NAPRO-PAC tedavi paketi 28+56 Klinik Özellikler

Lansoprazol + Naproksen }

Kas İskelet Sistemi > Non-steroid
Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. | 30 December  1899

4.1. Terapötik endikasyonlar

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloj i/uygulama sıklığı ve süresi:

Osteoartrit, romatoid artrit, ankilozan spondilit tedavisinde NSAİİ ile ilişkili gastrik ülser riskinin azalması;

Napro-PACTn en yüksek günlük naproksen dozu günde iki kez alınan 500 mgTık 2 tabletten oluşur (maksimum
1000
mg/gün).

Günlük lansoprazol dozu 15 mg olup, 1 kapsülden oluşur.

Napro-PAC Tedavi Paketi 12 haftadan daha uzun süre kullanılamaz.

Uygulama şekli : Lansoprazol kapsül ve naproksen tabletlerden bir tanesi sabah kahvaltısından önce bir bardak suyla alınır. İkinci naproksen tablet akşam yine bir bardak suyla yutulur.

Böbrek/Karaciğer yetmezliği: Hafif ve orta böbrek yetmezliği olan hastalarda ya da yaşlı hastalarda, Napro-PAC’ın 15 mg’lık lansoprazol bileşeni için doz ayarlamasına gerek görülmemektedir. Ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalarda lansoprazol için doz ayarlanması gerekmektedir.

Naproksen için;

- Böbrek fonksiyon testleri bozulduğu takdirde kullanılmamalıdır.

Karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanılırken dikkatli olunmalıdır.

- Karaciğer fonksiyon testlerinden bir veya daha çoğunun nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçlar ile yükseldiği bildirilmiştir.

Pediyatrik popülasyon : Naproksen, 16 yaşından küçük çocuklarda kullanılmamalıdır. Napro-PAC tedavi paketi kullanımının çocuklarda etkinlik ve güvenilirliği saptanmamıştır.

4.3. Kontrendikasyonlar

Napro-PAC, lansoprazol ve naproksen ürünlerinin herhangi bir bileşenine karşı bilinen aşırı duyarlılığı olan ya da aleıjik reaksiyon geliştiren hastalarda kontrendikedir.

Naproksen, asetil salisilik asidin ya da diğer non steroidal antiinflamatuvar/analjezik ilaçların astım sendromu, ürtiker, rinit ve nazal polip gibi durumlara neden olduğu hastalarda da kontrendikedir. Her iki tip reaksiyon da Ölümcül olma potansiyeline sahiptir. İster gerçek aleıjik tipte olsun, ister farmakolojik idiosinkratik tipte (Örnek; asetil salisilik asid aşırı duyarlılık sendromu), naproksene karşı gelişen anafilaktoid reaksiyonlar genellikle bu türden reaksiyonlara ilişkin hikayesi olan kişilerde ortaya çıkmaktadır. Tedavi süresince bu tür semptomlann gözlendiği koşullarda tedavi kesilmelidir.

Koroner arter bypass cerrahisi öncesi ve sonrası ve peri-operatif ağrı tedavisinde kullanılmamalıdır.

Ciddi renal yetmezlik ve kreatinin klerensi 30 ml/dakika’nın altında olduğu durumlarda,

şiddetli hepatik yetmezlik ya da şiddetli kalp yetmezliği durumlarında kontrendikedir.

Atazanavir ile beraber kullanılmamalıdır.

Gebeliğin son trimesterinde kontrendikedir.

Nadir kalıtımsal früktoz intoleransı, glikoz-galaktoz malabsorpsiyon veya sükraz-izomaltaz yetmezliği problemi olan hastalann bu ilacı kullanmamaları gerekir.

Genel önlemler Naproksen

Naproksen’in selektif siklooksijenaz-2 inhibitörleri dahil olmak üzere diğer NSAİ ilaçlarla birlikte kullanılmasından kaçınılmalıdır.

Naproksen’in kortikosteroidlerin (kortizon) yerine ya da kortikosteroid yetersizliğini tedavi etmek amacıyla kullanılabileceği düşünülemez.

Lansoprazol

Lansoprazol tedavisine verilen semptomatik yanıt gastrik malignensinin varlığına engel oluşturmamaktadır.

Lansoprazol’e ait azalmış asit salınımı gastrointestinal kanalda normalde bulunan bazı mikroorganizmaların artışına neden olabilir. Lansoprazol tedavisi Salmonella ve Campylobacter enfeksiyonlarında artışa yol açabilir.

