ROMEZON DR 2 mg 30 tablet Klinik Özellikler

Prednizon }

Endokrin Sistem > MONO KORTİKOSTEROİDLER
İlko İlaç San. ve Tic. A.Ş. | 18 December  2018

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    ROMEZON DR bir kortikosteroiddir. Antienflamatuvar ve immünosüpresif bir ajan olarak

    kortikosteroid tedavisine ihtiyaç duyulan aşağıdaki durumlarda endikedir:

      Alerjik hastalıklar: Konvansiyonel tedaviye yanıt vermeyen erişkin ve pediatrik hastalarda, atopik dermatit, ilaç hipersensitivite reaksiyonları, mevsimsel veya perennial alerjik rinit ve serum hastalığı,

      4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

      Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

      ROMEZON DR'nin uygun kullanım dozu, hastalığın şiddetine ve hastanın gösterdiği yanıta göre değişir. Çocuklarda, hastalığa göre doktor tarafından ayarlanmış dozlar kullanılmalıdır. Doz; yaş veya vücut ağırlığı ile belirtilen sabit oranlara bağlı kalmak yerine bireyselleştirilmelidir.

      Başlangıç dozu, tedavisi amaçlanan hastalığa bağlı olarak günde 5 ila 60 mg arasında değişebilir.

      Hasta eğer hızlı salımlı prednizon, prednizolon ya da metilprednizolon tedavisi görüyorsa, gecikmiş salımlı tedaviye; relatif potense göre doz denkliği sağlanarak geçiş yapılmalıdır.

      Hastalığın daha hafif seyrettiği durumlarda, daha düşük dozlar genellikle yeterli olurken, bazı hastalarda daha yüksek başlangıç dozları gerekebilir. Başlangıç dozlaması, tatmin edici bir yanıt elde edilinceye kadar sürdürülmeli veya uyarlanmalıdır. Yeterli bir süre geçtikten sonra tatmin edici bir yanıt alınamamışsa ROMEZON DR bırakılmalı ve hasta uygun başka bir tedaviye geçirilmelidir. Dozlama gereksinimlerinin değişken olduğu, dozlamanın tedavi edilen hastalık ve hastanın cevabı baz alınarak bireyselleştirilmesi gerektiği vurgulanmalıdır.

      Uygun bir yanıt alındıktan sonra, uygun idame dozu; yeterli klinik yanıtı sağlayacak en düşük doza ulaşıncaya kadar, başlangıç dozunun uygun zaman aralıkları ile küçük miktarlarda azaltılması ile belirlenmelidir.

      İlaç dozu açısından sürekli gözlemin gerekli olduğu unutulmamalıdır. Doz ayarlaması yapılmasını gerekli kılan durumlara, hastalık seyrinin gerilemesi veya kötüleşmesine sekonder olarak klinik durumda oluşan değişiklikler, hastanın ilaca olan bireysel yanıtı ve hastanın, tedavi edilmekte olan hastalık ile doğrudan ilişkisi olmayan stresli durumlara maruz kalmasının etkileri dahildir. Bu gibi durumlarda, hastanın durumuna uygun olacak bir süre boyunca ilaç

      dozunun artırılması gerekli olabilir. Kronik bir durumda, kendiliğinden bir gerileme süreci ortaya çıkarsa tedavi kesilmelidir. Uzun süreli tedaviden sonra ilaç bırakılacaksa, ilacın kademeli olarak azaltılarak bırakılması önerilir.

      Romatoid artritin uzun süreli tedavisinde, günde 10 mg'a kadar olan bireyselleştirilmiş

      prednizon dozu, hastalığın seyrindeki ciddiyete göre ayarlanmalıdır.

      ROMEZON DR, çeşitli kortikosteroidlerin aşağıdaki tabloda belirtilen miligram dozlarına eşdeğerdir:

      Betametazon, 0,75 mg

      Parametazon 2 mg

      Kortizon, 25 mg

      Prednizolon, 5 mg

      Deksametazon, 0,75 mg

      Prednizon, 5 mg

      Hidrokortizon, 20 mg

      Triamsinolon, 4 mg

      Metilprednizolon, 4 mg

      Tabloda belirtilen doz eşitlikleri, belirtilen etkin maddelerin sadece oral ya da intravenöz uygulamaları için geçerlidir. Bu etkin maddeler ve türevleri, intramüsküler ya da eklem boşluğuna enjekte edildiğinde, relatif özellikleri büyük oranda değişebilir.

