduğu 1 yıllık pediyatrik güvenlilik çalışmasında, rapor edilen advers olayların insidansı yetişkinlerinkine benzerdir.

    Yaşı daha büyük pediyatrik hastalarda yapılan çalışmanın etkililik göstermemesi nedeniyle, 4 yaşından küçük hipertansif hastalarda eplerenon incelenmemiştir.

    Eplerenonun etkililiği ve güvenliliği, kalp yetmezliği olan pediyatrik hastalarda incelenmemiştir.

    Pediyatrik popülasyonda eplerenon kullanımının önerilmesi için yeterli veri yoktur; dolayısıyla pediyatrik yaş grubunda kullanımı önerilmez.

    Geriyatrik popülasyon:

    Geriyatrik hastalarda başlangıç dozu ayarlaması gerekmez (bkz. Bölüm 4.4). Renal fonksiyondaki yaşa bağlı azalma nedeniyle yaşlı hastalarda hiperkalemi riski artar. Ayrıca artmış sistemik maruziyet ile komorbiditenin bağlantılı olduğu durumda, özellikle hafif ila orta şiddette karaciğer yetmezliğinde risk daha da fazla artabilir. Serum potasyum düzeyinin düzenli olarak izlenmesi önerilir (bkz. Bölüm 4.4).

    Diğer ilaçlarla birlikte uygulama:

    Hafif ila orta güçteki CYP3A4 inhibitörleri ile birlikte kullanım durumunda (amiodaron, diltiazem ve verapamil gibi) tedaviye günde bir kez 25 mg'lık dozla başlanılmalıdır. Doz günde bir kez 25 mg' ı aşmamalıdır (bkz. Bölüm 4.5).

    4.3. Kontrendikasyonlar

    Bütün hastalar için:

      Eplerenon veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olan hastalara (bkz. Bölüm 6.1),

      4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

      Hiperkalemi

      Etki mekanizması ile uyumlu olarak, eplerenon kullanımı sırasında hiperkalemi riski artar. Tedavinin başlangıcında ve dozda bir değişiklik yapıldığında tüm hastalardaki serum potasyum düzeyleri izlenmelidir. Ardından, özellikle hiperkalemi geliştirme riski bulunan hastaların (böbrek yetmezliği olan yaşlı hastaların (bkz. Bölüm 4.2) ve diyabetik hastaların) periyodik olarak izlenmesi önerilir. Hiperkalemi riskini artıracağından, eplerenon tedavisine başladıktan sonra potasyum takviyelerinin kullanılması önerilmez. Eplerenon dozunun düşürülmesinin serum potasyum düzeylerini azalttığı gösterilmiştir (bkz. Bölüm 4.2). Bir çalışmada, eplerenon tedavisine hidroklorotiyazid eklenmesinin serum potasyum düzeylerindeki artışları dengelediği gösterilmiştir.

      Hiperkalemi oranları, böbrek fonksiyonunun bozulmasıyla birlikte artar. Serum kreatinin düzeyleri >2.0 mg/dL (erkeklerde) veya >1.8 mg/dL (kadınlarda) ya da kreatinin klerensi ≤50 mL/dak olan hipertansiyon hastaları, INSPRA ile tedavi edilmemelidir (bkz. Bölüm 4.3). Serum kreatinin düzeyleri >2.0 mg/dL (erkeklerde) veya >1.8 mg/dL (kadınlarda) ya da kreatinin klerensi ≤50mL/dak olan miyokard enfarktüs sonrası konjestif kalp yetmezliği (KKY) hastaları, INSPRA ile dikkatli şekilde tedavi edilmelidir.

      Ayrıca miyokard enfarktüsü sonrası konjestif kalp yetmezliği ve özellikle de proteinürisi olan diyabetik hastalar dikkatli şekilde tedavi edilmelidir. EPHESUS çalışmasında, başlangıç idrar analizinde, hem diyabeti hem de proteinürisi olan hastalardan oluşan alt grupta, sadece diyabeti veya sadece proteinürisi olan hastalara kıyasla hiperkalemi oranlarında artış olmuştur.

      ADE inhibitörleri ve/veya anjiyotensin reseptör blokeri ile birlikte kullanımda hiperkalemi riski artabilir. Bu nedenle üçlü kombinasyon halinde kullanılmamalıdırlar (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.5).

      Böbrek fonksiyon bozukluğu

      Potasyum düzeyleri, diyabetik mikroalbüminüri dahil böbrek fonksiyonları yetersiz olan hastalarda düzenli olarak izlenmelidir. Azalan renal fonksiyonla birlikte hiperkalemi riski artar. Tip 2 diyabet ve mikroalbüminürisi olan hastalarda Akut Miyokard Enfarktüsü Sonrası Kalp Yetmezliği Epleronon Etkinlik ve Sağkalım Çalışması -EPHESUS çalışmasından elde edilen veriler sınırlıyken söz konusu az sayıda hastada hiperkalemi görülme oranının arttığı gözlenmiştir. Dolayısıyla, bu hastaların dikkatle tedavi edilmesi gerekir. Eplerenon hemodiyaliz ile atılamaz.

