PAXOTIN 20 mg 14 film kaplı tablet Klinik Özellikler

Paroksetin }

Sinir Sistemi > Antidepresanlar > Paroksetin
Adeka İlaç ve Kimyasal Ürünler San. Ve Tic. A.Ş. | 17 November  2011

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1.   Terapötik Endikasyonlar

• Maj ör Depresif Atak

• Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB)

• Agorafobi ile veya yalnız panik bozukluk

• Sosyal Anksiyete Bozuklukları/Sosyal fobi

• Genel Anksiyete Bozukluğu (GAB)

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi :

Paroksetinin günde bir kez sabahları yiyeceklerle birlikte alınması önerilmektedir. Tablet çiğnenmeden bütün olarak yutulmalıdır.

Major Depresif Atak :

Önerilen doz günde 20 mg’dır. Hastalarda klinik düzelme ortalama 1-2 hafta içinde başlar. Tüm antidepresan ilaçlarla olduğu gibi, tedavinin 3. ve 4. haftalarında doz gözden geçirilmeli ve gerekirse klinik duruma uygun olarak doz ayarlanmalıdır. 20 mg dozun yeterli olmadığı hastalarda hasta yanıtına göre 10 mg’lık artışlarla doz en fazla günde 50 mg olacak biçimde ayarlanabilir.

Depresyon hastalarının semptomlarının tamamen düzeldiğinden emin olmak için en az 6 aylık bir tedavi süresine ihtiyaç vardır.

Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) :

Önerilen doz günde ortalama 40 mg’dır. Başlama dozu günde 20 mg olup, 10 mg’lık artışlarla önerilen doza çıkılabilir. Birkaç hafta sonra önerilen doz ile yeterli yanıt alınamayan bazı hastalar dozun giderek artırılması ile ulaşılan 60 mg/gün doz ile tedaviden yarar görebilirler. OKB hastaları semptomlarının tamamen yok olabilmesi için yeterli süre tedavi görmelidir. Bu süre birkaç ay veya daha uzun olabilir (Bkz. Bölüm 5.1. Farmakodinamik Özellikler).

Panik Bozukluk :

Önerilen doz günde ortalama 40 mg’dır. Başlama dozu günde 10 mg olup, 10 mg’lık artışlarla hastanın yanıtına göre önerilen doza çıkılabilir. Düşük başlangıç dozu, bu bozukluğun tedavisinde başlangıçta sıklıkla görülen panik semptomların kötüleşme riskini en aza indirmek için önerilmektedir. Birkaç hafta sonra önerilen doz ile yeterli yanıt alınamayan bazı hastalar dozun giderek artırılması ile ulaşılan 60 mg/gün doz ile tedaviden yarar görebilirler. Panik bozukluğu olan hastalar semptomlarının tamamen yok olabilmesi için, yeterli süre tedavi görmelidirler. Bu süre birkaç ay veya daha uzun da olabilir (Bkz. Bölüm 5.1. Farmakodinamik Özellikler).

Sosyal Anksiyete Bozukluğu / Sosyal Fobi :

Önerilen doz günde ortalama 20 mg’dır. Birkaç hafta sonra önerilen doz ile yeterli yanıt alınamayan bazı hastalar 10 mg’lık artışlarla ulaşılan en fazla 50 mg/gün doz ile tedaviden

yarar görebilirler. Uzun süreli kullanım düzenli olarak değerlendirilmelidir (Bkz. Bölüm 5.1. Farmakodinamik Özellikler).

Genel Anksiyete Bozukluğu :

Önerilen doz günde ortalama 20 mg’dır. Birkaç hafta sonra önerilen doz ile yeterli yanıt alınamayan bazı hastalar 10 mg’lık artışlarla ulaşılan en fazla 50 mg/gün doz ile tedaviden yarar görebilirler. Uzun süreli kullanım düzenli olarak değerlendirilmelidir (Bkz. Bölüm 5.1. Farmakodinamik Özellikler).

