CAELYX 2 mg/ml konsantre inf. çöz. flakon Klinik Özellikler

Johnson & Jonhson Sıhhi Malzeme San. ve Tic.Ltd.Şti.

[ 6 July  2012 ]

4.1. Terapötik endikasyonlar

Platin esaslı kemoterapi rejimlerinden cevap alınamayan kadınlarda, ilerlemiş över kanseri tedavisinde endikedir.

AIDS’e bağlı Kaposi Sarkomunda (KS) düşük CD4 sayımı (<200 CD4 lenfositi/mm3) ve yaygın mukokütanöz veya viseral tutulumu olan hastalarda da endikedir. Sistemik kemoterapide ilk ilaç olarak veya vinka alkaloidi, bleomisin ve standart doksorubisinden (veya diğer antrasiklinlerden) en az ikisini içeren bir kombinasyon ile tedavi edilmesine rağmen hastalığı ilerlemiş veya ilaçları tolere edememiş AIDS-KS hastalarında ikinci tercih olarak kullanılır.

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi: CAELYX sadece sitotoksik ajanların kullanılmasında uzmanlaşmış onkologlar tarafından kullanılmalıdır.

CAELYX’in kendine özgü farmakokinetik özellikleri vardır, bu yüzden diğer doksorubisin preparatlan ile birbirinin yerine kullanılmamalıdır.

Över kanseri: CAELYX hastalık ilerlemediği ve hastanın tedaviyi tolere etmeyi devam ettirdiği sürece her 4 haftada bir 50 mg/m’ dozunda intravenöz yoldan uygulanır.

< 90 mg dozlar için; CAELYX, 250 mİ %5’lik (50 mg/ml) dekstroz çözeltisi ile seyreltilir.

> 90 mg dozlar için; CAELYX 500 mİ %5’lik (50 mg/mL) dekstroz çözeltisi ile seyreltilir.

İnfüzyon reaksiyonları riskini en aza indirmek için, ilk doz I mg/dakika’dan daha hızlı verilmemelidir. Eğer hiçbir infüzyon reaksiyonu gözlenmez ise, daha sonraki CAELYX infüzyonlan 60 dakikalık bir zaman dilimi içinde uygulanabilir.

İnfüzyon reaksiyonu gelişen hastalarda infüzyon metodu şu şekilde değiştirilmelidir:

Toplam dozun %5’i ilk 15 dakika içinde verilmelidir. Eğer reaksiyon gelişmeksizin tolere edilebilirse sonraki 15 dakikada infüzyon hızı iki katma çıkarılmalıdır. Eğer tolere edilebilirse, toplam doz takip eden 1 saat içerisinde (toplam 90 dakika) bitirilmelidir.

AIDS-KS hastalan: CAELYX her 2-3 haftada bir 20 mg/m" dozda intravenöz olarak verilmelidir. İlaç birikimi ve yüksek toksisiteyi önleyebilmek için, 10 günden kısa aralıklardan sakınılmalıdır. Terapötik bir cevaba ulaşılabilmesi için, hastalar 2-3 ay boyunca tedavi edilmelidir. Terapötik cevabı sürdürmek için, tedavi ihtiyaç duyulduğu sürece devam ettirilmelidir.

250 mİ %5 (50 mg/ml) dekstroz sulu çözeltisi ile seyreltilmiş CAELYX, 30 dakikalık intravenöz infüzyonla verilir.

Tüm hastalar: Hastalarda erken infüzyon reaksiyonu semptomu ve belirtileri gözlenirse (Bölüm 4.3 ve 4.8’e bakınız) infüzyon hemen durdurularak uygun tedavi ajanları (antihistamin ve/veya kısa etkili kortikosteroidler) verilmeli ve infüzyona daha yavaş olarak yeniden başlanmalıdır.

PPE (palmar-plantar eritrodisestezi), stomatit veya hematolojik toksisite gibi advers olayları tedavi etmek için doz azaltılabilir veya geciktirilebilir. Dozun azaltılma kuralları aşağıdaki tabloda verilmektedir. Bu tablolardaki toksisite değerlendirilmeleri Ulusal Kanser Enstitüsü Ortak Toksisite Kriterleri (NC1-CTC) temel alınarak yapılmıştır.

