AKTAZID 50 mg/50 mg film tablet (30 tablet) Klinik Özellikler
World Medicine İlaç San. ve Tic. Ltd.Şti
[ 24 April 2018 ]
World Medicine İlaç San. ve Tic. Ltd.Şti
[ 24 April 2018 ]
Konjestif kalp yetmezliği, assit ve/veya ödem ile seyreden karaciğer sirozu, nefrotik sendrom ve diğer ödematöz durumlarda,
Esansiyel hipertansiyonda,
Dijital alan hastalarda; diğer diüretiklerin elektrolit dengesini sağlamak için yetersiz
kaldığı veya uygun görülmediği durumlarda kullanılır.
Ödem (konjestif kalp yetersizliği, karaciğer sirozu veya nefrotik sendrom):
AKTAZİD'in genel kullanım dozu, tek bir seferde ya da bölünmüş dozlar halinde alınabilen
spironolakton ve hidroklorotiyazidinherbiriiçingünlük100mg'dır. Ancak hastanın verdiği
AKTAZİD kullanımı ile diürez hemen ortaya çıkar ve spironolakton bileşiğinin uzun süreli
etkisine bağlı olarak, ilacın bırakılmasından sonraki 2-3 gün süresince devam eder.
Esansiyel hipertansiyon: Her bir bileşenin titre sonuçlarına dayanarak dozaj değişkenlik gösterse de; bir çok hasta için spironolakton ve hidroklorotiyazid için günlük optimum doz tek bir seferde ya da bölünmüş dozlar halinde alınabilen 50 ila 100 mg'dır.
Spironolakton, hidroklorotiyazidin potasyum üzerine negatif etkisini azaltmak için yeterli olduğundan, hipertansiyon ya da pek çok ödem türlerinin uzun dönem tedavisi sırasında AKTAZİD ile beraber potasyum takviyesi kullanımı önerilmez.
AKTAZİD'in yemeklerle birlikte günde bir kez oral olarak alınması önerilmektedir.
Çocuklarda AKTAZİD kullanılarak yapılmış klinik çalışmalar olmamasına rağmen, günlük doz, vücut ağırlığının her bir kilogramı için 3 mg spironolaktan olacak şekilde ve bölünmüş dozlarda verilebilir.
Pediyatrik hastalarda etkililik ve güvenlilik kanıtlanmamıştır.
Tedaviye en düşük doz ile başlanması önerilmektedir ve maksimum fayda elde etmek için doz kademeli olarak arttırılabilir. İlaç metabolizmasını ve atılımını değiştirebilecek ciddi karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarında dikkatli olunmalıdır.
AKTAZİD
Spironolaktona, tiyazid diüretiklere, sülfonamid türevi ilaçlara ya da AKTAZİD'in içeriğinde yer alandiğeryardımcımaddelerekarşıhassasiyet durumlarında
Anüri,
Akut renal yetmezlik,
Böbreklerin atılım mekanizmasında belirgin bozukluk,
Hiperkalemi,
Akut veya ciddi karaciğer yetmezliği,
Addison Hastalığı durumunda kontrendikedir.
AKTAZİD kullanımı sırasında potasyum-tutucu diüretikler, ADE inhibitörleri, anjiotensin II antagonistleri, aldosteron blokerleri, potasyum takviye ediciler, potasyumdan zengin diyet veya potasyum içeren tuz ikamesi şiddetli hiperkalemiye neden olabileceğinden uygulanmamalıdır. AKTAZİD kullanan hastada fazla potasyum alımı hiperkalemiye sebep olabilmektedir. Spironolakton, ADE inhibitörleri veya indometazin gibi nonsteroidal anti-enflamatuar ilaçlar (NSAİİ) ile beraber kullanıldığında, diüretik mevcut olsa bile, ciddi hiperkalemiye sebep olabilir. AKTAZİD'in bahsedilen ilaçlarla beraber kullanımına özellikle dikkat edilmelidir.