      Karaciğer fonksiyon bozukluğu

      Hafif ila orta şiddette karaciğer yetmezliği olan hastalarda serum potasyum düzeylerinin 5.5 mmol/L üzerine çıkmadığı gözlenmiştir (Child Pugh Sınıf A ve B). Hafif ila orta şiddette karaciğer yetmezliği olan hastalarda elektrolit düzeylerinin izlenmesi gereklidir. Ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalarda (Child Pugh Sınıf C) eplerenon kullanımı değerlendirilmemiştir ve bu nedenle kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.2 ve 4.3).

      Non Steroidal Anti İnflamatuvar İlaçlar (NSAİ İlaçlar)

      Diğer potasyum tutucu ajanların NSAİ ilaçlarla birlikte uygulanmasının böbrek fonksiyonu yetersiz olan hastalarda hiperkalemiye neden olduğu gösterilmiştir (bkz. Bölüm 4.5).

      CYP3A4 İndükleyicileri

      INSPRA'nın güçlü CYP3A4 indükleyicileri ile kullanımı önerilmez (bkz. Bölüm 4.5).

      Lityum, siklosporin ve takrolimus eplerenon ile birlikte kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.5).

      Potasyum tutucu diüretikler

      Spironolakton, amilorid, triamteren gibi potasyum tutucu diüretiklerin eş zamanlı kullanımından kaçınılmalıdır (bkz. Bölüm 4.3).

      Laktoz

      Bu tıbbi ürün 71,4 mg laktoz monohidrat içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

      4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

      Farmakodinamik etkileşimler

      Potasyum tutucu diüretikler ve potasyum destekleri:

      Hiperkalemi riskini artırması nedeniyle; eplerenon, potasyum tutucu diüretik ve potasyum desteği alan hastalara uygulanmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3 ve bkz. Bölüm 4.4). Potasyum tutucu diüretikler; antihipertansif ilaçlar ve diüretiklerin etkilerini potansiyalize edebilir.

      ADE inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör blokerleri (ARB):

      Bir anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörü (ADE) ve/veya bir anjiyotensin reseptör blokeri (ARB) ile kombinasyon halinde eplerenon kullanıldığında hiperkalemi riski artabilir. Yaşlılar gibi özellikle böbrek fonksiyon bozukluğu için risk taşıyan hastalarda serum potasyum seviyeleri ve böbrek fonksiyonlarının yakından izlenmesi önerilir. Bir anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörü (ADE) ve bir anjiyotensin reseptör blokeri (ARB) ile eplerenonun üçlü kombinasyonu kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3 ve bkz. Bölüm 4.4).

      Lityum:

      Eplerenonun lityumla birlikte kullanımı ile ilgili ilaç etkileşim çalışmaları gerçekleştirilmemiştir. Diüretikler ve ADE inhibitörleriyle eş zamanlı olarak lityum alan hastalarda lityum toksisitesi rapor edilmiştir (bkz. Bölüm 4.4). Eplerenon ile lityumun birlikte uygulanmasından kaçınılmalıdır. Eğer bu kombinasyona gereksinim duyulursa, serum lityum düzeyleri izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.4).

      Siklosporin, takrolimus:

      Siklosporin ve takrolimus; böbrek fonksiyon bozukluğuna neden olabilir ve hiperkalemi riskini artırabilir. Siklosporin veya takrolimus ile eplerenonun birlikte kullanımından kaçınılmalıdır. Eğer gerekirse, eplerenon tedavisi sırasında siklosporin veya takrolimus uygulanacağı zaman, serum potasyum ve böbrek fonksiyonunun yakından izlenmesi önerilir (bkz. Bölüm 4.4).

      Non Steroidal Anti İnflamatuvar İlaçlar (NSAİ İlaçlar):

      Düşük glomerüler filtrasyon (non steroidal antiinflamatuvar ilaçlara bağlı olarak vazodilatör prostaglandinlerin inhibisyonu) nedeniyle risk altındaki hastalarda (böbrek fonksiyonu bozulmuş, diüretik kullanan yaşlı, dehidrate kalmış hastalar) akut böbrek yetmezliği ortaya çıkabilir. Bu etkiler genellikle geri dönüşümlüdür. Ayrıca, antihipertansif etkide bir azalma olabilir. Tedavinin başlangıcında ve kombinasyon sırasında düzenli olarak hastayı hidrate ediniz ve böbrek fonksiyonunu izleyiniz (bkz. Bölüm 4.2 ve Bölüm 4.4).