PPE ve stomatit için hazırlanan tablolarda, över kanseri tedavisi için yürütülen klinik araştırmalardaki doz modifikasyonları verilmektedir (önerilen 4 haftalık tedavi siklusunun doz modifikasyonu). Eğer bu toksisiteler AIDS’e bağlı KS hastalarında oluşursa, önerilen 2 ile 3 haftalık tedavi siklusu da benzeri bir şekilde modifıye edilebilir.

Hematolojik toksisite tablosunda, yalnız över kanserli hastaların tedavisinde yapılan klinik araştırmalarda izlenen doz modifikasyon şemaları verilmektedir. AIDS-KS hastalarına ait doz modifikasyonu 4.8 İstenmeyen Etkiler bölümünde verilmiştir.

Caelyx Doz Modifikasyonu Kuralları

PALMAR-PLANTAR ERİTRODİSESTEZİ

Önceki CAELYX Dozundan Sonraki Haftalar

Toksisite Derecesi

1. Hafta

5. Hafta

6. Hafta

1. Derece (günlük aktiviteleri etkilemeyen hafif erilem. şişlik, ya da deskuamasyon)

Hasta daha önce derece 3 ya da 4 cill toksisitesi geçirmiş ise bir hafta daha beklenir. Geçirmemiş ise ilaç lekrar başlatılır.

Hasta daha
önce
derece
3
ya da 4 cilt toksisitesi geçirmiş ise bir hafta daha beklenir. Geçirmemiş ise ilaç tekrar başlatılır.

Doz %25 azaltılır: 4 haftalık araya dönülür.

2. Derece (normal fiziksel aktiviteleri etkileyen ama engellemeyen eritem. deskuamasyon. ya da şişlik: çapı
2
cm’den küçük büller ya da ülserasyonlar)

Bir hafta daha beklenir

Bir hafta daha beklenir

Doz %25 azaltılır: 4 haftalık araya dönülür.

3.
Derece

(yürümeyi ya da normal günlük aktiviteleri etkileyen büller. ülserasyon ya da şişlik: normal giysiler giyilemez)

Bir hafta daha beklenir

Bir hafta daha beklenir

Tedavi durdurulur.

4. Derece

(infeksiyöz komplikasyonlara, ya da yatağa bağımlı olmaya, veya hastaneye yatırılmaya neden olan yaygın ya da lokal durum)

Bir hafta daha beklenir

Bir hafta daha beklenir

Tedavi durdurulur.

STOMATİT

Önceki CAELYX Dozundan Sonraki Haftalar

Toksisite Derecesi

4. Hafta

5. Hafta

6. Hafta

1. Derece

(ağrısız ülser, eritem. ya da hafif acıma)

Hasta daha önce 3 ya da 4. derece stomatit geçirmiş ise bir hafta daha beklenir. Geçirmemiş ise ilaç tekrar başlatılır.

Hasta daha önce 3 ya da 4.derece stomatit geçirmiş ise bir hafta daha beklenir. Geçirmemiş ise ilaç tekrar başlatılır.

Doz %25 azaltılırı 4 haltalık araya dönülür, ya da hekimin karan doğrultusunda tedavi durdurulur.

2. Derece

(ağnlı eritem. ödem, ya da ülserler, ama yemek yenebiliyor)

Bir hafta daha beklenir

Bir hafta daha beklenir

Doz %25 azaltılır: 4 haftalık araya dönülür, ya da hekimin karan doğrultusunda tedavi durdurulur.

3. Derece

(yemek yemeyi engelleyecek ölçüde ağrılı eritem. ödem, ya da ülserler)

Bir hafta daha beklenir

Bir hafta daha beklenir

Tedavi durdurulur.

4. Derece

( parenteral ya da enteral destek gereksinimi)

Bir hafta daha beklenir

Bir hafta daha beklenir

Tedavi durdurulur.

HEMATOLOJİK TOKSİSİTE (MNS ya da
trombosit)
-
ÖVER KANSERLİ HASTALARDAKİ TEDAVİ

DERECE

MUTLAK NOTROFIL SAYISI (MNS)

TROMBOSITLER

MODİFİKASYON

1. Derece

1.500- 1.900

75.000- 150.000

Doz azaltması yapılmaksızın tedavi sürdürülür.

2. Derece

1.000-<1.500

50,000 - <75.000

MNS >1.500 ve trombositler £75,000 oluncaya kadar beklenir: tedaviye doz azaltması yapılmaksızın yeniden başlanır.

