TIMOSOL %025 5 ml damla Kısa Ürün Bilgisi
{ Timolol Maleat }
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
TİMOSOLgöz damlası % 0,25 Steril
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde
1 mL göz damlası 2,5 mg timolole eşdeğer 3,4 mg timolol maleat içerir.
Yardımcı maddeler
Benzalkonyum klorür 0,1 mg
Diğer yardımcı maddeler için bakınız bölüm 6.1.
3. FARMASÖTİK FORMU
Göz damlası
Berrak ve renksiz çözelti
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
TİMOSOL aşağıdakiler gibi göz içi basıncının arttığı durumlarda, basıncın düşürülmesi amacı ile kullanılır;
Yüksek göz iç basıncı (oküler hipertansiyon) olan hastalarda
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji/ uygulama sıklığı ve süresi:
Günde iki kez 1'er damla etkilenen göze uygulanır.
TİMOSOL uzun süreli kullanımlar için uygundur.
Klinik yanıt yetersiz olursa; pozoloji, %0,5'lik form ile günde iki kez 1'er damla olarak düzenlenebilir.
Timolol tedavisine yanıt birkaç haftada stabilleştiği için, tedavi başlangıcından yaklaşık 4
hafta sonra göz içi basıncı tekrar değerlendirilmelidir.
Göz içi basıncının arzu edilen seviyelerde kalması koşulu ile çoğu hastada günde tek doz uygulamaya geçilebilir.
Uygulama şekli:
Göze uygulanır.
Göz damlaları genel olarak damlalık ucunun göz veya ciltle temas etmeyeceği biçimde kullanılmalıdır.
TİMOSOL'ü kullanmadan önce ellerinizi yıkayınız. Kullanım için aşağıdaki şekilde hareket ediniz:
Kapağı açınız (Şekil 1).
4.3. Kontrendikasyonlar
Bronşiyal astım ya da bronşiyal astım öyküsü dahil olmak üzere reaktif hava yolları hastalığı.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Diğer topikal oftalmik ajanlar gibi timolol de sistemik olarak absorbe olur. Beta-adrenerjik etkisinden ötürü; tıpkı sistemik kullanılan beta-adrenerjik bloker ajanlarda görüldüğü gibi timolol kullanımında da beta-adrenerjik sistem blokajına bağlı kardiyovasküler, pulmoner ve diğer sistemlere ait advers reaksiyonlar görülebilmektedir. Topikal oftalmik ajan kullanımı sonrası sistemik yan etki görülme insidansı, sistemik kullanılan ajanlara oranla daha düşüktür. Sistemik emilimi azaltmak için bölüm 4.2 ye bakınız.
Kardiyak bozukluklar:
Kardiyovasküler hastalık ve hipotansiyon (örn. Koroner arter hastalığı, Prinzmetal anjina, kalp yetmezliği) öyküsü olan hastalarda beta bloker tedavisi dikkatle değerlendirilmeli; diğer ajanlarla tedavi olasılıkları gözden geçirilmelidir. Kardiyovasküler hastalık öyküsü olan hastalar, tedavi süresince mevcut hastalıklarının ve advers reaksiyonların kötüleşmesi açısından dikkatle takip edilmelidir.
İletim zamanına negatif etkisi nedeniyle, beta-blokörler birinci derece kalp bloğu olan
hastalara yalnızca dikkatli bir şekilde verilmelidir.
TİMOSOL ile tedaviye başlamadan önce kalp yetmezliği uygun şekilde kontrol altına alınmalıdır. Ciddi kalp hastalığı olan kişiler kalp yetmezliğinin belirtileri açısından gözlenmeli ve nabız sayıları takip edilmelidir.
Vasküler bozukluklar:
Periferik dolaşım bozukluğu/rahatsızlığı (örn. Raynaud hastalığının veya Raynaud sendromunun ağır formları) öyküsü olan hastalarda dikkatli olunmalıdır.
Respiratuvar bozukluklar:
Bazı oftalmik beta-bloker ajanların kullanımı sonrası astım öyküsü olan hastada gelişen bronkokonstriksiyona bağlı ölüm de dahil olmak üzere, solunumsal reaksiyonlar bildirilmiştir.
TİMOSOL hafif/orta derecede kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olan hastalarda dikkatle ve sadece olası yarar, potansiyel riskten fazla ise kullanılmalıdır.