      Uygulama şekli:

      Adrenal korteks, gece 2 ila sabah 8 saatleri arasında maksimum aktivite gösterirken, öğleden sonra saat 4 ile gece yarısı arasında aktivitesi minimum düzeydedir. Ekzojen kortikosteroidler, adrenal korteksin maksimum aktivite gösterdiği zamanda verildiğinde, adrenokortikoid aktivitesini en düşük seviyede baskılar. ROMEZON DR, etkin maddeyi ilaç alımından sonra yaklaşık 4 saatlik bir gecikme ile serbest bırakmak üzere tasarlanmıştır; ROMEZON DR'nin uygulanma zamanı belirlenirken, geciktirilmiş salım farmakokinetiği ve tedavi edilecek hastalık veya durum göz önünde bulundurulmalıdır.

      ROMEZON DR ağız yoluyla alınır. ROMEZON DR geciktirilmiş salımlı tablet dozları yiyeceklerle birlikte alınmalıdır.

      ROMEZON DR geciktirilmiş salımlı tablet, prednizon içeren bir çekirdek tablet ve inert bir kaplamadan oluşur. Prednizonun geciktirilmiş salımı bu inert kaplamaya bağlı olduğu için hastalar tabletlerin kırılmaması, bölünmemesi veya çiğnenmemesi gerektiği konusunda uyarılmalıdır.

      Hipotiroidizm ve karaciğer sirozu olan hastalarda, nispeten düşük bir doz yeterli olabilir veya bir doz azaltılması gerekebilir.

      Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

      Karaciğer yetmezliği:

      Şiddetli karaciğer yetmezliği olan hastalarda yarılanma ömrü uzayabilir; dozun azaltılması dikkate alınmalıdır (Bkz. Bölüm Farmakokinetik özellikler).

      Böbrek yetmezliği

      Böbrek yetmezliği olan hastalara prednizonun da dahil olduğu kortikosteroidler reçete edilirken dikkatli olunmalıdır.

      Geriatrik popülasyon:

      65 yaş ve üzeri popülasyonda kullanımı için yeterli veri bulunmamaktadır. Ancak yaşlı popülasyonda olası böbrek ve karaciğer yetmezliği durumunda prednizonun da dahil olduğu kortikosteroidler reçete edilirken dikkatli olunmalıdır.

      Yaşlı gönüllüler ile genç gönüllüler arasında güvenilirlik veya etkinlik açısından genel farklılık gözlemlenmemiştir ve diğer rapor edilen klinik deneyimlerde, yaşlı ve genç hastalar arasında cevap bakımından fark saptanmamıştır. Bununla birlikte, geriatrik hastalarda kortikosteroid kaynaklı yan etki insidansı artabilir ve dozla ilişkilidir. Osteoporoz, en sık rastlanan komplikasyondur ve yaş-eşleşmeli kontrollerde ve daha genç popülasyonlar ile karşılaştırıldığında kortikosteroid ile tedavi edilen geriatrik hastalarda daha yüksek insidans oranında görülür. Kemik mineral yoğunluğundaki kayıplar, en çok tedavinin erken aşamasında görülür ve steroid çekilmesinden veya daha düşük dozların (örn., ≤ 5 mg/gün), kullanılmasından sonra zamanla iyileşebilir. 7.5 mg/gün ya da daha yüksek prednizon dozları, daha yüksek kemik yoğunluğu varlığında bile, içe kıvrık osteoporoz hastalarına oranla gerek vertebral gerekse de non-vertebral kırıkların artan rölatif riski ile ilişkilendirilir. Komplikasyonları en aza indirgemek ve prednizolon dozunu kabul edilebilir en düşük seviyede tutmak için prednizon endikasyonlarının düzenli olarak gözden geçirilmesinin yanı sıra, düzenli kemik mineral yoğunluğu değerlendirmeleri ve kırık önleme stratejileri oluşturulması dahil olmak üzere geriatrik hastaların rutin taraması yapılmalıdır. Bazı bifosfonatların birlikte verilmesinin, kortikosteroidle tedavi edilen erkeklerde ve menopoz sonrası kadınlarda kemik erimesini geciktirdiği gösterilmiştir ve bu ajanlar, kortikosteroid kaynaklı osteoporozun önlenmesinde ve tedavisinde önerilmektedir.