3. Derece

500-<1000

25.000 - <50.000

MNS £1.500 ve trombositler £75.000 oluncaya kadar beklenir: tedaviye doz azaltması yapılmaksızın yeniden başlanır.

4. Derece

<500

<25.000

MNS >1.500 ve

trombositler
>75.000

oluncaya değin beklenir:

doz 9c
25
azaltılır, ya da

tedavi büyüme faktörü

desteği ile tam dozda

sürdürülür.

Uygulama şekli:

CAELYX’i bolus enjeksiyon veya seyreltilmemiş solüsyon şeklinde VERMEYİNİZ. İlave dilüsyon sağlamak ve tromboz ve damar dışına taşma riskini en aza indirmek için CAELYX infüzyon hattının, intravenöz 9c5 (50 mg/ml) dekstroz çözeltisinin infüzyon hattına bağlanması önerilir. İnfüzyon periferik bir venden verilebilir. In-line filtrelerle kullanılmamalıdır. CAELYX intramüsküler veya subkutan yolla verilmemelidir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Karaciğer yetmezliği: Total bilirubin düzeyi yükselmiş az sayıda hastada belirlenen CAELYX farmakokinetiği, total bilirubini normal hastalardan farklı değildir. Över kanserli karaciğer fonksiyonu bozuk hastalarda yapılan klinik çalışmalarla deneyim kazanıldıkça, CAELYX dozu aşağıdaki gibi azaltılmalıdır. Tedavi başladığında, eğer bilirubin 1.2-3.0 mg/di arasında ise ilk doz 9c25 oranında azaltılır. Eğer bilirubin >3.0 mg/dl ise ilk doz 9c‘.50 azaltılır. Hasta ilk dozu, serum bilirubininde veya karaciğer enzimlerinde artış olmadan tolere edebilirse, 2. siklusdaki doz bir sonraki doz düzeyine yükseltilebilir. Örneğin ilk doz %25 azaltılmışsa 2. siklusta tam doza çıkarılır: ilk doz 9C50 azaltılmışsa 2. siklusta tam dozun %75’ine çıkarılır. Tolere edildiği takdirde doz daha sonraki sikluslarda tam doza yükseltilebilir. CAELYX karaciğer metastazı olan ve biluribin ve karaciğer enzimleri normalin üst sınırının 4 katına kadar yükseldiği hastalarda uygulanabilir. CAELYX uygulamasından önce ALT/AST, alkalen fosfataz ve bilirubin gibi klinik testleri kullanarak karaciğer değerlendirilmelidir.

Böbrek yetmezliği: Doksorubisin karaciğerde metabolize olduğu ve safra yolu ile atıldığı için, CAELYX‘te doz ayarlamalarına ihtiyaç duyulmamaktadır. Popülasyon çalışmaları, renal fonksiyondaki değişikliğin (kreatinin klerensi: 30-156 ml/dak) CAELYX farmakokinetiğini etkilemediğini kanıtlamıştır. Kreatinin klerensi 30 ml/dak’dan az olan hastalarla ilgili farmakokinetik veri bulunmamaktadır.

Splenektomi geçirmiş AIDS-KS hastaları: CAELYX ile splenektomili hastalarda deneyimi olmadığı için,
CAELYX
tedavisi önerilmez.

Pediyatrik popülasyon: 18 yaşın altındaki hastalarda güvenilirlik ve etkinlik bugüne kadar ortaya konmamıştır.

Geriyatrik popülasyon: Hasta popülasyonuna dayanan analiz 21-75 yaş arasındaki hastalarda anlamlı bir farmakokinetik farklılık göstermemektedir.

4.3. Kontrendikasyonlar

CAELYX, bileşenlerine veya doksorubisin HCI formülasyonlarına karşı aşırı duyarlılık reaksiyonlan gösteren hastalarda kontrendikedir.

