XOLAİR 150 mg ENJELSİYONLUK ÇÖZELTİ Klinik Özellikler

Omalizumab }

Novartis Sağlık,Gıda ve Tarım Ürünleri San. Tic. A.Ş.

4.1. Terapötik endikasyonlar

Erişkinler ve ergenler (12 yaş ve üzeri):

Xolair, perennial aeroallerjenlere duyarlılığı pozitif deri testi ve/veya spesifik IgE ile gösterilmiş, serum IgE düzeyi 30-1500 IU olan; inhale kortikosteroid ve uzun etkili beta2 agonist kullanmasına rağmen sık gündüz semptomları, gece uyanmaları ve birden fazla ağır astım alevlenmesi yaşadığı saptanmış, akciğer fonksiyonları kısıtlı olan (FEV1 < %80) persistan allerjik astımlı erişkinlerin ve ergenlerin tedavisinde kullanılır.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

XOLAIR’in herhangi bir hastada kullanılması uygun olan dozu ve doz sıklığı, tedavi başlangıcından önce ölçülen immünoglobülin E (IgE) miktarına (IU/ml) ve vücut ağırlığına (kg) göre belirlenir. ilk doz uygulanmadan önce hastanın serum IgE düzeyi, serumdaki total IgE düzeyini ölçen herhangi bir ticari kit kullanılarak ölçülmelidir. Bu ölçüm sonuçlarına göre, her uygulamada 1-4 enjeksiyonla 75-600 mg XOLAIR verilmesi gerekebilir.

Uygulanacak dozun, uygulama sıklığının, her uygulamada kullanılacak flakon ve enjeksiyon sayısı ile toplam enjeksiyon hacminin belirlenmesi için aşağıdaki tablolara bakınız. Dönüşüm çizelgesi için Tablo 1’e ve yetişkinlerde ve ergenlerde (12 yaş ve üzeri) doz belirleme çizelgesi için Tablo 2 ve 3’e bakınız.

Tedavi başlangıcındaki IgE düzeyleri veya kilogram olarak vücut ağırlıkları doz tablosunda belirtilen sınırların dışında kalan hastalara XOLAIR verilmemelidir.

XOLAIR, sadece subkutan uygulanır. İntravenöz ya da intramüsküler yoldan uygulanmaz.

Tablo 1- Belirlenen dozun her uygulamada kullanılacak flakon sayısına, enjeksiyon sayısına ve toplam enjeksiyon hacmine dönüştürülmesi

Doz (mg)

Flakon sayısı

Enjeksiyon sayısı

Toplam enjeksiyon

150 mg

hacmi (ml)

75

0.5

1

0.6

150

1

1

1.2

225

1.5

2

1.8

300

2

2

2.4

375

2.5

3

3.0

450

3

3

3.6

525

3

4

4.2

600

4

4

4.8

1.2 ml = her f

akonla verilebilecek en yüksek hacim

XOLAIR’in rekonstitüsyon bilgileri için bkz bölüm 6.6.
Tedavi süresi, hastaların izlenmesi ve doz ayarlanması

Klinik çalışmalarda, tedavinin ilk 16 haftasındaki astım alevlenme dönemlerinin sayısı ve kurtarma ilacı kullanımı azalmış, semptom skorlarında düzelme elde edilmiştir. Herhangi bir hastanın XOLAIR tedavisine cevap verip vermediğini söyleyebilmek için, en az 12-16 hafta devam eden tedaviye ihtiyaç vardır.

XOLAIR, uzun süreli tedavide kullanılmak amacıyla geliştirilmiştir. Tedavinin durdurulması genellikle, serbest IgE düzeylerinin yükselmesiyle ve bununla ilişkili semptomlar ile sonuçlanır.