Eğer hipokalemiden şüpheleniliyorsa (parestezi, kas zayıflığı, yorgunluk, bradikardi, şok) elektrokardiyogram (EKG) çekilmelidir. Bununla beraber, hafif hiperkalemi EKG değişimleri ile saptanamadığı için serum potasyum seviyelerinin de kontrol edilmesi gerekir.
Hiperkalemi gelişirse AKTAZİD hemen kesilmelidir ve gerek olursa serum potasyumunu normal düzeye düşürmek için aktif (kalsiyum klorid çözeltisi, sodyum bikarbonat çözeltisinin intravenöz uygulaması ve / veya hızlı etki eden insülin preperatları ile glikozun oral ya da parenteral uygulaması gibi) önlemler alınmalıdır. Bu uygulamalar gerektiği takdirde tekrarlanmalıdır. Sodyum polistiren sülfonatlar gibi katyonik değiştirici reçineler oral ya da rektal yoldan uygulanmalıdır. Devam eden hiperkalemi için diyaliz gerekebilir.
Spironolaktonun, amonyum klorür veya kolestramin ile birlikte kullanıldığı durumlarda, hastalarda a€œhiperkalemik metabolik asidoza€ rapor edilmiştir.
Sıvı ve elektrolit dengesindeki minör değişimler hepatik komaya sebep olabileceği için karaciğer bozukluğu olan hastalarda AKTAZİD dikkatle kullanılmalıdır.
Böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda veya aşırı potasyum alımında hiperkalemi ortaya çıkabilir ve ölümcül olabilecek kardiyak düzensizliklere yol açabilir.
Tiyazidler ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda azotemiye sebep olabileceği için AKTAZİD bu hasta gurubunda dikkatli kullanılmalıdır. Böbrek yetmezliği olan hastalarda ilacın birikim etkisi görülebilir.
Tiyazidler diğer antihipertansif ilaçların etkisini arttırabilir veya potansiyalize edebilir.
Alerji ya da bronşiyal astım hikayesi olan veya olmayan hastalarda tiyazidlere karşı alerji gelişebilir.
Tiyazidler de dahil olmak üzere sülfonamid türevlerinin sistemik lupus eritematozu aktive ettiği ya da şiddetlendirdiği bildirilmiştir.
AKTAZİD geçici BUN artışına sebep olabilir. Tedavi sona erdirildiğinde normal seviyesine geri döner. Daha önceden böbrek yetmezliği durumu mevcut ise BUN artışı devam edebilir.
Bazı dekompanse hepatik siroz hastalarında, normal böbrek fonksiyonuna sahip olsa bile, genellikle hiperkaleminin eşlik ettiği, geri dönüşümlü hiperkloromik metabolik asidoz görüldüğü bildirilmiştir.
Ağız kuruluğu, susama, uyuşukluk ve rehavet ile kendini gösteren, düşük sodyum serum seviyesi ile teşhis edilebilen dilüzyonal hiponatremi, AKTAZİD ve diğer diüretiklerin birlikte kullanımı sırasında görülebilir. Dilüzyonal hiponatremi, sıcak havalarda ödemli hastada oluşabilir. Yaşam tehlikesi içeren hiponatremi gibi durumlar haricinde, sodyum takviyesi yerine suyun azaltılması daha uygun bir tedavidir.
Hepatik komada görülene benzer zihin karışıklığı ile kendini gösteren düşük-tuz sendromu nadiren AKTAZİD kullanımı sırasında görülebilir. Bu sendrom, bariz sıvı tutulumu ile oluşmadığı için dilüzyonal hiponatremiden farklıdır. Tedavisi için AKTAZİD kullanımı sonlandırılmalı ve sodyum verilmelidir.
Tiyazidler bazı hastalarda hiperürisemiyevegutataklarının oluşumuna neden olabilirler.
görülmüştür. Kolesterol ve trigliserid seviyesindeki artışlar tiyazid diüretik tedavisi ile ilişkili olabilir.
