TRANASITIL 250 mg/2.5 ml IM/IV enjeksiyonluk çözelti Klinik Özellikler

Traneksamik Asit }

Kan ve Kan Yapıcı Organlar > Antifibrinolitik İlaçlar > Traneksamik Asit
Turktıpsan Sağlık Turizm Eğitim Ve Ticaret A.Ş | 23 August  2022

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

    4.1. Terapötik endikasyonlar

    Traneksamik asit, özellikle plazminojen aktivatörlerinden zengin veya endokrin etkiler altındaki dokularda oluşan kanamalarda ya da travmaları takiben ortaya çıkan lokal veya jeneralize primer hiperfibrinolize bağlı hemorajiler ile sekonder hemoraji riski olan durumlarda endikedir.

    Jinekoloji alanında kullanım:

    Primer menoraji, rahim-içi araç (RİA) uygulaması veya gebelikte görülen kanamalar ile servikal konizasyon da dahil olmak üzere uterus veya vajina ameliyatlarından sonraki kanamalar.

    Kulak-burun-boğaz alanında kullanım:

    Epistaksis ve diğer lokal kanamalar, ameliyat sonrası (örn. tonsilektomi) kanamalar.

    Üroloji alanında kullanım:

    Prostatektomi ve diğer ürogenital ameliyatlar sırasında veya sonrasındaki kanamalar, prostat hipertrofisine bağlı hematüri, prostat kanseri ve hemorajik sistit (radyoterapiye sekonder).

    Cerrahi alanında kullanım:

    Göğüs-kalp-damar cerrahisi, ortopedik cerrahi ve mide ameliyatlarındaki hiperfibrinolitik kanamalar. İç hastalıkları alanında kullanım:

    Mide ve duodenumdaki erozif kanamalarda tedaviye ek olarak, karaciğer siroz ve kanserlerindeki kanamalar, destrüktif akciğer hastalıklarındaki hemoptizi, herediter anjiyonörotik ödemi olan hastalarda uzun dönemli profilaksi, hemofili hastalarında ve trombolitik tedavide görülen kanama komplikasyonları.

    Göz hastalıkları alanında kullanım:

    Travmatik hifema.

    Diş hekimliği alanında kullanım:

    Diş çekimleri (özellikle hemofilili hastalarda).

    Diğer:

    Traneksamik asit, ayrıca; streptokinaz, ürokinaz veya doku plazminojen aktivatörü (tPA) tedavisi sonucu ortaya çıkabilen tüm aşırı fıbrinoliz durumlarında antidot olarak da kullanılabilir.

    Fibrinolitik sistem aktivitesinin hakim olduğu dissemine intravasküler koagülasyon durumlarında (bkz. bölüm 4.4) kullanılabilir.

    4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

    Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

    Erişkinler: Klinik duruma göre genellikle günde 3-4 kez yavaş intravenöz enjeksiyonla 5-10 ml (500- 1000 mg) uygulanması önerilir.

    İntravenöz infüzyon yolu ile verildiğinde uygun bir sulandırıcı ile sulandırıldıktan sonra (bkz. bölüm 4.5) 25-50 mg/kg/gün dozunda uygulanabilir.

    Tedavi süresi genelde 3-5 gündür. Yalnızca herediter anjiyonörotik ödemde uzun süreli tedavi gerekmektedir. Tedavi süresinin 3 günü aştığı durumlarda oral uygulamaya geçilmesi önerilir.

    Hiperfibrinolize bağlı epistaksis: Traneksamik asit ampul içeriği emdirilmiş burun tamponu ile lokal tedavi uygulanır. Durdurulamayan veya rezidüel kanamalarda günde 3 kez 500-1000 mg kullanılır.

    Gastrointestinal kanamalar: Bir hafta süreyle oral veya parenteral yoldan günde 3 kez 1000 mg uygulanır.

    Hipermenore ve RİA'ya bağlı kanamalar: Kanama başlar başlamaz; ilk gün 4 kez 500-1000 mg, ikinci gün 3 kez 500-1000 mg, üçüncü gün 2 kez 500-1000 mg ve dördüncü gün 500- 1000 mg uygulanır. Bazı durumlarda kanama durana veya azalana kadar günde 2-3 kez 500- 1000 mg uygulanabilir.

    Servikal konizasyon ameliyatı: Operasyon sonrasındaki ilk 1-2 hafta süresince günde 3 kez 500-1000 mg önerilir.