Kardiyovasküler etkiler Kardiyovasküler Trombotik Olaylar

Çeşitli COX-2 selektif ve non-selektif NSAİİ’lerin üç yıl kadar süren klinik çalışmaları, ölümcül olabilen ciddi kardiyovasküler (KV) trombotik olay, miyokard infarktüsü ve inme riskinin arttığını göstermiştir. CÖX-2 selektif veya non-selektif tüm NSAİİTer benzer risklere sahip olabilir. KV hastalığı veya KV risk faktörleri olduğu bilinen hastalar, daha fazla risk altındadır. NSAİİ ile tedavi edilen hastalarda potansiyel KV riskinin en aza indirilmesi için, en düşük etkili doz olası en kısa süreyle kullanılmalıdır. Hekimler ve hastalar daha önceden KV semptomlar olmasa dahi bu tür semptomlara karşı hazırlıklı olmalıdır. Hastalar ciddi KV belirti ve/veya bulgular ve bunlar ortaya çıktığı takdirde yapılacaklar hakkında bilgilendirilmelidirler.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

4.3. Kontrendikasyonlar

Hipertansiyon

Naproksen’in dahil olduğu NSAİİ’ler yeni hipertansiyon gelişimine veya var olan hipertansiyonun kötüleşmesine neden olurlar ve bu rahatsızlıkların her biri KV olay riskinin artmasına katkıda bulunabilmektedir. NSAİİ kullanırken, tiyazid veya loop diüretikleri kullanan hastalarda, bu terapötiklere karşı verilen yanıt bozulabilir. Naproksen’in dahil olduğu NSAİİ’ler hipertansiyonu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır, NSAİİ tedavisine başlanırken ve tedavi süresince, kan basıncı (KB) yakından izlenmelidir.

Konjestif Kalp Yetmezliği ve Ödem

NSAİİ’leri alan bazı hastalarda, sıvı tutulması ve ödem gözlenmiştir. Naproksen, sıvı tutulması veya kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

Kalp yetmezliği, kalp fonksiyon bozukluğu, karaciğer fonksiyon bozukluğu ve hipertansiyon da dahil olmak üzere sodyum kısıtlamasının söz konusu olduğu hastalarda kullanılırken dikkatli olunmalıdır.
10
günden sonraki kullanımlarda bu risklerde artış olmaktadır.

Gastrointestinal Etkiler - Ülserasyon. Kanama ve Perforasyon Riski:

Naprokseırin dahil olduğu NSAİİ:ler, ölümcül olabilen enflamasyon, kanama, ülserasyon, mide, ince ve kalın barsak perforasyonu gibi ciddi gastrointestinal (Gİ) advers olaylara neden olabilirler. Bu ciddi advers olaylar NSAİİ’ler ile tedavi edilen hastalarda herhangi bir uyarıcı semptom olmadan veya uyarıcı semptomla birlikte, herhangi bir zamanda gelişebilirler. NSAİİ tedavisi sırasında üst Gİ kanalda ciddi advers olay gelişen beş hastadan yalmzca biri semptomatiktir. NSAİİ’lerin neden olduğu üst Gİ kanal ülserleri, yoğun kanama ve perforasyon 3 ila
6
ay tedavi uygulanan hastalann yaklaşık % l’inde ve 1 yıl tedavi olan hastalarda yaklaşık % 2-4’ünde ortaya çıkmaktadır. Bu eğilim uzun süreli kullanımda devam etmektedir ve tedavinin herhangi bir anında ciddi Gİ olay gelişme olasılığını artırmaktadır. Ancak kısa süreli tedavi bile risksiz değildir.

NSAİİ’ler. önceden ülser veya gastrointestinal kanama hikayesi olan hastalarda çok dikkatli reçetelenmeüdir. Önceden peptik ülser ve/veya gastrointestinal kanama öyküsü olan ve NSAİİ kullanan hastalarda, Gİ kanama riski bu risk faktörleri olmayan hastalara göre 10 kat artmıştır. NSAİİ ile tedavi edilen hastalarda. Gİ kanama riskini artıran diğer faktörler, beraberinde oral kortikosteroid veya anti-koagtilan kullanılması, uzun süreli NSAİİ kullanımı, sigara içilmesi, alkol kullanımı, ileri yaş ve genel durum bozukluğudur. Ölümcül Gİ olaylara ait spontan bildirimlerinin çoğu, yaşlı veya genel sağlık durumu kötü hastalara aittir, dolayısıyla bu hasta gruplarının tedavisinde dikkatli olunmalıdır.

NSAİİ ile tedavi edilen hastalarda potansiyel Gl olay riskinin en aza indirilmesi için en düşük etkili doz, olası en kısa sürede kullanılmalıdır. Doktorlar ve hastalar NSAİİ kullanımı sırasında gelişebilecek Gİ kanama ve ülserasyon belirti ve semptomlarına karşı hazırlıklı olmalıdırlar ve eğer ciddi Gİ advers olaydan şüphelenirler ise, derhal ek değerlendirmeye ve tedaviye başlanmalıdır. Bu yaklaşım ciddi Gİ advers olayın ortadan kalkmasına kadar NSAİİ’lerin kesilmesi olmalıdır. Yüksek riskli hastalar için NSAİİ içermeyen alternatif tedaviler düşünülmelidir.

Böbrekler üzerine etkileri Naproksen

NSAİİ’lerin uzun süre kullanımı renal papiller nekroza ve diğer böbrek hasarlarına neden olur. Böbrek perfüzyonunun sağlanmasında prostaglandinlerin kompansatuar etkinliği olan hastalarda da renal toksisite gözlenmiştir. Bu hastalarda non-steroid anti-inflamatuar ilaç kullanımı, doza bağımlı olarak prostaglandinlerin yapımında azalmaya ve ikincil olarak böbrek kan akımını azaltarak böbrek dekompansasyonunun açıkça hızlanmasına neden olabilir. Böbrek fonksiyon bozukluğu, kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği olanlarda, diüretik ve ADE inhibitörleri alanlarda ve yaşlı hastalarda bu reaksiyonun riski daha fazladır. NSAİİ tedavinin kesilmesiyle, genellikle tedavi öncesi duruma geri dönülür.