Tiyazidler diyabeti ağırlaştırabilir ve insülin gereksinimini değiştirebilir. Tiyazid tedavisi sırasında gizli olan diyabet, belirgin hale gelebilir.
Tiyazidler idrarda kalsiyum atılımını düşürebilir. Tiyazidler kesintili ve çok hafif serum kalsiyum artışına sebep olabilir. Belirgin hiperkalsemi, gizli hiperparatiroidinin göstergesi olabilir. Paratiroid fonksiyon testleri yapılmadan önce tiyazid alımı bırakılmalıdır.
Hiperkalsemi ve hipofosfatemi ile paratiroid bezindeki patalojik değişimler, uzun süreli tiyazid tedavisi sırasında görülebilir.
Spironolakton kullanımı ile jinekomasti gelişimi görülebilir, AKTAZİD tedavisinin durdurulması ile normale döner. Ancak nadiren jinekomastinin yok olmayıp, kaldığı görülmüştür.
Melanom dışı cilt kanseri
Danimarka Ulusal Kanser Kayıtlarına dayanarak yapılan iki epidemiyolojik çalışmada; artan kümülatif hidroklorotiyazid maruziyeti ile melanom dışı cilt kanseri [bazal hücreli karsinom ve skuamöz hücreli karsinom] riskinde artış gözlenmiştir. Hidroklorotiyazidin fotosensitivite yapıcı etkisi melanom dışı cilt kanserinde olası bir mekanizma olarak rol oynayabilir. Hidroklorotiyazid alan hastalar melanom dışı cilt kanseri riski hakkında bilgilendirilmeli ve yeni lezyonlar için ciltlerini düzenli olarak kontrol etmeleri ve şüpheli deri lezyonlarını derhal bildirmeleri önerilmelidir. Hastalara deri kanseri riskini minimum düzeye indirmek üzere güneş ışığı ve UV ışını maruziyetini sınırlandırmaları ve maruziyet durumunda yeterli koruma uygulamaları tavsiye edilmelidir. Şüpheli deri lezyonları, histolojik biyopsi incelemeleri de dahil edilerek acil olarak incelenmelidir. Melanom dışı deri kanseri öyküsü olan hastalarda hidroklorotiyazid kullanımının dikkatli bir şekilde tekrar gözden geçirilmesi de gerekebilir. (ayrıca bkz. Bölüm 4.8).
Koroidal efüzyon, akut miyopi ve ikincil açı kapanması glokomu
Sülfonamid ve sülfonamid türevi ilaçlar, görüş alanı defekti ile birlikte koroidal efüzyon, transituvar miyopi ve akut açıkapanmasıglokomuilesonuçlanan idiyosinkratik bir reaksiyona
ağrı bulunur ve tipik olarak ilaca başlanmasından saatler ile haftalar sonra ortaya çıkar. Tedavi edilmeyen akut açı kapanması glokomu kalıcı görme kaybına neden olabilir. Birincil tedavi, ilaç alımını mümkün olduğunca hızlı bir şekilde kesmektir. İntraoküler basınç kontrolsüz kalırsa, acil tıbbi veya cerrahi tedavilerin düşünülmesi gerekebilir. Akut açı kapanması glokomu gelişimi için risk faktörleri arasında sülfonamid veya penisilin alerjisi öyküsü yer alabilir.
Akut Solunum Toksisitesi
Hidroklorotiyazid aldıktan sonra çok seyrek akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS) dahil olmak üzere şiddetli akut solunum toksisitesi vakası bildirilmiştir. Pulmoner ödem tipik olarak hidroklorotiyazid alımından sonra dakikalar ile saatler içinde gelişir.
