TOBIO İlaçları EFLORIN %13.9 krem (30 G) KUBKlinik Özellikler

EFLORIN %13.9 krem (30 G) Klinik Özellikler

Eflornitin }

Dermatolojik İlaçlar > Diğer Dermatolojik Ürünler > Eflornithine
TOBIO NOVELFARMA İLAÇ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ | 26 December  2017

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    D-Penisilamini tolere edemeyen Wilson hastalığı vakalarının tedavisi için endikedir.

    4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

    Uygulama sıklığı ve süresi:

    Doz ve/veya doz aralıklarına ilişkin sistematik bir değerlendirme gerçekleştirilmemiştir. Ancak sınırlı klinik deneyime göre SIPRYNE® için önerilen başlangıç dozu;

    Çocuklarda : 500-750mg/gün

    Yetişkinlerde : 750-1250 mg/gün

    Bu dozlar günde iki, üç ya da dört bölünmüş doz halinde uygulanmalıdır.

    Maksimum doz;

    12 yaş altı çocuklarda : 1500 mg/gün Yetişkinlerde : 2000 mg/gün

    Günlük SIPRYNE® dozu yalnızca klinik yanıt yetersiz olduğunda veya serbest serum bakır düzeyi sürekli 20 mcg/dL düzeyinde kaldığında arttırılmalıdır.

    Optimum uzun dönemli idame dozu 6-12 aylık aralıklarla değerlendirilmelidir.

    Uygulama şekli:

    SIPRYNE® yemeklerden en az bir saat önce ya da en az iki saat sonra alınmalı ve SIPRYNE® ile başka herhangi bir ilaç, besin ya da süt alımı arasında en az bir saat süre bırakılmalıdır. Kapsülleri çiğnemeden ya da açmadan su ile bütün olarak yutulmalıdır.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

    SIPRYNE® kullanan ve böbrek yetmezliği olan hastalarda, semptomları ve bakır seviyeleri düzenli olarak tıbbi gözetim altında tutulmalıdır. Bu hastalarda da böbrek fonksiyonlarının yakından izlenmesi önerilir.

    Genel olarak doz seçiminde dikkatli olunmalı ve hepatik, renal ve kardiyak fonksiyonlardaki azalma, eş zamanlı hastalıklar ve diğer ilaçlar dikkate alınarak doz aralığının en alt sınırından başlanmalıdır.

    Pediyatrik popülasyon:

    SIPRYNE®'in çocuklarda etkililik ve güvenliliğini değerlendiren kontrollü çalışmalar yapılmamıştır. Altı yaşına kadar olan çocuklarda klinik olarak kullanılmış ve herhangi bir yan etki bildirilmemiştir.

    Geriyatrik popülasyon:

    250 mg trientin hidroklorür içeren kapsül ile gerçekleştirilen klinik çalışmalara ≥ 65

    yaşında yeterli sayıda hasta katılmadığından, bu yaş grubundaki yanıtın genç hastalara göre daha farklı olup olmadığı bilinmemektedir. Diğer bildirilen klinik deneyim yaşlı ve daha genç hastalarda yanıt farklılıklarını belirlemek için yeterli değildir.

    4.3. Kontrendikasyonlar

    4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

    Trientin romatoid artrit ya da sistinüri tedavisinde D-penisilamin için bir alternatif olarak endike değildir. Penisilinamine bağlı sistemik lupus eritematozus trientin tedavisine geçildiğinde iyileşme gözlenmeyebilir. Trientin serum demir düzeylerini düşürdüğü bulunmuş olan bir şelasyon ajanıdır ve etki mekanizması muhtemelen demir emiliminin azalmasına bağlıdır. Bazı vakalarda demir takviyesi gerekebilir ve demir takviyesinin gün içinde trientinden farklı bir saatte verilmesi gerekir.

    Kalsiyum ya da magnezyum içeren antasidlerin trientinin etkililiğini değiştirdiğine dair bir bulgu olmasa da bu iki ilacı ayrı uygulamak uygun bir yaklaşımdır (yani antasidlerin yemekten sonra alınması gerekir).