İlerlemiş Böbrek Hastalığı

Naprokseırin ilerlemiş böbrek hastalığı olanlarda kullanımına dair herhangi bir kontrollü klinik çalışma verisi yoktur. Bu nedenle Naproksen, ilerlemiş böbrek hastalığı olanlarda önerilmemektedir. Eğer Naproksen mutlaka kullanılacaksa, hastaların böbrek fonksiyonlarının yakın takibi uygundur.

Lansoprazol

Şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda plazma protein bağlama düzeyi, 60 mg lansoprazol uygulamasının ardından %1.0 -1.5 oranında düşüş göstermektedir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda eliminasyon yan-ömrü kısalmıştır, toplam EAA düzeyi (serbest ve bağlı olmak üzere) düşmüştür. Buna karşın plazmadaki serbest lansoprazolle ilişkili EAA, böbrek yetmezliğinin derecesiyle ilintili değildir; Cmax ile Tmax sağlıklı bireylerde elde edilenlerden farklılık göstermemektedir.

Kemik kırığı

Yayınlanmış çeşitli gözlemsel çalışmalar, proton pompası inhibitörü (PPI) tedavisinin, kalça, el bileği ya da omurgada osteoporoza bağlı kırık riskinde bir artışla ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Çoklu günlük dozlar ve uzun süreli proton pompası inhibitörü (PPI) tedavisi (bir yıl ya da daha fazla) şeklinde tanımlanan yüksek doz alan hastalarda kınk riski artmıştır. Hastalar, tedavi edildikleri durum için uygun olan en düşük dozda ve en kısa süreli PPI tedavisini almalıdır.

Hipomagnezemi

PPI’larla en az 3 ay süreyle tedavi edilen hastalarda ve çoğu olguda da bir yıl tedaviden sonra nadiren semptomatik ve asemptomatik hipomagnezemi bildirilmiştir. Ciddi advers olaylar, tetani, aritmiler ve nöbetleri içermektedir. Çoğu hastada hipomagnezemi tedavisi, magnezyum replasmanını ve PPI tedavisinin kesilmesini gerektirmektedir. Uzun süre tedavi alması beklenen ya da PPL lan digoksin gibi ilaçlar ya da hipomagnezemiye neden olabilecek ilaçlarla (örn. diüretikler) birlikte alan hastalar için, sağlık mesleği mensuplan PPI tedavisine başlamadan önce ve daha sonra periyodik olarak magnezyum düzeylerini takip edebilirler.

Nöroendokrin tümörler için yapılan incelemelerle etkileşimler

Gastrik asit düzeyindeki ilaç kaynaklı azalmalara sekonder olarak serum kromogramin A (CgA) düzeyleri artmaktadır. Artmış CgA düzeyi nöroendokrin tümörler için yapılan tam incelemelerinde yanlış pozitif sonuçlara yol açabilir. Uygulayıcılar CgA düzeylerini değerlendirmeden önce geçici olarak PPI tedavisine ara vermeli ve eğer başlangıçtaki CgA düzeyleri yüksek ise testi tekrar etmelidirler. Eğer seri testler yapılıyorsa (örn. monitorizasyon için) testler arasındaki referans aralıkları değişebileceği için testler aynı laboratuarda yapılmalıdır.

Karaciğer üzerine etkileri

Naproksen dahil olmak üzere, NSAİİ’leri alan hastaların % 15 kadarında, karaciğer testlerinin bir veya birden fazlasında sınırda artışlar olabilir. Bu laboratuar anormallikleri tedavi milddetince ilerleyebilir, değişmeyebilir veya geçici olabilir. NSAİİ dere ait klinik çalışmalarda, hastaların yaklaşık % Uinde ALT ve AST’de belirgin yükselmeler (normal değerin üst sınırının üç veya daha fazla katı) bildirilmiştir. Ayrıca nadiren sarılık ve ölümcül fulminan hepatit. karaciğer nekrozu ve karaciğer yetmezliğini (bazıları fatal sonuçlanan) içeren nadir ciddi karaciğer reaksiyonlan bildirilmiştir.

Naproksen ile tedavi sırasında, bir hastada karaciğer disfonksiyonu geliştiğine dair belirti ve/veya bulgular ortaya çıktığında veya anormal karaciğer testleri olanlarda, daha ciddi karaciğer reaksiyonlarının gelişimine ait kanıtlar incelenmelidir. Karaciğer hastalığı ile İlişkili klinik belirti veya bulgular ya da sistemik belirtiler (ör; eozinofiii, deri döküntüsü, vs.) ortaya çıkar ise, Naproksen tedavisi kesilmelidir.

Hematolojik etkiler

Naproksen dahil olmak üzere, NSAİİ alan hastalarda bazen anemi gözlenebilir. Bunun nedeni sıvı retansiyonu. gizli veya aşikar Gİ kan kaybı veya eritropoez üzerindeki tam olarak tanımlanmamış etkilerdir, Naproksen dahil olmak üzere, uzun süreli NSAİİ alan hastalarda, herhangi bir anemi belirti veya bulgusu gözlenirse hemoglobin ve hematokrit değerleri kontrol edilmelidir.

