PARLODEL SRO 2.5 mg yavaş salımlı 7 kapsül Farmakolojik Özellikler

Bromokriptin }

Ürogenital Sistem ve Cinsiyet Hormonları > Diğer Jinekoloji İlaçları > Bromokriptin
Meda Pharma İlaç San. Ve Tic. Ltd. Şti | 30 December  1899

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

    5.1. Farmakodinamik özellikler

    Farmakoterapötik grup: Dopamin agonistleri, Prolaktin inhibitörleri ATC Kodu: G02CB01

    Bromokriptin, bir ön hipofiz hormonu olan prolaktinin salgılanmasını inhibe ederken, diğer hipofiz hormonlarının normal düzeylerine bir etki göstermez. Buna karşılık, bromokriptin, akromegalisi olan hastalarda yüksek olan büyüme hormonu seviyesini düşürür. Bu etkileri, dopamin reseptörlerinin uyarılmasından kaynaklanmaktadır.

    Prolaktin, lohusalık dönemindeki laktasyonun başlaması ve devam etmesi için gereklidir. Prolaktin salgısının diğer zamanlarda artması, patolojik laktasyona (galaktore) ve/veya ovülasyon ve menstruasyon sorunlarına neden olur.

    Prolaktin salgılanmasının spesifik bir inhibitörü olan bromokriptin, prolaktin nedeniyle gelişen patolojik durumların tedavisinde olduğu gibi, fizyolojik laktasyonun önlenmesinde veya baskı altına alınmasında da kullanılabilir. Amenore ve/veya anovülasyonda (galaktoreyle birlikte veya galaktore olmaksızın) PARLODEL, adet siklüslerinin ve ovülasyonun yeniden başlamasını sağlamak amacıyla kullanılabilir.

    Laktasyonun baskı altına alınması sırasında başvurulan geleneksel önlemlere, örneğin alınan sıvı miktarının kısıtlanmasına, PARLODEL tedavisi sırasında ihtiyaç yoktur. Ayrıca bromokriptin, uterusun lohusalık sırasındaki involüsyonunu olumsuz yönde etkilemez ve tromboembolizm riskini artırmaz.

    PARLODEL'in, prolaktin salgılayan adenomaların (prolaktinoma) büyümesini durdurduğu veya boyutlarını küçülttüğü gösterilmiştir.

    Akromegalisi olan hastalarda – büyüme hormonu ve prolaktin plazma düzeylerini düşürmeye ek olarak – klinik semptomlar ve glukoz toleransı üzerine yararlı etkilere sahiptir.

    Bromokriptin, normal LH sekresyonu ritminin yeniden kazanılmasını sağlayarak polikistik over sendromunun klinik semptomlarını iyileştirir.

    Dopaminerjik aktivitesi nedeniyle bromokriptin, endokrinolojik endikasyonlarında kullanılan dozlardan genellikle daha yüksek dozlarda, spesifik bir nigrostriatal dopamin eksikliğiyle karakterize bir hastalık olan Parkinson hastalığının tedavisinde de etkilidir. Bu hastalıkta dopamin reseptörlerinin bromokriptin tarafından uyarılması, striatumdaki nörokimyasal dengenin yeniden kurulmasını sağlayabilir.

    PARLODEL klinik olarak tremorun, rijiditenin, bradikinezinin ve diğer bütün Parkinson semptomlarının, hastalığın bütün evrelerinde düzelmesini sağlar. Bu terapötik etkinlik, yıllarca devam eder (bugüne kadar, 8 yıla varabilen süreler boyunca tedavi edilen hastalarda iyi sonuçlar bildirilmiştir). PARLODEL, tek başına ya da –hastalığın gerek erken, gerekse ileri evrelerinde– diğer antiparkinson ilaçlarla birlikte kullanılabilir. Bromokriptinin levodopayla birlikte kullanılması, antiparkinson etkileri güçlendirerek çoğu zaman levodopa dozunun azaltılmasına olanak sağlar. PARLODEL, levodopa tedavisi altında olan, ancak terapötik cevabın azalmaya başladığı ya da anormal, istem-dışı hareketlerin (koreo-atetoik diskinezi ve/veya ağrılı distoni), doz sonu veya aç-kapa fenomeninin geliştiği hastalarda özellikle faydalıdır.

