PIRUCIN 50 mg/25 ml IV intravesikal enj. için liy.toz içeren flakon Klinik Özellikler

Epirubisin Hcl }

Antineoplastik ve İmmünomodülatör Ajanlar > Sitotoksik Antibiyotikler > Epirubisin
Saba İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. | 28 December  2012

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1. Terapötik endikasyonlar

Epirubisin bir dizi ncoplastik durumların tedavisinde kullanılır:

•    Meme, över, mide, akciğer ve kolorektal karsinomalar

•    Malign lenfoma

•    Lösemi

•    Multiple miyeloma

Epirubisin İntravesikal uygulandığında, aşağıdaki tedavilerde yararlı olduğu gösterilmiştir:

•    İn-situ karsinoma

•    Mesanenin papiller transisyonel hücreli karsinomu

•    Transüretral rezeksiyondan sonra yüzeyel mesane karsinomunda nükslerin önlenmesinde

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

 Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

Konvansiyonel dozlar:

Epirubisin tek ajan olarak kullanıldığında, yetişkinlerde Önerilen doz 60-90 mg/m2’dir ve İntravenöz olarak enjekte edilmelidir. Hastanın hematolojik durumu ve kemik iliği işlevine bağlı olarak, doz 21 günlük aralıklarla tekrarlanmalıdır.

Eğer toksisite belirtileri ağır nötropeni/nötropenik ateş ve trombositopeniyi içeriyorsa (21. güne kadar süren), doz değişimi veya sonraki dozun ertelenmesi gerekebilir.

Yüksek dozlar:

Yüksek doz akciğer kanserinin tedavisi için tek ajan olarak epirubisin aşağıdaki tedavi rejimlerine göre uygulanmalıdır:

- Küçük hücreli akciğer kanseri (önceden tedavi edilmemiş): 3 haftada bir, I. gün 120 mg/m2.

Yüksek doz tedavi için, epirubisin 3-5 dakikalık bir sürede intravenöz bolus şeklinde veya 30 dakika boyunca infüzyon şeklinde verilebilir.

Meme kanseri:

Pozitif lenf nodullü, erken dönem meme kanseri hastalarının adjuvan tedavisinde, epirubİsİnİn intravenöz dozları 100 mg/m2 (I. günde tek doz olarak) ile 120 mg/maralığında (1. ve 8. günlerde bölünmüş iki doz halinde), 3-4 haftada bir, intravenöz siklofosfamlt ve 5-fluorourasİI ve oral tamoksİfen İle kombinasyonları şeklinde önerilir. Kemik iliği fonksiyonları daha önce gördüğü kemoterapi veya radyoterapi nedeniyle, hastanın yaşı nedeniyle ya da neoplastik kemik iliği infıltrasyonu nedeniyle zarar görmüş hastalarda, daha düşük dozlar (konvcnsiyoncl tedavide 60-75 mg/m2 ve yüksek doz tedavide 105-120 mg/m2) tavsiye edilmektedir. Total doz her kürde birbirini izleyen 2-3 güne bölünebilir.

Epirubisin çeşitli tümörler için monoterapi ve kombinasyon kemoterapideki yaygın kullanımı aşağıda gösterildiği gibidir:

Kanser endikasyonları

-.- -

Epirubisin dozları (mg/m )

Monoterapi

Kombinasyon terapisi

Ovcr kanseri

60-90

50-100

Mide kanseri

60-90

50

Küçük hücreli akciğer kanseri (SCLC)

120

120

Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (NSCLC)

135 ya da 145

Kolorektal kanser

60-90

20-50

Lösemi

60-90

45

Muitiple miyeloma

60-90

20, ya da 60-90

Hodgkİn hastalığı

60-90

25-50

Non-Hodgkin lenfoma

60-90

60-90 yada daha düşük doz

Mesane kanseri

50 mg/50 ml veya 80 mg/50 ml (in situ karsinoma)

Profilaksi:

Haftada bir 50 mg/50 ml 4 hafta, sonrasında ayda bir 11 ay.