      Eşdeğer ağırlık bazlı dozların, yaşlı hastalarda, daha genç popülasyonlara oranla daha yüksek toplam ve serbest prednizolon plazma konsantrasyonları sağladığı ve renal ve non-renal klirensi azalttığı bildirilmiştir. Hepatik, renal veya kardiyak fonksiyonlarda azalma ve eş zamanlı hastalık veya diğer ilaç tedavisi sıklığını büyük ölçüde yansıtan, çoğunlukla doz aralığının en düşük ucundan başlamak üzere, yaşlı bir hasta için doz seçimi dikkatli yapılmalıdır.

      Bu ilacın önemli ölçüde böbrek tarafından atıldığı bilinmektedir ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda bu ilaca karşı toksik reaksiyon riski daha yüksek olabilir. Yaşlı hastalarda böbrek fonksiyonlarında azalma olasılığı daha fazla olduğu için doz seçiminde dikkatli olunmalıdır ve böbrek fonksiyonlarının izlenmesi yararlı olabilir.

      Pediatrik popülasyon

      Çocuklarda, hastalığa göre doktor tarafından ayarlanmış dozlarda kullanılmalıdır. Doz; yaş veya vücut ağırlığı ile belirtilen sabit oranlara bağlı kalmak yerine bireyselleştirilmelidir (Bkz. Bölüm 4.4).

      Prednizonun pediatrik popülasyonda kullanımının etkililik ve güvenliliği, pediatrik popülasyon üzerinde yürütülmüş bazı klinik çalışmalara, ve yetişkinlerdeki ve pediatrik popülasyondaki seyir ve patofizyolojisi benzer olan hastalıklar için, yetişkinler üzerinde yürütülmüş klinik çalışmalara dayanmaktadır.

      Uzun süreli kortikosteroid kullanımı çocuklarda büyüme ve gelişme üzerinde negatif etkilere

      yol açabilir.

      Uzun süreli kortikosteroid tedavisi gören pediatrik hastaların büyüme ve gelişimi dikkatle

      gözlemlenmelidir.

      Prednizonun pediatrik popülasyondaki etkililik ve güvenliliği, kortikosteroidlerin yetişkin ve pediatrik popülasyonlarda birbirine benzer olan, iyi bilinen etki mekanizmasına dayanmaktadır. Yayımlanmış çalışmalar, pediatrik hastaların nefrotik sendrom (>2 yaş) ve agresif lenfoma ve lösemi (>1 ay) tedavilerinde etkililik ve güvenliliğe ilişkin kanıtlar sağlamaktadır. Bunun yanında, bazı varsayımlar ve şiddetli astım ve hırıltılı nefes alma gibi, pediatrik kortikosteroid kullanımı için belirtilen diğer endikasyonlar, hastalık seyrinin ve patofizyolojisinin iki popülasyonda büyük oranda benzer olduğu bilinen durumlar için, yetişkinler üzerinde yürütülmüş yeterli ve iyi kontrollü çalışmalara dayanmaktadır. Prednizonun pediatrik popülasyonda yol açabileceği advers etkiler, yetişkinlerdekilere benzerdir. Yetişkinlerde olduğu gibi, pediatrik hastalar da kan basıncı, kilo, boy, göz içi basıncı ölçümleri ve enfeksiyon, psikososyal değişimler, tromboembolizm, peptik ülser, katarakt ve osteoporoz varlığının klinik değerlendirmesi ile sıkça ve dikkatlice gözlemlenmelidir.

      Sistemik kortikosteroidler dahil herhangi bir uygulama yolu ile kortikosteroid tedavisi gören çocuklar, büyüme hızında düşüş yaşayabilirler. Kortikosteroidlerin büyüme üzerindeki bu negatif etkisi düşük dozlarda ve HPA ekseni süpresyonunun klinik kanıtı (örn. kosintropin uyarı testi ve bazal kortizol seviyesi) olmadığı durumlarda da gözlemlenmiştir. Dolayısıyla büyüme hızı, çocuklarda sistemik kortikosteroid maruziyetinin yaygın olarak kullanılan HPA aksis fonksiyon testlerinden daha hassas bir belirteci olabilir. Herhangi bir uygulama yolu ile kortikosteroid tedavisi gören çocukların büyüme eğrisi gözlemlenmeli ve uzun dönem tedavinin büyüme üzerindeki potansiyel etkileri, elde edilen klinik faydalarla ve diğer tedavi alternatiflerinin uygunluğu ile kıyaslanmalıdır. Kortikosteroidlerin büyüme üzerindeki potansiyel etkisini en aza indirmek için çocuklardaki doz, mümkün olan en düşük etkili doza titre edilmelidir.