      Trimetoprim:

      Trimetoprimin eplerenon ile birlikte uygulanması hiperkalemi riskini artırır. Özellikle böbrek bozukluğu olan hastalarda ve yaşlılarda serum potasyumu ve böbrek fonksiyonları izlenmelidir.

      Alfa-1-blokerler (örn. prazosin, alfuzosin):

      Alfa-1-blokerler ile eplerenon kombine edildiğinde, hipotansif etki ve/veya postural hipotansiyonda artış potansiyeli bulunmaktadır. Alfa-1-blokerin birlikte uygulanması sırasında, postural hipotansiyonun klinik izlenmesi önerilmektedir.

      Trisiklik antidepresanlar, nöroleptikler, amifostin, baklofen:

      Bu ilaçların eplerenon ile birlikte uygulanması, antihipertansif etkilerde ve postural hipotansiyon riskinde potansiyel artışa neden olabilir.

      Glukokortikoidler, tetrakosaktid:

      Bu ilaçlarla eplerenonun birlikte uygulanması, antihipertansif etkilerde potansiyel azalmaya (sodyum ve sıvı retansiyonu) neden olabilir.

      Farmakokinetik etkileşimler

      İn vitro çalışmalarda eplerenonun CYP1A2, CYP2C19, CYP2C9, CYP2D6 veya CYP3A4 izoenzimlerinin bir inhibitörü olmadığı gösterilmiştir. Eplerenon P- glikoproteinin bir substratı veya inhibitörü değildir.

      Digoksin:

      Eplerenon ile birlikte uygulandığında, digoksinin sistemik maruziyeti (eğri altındaki alan - EAA) %16 oranında (%90 Güven Aralığı - GA: %4-%30) artmaktadır. Digoksin terapötik aralığın üst limitine yakın dozda uygulandığında; dikkat edilmesi gerekir.

      Varfarin:

      Varfarin ile birlikte kullanıldığında klinik olarak anlamlı bir farmakokinetik etkileşim tespit edilmemiştir. Varfarin terapötik aralığın üst limitine yakın dozda uygulandığında; dikkat edilmesi gerekir.

      CYP3A4 substratları:

      Midazolam ve sisaprid gibi CYP3A4 substratları ile yapılan farmakokinetik çalışmaların sonuçları, bu ilaçlar eplerenon ile birlikte uygulandığında hiçbir anlamlı farmakokinetik etkileşim olmadığını göstermiştir.

      CYP3A4 inhibitörleri:

        Güçlü CYP3A4 inhibitörleri: Eplerenon, CYP3A4 enzimini inhibe eden ilaçlarla birlikte uygulandığında, önemli farmakokinetik etkileşimler ortaya çıkabilir. Güçlü bir CYP3A4 inhibitörü (günde iki kez 200 mg ketokonazol) eplerenonun EAA'sında %441 oranında artışa yol açmıştır (bkz. Bölüm 4.3). Bu nedenle eplerenonun ketokonazol, itrakonazol, ritonavir, nelfinavir, klaritromisin, telitromisin ve nefazodon gibi güçlü CYP3A4 inhibitörleri ile eşzamanlı kullanımı kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).

        4.6. Gebelik ve laktasyon

        Gebelik kategorisi: B

        Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

        Eplerenonun, gebe kadınlarda kullanımı için yeterli veri mevcut değildir. INSPRA'nın, çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda kullanılmasının potansiyel yararı fetusa olan potansiyel risk ile karşılaştırılarak kontrasepsiyon yöntemi kullanılıp kullanılmayacağına karar verilmelidir.

        Gebelik dönemi

        Eplerenonun, gebe kadınlarda kullanımı için yeterli veri mevcut değildir. INSPRA, gebelikte sadece potansiyel yarar fetusa olan potansiyel riskten fazla ise kullanılmalıdır.

        Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik / embriyonal / fetal gelişim / doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir (bkz. Bölüm 5.3). Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.

        Laktasyon dönemi

        Eplerenonun oral uygulamadan sonra anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Ancak, klinik öncesi veriler, eplerenon ve/veya metabolitlerin fare sütünde var olduğunu ve bu yolla maruz kalan fare yavrularının normal geliştiğini göstermiştir. Birçok ilaç insan sütüne geçtiğinden ve emzirilen bebek üzerindeki advers etkilerin bilinmeyen potansiyelinden dolayı, ilacın anne açısından önemi dikkate alınarak, emzirmeye son verilmesi veya ilacın kesilmesi konusunda karar verilmelidir.

        Üreme yeteneği/Fertilite

        İnsan fertilitesi ve üreme yeteneği hakkında özel bir veri bulunmamaktadır.