Total IgE düzeyleri tedavi sırasında yükseldiğinden ve tedavi kesildikten sonra da, 1 yıla varan süreler boyunca yüksek değerlerde kaldığından IgE düzeylerinin tedavi sırasında tekrar ölçülmesi, doz belirlenmesinde yol gösterici olamaz. Tedaviye 1 yıldan daha kısa süre ara verildikten sonra kullanılacak doz belirlenirken yine, dozun tedavi başlangıcında belirlenmesinde kullanılan IgE düzeylerinden faydalanılır. XOLAIR tedavisine 1 yıl veya daha uzun süre ara verildiyse, kullanılacak dozun belirlenmesi için serum total IgE düzeyi yeniden ölçülmelidir.

Vücut ağırlığında önemli değişiklikler olduğunda doz, buna göre ayarlanmalıdır (bkz Tablo 2 ve 3).

Tablo 2 HER 4 HAFTADA BİR UYGULAMA

Her 4 haftada bir subkutan enjeksiyonla verilecek olan XOLAIR dozları _(doz başına miligram)_

Vücut Ağırlığı (kg)

Başlangıçtaki IgE (IU/ml)

>20-25

>25-30

>30-40

>40-50

>50-60

>60-70 >70-80 >80-90

>90-125

>125-150

£30-100

75

75

75

150

150

150 150 150

300

300

>100-200

150

150

150

300

300

300 300 300

>200-300

150

150

225

300

300

>300-400

225

225

300

>400-500

225

300

2 HAFTADA BİR UYGULAMA için BKZ. Tablo 3

>500-600

300

300

>600-700

300

Tablo 3 HER 2 HAFTADA BİR UYGULAMA.

Her 2 haftada bir subkutan enjeksiyonla verilecek XOLAIR dozları (doz başına miligram)

Vücut Ağırlığı (kg)

Başlangıçtaki IgE (IU/ml)

>20-25

>25-30

>30-40

>40- 50

>50- 60

>60- 70

>70-80

>80-90

>90-125

>125-150

>150-200

> 30-100

4 HAFTADA BİR UYGULAMA için BKZ. Tablo 2

225

> 100-200

225

300

375

> 200-300

225

225

225

300

375

525

> 300-400

225

225

225

300

300

450

525

> 400-500

225

225

300

300

375

375

525

600

> 500-600

225

300

300

375

450

450

600

> 600-700

225

225

300

375

450

450

525

> 700-800

225

225

300

375

450

450

525

600

> 800-900

225

225

300

375

450

525

600

> 900-1000

225

300

375

450

525

600

> 1000-1100 > 1100-1200

225 300

300 300

375 450

450 525

600 600

UYGULAMA YOK -doz önerisi için veri mevcut değildir.

> 1200-1300

300

375

450

525

> 1300-1500

300

375

525

600

Uygulama şekli:

XOLAIR, sadece subkutan uygulanır. İntravenöz ya da intramüsküler yoldan uygulanmaz.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek/karaciğer yetmezliği: Böbrek/karaciğer yetmezliğine ilişkin mevcut veri bulunmamaktadır.

Pediyatrik popülasyon:

XOLAIR’in 12 yaşından daha küçük çocuklarda kullanılmasının güvenliliği ve etkililiği saptanmamıştır. Bu nedenle, bu yaş grubundaki hastalarda XOLAIR’in kullanımı önerilmez.

Geriyatrik popülasyon:

4.3. Kontrendikasyonlar

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

XOLAIR, astımın akut alevlenme dönemlerinin, akut bronkospazmın ya da status astmatikusun tedavisinde kullanılmaz.

XOLAIR, hiperimmünoglobülin E sendromu veya alerjik bronkopulmoner aspergillosis vakalarında ya da anafilaktik reaksiyonların önlenmesinde araştırılmamıştır.

XOLAIR tedavisi, atopik dermatit, alerjik rinit ya da besin alerjisinde yeterince araştırılmamıştır.