Hipoglisemi/diyabet:
Labil diyabet öyküsü olan veya spontan hipoglisemi yatkınlığı olan hastalarda, beta-bloker ajanlar akut hipogliseminin bulgu ve semptomlarını maskeleyebileceğinden dikkatli olunmalıdır.
Beta-bloker ajanlar hipertiroidizm bulgularını da maskeleyebilmektedir.
Korneal hastalıklar
Oftalmik beta-blokerler göz kuruluğunu tetiklemektedir. Korneal hastalık öyküsü olan
hastalarda dikkatli olunmalıdır.
Diğer beta-bloker ajanlar
Halihazırda sistemik beta-bloker tedavi alan hastada timolol kullanımı; intraoküler basınç üzerindeki etkiyi veya sistemik beta-blokajın sonucu olarak ortaya çıkan etkileri potansiyelize eder. Bu hastalarda tedaviye yanıt dikkatle gözlenmelidir. Aynı anda iki topikal beta-bloker ajanın kullanımı önerilmemektedir (bkz. bölüm 4.5).
Beta-adrenoseptör blokeri ajan kullanımına bağlı ciltte kızarma ve/veya göz kuruluğu vakaları rapor edilmiştir. Bildirilen insidans düşük olmakla beraber tedavinin sonlandırılması ile semptomlar düzelmiştir. Ortaya çıkan semptomlar başka şekilde açıklanamıyor ise ilaç kullanımının sonlandırılması düşünülmelidir. Beta blokaj tedavisi tedrici sonlandırılmalıdır.
Anafilaktik reaksiyonlar
Beta bloker kullanan, atopi veya ciddi anafilaktik reaksiyon öyküsü olan hastalar; alerjenlere karşı daha hassas hale gelebileceği gibi anafilaktik reaksiyonda kullanılacak olağan epinefrin (adrenalin) dozlarına da tolerans geliştirmiş olabilir.
Koroid dekolmanı
Aköz humor üretimini baskılayıcı tedaviler (örn. timolol, asetazolamid) sonrası koroid
dekolmanı vakaları bildirilmiştir.
Cerrahi anestezi
Beta-bloker oftalmik preparat kullanan hastalarda sistemik beta-agonist etkilerin
bloklanabileceği bilgisi (örn. adrenalin kullanımı) anestezi uzmanı ile paylaşılmalıdır.
Konvansiyonel sert kontakt lens kullanan glokom hastalarında TİMOSOL genel olarak iyi tolere edilmektedir. Polimetilmetakrilat (PMMA) haricinde sert lens yapımında kullanılan materyaller ile yapılmış herhangi bir klinik çalışma mevcut değildir.
Dar açılı glokom hastalarında tedavide ilk hedeflenen açının açılmasıdır. Bunun sağlanabilmesi için miyotik ajan kullanılarak pupillerin konstriksiyonu sağlanmalıdır. Timolol, pupil üzerinde az etkili ya da etkisizdir.
Dar açılı glokom vakalarında artmış intraoküler basıncı düşürmek için timolol tek başına kullanılmamalı; miyotik ajan ile kombine edilmelidir.
Timolol maleat göz damlalarını uzun süreli kullanan hastalarda, hipotansif oküler yanıtta azalma olduğu bildirilmiştir.
Kas güçsüzlüğü: Beta-adrenerjik blokajın, bazı miyastenik semptomlarla (örn. diplopi, pitozis, yaygın güçsüzlük) seyreden kas güçsüzlüğü durumlarını potansiyelize ettiği bildirilmiştir. Miyastenia gravis veya miyastenik sendrom öyküsü olan hastalarda kas güçsüzlüğünü şiddetlendirdiği durumlar nadiren bildirilmiştir.
Hastalar, damlalığın ucunun göze veya çevre yapılara değdirilmemesi hususunda bilgilendirilmelidir.
Hastalar; düzgün muhafaza edilmeyen solüsyonların oküler enfeksiyonlara yol açan bakteriler tarafından kontamine olma riski taşıması açısından bilgilendirilmelidir. Kontamine solüsyonların kullanımı körlüğe kadar gidebilen ciddi hasarlara yol açabilmektedir.
Hastalar, tedavi esnasında gelişebilecek herhangi bir oküler durumda (örn. travma, oküler cerrahi veya enfeksiyon) en kısa sürede hekime başvurmaları ve halihazırda devam eden tedavinin devam edip etmeyeceğini danışmaları hususunda bilgilendirilmelidir (bkz. bölüm 4.2).
