Isolyte intravenöz uygulanıma yönelik steril, stabil ve projensiz bir çözeltidir. Bakteriyostatik madde içermez.
Her 100 ml’lik solüsyonda
Sodyum Asetat Trihidrat 0.64 g
Sodyum Klorür 0.50 g
Potasyum Klorür 0.075 g
Sodyum Sitrat Dihidrat 0.075 g
Kalsiyum Klorür Dihidrat 0.035 g
Magnezyum Klorür Heksahidrat 0.031 g
Enjeksiyonluk su q.s.
Ameliyatlı hastalardaki dehidratasyonunun önlenme ve tedavisinde Isolyte’ın elektrolit bileşimi izotonik sodyum klorür solüsyonununkinden daha uygundur.
Çünkü,
a) Daha az sodyum ve klorür içerir.
b) Bu yüzden, patolojik su ve tuz retansiyonuna yol açmaz.
c) İçindeki sodyum, klorür, kalsiyum ve magnezyum fizyolojik miktarlarda olduğundan, bu solüsyon sayesinde kan plazmasındaki elektrolit denge bozukluğu önlenir.
d) İçindeki potasyum miktarı normal plazmadakinin iki katıdır; hastalıklar, dışarıdan yeterli miktarlarda alınmama durumları ve ameliyatlar sonucu oluşmuş negatif potasyum dengesini ortadan kaldırır. Solüsyondaki potasyum düzeyi yüksek olarak düşünülmemelidir. Bunun bir kısmı biyoşimik olarak solüsyondaki sodyum ve kalsiyum tarafından antagonize edildiği gibi, potasyum eksikliği durumunda dışardan ayrıca potasyum vermek gerekir.
e) Solüsyondaki sitrat ve asetat miktarı normal plazmadaki bikarbonatın iki katına eşdeğerdir. İzotonik sodyum klorür solüsyonunda bikarbonat etkisi yoktur; ayrıca klorür içermesi nedeniyle asidoza yol açar. Isolyte, orta derecedeki asidozu düzeltir ve alkaloza sebep olmaz.
f) İzotonik sodyum klorür solüsyonu su ve tuz retansiyonu yaptığı halde, Isolyte su ve tuz diürezine yol açar.
Ameliyatlı hastalarda gerekli önlemler alınmazsa, dehidratasyon, elektrolit dengesizliği (özellikle hipopotasemi) ve asidoz sık görülür. Ameliyatlı hastalarda, akut diyareli çocuklarda ve diyabet asidozunda görülen bu komplikasyonların önlenme ve tedavisinde Isolyte, izotonik sodyum klorür solüsyonuna üstündür.
Potasyum içermesi nedeniyle bu solüsyon anüri, ağır oligüri, böbrek yetmezliği, Crush sendromu, ağır hemoliz durumlarında, sürrenal korteks yetmezliğinde, kalp blokunda ve plazmadaki potasyumun yüksek olduğu durumlarda kontrendikedir.
Solüsyon ayrıca, plazmadakinin iki katı kadar bikarbonat içerdiğinden alkalozda kontrendikedir. Bu solüsyonun uygulandığı hastalarda plazma CO2’i belirlenmelidir.
Solüsyondaki potasyum düzeyi normal plazmadakinin iki katı olduğundan uygulama yavaş olmalıdır. Plazmadaki CO2 ve potasyum düzeyleri saptanması ile, elektrokardiyografik incelemeler yapılmalıdır.
Bu uyarılara dikkat edilirse, potasyum intoksikasyonu hiçbir zaman oluşmaz.
Ağır hipopotasemi ve asidozda hastaya ayrıca potasyum ve laktat verilmelidir. Solüsyona ya da uygulama tekniğine bağlı olarak uygulama sırasında ateş reaksiyonları, enjeksiyon bölgesinde enfeksiyon, venöz tromboz, flebit, damar dışına sızma ve hipervolemi görülebilir. Belirtiler, solüsyondaki iyonların birine ya da birkaçına ait eksiklik veya fazlalıktan ileri gelebilir. Kan elektrolitleri sık kontrol edilmelidir. Hipernatremi durumlarında su tutulması ve ekstraselüler sıvı hacminin genişlemesine bağlı olarak ödem görülebilir, konjestif kalp yetmezliği ağırlaşabilir.