    Prostatektomi: Üç gün süreyle günde 2-3 kez 1-2 ampul intravenöz yoldan uygulanır (ilk doz operasyon sırasında olmak üzere). Daha sonra oral uygulamaya geçilir ve makroskopik hematüri düzelinceye kadar günde 2-3 kez 500-1000 mg uygulanır.

    Tonsilektomi: Üç gün süreyle günde 2 - 3 kez 1-2 ampul intravenöz yoldan uygulanır (ilk doz operasyon sırasında olmak üzere). Daha sonra oral uygulamaya geçilir ve kanama duruncaya kadar günde 2 - 3 kez 500-1000 mg uygulanır.

    Travmatik hifema: Günde 3 kez 1000-1500 mg önerilir.

    Herediter anjiyonörotik ödem: Aralıklı olarak atak belirtileri ilk ortaya çıktığında veya tedavi amacıyla sürekli olarak günde 3 kez 1000 mg dozda uygulanır.

    Fibrinolitik sistem hakimiyeti olan dissemine intravasküler koagülasyonda tek doz 10 ml (1 gram) uygulanması kanamayı kontrol altına alır.

    Trombolitik tedavinin nötralizasyonu amacı ile 10 mg/kg yavaş intravenöz enjeksiyon ile uygulanır.

    Uygulama şekli:

    TRANASİTİL ampul, yavaş i.v. enjeksiyon veya sürekli infüzyon yoluyla uygulanabilir. Traneksamik asidin oral uygulanan formları da vardır. Traneksamik asit, yiyeceklerden bağımsız olarak alınabilir.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

    Böbrek/Karaciğer yetmezliği:

    Böbrek fonksiyon bozukluğu: Böbrek fonksiyon bozukluğunda, intravenöz uygulama yapılacak ise, plazma kreatinin değerleri veya kreatinin klirensine göre doz aşağıdaki gibi değiştirilebilir. Oral uygulamalar için de benzer düzenlemeler geçerlidir.

    Serum kreatinin

    Kreatinin klirensi

    Traneksamik asit dozu (İ.V.)

    120 – 250 mcmol/L

    (1.36 – 2.83 mg/dL)

    75 – 30 ml/dak

    12 saat arayla 10 mg/kg

    250 – 500 mcmol/L

    (2.83 – 5.66 mg/dL)

    30 – 15 ml/dak

    24 saat arayla 10 mg/kg

    >500 mcmol/L

    (>5.66 mg/dL)

    <15 ml/dak

    48 saat arayla 10 mg/kg veya

    24 saat arayla 5 mg/kg

    Karaciğer fonksiyon bozukluğu: Karaciğer yetmezliğinde doz ayarlamasına gerek yoktur.

    Pediyatrik popülasyon:

    Pediyatrik hastalarda sınırlı sayıda da olsa traneksamik asit kullanımıyla ilgili çalışmalar mevcuttur. Çocuklarda genellikle önerilen doz günde 3-4 kez 10-20 mg/kg'dır.

    Geriyatrik popülasyon:

    Böbrek yetmezliği bulguları olmadıktan sonra özel doz ayarlaması gerekmez.

    4.3. Kontrendikasyonlar

    TRANASİTİL;

      İçeriğindeki etkin maddeye (traneksamik asit) veya diğer bileşenlerinden herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılık durumlarında,

      Edinilmiş renk görme bozukluğu olan hastalarda, subaraknoid hemorajide ve koagülasyon sistemi aktif intravasküler pıhtılaşması olan hastalarda ve tromboembolik hastalık geçirenlerde (bkz. bölüm 4.4),

      Konvülsiyon geçmişi olan hastalarda,

      İntratekal ve intraventriküler enjeksiyon, intraserebral uygulamada (serebral ödem ve konvülsiyon riski),

      Birikme riski nedeniyle şiddetli böbrek yetmezliğinde kontrendikedir.

    4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

    İntravenöz enjeksiyon çok yavaş uygulanmalıdır.

    Traneksamik asit intramuskular yolla uygulanmamalıdır.

    Subaraknoid kanama: Serebral ödem ve serebral enfeksiyon gelişme riski olduğundan, subaraknoid kanaması olan hastalarda TRANASİTİL kullanılmaz (bkz. bölüm 4.3).

    Serebral ödem ve konvülsiyon gelişme riskinden dolayı, intratekal ya da intraventriküler enjeksiyon ve intraserebral uygulama kontrendikedir. Konvülsiyon geçmişi olan hastalarda, traneksamik asit uygulanmamalıdır.

