SOLSITAR 1.5 mg infüzyonluk çözelti hazırlamak için toz ve çözücü Kısa Ürün Bilgisi
{ Epoprostenol Sodyum }
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
SOLSİTAR 1,5 mg infüzyonluk çözelti hazırlamak için toz ve çözücü
Steril
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde
Her bir şişede 1,5 mg epoprostenole eşdeğer epoprostenol sodyum içerir.
Hazırlanmış konsantre çözeltinin her bir mililitresinde 30,000 nanogram epoprostenol (epoprostenol sodyum olarak) bulunur.
Yardımcı maddeler
SOLSİTAR 1,5 mg İnfüzyonluk Çözelti Tozu
Sodyum klorür 2,89 mg/ flakon
SOLSİTAR 1,5 mg Enjeksiyon için Liyofilize Toz Çözücüsü Sodyum klorür 56,14 mg/ flakon
SOLSİTAR 1,5 mg Rekonstitüsyon Çözeltisi Sodyum klorür 59 mg/ flakon
Yardımcı maddeler için bölüm 6.1.'e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORMU
SOLSİTAR 1,5 mg İnfüzyonluk Çözelti Tozu
Beyaz, beyaza yakın renkte liyofilize toz.
SOLSİTAR 1,5 mg Enjeksiyon için Liyofilize Toz Çözücüsü
Berrak, renksiz çözelti (pH 10,2-10,8)
Oluşan SOLSİTAR çözeltisini şırıngaya çekiniz, geri kalan çözücü hacminin içine
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
SOLSİTAR aşağıdaki durumlarda endikedir:
Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon
SOLSİTAR, DSÖ Fonksiyonel Sınıf III-IV semptomları olan pulmoner arteriyel hipertansiyonlu (PAH) hastaların (idiyopatik ya da kalıtımla geçebilen PAH ve bağ dokusu hastalıklarıyla ilişkili PAH) egzersiz kapasitelerini iyileştirmek için endikedir (bz. Bölüm 5.1)
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji/ Uygulama sıklığı ve süresiSOLSİTAR yalnızca intravenöz sürekli infüzyon ile kullanım için endikedir.
Tedavi yalnızca pulmoner arteriyel hipertansiyon tedavisi konusunda deneyimli bir hekim
tarafından başlatılmalı ve izlenmelidir.
Kısa süreli (akut) doz bulma:
Bu işlem yeterli resüsitasyon olanaklarına sahip bir hastanede gerçekleştirilmelidir.
Uzun vadeli infüzyon hızını belirlemek için, periferik ya da santral bir venöz yol aracılığıyla kısa süreli doz bulma işlemi uygulanmalıdır. İnfüzyona 2 nanogram/kg/dak hızda başlanır ve maksimum hemodinamik yarara veya doz sınırlayıcı farmakolojik etkilere ulaşılana kadar her 15 dakikada bir 2 nanogram/kg/dak'lık doz artışı yapılır.
Başlangıçtaki 2 nanogram/kg/dak'lık infüzyon hızı tolere edilmediğinde, hasta tarafından
tolere edilen daha düşük bir doz belirlenmelidir.
Uzun vadeli sürekli infüzyon:
Uzun vadeli sürekli SOLSİTAR infüzyonu bir santral venöz kateter aracılığıyla uygulanmalıdır. Santral kateter takılana kadar geçici periferik iv infüzyonlar kullanılabilir. Uzun vadeli infüzyonlara başlarken kullanılması gereken doz, kısa süreli doz bulma döneminde tolere edilen maksimum infüzyon hızından 4 nanogram/kg/dak daha az olmalıdır. Eğer maksimum tolere edilen infüzyon hızı 5 nanogram/kg/dak veya daha az ise, o zaman uzun vadeli infüzyon 1 nanogram/kg/dak'dan başlatılmalıdır.
Doz ayarları:
Uzun vadeli infüzyon hızındaki değişik yaparken hastanın pulmoner arteriyel hipertansiyon semptomlarında direnç, nüks ya da kötüleşme olup olmadığı veya aşırı SOLSİTAR dozlarına bağlı advers reaksiyon gelişip gelişmediği dikkate alınmalıdır.
Genellikle uzun vadede başlangıç dozunda artış ihtiyacı beklenmelidir. Pulmoner arteriyel hipertansiyon semptomları direnç gösterirse veya iyileşmenin ardından nüks ederse doz artışı düşünülmelidir. İnfüzyon hızları klinik yanıtı değerlendirmek için yeterli aralıklarla ve 1-2 nanogram/kg/dak'lık artışlarla yükseltilmelidir; bu aralıklar en az 15 dakika olmalıdır. Yeni bir infüzyon hızı saptandıktan yeni dozun tolere edildiğinden emin olmak için hasta gözlenmeli, ayakta ve yatarken kan basıncı ve kalp hızı birkaç saat izlenmelidir.