Topikal oftalmik solüsyonların çoklu doz şişelerinin kullanımına bağlı olarak gelişen bakteriyel keratit vakaları bildirilmiştir. Şişeler, korneal hastalığı veya oküler epitelyal yüzey bozukluğu olan hastalar tarafından gayriihtiyari olarak kontamine edilmektedir.
Pediatrik popülasyon:
Timolol genç glokom hastalarında genel olarak dikkatli kullanılmalıdır (bkz. bölüm 5.2). Ebeveynler, potansiyel yan etkiler konusunda gerektiğinde tedaviyi sonlandırmaları açısından bilgilendirilmelidir (bkz. bölüm 4.8). Örneğin, öksürük veya hırıltıya dikkat edilmelidir.
Apne ve Cheyne-Stokes solunumu gelişme ihtimali olduğundan ilaç yenidoğan, bebek ve küçük çocuklarda aşırı dikkatli olarak kullanılmalıdır. Timolol kullanan yenidoğanlarda taşınabilir apne monitörü kullanılabilir.
TİMOSOL, benzalkonyum klorür içerdiğinden dolayı, göz irritasyonuna neden olabilir. Yumuşak kontak lenslerle temasından kaçınınız. Benzalkonyum klorür yumuşak lenslerde renk değişimi meydana getirebilir. Uygulamadan önce kontak lensi çıkartınız ve lensi takmak için en az 15 dakika bekleyiniz. Yumuşak kontakt lenslerin renklerinin bozulmasına neden olduğu bilinmektedir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Timolol ile etkileşen ilaçlar açısından spesifik bir çalışma yapılmamıştır.
Oral kalsiyum kanal blokeri, beta-adrenerjik bloker ajanlar, antiaritmikler (amiodaron dahil), dijital glikozitleri, rauwolfia alkaloitleri, parasempatomimetikler ve guanetidin ile birlikte kullanımı; hipotansiyon ve/veya belirgin bradikardi ile sonuçlanan additif etkileşim potansiyeli taşımaktadır.
Her ne kadar timolol pupil üzerinde yok sayılabilecek etki/etkisiz kabul edilse de oftalmik bet-bloker ajanlar veya epinefrinle eşzamanlı kullanımı sonucu midriazis gelişen vakalar bildirilmiştir.
Timololün, CYP2D6 inhibitörleri (kinidin, floksetin, paroksetin) ile kombine kullanımının sistemik beta-blokajı (azalmış kalp atımı, depresyon) potansiyelize ettiği bildirilmiştir.
Oral beta-adrenerjik bloker ajan kullanımı, klonidinin geri çekilmesine bağlı rebound
hipertansiyonu alevlendirebilir.
Rezerpin gibi katekolamin-azaltıcı ilaç kullanan hastalarda beta-bloker kullanımı yakın gözlem gerektirir. Additif etkileşim sonucu hipotansiyon ve/veya belirgin bradikardi gelişme olasılığı vardır ve buna bağlı olarak vertigo, senkop veya postural hipotansiyon gelişebilir.
Kalp fonksiyonları normal olan hastalarda oral kalsiyum kanal blokeri ilaçlarla beta-bloker kombine tedavisi sorun teşkil etmezken; kalp fonksiyonları bozulmuş hastalarda dikkat edilmelidir.
Beta-bloker tedavi alan hastalarda oral kalsiyum kanal blokeri ajan başlanması durumunda hipotansiyon, AV iletim bozukluğu ve sol ventriküler yetmezlik gelişme riski mevcuttur.
Kardiyovasküler yan etkiler, kullanılan kalsiyum kanal blokerinin cinsine bağlıdır. Nifedipin gibi dihidropiridin türevleri hipotansiyona yol açarken; verapamil veya diltiazem daha sıklıkla AV iletim bozukluğuna veya sol ventriküler yetmezliğe yol açmaktadır.
İntravenöz kalsiyum kanal blokerleri, beta-adrenerjik bloker ajan kullanan hastalarda dikkatli
kullanılmalıdır.
Diltiazem veya verapamil ile beta-adrenerjik bloker veya dijitallerin eşzamanlı kullanımı; AV iletim zamanında uzamaya yol açabilir.
