Novartis İlaçları SANDOSTATIN 0.1 mg 5 ampül KUBFarmakolojik Özellikler

SANDOSTATIN 0.1 mg 5 ampül Farmakolojik Özellikler

Oktreotid }

Endokrin Sistem > GONADOTROP SERBESTLEYİCİ HORMON > Oktreotid
Novartis Sağlık,Gıda ve Tarım Ürünleri San. Tic. A.Ş. | 15 April  2011

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

    5.1. Farmakodinamik özellikler

    Farmakoterapötik grubu: Somatostatin ve analogları ATC kodu: H01CB02.

    Oktreotid, doğal olarak bulunan somatostatin türevi olup somatostatine benzer farmakolojik etkilere sahip, ancak etki süresi belirgin ölçüde daha uzun sentetik bir oktapeptiddir.

    SANDOSTATİN patolojik olarak aşırı salgılanan, büyüme hormonu ile gastroenteropankreatik (GEP) endokrin sistemde üretilen serotonin ve peptidlerini inhibe eder.

    Hayvanlarda, oktreotid, somatostatine göre daha potent bir BH, glukagon ve insülin salımı inhibitörüdür ve BH ve glukagon supresyonu açısından daha yüksek bir seçiciliğe sahiptir.

    Sağlıklı kişilerde, SANDOSTATİN'in:

      Arginin, egzersiz ve insülin tarafından indüklenen hipogliseminin uyardığı büyüme hormonu salınımını,

      5.2. Farmakokinetik özellikler

      Genel Özellikler

      Emilim:

      Subkutan uygulamada SANDOSTATİN hızla ve tam olarak emilir. Doruk plazma konsantrasyonuna 30 dakika içinde ulaşır.

      Dağılım:

      Dağılım hacmi 0,27 L/kg ve total vücut klerensi 160 mL/dk' dır. Plazma proteinine bağlanma yüzdesi %65'dir. SANDOSTATİN'in kan hücrelerine bağlanan miktarı ihmal edilebilecek kadar azdır.

      Biyotransformasyon:

      Uygulama metodu nedeniyle veri bulunmamaktadır. Eliminasyon:

      Subkutan uygulamadan sonra eliminasyon yarılanma-ömrü 100 dakikadır. İntravenöz uygulamayı izleyen atılım bifazik olup, sırasıyla 10 ve 90 dakikalık yarılanma ömürlerine göre gerçekleşir. Peptidin büyük bir bölümü dışkıyla, %32'si ise değişmemiş olarak idrarla vücuttan uzaklaştırılır.

      Doğrusallık/Doğrusal Olmayan Durum:

      Uygulama metodu nedeniyle veri bulunmamaktadır.

      Hastalardaki karakteristik özellikler

      Böbrek yetmezliği:

      Böbrek fonksiyon bozukluğu, subkutan yoldan kullanılan oktreotid'in vücuttaki ilaç miktarını (EAA) etkilememiştir.

      Karaciğer yetmezliği:

      Eliminasyon kapasitesi, karaciğer sirozu olan hastalarda azalmış olabilir ama yağlı karaciğer hastalığında azalmaz.

      5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

      Hayvanlarda yürütülen akut ve tekrarlanan doz toksikolojisi, genotoksisite, karsinojenisite ve üreme toksikolojisi çalışmaları insanlar için spesifik güvenlilik endişeleri ortaya koymamıştır.

      Hayvanlarda yürütülen üreme çalışmaları 1 mg/kg/güne varan parental dozlarda oktreotide bağlı teratojenik, embriyo/fötal veya diğer üreme etkilerine dair bir kanıt ortaya koymamıştır. Sıçan yavrularında aşırı farmakodinamik aktivitenin neden olduğu BH inhibisyonuna bağlı ve geçici

      özellikte bir miktar fiziksel büyüme geriliği not edilmiştir (bkz. Bölüm 4.6).

      Jüvenil sıçanlarda spesifik çalışmalar yürütülmemiştir. Pre- ve post-natal gelişim çalışmalarında, tüm gebelik ve laktasyon periyodu boyunca oktreotid verilen dişilerin F1 döllerinde azalmış büyüme ve olgunlaşma gözlenmiştir. Erkek F1 döller için geç testis inmesi gözlenmekle birlikte etkilenmiş F1 erkek yavruların fertilitesi normal kalmıştır. Bu nedenle yukarıda bahsedilen gözlemler geçici olup, BH inhibisyonundan kaynaklandıkları düşünülmektedir.

      Karsinojenik etki/kronik toksisite:

      Hergün 1,25 mg/kg'a varan dozlarda oktreotid asetat verilen sıçanlarda subkutan enjeksiyon yerinde, daha çok erkek hayvanlarda olmak üzere 52, 104 ve 113/116 hafta sonra fibrosarkoma gelişmiştir. Lokal tümörler, kontrol hayvanlarında da görülmüştür. Ancak bu tümörler, enjeksiyon yerlerindeki, asit pH'taki laktik asit/mannitol taşıyıcının etkisiyle sürekli irritan etkiye bağlı, anormal bir fibroplaziyle açıklanmıştır. Nonspesifik bu doku reaksiyonu, sıçanlara özgü gözükmüştür. Neoplastik lezyonlar ne 98 hafta boyunca günde 2 mg/kg'a varan dozlarda subkutan oktreotid enjeksiyonları uygulanan farelerde, ne de 52 hafta boyunca hergün subkutan dozlar verilen köpeklerde görülmüştür.

      Kalp Krizi Kalp Krizi Kalbe giden kan akışı durduğunda kalp krizi meydana gelir. Parkinson  Hastalığı Parkinson Hastalığı Hastalık ilk kez 1817 de İngiliz doktor James Parkinson tarafından tanımlanmış ve Dr. Parkinson hastalığı “sallayıcı felç” olarak kaleme almış.