Başlangıçta dispne, ateş, solunumda bozulma ve hipotansiyon semptomları bulunur. ARDS teşhisinden şüpheleniliyorsa, AKTAZİD kesilmeli ve uygun tedavi verilmelidir. Hidroklorotiyazid alımını takiben daha önce ARDS yaşayan hastalara hidroklorotiyazid uygulanmamalıdır.
AKTAZİD 75,4 mg laktoz (inek sütü kaynaklı) içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
AKTAZİD her dozunda 1.502 mg gün batımı sarısı içermektedir. Gün batımı sarısı alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
AKTAZİD'in digoksinin yarılanma ömrünü arttırdığı görülmüştür. Bu durum serum digoksin konsantrasyonunu ve akabinde dijital zehirlenmeyi arttırır. Digoksin, spironolakton ile birlikte alındığında dijital dozunun düşürülmesi gerekli olabilir. Bu gibi hastalar dikkatle izlenmelidir.
Antihipertansif ilaçların etkilerini arttırabileceğinden tedaviye AKTAZİD eklendiğinde bu ilaçların dozunun ayarlanması gerekebilir. Özellikle böbrek bozukluğu olan hastalarda, ADE inhibitörleri aldosteron üretimini azalttığından, AKTAZİD ile birlikte rutin olarak kullanılmamalıdır.
Karbenoksolon ile spironolaktonun birlikte kullanımı her iki ajanın da etkinliğini azaltabilir.
Steroidal olmayan antienflamatuar ilaçlar, diüretiklerin natriüretik etkinliğini prostaglandinin intrarenal sentezini inhibe etmek suretiyle azaltmaktadır.
Lityum ve tiyazidlerin eş zamanlı kullanılması lityum klirensini düşürerek zehirlenmeye yol açabilir.
Hem spironolakton hem de hidroklorotiyazid norepinefrine vasküler cevabı azaltır. AKTAZİD ile tedavi görmekte olan hastaların lokal veya genel anestezi almak zorunda kalmaları durumunda dikkatli olunmalıdır.
Alkol, barbitüratlar ya da narkotiklerin AKTAZİD ile beraber kullanımı ortostatik hipotansiyon
oluşmasına yol açabilir.
Antidiyabetik ilaçlarda (insülin, ya da oral yoldan alınanlar) dozaj ayarlaması gerekebilir.
Kortikosteroidler, ACTH: Yoğun elektrolit tüketimi, özellikle hipokalemi, oluşabilir.
Kas iskelet gevşeticiler (tubokurarin gibi): Kas gevşeticilere verilen cevabı arttırabilir.
Asetilsalisilik asit, indometazin ve mefenamik asit'in spironolaktonun diüretik etkisini azalttığı görülmüştür.
Spironolakton, antipirinin metabolizmasını artırır.
Tiyazid içeren bazı ilaçların emilimi kolestiramin ve kolestipol ile birlikte kullanıldığında azalır.
Amonyum klorid veya kolestiramin ile birlikte verilen spironolaktonun hiperkalemik metabolik
asidoza yol açtığı rapor edilmiştir.
Özel popülasyonlara ait bir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Gebelik kategorisi: C
AKTAZİD'in hamilelikte kullanımının güvenliliği henüz saptanmamıştır.
Bu nedenle, çocuk doğurma potansiyeli olan kadınların, tedavi süresince doğum kontrolü uygulaması düşünülebilir.
Spironolakton:
Fareler üzerinde yapılan çalışmalarda teratojenik etkiler gözlenmemiştir. Spironolakton verilen tavşanlarda ise gebelik oranında azalma, rezorpsiyon oranlarında yükselme ve canlı doğum sayısında azalma görülmüştür. Yüksek dozda spironolakton alan sıçanlarda embriyotoksik etkilere rastlanmamıştır. Ancak erkek sıçan fetüslerinde doza bağlı olarak plazma prolaktin düzeyinde ve ventral prostat ve seminal vezikül ağırlıklarında azalma görülürken dişi fetüslerde lüteinize edici hormonun daha fazla salgılandığı ve ovaryum ve uterus ağırlığında artış görüldüğü raporlanmıştır. Sıçanlar üzerinde gerçekleştirilen başka bir çalışmada ise erkek sıçan fetüslerinde feminizasyon gözlenmiştir.