NSAİİ’ler trombosit agregasyonunu İnhibe eder ve bazı hastalarda kanama zamanının uzadığı gösterilmiştir. Aspirinden farklı olarak, trombosit fonksiyonları üzerindeki etkileri kantitatif olarak daha az, kısa süreli ve geri dönüşümlüdür. Pıhtılaşma bozuklukları olan veya antikoagülan alan hastalarda olduğu gibi, trombosit fonksiyonundaki değişikliklerden olumsuz şekilde etkilenen ve Naproksen alan hastalar, dikkatlice takip edilmelidir.

Anafilaktoid Reaksiyonlar

Diğer NSAİİ’lerle olduğu gibi, Naproksen’e karşı daha önceden manız kaldığı bilinmeyen hastalarda anafilaktoid reaksiyonlar oluşabilir. Naproksen, aspirin triyadı olan hastalara verilmemelidir. Bu semptom kompleksi tipik olarak nazal polipi olan veya olmayan, rinit geçiren astım hastalarında veya aspirin veya diğer NSAİİ alımı sonrasında potansiyel olarak ölümcül. ciddi bronkospazm sergileyen hastalarda gelişir. (bakınız, KONTRENDİKASYONLAR ve ÖNLEMLER* - önceden mevcut astım). Anafilaktoid reaksiyon gelişen vakalarda acil müdahale düşünülmelidir.

Oküler etkiler

Çalışmalarda, Napro-PAC tedavi paketindeki naproksen uygulamasına dayandınlabilecek oküler değişiklikler gösterilmemiştir. Nadir olgularda, papillit, retrobulbar optik nörit ve papillödem gibi istenmeyen oküler bozukluklar, naproksen dahil olmak üzere NSAİ ilaç kullananlar tarafından bildirilmiştir, ancak nedensel ve etki ilişkisi saptanmamıştır; dolayısıyla Napro-PAC tedavisi sırasında görme bozukluğu gelişen hastalara oftalmolojik muayene yapılmalıdır.

Deri Reaksiyonlan

Naproksen de dahil olmak üzere, NSAİİ’ler ölümcül olabilen eksfoliyatif dennatit, Stevens-Johnson sendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroz (TEN) gibi ciddi advers cilt olaylarına neden olabilir. Bu ciddi olaylar, uyarı olmadan oluşabilir. Hastalar ciddi deri rahatsızlığı belirti ve bulgularına karşı uyarılmalıdırlar ve deri döküntüsü veya diğer aşırı duyarlık belirtilerinden birisi oluştuğunda ilaç kullanımı kesilmelidir.

Hamilelik

Hamileliğin son döneminde diğer NSAİİ’ler gibi Naproksen de ductus ait eri o sus’un erken kapanmasına neden olabileceği İçin, kullanımından kaçınılmalıdır.

Önceden mevcut astım

Astımı olan hastalarda, aspirine duyarlı astım olabilir. Aspirine duyarlı astımı olan hastalarda aspirin kullanımı, ölümcül olabilen ciddi bronkospazm ile ilişkilendirilmiştir. Bu tür aspirine duyarlı hastalarda, aspirin ve diğer non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar arasında, bronkospazm dahil, çapraz reaksiyon bildirilmiş olduğundan, bu hastalarda Naproksen uygulanmamalı ve önceden beri astımı bulunan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.

Alzheimer hastalığı riski olanlarda dikkatli kullanılması gerekmektedir.

Yaşlı hastalara ait önlemler

Farmakokinetik profil yaşlı hastalarda herhangi bir değişiklik sergilemez.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Naproksen için;

NSAİ ilaçlar ile ilişkili ciddi advers olayların tetiklenmesine ait kümülatif risk nedeniyle, Naproksen ve diğer NSAİ ilaçların birlikte uygulanması önerilmemektedir.

Antiasid veya kolestiramin ile birlikte uygulanması naproksenin emilimini geciktirebilir, ancak emilim miktarını etkilemez.

Naproksen’in besinler ile birlikte uygulanması, naproksenin emilimini geciktirebilir, ancak emilim miktarını etkilemez.

Naproksen plazma albuminine yüksek oranda bağlanmaktadır; dolayısıyla kumarin tipi antikoagülanlar, sülfonilüreler, hidantoinler, diğer NSAİ ilaçlar ve aspirin gibi albumine bağlanan diğer ilaçlar ile teorik olarak etkileşme potansiyeli vardır. Naproksen ile birlikte bir hidantoin, sülfonamid veya sülfonilüre alan hastalar, gerektiğinde doz ayarlaması için gözlenmelidir.

Klinik çalışmalarda naproksen ve kumarin tipi antikoagülanlar arasında anlamlı bir etkileşim gözlenmemesine rağmen, NSAİ ilaçlar varfarin gibi antikoagülanlann etkilerini güçlendirebilmektedir. Naproksen trombosit agregasyonunu azaltmaktadır ve kanama zamanını uzatmaktadır. Kanama zamanı belirlenirken, bu etki unutulmamalıdır.

Probenesid

Probenesid ile birlikte verilirken dikkatli olunmalıdır, zira naproksen plazma konsantrasyonlarını artırmaktadır ve bu kombinasyon ile naproksenin yarı ömründe bir artış bildirilmiştir.