Dozlar genellikle 21 gün aralıklarla 1. gün veya ilk 3 gün verilir. Kombinasyon tedavisi:

Epirubisin diğer sitotoksik ajanlarla kombine kullanıldığı takdirde dozlar tabloya göre azaltılmalıdır. Dozların yaygın kullanımı tabloda gösterildiği gibidir.

İntravesİkal uygulama:

Epirubisin yüzeyel mesane kanseri ve in situ karsinoma tedavisinde İntravesİkal uygulama İle verilir. Sİstemlk tedavinin veya cerrahi tedavinin daha uygun olduğu, mesane duvarına penetre olmuş invaziv tümörlerin tedavisinde bu yolla kullanılmamalıdır (bkz Bölüm 4.3). Epirubisin ayrıca, yüzeyel tümörlerin transüretral rezeksiyondan sonra nüksleri Önlemek için profilaktik olarak İntravesİkal yolla başarılı bir şekilde kullanılmıştır.

Yüzeyel mesane kanseri tedavisi İçin önerilen rejim aşağıdaki dilüsyon tablosunda verilmiştir:

8 hafta süreyle haftada 50 mg/50 ml dozunda (fizyolojik serum veya steril diştile suda seyreltilmiş) instilasyon şeklindedir.

Lokal toksisite durumunda dozun 30 mg/50 ml/ye düşürülmesi önerilmektedir.

İn situ karsinoma için, hastanın bireysel tolerabilitesine bağlı olarak 80 mg/50 mPye kadar artırılabilir.

Profilaksi için, 4 hafta süre ile haftada 50 mg/50 ml’lik uygulamadan sonra, 11 ay süreyle ayda I kez aynı dozda instilasyon şeklindedir.

Mesane instilasyon çözeltisi için seyreltme tablosu:

Epİrubisin dozu

2 mg/ml epİrubisin enjeksiyonunun hacmi

Enjeksiyonluk su veya %0.9 fizyolojik serumun seyreltici hacmi

Total

hacim

30 mg

15 ml

35 ml

50 ml

50 mg

25 ml

25 ml

50 ml

80 mg

40 ml

10 ml

50 ml

Çözelti 1-2 saat süreyle intravesikal olarak tutulmalıdır. idrar İle gereksiz seyreltmeden kaçınmak için, instilasyondan Önceki 12 saat İçinde hastaya herhangi bir sıvı almaması söylenmelidir. İnstilasyon sırasında, hasta ara sıra çevrilmeli ve instilasyon süresi sonunda hastanın idrara çıkması söylenmelidir.

Uygulama şekli:

SADECE İNTRAVENÖZ VE İNTRAVESİKAL KULLANIMLAR İÇİNDİR.

İnfüzyon %0.9 sodyum klorür veya %5 glukoz İle hazırlanır.

İntravenöz uygulamada damar dışına sızmamasına dikkat edilmelidir (bkz. Bölüm 4.4). Eğer damar dışına sızına meydana gelirse, uygulama derhal durdurulmalı ve bir başka venden uygulamaya geçilmelidir, özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Böbrek yetmezliği:

Orta derece renal bozuklukta, bu yolla sınırlı miktar epİrubisin atılanından dolayı doz azaltılması gerekmez. Fakat serum kreatinini>5 mg/dl olan hastalarda doz ayarlaması gerekebilir.

Karaciğer yetmezliği:

Epirubisinin majör eliminasyon yolu hepatobiüyer sistemdir. Karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dozlar aşağıdaki serum bilirubin düzeyleri baz alınarak azaltılmalıdır;

Serum Bilirubin Doz Azaltılması 24-51 jımol/1    %50

>51 pmol/l    %75

Pediyatrik popülasyon:

Epirubisinin pediyatrik hastalarda güvenilirliği ve etkinliği belirlenmemiştir.

Geriyatrik popülasyon:

Geriyatrik hastalarda özel doz önerileri bulunmamaktadır.