Beta-blokerler, antidiyabetik ajanların hipoglisemik etkilerini artırabilir. Beta-blokerler, hipogliseminin bulgu ve semptomlarını maskeleyebilir (bkz. bölüm 4.4 özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Özel popülasyonlar ile ilgili olarak herhangi bir etkileşim çalışması bulunmamaktadır.
Pediyatrik popülasyon
Pediyatrik popülasyonlara ilişkin etkileşim çalışması bulunmamaktadır.
4.6. Gebelik ve laktasyon
Gebelik kategorisi C'dir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar ile ilgili yeterli klinik veri mevcut değildir. Gerekli olmadıkça kullanılmamalıdır.
Gebelik dönemi
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik /ve-veya/ embriyonal/fetal gelişim /ve-veya/ doğum /ve-veya/ doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz. bölüm 5.3.). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
Gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. TİMOSOL açıkça gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır. Sistemik emilimi azaltmak için bölüm
4.2'ye bakınız.
Epidemiyolojik çalışmalar malformatif etki göstermemiştir, ancak beta blokörler oral yoldan uygulandığında intrauterin büyümede gecikme riski görülmüştür. Ayrıca beta blokörler doğuma dek uygulandığında yenidoğanda beta blokaj belirti ve bulguları (örn. bradikardi, hipotansiyon, solunum sıkıntısı ve hipoglisemi) görülmüştür. Bu nedenle, yeni doğanlar doğum sonrası birkaç gün için dikkatli bir şekilde gözlemlenmelidir.
TİMOSOL gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Laktasyon dönemi
Oküler uygulama sonrası timolol anne sütüne geçer. Emziren annelerin ya timolol kullanmayı
ya da emzirmeyi bırakma kararı, ilacın anne için önemine dayanmalıdır.
Üreme yeteneği/Fertilite
Klinik olmayan veriler, timololün erkek veya kadın fertilitesi üzerindeki herhangi bir etkisini göstermemektedir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Bu tıbbi ürünün araç ve makine kullanma becerisi üzerindeki etkisine ilişkin herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Araç sürerken veya farklı makineleri kullanırken zaman zaman refraktif değişiklikler, diplopi, pitozis, sık sık hafif ve geçici bulanık görme atakları ve ara sıra baş dönmesi veya yorgunluk atakları dahil olmak üzere görme bozukluklarının meydana gelebileceği dikkate alınmalıdır.
4.8. İstenmeyen etkiler
Klinik çalışmalar ve satış sonrası gözetim çalışmalarından elde edilen verilere göre istenmeyen etkiler aşağıda organ sistem sınıflamasına ve sıklıklarına göre sunulmuştur.
Yan etkiler aşağıdaki kategorilerde gösterildiği şekilde sınıflandırılmıştır: Çok yaygın : 10 hastanın en az birinde görülebilir.
Yaygın : 10 hastanın birinden az, fakat 100 hastanın birinden fazla görülebilir. Yaygın olmayan: 100 hastanın birinden az, fakat 1.000 hastanın birinden fazla görülebilir. Seyrek : 1.000 hastanın birinden az, fakat 10.000 hastanın birinden fazla görülebilir. Çok seyrek : 10.000 hastanın birinden az görülebilir.
Bilinmiyor : Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.
Topikal olarak uygulanan diğer oftalmik ilaçlar gibi topikal uygulanan timolol de emilerek sistemik dolaşıma geçer. Bu nedenle, topikal olarak ugulanan timolol, sistemik olarak uygulanan beta blokör ilaçlarda görülen advers etkilere benzer etkilere neden olabilir. Topikal oftalmik uygulamada karşılaşılan advers etkilerin insidansı, sistemik uygulamalarda karşılaşılanlara göre daha düşüktür.
Aşağıdaki advers reaksiyonlar, bu veya diğer timolol maleat içeren formülasyonlarla yapılmış klinik çalışmalarda veya ilacın piyasaya verilmesinden sonra bildirilmiştir. Sistemik uygulanan timolol maleat ile yapılan klinik çalışmalarda ek yan etkiler bildirilmiştir, bu yan etkiler oftalmik olarak uygulanan timolol maleatın potansiyel yan etkileri olarak düşünülebilir. Ayrıca, oftalmik beta bloker sınıfında görülen ve potansiyel olarak TİMOSOL ile de ortaya çıkabilecek advers reaksiyonlar da listelenmiştir.