Uzun vadeli infüzyon sırasında, doz bulma dönemindekine benzeyen ve dozla bağlantılı olan farmakolojik olaylar gelişmesi durumunda infüzyon hızının azaltılması gerekebilse de, advers reaksiyonlar kimi zaman doz ayarlaması yapılmadan da iyileşebilmektedir. Doz sınırlayıcı etkiler ortadan kalkana kadar, 2 nanogram/kg/dak'lık basamaklarla her 15 dakikada bir (veya daha uzun aralıklarla) aşamalı olarak doz azaltması yapılmalıdır. Potansiyel fatal rebound etkisi riskinden ötürü (bkz. Bölüm 4.4) SOLSİTAR'ın aniden kesilmesi veya infüzyon hızında aniden büyük azaltma yapılmasından kaçınılmalıdır. Yaşamsal tehlike doğuran durumlar hariç (örn. Bilinçsizlik, kolaps vs) SOLSİTAR'ın infüzyon hızları yalnızca bir hekimin gözetiminde ayarlanmalıdır.
Uygulama şekli:
SOLSİTAR intravenöz enjektabl çözeltinin hazırlanması:
Gerçek zamanlı olarak hazırlanan çözeltiler oda sıcaklığında kullanıldıklarında (15 ile 25°C arasında) uygulama süresi 8 saati aşmamalıdır. Çözeltiler 25°C'nin altında ve ışıktan korunarak saklanmalıdır.
Hazırlanmış SOLSİTAR çözeltisi oda sıcaklığında kullanmadan önce 2 ile 8°C arasında buzdolabında en fazla 40 saat süreyle saklanabilir.
Hazırlanmış çözelti uygulamadan önce incelenmelidir. Renk değişikliği ya da parçacık içeriyorsa kullanılmamalıdır.
Uygulama öncesi tıbbi ürünün hazırlanması ve seyreltilmesiyle ilgili daha fazla talimat için
bkz. Bölüm 6.6.
Çözücüsü ile hazırlanan epoprostenol çözeltisi, polietilen tereftalat veya polietilen tereftalat
glikol içeren herhangi bir hazırlama veya uygulama materyali ile kullanılmamalıdır. SOLSİTAR bolus enjeksiyon olarak uygulanmamalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Özel bir kullanımı yoktur.
Karaciğer yetmezliği:
Özel bir kullanımı yoktur.
Pediyatrik popülasyon
18 yaş altındaki çocuklarda SOLSİTAR'ın etkililik ve güvenliliği belirlenmemiştir.
Geriyatrik popülasyon:
65 yaş üzerindeki kişilerde pulmoner arteriyal hipertansiyon için SOLSİTAR kullanımına ilişkin spesifik bilgi mevcut değildir. Genel olarak yaşlı hastalarda hepatik, renal (pulmoner arteriyal hipertansiyon durumunda) ya da kardiyak fonksiyonların sıklıkla azalmış olduğu ve eşzamanlı hastalık ya da ilaç kullanımı olabileceği akılda bulundurularak, doz seçimi özenle yapılmalıdır.
4.3. Kontrendikasyonlar
SOLSİTAR aşağıdaki hastalarda kontrendikedir:
Etkin madde
Ağır sol ventrikül disfonksiyonundan kaynaklanan konjestif kalp yetmezliği
SOLSİTAR doz bulma döneminde pulmoner ödem gelişen hastalarda kronik olarak kullanılmamalıdır.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Hazırlanmış infüzyon çözeltisinin son pH değeri yüksek olduğundan, uygulama sırasında ekstravazasyon ve buna bağlı doku hasarı riskinden kaçınılmalıdır.
SOLSİTAR, platet agregasyonunun potent bir inhibitörü olduğundan, özellikle kanama açısından başka risk faktörü olan hastalarda, hemorajik komplikasyon riskindeki artış dikkate alınmalıdır (bkz. Bölüm 4.5).
SOLSİTAR güçlü bir pulmoner ve sistemik vazodilatördür. İnfüzyon sırasında ortaya çıkan kardiyovasküler etkiler uygulamanın sonunda 30 dakika içinde kaybolur.
SOLSİTAR uygulaması sırasında aşırı hipotansiyon gelişmesi durumunda doz azaltılmalı ya da infüzyon kesilmelidir. Aşırı doza bağlı olarak çok yoğun hipotansiyon ve bilinç kaybı gelişebilir (bkz. Bölüm 4.9).