XOLAIR tedavisi otoimmün hastalığı olan hastalarda, immün kompleks aracılığıyla gelişen sağlık sorunlarında ya da böbrek veya karaciğer fonksiyonu daha önceden bozuk olan hastalarda incelenmemiştir. XOLAIR’in bu gibi hasta popülasyonlarında ihtiyatla kullanılması gerekir.

Diabetes mellitus, glukoz-galaktoz malabsorpsiyon sendromu, fruktoz intoleransı veya sükroz-izomaltaz eksikliği bulunan hastalar, kullanıma hazır hale getirilmiş 150 mg XOLAIR’in 108 mg sükroz içerdiği konusunda uyarılmalıdır.

XOLAIR kullanan hastalara dozu azaltmamaları veya hekim tarafından tavsiye edilmedikçe, alınan diğer astım tedavilerini kesmemeleri söylenmelidir. Hastalara, XOLAIR tedavisine başladıktan sonra, astım durumunda ani bir iyileşme göremeyebilecekleri belirtilmelidir.

Alerjik reaksiyonlar:

4.8. İstenmeyen etkiler

). Pazarlama sonrası edinilen deneyimlerde, XOLAIR®’in ilk ya da takip eden tüm uygulamaları sonrasında anafilaksi ve anafilaksi benzeri reaksiyonlar gözlendiği rapor edilmiştir. Bu reaksiyonların büyük bir kısmı 2 saat içinde gelişmiş olmasına rağmen bazıları 2 saat sonrasında görülmüştür. Gelişebilecek anafilaktik reaksiyonlar göz önünde bulundurularak bu durumun tedavisinde hemen kullanması gereken ilaçlar el altında hazır bulundurulmalıdır ve hastalar uygulama sonrası uygun bir süre gözlem altında tutulmalıdır. Hastalar, bu gibi reaksiyonların gelişebileceği, belirtileri ve alerjik reaksiyonlar görüldüğünde hemen doktora başvurmalarının gerekli olduğu konusunda bilgilendirilmelidir.

Rekombinant DNA türevi olan bütün insan monoklonal antikorlarda olduğu gibi ender de olsa bazı hastalarda omalizumaba karşı antikor gelişebilir.

Gecikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonlarına neden olan serum hastalığı ve serum hastalığı benzeri reaksiyonlar, omalizumab dahil insan monoklonal antikorları ile tedavi edilen hastalarda nadiren görülmüştür. Reaksiyonun başlaması tipik olarak ilk ya da takip eden enjeksiyonların uygulanmasından 1-5 gün sonra ve ayrıca uzun dönem tedavi sonrasında olmuştur. Serum hastalığını düşündüren belirtiler, artrit/artralji, döküntü (ürtiker ya da diğer şekillerde), ateş ve lenfadenopatidir. Antihistaminikler ve kortikosteroidler, bu bozukluğun önlenmesi ya da tedavisi için yararlı olabilir. Hastalara, herhangi bir şüpheli belirtiyi bildirmeleri konusunda tavsiyede bulunulmalıdır.

Ciddi hipersensitivite reaksiyonu gözlenen hastalarda Xolair tedavisi kesilmelidir.

Kortikosteroidlerin azaltılması:

Sistemik veya inhale kortikosteroidler XOLAIR tedavisine başlanması üzerine aniden kesilmemelidir. Kortikosteroidler, doğrudan hekim gözetiminde ve kademeli olarak azaltılmalıdır.

Maligniteler:

Erişkinlerdeki ve 12 yaş ve üzeri ergenlerdeki klinik çalışmalar sırasında, kontrol grubuna kıyasla XOLAIR tedavi grubunda ortaya çıkan kanserlerde sayısal bir dengesizlik görülmüştür. Vakaların görülme sıklığı hem aktif tedavi hem de kontrol grubunda yaygın olmamıştır (<1/100) [XOLAIR ile tedavi edilen 5.015 hastanın 25’inde (%0.5) ve kontrol grubundaki 2.854 hastanın 5’inde (%0.18)]. Gözlemlenen kanser türlerindeki çeşitlilik, görece kısa süreli maruziyet ve vakaların klinik özelliklerinin bireysel niteliği nedensel bir ilişki olasılığını dışlamaktadır. XOLAIR klinik çalışma programındaki malignite insidansı genel popülasyonla için bildirilen oranlarla karşılaştırılabilir düzeydedir.