Travma Sonrası Stres Bozukluğu :

Önerilen doz günde ortalama 20 mg’dır. Birkaç hafta sonra önerilen doz ile yeterli yanıt alınmayan bazı hastalar 10 mg’lık artışlarla ulaşılan en fazla 50 mg/gün doz ile tedaviden yarar görebilirler. Uzun süreli kullanım düzenli olarak değerlendirilmelidir (Bkz. Bölüm 5.1. Farmakodinamik Özellikler).

Genel Bilgi :

Paroksetin tedavisinin kesilmesinde görülen semptomlar :

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

4.8. İstenmeyen etkiler

). Klinik çalışmalarda kullanılan azaltma rejimi haftalık aralıklarla günlük dozda 10 mg azaltmayı içermektedir. Tedavinin azaltılması veya kesilmesi sırasında tolere edilemeyen semptomlar ortaya çıkar ise, bir önceki doza dönülmesi düşünülebilir. Sonrasında doktor dozu daha yavaş biçimde azaltmayı sürdürebilir.

Özel Popülasyonlara ilişkin ek bilgiler : Böbrek/Karaciğer yetmezliği :

Ciddi renal bozukluğu (kreatinin klerensi < 30 ml/dk) veya hepatik bozukluğu olan hastalarda paroksetinin plazma konsantrasyonunda artış görülmektedir. Bu nedenle, önerilen doz aralığının alt sınırı kullanılmalıdır.
Pediyatrik popülasyon : - Çocuklar ve ergenler (7-17 yaş) :

Kontrollü klinik çalışmalarda intihar davranışı ve düşmanca davranış gösterme riskinde artış ile ilişkili bulunması nedeniyle, paroksetin çocuk ve ergenlerin tedavisinde kullanılmamalıdır.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

4.8. İstenmeyen etkiler

- 7 yaşından küçük çocuklar :

7 yaşından küçük çocuklarda paroksetin kullanımı incelenmemiştir. Paroksetin, etkinlik ve güvenilirliği belirlenmemiş olduğundan bu yaş grubunda kullanılmamalıdır.

Geriyatrik popülasyon:

Yaşlılarda paroksetinin plazma konsantrasyonunda artış görülmektedir, fakat plazma konsantrasyon aralığı daha genç kişilerde görülen konsantrasyonlarla örtüşmektedir. Başlangıç dozu yetişkinlerdeki ile aynı olmalıdır. Bazı hastalarda doz artışı yararlı olabilir fakat en yüksek doz günde 40 mg’ı geçmemelidir.

Diğer :

4.3. Kontrendikasyonlar

- Paroksetin veya içeriğindeki yardımcı maddelere karşı aşırı duyarlılık.

- Paroksetinin, monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) ile kombine halde kullanılması kontrendikedir. Paroksetin tedavisine ;

- bir geri dönüşümsüz MAO inhibitörünün kesilmesinden 2 hafta sonra veya

- bir geri dönüşümlü MAO inhibitörünün (örn. moklobemid) kesilmesinden en az 24 saat sonra başlanmalıdır.

Paroksetin tedavisinin kesilmesi ile MAO inhibitörü tedavisinin başlanması arasında en az bir hafta olmalıdır.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

). Tek başına tiyoridazin uygulaması torsades de pointes ve ani ölüm gibi ciddi ventriküler aritmilerle ilişkili olan QT aralığı uzamasına neden olabilir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Çocuklarda ve 18 yaş altındaki ergenlerde kullanım :

Paroksetin, çocukların ve 18 yaşın altındaki ergenlerin tedavisinde kullanılmamalıdır.

Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

"Uzun QT sendromu/Torsades de Pointes’e neden olabilen ilaçlar ile birlikte kullanıldığında uzun QT sendromu veya Torsades de Pointes oluşma riskini arttırabilir. Bu nedenle bu tür ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır."