      4.3. Kontrendikasyonlar

      4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

      Prednizon farmakoterapisi sadece kesinlikle gerekli görüldüğü durumlarda verilmeli ve aşağıdaki koşulların varlığında uygun anti-enfeksiyon tedavisi eşliğinde verilmelidir:

        Akut viral enfeksiyonlar (herpes zoster, herpes simpleks, varicella, herpetik keratit),

        4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

          Aminoglutetimid: Aminoglutetimid, kortikosteroid ile birlikte kullanımından dolayı adrenal supresyon kaybına yol açabilir.

          Antikolinesteraz ajanları: Antikolinesteraz ajanları ve kortikosterodlerin birlikte kullanımı miyastenia gravisli hastalarda ciddi zayıflıklara neden olabilir. Mümkünse antikolinesteraz ajanları, kortikosteroid tedavisine başlamadan 24 saat önce bırakılmalıdır.

          Antitüberküler ilaçlar: Serum konsantrasyonları düşebilir.

          Kolestiramin: Kolestiramin, kortikosteroidlerin klirensini artırabilir.

          Kalp glikozidleri: Glikozidlerin etkisi potasyum eksikliği nedeniyle yükselebilir.

          Salüretikler/ laksatifler: Potasyum atılımı artar.

          Antidiyabetik ajanlar: Kan şekeri düşürücü etkisi azalır.

          Kumarin türevleri: Kumarin türevi antikoagülanların etkinliği azalabilir veya artabilir.

          Aspirin ve salisilat gibi non-steroid antienflamatuvar ilaçlar,. Aspirin veya steroid olmayan antienflamatuar ilaçların ve kortkikosteroidlerin birlikte kullanılması gastroinstestinal yan etki riskini artırır. Hipoprotrombinemide, aspirin ile kortikosteroidlerin birlikte kullanımında dikkatli olunmalıdır. Salisilatların klirensi, aynı anda kortikosteroid kullanımı ile artabilir, bu durum salisilat serum düzeylerinin düşmesine veya kortikosteroidin geri çekilmesiyle salisilat toksisitesi riskini artırabilir.

          Non-depolarizan kas gevşeticiler: Kas gevşemesi uzayabilir.

          Atropin ve diğer antikolinerjikler: ROMEZON DR ile eşzamanlı kullanımı göz içi

          basıncını daha fazla artırabilir.

          Prazikuantel: Glukokortikoidler kanda prazikuantel konsantrasyonlarını düşürebilir.

          Klorokin, hidroksiklorokin, meflokin: Miyopatilerin, kardiyomiyopatilerin oluşma riski

          artar.

          Somatropin: Somatropin etkinliği azalabilir.

          Östrojenler (örn. oral kontraseptifler): Glukokortikoidlerin etkinliğini artırabilirler.

          Meyan kökü: Glukokortikoid metabolizmasını inhibe edebilir.

          Rifampisin, fenitoin, barbitüratlar, bupropion ve primidon: Glukokortikoid etkinliğini azaltırlar.

          Siklosporin: Siklosporin kan seviyeleri artar. Nöbet riski vardır.

          Amfoterisin B:. Amfoterisin B ve hidrokortizonun beraber kullanımıyla birlikte kardiyak genişleme ve konjestif kalp yetmezliği gözlenen vakalar bildirilmiştir.

          Siklofosfamid: Siklofosfamidin etkileri artabilir.

          ADE inhibitörleri: Kan sayımı değişikliklerinin oluşma riski artabilir.

