XENABI FORTE 120 mg 84 kapsül Farmakolojik Özellikler

Orlistat }

Sindirim Sistemi ve Metabolizma > Obezite İlaçları (zayıflama ilaçları) > Orlistat
Avixa İlaç Sanayi Tic. Ltd. Şti | 28 September  2021

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

    5.1. Farmakodinamik özellikler

    Farmakoterapötik grubu: Periferik etkili antiobezite ürünleri ATC kodu: A08AB01

    Etki mekanizması:

    Orlistat, gastrointestinal lipazların güçlü, spesifik, geri dönüşlü ve uzun etkili inhibitörüdür. Tedavi edici etkisini, mide ve ince barsak lümenindeki gastrik ve pankreatik lipazların aktif bölgesinde yer alan serin ile kovalan bağ oluşturarak gösterir. Böylece inaktive olan enzim, besinlerle trigliserid olarak alınan yağları, emilebilen serbest yağ asitleri ve monogliseridlere hidrolize edemez. Sindirime uğramayan trigliseridler emilemezler ve buna bağlı kalori azalmasıyla da kilonun kontrol altında tutulmasında olumlu bir etki sağlanır.

    Dışkıda yağ ölçümlerine dayanılarak orlistat'ın etkisinin dozun uygulanmasından 24 ila 48 saat sonra görüldüğü saptanmıştır. Tedavinin kesilmesinden sonraki 48 ila 72 saat içinde dışkıdaki yağ miktarı tedaviden önceki düzeylere döner.

    Etkinlik/Klinik Çalışmalar Obez Yetişkinler

    Klinik çalışmalar orlistat'ın kilo kaybını tek başına diyetle elde edilenden daha fazla

    arttırdığını kanıtlamıştır. Kilo kaybı tedaviye başladıktan 2 hafta sonra belirgindir ve 6- 12 haftalık bir süre boyunca tek başına diyete cevap vermeyen bireylerde dahi devam eder. 2 yıl boyunca, obezite ile ilgili metabolik risk faktörlerinde istatistiksel olarak dikkate değer düzelmeler ve ayrıca vücut yağında plaseboya kıyasla dikkate değer düzelmeler gözlemlenmiştir. Orlistat aynı zamanda tekrar kilo alımını engellemede de etkilidir, yaklaşık olarak hastaların yarısı kaybettikleri kilonun %25'inden daha fazlasını geri almamışlardır ve hastaların yarısı da hiç kilo almamış veya kilo kaybetmeye devam etmişlerdir.

    Tip 2 Diyabetli Obez Hastalar

    6 aydan 1 yıla kadar sürdürülen klinik çalışmalar, tip 2 diyabetli aşırı kilolu veya obez hastaların tek başına diyet yapan hastalara kıyasla çok daha fazla kilo kaybettiklerini göstermiştir. Ayrıca bu çalışmalar, kilo kaybının birincil olarak vücut yağının azalmasına bağlı olduğunu da göstermiştir.

    İlave olarak, antidiyabetik ilaç kullanmalarına rağmen, hastaların ortalaması tedaviye başlamadan önce kötü glisemik kontrollere sahiptirler ancak orlistat tedavisini takiben glisemik kontrolde istatistiksel olarak dikkate değer (ve klinik olarak anlamlı) düzelmeler göstermişlerdir. Ayrıca antidiyabetik ilaç kullanımı azalmış, insülin seviyeleri düşmüş ve azalan insülin direnci belirgin olmuştur.

    Obez Hastalarda Tip 2 Diyabet Başlamasında Gecikme

    4 yıl boyunca yürütülen bir klinik çalışma, orlistatın dikkate değer bir şekilde tip 2 diyabet başlaması riskini plasebo ile karşılaştırıldığında %37 oranında azalttığını göstermiştir. Glukoz toleransı zayıflamış sınırda olan hastalarda risk azalması yaklaşık

    %45'dir. İlave olarak, kilo kaybı plasebo grubuna kıyasla orlistat grubunda dikkate değer oranda fazladır ve 4 yıllık çalışma periyodu süresince de korunmuştur. Ayrıca orlistat tedavisi gören hastalar plaseboya kıyasla metabolik risk faktörlerinde anlamlı azalma göstermiştir.

    Obez Adolesanlar

    1 yıl boyunca sürdürülen klinik çalışmalar, vücüt kitle indeksi (VKİ) yüksek olan adolesanların orlistat ile tedavi edildiklerinde VKİ'lerinin plasebo grubu ile karşılaştırıldığında azaldığını göstermiştir.