Serebrovasküler bozukluklar:

Yetişkinlerde ve 12 yaş ve üzeri ergenlerde yapılan kontrollü klinik çalışmalar sırasında, XOLAIR ile tedavi edilen hastalarda, aralarında geçici iskemik atak ve iskemik felcin de bulunduğu serebrovasküler olaylar gözlenmiştir (Bkz.bölüm 4.8).

Parazit enfeksiyonları:

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Sitokrom P450 enzimleri, efluks pompaları ve proteinlere bağlanma mekanizmaları omalizumabın klerensinde rol oynamadığından, bu rekombinant DNA türevinin kullanılması sırasında ilaç-ilaç etkileşimleriyle karşılaşılma olasılığı çok azdır. XOLAIR’in diğer ilaçlarla ve aşılarla (BCG, natalizumab, takrolimus ve canlı aşılar dahil) etkileşimi araştırılmamıştır. Astım tedavisinde yaygın olarak kullanılan ilaçların omalizumabla etkileşime girmesinin beklenmesini gerektiren farmakolojik bir neden söz konusu değildir.

Klinik çalışmalarda XOLAIR genellikle; inhale ve oral kortikosteroidlerle, kısa veya uzun etkili inhale beta-2 agonistleriyle, lökotrien modifıye edicilerle, teofilinlerle ve oral antihistaminiklerle birlikte kullanılmıştır. XOLAIR ilaç güvenliliğinin, bu sık kullanılan astım ilaçlarına bağlı olarak değiştiğine dair bulgu yoktur. XOLAIR’in spesifik immünoterapi ile (hipo-sensitizasyon tedavisi) birlikte kullanılması konusunda veriler sınırlıdır.

Özel popülasyonlara iliskin ek bilgiler

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel Tavsiye

Gebelik kategorisi: B

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Omalizumab için gebelikte maruz kalmaya ilişkin klinik veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik/ embriyonal/ fetal gelişim/ doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir (bkz. kısım 5.3).

Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.

Gebelik dönemi

Omalizumabın gebe kadınlarda kullanıldığı, gereken kontrol gruplarına yer verilerek yapılmış yeterli çalışmalar yoktur.

IgG moleküllerinin plasenta bariyerinden geçtiği bilinir. Hayvanlardaki üreme çalışmalarının sonuçları, insanlarda elde edilecek sonuçların tahmin edilmesini her zaman sağlayamayabildiğinden, XOLAIR gebelik sırasında yalnızca mutlaka gerekli olduğunda kullanılmalıdır.

Laktasyon dönemi

Omalizumabın anne sütüne geçip geçmediği araştırılmamış olmakla birlikte IgG, anne sütüne geçtiğinden, omalizumabın da anne sütünde bulunması beklenir. XOLAIR’in bebek tarafından emilim veya bebeğe zarar verme potansiyeli bilinmediğinden XOLAIR’in bebeğini emziren annelerde kullanılması sırasında ihtiyatlı olmak gerekir.

Omalizumabın anne sütüne geçişi, haftada 75 mg/kg subkutan omalizumab verilen dişi cynomolgus maymunlarında incelenmiştir. Omalizumaba in utero maruz kalan fetusların ve 28 gün boyunca emzirilen yenidoğanların plazmalarındaki omalizumab düzeyleri, maternal plazma düzeyinin %11-94’ü arasında değişmiş; anne sütündeki omalizumab düzeyleri, maternal kan konsantrasyonunun %1.5’i kadar bulunmuştur.