SOLSİTAR uygulaması sırasında kan basıncı ve hızı takip edilmelidir.
SOLSİTAR kalp hızını azaltabilir ya da arttırabilir. Bu değişikliğin bazal kalp hızı ve
uygulanan SOLSİTAR konsantrasyonuyla ilişkili olduğu düşünülmektedir.
SOLSİTAR'ın kalp hızı üzerindeki etkileri kardiyovasküler refleksleri etkileyen ilaçların eş zamanlı kullanımına bağlı olarak maskelenebilir.
Koroner kalp hastalığı bulunan kişilerde son derece dikkatli olunmalıdır. Serum glukoz düzeylerinde artış bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8).
Pulmoner arteriyel hipertansiyon
Pulmoner arteriyel hipertansiyonlu bazı hastalarda doz bulma döneminde pulmoner ödem gelişmiştir; bu durum pulmoner veno-oklüzif hastalıkla ilişkili olabilir. Doz başlatma aşamasında pulmoner ödem gelişen hastalarda SOLSİTAR kronik olarak kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.3).
Yaşamsal tehlike doğuran durumlar hariç, infüzyonun aniden bırakılması ya da kesintiye uğratılmasından kaçınmak gerekir. Terapinin aniden kesilmesi rebound pulmoner arteriyel
hipertansiyon tetikleyip baş dönmesi, asteni, dispne artışı gibi etkilere ve ölüme neden olabilir (bkz. Bölüm 4.2).
SOLSİTAR küçük, portatif bir infüzyon pompası kullanılarak kalıcı santral venöz kateter yoluyla sürekli infüzyon şeklinde uygulanmalıdır. Bu nedenle SOLSİTAR tedavisi sırasında hastanın steril ilaç hazırlama ve ilaç uygulama ilkelerine, kalıcı santral venöz kateter bakımına ve yoğun ve sürekli hasta eğitimine bağlılık göstermesi gereklidir.
İlaç hazırlığı ve kateter bakımında steril tekniklere uyulmalıdır. SOLSİTAR uygulamasındaki küçük kesintiler bile hızlı semptomatik kötüleşmeye yol açabilir.
Pulmoner arteriyel hipertansiyon için SOLSİTAR uygulaması yönünde karar verilirken, hastanın SOLSİTAR tedavisine uzun süre ihtiyaç duyabileceğini (belki de yıllar süren tedavi) anlaması ve hastanın kalıcı iv kateter ve infüzyon pompası bakımını kabullenme ve yerine getirme becerisini dikkate almak gereklidir.
Çözücüde koruyucu madde yoktur; bu nedenle şişe yalnızca bir kez kullanılmalı ve ardından
imha edilmelidir.
Bu tıbbi ürünün rekonstütüye çözeltisinin sodyum içeriği yaklaşık olarak 59 miligramdır. Bu
durum, kontrollü sodyum diyetinde olan hastalar için göz önünde bulundurulmalıdır.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Eş zamanlı antikoagülan tedavi uygulanan hastalara SOLSİTAR verildiğinde, standart
antikoagülan takip önerilir.
Diğer vazodilatörlerin eş zamanlı kullanımı sırasında SOLSİTAR'ın vazodilatör etkileri artabilir.
Diğer prostaglandin analogları için de bildirildiği gibi, SOLSİTAR hepatik t-PA (doku plazminojen aktivatörü) klerensini arttırarak t-PA'nın trombolitik etkililiğini azaltabilir.
Trombosit agregasyonunu etkileyen NSAİİ veya diğer ilaçların eş zamanlı kullanımı sırasında SOLSİTAR'ın kanama riskini attırma potansiyeli vardır.
Digoksin kullanan hastalarda, SOLSİTAR tedavisi başlatıldıktan sonra digoksin konsantrasyonlarında artış görülebilir; bu durum her ne kadar geçici olsa da, digoksin toksisitesine yatkın hastalarda klinik önem taşıyabilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Pediyatrik popülasyon:
18 yaşın altındaki çocuklarda kullanımı ile ilgili etkileşim çalışması bulunmamaktadır.
4.6. Gebelik ve laktasyon
:Gebelik Kategorisi: B.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar üzerine veri yoktur.
Gebelik dönemi:
Gebe kadınlarda SOLSİTAR kullanımına ilişkin sınırlı veri vardır.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik/embriyonal/fetal gelişim/doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir (bkz. kısım 5.3).