    Traneksamik asit, pıhtılaşma zamanı ölçümleri ile kesin tanı konulmuş dissemine intravasküler koagülasyon (DİK) olgularında gerekli laboratuvar ölçümleri yapılarak ve gözetim altında uygulanmalıdır. Traneksamik asitin etkisiyle fıbrinolizin baskılanmasına bağlı olarak, manifest hiperkoagülabilitede önceden oluşmuş trombüsler istenmeyen bir şekilde stabilize olabilir. Bu nedenle

    TRANASİTİL uygulanmadan önce heparin ile intravazal pıhtılaşma durdurulmalı ve aşırı tüketim sonucu eksilen fibrinojen yerine konularak DİK önlenmelidir. DİK tedavisinde, akut şiddetli kanamaya eşlik eden fibrinolitik sistem aktivasyonunun hakim olduğu olgular ile sınırlandırılmalıdır. DİK tedavisinde TRANASİTİL kullanımı, sadece uygun hematolojik laboratuar olanaklarının bulunduğu yerlerde ve uzmanların denetiminde yapılmalıdır. Koagülasyon sistemi aktivasyonunun hakim olduğu DİK durumlarında uygulanmamalıdır.

    Karakteristik hematolojik profıl yaklaşık aşağıdaki gibidir: Azalmış öglobülin pıhtı erime zamanı, uzamış protrombin zamanı, azalmış fibrinojen, faktör V ve VII, plazminojen ve alfa-2 makroglobülin düzeyleri, normal P ve P kompleks düzeyleri (yani Faktör II, VIII ve X), artmış fibrinojen indirgenme ürünleri, normal trombosit sayısı. Bu tür akut olgularda tek doz traneksamik asit, genellikle kanamayı kontrol altına alır. Böbrek fonksiyonlarının normal olması durumunda fibrinolitik aktivite yaklaşık 4 saat süre ile azaltılır. Daha fazla fibrin birikiminin engellenmesi için heparin başlanmalıdır. DİK tedavisinde TRANASİTİL kullanımı, sadece uygun hematolojik laboratuar olanaklarının bulunduğu yerlerde ve uzmanların denetiminde yapılmalıdır. Koagülasyon sistemi aktivasyonunun hakim olduğu DİK durumlarında uygulanmamalıdır.

    Traneksamik asit ile tedavi edilen masif üst üriner sistem kanaması olan hastalarda (özellikle hemofilide) üreteral obstrüksiyon bildirilmiştir.

    Renal kaynaklı bir hematüri olması durumunda üreteral tıkaç oluşumuna bağlı mekanik anüri riski vardır.

    Tromboemboli hikayesi olan hastalarda venöz veya arteriyel tromboz riskinin artabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

    Traneksamik asit ile uzun süreli tedavilerde görme ve renk ayrımı kontrolleri, fundus ve görme alanı muayeneleri yapılmalıdır. Tedavi sırasında görme bozukluğu oluşursa ilaç kesilmelidir.

    Kalıtsal anjionörotik ödem gibi uzun süreli traneksamik asit tedavisine ihtiyaç duyan hastalarda, göz tetkikleri (örn: görüş keskinliği, yarıklı lamba (slit lamp), intraoküler basınç, görüş alanı) ve karaciğer fonksiyon testleri düzenli olarak yapılmalıdır.

    Böbrek yetmezliği: Ağır böbrek yetmezliği durumunda, kreatinin klirensi veya serum kreatinin değerlerine göre doz azaltılmalıdır (bkz. bölüm 4.2).

    Düzensiz adet kanamasına sahip hastalarda, düzensiz kanamanın nedeni anlaşılana dek traneksamik asit kullanılmamalıdır.

    Tromboz artış riski nedeniyle oral kontraseptif kullanan hastalarda traneksamik asit dikkatle uygulanmalıdır.

    15 yaş altındaki menorajik çocuklar ile ilgili klinik deneyim yoktur.

    4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

    Traneksamik asidin fibrinolitik ilaçlarla kombinasyonu sonucunda farmakolojik etkileşimler olabilir. Heparin, kumarin türevleri, salisilatlar veya antiagreganlarla eşzamanlı uygulandığında, diğer antifibrinolitikler gibi traneksamik asidin de etkisi azalabilir.

    Laboratuvar testi etkileşimleri: Traneksamik asit kullanan kişilerde protrombin testinde (Quick testi) önemli bir değişiklik ortaya çıkmaz.

