Tegretol kullanımı ile ilişkili olarak aplastik anemi ve agranülositoz bildirilmiştir, ancak
bu hastalıkların görülme sıklığının çok düşük olması nedeniyle, Tegretol için anlamlı
risk tahminleri yapmak güçtür. Tedavi edilmemiş toplumda risk oranı agranülositoz
için yılda yaklaşık olarak milyonda 4.7 kişi, aplastik anemi için yılda milyonda 2 kişi
olarak tahmin edilmektedir.
Bazen Tegretol kullanımı ile ilişkili olarak, trombosit veya lökosit sayısında geçici
veya kalıcı bir azalma oluşur. Bununla birlikte, vakaların çoğunda bu etkilerin geçici
oldukları kanıtlanmıştır ve aplastik anemi veya agranülositoz başlangıcının belirtileri
oldukları düşünülmemektedir. Bununla beraber, tedaviye başlamadan önce temel
alınmak üzere trombositler, muhtemelen retikülositler ve serum demiri dahil, tam kan
sayımı yapılmalıdır. Hematolojik izlemenin değeri şüpheli görülmekle birlikte, bazı
otoriteler tarafından örneğin; ilk ayda haftalık olarak, sonra takip eden 5 ayda aylık
olarak, bundan sonra da yılda 2-4 kez şeklinde prensipler ileri sürülmektedir.
Eğer tedavi sırasında kesinlikle düşük veya azalmış lökosit veya trombosit sayısı
gözlenirse, hasta ve kan sayımı yakından takip edilmelidir. Eğer önemli bir kemik iliği
depresyonu belirtisi görülürse Tegretol kesilmelidir. Eğer ciddi deri reaksiyonlarını,
örneğin; Stevens-Johnson sendromu, Lyell sendromu, akla getirecek belirti ve
semptomlar görülürse Tegretol derhal kesilmelidir. Tegretol sadece tıbbi gözetim
altında verilmelidir.
Tegretol, atipik şuur kaybı nöbetlerini de içeren, karışık nöbetleri olan hastalarda,
dikkatle kullanılmalıdır. Çünkü, Tegretol yaygın konvülsiyonların sıklığının artışı ile
ilişkili bulunmuştur. Nöbetlerin alevlenmesi halinde Tegretol kesilmelidir.
Hastalara ateş, boğaz ağrısı, kızarıklık, ağız ülserleri, kolay çürük oluşumu, peteşi
veya hemorajik purpura gibi muhtemel hematolojik bir problemin erken toksik belirti
ve semptomları ve dermatolojik veya hepatik reaksiyonların semptomları bildirilmeli
ve bu belirtiler görülürse derhal doktora başvurmaları öğütlenmelidir.
Tegretol geçmişinde kardiyak, hepatik veya renal bozukluğu olan, diğer ilaçlara karşı
istenmeyen hematolojik reaksiyon gösteren veya Tegretol ile tedavinin kesildiği
hastalara, yarar-zarar oranı iyice değerlendirildikten sonra ve yakın bir gözetim
altında verilmelidir.
Özellikle geçmişinde bir karaciğer rahatsızlığı olan hastalarda ve yaşlı hastalarda,
temel karaciğer fonksiyonu tayin edilmeli ve Tegretol ile tedavi sırasında periyodik
kontroller yapılmalıdır. Tegretol ileri derecede karaciğer bozukluğu veya aktif
karaciğer hastalığı durumlarında derhal kesilmelidir.
Temel ve periyodik tam idrar tahlili ve kan üre azotu tayinleri tavsiye edilmektedir.
İzole maküler veya makulopapular ekzantem gibi hafif deri reaksiyonları çoğunlukla
geçici ve tehlikesizdir; devam eden tedavi esnasında veya dozun azaltılmasını
izleyen birkaç gün veya birkaç hafta içinde kaybolurlar. Buna rağmen hasta yakın bir
gözetim altında tutulmalıdır. Tegretol hafif antikolinerjik aktivite gösterir, bu nedenle
intraoküler basıncı artmış olan hastalar tedavi sırasında yakından gözlenmelidir.
Yaşlı hastalarda latent bir psikozun aktivasyonu, konfüzyon veya ajitasyon olasılığı
akılda tutulmalıdır. Çok ender olarak erkeklerde azalan fertilite ve/veya anormal
spermatogenez görüldüğü bildirilmiş, nedensel bir ilişki kurulmamıştır. Oral
kontraseptif alan kadınlarda kanama görüldüğü bildirilmiştir, oral kontraseptiflerin
güvenilirliği Tegretol’den ters olarak etkilenebilir.
Karbamazepinin dozu ve plazma düzeyleri ve plazma düzeyleri ile klinik etkinliği veya
tolerabilite arasındaki korelasyon oldukça önemsiz olmasına rağmen; nöbet sıklığında çarpıcı artış/hasta uyumunu doğrulama; hamilelik; çocukların veya
yetişkinlerin tedavisi; şüpheli emilim bozuklukları; birden fazla ilaç kullanıldığında
şüpheli toksisite gibi durumlarda plazma düzeylerinin izlenmesi yararlı olabilir.
Eğer Tegretol tedavisi
|
Omurilik zedelenmeleri Omurilik zedelenmesini takip eden birkaç gün içinde, hiçkimse hasarin ne kadar olacagini tahmin edemez. Buradaki sorun, omuriligin herhangi bir zedelenmesinden hemen sonra, bir omurilik sokunun olusmasidir. |