Alternatif ilaçların mevcut olmadığı dikkate alınırsa, gebelik sırasındaki bilinen pulmoner arteriyel hipertansiyon riskine rağmen, gebeliğini sürdürmeyi seçen kadınlarda SOLSİTAR kullanılabilir.
Laktasyon dönemi:
SOLSİTAR ya da metabolitlerinin insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Emzirilen çocukta risk olasılığı dışlanamaz. SOLSİTAR tedavisi sırasında emzirme kesilmelidir.
Üreme yeteneği/Fertilite:
İnsanlarda SOLSİTAR'ın fertilite üzerindeki etkilerine ilişkin veri yoktur. Hayvanlardaki
reprodüktif çalışmalarda fertilite üzerinde etki saptanmamıştır (bkz. Bölüm 5.3)
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Pulmoner arteriyel hipertansiyon ve tedavisi taşıt ve makine kullanma becerisini etkileyebilir.
4.8. İstenmeyen etkiler
Klinik denemeler ve pazarlama deneyimlerinde elde edilen advers etkiler aşağıdaki sıklık derecelerine göre verilmiştir.
Çok yaygın (≥ 1/10); yaygın (≥1/100 ila < 1/10);yaygın olmayan (≥1/1.000 ila < 1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)
Enfeksiyon ve Enfestasyonlar | |||
Yaygın | Sepsis, septisemi (çoğunluğu uygulama sistemiyle ilişkili) | SOLSİTAR | için kullanılan |
Kan ve Len Sistemi Hastalıkları | |||
Yaygın | Trombosit sayısında azalma, değişik bölgelerde kanama (örn. Pulmoner, gastrointestinal, epistaksis, intrakraniyal, işlem sonrası, retroperitoneal) | ||
Bilinmiyor | Splenomegali, hipersplenizm | ||
Endokrin Hastalıkları | |||
Çok seyrek | Hipertiroidizm | ||
Psikiyatrik Hastalıklar | |||
Yaygın | Anksiyete, sinirlilik | ||
Çok seyrek | Ajitasyon | ||
Sinir Sistemi Hastalıkları | |||
Çok yaygın | Baş ağrısı | ||
Kardiyak Hastalıklar | |||
Yaygın | Taşikardi, bradikardi | ||
Bilinmiyor | Yüksek debili kalp yetmezliği | ||
Vasküler Hastalıklar | |||
Çok yaygın | Yüzde kızarıklık (anestezi görülmüştür) | altındaki | hastalarda bile |
Yaygın | Hipotansiyon | ||
Çok seyrek | Solukluk |
Bilinmiyor | Assit |
Solunum,göğüs bozuklukları ve mediastinal Hastalıkları | |
Bilinmiyor | Pulmoner ödem |
Gastrointestinal Hastalıklar | |
Çok yaygın | Bulantı, kusma, ishal |
Yaygın | Kimi zaman abdominal rahatsızlık olarak bildirilen abdominal kolik |
Yaygın olmayan | Ağız kuruluğu |
Deri ve deri altı doku hastalıkları | |
Yaygın | Döküntü |
Seyrek | Terleme |
Kas-İskelet Sistemi ve Bağ Dokusu Hastalıkları | |
Çok yaygın | Çene ağrısı |
Yaygın | Artralji |
Genel Bozukluklar ve Uygulama Bölgesindeki Hastalıklar | |
Çok yaygın | Ağrı (tanımlanmamış) |
Yaygın | Enjeksiyon bölgesinde ağrı *, göğüs ağrısı |
Seyrek | Lokal enfeksiyon * |
Çok seyrek | Infüzyon bölgesinde eritem *, uzun iv kateter tıkanıklığı *, ileri derecede halsizlik, göğüste sıkışma hissi |
Tetkikler | |
Bilinmiyor | Kan glukozunda artış |
* SOLSİTAR için kullanılan uygulama sistemiyle ilişkili | |
enfeksiyonları bildirilmiştir. | |
bildirilmiştir. | |
basıncında belirgin azalmayla ilişkili bradikardi gözlenmiştir. |
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Doz aşımının başlıca olası özelliği hipotansiyondur.
Genellikle SOLSİTAR doz aşımı sonrası görülen olaylar, ilacın farmakolojik etkilerinin aşırı belirginleşmesiyle ilişkilidir (örn. Hipotansiyon ve hipotansiyona bağlı komplikasyonlar).