        4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

        Eplerenonun araç ve makine kullanma becerisi üzerindeki etkisiyle ilgili herhangi bir çalışma gerçekleştirilmemiştir. Eplerenon uyku hali veya kognitif fonksiyon bozukluğuna neden olmaz ancak araç veya makine kullanırken, tedavi sırasında baş dönmesi görülebileceği dikkate alınmalıdır.

        4.8. İstenmeyen etkiler

        İki çalışmada (EPHESUS ve Kalp Yetmezliğinde Hafif Hastalarda Eplerenonun Hastaneye Yatış ve Sağkalım Çalışması - EMPHASIS-HF); eplerenon ile rapor edilen yan etkilerin toplam insidansı plasebo ile benzer bulunmuştur.

        Aşağıda rapor edilen yan etkiler tedavi ile ilişkisi şüpheli olan ve plaseboya göre daha fazla gözlenen; veya ciddi ve plaseboya göre belirgin olarak daha fazla gözlenen veya pazarlama sonrası deneyimde gözlenen yan etkilerdir.

        Advers reaksiyonlar sistem organ sınıfı ve sıklık gruplandırma (çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor) açısından aşağıda listelenmiştir:

        Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar:

        Yaygın olmayan : Piyelonefrit, enfeksiyon, farenjit

        Kan ve lenf sistemi hastalıkları:

        Yaygın olmayan : Eozinofili

        Endokrin hastalıkları:

        Yaygın olmayan : Hipotiroidizm

        Metabolizma ve beslenme hastalıkları:

        Yaygın : Hiperkalemi (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4), hiperkolesterolemi Yaygın olmayan : Hiponatremi, dehidrasyon, hipertrigliseridemi

        Psikiyatrik hastalıklar:

        Yaygın : İnsomnia

        Sinir sistemi hastalıkları:

        Yaygın : Bayılma, baş dönmesi, baş ağrısı Yaygın olmayan : Hipoestezi

        Kardiyak hastalıklar:

        Yaygın : Sol ventriküler yetmezliği, atriyal fibrilasyon Yaygın olmayan : Taşikardi

        Vasküler hastalıklar:

        Yaygın : Hipotansiyon

        Yaygın olmayan : Uzuvlarda arteriyel tromboz, ortostatik hipotansiyon

        Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar:

        Yaygın : Öksürük

        Gastrointestinal hastalıklar:

        Yaygın : Diyare, mide bulantısı, konstipasyon, kusma Yaygın olmayan : Şişkinlik

        Hepato-bilier hastalıklar:

        Yaygın olmayan :Kolesistit

        Deri ve derialtı doku hastalıkları:

        Yaygın : Döküntü, kaşıntı

        Yaygın olmayan : Anjiyoödem, terlemede artış

        Kas-iskelet hastalıkları, bağ dokusu ve kemik hastalıkları:

        Yaygın : Kas spazmları, sırt ağrısı Yaygın olmayan : Kas-iskelet ağrısı

        Böbrek ve idrar yolu hastalıkları:

        Yaygın : Renal yetmezlik (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5)

        Üreme sistemi ve meme hastalıkları:

        Yaygın olmayan : Jinekomasti(erkeklerde)

        Genel hastalıklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar:

        Yaygın : Asteni Yaygın olmayan : Halsizlik

        Araştırmalar:

        Yaygın : Kan üre nitrojeni (BUN) düzeyinde artış, kanda kreatinin artışı Yaygın olmayan : Epidermal büyüme faktörü reseptöründeazalma, kan sekerinde artış

        EPHESUS çalışmasında, çok yaşlı grupta (≥ 75 yaş) sayısal olarak daha fazla inme vakası gözlenmiştir. Ancak; eplerenonla (30) karşılaştırmalı plasebo (22) grubunda; inme oluşumu arasında istatistiksel olarak belirgin bir fark görülmemiştir. EMPHASIS-

        HF çalışmasında; çok yaşlılarda (≥ 75 yaş) inme vakası sayısı eplerenon grubunda 9 ve plasebo grubunda 8 olmuştur.

        Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

        Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi'ne (TÜFAM) bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218

        35 99).

        4.9. Doz aşımı ve tedavisi

        İnsanlarda eplerenon doz aşımı vakası rapor edilmemiştir.

        İnsanda en olası doz aşımı belirtisinin hipotansiyon veya hiperkalemi olacağı tahmin edilmektedir. Semptomatik hipotansiyonun oluşabileceği durumlarda destekleyici tedaviye başlanmalıdır. Hiperkalemi söz konusu olduğunda, standart tedaviye başlanmalıdır.

        Eplerenon hemodiyaliz ile uzaklaştırılamaz. Eplerenonun aktif kömüre bağlandığı gösterilmiştir.

        Parkinson  Hastalığı Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış. Doğum Sonrası Depresyonu Doğum Sonrası Depresyonu Doğum sonrası depresyonu, doğumdan sonra her on kadından biri tarafından tecrübe edilen stresli bir durumdur.