Karbamazepin kullanımı ile ilişkili olarak aplastik anemi ve agranülositoz bildirilmiştir, ancak bu hastalıkların görülme sıklığının çok düşük olması nedeniyle, anlamlı risk tahminleri yapmak güçtür. Tedavi görmemiş topluluklar söz konusu olduğunda, agranülositoz risk oranı yılda yaklaşık milyonda 4,7 kişi, aplastik anemi risk oranı ise yılda yaklaşık milyonda 2 kişi olarak tahmin edilmektedir.
Bazen karbamazepin kullanımı ile ilişkili olarak trombosit veya lökosit sayısında azalma oluşur. Tedaviye başlamadan önce ve tedavi başladıktan sonra periyodik olarak trombosit, retikülosit ve serum demirini de içeren tam kan sayımı yapılmalıdır.
Hastalar ve yakınları hematolojik sorunların yanı sıra cilt ve karaciğerde toksik reaksiyonların belirtileri ve bulguları konusunda bilgilendirilmelidir. Eğer ateş, boğaz ağrısı, döküntü, ağızda ülserler, kolay çürük oluşumu, peteşi veya hemorajik purpura gibi reaksiyonlar oluşursa hemen doktora başvurmaları önerilmelidir.
Tedavi sırasında lökosit veya trombosit sayılarının düşük veya azalmakta olduğu gözlenirse, hasta ve tam kan sayısı yakından izlenmelidir. Hastada ciddi, ilerleyici ve ateş-boğaz ağrısı gibi klinik belirtileri olan lökopeni veya belirgin kemik iliği baskılanmasına ilişkin herhangi bir kanıt gözlenirse tedavi sonlandırılmalıdır.
Özellikle öyküsünde karaciğer hastalığı olanlarda ve yaşlı hastalarda tedaviye başlarken ve sonrasında periyodik olarak karaciğer işlev testleri uygulanmalıdır. Karaciğer işlev bozukluğunun veya akut karaciğer hastalığının alevlenmesi durumunda tedavi sonlandırılmalıdır.
Karbamazepin kullananlarda, olasılıkla karaciğer enzim indüksiyonuna bağlı olarak, bazı karaciğer işlev testleri (özellikle gama glutamil transferaz) anormal bulunabilir. Enzim indüksiyonu, alkalen fosfataz düzeylerinde orta düzeyde artışlara da neden olabilir. Karaciğer metabolizasyon kapasitesindeki bu artışlar karbamazepin tedavisinin sonlandırılmasını gerektirmez.
Karbamazepine karşı karaciğer reaksiyonları çok nadir oluşur. Karaciğer işlev bozukluğunun veya aktif karaciğer hastalığının belirtileri acilen değerlendirilmeli ve değerlendirmeye bağlı olarak, gerekirse tedavi sonlandırılmalıdır.
İzole maküler veya makülopapüler ekzantem gibi hafif deri reaksiyonları çoğunlukla geçici ve tehlikesizdir; genellikle tedavinin sürdürülmesi veya ilaç dozunun düşürülmesini izleyen birkaç gün veya hafta içerisinde ortadan kalkarlar. Buna rağmen, hastalar yakından izlenmeli ve döküntülerin ağırlaşması veya eşlik eden başka belirtilerin ortaya çıkması durumunda tedavi sonlandırılmalıdır.
Eğer Stevens-Johnson sendromu, Lyell sendromu (toksik epidermal nekroliz) gibi ciddi cilt reaksiyonlarını düşündürtecek belirti ve bulgular ortaya çıkarsa karbamazepin tedavisi derhal sonlandırılmalıdır.
Karbamazepin, ister tipik ister atipik olsun, yoksunluk nöbetlerini de içeren karışık nöbetleri olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Bu hastalarda, karbamazepin nöbetleri alevlendirebilir. Nöbetlerin alevlenmesi durumunda tedavi sonlandırılmalıdır.
Oral formlardan supozituvar formlarına geçiş sırasında nöbet sıklığında artış gözlenebilir.
Karbamazepin tedavisinin aniden sonlandırılması nöbetleri başlatabilir. Karbamazepin tedavisinin aniden sonlandırılması zorunlu ise, yeni antiepileptik ilaçlara geçiş (I.V. veya rektal diazepam veya I.V. fenitoin gibi) uygun bir ilaç kullanılarak yapılmalıdır.
Hastaların % 25-30’unda karbamazepin ile okskarbazepin arasında çapraz aşırı duyarlılık oluşabilir.
Karbamazepin ile fenitoin arasında çapraz aşırı duyarlılık oluşabilir.
Nedensel bir ilişki saptanmamış olmasına karşın, erkek doğurganlığının bozulduğuna ve/veya anormal sperm oluşumuna ilişkin vakalar izole olarak bildirilmiştir.
Karaciğerde enzim indüksiyonu nedeniyle, karbamazepin östrojen ve/veya progestojen içeren ilaçların tedavi edici etkilerinin ortadan kalkmasına neden olabilir. Bu durum kontrasepsiyonun yetersizliği, belirtilerin tekrarlaması veya çeki