Doz aşımı durumunda doz azaltılmalı ya da infüzyon kesilmeli ve gerekli destekleyici tedaviye başlanmalıdır; örn. Plazma hacmini arttırmak ve/veya pompa akımını ayarlamak gibi.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antitrombotik Ajanlar; trombosit agregasyon inhibitörleri (heparin hariç)
ATC kodu: B01AC09
Etki mekanizması:
Epoprostenol Sodyum, kan damarlarının intima tabakası tarafından üretilen doğal bir prostaglandin olan epoprostenolün monosodyum tuzudur. Epoprostenol bilinen en güçlü trombosit agregasyon inhibitörüdür. Ayrıca güçlü bir vazodilatördür.
Epoprostenole bağlı etkilerin çoğu adenilat siklazın uyarılması yoluyla gerçekleşir; bu uyarı sonucunda intraselüler siklik adenozin 3'a' monofosfat (cAMP) düzeyleri artar. İnsan trombositlerinde adenilaz siklaz üzerinde uyarıcı etki ve sonrasında da fosfodiesteraz aktivasyonu tanımlanmıştır. cAMP düzeylerindeki artış kalsiyumun uzaklaştırılmasını uyararak intraselüler kalsiyum konsantrasyonunu düzenler ve böylelikle sitoplazmik kalsiyumdaki azalmaya bağlı olarak trombosit agregasyonu inhibe olur. Sitoplazmik kalsiyum trombositlerin şeklindeki değişikliklerden, trombosit agregasyonundan ve salıverme reaksiyonundan sorumludur.
Farmakodinamik etkiler
30 dakika süreyle 4 nanogram/kg/dak'lık infüzyon kalp hızı ya da kan basıncı üzerinde belirgin etkiye yol açmamıştır. Ancak bu düzeylerde yüzde kızarıklık olabilir.
15 dakikaya kadar intravenöz epoprostenol infüzyonunun kardiyak indeks (CI) ve vurucu hacminde (SV) dozla ilişkili artışa yol açtığı ve pulmoner vasküler direnç (PVR), total pulmoner direnç (TPR) ve ortalama sistemik arteriyel basınçta (SAPm) dozla ilişkili azalmaya neden olduğu bulunmuştur. PPH'li hastalarda epoprostenolün ortalama pulmoner arter basıncı (PAPm) üzerindeki etkileri değişken fakat küçüktür.
Klinik etkililik ve güvenlilik
İdiyopatik ya da kalıtımsal PAH hastalarında kronik sürekli epoprostenol infüzyonunun etkisi 8 ve 12 hafta süreli iki prospektif, açık, randomize çalışmada değerlendirilmiştir (sırasıyla N=25 ve N=81). Bu çalışmalarda epoprostenol artı konvansiyonel tedavi ile tek başına konvansiyonel tedavi karşılaştırılmıştır. Uygulanan konvansiyonel tedaviler değişkendir ve aşağıdakilerin bazılarını ya da tümünü içermiştir: neredeyse tüm hastalarda antikoagülanlar; hastaların ½'si ile 2/3'ünde oral vazodilatörler, diüretikler ve digoksin; ve hastaların yaklaşık yarısında oksijen takviyesi. New York Kalp Cemiyeti (NYHA) fonksiyonel sınıfı II olan 2 hasta dışında diğer tüm hastalar ya Sınıf III ya da IV'tür. Bu 2 çalışmada benzer sonuçlar alındığından, birleştirilmiş bulgular tanımlanmaktadır. Konvansiyonel terapi ve epoprostenol artı konvansiyonel terapi gruplarında başlangıçta birleştirilmiş 6 dakika yürüme testi için medyan değerler sırasıyla 266 ve 301 metredir.
Kronik epoprostenol tedavisi görmeyenlerle karşılaştırıldığında kronik epoprostenol tedavisi uygulanan hastalarda aşağıdaki parametrelerde başlangıca göre istatistiksel olarak anlamlı iyileşme saptanmıştır: kardiyak indeks (0,33'e karşı - 0,12 L/dak/m), vuru hacmi (6,01'e karşı -1,32 ml/atım), arteriyel oksijen satürasyonu (%1,62'ye karşı %-0.85), ortalama pulmoner arter basıncı (-5,39'a karşı 1,45 mmHg), ortalama sağ atrium basıncı (-2,26'ya karşı 0,59 mmHg), total pulmoner direnç (-4,52'ye karşı 1,41 Wood U), pulmoner vasküler direnç (-3,60'a karşı 1,27 Wod U) ve sistemik vasküler direnç (-4,31'e karşı 0,18 Wood U).
İki grup arasında ortalama sistemik arter basıncı açısından anlamlı farklılık belirlenmemiştir
(-4,33'e karşı -3,05 MMhg). Açık, randomize olmayan bir çalışmada en az 36 ay süreyle
epoprostenol uygulandığında da bu hemodinamik iyileşmelerin korunduğu gözlenmiştir.