4.3. Kontrendikasyonlar

•    Epİrubİsine veya içeriğindeki diğer yardımcı maddelere ve/veya diğer antrasiklinlcr vc antrasenedİonlara aşırı duyarlılığı olan hastalarda

•    Öncesinde diğer antineoplastik ajanlar veya radyoterapi İle tedavi nedeniyle mlyelosüpresyon gelişmiş hastalarda

•    Doksorubtsİn veya daunorobisin gibi diğer antrasiklinlerinin maksimum kümülatif dozları ile tedavi edilen hastalarda

•    Mevcut veya önceden bir kardiyak rahatsızlık öyküsü olan hastalarda (4. derece musküler kalp yetmezliği, akut kalp krizi ve 3. ve 4. derece musküler kalp yetmezliğine sebep olan önceden yaşanmış kalp krizi, akut inflamatuar kalp rahatsızlıkları, ciddi hemodİnamlk sonuçları olan aritmi)

•    Akut sistemik enfeksİyonlu hastalarda

•    Ciddi karaciğer yetmezliği olan hastalarda

•    l.aktasyon döneminde (bkz. Bölüm 4.6)

İntravesikal uygulamada epirubİsİn aşağıdaki durumlarda kontrendikedir:

•    İdrar yolu enfeksiyonları

•    Mesane duvarına penetre olmuş İnvaziv tümörler

•    Katetcrizasyon problemleri

•    Vesikal inflamasyon

•    Rezidüel idrarın yüksek hacimde olması

•    Daralmış mesane

4.4.    Özel kullanım uyarıları ve Önlemleri

Epirubisin, sadece kemoterapötik ajanlarla tedavi deneyimi olan doktorun gözetimi altında uygulanmalıdır. Özellikle yüksek doz epirubisin tedavisini takiben tedavi ve miyelosupresyona

bağlı gelişebilecek olası komplikasyonların yönetilmesi için tanı ve tedavi olanaklarının mevcut olması gerekir.

Epimbisinin enjeksiyon sırasında damar dışına sızması ciddi doku lezyonları ve nekroza yol açabilir. Küçük damarlara enjeksiyon veya aynı damara tekrarlayan enjeksiyonlar venöz skleroz İle sonuçlanabilir.

Epirubisinle tedavi başlangıcında, çeşitli laboratuvar parametrelerinin ve kalp fonksiyonlarının dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekir.

Her tedavi siklusundan önce ve tedavi siklusu süresince, kırmızı ve beyaz kan hücreleri, nötrofıl ve trombosit sayıları dikkatle ölçülmelidir. Lökopenİ ve nötropeni, konvansiyonel ve yüksek dozlarda genellikle geçicidir, 10. ve 14. günler arasında en alt düzeye ulaşır ve 21. günde normal değerlere geri döner; bunlar yüksek doz şeması ile daha ciddidir. Yüksek doz uygulansa dahi çok az hastada trombositopeni (<100.000 trombosit / mm3) gelişmektedir.

Hastalar epirubisinle tedaviye başlamadan önce, varsa ciddi stomatİt ve mukozit yeterince iy ileştiri Imelidir.

Epirubisinİn maksimum kümülatif dozları hesaplanırken, birlikte kullanılan herhangi bir başka potansiyel kardiyotoksik tedavi de hesaba katılmalıdır. Hem konvansiyonel hem de yüksek

dozaj şemasında 900-1000 tng/m ’ 1 ik bir kümülatif dozun aşılması durumunda çok daha fazla dikkat edilmelidir. Bu seviyenin üzerinde irreversibl konjestif kalp yetmezliği riski oldukça artar. Her tedavi siklusundan önce ve sonra EKO alınması önerilmektedir. T dalgasının düzleşmesi veya tersine dönmesi, S-T segmenti depresyonu veya aritmi başlangıcı gibi EKG değişiklikleri genellikle geçici vc rcversibldır, tedavinin kesilmesini gerektirecek bir gösterge olarak ele alınması gerekli değildir. 900 mg/m2,den düşük olan kümülatif dozlarla kardiyotoksisitenin nadiren oluştuğu ispatlanmıştır. Ancak, diğer antrasiklİnler için tanımlanan kalp yetmezliği riskini en aza indirmek için, tedavi sırasında kalp fonksiyonları dikkatle izlenmelidir. Kalp yetmezliği durumunda epirubisinle tedavi kesilmelidir.