Klinik çalışmalarda plaseboya kıyasla antidepresanlarla tedavi edilen çocuk ve ergenler arasında intihar ile ilişkili davranış (intihar girişimi ve intihar düşünceleri) ve düşmanca davranışlar (baskın olarak agresyon, asi davranış ve öfke) daha sık gözlenmiştir. Klinik gereksinim temelinde her koşulda tedavi kararı verildiğinde hasta intihar semptomlarının ortaya çıkışı açısından yakından izlenmelidir. Ayrıca, çocuk ve ergenlerde büyüme, olgunlaşma, bilişsel ve davranışsal gelişim açısından uzun süreli güvenilirlik verisi bulunmamaktadır.

4.3. Kontrendikasyonlar

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

İntihar/intihar düşüncesi

Antidepresan ilaçların çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında, ilaç dozunun artırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerle yakinen izlenmesi gereklidir. Paroksetin çocuk ve ergenlerin tedavisinde kullanılmamalıdır.

Paroksetinin kullanıldığı diğer psikiyatrik durumlar da intihar eğiliminde artış ile ilişkili olabilir. Ek olarak, bu durumlara major depresif bozukluk da eşlik edebilir. Dolayısıyla diğer psikiyatrik hastalıklar nedeniyle tedavi edilen hastalar için de, majör depresif bozukluğu olan hastaların tedavisi sırasında gösterilen dikkat gösterilmelidir.

Tedavi başlanması öncesinde önemli düzeyde intihar davranışı veya düşüncesi olan hastalar, intihar düşünceleri veya girişimi açısından daha fazla risk altındadır. Bu nedenle tedavi sırasında dikkatli izlenmeleri gerekmektedir.

18-29 yaş grubundaki genç yetişkinlerde intihar ile ilişkili davranış riskinin artması olasıdır. Bu nedenle genç yetişkinler tüm tedavi boyunca yakından izlenmelidir.

Daha önce tedavi görmemiş hastalarda intiharla ilişkili davranış gösterip göstermedikleri konusunda yeterli bilgi yoksa, tedavi sırasında dikkatli izlem gerekmektedir.

Hasta (ve hasta yakınları) intihar düşüncesi/davranışı veya kendine zarar verme düşüncesinin ortaya çıkması açısından izlemin gerekliliği ve bu semptomlar ortaya çıktığında tıbbi yardım isteme konusunda uyarılmalıdır.

Akatizi :

Paroksetin kullanımı gevşeyememe hissi ve genellikle öznel stres ile ilişkili oturamama veya duramama gibi psikomotor ajitasyon ile karakterize akatizi gelişimi ile ilişkilidir. Bu durum sıklıkla tedavinin ilk birkaç haftasında ortaya çıkmaktadır. Bu semptomların gözlendiği hastalarda doz artırılması zararlı olabilir.

Serotonin Sendromu/Nöroleptik Malign Sendromu :

4.3. Kontrendikasyonlar

ve Bölüm 4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).

Mani :

Tüm antidepresanlarla olduğu gibi paroksetin de mani öyküsü olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Paroksetin manik evreye geçen tüm hastalarda kesilmelidir.

Renal / hepatik bozukluk :

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Diyabet :

Diyabet hastalarında SSRI tedavisi glisemik kontrolü değiştirebilir. İnsülin ve/veya oral hipoglisemik ilaçların dozlarının ayarlanması gerekebilir.

Epilepsi :

Diğer antidepresanlarla olduğu gibi paroksetin epilepsi hastalarında dikkatli kullanılmalıdır.
Nöbetler :

Paroksetin ile tedavi edilen hastaların % 0.1’inden daha azında nöbet ortaya çıkmaktadır. Nöbet gelişen hastalarda ilaç kesilmelidir.

EKT :

EKT ile paroksetinin eşzamanlı kullanılmasına ilişkin klinik deneyim sınırlıdır.

Glokom :

Diğer SSRI ilaçlarla olduğu gibi paroksetin nadiren midriazise neden olur ve dar açılı glokomu veya glokom öyküsü olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

Kardiyak koşullar :

Kardiyak sorunları olan hastalarda genel önlemlere dikkat edilmelidir.
Hiponatremi :

Daha çok yaşlılarda görülmekle birlikte, nadir olarak hiponatremi bildirilmiştir. Eşzamanlı kullandığı ilaçlar veya siroz nedeniyle hiponatremiye yatkın hastalarda dikkatli olunmalıdır. Hiponatremi genellikle paroksetinin kesilmesi ile ortadan kalkar.