    TRANASİTİL enjeksiyonluk solüsyonu, izotonik sodyum klorür, izotonik glikoz, dekstran 40, ringer solüsyonu ve heparin ile karıştırılabilir.

    Sigara içen, obez, 35 yaş üstü oral kontraseptif kullanan hastalarda tromboz riski artışı nedeni ile traneksamik asit dikkatle uygulanmalıdır.

    İlaç geçimsizlikleri için bakınız bölüm 6.2.

    Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler

    Hiçbir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

    Pediyatrik popülasyon:

    Hiçbir etkileşim çalışması yapılmamıştır.

    4.6. Gebelik ve laktasyon

    Gebelik kategorisi: B

    Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/ Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon):

    Çocuk doğurma potansiyeline sahip kadınlar için bir uyarı bulunmamaktadır, bu popülasyona verilirken dikkatli olunmalıdır.

    Hormonal doğum kontrolü kullanan kadınlarda traneksamik asit kullanımı tromboemboli riskini arttırdığından kombine kullanım kontrendikedir.

    Gebelik dönemi

    Hamile kadınlarla yapılmış yeterli ve iyi kontrollü çalışmalar olmadığı için özellikle gebeliğin ilk dönemlerinde traneksamik asit ancak açıkça gerekli ise kullanılmalıdır.

    Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik/embriyonal/fetal gelişim/doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

    Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.

    Laktasyon dönemi

    Traneksamik asit anne sütüne maternal kandaki konsantrasyonun 1/100'ü kadar geçtiğinden, bebekte antifıbrinolitik etki yapması beklenmez.

    Üreme yeteneği/Fertilite

    Bu konu ile ilgili bilgi yoktur.

    4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

    Traneksamik asidin araç ve makine kullanımı üzerinde etkisi yoktur veya etkisi ihmal edilebilir.

    4.8. İstenmeyen etkiler

    Traneksamik asit, genellikle iyi tolere edilir.

    Traneksamik asit ile ilgili istenmeyen reaksiyonlar aşağıda vücut sistemlerine ve sıklık derecesine göre listelenmiştir.

    Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila < 1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilmiyor).

    Bağışıklık sistemi hastalıkları

    Bilinmiyor: Anaflaktik reaksiyon, anaflaktik şok, immün hipersensivite reaksiyonlar

    Sinir sistemi hastalıkları

    Bilinmiyor: Baş dönmesi; konvülsiyonlar, özellikle yanlış kullanım durumunda (bkz. bölüm 4.4 “Özel kullanım uyarıları ve önlemleriâ€)

    Göz hastalıkları

    Seyrek: Renk görme bozuklukları

    Kardiyak hastalıklar

    Seyrek: Tromboembolik olaylar (derin ven trombozu, pulmoner emboli, serebral tromboz, akut renal kortikal nekroz, santral retinal arter ve ven trombozu gibi)

    Bilinmiyor: Hızlı i.v. uygulama yapılan hastalarda nadiren hipotansiyon ve baş dönmesi görülebilir. İntravenöz uygulama 1 ml/dak.'dan daha kısa sürede yapılmamalıdır. Oral uygulama ile hipotansiyon bildirilmemiştir.

    Gastrointestinal hastalıklar

    Seyrek: Bulantı, kusma, diyare gibi gastrointestinal yan etkiler görülebilir ve bunlar dozun azaltılması ile ortadan kalkabilir.

    Deri ve deri altı doku hastalıkları

    Seyrek: Alerjik deri reaksiyonları.

    Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

    Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; eposta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00

    08; faks: 0 312 218 35 99).

    4.9. Doz aşımı ve tedavisi

    Traneksamik asit ile bugüne kadar doz aşımı bildirilmemiştir.

    Başağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma, diyare veya hipotansiyon görülebilir. Bu şikayetler dozun azaltılması veya enjeksiyon hızının azaltılması ile kaybolmazsa semptomatik tedavi (antiemetik, antidiyaretik ve antihipotansif ajanlarla) uygulanmalıdır.

    Omurilik zedelenmeleri Omurilik zedelenmeleri Omurilik zedelenmesini takip eden birkaç gün içinde, hiçkimse hasarin ne kadar olacagini tahmin edemez. Buradaki sorun, omuriligin herhangi bir zedelenmesinden hemen sonra, bir omurilik sokunun olusmasidir. HIV ve Aids HIV ve Aids HIV, Human Immunodeficiency Virus’dür (İnsanlarda Bağışıklık Sistemini Bozan Virüsdür). Bu virüs AIDS hastalığına sebep olur.