Siklosporin

Tüm NSAİflerde olduğu gibi, siklosporinle birlikte kullanıldığında, artmış nefrotoksisite riskinden dolayı dikkatli olunması gerekir.

Mifepriston

NSAİİ’ler mifepristonun etkisini azaltabileceğinden, mifepriston uygulamasından sonra 8-12 gün boyunca NSAİİ’ler kullanılmamalıdır.

Beta-blokörler

Naproksen, beta-blokörleriıı anti-hipertansif etkilerini azaltabilir.

Kardiyak glikozitler

NSAİİ’ler kardiyak glikozitlerle birlikte uygulandığında, kardiyak yetmezliği şiddetlendirebilir. glomerüler fıltrasyon hızını azaltabilir ve plazma kardiyak glikozit seviyelerini artırabilir.

Takrolimus

NSAİİTer takrolimus ile birlikte verildiğinde, muhtemel nefrotoksisite riski mevcuttur.

Z i davudin

NSAİİ’ler zidavudin ile birlikte verildiğinde, hematolojik toksisite riski artabilir. Zidavudin ve ibuprofenle eş zamanlı tedavi gören HIV (+) hemofili hastalarında, hemartroz ve hematom riskinin arttığına dair bulgular mevcuttur.

SSRI’lar

Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) ile NSAİİ*lar kombine edildiklerinde, gastrointestinal kanama riski artmaktadır.

Steroıdler

Diğer NSAİİMerde olduğu gibi kortikosteroidlerle birlikte uygulandığında, artmış gastrointestinal ülserasyon ya da kanama riskinden dolayı dikkatli olunmalıdır.

Tedavi sırasında steroid dozajı azaltılacak veya kesilecek ise, steroid dozajı yavaşça azaltılmalıdır ve hastalar, adrenal yetmezlik ve artrit semptomlarında alevlenme gibi advers etkilerin görülmesi açısından yakından gözlenmelidir.

Kinolonlar

Hayvan çalışmalarından elde edilen veriler, NSAİİTerin kinolon antibiyotikleri ile ilişkili konvülsiyon riskini artırabileceğini göstermiştir. Kinolon kullanan hastalar konvülsiyon gelişmesi ile ilgili artmış risk altmda olabilir.

ADE-İnhibitörleri

NSAİİTerinin ADE inhibitörlerinin antihipertansif etkinliğini azaltabildikleri bildirilmiştir. NSAİİ ile birlikte ADE-inhibitörleri alan hastalarda bu etkileşime dikkat edilmelidir.

Aspirin

Naproksen, aspirin ile beraber uygulandığında, proteine bağlanması azalır, ancak serbest Naproksen’in klerensi değişmez. Bu etkileşimin klinik önemi bilinmemektedir; ancak, diğer NSAİİ’ler gibi aspirin ite naproksen’in birlikte kullanımı, advers olay potansiyeli artışı nedeniyle tavsiye edilmemektedir.

Furosemid

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Lityum

NSAİİ’ler plazma lityum seviyesinde yükselme ve böbrek lityum klerensinde azalmaya neden olmuştur. Ortalama lityum konsantrasyonu %\5 artmıştır ve renal klerens yaklaşık %20 azalmıştır. Bu etkiler NSAİİ’lerin böbrek prostaglandin sentezinin inhibisyonu ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle NSAİİ’ler ve lityum beraber kullanıldığında, hastalar lityum toksisitesi belirtileri yönünden dikkatlice takip edilmelidir.

Metotreksat

Tavşan böbrek kesitlerinde NSAİİ Terin metotreksatın birikimini yarışmalı olarak inhibe ettiği bildirilmiştir. Bu nedenle metotreksatın toksisitesini arttırabilirler. NSAİİTer metotreksat ile beraber kullanıldığında dikkatli olunmalıdır.

Varfarin

Varfarin ve NSAİİ Terin Gİ kanama üzerindeki etkileri sineıj istiktir. Bundan dolayı bu ilaçlan beraber kullananların, ayrı ayrı kullananlara göre ciddi Gl kanama riski daha fazladır.

Adrenal fonksiyon testleri yapılmadan 48 saat Önce, geçici olarak Naproksen tedavisinin kesilmesi önerilmektedir, çünkü naproksen sodyum 17-ketojenik steroidlere ait bazı testleri hatalı olarak etkileyebilmektedir. Benzer şekilde. Naproksen tedavisi idrarda 5-hidroksi indolasetik asit (5HIAA) tayinini etkileyebilmektedir.

Lansoprazol için;

Lansoprazol sitokrom P450 enzim sistemleri ile metabolize olmakla birlikte sağlıklı gönüllülerde yapılan çalışmalarda aynı sistemi kullanan varfarin, antipirin, indometazin, ibuprofen, fenitoin, propranolol, prednizolon, klaritromisin ya da diazepam ile klinik olarak önem taşıyan bir etkileşim saptanmamıştır. Ancak lansoprazoTun fluvoksamin ile beraber kullanımında doz azaltılmasına gidilmelidir. Mikrozomal enzimlerle etkileşen rifampisin ve St. John’s wort (hypericum perforatum) lansoprazolün plazma konsantrasyonunu düşürebilir,

LansoprazoTün teofılin ile birlikte kullanımı, teofilin klerensinde minör (%10) bir artış oluşturabilir. Bu nedenle teofilin ile kullanım sırasında, gerektiğinde doz ayarlaması yapabilmek için hastalar yakından takip edilmelidir.