          CYP3A inhibitörleri (ör., ketakanozol, makrolid antibiyotikler): Kobisistat içeren ürünler de dahil olmak üzere CYP3A inhibitörleri ile birlikte kullanımı sonucu sistemik yan etki riski artabilir. Sağlayacağı fayda, sistemik kortikosteroid yan etkilerin artmış riskinden daha ağır basmadıkça, kombinasyondan kaçınılmalıdır; bu durumda, hastalar sistemik kortikosteroidlerin yan etkileri açısından izlenmelidir.

          Alüminyum ve magnezyum antiasitler: Glukokortikoid emilimi azalır. Bununla birlikte, ROMEZON DR gecikmeli salım mekanizmasına bağlı olarak prednizon ve alüminyum/magnezyum antasitleri arasında bir etkileşim mümkün değildir.

          Kortikosteroid tedavisi alan hastalar, antikor yanıtının inhibisyonu nedeniyle toksoidlere ve canlı veya inaktive aşılara karşı yanıtı azaltabilirler. Ayrıca kortikosteroidler, canlı zayıflatılmış aşılarda bulunan bazı organizmaların çoğalmasını tetikleyebilir. Mümkünse kortikosteroid tedavisi kesilene kadar aşıların veya toksoidlerin rutin uygulaması ertelenmelidir.

        Tanı yöntemleri üzerindeki etki: Alerji testlerinin neden olduğu cilt reaksiyonları bastırılabilir. Protirelin uygulanmasından sonra TSH artışı azaltılabilir.

        Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler

        4.6. Gebelik ve laktasyon

        Gebelik kategorisi: D'dir.

        Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon):

        Oral kontraseptifler glukokortikoidlerin etkinliğini artırabildiğinden, ROMEZON DR ile birlikte kullanımına dikkat edilmelidir.

        Gebelik dönemi:

        İnsanlarda yapılan çoklu kohort ve vaka kontrollü çalışmalar, ilk trimesterde maternal kortikosteroid kullanımının, yarık damağın eşlik ettiği veya etmediği yarık dudak oranını yaklaşık 1/1000 bebekten 3-5/1000 bebeğe kadar artırdığını belirtmektedir. İki prospektif vaka kontrollü çalışma, rahim içinde maternal kortikosteroide maruz kalan bebeklerde doğum

        ağırlığının düştüğünü göstermiştir.

        ROMEZON DR, üreme üzerindeki etkileri bakımından resmi olarak değerlendirilmemiştir. Yayınlanmış literatür, prednizonun aktif metaboliti olan prednizolonun, sıçanlar, tavşanlar, hamsterler ve farelerde teratejonik olduğunun gösterildiğini ve yavruda yarık dudak insidansının arttığını belirtmektedir. Teratojenisite çalışmalarında, 30 mg/kg (mg/m vücut yüzeyi karşılaştırmasına dayanarak 60 kg'lık bir bireyde 290 mg'a eşdeğer) ve daha yüksek maternal dozlarda, sıçanlarda fetal letalitede yükselme ve fetal vücut ağırlığında azalma ile birlikte yarık dudak görülmüştür. 20 mg/kg maternal dozda (mg/m karşılaştırmasına dayanarak 60 kg'lık bir bireyde 100 mg'a eşdeğer), farelerde yarık dudak gözlenmiştir. Ayrıca, prednizolona maruz kalan gebe sıçanların fetüslerinde, duktus arteriyozus darlığı gözlenmiştir. İnsanlarda, düşük doğum ağırlığı riskinin, dozla ilgili olduğu ve düşük kortikosteroid dozları verilerek minimuma indirilebileceği görülmektedir. Altta yatan maternal koşulların rahim içi gelişimin kısıtlanmasına ve düşük doğum ağırlığına katkıda bulunması muhtemel olmakla birlikte, bu maternal koşulların, artan orofasiyal yarık riskine ne ölçüde katkıda bulunduğu belirsizdir.

        Prednizolon, gebelikte kullanıldığında fetal zarara yol açabilir. ROMEZON DR, gebelik döneminde, ancak potansiyel faydanın fetüsün maruz kaldığı potansiyel riske ağır bastığı takdirde kullanılmalıdır. İlaç gebelik esnasında kullanıldığı takdirde veya hasta bu ilacı kullanırken gebe kaldığı takdirde, hasta fetüse yönelik potansiyel risk bakımından değerlendirilmelidir. Gebelikte önemli dozlarda kortikosteroid almış annelerden doğan çocuklar, hipoadrenalizm belirtileri bakımında dikkatlice izlenmelidir.