CAELYX lokal tedavi ya da sistemik alfa-interferon ile etkili bir şekilde tedavi edilebilecek AIDS-KS hastalarında kullanılmamalıdır.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Kardiyak risk: CAELYX alan bütün hastalar, rutin olarak sık EKG takibi altında tutulmalıdır. T-dalgası düzleşmesi, S-T segmenti depresyonu ve benign aritmiler gibi geçici EKG değişiklikleri. CAELYX tedavisine ara verilmesi için kesin gösterge sayılmamaktadır. Buna karşılık QRS kompleksindeki kısalma, kalp toksisitesi için daha kesin bir kanıt sayılmaktadır. Bu değişiklik meydana gelirse, antrasiklin kökenli kalp hasarında en kesin test olan endomiyokard biyopsisi düşünülmelidir.

Kalp fonksiyonunun değerlendirilmesi ve takibi için EKG’ye kıyasla daha spesifik bir metod. ekokardiyografı veya tercihen Multigated Anjiyografı (MUGA) ile sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun ölçümüdür. Bu yöntemler. CAELYX tedavisi başlatılmadan önce rutin olarak uygulanmalıdır ve tedavi süresince periyodik olarak tekrarlanmalıdır. Sol ventrikül fonksiyon değerlendirmesi hayat boyu 450 mg/ nr doksorubisine eşdeğer, kümülatif antrasiklin dozunu aşan her ilave CAELYX kullanımından önce yapılmalıdır.

Kalp performansını antrasiklin tedavisi süresince takip etmek için kullanılan yukarıda adı geçen değerlendirme testleri ve yöntemleri, aşağıda belirtilen sırada uygulanmalıdır: EKG takibi, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun ölçülmesi, endomiyokard biyopsisi. Test sonuçları CAELYX tedavisiyle ilişkili olası bir kalp hasarına işaret ederse, sürdürülecek tedavinin sağlayacağı fayda miyokard hasarı riski ile dikkatlice karşılaştırılmalıdır.

Tedavi gerektiren kardiyovasküler hastalığı olanlar, sadece elde edilecek fayda hastanın karşılaşacağı riski aşıyorsa CAELYX almalıdır.

CAELYX alan ve bozuk kalp fonksiyonu olan hastalann egzersiz sırasında dikkatle izlenmesi gereklidir.

Kardiyomiyopatiden kuşkulanıldığı her durumda, yani sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun tedavi öncesi değerlerle karşılaştırıldığında göreceli olarak düşük çıkması ve/veya sol ventrikül ejeksiyonunun prognostik olarak uyumlu değerlerden düşük olması (örneğin <9cA5) durumlarında, endomiyokard biyopsileri düşünülebilir. Geri dönüşümsüz kalp hasarı oluşturma riskine karşılık devam ettirilecek tedavinin sağlayacağı fayda dikkatlice değerlendirilmelidir.

Kardiyomiyopati nedeniyle olan konjestif kalp yetmezliği, EKG değişiklikleri olmaksızın aniden meydana gelebilir ve aynı zamanda tedavinin sonlandırılmasmdan haftalar sonra ortaya çıkabilir.

Diğer antrasiklinleri almış olan hastalara dikkat edilmelidir. Doksorubisin HCL’ün toplam dozu, diğer antrasiklinler/antrakinonlar gibi veya örneğin 5-fluorourasil gibi kardiyotoksik maddelerle yapılan daha önce yapılmış (veya eşzamanlı) tedavinin dikkate alınmasını da gerektirir. Kardiyak toksisite; mediastinal radyasyon tedavisi görmüş veya eşzamanlı siklofosfamid tedavisi gören hastalarda 450 mg/m2 kümülatif antrasiklin dozundan daha düşük dozda da oluşabilir.

4.8. İstenmeyen etkiler

’e bakınız).

4.8. İstenmeyen etkiler

’e bakınız). Kemik iliği supresyonu potansiyelinden ötürü, periyodik yapılan kan sayımları CAELYX tedavisi boyunca sıklıkla ve en az CAELYX’in her dozundan önce yapılmalıdır.

İnatçı, şiddetli kemik iliği supresyonu, süperenfeksiyon ya da kanamalar ile sonuçlanabilir.

Bleomisin/vinkristin rejimine karşı, AIDS-KS hastaları ile yapılan kontrollü klinik çalışmalarda fırsatçı enfeksiyonların, CAELYX tedavisi alanlarda nispeten daha sık geliştiği görülmüştür. Bu nedenle doktorlar ve hastalar uygun önlemleri almalıdır.