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Sistemik
Bilinmiyor: Non trombositopenik purpura
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Oküler
Seyrek: Sistemik lupus eritematosuz
Bilinmiyor: Pruritus dahil sistemik alerjik reaksiyonlar
Sistemik
Bilinmiyor: Anafilaksi dahil alerjik reaksiyonların belirti ve bulguları, anjioödem, ürtiker, lokal ve genel döküntü, anafilaktik reaksiyon
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Oküler
Bilinmiyor: Hipoglisemi
Sistemik
Bilinmiyor: Hiperglisemi
Psikiyatrik hastalıklar
Oküler
Yaygın olmayan: Depresyon
Seyrek: Uykusuzluk, kabus görme, hafıza kaybı
Bilinmiyor: Halüsinasyon
Sistemik
Bilinmiyor: Konsantrasyon azalması, rüyalarda artma
Sinir sistemi hastalıkları
Oküler
Yaygın: Baş ağrısı, sersemleme
Yaygın olmayan: Bayılma
Seyrek: Serebrovasküler olay, serebral iskemi, miyastenia gravis belirti ve bulgularında artış
Bilinmiyor: Parestezi
Sistemik
Bilinmiyor: Vertigo, bölgesel güçsüzlük
Göz hastalıkları
Oküler
Yaygın: Oküler tahriş belirti ve bulguları (örneğin yanma, sızlama, kaşıntı, gözde yaşarma, kızarıklık), konjonktivit, blefarit, keratit, göz kuruluğu, kornea duyarlılığında azalma, bulanık görme
Yaygın olmayan: Refraktif değişiklikler (bazı durumlarda miyotik tedavinin durdurulması nedeniyle)
Seyrek: Diplopi, pitozis ve filtrasyon cerrahisi sonrası koroid dekolmanı gibi görme
bozuklukları (bkz. bölüm 4.4). Bilinmiyor: Kornea erozyonu
Ciddi korneal hasarı olan hastalarda, fosfat içeren göz damlalarının kullanımına bağlı olarak, çok seyrek olarak korneal kalsifikasyon bildirilmiştir.
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Oküler
Seyrek: Tinnitus
Kardiyak hastalıklar
Oküler
Yaygın olmayan: Bradikardi
Seyrek: Göğüs ağrısı, aritmi, kalp bloğu, konjestif kalp yetmezliği, çarpıntı, kardiyak arest, ödem
Bilinmiyor: Kalp yetmezliği
Sistemik
Bilinmiyor: Atriyoventriküler blok (ikinci veya üçüncü derece), sino-atriyal blok, pulmoner ödem, arteriyel yetmezliğin kötüleşmesi, anjina pektorisin kötüleşmesi, vazodilatasyon
Vasküler hastalıklar
Oküler
Seyrek: Kladikasyon, hipotansiyon, Raynaud fenomeni, ayak ve ellerde soğuma
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıkları
Oküler
Yaygın olmayan: Dispne
Seyrek: Bronkospazm (özellikle daha önce bronkospastik hastalığı olanlarda), solunum yetmezliği, öksürük
Sistemik
Bilinmiyor: Raller
Gastrointestinal hastalıklar
Oküler
Yaygın olmayan: Bulantı, dispepsi Seyrek: Diyare, ağız kuruluğu Bilinmiyor: Disguzi, karın ağrısı, kusma
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Oküler
Seyrek: Alopesi, psöriyazis benzeri döküntü veya psöriyazisin şiddetlenmesi
Bilinmiyor: Deride döküntü
Sistemik
Bilinmiyor: Terleme, eksfolyatif dermatit
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Oküler
Bilinmiyor: Miyalji
Sistemik
Seyrek: Artralji
Üreme ve meme hastalıkları
Oküler
Seyrek: Libidoda azalma, Peyronie hastalığı Bilinmiyor: İmpotans gibi seksüel fonksiyon bozukluğu
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Sistemik
Bilinmiyor: İşeme zorlukları
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Oküler
Yaygın olmayan: Asteni, yorgunluk
Sistemik
Bilinmiyor: Ekstremite ağrısı, egzersiz toleransında azalma
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
İntoksikasyon semptomları
Timolol ile, sersemleme, baş ağrısı, nefes darlığı, bradikardi, hipotansiyon, bronkospazm, akut kalp yetmezliği ve kalp durması gibi sistemik beta-adrenerjik blokörlerle görülenlere benzer sistemik etkilerle sonuçlanan aşırı doz aşımı bildirimleri olmuştur (bkz.bölüm 4.8).