    Trientin ve penisilamin kombinasyonu bir avantaj sağlamaz.

    Bir trientin formülasyonu kullanan hastada başka bir trientin formülasyonu kullanmaya başlamadan önce trientin bazında ifade edilen dozlar eşdeğer olamayacağı için dikkatli olunması önerilmektedir.

    Trientin ve çinko kombinasyonu önerilmez. Eşzamanlı kullanımla ilgili sınırlı veri vardır ve belirli bir doz önerisi yapılamaz.

    İzleme

    Trientin alan hastalar, düzenlitıbbigözetimaltındatutulmalı ve dozu optimize etmek

    için semptomların ve bakır seviyelerinin uygun olduğunun kontrolü için izlenmelidir

    (bkz. Bölüm 4.2).

    İdame tedavisinin amacı serumdaki serbest bakır seviyelerini kabul edilebilir sınırlar içinde tutmaktır. Tedaviyi izleme için en güvenilir endeks, toplam bakır ve seruloplazmin-bağlı bakır (serumdaki normal serbest bakır seviyesi genellikle 100 ila 150 mikrogram/L) arasındaki fark kullanılarak hesaplanan serumsuz bakırın belirlenmesidir. Tedavi sırasında idrardan bakır atılım ölçümü yapılabilir. Şelasyon tedavisi, idrardaki bakır seviyesinde artışa yol açtığından, bu veri vücuttaki fazla bakır yükünün doğru bir yansımasını verebilir/vermeyebilir, ancak tedaviye uyumun kontrolü için yararlı bir ölçü olabilir.

    Daha önce D-penisilamin ile tedavi edilen hastalarda, trientin ile sonraki tedavi sırasında lupus benzeri reaksiyonlar bildirilmiştir, ancak trientin ile nedensel bir ilişkisi olup olmadığını belirlemek mümkün değildir.

    Trientin dahil olmak üzere bakır şelatörleri ile tedavi edilen Wilson hastaları arasında nörolojik kötüleşme bildirilen vakalar vardır. Daha önceden nörolojik semptomları olan hastalarda bu etkinin daha belirgin olması mümkündür. Hastaların bu bulgu ve belirtiler açısından yakından izlenmesi ve önerilen terapötik doza ulaşmak için doz titrasyonu uygulanması önerilir.

    4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

    SIPRYNE® emilimini bloke edebildiğinden dolayı genellikle mineral takviyeleri ile birlikte alınmamalıdır.

    Özellikle çocuklarda ve doğurgan çağdaki veya gebe kadınlarda demir eksikliği gelişebilir; Wilson hastalığı için önerilen düşük bakırlı diyet de demir eksikliğine neden olabilir. Gerektiğinde kısa kürler halinde demir verilebilir; ancak demir ve SIPRYNE® birbirlerinin emilimini engellediklerinden SIPRYNE® ve demir alımı arasında iki saat ara bırakılmalıdır.

    SIPRYNE®'in yemeklerden en az bir saat önce ya da en az iki saat sonra alınması ve

    başka herhangi bir ilaç, besinyadasütalımıylaSIPRYNE® alımı arasında 1 saat

    bırakılması önemlidir. Böylelikle maksimum emilim sağlanır ve gastrointestinal

    sistemde metallerin bağlanması nedeniyle ilacın inaktive olma olasılığı azalır.

    Bununla birlikte, hiçbir gıda etkileşimi çalışması yapılmamıştır ve bu nedenle, sistemik trientine maruz kalma üzerindeki gıda etkisinin kapsamı bilinmemektedir.

    Kalsiyum veya magnezyum antasitlerin trientinin etkililiğini değiştirdiğine dair kanıt olmamasına rağmen, ayrı ayrı alınması doğru bir uygulamadır.

    Karbonik anhidraz inhibitörü diüretikler trientinin serum konsantrasyonunu düşürebilir, tedavi boyunca serum konsantrasyonları izlenmelidir.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler

    Özel popülasyonlarla ilgili olarak herhangi bir etkileşim çalışması bulunmamaktadır.