Potasyumlu solüsyonların uygulanımı sırasında bulantı, kusma, karın ağrısı ve diyare gibi yan etkiler bildirilmiştir.
Potasyum intoksikasyonuna bağlı belirti ve bulgular arasında, ekstremitelerde paresteziler, refleks kaybı, kas ya da solunum felci, mental konfüzyon, halsizlik, hipotansiyon, kalp aritmileri, kalp bloku, elektrokardiyografide anormallikler ve kalp durması görülebilir.
Potasyum eksikliği; nöro-müsküler işlevin bozulması, barsak dilatasyonu ve ileus ile kendini gösterir.
Magnezyumun plazmada anormal yükselmesi durumunda sıcak basması, terleme, hipotansiyon, dolaşım kolapsı ve kalp ile santral sinir sistemi işlevlerinin azalması görülür. Solunum depresyonu yaşamsal tehlike oluşturur.
Magnezyum azlığında taşikardi, hipertansiyon, aşırı sinirsel duyarlılık ve psikotik davranışlar görülebilir.
Klorür iyonları fazla miktarlarda verildiğinde, bikarbonat iyonlarının kaybı sonucu asitleştirici bir etki oluştururlar.
Fosfor eksikliği doku oksijenasyonunun bozulması ve hemolitik anemi, fosfor fazlalığı ise hipokalsemi, kramp, tetani ve kaslarda aşırı uyarılabilme durumu oluşturulabilir.
Uygulama sırasında yan etki görüldüğünde infüzyon durdurulmalı hastanın durumu değerlendirilmeli ve uygun tedavi önlemleri alınmalıdır.
BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
Yoktur.
Isolyte ameliyatlı hastalarda damar yoluyla ve 2-3 saatte bir litre hesabıyla uygulanır.
Hastanın laboratuvar ve klinik bulgularına göre (kalp-damar-böbrek fonksiyonları; dehidratasyon derecesi, idrardaki elektrolit miktarları-özellikle potasyum-asit-baz dengesi) 24 saatlik miktar 1-3 litre arasındadır.
Çocuklarda daha düşük dozlar kullanılır.
Fox’a göre akut diyareli çocuklarda diyabet veya böbrek asidozunda ve akut enfeksiyonlara bağlı dehidratasyonda kilo başına 50-150 ml Isolyte uygulanır.
DOZ AŞIMI HALİNDE ALINACAK TEDBİRLER
Parenteral tedavi sırasında hastada sıvı ya da solütlere bağlı aşırı bir yüklenme görüldüğünde, hastanın durumu değerlendirilerek düzeltici tedavi önlemleri uygulanır.
Potasyumlu solüsyonların aşırı dozajında, infüzyona son verilerek serumdaki potasyumu azaltacak şu önlemler alınır:
1- Her 20 gram dekstroza 10 ünite kristalize insülin katılmış % 10 ya da % 25 oranındaki dekstrozun sudaki solüsyonundan saatte 300-500 ml uygulanır.
2- Gerekirse hemodiyaliz veya periton diyalizi yapılır.
3- Potasyum içeren besin ve ilaçlar bırakılmalıdır. Dijitalize hastalarda plazmadaki potasyum düzeyinin hızla düşürülmesi dijital toksisitesine yol açabilir.
|
Kalp Krizi Kalbe giden kan akışı durduğunda kalp krizi meydana gelir. |
|
Artrit Artrit, oldukça yaygın bir hastalıktır ancak iyi anlaşılamamıştır. Aslında “artrit” tek bir hastalığın adı değildir; eklem ağrısı veya eklem hastalıklarını adlandırmanın gayri resmi yoludur. |