Doz aşımı durumunda;
Yutulmuş ise gastrik lavaj önerilir. Çalışmalar timololün kolayca diyaliz olmadığını göstermiştir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Oftalmolojikler/Antiglokom ilaçları ve miyotikler/Beta blokör ajanlar ATC-kodu: S01ED01
Etki mekanizması
Timolol maleat, beta-adrenerjik reseptöre reversibl bağlandığından, bu reseptörün stimülasyonundan doğan normal biyolojik yanıtın oluşmasını engeller. Bu spesifik kompetitif antagonizm, beta-adrenerjik reseptörün agonist aktivitesinin, endojen veya ekzojen kaynaklardan köken alması fark etmeksizin, tetiklenmesini inhibe eder. Ortamdaki agonist konsantrasyonunun artırılması, bu blokajı ortadan kaldırarak normal biyolojik yanıtın yeniden alınmasını sağlar.
Klinik etkililik ve güvenlilik
Miyotiklerin aksine, timolol akomodasyon veya pupil genişliğine çok az etkili veya hiç etkisi olmadan göz içi basıncını azaltır. Kataraktı olan hastalarda lentiküler opasitelerin çevresinden sağlanabilen görme yetisinin pupil konstriksiyonuna bağlı olarak nispeten azalması bu sayede engellenir. Hasta tedavisini bir miyotikten timolole değiştirirken, miyotiğin etkisi geçtikten sonra refraksiyon kusurunun değerlendirilmesi gerekebilir. Bazı hastalarda uzun süreli timolol kullanımı sonrası yanıtın azaldığı bildirilmiştir.
Pediyatrik popülasyon
Pediyatrik popülasyonda timolol (günde 2 kez 1 damla %0.25, %0.5) kullanımı ile ilgili oldukça sınırlı sayıda veri bulunmaktadır. Yaşları 12 gün-5 yaş arası değişen 105 çocukla yapılan (timolol için n:71), 12 haftaya kadar bir tedavi süresi olan, çift maskeli, randomize
küçük bir klinik çalışmada, primer konjenital ve primer juventil glokom endikasyonlarının kısa süreli tedavisinde timololün etkili olduğuna dair bulgular saptanmıştır.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Genel özellikler
Tek bir dozdan sonra göz içi basıncındaki düşüşün başlangıcı yarım saat içinde gözlenebilir. Maksimum etki bir veya iki saat içinde ortaya çıkar; göz içi basıncının önemli ölçüde düşmesi, tek bir dozla 24 saate kadar uzun bir süre korunabilir.
Emilim:
Plazma ilaç konsantrasyonu çalışmalarında, %0.5'lik timolol maleat oftalmik çözeltisinin günde iki kez uygulanması sonrasında timolole sistemik olarak maruz kalma oranları belirlenmiştir. Sabah dozunu izleyen ortalama doruk plazma konsantrasyonu 0,46 ng/ml ve öğleden sonraki dozu izleyen ortalama doruk plazma konsantrasyonu da 0,35 ng/ml olarak belirlenmiştir.
Dağılım:
Timolol plazma proteinlerine çok az oranda bağlanmakta olup, plasenta ve süte geçer. Plazma yarı - ömrü 4 saat olarak bildirilmiştir. Sistemik dolaşıma karışan miktarları ile ilgili herhangi bir veri bulunmamaktadır.
Biyotransformasyon:
Timolol büyük oranda karaciğerde metabolize edilir.
Eliminasyon:
Metabolitleri bazı değişmemiş timolol ile birlikte idrarla atılır. Timolol hemodiyaliz ile
uzaklaştırılamaz.
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:
Doz orantısallığı gösterilmiştir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Sistemik
Farmakokinetik parametreler hipertansif hastalarda ve çoklu dozları takiben değişmemektedir. Timololün metabolizma hızı bireyler arası değişkenlik gösterir. Zayıf metabolize edicilerde (yaklaşık %10), hızlı metabolize edicilere oranla daha yüksek plazma düzeyleri ve daha yavaş eliminasyon görülür. Bununla birlikte, plazma konsantrasyonları ve yarılanma ömrü bireyler arasında tekrarlanabilirdir. Terapötik yanıt ve advers etkilerin bazıları timololün plazma konsantrasyonlarına bağlı olduğundan yavaş metabolize edicilerde normale göre daha düşük dozların kullanılması gerekebilir.