Antrasiklinlerle oluşan kardİyoıniyopati; QRS voltajında İnatçı bir düşme, sistolik aralığın (PEP / LVET) normal limitlerin altında uzaması ve ejeksİyon fraksiyonun düşmesi ile İlişkilidir. Epirubisin tedavisi alan hastaların kardiyak yönden izlenmesi oldukça önemlidir invazif olmayan tekniklerle kardiyak fonksiyonların değerlendirilmesi tavsiye edilebilir. Elektrokardiyogram (EKG) değişiklikleri antrasiklinle indüklenmlş kardiyomiyopatinin göstergesi olabilir, fakat EKG antrasiklin ilişkili kardiyomiyopatinin izlenmesi için hassas veya spesifik bir metod değildir. Tedavi süresince sol ventrİküler ejeksiyon fraksiyonunun (LVEF) düzenli olarak İzlenmesi, fonksiyon bozukluğunun İlk belirtisinde epirubisinin acilen kesilmesiyle ciddi kardiyak hasar riski azaltılabilir. Kardİyak fonksiyonların tekrar değerlendirilmesinde tercih edilen metod, sol ventrİküler ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) değerlerinin multiple-gated radyonüklid anjiografi (MUGA) veya ekokardiyografı (EKO) ile ölçülmesidir. Özellikle kardiyotoksisite artışında risk faktörleri bulunan hastalarda bir EKG ve MUGA görüntülemesi veya bir eko kardiyografiyle temel kardiyak değerlendirme tavsiye edilir. Özellikle daha yüksek kümülatif antrasiklin dozlarında, sol ventrİküler ejeksiyon fraksiyonunun tekrarlayan EKO veya MUGA ölçümleri yapılmalıdır. Değerlendirme için kullanılan teknik izlemeye uygun olmalıdır. Risk faktörü taşıyan hastalarda, özellikle öncesinde antrasiklin ve antrasenedion kullanımında, kardiyak fonksiyonları sıkı bir şekilde takip edilmelidir.

Kalp yetmezliği, tedavi kesildikten birkaç hafta sonra bile ortaya çıkabilir ve spesifik tıbbi tedaviye yanıtsız kalabilir. Bu tedavi ile birlikte veya daha önceden mediastinal perikardiyal bölgeye radyoterapi uygulanan veya potansiyel kardiyotoksik ilaçlarla tedavi olmuş hastalarda potansiyel kardiyotoksisite riski artabilir (bkz. Bölüm 4.5).

Diğer sitotoksik ajanlar gibi epİrubisin de, neoplastik hücrelerin hızlı parçalanmasının bir sonucu olarak hiperürisemi oluşturabilir. Kan ürik asit seviyeleri dikkatlice kontrol edilmelidir. Böylece bu olgu tanınabilir ve kontrol altına alınabilir. Hİdrasyon, idrar alkalizasyonu ve allopurinol ile profiiaksi, hiperürisemiyi önleyerek, tümör lizis sendromunun potansiyel komplikasyonlarını minimize edebilir.

Böbrek fonksiyonları azalmış hastalarda tedaviye başlamadan önce ve tedavi sırasında serum kreatin seviyesi değerlendirilmelidir (bkz. Bölüm 4.2).

Tedaviye başlamadan önce ve tedavi sırasında karaciğer fonksiyonu değerlendirilmelidir (SGOT, SGPT, alkali fosfataz ve bilirubin) (bkz. Bölüm 4,2),

Epirubisinin intravesikal yolla uygulanması kimyasal sistit semptomlarına (disüri, poliüri, noktüri, strangüri, hematüri, mesane rahatsızlığı, mesane duvarında nekroz gibi) ve mesane daralmasına neden olabilir. Kateterizasyon problemleri için özel dikkat gerekir (örneğin; büyük intravesikal tümörden dolayı üretral tıkanıklık).

Epİrubisin, uygulamadan sonra 1-2 gün idrara kırmızı renk verebilir.

Epİrubisİn, her 25 ml’lik dozunda 250 mg laktoz içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Epİrubisinin diğer ilaçlarla karıştırılması tavsiye edilmez. Ancak diğer antikanser ilaçlarla kombine olarak kullanılabilir.