Hemoraji :

SSRI ilaçlarla deride ekimoz ve purpura gibi kanama anormallikleri veya gastrointestinal kanama gibi diğer sistem kanamaları bildirilmiştir. Yaşlı hastalarda risk daha yüksektir.

SSRI ilaçlarla eşzamanlı olarak oral antikoagülan, trombosit fonksiyonlarını etkilediği bilinen ilaçlar veya kanama riskini artırabilen (örn. klozapin gibi atipik antipsikotikler, fenotiyazinler, TSA ilaçların çoğu, asetil salisilik asit, NSAIİ ) ilaçlar kullanan, kanama bozukluğu hikayesi olan veya kanamaya yatkınlığı olan hastalarda dikkatli olunması önerilmektedir.

Paroksetin tedavisinin kesilmesinde görülen semptomlar :

4.8. İstenmeyen etkiler

Tedavi kesildiğinde semptomlarının ortaya çıkma riski; tedavi süresi, tedavi dozu ve doz azaltma hızı gibi birçok faktöre bağlıdır.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

). Bu ilaçlar paroksetin ile birlikte kullanıldığında dikkatli olunması önerilmeli ve hasta yakından izlenmelidir.

Pimozid :

Paroksetin ile birlikte düşük tek doz pimozidin (2 mg) uygulandığı bir çalışma sırasında pimozid kan seviyesinde artış görülmüştür. Bu etkileşimin mekanizması bilinmemekle birlikte, paroksetin ve pimozidin eşzamanlı kullanımı pimozidin dar terapötik indeksi ve pimozidin bilinen QT aralığı uzatma olasılığı nedeniyle kontrendikedir (Bkz. 4.3. Kontrendikasyonlar).

ilaç metabolize eden enzimler :

Paroksetinin metabolizması ve farmakokinetiği ilaç metabolize eden enzimlerin indüklenmesi veya baskılanmasından etkilenebilir.

Paroksetin ilaç metabolize eden bir enzim inhibitörü ile eşzamanlı kullanıldığında paroksetin dozunun önerilen dozun en alt sınırında kullanılmasına dikkat edilmelidir. Paroksetin bilinen ilaç metabolize eden bir enzim indükleyicisi ile eşzamanlı kullanıldığında (örn. karbamazepin, rifampisin, fenobarbital, fenitoin), paroksetin başlangıç dozunun

ayarlanması gerekmemektedir. Daha sonra klinik etkiye göre (tolerabilite ve etkinlik) doz ayarlaması yapılmalıdır.

Prosiklidin :

Günlük paroksetin kullanımı, prosiklidinin plazma düzeylerini belirgin oranda artırmaktadır. Antikolinerjik etkiler görülür ise prosiklidin dozu azaltılmalıdır.

Antikonvülzanlar :

Karbamazepin, fenitoin ve sodyum valproat. Eşzamanlı kullanımın epileptik hastalardaki farmakokinetik ve farmakodinamik profillerinde etki göstermediği görülmektedir.

Paroksetinin CYP2D6 inhibisyon gücü :

SSRI ilaçlar dahil olmak üzere diğer antidepresanlar gibi, paroksetin de hepatik sitokrom P450 CYP2D6 enzimini baskılar. CYP2D6 enziminin baskılanması bu enzim ile metabolize olan eşzamanlı kullanımdaki ilaçların plazma konsantrasyonunun artmasına yol açar. Bu ilaçlar bazı trisiklik antidepresanları (örn. klomipramin, nortriptilin ve desipramin) fenotiyazin nöroleptiklerini (örn. perfenazin ve tiyoridazin - Bkz. Bölüm 4.3 Kontrendikasyonlar), risperidon, atonoksetin, bazı Tip 1c antiaritmikler (örn. propafenon ve flekainid) ve metoprololü içermektedir. Kardiyak yetmezlikte paroksetinin metoprolol ile eşzamanlı kullanımı, bu endikasyonda metoprololün terapötik aralığının dar olması nedeniyle önerilmemektedir.