Topikal
Pediyatrik popülasyon
Her göz damlasının %80 oranında nazolakrimal sisteme geçtiği; nazal mukoza, konjonktiva, nazolakrimal kanal, orofarenks, bağırsaklar veya artmış gözyaşı akışına bağlı ciltten emilmek suretiyle sistemik dolaşıma katılabildiği erişkin verileriyle ispatlanmıştır.
Çocuklardaki kan hacminin yetişkinlerdekinden daha küçük olması nedeniyle, dolaşımdaki konsantrasyonun daha yüksek olabileceği dikkate alınmalıdır. Ek olarak, yenidoğanlar henüz olgunlaşmamış metabolik enzim yollarına sahiptir ve bu, eliminasyon yarılanma ömründe bir artışa ve advers etkilerin potansiyalize olmasına neden olabilir.
Çocuklarda, özellikle infantlarda, %0,25 lik preparat uygulaması sonrası plazma timolol seviyelerinin, erişkindeki %0,5 lik preparat uygulaması sonrası konsantrasyonlardan oldukça yüksek olduğunu, buna bağlı olarak özellikle bronkospazm ve bradikardi gibi yan etkilerin gelişme riskinin artabileceğini gösteren sınırlı sayıda veri mevcuttur.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Sırası ile bir ve iki yıl süren çalışmalarda topikal olarak timolol uygulanan tavşanlarda ve köpeklerde oküler advers etki gözlenmemiştir. İlacın Oral LD50'si, dişi fare ve sıçanlarda sırası ile1,19 ve 900 mg/kg'dır.
Karsinojenez, mutajenez, fertilitenin bozulması
Timolol maleatın 2 yıl boyunca erkek sıçanlara 300 mg/kg/gün (insanlar için önerilen maksimal dozun 300 kat yükseği) oral olarak verildiği çalışmada, adrenal bez feokromasitoma insidansında, istatistiksel olarak anlamlı bir (p≤ 0,05) artış görüldü. Sıçanlarda insanlar için önerilen maksimal oral dozun 25 veya 100 kez fazlasının kullanımıyla bu tip değişiklikler oluşmadı.
Farelere ömürleri boyunca oral yoldan 500 mg/kg/gün (insanlarda önerilen maksimum dozların 500 katı) uygulama ile benign ve malign pulmoner tümör, benign uterin polip ve meme adenokarsinomu insidansında istatistiksel (p≤ 0,05) olarak anlamlı artışlar olmuştur, ancak bu artışlar 5 veya 50 mg/kg/gün ile gözlenmemiştir. Dişi fareler ile post-mortem dönemde yapılan, uterus ve akciğer değerlendirmeleri ile sınırlı bir sonraki çalışmada da 500 mg/kg/gün uygulama ile pulmoner tümör insidansında istatistiksel olarak anlamlı artış gözlenmiştir.
5 veya 50 mg/kg/gün timolol uygulaması ile gözlenmeyen ancak 500 mg/kg/gün uygulaması ile dişi farelerde artan meme adenokarsinomu gelişimi serum prolaktin seviyelerindeki yükselmeler ile ilişkilendirilmiştir. Kemirgenlerde meme adenokarsinomlarının artan insidansı, serum prolaktinini yükselten birkaç başka terapötik ajanın uygulanmasıyla da ilişkilendirilmiştir, ancak insanlarda serum prolaktin seviyeleri ile meme tümörleri arasında hiçbir korelasyon kurulmamıştır. Ayrıca, insanlarda önerilen maksimum oral doz olan 60 mg'a kadar timolol maleatın oral yoldan uygulandığı yetişkin kadın deneklerde, serum prolaktininde klinik olarak anlamlı bir değişiklik olmamıştır.
Timolol maleat, in vivo (fare) mikronukleus testinde, sitogenetik testte (800 mg/kg' a kadarki dozlar) ve in vitro neoplastik hücre transformasyon testinde /100 mcg/ml'ye kadar) değerlendirildiğinde mutajenik potansiyele sahip değildi. Ames testlerinde yüksek timolol konsantrasyonları (5.000 veya 10.000 mcg/plak) kullanıldığında, diğer suşlarda olmamasına karşın test edici suş TA100 ile (yedi testte) revertantlarda istatistiksel olarak anlamlı artış
gözlendi. Test suşu olan TA100 ile yapılan çalışmalarda tutarlı bir doz-yanıt ilişkisi gözlenmedi ve testin kontrole göre revertant oranı 2'ye ulaşmadı. Genellikle 2 oranı pozitif bir Ames testi için kriter olarak kabul edilir.
