MITOXANTRON EBEWE 20mg/10ml 1flakon {Liba} Formülü
(10 ml için):
injeksiyonluk su
Farmakodinamik özellikler: Etki mekanizmasının belirlenmemiş olmasına rağmen, mitoksantron DNA-reaktif bir ajandır. Olası etkisi hızlı çoğalan ve yavaş gelişen neoplazmalara karşı gösterdiği düşünülür. Çoğalan ve çoğalmayan insan hücre kültürleri üzerine hücre öldürücü bir etkiye sahiptir.
Farmakokinetik özellikler: Mitoksantron tek bir intravenöz uygulamadan sonra üç fazlı bir plazma klerensi göstermektedir. İnsanlarda tekrarlanan günlük dozlamaya ait farmakokinetik çalışmalar yapılmamıştır. Terminal eliminasyon fazında doku konsantrasyonu kandakinden fazladır. Beyin, omurilik, göz ve omurilik sıvısına geçişi düşüktür. Plazma proteinlerine konsantrasyondan bağımsız olarak %78 oranında bağlandığı görülmektedir. Mitoksantronun metabolizması ve eliminasyonu: Dozlamadan sonraki ilk 5 gün içinde mitoksantronun %11’i veya daha azı idrarda bulunmaktadır ve %25’i veya daha azı feçeste bulunmaktadır. �drarla atılan kısmın %65’i değişmemişşekildedir. Geri kalan %35’lik kısmı primer olarak mono ve dikarboksilik asid türevleri ve bunların konjugatlarından oluşmaktadır. Bu karboksilik asit metabolitleri DNA reaktif/sitosidal değildir ve oluşma yolları bilinmemektedir. Mitoksantron böbrekler yoluyla ve feçesle atılır. Eliminasyon fazı yarı ömrü 23 ila 215 saat arasındadır (ortalama 75 saat). Atılımın yaklaşık üçte ikisi ilk gün içerisinde gerçekleşmektedir. Yaşlılardaki ve çocuklardaki farmakokinetiği bilinmemektedir. Irk ve cinsiyetin mitoksantron farmakokinetiği üzerine etkileri bilinmemektedir. Böbrek bozukluğu olan hastalardaki farmakokinetiği bilinmemektedir. Mitoksantron klerensi karaciğer bozukluğunda azalmaktadır. Ciddi karaciğer bozukluğu olanlarda (bilirübinin 3.4 mg/dL’den fazla olduğu), EAA (eğri altı alan) değeri, karaciğer fonksiyonu normal olanlardan 3 kat daha fazladır. Bu durumda doz ayarlanmasına izin verecek laboratuar çalışmaları şu anda bulunmamaktadır.
Mitoksantron, ilerlemiş meme kanseri, non-Hodgkin lenfoma ve erişkin akut nonlenfositik lösemi tedavisinde tek başına veya diğer antineoplastik ajanlarla kombine olarak kullanılır. Mitoksantron ayrıca ameliyatla çıkarılamayan primer hepatoselüler karsinomanın palyatif tedavisinde de kullanılmaktadır.
- Mitoksantron, kanser tedavisinde kemoterapötik ajanların kullanımında deneyimli uzman doktor gözetiminde uygulanmalıdır. Diğer benzer sitotoksik ajanlarla olduğu gibi, mitoksantron tutulurken dikkatli olunmalıdır.
- Tedavi süresince klinik hematolojik ve biyokimyasal parametreler düzenli olarak izlenmelidir. Tedavi kürü süresince düzenli olarak tam kan sayımı yapılmalıdır. Bu sayımlara dayalı olarak dozaj ayarlamaları gerekli olabilir.
- Mitoksantron, miyelosupresyonlu veya genel durumu zayıf olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Konjestif kalp yetmezliği ve sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunda azalma gibi fonksiyonel kardiyak değişiklik vakaları bildirilmiştir. Bu kardiyak olayların büyük kısmı, önceden antrasiklinlerle tedavi edilen veya öncesinde mediastinal/torasik radyoterapi gören ya da kalp rahatsızlığı olan hastalarda ortaya çıkmıştır. Bu kategorilerdeki hastaların, tam sitotoksik dozda ve mitoksantron dozaj şeması ile tedavi edilmeleri önerilmektedir. Bununla beraber, bu hastalarda ayrı bir dikkat gereklidir, tedavi başlangıcından itibaren dikkatli ve düzenli kardiyak muayene önerilmektedir.
- Uzun süreli mitoksantron tedavisi ile ilgili deneyimler şu anda sınırlı olduğundan, tanımlanamayan risk faktörleri taşımayan hastalarda da, toplam dozun 160 mg/m2‘yi aştığı durumlarda kardiyak muayenenin yapılması önerilmektedir.
- Ağır karaciğer yetmezliği olan hastalar tedavi edilirken dikkatli bir gözlem önerilmektedir.
- Mitoksantronun in vitro ve in vivo araştırmalarda mutajenik olduğu ve ilacın uygulanımı ile malign neoplazi gelişimi arasında olası bir ilişki olduğu saptanmıştır. Insanlardaki karsinojenik potansiyeli bilinmemektedir.
- Mitoksantronun intravenöz yol dışında başka bir uygulama şekli ile ilgili deneyim yoktur.
- Intratekal kullanımının güvenilirliği belirlenmemiştir.
- Mitoksantron kullanırken diğer potansiyel sitotoksik bileşiklerdeki gibi önlemler alınmalıdır (eldiven, maske, önlük). Deri ve muköz membranlarla temasından kaçınılmalıdır. Sitotoksik ilaç kullanım kılavuzu izlenmelidir.