Alkol :

Diğer psikotrop ilaçlarda olduğu gibi hastalara paroksetin tedavisi sırasında alkol kullanmamaları önerilmektedir.

Oral antikoagulanlar :

Paroksetin ile oral antikoagulan ilaçlar arasında farmakodinamik etkileşim ortaya çıkabilir. Paroksetin ile oral antikoagulanların eşzamanlı kullanımı, antikoagülan etkinliğin ve kanama riskinin artışına yol açabilir. Bu nedenle paroksetin, oral antikoagülan kullanan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).

NSAIİ ve asetil salisilik asit ve diğer antitrombosit ilaçlar :

Paroksetin ve NSAIİ/asetil salisilik asit arasında farmakodinamik etkileşim ortaya çıkabilir ve eşzamanlı kullanımları kanama riskinde artışa yol açabilir (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).

Trombosit fonksiyonlarını etkileyen ya da kanama riskini artıran ilaçlar olarak bilinen oral antikoagülanlarla (örn. klozapin gibi atipik antipsikotikler, fenotiyazinler, TSA’ların çoğu, asetil salisilik asit, NSAIİ ), eşzamanlı olarak SSRI ilaçlar kullanan hastalara dikkatli olmaları önerilmelidir. Kanama bozukluğu hikayesi veya kanamayı kolaylaştırıcı durumu olan hastalara da dikkatli olmaları önerilmelidir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Pediyatrik popülasyon :

Paroksetinin 18 yaş altındaki ergenlerde ve çocuklarda kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon :

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel Tavsiye Gebelik Kategorisi : D

Gebeliğin ilk trimesterinde ilaca maruz kalan gebelere ilişkin bir çalışma, paroksetin ile tedavi edilen annelerin çocuklarında ventriküler septal defekt gibi konjenital malformasyon riskinde hafif bir artış olasılığını ileri sürmüştür. Mekanizması bilinmemektedir. Bununla birlikte diğer çalışmalar konjenital malformasyon ile ilişki uyarısı vermemiştir.

Paroksetin gebelikte yalnızca kesin olarak gerektiğinde kullanılmalıdır. Gebelik planlayan veya tedavi sırasında gebelik gelişen kadınlar doktorlarına danışmalıdır. Gebelik sırasında tedavinin ani kesilmesinden kaçınılmalıdır (Bkz. Paroksetin kesilmesine bağlı geri çekilme semptomları, Bölüm 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli ).

Annenin paroksetin kullanımı gebeliğin geç evrelerine dek ve özellikle üçüncü trimesterde sürmüş ise yenidoğan gözlenmelidir.

Gebeliğin geç evrelerine dek paroksetin kullanımının sürmesi durumunda yenidoğanda solunum distresi, siyanoz, apne, nöbet, vücut ısısında dengesizlik, beslenme güçlüğü, kusma, hipoglisemi, hipertoni, hipotoni, hiperrefleksi, tremor, sinirlilik, irritabilite, letarji, sürekli ağlama, uyku hali ve uyuma güçlüğü gibi semptomlar oluşabilir. Bu semptomlar serotonerjik etkiler veya kesilme semptomlarına bağlı olabilir. Vakaların çoğunda komplikasyonlar doğumdan hemen sonra yada kısa bir süre ( < 24 saat) sonra başlar.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Gebeliğin ilk trimesterinde ilaca maruz kalımın çocuklarda ventriküler septal defekt gibi konjenital malformasyon riskinde hafif bir artış ile ilişkili olduğu ileri sürülmektedir. Mekanizması bilinmemektedir. Bununla birlikte diğer çalışmalar, paroksetinin konjenital malformasyon ile ilişki uyarısı vermemiştir.