Epİrubisinin; simetİdin, deksverapamil, deksrazoksan, dosetaksel, interferon a2b, paklitaksel ve kinin ile İlaç etkileşiminin olduğu gözlenmiştir.

Her 3 haftada 100 mg/m2 epirubisinden önce günde İki kere 400 mg simetİdin verilmesi epirubİsİn EAA değerlerinde %50 ve epİrubisİnolün EAA değerlerinde %41 artışa neden olmuştur.

Epİrubisİn tedavi öncesinde yüksek dozlarda deksrazoksan (900 mg/m ve 1200 mg/m ) uygulanması, epirubisinİn sistcmik klerensİni artırabilir ve EAA’de azalma ile sonuçlanabilir. Yapılan bir çalışmada dosetakselİn, epirubisinden hemen sonra atımında epirubisin metabolitlerinin plazma konsantrasyonunu artırabileceği bulunmuştur.

İnterferon a2b ile birlikte uygulanması epİrubİsİnin terminal eliminasyon yarı ömrünün ve toplam klerensinin düşmesine sebep olabilir.

Paklitaksel, epirubisinİn ve metaboliti olan epirubisinolün farmakokinetiğini etkileyebilir. Yapılan bir çalışmada pak!itakselin epirubisinden önce ve sonra alınması karşılaştırıldığında, epirubisinden önce alınmasının hematolojik olarak çok daha toksik olduğu görülmüştür. Yapılan bir çalışma epİrubİsİnin pak!İtakselin klerensini azalttığını göstermiştir.

Kinin epirubisinİn kandan dokulara başlangıç dağılımım hızlandırabilir ve kırmızı kan hücrelerindeki oranını etkileyebilir.

Epİrubisinin diğer sitotoksik ajanlarla kombine kullanımı miyelotoksisite artışıyla sonuçlanabilir.

Kemik İliğini etkileyen ilaçlarla (örneğin; sitotoksik ajanlar, sulfonamid, kloramfenikol, difenilhidantoin, amidopirin ve türevleri, antiretroviraf ajanlar) tedavide belirgin hematopoez rahatsızlığı olasılığı unutulmamalıdır.

Beraberinde kardiyotoksik ajanlarla (5-fluorourasil, siklofosfamlt, sİsplatin, taksanlar gibi) ya da beraberinde veya öncesinde mediastinal bölgeye radyoterapi almış hastalarda potansiyel kardiyotoksİsİte riski artabilir.

Epirubisinin kalsiyum kanal blokerlerİ gibi diğer ilaçlarla beraberinde kullanımı kalp krizine yol açabilir, bundan dolayı kalp fonksiyonları tedavinin başından sonuna kadar izlenmelidir. Epirubisin başlıca karaciğerde metabolize olur, karaciğerde metabolİze olan diğer ilaçlarla birlikte kullanımı epirubisinin metabolizma ve farmakokinetiğini ve bunun sonucunda etkinlik ve/veya toksisitesinİ etkileyebilir.

Bu İlacın canlı aşılarla kombinasyonundan kaçınılmalıdır.

Özel popülasyonlara İlişkin ek bilgiler Pediyatrik popülasyon:

Etkileşim çalışması yapılmamıştır,

Geriyatrik popülasyon:

Etkileşim çalışması yapılmamıştır.

4.6. Gebelik ve laktasyon

 Genel tavsiye Gebelik kategorisi: D

Çocuk doğurma potansiyali bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Epirubisin genotoksik etkilere sahiptir. Bu nedenle epİrubİsİnle tedavi edilen erkek hastalara tedavi süresince ve tedaviden 6 ay sonrasına kadar baba olmaması ve epirubisİnle tedaviye bağlı olası infertİIite sebebiyle önceden spermlerin korunması konusunda tavsiyede bulunulmalıdır. Kadınlar epirubisin tedavisi sırasında hamile kalmamalıdır.

Kadın vc erkekler tedavi süresi boyunca ve tedaviden 6 ay sonrasına kadar etkili bir kontrasepsif yöntem kullanmalıdır.

Gebelik dönemi

Epirubisinin gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır.