Diğer DNA hasarı oluşturan antineoplastik ajanlarda olduğu gibi, doksorubisin ile kombinasyon tedavisi gören hastalarda sekonder akut myeloid lösemiler ve myelodisplaziler bildirilmiştir. Bu nedenle doksorubisin ile tedavi edilen her hasta hematolojik açıdan kontrol edilmelidir.

CAELYX’in kendine özgü farmakokinetik özellikleri ve doz rejimi vardır, bu yüzden diğer doksorubisin preparatları ile birbirinin yerine kullanılmamalıdır.

İnfüzyonla ilişkili reaksiyonlar: İnfüzyonun başlangıcından sonra birkaç dakika içinde astma, yüzde kızarıklık, ürtiker benzeri döküntü, göğüs ağrısı, ateş, hipertansiyon, taşikardi, kaşıntı, terleme, nefes darlığı, yüzde ödem, ürperme, sırt ağrısı, boğazda ve göğüste sıkışma hissi ve/veya hipotansiyon gibi semptomlar gösteren, alerjik-benzeri veya anaflaktoid-benzeri reaksiyonlar olarak tanımlanan ciddi ve bazen hayatı tehdit edici nitelikte infüzyon reaksiyonları oluşabilir. Çok nadir olarak, infüzyon reaksiyonları ile ilişkili konvülsiyonlar da gözlenmiştir. (Bölüm 4.8’e bakınız). İnfüzyonun geçici olarak durdurulması, tedaviye gerek kalmaksızın semptomların düzelmesini sağlar. Fakat bu semptomları tedavi etmede kullanılan ilaçlar (antihistaminikler, kortikosteroidler, adrenalin ve antikonvülsanlar gibi) ve acil müdahale sırasında kullanılacak diğer araçlar hazır bulundurulmalıdır. Hastaların çoğunda tüm semptomlar düzeldikten sonra semptomlar tekrar etmeksizin tedaviye yeniden başlanabilir. İnfüzyon reaksiyonu riskini minimuma indirmek için başlangıç dozu 1 mg/dakika’dan yüksek hızda verilmemelidir (Bölüm 4.2’e bakınız).

Diyabet hastaları: CAELYX’in her flakonunun şeker (sukroz) içerdiği ve intravenöz infüzyonunun %5 (50 mg/ml) dekstroz içinde verildiği dikkatten kaçmamalıdır. Nadir kalıtımsal früktoz intoleransı glikoz-galaktoz m al absorpsiyon veya sükraz-izomaltaz yetmezliği problemi olan hastalann bu ilacı kullanmamalan gerekir.

Bu tıbbi ürün tam doyurulmuş soya fosfatidilkolin (HSPC) ihtiva eder. Eğer fıstık ya da soyaya alerjiniz varsa kullanmayınız.

Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmol (23 mgj’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında “sodyum içermez”.

Doz modifikasyonu veya kesilmesi gereken ortak yan etkiler için için Bölüm 4.8’e bakınız.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşim ve diğer etkileşim şekilleri

CAELYX ile jinekolojik maligniteli hastalarda konvansiyonel kemoterapi ajanlarıyla faz II kombinasyon çalışmaları yapılmasına rağmen, resmi ilaç etkileşim çalışmaları yürütülmemiştir. Doksorubisin HCl ile etkileşime girdiği bilinen ilaçların eş zamanlı kullanımları konusunda dikkat sarfedilmelidir. Diğer doksorubisin HCL preparatları gibi CAELYX de diğer kanser tedavilerinin toksisitesini artırabilir. Eşzamanlı olarak siklofosfamid veya taksan kullanan solid tümörlü hastalar ile yapılan klinik çalışmalarda (över kanserli hastalar dahil) ek toksisiteler gözlenmemiştir. AIDS’e bağlı KS hastalarında standart doksorubisin HCl kullanımında siklofosfamid’in sebep olduğu kanamalı sistitin şiddetlendiği ve 6-merkaptopurin’in yol açtığı hepatotoksisitenin artış gösterdiği bildirilmiştir. Herhangi bir başka sitotoksik ilaç, özellikle kemik iliğine toksik olan ajanlar, birlikte verileceği zaman dikkat edilmelidir.

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye

Gebelik kategorisi D’dir.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Çocuk sahibi olma potansiyeli olan kadmlar veya eşleri CAELYX kullanırken ve CAELYX tedavisinin kesilmesini takiben altı ay içinde, etkin korunma yöntemleri kullanmalıdır.