Hayvanlara yüksek doz paroksetin uygulandığında teratojenik etkiye dair bir kanıta ulaşılamamıştır.

Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik /ve-veya/ embriyonal/fetal gelişim /ve veya/ doğum /ve-veya/ doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz. kısım 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

Paroksetin gebelikte yalnızca kesin olarak gerektiğinde kullanılmalıdır. Bu nedenle gebelik planlayan kadınlar doktorlarına danışmalıdır.

Gebelik Dönemi Laktasyon Dönemi

Paroksetin anne sütünde Paxotin® Tablet’in terapötik dozları emziren kadınlara uygulandığı takdirde memedeki çocuk üzerinde etkiye neden olabilecek ölçüde atılmaktadır. Paroksetin az miktarda anne sütüne geçmektedir. Yayınlanmış çalışmalarda anne sütü alan bebeklerdeki serum düzeyleri belirlenemeyecek düzeylerde (< 2 ng/ml) veya çok düşük miktarda bulunmuştur (< 4 ng/ml). Bu bebeklerde ilaç etkisinin belirtileri gözlenmemiştir. Bununla birlikte, anne için beklenen yararları bebeğin taşıdığı potansiyel riskten fazla değil ise paroksetin emzirme döneminde kullanılmamalıdır.

Üreme yeteneği/ Fertilite

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Paroksetinin araç ve makine kullanma yeteneği üzerine kanıtlanmış etkisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte tüm psikoaktif ilaçlarda olduğu gibi hastalar araç ve makine kullanma yetilerinin bozulabileceği konusunda uyarılmalıdır.

Paroksetin alkolün neden olduğu mental ve motor yetilerdeki bozulmayı artırmamakla birlikte, paroksetinin alkol ile eşzamanlı kullanımı önerilmemektedir.

4.8.   İstenmeyen etkiler

Aşağıda listelenen ilaç reaksiyonlarından bazılarının şiddeti ve sıklığı tedavi devam ettikçe azalır ve genel olarak tedavinin kesilmesini gerektirmez. Aşağıda görüldüğü sistem ve sıklığına göre advers olaylar listelenmiştir.

Tanımlanan sıklıklar : Çok yaygın (> 1/10), yaygın (> 1/100, <1/10), yaygın olmayan (>1/1,000, <1/100), seyrek (>1/10,000, <1/1,000), çok seyrek (<1/10,000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Kan ve lenfatik sistem bozuklukları

Yaygın olmayan: anormal kanama, daha çok deri ve mukoz membranlarda (çoğunlukla ekimoz)

Çok seyrek: trombositopeni
immün sistem bozuklukları

Çok seyrek: alerjik reaksiyonlar (ürtiker ve anjiyoödem)
Endokrin bozukluklar

Çok seyrek: SIADH (uygunsuz antidiüretik hormon salgılanması sendromu)

Metabolizma ve beslenme bozuklukları

Yaygın: iştah azalması Seyrek: hiponatremi

Hiponatremi çoğunlukla yaşlılarda bildirilmiştir ve bazen SIADH ’dan kaynaklanmaktadır.

Psikiyatrik bozukluklar

Yaygın: somnolans, uykusuzluk, ajitasyon,

Yaygın olmayan: konfüzyon, halüsinasyonlar

Seyrek: manik reaksiyonlar, anksiyete, kişilik bozukluğu, panik ataklar, akatizi (Bkz. Bölüm 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri ) Bu semptomlar altta yatan hastalığa bağlı olabilir. .

Sinir sistemi bozuklukları

Yaygın: baş dönmesi, tremor

Yaygın olmayan: ekstrapiramidal bozukluklar

Seyrek: konvülziyonlar

Çok seyrek: serotonin sendromu (ajitasyon, konfüzyon, diaforez, halüsinasy onlar, hiperrefleksi, miyoklonus, titreme, taşikardi ve tremor semptomlarını içerebilir) Hareket bozukluğu olan ya da nöroleptik kullanan bazı hastalarda orofasiyel distoniyi içeren ekstrapiramidal bozukluklar bildirilmiştir.

