Doktora danışmadan kullanılmamalıdır.
Tedavi sırasında hasta tıbbi gözetim altında bulundurulmalıdır.
Dozaj programı hastaya göre belirlenmeli ve hastanın durumu ve cevabına göre
ayarlanmalıdır; örneğin gündüz verilen dozları azaltıp akşam dozu artırılabilir veya günde
sadece tek doz verilebilir. Semptomlar büyük ölçüde kaybolduktan sonra, dozajı azaltma
girişiminde bulunulabilir. Semptomlar tekrar kötüleşirse dozaj hemen eski düzeye
yükseltilmelidir.
Amaç, özellikle otonom sinir sistemi kararlı durumda olmayan, büyüme çağındaki gençler
veya ileri yaştaki depresif hastalarda olmak üzere terapötik etkinin, mümkün olan en düşük
dozla elde edilmesidir. Bu hastalardaki terapötik cevap orta yaş grubu hastalara kıyasla
genellikle daha belirgindir.
Ludiomil tabletleri, yeterli miktarda sıvıyla birlikte bütün olarak yutulmalıdır. Günlük doz 150
mg’ı aşmamalıdır.
Doktor başka bir şekilde tavsiye etmediği takdirde aşağıdaki dozlar uygulanabilir:
Hafif-orta derecede depresyonda (özellikle ayakta tedavi edilen hastalarda) : Semptomların
şiddetine ve hastanın cevabına göre günde 1-3 defa 25 mg veya 1 defa 25-75 mg.
Ağır depresyonda (özellikle hastaneye yatırılarak tedavi edilen hastalarda): Günde 3 defa 25
mg veya 1 defa 75 mg. Gerekirse günlük doz, toleransa ve cevaba bağlı olarak bir defada
veya bölünmüş dozlarda verilmek üzere yavaş yavaş 150 mg’a kadar artırılabilir.
Diğer depresif mizaç bozuklukları; çocuklarda ve adolesans çağındakilerde : Başlangıçta
günde bir defa 25 mg önerilir. Gerekirse günlük doz, toleransa ve cevaba göre yavaş yavaş
artırılarak günde 3 defa 25 mg veya bir defa 75 mg’a kadar yükseltilebilir. Ludiomil ile
çocuklarda klinik deneyim sınırlı olduğundan yukarıdaki öneriler yalnızca yol gösterici olarak
yorumlanmalıdır. Adolesans çağındakilerde gerekirse dozaj, erişkinlerdeki düzeye
yükseltilebilir.
Yaşlı hastalarda: Genel olarak daha düşük dozlar önerilir. Başlangıçta günde bir defa 25 mg
kullanılır. Gerekirse günlük doz, toleransa ve cevaba göre yavaş yavaş artırılarak günde 3
defa 25 mg veya bir defa 75 mg’a kadar yükseltilebilir.
DOZ AŞIMI VE TEDAVİSİ
Aşırı dozda alınan Ludiomil’in belirti ve semptomları, trisiklik antidepresanlar ile bildirilenlere
benzerdir. Kardiyak anormallikler ve nörolojik bozukluklar, başlıca komplikasyonlardır.
Çocuklarda ne miktar olursa olsun kazara Ludiomil alınması, ağır ve ölümle sonuçlanabilecek
bir olay olarak ele alınmalıdır.
Belirti ve semptomlar
Aşırı doz alınmasını izleyen genellikle ilk 4 saat içerisinde görülen semptomlar, 24 saatte
maksimal düzeye ulaşır. Emilimin gecikmesi (antikolinerjik etki), yarılanma ömrünün uzun
olması ve enterohepatik dolaşım nedeniyle, hasta 4-6 güne kadar risk altındadır.
Aşağıdaki belirtiler ve semptomlar görülebilir.
Merkezi sinir sistemi : Uyuşukluk, şuur bulanıklığı, koma, ataksi, huzursuzluk, ajitasyon,
reflekslerde şiddetlenme, kas rijiditesi ve koreo-atetoik hareketler, konvülsiyonlar.
Kardiyovasküler sistem : Hipotansiyon, taşikardi, aritmiler, iletim bozuklukları, şok, kalp
yetmezliği; çok ender olarak dolaşım durması.
Ayrıca, solunum depresyonu, siyanoz, kusma, ateş, midriyazis, terleme ve oligüri veya anüri
görülebilir.
Tedavi
Spesifik bir antidotu yoktur ve tedavi esas itibariyle semptomatik ve destekleyicidir.
Aşırı dozda Ludiomil alan hastalar, özellikle çocuklar, hastaneye yatırılmalı ve en az 72 saat
boyunca yakın gözetim altında tutulmalıdır.
Midenin, yıkanarak ya da bilinci yerinde hastalar kusturularak mümkün olduğunca çabuk
boşaltılması gerekir. Eğer hastanın bilinci yerinde değilse, mide yıkama işlemine başlamadan
önce hava yolu, balonlu bir endotrakeal tüp kullanılarak güvence altına alınmalı ve hasta asla
kusturulmamalıdır. İlacın antikolinerjik etkisi midenin boşalmasını geciktirebileceğinden bu
önlemlerin en az 12 saat ya da daha uzun bir süre boyunca sürdürülmesi önerilir. Aktif kömür
kullanılması, ilacın emiliminin azaltılmasında yardımcı olabilir.
Semptomların tedavis
|
Travma Sonrası Bunalımı Travmatik bir olay, günlük olağan olayların dışında olan ve kişiyi derinden
rahatsız eden bir olaydır.Birçok olay böyle bir etki gösterebilir. |
|
Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış. |