RIOPAN 800 mg 20 çiğneme tableti Farmakolojik Özellikler

Magaldrat }

Sindirim Sistemi ve Metabolizma > Antiasit İlaçlar (mide asidi ilaçları) > Magaldrat
Nobel İlaç Sanayii ve Tic. Anomim Şirketi | 8 June  2012

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grup: Antasitler, alüminyum kombinasyonları ve kompleksleri, kalsiyum ve magnezyum bileşikleri ATC kodu: A02A D02

®

Magaldratın etkisi gastrik asidi ani bir şekilde düzenlemesine dayanmaktadır. RİOPAN asit nötralize edici özelliklere sahiptir. İlaç asit miktarını azaltmakta ve eşzamanlı olarak pepsin, safra asitleri ve lizolesitine doza ve pH’ya bağlı şekilde bağlanmakta ve bu şekilde gastrik asidin agresif etkisini ortadan kaldırmaktadır.

RİOPAN® katmanlı örgü yapısına sahip bir antasittir. İçinde şeker yoktur ve düşük sodyum içermektedir. Antasit aktivitesini, protonların interstisyal örgü tabakasının sülfat ve hidroksit iyonları tarafından bağlanması yoluyla ortaya koymaktadır; bu şekilde örgü yapısı nötralizasyon sırasında yıkılmaktadır. RİOPAN®’ın etkin maddesi olan magaldrat, belirli bir kristal yapısına sahip (yani, katmanlı örgü) tek bileşen içeren kararlı bir maddedir. Bir molekül içinde hem alüminyum hem de magnezyum hidroksit içermektedir. Magaldrat mide hareketlerini etkilememektedir.

5.2. Farmakokinetik özellikler

Genel özellikler

Emilim:

Magaldrat gastrointestinal sistemden emilmez. Nötralizasyon işlemi sırasında az miktarda magnezyum ve alüminyum iyonu salınır ve bu katyonların bir kısmı emilir. Sağlıklı böbreklere sahip kişilerde bile nadiren serum alüminyum düzeylerinde hafif bir yükselme olduğu bulunmuştur. Alüminyum içeren antasitlerin uzun süreli kullanımı fosfat emilimini azaltabilir.

Dağılım ve biyotransformasyon:

Magnezyum ve alüminyum iyonları barsak geçişi sırasında, eser miktarda çözünür olan fosfatlara dönüştürülür ve dışkı ile atılır. Emilen alüminyum iyonları plazma proteinlerine bağlanır. Özellikle böbrek yetmezliğinde ve/veya uzun süreli ve yüksek dozda kullanıldığında plazma protein bağlanma kapasitesi aşıldıktan sonra kemiklerde, santral sinir sisteminde ve diğer organlarda depolanır. Sağlıklı böbreklere sahip hastalarda seyrek olarak alüminyum serum konsantrasyonunun yükseldiği görülmüştür. Alüminyum ve magnezyum içeren antasitlerin uzun süreli kullanımında fosfat ve kalsiyum dengesi bozulabilir.

Eliminasyon:

Magaldrat, gastrointestinal yoldan elimine edilir. Düşük miktarlarda absorbe edilen alüminyum iyonları renal yoldan atılır.

Hastalardaki karakteristik özellikler

Yükselmiş serum alüminyum düzeyleri ve ensefalopatilerin gelişimi arasındaki olası bir bağlantı nedeniyle diyalizin gerekli olduğu hastalarda özellikle dikkatli olunmalıdır. Uzun süreli tedavi sırasında kandaki alüminyum konsantrasyonları düzenli olarak kontrol edilmeli ve bu değer 40 ng/ml’yi aşmamalıdır.

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Alüminyum tuzlarının mutajenisitesi ile ilgili in vitro ve in vivo testlerde, magaldratın klinik açıdan anlamlı genotoksik potansiyeline dair herhangi bir kanıta rastlanmamıştır. Magaldratın tümörijenik potansiyeline dair uzun süreli çalışmalar mevcut değildir.

Çeşitli hayvan türlerinde (tavşanlar, fareler) yapılan çalışmalar, alüminyumun plasenta bariyerini geçtiğini ve büyük oranda kemiklerde olmak üzere fötal dokularda biriktiğini göstermiştir. Yapılan hayvan deneylerinde, kemik dokusundaki alüminyum birikiminin yetişkin hayvanlarla karşılaştırıldığında fötuslarda dikkate değer oranda daha belirgin olduğu gösterilmiştir. Gebelik sırasında maddeye maruz kalındığında sütle alüminyum atılımı uzun bir süre boyunca artış göstermiştir.

Farelere oral uygulamadan sonra embriyo ölümü ve daha yüksek bir oranda yarık damak ve spinal şekil bozuklukları meydana gelmiştir (en düşük toksik doz 10-20 mg Al/kg/gün). Sıçan fötuslarında osifikasyonda azalma gözlenmiştir. Alüminyum maruziyetinin doğum sonrası etkileri şunları kapsamaktadır: düşüklerin oranında artış, peri-postnatal mortalite, büyüme geriliği, davranış değişiklikleri ve beyinde biyokimyasal değişimler (uzun süreli etki).

Doğum Sonrası Depresyonu Doğum Sonrası Depresyonu Doğum sonrası depresyonu, doğumdan sonra her on kadından biri tarafından tecrübe edilen stresli bir durumdur. Asperger Sendromu Asperger Sendromu Asperger sendromu, otistik gurubun bir bölümü olan bir özürdür. Bu genelde, gurubun daha ”yüksek” tarafında yer aldığı düşünülen kişilere uygun bir tanıdır.