Göz bozuklukları

Yaygın: bulanık görme Çok seyrek: akut glokom

Kardiyak bozukluklar

Yaygın olmayan: sinüs taşikardisi Çok seyrek: bradikardi

Vasküler bozukluklar

Yaygın olmayan: kan basıncında geçici artış ya da düşüş

Paroksetin tedavisi ardından genellikle önceden hipertansiyonu ya da anksiyetesi olan hastalarda olmak üzere kan basıncında geçici artış ya da düşüş bildirilmiştir.

Solunum sistemi, göğüs ve mediastinal bozukluklar

Yaygın: esneme

Gastrointestinal bozukluklar

Çok yaygın: bulantı

Yaygın: konstipasyon, diyare, ağız kuruluğu Çok seyrek: gastrointestinal kanama

Hepatobiliyer bozukluklar

Seyrek: hepatik enzimlerin yükselmesi

Çok seyrek: hepatik olaylar (hepatit, bazen sarılıkla ve/veya karaciğer yetmezliği ile birlikte) Hepatik enzimlerde yükselme bildirilmiştir. Pazarlama sonrası bildirimler arasında çok nadir olarak hepatik olaylar (bazen sarılıkla ve/veya karaciğer yetmezliği ile hepatit gibi) yer almıştır. Karaciğer fonksiyon testlerinde uzun süreli yükselme görülürse paroksetin tedavisinin kesilmesi düşünülmelidir.

Deri ve derialtı dokusu bozuklukları

Yaygın: terleme

Yaygın olmayan: deri döküntüsü, kaşıntı Çok seyrek: fotosensitivite reaksiyonları

Kas ve iskelet bozuklukları

Çok seyrek: artralji, miyalji

Renal ve üriner bozukluklar

Seyrek: idrar retansiyonu

Üreme sistemi ve meme bozuklukları

Çok yaygın: cinsel fonksiyon bozukluğu Seyrek: hiperprol aktinemi/ galaktore Çok seyrek: priapizm

Genel bozukluklar ve uygulama yeri koşulları

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Belirtiler ve işaretler :

Paroksetinin doz aşımı bilgilerinden elde edilmiş geniş bir güvenilirlik aralığı verisi vardır. Paroksetin doz aşımı deneyimlerinde 4.8. İstenmeyen etkiler bölümünde belirtilen semptomlara ek olarak kusma, gözbebeği dilatasyonu, ateş, kan basıncı değişiklikleri, baş ağrısı, istemsiz kas kasılmaları, ajitasyon, anksiyete ve taşikardi bildirmiştir. Bir kerede 2000 mg alan hastalar da dahil olmak üzere hastalar genel olarak ciddi sekel kalmaksızın kurtulmuştur. Seyrek olarak koma ve EKG değişiklikleri gibi olaylar ile çok nadir fatal sonlanım bildirilmiştir fakat bu olaylar genel olarak paroksetin diğer psikotrop ilaçlar ve alkol ile birlikte veya alkol olmaksızın alındığında olmuştur.

Tedavi :

Bilinen spesifik bir antidotu yoktur.

Tedavi antidepresan ilaçların doz aşımında uygulanan genel önlemleri içermelidir. Uygun koşullarda kusturma, lavaj veya her ikisi ile birlikte mide boşaltılmalıdır. Daha sonra ilk 24 saatte 4-6 saat aralıklarla 20-30 g aktif kömür verilmelidir. Yaşamsal bulguların yakından izlenmesi ve dikkatli bakım içeren destekleyici tedavi gerekmektedir.

Travma Sonrası Bunalımı Travma Sonrası Bunalımı Travmatik bir olay, günlük olağan olayların dışında olan ve kişiyi derinden rahatsız eden bir olaydır.Birçok olay böyle bir etki gösterebilir. Diyabet Hastalığı Diyabet Hastalığı Diyabet, insülin hormonu ile ilgili problemlerden kaynaklanan bir hastalıktır.