Tek başına konvansiyonel terapi (N=54) uygulanan hastalarla karşılaştırıldığında 8 ya da 12 hafta süreyle konvansiyonel terapiye ek olarak sürekli intravenöz epoprostenol alan hastalarda (N=52) 6MWT ile ölçülen egzersiz kapasitesinde istatistiksel olarak anlamlı (p=0.001) iyileşme kaydedilmiştir (kombine 8 ve 12 haftalık tedaviler için başlangıca göre değişim -medyan: -4'e karşı 49 metre; ortalama: -4'e karşı 55 metre). Terapinin daha ilk haftasından itibaren iyileşme gözlenmiştir. On-iki haftalık çalışmanın tedavi periyodunun sonunda, NYHA Fonksiyonel Sınıf III ve IV hastalarda sağ kalım iyileşmiştir. Tek başına konvansiyonel terapi uygulanan hastaların %20'si (8/40) ölmüş, epoprostenol kullanan 41 hastada ise hiç ölüm kaydedilmemiştir (p=0,003).
Prospektif, açık, randomize, 12 hafta süreli bir çalışmada PAH/SSD'li hastalarda kronik sürekli epoprostenol infüzyonları değerlendirilmiştir. Bu çalışmada epoprostenol artı konvansiyonel terapi (N=56) ile tek başına konvansiyonel terapi (N=55) karşılaştırılmıştır. NYHA fonksiyonel sınıfı II olan 5 hasta dışında, tüm hastalar Sınıf III ya da IV'tür. Uygulanan konvansiyonel tedaviler değişkendir ve aşağıdakilerin bazılarını ya da tümünü içermiştir: neredeyse tüm hastalarda antikoagülanlar; hastaların üçte ikisinde oksijen takviyesi ve diüretikler, hastaların %40'ında oral vazodilatörler ve üçte birinde digoksin. Çalışmanın primer etkililik sonlanım noktası 6MWT'deki iyileşmedir. Başlangıçtaki medyan değerler konvansiyonel terapi ve epoprostenol artı konvansiyonel terapi gruplarında sırasıyla
240 ve 270 metre olarak belirlenmiştir. Kronik epoprostenol almayan hastalarla karşılaştırıldığında, kronik epoprostenol alan hastalarda 12 hafta sonra GA değerinde istatistiksel olarak anlamlı artış kaydedilmiş, PAPm, RAPm, PVR ve SAPm değerlerinde ise istatistiksel olarak anlamlı azalma kaydedilmiştir.
On iki haftalık terapide, tek başına konvansiyonel terapi ile karşılaştırıldığında epoprostenol artı konvansiyonel terapi grubundaki 6MWT testinde başlangıca göre anlamlı (p < 0,0001) bir farklılık görülmüştür: medyan -36,0 metreye karşılık 63,5 metre; ortalama -40,7 metreye karşılık 42,9 metre. Bazı hastalarda daha terapinin ilk haftasının sonunda iyileşmeler gözlenmeye başlanmıştır. Borg Dispne İndeksi ile yapılan ölçümlerin de gösterdiği gibi egzersiz kapasitesindeki artışa ek olarak dispnede anlamlı iyileşme de gözlenmiştir. On ikinci
haftada NYHA fonksiyonel sınıfında iyileşme görülen hastaların oranı epoprostenol
grubunda %41 iken (21/51), tek başına konvansiyonel terapi grubunda hiçbir hastanın NYHA
sınıfı iyileşmemiştir. Ancak NYHA fonksiyonel sınıfında herhangi bir iyileşme olmayan hastaların oranı her iki grupta da daha fazla bulunmuş (epoprostenol ile 28/51 (%55) ve tek başına konvansiyonel terapi grubunda 35/48 (%73)), ve epoprostenol grubundaki hastaların
%4'ünde (2/51) ve tek başına konvansiyonel terapi grubundaki hastaların %27'sinde (13/48) kötüleşme saptanmıştır.
Tek başına konvansiyonel terapi alanlarla karşılaştırıldığında, epoprostenol kullanan PAH/SSD hastalarında 12 haftalık sürede sağ kalım açısından istatistiksel farklılık belirlenmemiştir. Tedavi döneminin sonunda epoprostenol alan hastaların %7'si (4/56) ve konvansiyonel terapi alan hastaların %9'u (5/55) ölmüştür.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Emilim
Kimyasal açıdan stabil olmaması, yüksek etki gücü ve kısa yarılanma ömründen ötürü epoprostenol biyolojik sıvılarda kesin ve doğru biçimde ölçülmeye uygun olmadığı belirlenmiştir.