Üreme yeteneği / Fertilite

Cynomolgus maymunlarında omalizumab kullanılarak üreme çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar sırasında subkutan olarak verilen 75 mg/kg’a varabilen (klinikteki en yüksek dozun 12 katına eşdeğer) dozlar organogenesis döneminde kullanıldıklarında maternal toksisiteye, embriyotoksisiteye veya teratojen etkiye neden olmamış; gebeliğin geç döneminde, doğum sırasında veya emzirme döneminde kullanıldığında fetus ya da yenidoğanın gelişmesini olumsuz yönde etkilememiştir.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

4.8. İstenmeyen etkiler

Erişkinler ile 12 yaş ve üzeri ergenlerdeki klinik çalışmalar sırasında en fazla bildirilmiş olan advers reaksiyonlar; enjeksiyon yerinde gelişen ağrı, şişlik, eritem ve kaşıntı gibi reaksiyonlarla baş ağrısıdır. 6 ila <12 yaşındaki hastalarla yapılan klinik çalışmalarda en yaygın olarak bildirilen advers reaksiyonlar arasında baş ağrısı, ateş ve üst karın bölgesinde ağrı yer almıştır.

Bunların neredeyse tümü hafif ya da orta şiddetli olmuştur.

Klinik çalışmalarda, XOLAIR ile tedavi edilen toplam ilaç güvenliliği popülasyonunda bildirilen advers olaylar, organ sistemi sınıfına ve sıklık derecelerine göre aşağıda listelenmiştir.

Advers ilaç reaksiyonları, en sık görülen advers reaksiyon ilk sırada olacak şekilde sıklıklarına göre aşağıda sıralanmıştır. Her sıklık grubunda advers reaksiyonlar azalan ciddiyet derecesine göre sıralanmıştır.

Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1.000 ila <1/100); seyrek (>.1/10.000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

Yaygın olmayan: Farenjit

Seyrek:

Parazit infeksiyonları

Bağışıklık sistemi bozuklukları

Seyrek

Anafilaktik reaksiyon ve diğer alerjik durumlar

Sinir sistemi bozuklukları

Yaygın: Baş ağrısı**

Yaygın olmayan:

Baş dönmesi, uyku hali, parestezi, senkop

Vasküler bozukluklar

Yaygın olmayan:

Postüral hipotansiyon, deride kızarıklık

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal bozukluklar

Yaygın olmayan: Öksürük, alerjik bronkospazm

Seyrek:

Larenks ödemi

Gastrointestinal bozukluklar

Yaygın:

Üst karın bölgesinde ağrı * Yaygın olmayan:

Bulantı, ishal, dispepsi belirti ve bulguları

Deri ve deri altı doku ile ilişkili bozukluklar

Yaygın olmayan:

Ürtiker, deri döküntüsü, kaşıntı, fotosensitivite

Seyrek: Anjiyoödem

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin bozukluklar

Çok yaygın: Ateş * Yaygın:

Ağrı, eritem, kaşıntı, şişlik gibi enjeksiyon yeri reaksiyonları Yaygın olmayan:

Kilo artışı, halsizlik, kollarda şişme, gribe benzer hastalık

* : 6 ila <12 yaş arası çocuklarda

** : 6 ila <12 yaş arası çocuklarda çok yaygın

Advers reaksiyonların aktif tedavi gruplarındaki sıklığının, kontrol grubundakine çok yakın olduğu görülmüştür.

Maligniteler:

Erişkinler ve 12 yaş ve üzerindeki ergenlerde yürütülen klinik çalışmalar sırasında gelişen kanser sayısı bakımından aktif tedavi grubuyla kontrol grubu arasında dengesizlik bulunmuştur. Her iki grupta da kanserlere seyrek olarak (<1/100) rastlanmıştır. XOLAIR klinik çalışma programındaki malignite insidansı (%0.5), genel popülasyonla karşılaştırılabilir düzeydedir (bkz. Bölüm 4.4.).