Gebe kadınlar üzerinde herhangi bir çalışma gerçekleştirilmemiştir.
Hidroklorotiyazid:
Hidroklorotiyazid verilen gebe fare ve sıçanlarda üreme toksisitesi bulunmamıştır. Tiazid grubu diüretikler plasental bariyeri geçerek plasental perfüzyonu azaltabilir ve uterus tembelliğine yol açarak doğum olayını engelleyebilir.
Tiazid grubu diüretiklerin gebeliğin özellikle ilk üç ayında kullanımına ilişkin çalışmalar sınırlıdır. Tiazidlerin farmakolojik mekanizmasının oluşturduğu etkiye göre bu gruptaki diüretikler gebeliğin ilk iki ve ilk üç ayında plasental perfüzyon riskini artırabilir ve sarılık, sıvı-elektrolit dengesinin bozulması ve trombositopeni gibi fatal ve neonatal etkilerin
görülmesine neden olabilir.
Tiazid grubu diüretikler azalan plazma hacmi ve artan plasental hipoperfüzyon riski nedeniyle
gebeliğe bağlı ödem, hipertansiyon veya preeklampsi görülen hastalarda kullanılmamalıdır.
Tiazidler esansiyel hipertansiyon görülen gebe kadınlarda başka bir tedavi seçeneğinin belirlenemediği istisnai koşullar haricinde kullanılmamalıdır.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik ve-veya embriyonel/fetal gelişim ve-veya doğum ve-veya doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
AKTAZİD'in hamilelikte kullanımı anne ve fetüs açısından yarar-risk değerlendirmesi yapıldıktan sonra olmalıdır. AKTAZİD gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Spironolakton:
Spironolaktonun ana aktif metaboliti olan kanrenon anne sütünde tespit edilmiştir.
Hidroklorotiyazid:
Anne sütünde tiazid grubu diüretikler az oranlarda gözlemlenmiştir. Yüksek dozda alınan tiazidler aşırı diüreze bağlı olarak süt salgılanmasını engelleyebilir. Emzirme döneminde AKTAZİD kullanımı önerilmemektedir. Eğer AKTAZİD emzirme döneminde kullanılırsa, dozlar mümkün olduğu kadar düşük tutulmalıdır ya da bebek beslenmesi için alternatif bir yöntem tayin edilmelidir.
Spironolakton:
Dişi fareye uygulanan Spironolakton fertiliteyi azaltmıştır. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
Hidroklorotiyazid:
Fare ve sıçanlara uygulanan Hidroklorotiyazid fertiliteyi etkilememiştir. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
Bazı hastalarda uyku hali ve sersemlik rapor edilmiştir. Hastalar, araç ve makine kullanımı gibi
aktivitelerde dikkatli olmaları konusunda uyarılmalıdır.
Advers etkiler sistem-organ sınıfına göre: Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100,<1/10); yaygın olmayan (≥1/1000, <1/100); seyrek (≥1/10000, <1/1000); çok seyrek (<1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Spironolakton:
Bilinmiyor: Lökopeni, (agranülositoz da dahil)
Bilinmiyor: Jinekomasti, iktidarsızlık, ereksiyonu koruyamama, menstürel düzensizlikler, menopoz sonrası kanamalar
Bilinmiyor: Sersemlik, zihin karışıklığı, ataksi, baş ağrısı, uyuşukluk
Bilinmiyor: Mide kanaması, ülser, gastrit, diyare, kramp, kusma, mide bulantısı
Bilinmiyor: Kolestatik/hepatoselüler toksisite
Bilinmiyor: Böbrek yetersizliği
Bilinmiyor: Ateş, ürtiker, anafilaktik reaksiyonlar, vaskülit, makülopapüler ya da eritematoz
kütanöz erüpsiyon
Spironolakton kullanan hastalarda göğüs kanseri görüldüğü bildirilmiştir, ancak ilaç kullanımının etkisi veya ilişkili olduğu kanıtlanmamıştır.