    Bromokriptin, parkinson benzeri durumlarda sıklıkla gözlenen depresif semptomatolojiyi düzeltir. Bu etki, endojen veya psikojen depresyonu olan, parkinson-dışı hastalarda yapılan kontrollü çalışmalarla doğrulandığı gibi bromokriptinin antidepresif doğası nedeniyledir.

    5.2. Farmakokinetik özellikler

    Emilim:

    Bromokriptin oral uygulamadan sonra iyi absorbe edilir. Sağlıklı gönüllülere tablet verildiğinde absorpsiyon yarı-ömrü 0,2-0,5 saattir ve bromokriptinin doruk plazma düzeylerine 1-3 saatte erişilir. 5 mg'lık oral bromokriptin dozuyla elde edilen maksimum plazma konsantrasyonu C0,465 ng/mL'dir. Prolaktin-düşürücü etkisi ilaç alındıktan 1-2 saat sonra başlar, 5-10 saatte maksimum düzeye ulaşır (örneğin plazmada prolaktinde azalma %80'den fazladır) ve 8-12 saat devam eder.

    Dağılım:

    Plazma proteinlerine bağlanma oranı %96'dır. Dağılım hacmi yaklaşık olarak 27 L, plazma klerensi 132 L/saat'tir.

    Biyotransformasyon:

    Bromokriptin, kompleks metabolit profilinin ve ana ilacın idrarda ve dışkıda hemen hiç mevcut olmamasının da yansıttığı gibi, karaciğerde yoğun bir şekilde ilk-geçiş metabolizmasına uğrar. CYP3A'ya yüksek afinite gösterir ve siklopeptid parçasının prolin halkasındaki hidroksilasyonlar temel metabolik yolağı oluşturur. CYP3A4 inhibitörlerinin ve/veya güçlü substratlarının bu nedenle, bromokriptin klerensini inhibe ederek plazma düzeylerinin yükselmesine yol açması beklenebilir. Bromokriptin ayrıca, CYP3A4'ün güçlü bir inhibitörüdür (hesaplanan ICdeğeri 1,69 mikromol). Ancak hastalardaki serbest bromokriptin konsantrasyonlarının düşük olduğu göz önünde bulundurulduğunda, klerensi CYP3A4 aracılığıyla gerçekleşen herhangi bir diğer ilacın metabolizmasında önemli değişiklikler meydana gelmesi beklenmez.

    Eliminasyon:

    Ana ilacın plazmadan eliminasyonu bifaziktir ve terminal eliminasyon yarı-ömrü, 8-20 saat arasında değişmek üzere yaklaşık 15 saattir. Ana ilaç ve metabolitleri vücuttan neredeyse tamamen karaciğer tarafından uzaklaştırılır ve dozun yalnızca %6'sı böbrekler yoluyla vücuttan atılır.

    Doğrusallık /Doğrusal olmayan durum:

    Doz yanıt ilişkisi doğrusaldır. Hastalardaki karakteristik özellikler Karaciğer yetmezliği

    Karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda eliminasyon hızı yavaşlayabilir ve plazma düzeyleri, doz ayarlanmasını gerektirecek kadar yükselebilir.

    5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

    Bromokriptinle klinik öncesi veriler, geleneksel güvenlilik farmakolojisi, tek doz ve tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite, mutajenisite, karsinojenik potansiyel ve üreme toksisitesi çalışmalarına dayalı olarak insanlar için herhangi bir özel zarar verici etki göstermemektedir.

    Klinik öncesi çalışmalardaki etkiler, sadece insanlarda maruz kalınan maksimum miktarların önemli ölçüde üzerindeki (25 kat yüksek) dozlarda gözlenmiştir. Bu da klinik kullanımdaki öneminin çok az olduğunu göstermektedir.

    Klinik öncesi sıçanlardaki çalışmalarda endometriyal karsinomlar sadece yüksek dozlarda gözlenmiştir. Bunların, bromokriptinin farmakolojik aktivitesine test hayvanlarının türe-özgü duyarlılığı nedeniyle oluştukları düşünülmektedir.

    Doğum Sonrası Depresyonu Doğum Sonrası Depresyonu Doğum sonrası depresyonu, doğumdan sonra her on kadından biri tarafından tecrübe edilen stresli bir durumdur. Mide Kanseri Mide Kanseri Mide kanseri genellikle mideyi tümüyle kaplayan ve mukus üretmekle görevli hücrelerde başlar. Bu kanser tipine adenokarsinom denir.