Mitoksantronun yan etkilerinin, özellikle ciddi, geri dönüşsüz veya hayatı tehdit eden özelliktekilerin insidansının düşük olması klinik bakımdan iyi tolere edildiğini gösterir. Mitoksantronun önerilen dozlarından sonra bir dereceye kadar lökopeni beklenir. Lökopeni genellikle geçicidir; dozlamadan yaklaşık 10 gün sonra en alt düzeylerine ulaşır ve iyileşme 21. gün civarında ortaya çıkar. Her 21 günde bir tek dozla, lökosit 2 sayısının 1000/mm3’ün altına düşmesi nadirdir. Trombositopeni oluşabilir. Anemi daha az sıklıkla oluşur. Önceden kemoterapi veya radyoterapi gören hastalarda veya zayıf hastalarda daha ciddi ve uzun süreli miyelosupresyon olabilir. Mitoksantron, ilerlemiş meme kanseri ve lenfoma tedavisinde, her 21 günde bir tek bir enjeksiyon şeklinde kullanıldığında en çok karşılaşılan yan etkiler, vakaların çoğunda hafif ve kısa süreli olmasına rağmen bulantı ve kusmadır. Alopesi oluşabilir, fakat genellikle minimal ciddiyettedir ve terapi kesildikten sonra geri döner. Nadiren bildirilen diğer yan etkiler, allerjik reaksiyonlar, amenore, anoreksi, konstipasyon, diyare, dispne, halsizlik ve zayıflık, ateş, gastrointestinal kanama, stomatit/ mukozit/ konjunktivit ve somnolans, konfüzyon, anksiyete ve hafif parestezi gibi non-spesifik nörolojik yan etkileri içermektedir. Damar dışına sızmanın ardından nadiren doku nekrozu bildirilmiştir. Lösemili hastalarda, özellikle stomatit ve mukozitin sıklığı ve ağırlığında bir artma olmasına rağmen, yan etki özellikleri genellikle benzerdir.
Serum kreatinin ve kan üre azotu seviyelerinin yükselmesi, karaciğer enzim seviyelerinde artış (lösemili hastalarda ağır karaciğer bozuklukları nadiren bildirilmiştir) gibi laboratuvar test değerlerindeki değişiklikler nadiren gözlenmiştir. Azalmış sol ventriküler ejeksiyon fraksiyonu, EKG değişiklikleri ve akut aritmi gibi kardiyovasküler etkiler nadiren klinik önem taşımaktadır. Konjestif kalp yetmezliği bildirilmiştir ve genellikle digital ve/veya diüretiklerle tedaviye iyi yanıt vermiştir. Lösemili hastalarda, kardiyak yan etkilerin frekansında bir artış gözlenmiştir; hastaların çoğu önceden antrasiklin terapisi gördüğünden ve lösemik hastalarda klinik kürler anemi, ateş, sepsis ve intravenöz sıvı tedavisi ile sıklıkla karmaşık hale geldiğinden; bu vakalarda mitoksantronun direkt rolünü değerlendirmek zordur. Mitoksantron, uygulamadan 24 saat sonra idrara mavi-yeşil renk verebilir ve bunun beklendiği hastalara söylenmelidir. Nadiren deri ve tırnakların mavi renk aldığı bildirilmiştir. Tırnak distrofisi veya skleranın daha sonra geriye dönen mavi renk alması çok nadirdir.
BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ
Mitoksantronun diğer miyelosupresif ilaçlarla kombinasyonu, mitoksantronun ve/veya eşlik eden ilacın miyelotoksisitesini artırabilir. Mitoksantron, bir çökelti oluşabileceğinden, heparin gibi moleküllerle aynı infüzyonda karıştırılmamalıdır. Mitoksantron, diğer ilaçlarla aynı infüzyonda karıştırılmamalıdır.
Erişkinler:
İlerlemiş Meme Kanseri, Non-Hodgkin Lenfoma, Hepatoma: Tek Başına kullanım Dozajı: Tek ajan olarak kullanılan mitoksantronun önerilen başlangıç dozu 21 günlük aralarla tekrarlanabilen tek bir intravenöz doz şeklinde verilen, vücut yüzeyi alanına göre 14 mg/m2’dir. Daha önce almış olduğu kemoterapi nedeniyle veya zayıf genel durumundan dolayı yetersiz kemik iliği rezervlerine sahip hastalarda, daha düşük bir başlangıç dozajı (12 mg/m2 ) önerilmektedir. Dozaj değişikliği ve takip eden dozlamanın zamanlaması, miyelosupresyonun derecesine ve süresine bağlı olarak, klinik karara göre belirlenmelidir. Sonraki kürler için, 21 gün sonra lökosit ve trombosit sayılarının normal düzeylere dönmesi durumunda, genellikle ilk doz tekrarlanabilir. Aşağıdaki tablo, ilerlemiş meme kanseri, non-Hodgkin lenfoma ve hepatoma tedavisinde, hematolojik en alt sınırlara (genellikle dozlamadan yaklaşık 10 gün sonra meydana gelir) göre dozaj ayarlamasının bir klavuzu olarak öne sürülmektedir. Önceki dozdan sonra en alt sınırlarLökosit | Trombosit | İyileşme süresi | Yeterli hematolojik iyileşmeden | |||||||||||||||||||||||||||||||||||
(/mm3) | (/mm3) | sonraki ta
Liba Laboratuarları A.Ş.
İLAÇ EŞDEĞERLERİ
|