Gebelik dönemi

Doksorubisin hidroklorürün, hamilelik sırasında uygulandığında, ciddi doğum hasarlarına yol açabileceğinden şüphelenilmektedir. Bu nedenle CAELYX gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

Laktasyon dönemi

Bu ilacın insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir ve emzirilen bebeklerde CAELYX’in şiddetli advers reaksiyon potansiyeli olması nedeniyle, anneler bu ilacı almadan önce emzirmeyi kesmelidir. HIV ile infekte kadınlar. HIV geçişini engellemek için, hiçbir koşul altında bebeklerini emzirmemelidir.

4.7. Araç ve makina kullanımı üzerindeki etkiler

CAELYX araç sürme performansını etkilemeyecek olsa bile, bugüne kadar yapılan çalışmalarda sersemlik ve uyku hali seyrek olarak (<%5) CAELYX kullanımıyla ilişkilendirilmiştir. Bu etkilerden şikayet eden hastalar, araba sürmekten ve makina kullanmaktan kaçınmalıdır.

4.8. İstenmeyen etkiler

Över kanserli hastalar ile yapılan klinik çalışmalarda (her 4 haftada bir 50 mg/m’) en sık görülen yan etki palmar-plantar eritrodisestezidir (PPE). PPE’nin görülme sıklığı %44.0-%46.1 ’dir. Bu etkiler genelde hafif olmakla birlikte, 9c 17.0-% 19.5 oranında ciddi (III. Derece) vakalar rapor edilmiştir. Hayatı tehdit edici (IV. Derece) vakaların insidansı <%l’dir. PPE nadir olarak tedavinin durdurulmasına yol açmıştır (9c3.1-9cl.0). PPE ağrılı, maküler eritemli deri erüpsiyonları ile karakterizedir. Bu yan etki genellikle tedavinin ikinci veya üçüncü siklusundan sonra gözlenir. Genellikle 1-2 haftada iyileşme görülür fakat bazı durumlarda tamamen iyileşme için 4 hafta ya da daha uzun süre gerekebilir. PPE profilaksisi

ve tedavisinde günde 50-150 mg piridoksin ve kortikosteroidler kullanılmıştır fakat bu tedavi şekli faz III çalışmalarla incelenmemiştir. PPE’yi önlemek ve tedavi etmek için diğer stratejiler arasında CAELYX uygulamasından 4 veya 7 gün sonra başlayarak el ve ayaklara soğuk su uygulamak {soğuk suya batırma, banyo veya yüzme), aşırı ısı/sıcak sudan koruma ve sıkı çorap, eldiven, ayakkabı giyilmesinden kaçınılması suretiyle el ve ayaklan serin tutmak yer almaktadır. PPE gelişmesi, doz miktarı ve aralıkları ile ilişkili görünmektedir ve doz aralığı 1-2 hafta uzatılarak veya doz düşürülerek azaltılabilir (Bölüm 4.2’e bakınız). Buna karşılık, bu reaksiyon bazı hastalarda şiddetli ve zayıf düşürücü olabilir ve tedavinin kesilmesini gerektirebilir. Över kanseri popülasyonunda diğer sıklıkla görülen yan etkiler, stomatit/mukozit ve bulantı; AIDS-KS hastalarında (her 2 haftada bir 20 mg/m2) miyelosupresyondur (çoğunlukla lökopeni şeklinde).

Över kanserli hastalar: Klinik çalışmalarda över kanserli 512 hasta (876 solid tümör hastasının bir alt grubu) 50 mg/m" CAELYX ile tedavi edilmiştir (CAELYX ile tedavi edilen hastaların %5’inden fazlasında görülen yan etkiler için tabloya bakınız).

