PIDILAX 25 mg/5 ml IV enjeksiyonluk çözelti Farmakolojik Özellikler

Urapidil }

Kalp Damar Sistemi > Periferik Etkili Antiadrenerjik İlaçlar
Farma-Tek İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. | 29 December  2020

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

    5.1. Farmakodinamik özellikler

    Farmakoterapötik grup: Alfa-Adrenoreseptör Antagonisti ATC kodu: C02CA06

    Urapidil, periferik damar direncini azaltarak sistolik ve diastolik kan basıncında azalma sağlar. Kalp atım hızı büyük ölçüde sabit kalır.

    Kalp debisi değişmez; artan ardyük nedeniyle azalmış olan kalp debisi artabilir.

    Urapidil etkisini merkezi ve periferik olmak üzere iki farklı şekilde ortaya koymaktadır: Periferik olarak, urapidil esasen postsinaptik alfa-1-reseptörlerini bloke ederek katekolaminlerin damar büzücü etkilerini önler. Merkezi olarak ise, urapidil dolaşımı kontrol eden merkezleri düzenler; yani, sempatik sinir sistemi tonusundaki refleks artışı önler veya tonusu azaltır.,

        5.2. Farmakokinetik özellikler

        Genel özellikler

        i.v. enjeksiyon sonrasında 25 mg urapidil'in plazma yoğunluk/zaman eğrisinin (baştaki dağılım

        fazı, terminal eliminasyon fazı) bifazik olduğu saptanmıştır.

        Emilim:

        PİDİLAX i.v. enjeksiyon yoluyla uygulandığı için bu bölüm geçerli değildir.

        Dağılım:

        Dağılım fazının yarı ömrü yaklaşık 35 dakikadır. Dağılım hacmi ise 0.8 l/kg'dır (0.6-1.2 l/kg). Urapidil'in plazma proteinlerine in vitro bağlanma oranı %80'dir. Urapidil'in plazma protein bağlanma oranının düşük oluşu, plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanan diğer ilaçlarla etkileşime girmeyişini açıklamaktadır.

        Urapidil, kan-beyin bariyerini aşar, plasentaya geçer.

        Biyotransformasyon:

        Urapidil ağırlıklı olarak karaciğerde metabolize olur. Esas metabolitin, fenil halkasının 4- pozisyonundan hidroksillenmiş olan hidroksi urapidil olduğu bildirilmiştir. Belirgin antihipertansif aktivitesi bulunmamaktadır. o-Dimetil türevi metaboliti ise urapidil ile aynı biyolojik aktiviteye sahiptir fakat çok düşük miktarlarda meydana gelir.

        Eliminasyon:

        Alınan dozun %15 kadarı farmakolojik açıdan aktif urapidildir. Bunun % 50- 70 kadarı urapidil ve metabolitleri şeklinde böbrekler yoluyla atılır. Geri kalanı, non-hipotansif p- hidroksi urapidil başta olmak üzere metabolitler halinde feçes ile atılır.

        i.v. bolus uygulama sonrası serum eliminasyon yarı ömrü 2.7 saattir (1.8- 3.9 saat).

        Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:

        Urapidil'in farmakokinetiği doğrusal ve dozla orantılıdır.

        Hastalardaki karakteristik özellikler

        Böbrek yetmezliği

        İleri derecede böbrek yetmezliği olan hastalarda urapidil dağılım hacmi ve atılımı azalmış ve atılım yarı-ömrü uzamıştır.

        Karaciğer yetmezliği

        İleri derecede karaciğer yetmezliği olan hastalarda urapidil dağılım hacmi ve atılımı azalmış ve atılım yarı-ömrü uzamıştır.

        Geriyatrik popülasyon

        Yaşlılarda urapidil dağılım hacmi ve atılımı azalmış ve atılım yarı-ömrü uzamıştır.