Dağılım
İntravenöz yolla uygulanan epoprostenol kandan dokulara hızla dağılır.
Biyotransformasyon
Normal fizyolojik pH ve sıcaklıkta, epoprostenol kendiliğinden 6-okso-prostaglandin F1
alfa'ya parçalanır; ancak enzimatik yolla başka ürünlere yıkım da söz konusudur.
İnsanlara radyoaktif işaretli epoprostenol uygulamasından sonra en az 16 metabolit bulunmuş ve bunların 10'unun yapısı belirlenmiştir.
Pek çok diğer prostaglandinin tersine epoprostenol pulmoner dolaşımdan geçerken metabolize olmamaktadır.
Eliminasyon
İnsanda 6-okso-prostaglandin F1 alfa'ya spontan yıkımın yarılanma ömrünün 6 dakikadan daha fazla olması beklenmez ve hatta bu sürenin 2-3 dakika gibi kısa bir süre olması da
mümkündür; bu tahminler insan tam kanında epoprostenol in vitro yıkım hızına dayanmaktadır.
İnsanlara radyoaktif işaretli epoprostenol uygulamasının ardından, idrarda ve feçeste
radyoaktivitenin sırasıyla %82 ve %4'ü geri kazanılmıştır.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Güvenlilik farmakolojisi, tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite ve reprodüksiyon/ gelişim toksisitesini içeren konvansiyonel farmakolojik güvenlilik çalışmalarına dayanan klinik dışı veriler insanlar için özel bir tehlike göstermemektedir. Hayvanlarda epoprostenol'ün karsinojenik potansiyelini değerlendirmeye yönelik uzun süreli çalışma düzenlenmemiştir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
İnfüzyon çözeltisi için toz:
Glisin Mannitol Sodyum klorür
Sodyum hidroksit (pH ayarlayıcı)
Enjeksiyonluk su
Parenteral kullanım için çözücü:
Glisin Sodyum klorür
Sodyum hidroksit (pH ayarlayıcı)
Enjeksiyonluk su
6.2. Geçimsizlikler
Bu tıbbi ürün bölüm 4.2'de belirtilenler dışında başka tıbbi ürünlerle karıştırılmamalıdır. Çözücüsü (pH 10,2-10,8) ile hazırlanan epoprostenol çözeltisi, polietilen tereftalat (PET) veya polietilen tereftalat glikol (PETG) içeren herhangi bir hazırlama veya uygulama materyali ile kullanılmamalıdır.
6.3. Raf ömrü
24 ay.
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
İnfüzyonluk çözelti tozu:
Şişeler 25°C altında saklanmalıdır. Işıktan koruyunuz. Kuru yerde saklayınız. Dondurmayın. Orijinal kutusunda saklayın.
Parenteral kullanım için çözücü:
Çözücü 25°C altında saklanmalıdır. Işıktan koruyunuz. Dondurmayın. Orijinal kutusunda saklayın. Çözücüde koruyucu bulunmadığından, açılan şişe yalnızca bir kez kullanılmalı ve ardından atılmalıdır.
Hazırlama ve seyreltme işlemi kullanımdan hemen önce gerçekleştirilmelidir (bkz. Bölüm
4.2, bölüm 6.3 ve bölüm 6.6).
Pulmoner arteriyal hipertansiyon tedavisi için yeni hazırlanmış SOLSİTAR çözeltileri 25°C'de 8 saat içinde kullanılmalı veya 2-8°C arasında 40 saate kadar saklanılarak kullanılmalıdır. İnfüzyon pompasının soğuk torba kullanımına olanak tanıdığı durumlarda, soğuk torbanın gün içinde gerektiği kadar değiştirilmesi şartıyla, çözelti 24 saatlik bir dönem içinde de kullanılabilir.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
İnfüzyonluk çözelti tozu:
Saydam, renksiz, Tip I cam şişe.
Parenteral kullanım için çözücü:
2 adet 50 mL'lik şeffaf cam flakon.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmayan her türlü tıbbi ürün veya atık materyal yerel düzenlemelere uygun şekilde imha edilmelidir.Kasette sıcaklık değişikliklerini önlemek için infüzyon pompasının ciltle uzun süreli temas halinde taşınmaması önerilmektedir.
SOLSİTAR çözeltisinin stabilitesi pH'ya bağlıdır. Liyofilize SOLSİTAR'ın hazırlanması için yalnızca birlikte verilen çözücü kullanılmalıdır ve belirtilen oranda ek seyreltme işlemleri için yalnızca önerilen infüzyon çözeltileri kullanılmalıdır; aksi durumda pH değerini korumak mümkün olmayabilir.