Över Kanseri Klinik Araştırmalarında Bildirilen Tedaviye Bağlı İstenmeyen Etkiler (50 mg/m2, 4 haftada bir) (Caelyx tedavisindeki hastalar)

Şiddet Derecesi ve MedDRA Sistem Organ Sınıfına Göre CIOMS III sıklık kategorilerine göre;

Sistem organ sınıflarına göre

Över Kanseri

Tüm Şiddet Dereceleri

Över Kanseri Derece IH/İV

Över Kanseri

Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

Yaygın

Yaygın olmayan

Farenjit

Farenjit

Enfeksiyon oral moniliyazis, herpes zoster, idrar yolu enfeksiyonu

Kan ve lenf

sistemi

hastalıkları

Çok yaygın

Yaygın

Lökopeni. anemi,

nötropeni,

trombositopeni

Nötropeni

Lökopeni. anemi, trombositopeni

Hipokromik anemi

Bağışıklık sistemi hastalıkları

Yaygın

Alerjik reaksiyon

Metabolizma ve

beslenme

hastalıkları

Çok yaygın

Yaygın

Yaygın olmayan

Anoreksi

Anoreksi

Dehidratasyon,

kaşeksi

Psikiyatrik

hastalıklar

Yaygın

Anksiyete, depresyon, uykusuzluk

Sinir sistemi hastalıkları

Yaygın

Yaygın olmayan

Parestezi, somnolans

Parestezi, somnolans

Baş ağrısı, baş dönmesi, nöropati, hipertoni

Göz hastalıkları

Yaygın

Konjuktivit

Kardiyak

hastalıklar

Yaygın

Kardiyovasküler

bozukluk

Vasküler

hastalıklar

Yaygın

Vazodilatasyon

Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar

Yaygın

Dispne, öksürük artışı

Gastrointestinal

hastalıklar

Çok yaygın

Yaygın

Yaygın olmayan

Konstipasyon, diyare, bulantı, stomatit, kusma

Abdominal ağrı, dispepsi, ağızda ülser oluşumu

Bulantı, stomatit, kusma, abdominal ağrı, diyare

Konstipasyon, dispepsi, ağızda ülser oluşumu

Ağızda ülser oluşumu, özofajit, bulantı ve kusma, gastrit, disfaji, ağız kuruluğu,

bağırsaklarda aşırı gaz, diş eti iltihabı, tat almada bozukluk

Deri ve deri altı doku hastalıkları

Çok yaygın

Yaygın

PPE*, alopesi, döküntü

Deride kuruma, deride renk değişikliği

PPE*

Alopesi, döküntü

Vesikülobüllöz döküntü, kaşıntı, exfolyatif dermatit, deri bozukluğu, makülopapüler döküntü, terleme, akne, deride ülserler

Kas-iskelet bozukluktan, bağ doku ve kemik hastalıkları

Yaygın

Sırt ağrısı, miyalji

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

Yaygın

Dizüri

tireme sistemi ve meme hastalıkları

Yaygın

Vajinit

Genel

bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Çok yaygın

Y aygın

Yaygın olmayan

Asteni, müköz membran bozuklukları

Ateş, ağrı

Asteni, müköz membran bozuklukları, ağn

Ateş

Ürperme/titremeler, göğüs ağnsı, kırıklık hissi, periferik ödem

Araştırmalar

Y aygın

Kilo kaybı

* palmar-plantar eritrodisestezi

Miyelosupresyon çoğunlukla hafif ve orta derecede ve kontrol edilebilirdir. Lökopeniye bağlı sepsis seyrek olarak gözlenmiştir (% 1). Büyüme faktörü desteğine nadir olarak (<%5) ve transfüzyon desteğine hastaların yaklaşık % 15’inde ihtiyaç duyulmuştur (Pozoloji ve kullanım yöntemi’ne bakınız).

Över kanserli 410 hastadan oluşan alt grupta, CAELYX ile sürdürülen klinik araştırmalarda ortaya çıkan klinik olarak anlamlı laboratuar anormallikleri, total bilirubinde (genellikle karaciğer metastazı olan hastalarda) (%5) ve serum kreatinin düzeyinde (%5) artışları içermiştir. AST’de yükselmeler daha az sıklıkta bildirilmiştir (<%1).

Solid tümör hastaları: Esas olarak solid tümörlü 929 hastadan oluşan daha geniş bir grupta hastalar her 4 haftada bir 50 mg/m’ dozunda CAELYX ile tedavi edilmiş ve güvenlik profili ile advers etki insidansı, pivotal över kanseri çalışmalarının sonuçlarıyla karşılaştırılabilir bulunmuştur.

AIDS-KS hastaları: 20 mg/m2 dozunda CAELYX ile tedavi edilen AIDS-KS hastaları ile yapılan klinik çalışmalarda, CAELYX’e bağlı olduğu düşünülen, en sık görülen yan etkinin, hastalann yaklaşık yarısında gözlenen miyelosupresyon olduğu görülmüştür.