6 ila <12 yaş grubunda omalizumab ile yapılan klinik çalışmalarda malignite vakaları görülmezken, kontrol grubunda tek bir malignite vakası görülmüştür.

Serebrovasküler bozukluklar:

Yetişkinlerde ve 12 yaş ve üzeri ergenlerde yapılan kontrollü klinik çalışmalar sırasında, aralarında geçici iskemik atak ve iskemik felcin de bulunduğu serebrovasküler olaylar gözlenmiştir. XOLAIR ile tedavi edilen 3605 hastanın 6’sında 9 serebrovasküler olay, plasebo alan 2383 hastanın birinde ise bir serebrovasküler olay görülmüştür. XOLAIR ile tedavi edilen hastalarda görülen 9 olayın dağılımı iskemik felç (n=2), dizartri (n=1), parezi (n=4), amorozis fugaks (n=1) ve geçici iskemik atak (n=1) şeklinde olmuştur; hastalardan birinde üç parezi epizodu ve bunu takip ederek iskemik felç görülmüştür. XOLAIR kontrollü klinik çalışmalarında gözlenen serebrovasküler olay sıklığı genel astım popülasyonunda bildirilen oranla benzer bulunmuştur.

Trombositler:

Klinik çalışmalarda az sayıda hastada trombosit sayısı normal değerlerin altına inmiştir. Bu hastaların hiçbirinde kanama epizodları gözlenmemiş, hemoglobin düzeyi azalmamıştır. İnsan-dışı primatlarda görülen trombosit sayısındaki inatçı azalma profili insanlarda (6 yaş ve üzeri hastalar) saptanmamıştır (bkz. Bölüm 5.3.).

Parazit enfeksiyonları:

Helmint enfeksiyonları bakımından kronik yüksek riske sahip hastalardaki plasebo kontrollü bir çalışma, omalizumab ile enfeksiyon hızında istatiksel açıdan anlamlı olmayan hafif bir artış olduğunu göstermiştir. Enfeksiyonun tedavi kürü, şiddeti ve tedaviye alınan yanıt değişmeden kalmıştır (bkz. Bölüm 4.4.).

Pazarlama sonrası gözlemler:

Aşağıdaki reaksiyonlar, spontan bildirimlerden tanımlanmıştır. Bağışıklık sistemi bozuklukları (bkz. Bölüm 4.4):

İlk ya da izleyen uygulamaları takiben anafilaksi ve anafilaksi benzeri reaksiyonlar bildirilmiştir, serum hastalığı.

Kan ve lenf sistemi bozuklukları: İdiyopatik ağır trombositopeni.

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar: Alerjik granülomatöz anjiit (Churg Strauss sendromu).

Deri ve deri altı doku bozuklukları: Saç dökülmesi.

Kas-iskelet sistemi ve bağ dokusu ile ilişkili bozukluklar: Artralji, miyalji, eklem şişmesi.

Diğer laboratuvar verileri

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Doz aşımı görülen bir olgu bildirilmemiştir. XOLAIR’in tolere edilen en yüksek dozu belirlenmemiştir. 4,000 miligrama kadar çıkabilen tek intravenöz dozlar, hastalarda, doz sınırlayıcı toksisite bulguları gelişmeksizin uygulanabilmiştir. Hastalara verilmiş olan en yüksek kümülatif omalizumab dozu, 20 hafta içerisinde 44,000 miligramdır ve istenmeyen hiçbir akut etkiye neden olmamıştır.

Diyabet Hastalığı Diyabet Hastalığı Diyabet, insülin hormonu ile ilgili problemlerden kaynaklanan bir hastalıktır. Deri Kanseri Deri Kanseri Deri kanseri çok rastlanan bir hastalıktır. Üç ana türü bulunur ;genelde kemirici ülser olarak bilinen bazal hücreli karsinom, yassı hücreli karsinom ve kötü huylu tümör.