    Ayrıca plasebo ile karşılaştırıldığında orlistat grubundakilerin yağ kütlesi azalmış, bel ve kalça çevresi dikkate değer bir şekilde küçülmüştür. Diyastolik kan basıncı plasebo grubuna kıyasla dikkate değer oranda azalmıştır.

    5.2. Farmakokinetik özellikler

    Emilim:

    Normal kilolu ve obez gönüllülerde orlistat emilimi çok düşüktür. Orlistatın tek doz 360 mg oral uygulanmasından sonra, değişmemiş orlistat plazma konsantrasyonu hemen hemen ölçülemeyecek düzeydedir (<5 ng/ml).

    Genel olarak tedavi edici dozlarda uzun süre uygulandığında, değişmemiş orlistat plazmada nadiren saptanmış ve konsantrasyonunun çok düşük olduğu (<10 ng/ml veya 0.02 µM) görülmüştür. Önemsiz miktardaki emilimi ile uyumlu olarak, vücutta biriktiğine dair hiçbir veri elde edilmemiştir.

    Dağılım:

    İlaç çok az emildiğinden dağılım hacmi saptanamamıştır. Orlistat in vitro plazma proteinlerine >%99 oranında bağlanır (bağlandığı başlıca proteinler lipoproteinler ve albümindir). Orlistatın eritrositlere dağılımı çok düşük düzeydedir.

    Biyotransformasyon:

    Hayvan çalışmalarına dayanarak, orlistat metabolizmasının başlıca presistemik olduğu görülmüştür. Obez hastalarda yapılan bir çalışmada, uygulanan dozun çok az bir miktarının sistemik emilimi sonrasında, plazmada tespit edilen toplam radyoaktivitenin yaklaşık %42'sinden iki ana metabolitin sorumlu olduğu saptanmıştır. Bu metabolitlerin lipaz inhibitör etkinlikleri çok düşüktür (sırası ile orlistattan 1000 ve 2500 kat düşük).

    Düşük inhibitör etkinlik ve tedavi edici dozun tespit edilen plazma düzeyinin çok düşük olması (sırası ile ortalama 26 ng/ml ve 108 ng/ml) gözönüne alınarak, bu metabolitler farmakolojik olarak önemsiz kabul edilir.

    Eliminasyon:

    Normal ağırlıkta ve obez gönüllülerde yapılan çalışmalarda emilmemiş ilacın dışkı ile atılmasının ana atılım yolu olduğu saptanmıştır. Uygulanan dozun yaklaşık %97'si dışkı ile atılmakta ve bunun da %83'ü değişmemiş orlistatdan oluşmaktadır.

    Total orlistatla bağlantılı maddelerin kümülatif renal ekskresyonu verilen dozun

    %2'sinden azdır. Tam ekskresyona (dışkı ve idrar) ulaşma süresi 3 ila 5 gündür. Orlistatın dağılımı obez gönüllülerde normal ağırlıktakilere benzemektedir. Orlistat ve iki ana metaboliti safra ile atılır.

    Özel popülasyonlarda farmakokinetik:

    Pediyatrik hastalarda orlistatın ve metabolitlerinin (M1 ve M3), plazma konsantrasyonlarının aynı dozlarda yetişkinlerde bulunan değerler ile karşılaştırıldığında benzer olmuştur. Günlük fekal yağ atılımı yiyeceklerle alınanın sırasıyla orlistat ve plasebo grubunda %27'si ve %7'si olmuştur.

    5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

    Preklinik data, farmakolojik güvenlik, tekrarlayan doz toksisitesi, genototoksisite, karsinojenik potansiyel ve üreme toksisitesi açısından yapılan normal çalışmalarda, insanlar için özel bir tehlike ortaya çıkarmamıştır.

    Teratojenite: Hayvan üreme çalışmalarında teratojenik etki gözlenmemiştir. Hayvanlarda teratojenik etki olmadığından, insanlarda malformatif etki beklenmez.

    HIV ve Aids HIV ve Aids HIV, Human Immunodeficiency Virus’dür (İnsanlarda Bağışıklık Sistemini Bozan Virüsdür). Bu virüs AIDS hastalığına sebep olur. Pankreas Kanseri Pankreas Kanseri Pankreas karnın alt kısmında yatay şekilde bulunan bir organdır. Sindirime yardımcı olan enzimleri ve kan şekerini yönetmeye yardımcı olan hormonları vücuda dağıtmakla görevlidir.