Sıçanlardaki üreme ve fertilite çalışmalarında, insanlarda önerilen maksimum oral dozun 150 katına kadar olan dozlarda erkek veya dişi fertilitesi üzerinde herhangi olumsuz bir etki gözlenmemiştir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Disodyum fosfat dihidrat Sodyum dihidrojen fosfat dihidrat Benzalkonyum klorür
Sodyum hidroksit Enjeksiyonluk su
6.2. Geçimsizlikler
Benzalkonyum klorür yumuşak kontakt lenslerde birikebilir; bu nedenle benzalkonyum klorürür içeren tüm göz damlalarının uygulanması esnasında gözde kontakt lens bulunmamalıdır. İlaç damlatıldıktan en az 15 dakika sonra kontakt lensler tekrar göze takılabilir.
6.3. Raf ömrü
36 ay
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
30°C'nin altındaki oda sıcaklığında, ışıktan korunarak saklanmalıdır. TİMOSOL açıldıktan sonra 15 gün içinde kullanılmalıdır.
İlaç son kullanma tarihinden sonra kullanılmamalıdır (ambalaj veya etiket üzerinde yer almaktadır).
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
Kutuda, beyaz polipropilen kapak ile kapatılmış, kendinden damlalıklı, şeffaf, LDPE şişede 5 mL solüsyon ve kullanma talimatı ile birlikte sunulmaktadır.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Özel bir gereklilik yoktur.
Genel kural olarak, göz damlaları kullanılırken damlalık ucunun göz veya ciltle temas etmesinden kaçınılmalıdır.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atık Kontrolü Yönetmeliği†ve
“Ambalaj Atıkları Kontrol Yönetmeliğiâ€ne uygun olarak imha edilmelidir.
Dış Gebelik Dış gebelik, her 100 gebelikten birini etkileyen, sık görülen ve ölüme sebep olabilecek bir durumdur. Bu, döllenen yumurta, rahimin dışına yerleşirse, oluşan bir durumdur. Gebelik ilerledikçe, ağrıya ve kanamalara sebep olur. | Mide Kanseri Mide kanseri genellikle mideyi tümüyle kaplayan ve mukus üretmekle görevli hücrelerde başlar. Bu kanser tipine adenokarsinom denir. |
İLAÇ EŞDEĞERLERİ
Eşdeğer İlaç Adı | Barkodu | İlaç Fiyatı |
---|---|---|
NORMATIN | 8680199610116 | 128.11TL |
NYOLOL | 8699504440102 | |
TIMABAK | 8699564613362 | |
TIMO-COMOD | 8699702611069 | |
TIMOCOPT | 8699525619198 | |
Diğer Eşdeğer İlaçlar |
İnme İnme, beynin hasar görmesinin sonucudur. Bu hasar, beynin bir kısmındaki ya bir kanama ya da akut kan eksikliği nedeniyle o kısmın geçici ya da kalıcı olarak işlevini yapamamasına yol açar. |
|
Rahim Boyu ( Serviks ) Kanseri Rahim boynu (serviks) kanseri 35 yaş altı kadınlarda görülen vakalarda meme kanserinden sonra ikinci sırayı alır.Serviks kanserinin gelişmesi yıllarca sürebilir. |
|
Diyabet Hastalığı Diyabet, insülin hormonu ile ilgili problemlerden kaynaklanan bir hastalıktır. |
İLAÇ GENEL BİLGİLERİ
Bilim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.Satış Fiyatı | 43.81 TL [ 22 Sep 2023 ] |
Önceki Satış Fiyatı | 43.81 TL [ 15 Sep 2023 ] |
Original / Jenerik | Jenerik İlaç |
Reçete Durumu | Normal Reçeteli bir ilaçdır. |
Barkodu | 8699569610113 |
Etkin Madde | Timolol Maleat |
ATC Kodu | S01ED01 |
Birim Miktar | 0.0025 |
Birim Cinsi | % |
Ambalaj Miktarı | 5 |
Duyu Organları > Göz Tansiyonu İlaçları (Glokom) ve Miyotikler > Timolol Maleat |
Yerli ve Beşeri bir ilaçdır. |