LansoprazoTun sukralfat ile birlikte kullanımı biyoyararlanımım %30 oranında azaltmaktadır. Bu nedenle lansoprazol sukralfat alımından en az yarım saat önce kullanılmalıdır.

Lansoprazol gastrik asit sekresyonunu inhibe ettiği için biyoyararlanımlan açısından gastrik pHTn önemli olduğu ketokonazol, ampisilin esterleri, demir tuzlan ve digoksin gibi ilaçların emilimini etkileyebilir.

Lansoprazol antasitlerle birlikte kullanılabilir ancak alüminyum karbonat, kalsiyum karbonat, alüminyum fosfat ve alüminyum hidroksit içeren ilaçlarla beraber kullanımda biyoyararlanımında azalma gözlenmiştir.

Beraber kullanımda atazanavir’in plazma konsantrasyonlarında düşmeye yol açabilir. Bu da atazanavir’in tedavi etkinliğinde düşme ve direnç gelişimi ile sonuçlanabilir.

Klopidogrel ve lansoprazoTun beraber kullanımı klopidogrel’in trombositler üzerinde etkisini azaltmakta ve istenmeyen kardiyovasküler etkilerin çıkmasına neden olabilmektedir (miyokard enfarktüsü, anstabil anjina, geçici iskemik atak gibi).

Lansaprozol beraber kullanımda dasatinib’in plazma konsantrasyonu ve etkinliğinde azalmaya yol açabilir.

Lansoprazol beraber kullanımda delavirdine serum seviyelerinde düşmeye yol açabilir.

Lansoprazol ve varfarin’i birlikte kullanan bazı hastalarda protrombin zamanı ve INR değerlerindeki artışlar, anormal kanamalara hatta ölüme yol açabilir. Bu nedenle dikkatli olunmalıdır.

Lansoprazol gastrik asit sekresyonunu uzun zamanlı ve yoğun olarak inhibe etmektedir. Digoksin’in de dahil olduğu bazı ilaçlar için gastrointestinal kanaldan emilim için daha değişik pH değerleri gerekmektedir. Digoksin lansoprazol ile kombine verildiği zaman azalmış asidite digoksin emilimini etkilemektedir ve bu da biyoyararlarumda artışa ve dolayısıyla artmış digoksin toksisitesine yol açabilir (bulantı, kusma, aritmi bulgulan ile). Yine demir ilaçlannın emilimi de bu nedenle etkilenmekte ve biyoyararlanımlannda düşme olmaktadır.

Normal gastrik asidite sayesinde emilimi artan itrakonazol, posakonazol ve ketokonazol’un ise emilimi azalmakta ve etkinlik kaybı olmaktadır. Benzer şekilde nilotinib’in emiliminde de azalma olmaktadır.

Gastrik mukozada irritasyona neden olabileceğinden etanolle birlikte alınmamalıdır.

Karaciğerde metabolizasyonu sağlayan enzim sistemindeki etkileşimler nedeniyle tacrolimus’un kan konsantrasyonu yükselmektedir.

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Naproksen için;

Gebelik kategorisi 1. ve 2. trimesterde C, 3. trimesterde D’dir,

Lansoprazol için;

Gebelik kategorisi B’dir.

Tedavi paketinin kullanımı esnasında 1. ve 2. Trimesterde C, 3. Trimesterde D olarak değerlendirilmelidir.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Hamile kalmayı planlayan kadınlarda kullanılmamalıdır.

Gebelik dönemi

Naproksen için gebeliğin 1. ve 2 trimesterinde, gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir.

Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

Naproksen için gebeliğin 3. trimesterinde gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır.

Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır. Hamile kalmayı planlayan kadınlarda kullanılmamalıdır.

Lansoprazol için, gebeliklerde maruz kalmaya ilişkin klinik veri mevcut değildir.

Gebe kadınlara verilirken dikkatli olunmalıdır.

Napro-PAC gerekli olmadıkça (doktor kesin olarak gerekli görmedikçe) gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

Bu tip diğer ilaçlar ile olduğu gibi, naproksen hayvanlarda doğumda bir gecikme oluşturmaktadır ve ayrıca insan fötusu kardiyovasküler sistemini etkilemektedir (ductus arteriosus kapanması). Dolayısıyla, Napro-PAC kesin olarak gerekli değil ise, gebelik sırasında kullanılmamalıdır.

Laktasyon dönemi

Naproksen anyonu, emziren annelerin sütünde, plazmada bulunan konsantrasyonun yaklaşık %1 konsantrasyonunda bulunmuştur. Prostaglandinleri inhibe eden ilaçlann yeni doğanlar üzerindeki olası istenmeyen etkileri nedeniyle, emziren annelerde kullanılması önerilmemektedir. Bu karar verilirken Napro-PAC tedavisinin anne açısından faydası değerlendiri lmel idir.

