Artan idrar itrahı nedeniyle sıklıkla sıvı ve elektrolit dengesi bozuklukları ortaya çıkabilir. Aşırı diüreze bağlı olarak özellikle tedavinin başlangıcında ve bilhassa yaşlı hastalarda ve çocuklarda başağrısı, sersemlik hissi, görme bozuklukları ağız kuruluğu, hipotansiyon ve dik duruşta sirkülatuar regülasyon bozukluğu gibi gibi dolaşımla ilgili bozukluklardan söz edilebilir. Ek olarak vücut suyunun kaybı (dehidratasyon) ve dolaşımdaki kan hacminin azalmasına (hipovolemi) bağlı -özellikle yaşlılarda- trombofilinin eşlik ettiği kan konsantrasyonu artması (hemokonsantrasyon) görülebilir.
Ekstrarenal potasyum kaybının bir sonucu olara özellikle aynı zamanda potasyum alımının azaldığı ve/veya ekstrarenal potasyum kaybının arttığı (ör. kusma veya kronik diareye bağlı) bir potasyum eksikliği (hipokalemi) ortaya çıkabilir. Ayrıca karaciğer sirozu gibi hastalığı olanlarda potasyum eksikliğine eğilim gelişebilir. Böyle durumlarda hasta izlenmeli ve gerekirse potasyum verilmelidir. Potasyum eksikliği (hipokalemi), kendisini kas zayıflığı, tam veya kısmi paralizi gibi nöromüsküler semptomlarla, kusma, konstipasyon, abdomen veya barsaklarda aşırı gaz birikimi (meteorizm) gibi intestinal semptomlarla, poliüri, polidipsi gibi renal semptomlarla, impuls oluşumu ve yayılımında bozukluklar gibi kardiyak semptomlarla belli edebilir.İleri derecede potasyum eksikliği intestinal paraliziye (paralitik ileus) veya zaman zaman komaya kadar gidebilen bilinç bozulkluklarına sebebiyet verebilir. Sodyum eksikliği (hiponatremi) -özellikle tuz alımının kısıtlandığı durumlarda- böbreklerden sodyum kaybının artması sonucunda ortaya çıkabilir Bu durum kendini genellikle şu semptomlarla belli eder: baldır krampları, iştahsızlık, güçsüzlük hissi, uykulu hal, apati, konfüzyon, kusma. Artmış renal kalsiyum kaybı, kalsiyum eksikliğine (hipokalsemi) sebebiyet verebilir.Bu, nadir vakalarda tetaninin eşlik ettiği bir artmış nöromuskuler irritabilite durumunu tetikleyebilir. Prematürelerde kalsiyum içeren böbrek taşları (nefrolithiasis) oluşabilir ve böbrek dokusunda kalsiyum tuzları birikebilir (nefrokalsinosis). Artmış renal magnezyum kaybının bir sonucu olarak hipomagnezemi ve nadir vakalarda tetani veya kardiyak aritmiler gözlemlenmiştir. Hidronefroz, prostat hipertrofisi ve üreter darlıkları gibi hastalıklarda görülen miksiyon bozuklukları fazla diürez sonucu ortaya çıkabilir veya artabilir. Furosemid tedavisi sırasında serum lipidlerinin (kolesterol ve trigliseridler) seviyeleri yükselebilir. Serum üre ve kreatinin seviyeleri geçici olarak yükselebilir. Furosemid tedavisi sırasında sıklıkla kan ürik asit konsantrasyonuna artma görülür. Bu, predispoze hastalarda gut krizine neden olabilir. Şeker hastalığı varsa kan glukoz veya glukoz tolerans testinde değişiklik olabileceğinden furosemid tedavisi sonucu hastanın durumu kötüleşebilir veya latent bir diabet manifest hale dönebilir. İzole vakalarda akut pankreatit gözlenmiştir. Furosemid uygulamasından sonra nadir vakalarda, çoğu kez reversibl olan işitme bozuklukları ve/veya kulak çınlaması (tinnitus) ortaya çıkabilir. Özellikle parenteral uygulamada ve zerkler çok çabuk yapıldığı zaman, bilhassa böbrek yetmezliği mevcudiyetinde böyle bir ihtimal söz konusudur. Daha önceden mevcut olan bir metabolik alkaloz (mesela dekompanze karaciğer sirozunda) furosemid tedavisi sırasında kötüleşebilir. Nadir vakalarda bulantı, kusma ve diare gibi gastrointestinal bozukluklar görülebilir.
Zaman zaman allerjik reaksiyonlar görülebilir. Örneğin dolaşım kollapsının (şok) eşlik ettiği şiddetli ve bazen akut olarak hayatı tehdit eden reaksiyonlar (anafilaktik ve anafilaktoid reaksiyonlar) nadirdir ve daha önce sadece intravenöz uygulamayı takiben ortaya çıktıkları tanımlanmıştır. Genel bir kural olarak allerjik reaksiyonlar deri reaksiyonları (kaşıntı, ürtiker, büllöz erupsiyonlar, eritema multiforme, eksfoliyatif dermatit, purpura) şeklindedir ama ateşli haller, kan damarlarının veya böbreklerin enflamasyonu (vaskülit veya nefri
|
Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış. |
|
Mide Kanseri Mide kanseri genellikle mideyi tümüyle kaplayan ve mukus üretmekle görevli hücrelerde başlar. Bu kanser tipine adenokarsinom denir. |