        Laktasyon dönemi

        Prednizonunun aktif metaboliti olan prednizolon insan sütünde salgılanır. Raporlar, insan sütündeki prednizolon konsantrasyonun maternal serum seviyelerinin %5 ila 25'i arasında olduğunu, toplam bebek günlük dozlarının düşük, maternal günlük dozunun yaklaşık %0.14'ü olduğunu önermektedir. Prednizolona anne sütü aracılığıyla bebeğin maruz kalma riski, anne ve bebek için emzirmenin bilinen faydalarına karşı değerlendirilmelidir.

        Emziren anneye ROMEZON DR verilirken dikkatli davranılmalıdır. ROMEZON DR'nin emziren anneye reçete edilmesi gerekiyorsa, istenen klinik etkiye ulaşmak için en düşük doz reçete edilmelidir.

        Uzun sürelerle yüksek doz kortikosteroid, bebek büyüme ve gelişiminde potansiyel olarak

        problemler yaratabilir ve endojen kortikosterid üretimine müdahale edebilir.

        4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

        ROMEZON DR'nin araç ve makine kullanma becerisi üzerine etkisine dair bilgi mevcut

        değildir.

        4.8. İstenmeyen etkiler

        Aşağıda listelenen istenmeyen etkilerin sıklığı ve şiddeti doza ve tedavi süresine bağlıdır. Prednizon ile tavsiye edilen doz aralığında (düşük doz kortikoid tedavisinin 1 ila 10 mg arasında değişen günlük dozu) görülen listedeki advers etkiler, 10 mg üzerindeki dozlara oranla daha düşük şiddette ve sıklıkta ortaya çıkmaktadır.

        Aşağıdaki istenmeyen etkiler doza ve tedavi süresine bağlı olarak ortaya çıkabilir:

        Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥ 1/100, <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000, <1/100) ve seyrek (≥1/10.000, <1/1.000), çok seyrek (< 1/ 10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

        Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

        Yaygın: Enfeksiyonlara ve enfeksiyon şiddetine karşı hassasiyette artma

        Kan ve lenf sistemi hastalıkları

        Yaygın: Orta şiddetli lökositoz, lenfopeni, eozinopeni, polisitemi

        Bağışıklık sistemi hastalıkları

        Yaygın: İmmün savunmasını düşürme, enfeksiyonları maskeleme, gizli enfeksiyonların

        alevlenmesi

        Seyrek: Alerjik reaksiyonlar Bilinmiyor: Anafilaksi, anjiyoödem

        Endokrin hastalıkları

        Yaygın: Cushing sendromu indüksiyonu (tipik belirtileri: ay şeklindeki yüz, üst vücut obezitesi

        ve plethor)

        Seyrek: Cinsel hormon salgısında bozulma (amenore, iktidarsızlık), tiroid fonksiyon bozukluğu Bilinmiyor: Çocuklarda büyümenin baskılanması, karbonhidrat toleransında azalma, menstrual düzensizlikler, sekonder adrenokortikal ve pitüiter yanıtsızlık (özellikle stres, travma, cerrahi ve hastalık döneminde)

        Metabolizma ve beslenme hastalıkları

        Yaygın: Ödemli sodyum retansiyonu, potasyum atılımında yükselme (Dikkat: Aritmi), iştah artışı ve kilo alma, glukoz toleransında azalma, diabetes mellitus, hiperkolesterolemi ve hipertrigliseridemi

        Bilinmiyor: Geri dönüşümlü epidural, epikardiyal veya mediastinal lipomatoz, hipokalemik alkaloz, sıvı tutulumu, protein katobolizmasına bağlı negatif azot dengesi

        Psikiyatrik hastalıklar

        Yaygın: İnsomnia (uykusuzluk)

        Seyrek: Depresyon, iritabilite, öfori, nabız yükselmesi, psikoz

        Bilinmiyor: Duygusal dengesizlik, ruh halinde değişim, kişilik değişiklikleri

        Sinir sistemi hastalıkları

        Yaygın: Baş ağrısı

        Seyrek: Psödotümör serebri (yalancı tümör sendromu), gizli epilepsi belirtileri ve açık epilepsi

        olgularında nöbet gelişimine yatkınlık

        Bilinmiyor: Aranoidit, konvülsüyon, duygusal bozukluk, vertigo, menenjit, nörit, nöropati paraparezi/parapleji, parestezi