Kadın ve erkekler epirubisin aliminin üreme üzerindeki potansiyel yan etkileri hakkında bilgilendirilmelidir. Çocuk sahibi olma potansiyelindeki kadınlar fetüs üzerindeki potansiyel tehlikesi hakkında tamamen bilgilendirilmelidirler ve epirubisin tedavisi sırasında hamile kalma durumunda olası genetik danışmanlık gözönünde bulundurulmalıdırlar. Kanser kemoterapisinde epirubİsİn, hamile kadınlarda veya hamile kalma olasılığı bulunan kadınlarda; anneye potansiyel yararları, fetüsteki olası risklere ağır basmadıkça kullanılmamalıdır.

Epirubİsİn gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

Laktasyon dönemi

Epirubisinİn anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Fakat diğer antrasiklinleri içeren bir çok ilaç, anne sütüne geçmektedir. Potansiyel ciddi yan etkilerinden dolayı tedavi süresince ve Öncesinde emzirme durdurulmalıdır.

Laktasyon döneminde kontrendikedİr (bkz. Bölüm 4.3).

Üreme yeteneği/Fertilite:

Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda üreme toksİsİtesİ göstermiştir (bkz. Bölüm 5,3). İnsanlardaki potansiyel risk bilinmemektedir. Epirubisinİn insan fertilitesine veya teratojenezise neden olduğuna dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte deneysel veriler epirubisinin fetüse zarar verebileceğini ortaya koymuştur. Diğer antikanser ajanlar gibi epirubİsİn de hayvanlar üzerinde mutajenik ve karsinojenİk özellikler göstermiştir.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Olası istenmeyen etkilerine bağlı olarak epirubisin araç ve makine kullanma yeteneğini bozabilir,

4.8. İstenmeyen etkiler

Bozulmuş hematopoetİk sistem ile ilgili ve gastrointestinal şikayetler en belirgin istenmeyen yan etkilerdir.

Advcrs reaksiyonlar, sistem organ sınıfı ve görülme sıklığına göre aşağıdaki gibi sıralanmıştır: Çok yaygın (>1/10); yaygın (> 1/100 İla < l/l0); yaygın olmayan (> I/t.000 ila < 1/100); seyrek (>1/10.000 ila < I/1.000); çok seyrek (< 1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)

Enfeksiyonlar ve eııfestasyonlar Yaygın: Enfeksiyon

Seyrek: Miyelosupresyon sonucunda, ateş, enfeksiyon, pnömonİ, septisemi, septik şok, doku hipoksisi meydana gelebilir ve hatta ölüme bile yol açabilir.

İyi huylu ve kötü huylu neoplazmalar

Seyrek: DNA’yı hasara uğratan antineoplastik ajanlarla eş zamanlı olarak epirubisin ile tedavi edilen hastalarda pre-lösemik olsun veya olmasın, sekonder akut miyeloid löseminin gelişmesi nadiren bildirilmiştir. Böyle vakalar kısa (1-3 yıl) latent periyoda sahiptir.

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Çok yaygın: Miyelosupresyon, granülosİtopenİ, lökositopeni, trombositopeni, nötropeni Yaygın: Anemi, hemoraji

4.8. İstenmeyen etkiler

konvansiyonel dozlarda görülenlerden farklı değildir. Sadece birkaç hastada, yüksek dozlarda ciddi enfeksiyöz komplikasyonlara karşı, hastanede tedavi ve destekleyici tedavi gerekmiştir.

Bağışıklık sistemi hastalıkları

Yaygın: İntravesikal uygulama sonrası alerjik reaksiyonlar

Yaygın olmayan: Işığa karşı duyarlılık ya da radyoterapi durumlarında hipersensİtivİte (recall fenomeni)

Seyrek: Anafİlaksİ (deri döküntüsü, kaşıntı, hiperprcksİ ve titremeyi içeren şok İle veya şoksuz anafılaktik / anafilaktoid reaksiyonlar)

Metabolizma ve beslenme hastalıkları Yaygın: Anoreksi

Seyrek: Hiperürisemi (neoplastik hücrelerin hızlı lizisi sonucu olarak)

Sinir sistemi hastalıkları Seyrek: Baş dönmesi Göz hastalıkları Bilinmiyor: Konjonktivit, keratİt Kardiyak hastalıkları