Üreme yeteneği/Fertilite

Tedavi paketinde yer alan naproksen nedeniyle siklooksijenaz/prostaglandin sentezini inhibe ettiği bilinen herhangi bir ilaç ile olduğu gibi, Napro-PAC kullanımı fertiliteyi bozabilir ve hamile kalmayı planlayan kadınlarda kullanılmamalıdır. Gebe kalma güçlüğü olan veya kısırlık incelemeleri yapılan kadınlarda, Napro-PAC’in kesilmesi düşünülmelidir.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Naproksen kullanımı ile birlikte bazı hastalarda sersemlik, baş dönmesi, vertigo, insomnia ya da depresyon olabilir. Hastalarda bu ve benzeri istenmeyen etkiler görülür ise, dikkat gerektiren aktiviteleri yaparken dikkatli olmalıdırlar.

4.8. istenmeyen etkiler

Advers etkilerin sıklık gruplandırması şöyledir:

Çok yaygm (> 1/10); yaygm (> 1/100 ila < 1/10); yaygm olmayan (> 1/1.000 ila < 1/100); seyrek (>
1
/
10.000
ila < 
1
/
1
.
000
); çok seyrek (<
1
/
10
.
000
), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Naproksen için;

Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

Yaygın olmayan: Aseptik menenjit

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Yaygm: Hemolitik anemi

Yaygm olmayan: Aplastik anemi, lökopeni, trombositopeni, agranülositoz, eozinofiii

Bağışıklık sistemi hastalıkları

Yaygın olmayan: Anaflaktoid reaksiyonlar

Metabolizma ve beslenme hastalıkları

Yaygm olmayan: Hiperkalemi

Psikiyatrik hastalıklar

Yaygm olmayan: Depresyon, uyku bozukluğu, uykusuzluk
Sinir sistemi hastalıkları

Yaygm: Baş dönmesi, rehavet hali, baş ağnsı, ışığa hassasiyet, retrobulbar optik nevrit, konsantrasyon bozukluğu

Yaygın olmayan: Konvülsiyonlar, zihinsel disfonksiyon
Göz hastalıkları

Yaygm: Görme bozuklukları, komeal bulanıklık Yaygın olmayan: Papillit, papilla ödemi

Kulak ve iç kulak hastalıkları

Yaygm olmayan: Duyma bozukluğu, duymada zorluk, kulak çınlaması, vertigo
Kardiyak hastalıklar

Yaygm: Palpitasyon, ödem, konjestif kalp yetmezliği, sodyum retansiyonu

Vasküler hastalıklar

Yaygın olmayan: Vaskülit, hipertansiyon Çok seyrek: Miyokard enfarktüsü, inme

Solunum, göğüs bozukluklan ve mediastinal hastalıklar

Yaygm: Dispne

Yaygm olmayan: Pulmoner ödem, astım, eozinofılik pnömoni
Gastrointestinal hastalıklar

Yaygm: Peptik ülser, perforasyon, mide yanması, mide bulantısı, özofajit, kusma, diyare, midede şişkinlik, konstipasyon, dispepsi, karın ağrısı

Yaygm olmayan: Nonpeptik gastrointestinal ülserasyon, melana, hematemez, stomatit, ülseratif stomatit, ülseratif kolit ve Crohn hastalığında şiddetlenme, pankretit, gastrit

Hepato-biliyer hastalıklar

Seyrek: Hepatit, sarılık, anormal karaciğer fonksiyonları
Deri ve derialtı doku hastalıkları

Yaygın: Kaşıntı, deri döküntüsü, ciltte lekelenme, purpura, deri raşlan

Yaygm olmayan: Terleme, saç dökülmesi, epidermal nekroliz, eritema multiforme, Stevens-Johnson sendromuna bağlı bülloz reaksiyonlar, eritema nodozum, liken planus, pustular reaksiyonlar, foliküler ürtiker, fotoaleıjik duyarlılık reaksiyonlan, anjiyonörotik ödem

Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları

Yaygm olmayan: Miyalji, kas zayıflığı

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

Yaygın: Böbrek rahatsızlıkları

Yaygın olmayan: Hematüri, intertisyal nefrit, nefrotik sendrom, böbrek yetmezliği, renal papiller nekroz.

Gebelik, puerperiyum durumları ve perinatal hastalıklar

Yaygın olmayan: Kadında kısırlık

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Yaygın: Ödem, susuzluk hissi

Yaygın olmayan: Pireksi (üşüme hissi ve ateşlenme), keyifsizlik, yorgunluk
Araştırmalar

Yaygın olmayan: Karaciğer fonksiyon testlerinde anormallik, serum kreatinin düzeyinde artış Lansoprazol için;

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Yaygın olmayan: Trombositopeni, lökopeni, eozinofiii Seyrek: Anemi,

Çok seyrek: Agranülositozis, aplastik anemi, hemoliz, hemolitik anemi, nötropeni, pansitopeni ve trombotik trombositopenik purpura;

Bağışıklık sistemi hastalıkları

Yaygın olmayan: Anaflaktik şok ve anaflaktik reaksiyonlar
Endokrin hastalıkları

Yaygın olmayan: Hiperglisemi/hipoglisemi, hipomagnezemi, guatr, diabetes mellitus Çok seyrek: Jinekomasti, Menstruasyon bozukluklan, göğüslerde hassasiyet.