        Göz hastalıkları

        Yaygın: Katarakt (özellikle arka subkapsüler bulanıklık ile), glokom

        Seyrek: Korneal ülser ile ilgili semptomların şiddetlenmesi, viral, fungal ve bakteriyel göz

        enflamasyonlarının ilerlemesi

        Bilinmiyor: Ekzofitalmi, artmış göz içi basıncı, santral seröz korioretinopati, bulanık görme

        (Bkz. Bölüm 4. 4)

        Kardiyak hastalıklar:

        Bilinmiyor: Bradikardi, kalp durması, kardiyak aritmiler, kardiyak genişleme, dolaşım bozukluğu, konjestif kalp yetmezliği, yağ embolisi, hipertansiyon, prematüre bebeklerde hipertrofik kardiyomiyopati, yeni miyokard enfarktüsünü takiben miyokardiyal rüptür, pulmoner ödem, senkop, taşikardi, tromboembolizm, tromboflebit.

        Vasküler hastalıklar:

        Yaygın olmayan: Hipertansiyon, arterioskleroz ve tromboz riskinin artması, vaskülit (aynı zamanda uzun süre kullanımından sonra yoksunluk sendromu)

        Gastrointestinal hastalıklar

        Yaygın olmayan (NSAİİ ile birlikte olmayan): Gastrointestinal ülserasyonlar, gastrointestinal kanama

        Seyrek: Pankreatit

        Bilinmiyor: Bulantı, diyare, kusma, şişkinlik, karaciğer enzim değerlerinde yükseklik, ülseratif özofajit, karaciğer büyümesi, hıçkırık, halsizlik

        Deri ve deri altı doku hastalıkları

        Yaygın: Deri çatlakları, atrofi, telenjiektazi, kapiller incelme/hassasiyet, peteşi, ekimoz Yaygın olmayan: Hipertrikoz, steroid akne, yara iyileşmesinde gecikme, rosacea şeklinde (perioral) dermatit, deri pigmentasyonunun değişmesi

        Seyrek: Aşırı duyarlılık reaksiyonları (ilaç alerjisi gibi)

        Bilinmiyor: Hirsutizm, kafa derisinde kuruma, ödem, fasial eritem, terlemede artış, kaşıntı, steril apse, deride çizgilenme, alerji testinde baskılanış reaksiyonlar, kafa derisinde incelme, ürtiker

        Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları

        Yaygın: Kas atrofisi ve güçsüzlüğü, osteoporoz (doza bağlı, düşük dozda bile görülebilir)

        Seyrek: Aseptik osteonekroz (humerus ve femurun başında)

        Bilinmiyor: Steroid miyopati, tendon rüptürü, vertebra ve uzun kemiklerde kırıklar, kas kütlesinde azalma

        Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

        Bilinmiyor: Skleroderma renal kriz*

        *Skleroderma renal kriz

        Farklı alt popülasyonlar arasında skleroderma renal krizinin ortaya çıkması farklılık

        göstermektedir. En yüksek risk diffüz sistemik sklerozlu hastalarda bildirilmiştir. En düşük risk

        sınırlı sistemik sklerozlu (%2) ve juvenil başlangıçlı sistemik sklerozlu (%1) hastalarda bildirilmiştir.

        Üreme sistemi hastalıkları

        Spermatozoa hareketliliğinde ve sayısında değişiklik

        Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

        Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi'ne (TÜFAM) bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).

        4.9. Doz aşımı ve tedavisi

        ROMEZON DR ile akut intoksikasyon bilinmemektedir. Doz aşımı durumunda özellikle endokrin, metabolik ve elektrolitlere bağlı istenmeyen etkilerde artış beklenebilir. Çocuklarda; hepatomegali ve abdominal distansiyon gözlemlenmiştir.

        Prednizonun antidotu bilinmemektedir.

        Kalp Krizi Kalp Krizi Kalbe giden kan akışı durduğunda kalp krizi meydana gelir. Mesane Kanseri Mesane Kanseri Mesane kanseri her zaman mukozada başlar. Erken safhalarda bu tabakada sınırlı kalır ve hücre içindeki karsinom olarak nitelendirilir.