Hidroklorotiyazid
Bilinmiyor: Melanom dışı cilt kanseri* (Bazal hücreli karsinom ve Skuamöz hücreli karsinom)
Bilinmiyor: Aplastik anemi, agranülositoz, lökopeni, hemolitik anemi, trombositopeni
Bilinmiyor: Elektrolit düzensizliği, hiperglisemi, glikozüri, hiperürisemi
Bilinmiyor: Sersemlik, baş ağrısı, baş dönmesi, huzursuzluk
Bilinmiyor: Geçici bulanık görüş, ksantopsi, koroidal efüzyon
Çok seyrek: Akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS) (bkz. Bölüm 4.4)
Bilinmiyor: Ortostatik hipotansiyonun da dahil olduğu hipotansiyon
Bilinmiyor: Gastrointestinal bozukluklar pankreatit, diyare, kusma, siyaladenitis, kramp,
konstipasyon, gastrik iritasyon, bulantı, anoreksiya
Bilinmiyor: Sarılık (intrahepatik kolestatik sarılık), diyare, kusma, siyaloadenitis, kramp, konstipasyon, gastrik iritasyon, bulantı, anoreksiya
Bilinmiyor: Eritem multiforme,pruritus
Bilinmiyor: Kas krampları
Bilinmiyor: Böbrek bozukluğu, böbrek yetmezliği
Bilinmiyor: Anafilaktik reaksiyonlar, nekrotize edici ajanlar (vaskülit ve kütanöz vaskülit) pnömoni ve pulmoner ödem içeren solunum yolu rahatsızlığı, ışığa karşı duyarlılık, ateş, ürtiker, kızarıklık, purpura, güçsüzlük
*Seçilen yan etkilerin tanımı
Melanom dışı cilt kanseri: Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen mevcut verilere dayanarak, hidroklorotiyazid ve melanom dışı cilt kanseri arasında kümülatif doza bağımlı ilişki gözlenmiştir (ayrıca bkz. Bölüm 4.4 ve 5.1)
Tiazid ve tiazid benzeri diüretiklerin kullanımından sonra görüş alanı defekti ile birlikte koroidal efüzyon vakaları bildirilmiştir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
Belirtiler
Akut doz aşımı sersemlik, zihin karışıklığı, mide bulantısı, makulopapular ya da eritamatoz döküntü, kusma veya diyare şeklinde kendisini gösterebilir.
Nadiren hiponatremi, hiperkalemi gelişebilir veya ciddi karaciğer hastalığı olan hastalarda
hepatik komaya neden olabilir, fakat bu etkiler akut doz aşımı ile pek ilişkilendirilmemektedir.
Hiperkalemi semptomları parestezi, güçsüzlük, flasid paraliz veya kas spazmı şeklinde ortaya çıkar ve klinik açıdan hipokalemiden ayırt edilmesi zor olabilmektedir. Elektrokardiyografik değişiklikler potasyum düzensizliklerinin belirgin erken işaretleridir.
Tedavisi
Kusturma yapılabilir, lavaj uygulanabilir. Belirli bir antidot tanımlanmamıştır. İlacın bırakılmasından sonra bir iyileşme beklenmektedir. Sıvı ve elektrolit replasmanı genel destekleyici tedavidir. Hiperkalemi için, potasyum alımı azaltılmalı, potasyum kaybına neden olan diüretikler, intravenöz glukoz ve düzenli insülin veya oral iyon değiştirici reçineler kullanılmalıdır. Kalıcı hiperkalemi diyaliz gerektirebilir.