Metabolizma ve beslenme hastalıkları

Yaygın olmayan: Hiperlipidemi

Çok seyrek: Hiperkolesterolemi ve hiperürisemi

Psikiyatrik hastalıklar

Yaygın olmayan: Depresyon,

Seyrek: Uykusuzluk, halüsinasyon, konfüzyon.

Sinir sistemi hastalıkları

Yaygın: Baş ağrısı

Yaygın olmayan: Baş dönmesi, yorgunluk Çok seyrek: Tetani

Göz hastalıkları

Sıklığı bilinmeyen: Bulanık görüş, göz ağnsı, görme alanı hatası

Kardiyak hastalıklar:

Yaygın olmayan: Vazodilatasyon, periferik ödem

Sıklığı bilinmeyen: Anjina, serbrovasküler atak, hipertansiyon/hipotansiyon, miyokard enfarktüsü, palpitasyonlar, şok (dolaşım bozukluğu)

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar

Yaygın olmayan: Bronşit, dispne, grip sendromu, farenjit, rinit, sinüzit, üst solunum sistemi enfeksiyonu

Gastrointestinal hastalıklar

Yaygın: Diyare, kabızlık, gaz, üst karın ağnsı Yaygın olmayan: Mide bulantısı ve kusma, hazımsızlık Seyrek: Ağızda kuruluk, kolit

Hepato-biliyer hastalıklar

Çok seyrek: Sanlığa yol açabilecek ciddi hepatoselüler hasar
Deri ve deri altı doku hastalıkları

Yaygın olmayan: Kaşıntı ve deri döküntüsü gibi alerjik reaksiyonlar Çok seyrek: Ürtiker, anjiyoödem

Kas-İskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları

Yaygın olmayan: Sırt ağrısı, hipertoni, boyun ağrısı,

Seyrek: Eklem ağrısı Çok seyrek: Kas ağrısı

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

Yaygm olmayan: Üriner sistem enfeksiyonu,

Çok seyrek: İnterstisyel böbrek iltihabı, glukozüri, hematüri, impotans, böbrek taşı, üriner retansiyon, albüminüri.

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Çok seyrek: Periferal ödem

Araştırmalar

Yaygm: Karaciğer fonksiyon testlerinde anormallik Yaygm olmayan: SGPT değerlerinde yükselme

Çok seyrek: Karaciğer enzim değerlerinde artış (transaminaz, gamma GT), artmış trigliserid, vücut ısısında artış, hipematremi

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Naproksen için;

Semptomlar

Baş ağnsı, pirozis, bulantı, kusma, epigastrik ağrı, Gİ kanama, nadiren diyare, dezoryantasyon, eksitasyon, uyuşukluk, sersemlik, kulak çınlaması, baygınlık. Önemli zehirlenme vakalannda, akut böbrek yetmezliği ve karaciğer hasarı oluşması mümkündür.

Nonsteroidal antiinflamatuvar ilaç alımı sonrası solunum depresyonu ve koma görülebilir ancak bu durum nadir olarak görülür.

Bir naproksen doz aşımı vakasında, hipotrombinemiye bağlı protrombin zamanında geçici uzama K vitaminine bağlı pıhtılaşma faktörlerinin selektif inhibisyonuna bağlı olabilir.

Birkaç hastada nöbetler görülmüştür ancak bunların naproksen ile ilgili olup olmadığı net değildir. Naproksenin hangi dozunun hayatı tehdit edici nitelikte olduğu bilinmemektedir.

Tedavi

Hastalar gerekirse semptomatik olarak tedavi edilmelidir. Toksik olabilecek miktarda dozlar alındıktan sonraki 1 saat içinde aktif kömür düşünülmelidir. Alternatif olarak yetişkinlerde hayatı tehdit edici miktarda aşırı dozlar alındıktan sonraki
1
saat içinde gastrik lavaj göz önünde bulundurulmalıdır.

İyi idrar çıkışı garanti edilmelidir.

Böbrek ve karaciğer fonksiyonları yakından takip edilmelidir.

Toksik olabilecek miktarda dozlar alındıktan sonra, hastalar en az dört saat boyunca gözlemlenmelidir.

Sık sık olan ya da uzun süreli konvülsiyonlar intravenöz diazepam ile tedavi edilmelidir.

Diğer önlemler hastanın klinik durumuna göre alınmalıdır.

Naproksen proteinlere yüksek oranda bağlandığından, hemodiyaliz plazma naproksen konsantrasyonlarını düşürmez. Ancak naproksen almış olan ve renal yetmezliği bulunan bir hastada hemodiyaliz yine de uygun olabilir.

Lansoprazol için;

Yüksek oranda plazma proteinlerine bağlandığı için kolayca diyalize olmaz. Aşın dozda alınması durumunda, semptomatik ve destekleyici tedavi uygulanır.

Kalp Krizi Kalp Krizi Kalbe giden kan akışı durduğunda kalp krizi meydana gelir. Şizofrenlik Şizofrenlik Şizofrenliğin psikiatrik teşhisi hakkında çok fazla anlaşmazlık vardır. Bu sayfadaki bilgiler, şizofrenliğin teşhisi, nedenleri ve tedavisi hakkındaki faklı teoriler hakkında bilgi verecektir.