    Pediyatrik popülasyon

    Pediyatrik popülasyona ilişkin herhangi bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

    4.6. Gebelik ve laktasyon

    Gebelik Kategorisi: C

    Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/ Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınların tedavi süresince etkili doğum kontrol yöntemi kullanmaları önerilir.

    Gebelik dönemi

    Gebe kadınlarda trientin kullanımına dair sınırlı miktarda veri bulunmaktadır.

    Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, muhtemelen trientine bağlı bakır eksikliğinin bir sonucu olan üreme toksisitesini göstermiştir.

    Her hastada tedavinin yarar ve riskleri dikkatle değerlendirilmeden ürün gebelikte

    kullanılmamalıdır. Dikkate alınması gereken faktörler arasında hastalığın kendisine bağlı riskler, mevcut alternatiftedavilerinrisklerivetrientinin olası teratojenik etkileri

    bulunmaktadır.

    Bakır büyüme ve mental gelişim için gerekli olduğundan, fetusta bakır eksikliği oluşmamasını sağlamak için doz ayarlaması yapılmalı; olası fetal bozuklukları saptamak ve gebelik boyunca annedeki serum bakır düzeylerini değerlendirmek için hastalar gebelik boyunca izlenmelidir.

    Trientin dozu serum bakır düzeylerini normal aralıkta koruyacak şekilde ayarlanmalıdır. Trientin ile tedavi edilen annelerin doğurduğu bebekler gerektiğinde serum bakır ve serüloplazmin düzeyleri açısından izlenmelidir.

    Laktasyon dönemi

    İlacın insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Pek çok ilaç insan sütüne geçtiği için, emziren annelerde SIPRYNE® ile tedavi sırasında dikkatli olunmalıdır.

    Trientin ile tedavi edilen annelerin doğurduğu bebekler gerektiğinde serum bakır ve serüloplazmin düzeyleri açısından izlenmelidir.

    Üreme yeteneği/Fertilite

    SIPRYNE® ile üreme yeteneği ve fertilite üzerine insanlarda yapılan klinik çalışma bulunmamaktadır.

    4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

    SIPRYNE®'in araç ve makine kullanma yeteneği üzerindeki etkileri için herhangi bir çalışma yapılmamıştır.

    4.8. İstenmeyen etkiler

    İstenmeyen etkiler aşağıda sistem organ sınıfına göre listelenmiştir. Sıklıklar şu şekilde tanımlanmıştır:

    Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

    Kan ve lenf sistemi hastalıkları:

      Bilinmiyor: Demir eksikliği anemisi

      Sinir sistemi hastalıkları:

      Bilinmiyor: Distoni, myastenia gravis, nörolojik bozulma

      Gastrointestinal hastalıkları:

      Yaygın: Bulantı

      4.9. Doz aşımı ve tedavisi

      Herhangi bir zamanda çok fazla kullanılması veya yanlışlıkla yutulması durumunda kaygılanmaya gerek yoktur. 30 gram trientin hidroklorür almış olan erişkin bir kadında görünürde olumsuz bir etki ile karşılaşılmamıştır. Doz aşımı konusunda başka bir veri

      mevcut değildir.

      Uzun süreli yüksek dozda tedavi, bakır eksikliğine ve geri dönüşümlü sideroblastik

      anemiye neden olabilir. Aşırı tedavi ve fazla bakırın uzaklaştırılması, idrardan bakır atılımı ve seruloplazmin bağlı olmayan bakır değerleri kullanılarak izlenebilir. Dozu optimize etmek veya gerekirse tedaviyi düzenlemek için yakın takip gereklidir.

      Belsoğukluğu, Chlamydia ve Frengi Belsoğukluğu, Chlamydia ve Frengi Belsoğukluğu, bakterilerin sebep olduğu bir enfeksiyondur. Cinsel ilişki yoluyla bulaşır ve dölyatağı boynunda, idrar yollarında, anüste, makatta ve boğazda enfeksyona sebep olabilir. Sırt Ağrısı Sırt Ağrısı Sırt ağrısı birden bire ortaya çıkıp şiddetli (akut) olabilir veya zamanla gelişip daha uzun süreli sorunlara (kronik) neden olabilir.