SOLSİTAR'ın sulandırılması ve seyreltilmesi, ideal olarak klinik kullanımdan hemen önce, aseptik teknik kullanılarak yapılmalıdır.
Çözücü (pH 10,2-10,8) ile hazırlanan epoprostenol çözeltisi, PET veya PETG içeren herhangi bir hazırlanan ilaç veya uygulama materyali ile kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 6.2). Firma içi test ve yayınlanmış literatürdeki mevcut verilere dayanarak, uyumlu olması muhtemel olan hazırlanan ilaç veya uygulama materyali aşağıdakileri içerir:
Modifiye akrilik
Akrilonitril bütadien stiren (ABS)
Siklik olefin polimeri
Poliamid
Polietersülfon
Polietilen
Poliizopren
Poliolefin
Polipropilen
Politetrafloroetilen (PTFE)
Poliüretan
Polivinil klorür (PVC) (bis (2-etilheksil) ftalat [DEHP] ile plastikleştirilmiştir)
Poliviniliden flüorür (PVDF)
Silikon
SOLSİTAR 50 mL ve 100 mL rezervuarı olan, epoprostenol tedavisine uygun pompalarla kullanılır.
Sulandırma, seyreltme ve infüzyon hızının hesaplanması:
İnfüzyon hazırlığı ve infüzyon hızı hesaplama esnasında özellikle dikkatli olunmalıdır. Aşağıda verilen prosedür dikkatli bir şekilde takip edilmelidir. Sulandırma ve seyreltme aseptik koşullar altında gerçekleştirilmelidir.
Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon
Başlangıçta parenteral kullanım çözücü içeren bir kutu kullanılmalıdır. Kronik SOLSİTAR terapisi sırasında çözeltinin son konsantrasyonu 1,5 mg liyofilize SOLSİTAR eklenerek arttırılabilir.
Çözeltinin son konsantrasyonunu arttırmak için başlangıç paketine dahil edilen aynı miktardaki şişeler kullanılmalıdır.
Hazırlama işlemi:
Hazırlama için yalnızca temin edilen çözücüyü kullanınız.
Yaklaşık 10 ml çözücüyü steril bir şırıngaya çekiniz, liyofilize SOLSİTAR toz içeren
şişeye enjekte ediniz ve toz çözülene kadar hafifçe sallayınız.
Tiroid Kanseri En sık görülen tiroid kanseri türü olan papiller tiroid kanseri, tüm tiroid kanserlerinin yaklaşık %70'ini oluşturur. | Depresyonu Anlamak Depresyon farklı kişileri farklı biçimlerde etkiler. Duygusal veya fiziksel olmak üzere geniş alanda belirtilere sebep olabilir.Depresyona neler sebep olur? |
İLAÇ EŞDEĞERLERİ
Eşdeğer İlaç Adı | Barkodu | İlaç Fiyatı |
---|---|---|
VELETRI | 8697542790159 | |
Diğer Eşdeğer İlaçlar |
Doğum Sonrası Depresyonu Doğum sonrası depresyonu, doğumdan sonra her on kadından biri tarafından tecrübe edilen stresli bir durumdur. |
|
Aşırı Alkol Kullanımı, Alkolizm Alkol bağımlılığı, alkol kullanımı ve alkol sorunları arasındaki farkı açıklamak güçtür. Örneğin, geçmişte alkol kullanmış olan bir kimsenin mutlaka alkol bağımlısı olması gerekmez. |
|
Travma Sonrası Bunalımı Travmatik bir olay, günlük olağan olayların dışında olan ve kişiyi derinden rahatsız eden bir olaydır.Birçok olay böyle bir etki gösterebilir. |
İLAÇ GENEL BİLGİLERİ
Farma-Tek İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.Satış Fiyatı | 3521.36 TL [ 19 Nov 2024 ] |
Önceki Satış Fiyatı | 3521.36 TL [ 8 Nov 2024 ] |
Original / Jenerik | Original İlaç |
Reçete Durumu | Normal Reçeteli bir ilaçdır. |
Barkodu | 8699738270025 |
Etkin Madde | Epoprostenol Sodyum |
ATC Kodu | B01AC09 |
Birim Miktar | 1.5 |
Birim Cinsi | MG |
Ambalaj Miktarı | 1 |
Kan ve Kan Yapıcı Organlar > Antitrombotik İlaçlar |
Yerli ve Beşeri bir ilaçdır. |