Yaygın: Kardiyotoksisite (EKG değişiklikleri, taşikardi, aritmi, kardİyomiyopati, ventriküler taşikardi, bradikardİ, AV blok, dal bloku), konjestif kalp yetmezliği, (dispne, ödem, karaciğer büyümesi, assit, pulmoner ödem, plevral efüzyon, galop ritmi) (bkz. Bölüm 4.4)

Vasküler hastalıkları

Yaygın olmayan: Tromboflebit, flebit

Bilinmiyor: Şok, pulmoner embolizmi İçeren rastlantısal tromboembolİk olaylar Gastroin testin al hastalıkları

Çok yaygın: Tedaviye başlandıktan 5-10 gün sonra mukozit görülebilir ve genelde ağrılı erozyon bölgeleri olan stomatİte yol açar, özellikle dilin kenarlan boyunca ve sublİngual mukozada görülür.

Yaygın: Bulantı, kusma, dehidrasyonla sonuçlanan diyare, iştah kaybı ve abdominal ağrı, özofajil ve ora! mukozanın hiperpigmentasyonu Deri ve deri altı doku hastalıkları

Çok yaygın: Tedavi edilen vakaların %60-90’ında görülen alopesi (normalde reversİbldır), erkeklerde sakal gelişimi eksikliği Yaygın: Sıcak basması

Yaygın olmayan: Derinin ışığa karşı sensitivitesi» deri ve tırnaklarda pigmentasyon Seyrek: Ürtİker

Bilinmiyor: Lokal toksisİte, deride batma hissi, döküntü, deri değişiklikleri, eritem Böbrek ve idrar hastalıkları

Çok yaygın: Uygulamadan sonra 1-2 gün idrarda kırmızı renk

Yaygın: İntravesikal uygulama sonrası yanma hissi gibi bölgesel reaksiyonlar, sık sık idrara

çıkma ve bazen hemorajİ

Üreme sistemi ve meme hastalıkları

Seyrek: Amenore, azosperml

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Yaygın: Damar infüzyonu boyunca kızarma, lokal flebit, fleboskleroz, lokal ağrı ve doku nekrozu (kaza ile paravenöz enjeksiyonu takiben)

Yaygın olmayan: Baş ağrısı

Seyrek: Ateş, üşüme, halsizlik, kırıklık

Araştırmalar,

Seyrek: Transaminaz seviyelerinde artış Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

Ruhsatlandırma sonrası şüpheli İlaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, İlacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine

olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tu fam @ti tek.gov.tr; tel: 0800 314 00 08; faks: 0312 218 35 99).

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Epirubİsİnin çok yüksek tek dozları 24 saat İçinde akut miyokardiyal dejenerasyon ve 10-14 gün içinde ciddi mlyelosupresyona sebep olabilir. Bu süre İçerinde hastaya destekleyici tedavi uygulanmalı, kan transfüzyonları ve koruyucu İzolasyon (geri döndürme bakımı) gibi tedbirlerden yararlanılmalıdır. Antrasiklinlerle birlikte doz aşımından sonraki 6 aya kadar, gecikmiş bir kardiyak yetmezlik görülmüştür. Hastalar dikkatle gözlenmeli ve eğer kalp yetmezliği belirtileri artarsa, konvansiyonel çizgide devam edilmelidir.

Epirubisİn doz aşımı durumunda tedavisi semptomatİktir ve diyaliz edilebilir değildir.

Pankreas Kanseri Pankreas Kanseri Pankreas karnın alt kısmında yatay şekilde bulunan bir organdır. Sindirime yardımcı olan enzimleri ve kan şekerini yönetmeye yardımcı olan hormonları vücuda dağıtmakla görevlidir. Kolon, Rektum yada Bağırsak Kanseri Kolon, Rektum yada Bağırsak Kanseri Bağırsak kanseri kolon veya rektumda (arka geçit) herhangi bir bölgede ortaya çıkabilir.Kolorektal kanser erken safhalarda teşhis edilmesi halinde daha kolay ve daha başarılı bir şekilde tedavi edilir.