        5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

        Akut toksisite

    Urapidil hidroklorürün akut toksisitesi fareler ve sıçanlarda çalışılmıştır. LD50 değerleri (urapidil bazı olarak) oral uygulamadan sonra 508 ile 750 mg/kg arasında ve intravenöz uygulamadan sonra 140 ile 260 mg/kg vücut ağırlığı arasında bulunmuştur. Baskın toksik semptomlar sedasyon, ptoz, azalmış hareketlilik, koruyucu reflekslerde kayıp, hipotermi, dispne, siyanoz, titreme ve ölümün takip ettiği konvülziyonları içermiştir.

    Kronik toksisite / Subkronik toksisite

    Kronik toksisite sıçanlarda, 250 mg/kg vücut ağırlığı/güne varan dozlarda 6 ve 12 ay boyunca yemle oral uygulamadan sonra ve 125 mg/kg vücut ağırlığı/güne varan dozlarda 3 ve 12 ay

    boyunca gavaj ile oral uygulamadan sonra araştırılmıştır. Şunlar gözlenmiştir: sedasyon, ptoz, azalmış kilo alımı, östrus döngünün uzaması ve azalmış uterus ağırlığı.

    Kronik toksisite köpeklerde 6 ve 12 ay boyunca 64 mg/kg vücut ağırlığına varan dozlarla çalışılmıştır. 30 mg/kg vücut ağırlığı/gün ve üzerindeki dozlar sedasyon, aşırı salya üretimi ve titremeye neden olmuştur. Köpeklerde klinik veya histopatolojik değişiklikler gözlenmemiştir.

    Mutajen potansiyel ve tumor üretme potansiyeli

    Urapidil bakteriler (Ames testi, konakçı aracılı analiz), insan lenfositleri ile yapılan testlerde ve farelerde kemik iliği metastaz testinde mutajenik özellikler göstermemiştir. Sıçan hepatositlerinde yapılan DNA onarımı testi negatif bulunmuştur.

    Farelerde ve sıçanlarda 18 ve 24 aya varan karsinojenisite çalışmaları insanlarla ilgisi olan tümörojenik bir potansiyelle ilgili herhangi bir bilgiyi aydınlatmamıştır. Sıçanlar ve farelerde yapılan özel çalışmalar urapidilin prolaktin düzeyini artırdığını ve sıçanlarda artmış prolaktinin meme dokusunda büyümeyi uyardığını göstermiştir. Bu etki mekanizması ile ilgili mevcut bilgilere dayalı olarak, bu etkinin terapötik dozlarla uygulanmanın ardından insanlarda meydana gelmesi beklenmemekte olup, klinik çalışmalarda gözlenmemiştir.

    Üreme toksisitesi

    Sıçanlar, fareler ve tavşanlarda üreme çalışmaları teratojenik etkiye ilişkin bir kanıtı göstermemiştir.

    Üreme çalışmaları ve ayrıca kronik toksisite çalışmalarında dişi sıçanlarda östrus döngüsü uzaması gözlenmiştir. Bu etkinin, kronik çalışmada gözlenen azalmış uterus ağırlığı ile birlikte sıçanlarda urapidil ile tedaviden sonra prolaktinde meydana gelen artıştan kaynaklandığına inanılmaktadır. Dişi sıçanların fertilitesi bozulmamıştır. Türler arası dikkate değer farklılıklar nedeniyle, bu bulguların insanlarla ilgisine dair bir kanıt söz konusu değildir. Uzun süreli klinik çalışmalarda dişi hipofiz bez sistemi üzerinde herhangi bir etki gözlenmemiştir.

    Kolon, Rektum yada Bağırsak Kanseri Kolon, Rektum yada Bağırsak Kanseri Bağırsak kanseri kolon veya rektumda (arka geçit) herhangi bir bölgede ortaya çıkabilir.Kolorektal kanser erken safhalarda teşhis edilmesi halinde daha kolay ve daha başarılı bir şekilde tedavi edilir. Mide Kanseri Mide Kanseri Mide kanseri genellikle mideyi tümüyle kaplayan ve mukus üretmekle görevli hücrelerde başlar. Bu kanser tipine adenokarsinom denir.