Lökopeni, bu popülasyonda CAELYX ile en sık karşılaşılan istenmeyen etkidir; nötropeni, anemi ve trombositopeni gözlenmiştir. Bu etkiler, tedavinin erken dönemlerinde ortaya çıkabilir. Hematolojik toksisite doz azaltılmasını, tedavinin askıya alınmasını ya da geciktirilmesini gerektirebilir. Hastalarda mutlak nötrofıl sayımı <l,000/mm3 ve/veya trombosit sayımı <50.000/mm olduğunda, CAELYX tedavisi geçici olarak durdurulmalıdır. Daha sonraki sikluslarda mutlak nötrofil sayımı < 1,000/m m’ düştüğünde, kan sayımını desteklemek amacıyla eş zamanlı tedavi olarak G-CSF (ya da GM-CSF) verilebilir. Över kanseri hastalarında hematolojik toksisite, AIDS-KS hastalarındakinden daha az şiddetlidir (yukarıdaki över kanseri hastaları bölümüne bakınız).

CAELYX klinik çalışmalarında respiratuar yan etkiler sıklıkla ortaya çıkmıştır; bu reaksiyonlar AIDS popülasyonundaki fırsatçı infeksiyonlara bağlı olabilir. AIDS-KS hastalarında CAELYX uygulamasından sonra fırsatçı infeksiyonlar gözlenir; bu reaksiyonlar, HlV’e bağlı immün yetmezliği olan hastalarda sıklıkla gözlenmektedir. Klinik çalışmalarda en sık gözlenen fırsatçı infeksiyonlar, kandidiyazis, sitomegalovirus, herpes simpleks, Pneumoofstis carinii pnömonisi ve mycobacterium avium kompleksi olmuştur.

AIDS-KS hastalarında gözlenen istenmeyen etkiler, CIOMS
III
sıklık kategorilerine göre aşağıdaki gibidir; Çok yaygın (>1/10); yaygın <>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1,000 ila <1/100); seyrek (>1/10,000 ila <1/1,000); çok seyrek (<1/10,000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar:

Yaygın: Oral moniliyazis

Kan ve lenfatik sistemi hastalıkları:

Çok yaygın: Nötropeni. anemi, lökopeni Yaygın: Trombositopeni

Yaygın: Anoreksi

Psikiyatrik hastalıklar:

Yaygın olmayan: Konfüzyon

Sinir sistemi hastalıkları:

Yaygın: Baş dönmesi Yaygın olmayan: Parestezi

Göz hastalıkları:

Yaygın: Retinit

Vasküler hastalıklar:

Yaygın: Vazodilatasyon

Solunum, göğüs hastalıktan ve mediastinal hastalıklar:

Yaygın: Dispne

Gastrointestinal hastalıklar:

Çok yaygın: Bulantı

Yaygın: Diyare, stomatit, kusma, ağızda ülserasyon, abdominal ağn, glossit. konstipasyon. bulantı ve kusma

Deri ve derialtı dokusu hastalıkları:

Yaygın: Alopesi, döküntü

Yaygın olmayan: Palmar-plantar eritrodisestezi (PPE)

Yaygın: Asteni, ateş, infüzyona bağlı akut reaksiyonlar

Araştırmalar:

Yaygın: Kilo kaybı

Daha az sıklıkla (< 9c5) gözlenen diğer istenmeyen etkiler, anafılaktik reaksiyonlar dahil olmak üzere aşırı duyarlılık reaksiyonlarından oluşmaktadır. Pazarlama sonrası dönemde bu popülasyonda ender olarak büllöz erüpsiyonlar bildirilmiştir.

Sık olarak (> %5) ortaya çıkan klinik yönden önemli laboratuar anormallikleri, alkali fosfataz, AST ve bilirubin artışlarını içermekteydi ve bunların Caelyx’e değil ama altta yatan hastalığa bağlı oldukları düşünülmüştür. Hemoglobin ve trombosit sayımında azalma daha az sıklıkla (< 9c5) bildirilmiştir. Lökopeniye bağlı sepsis ender olarak (< 9c 1) gözlenmiştir. Bu anormalliklerin bazıları Caelyx’e değil ama altta yatan HIV infeksiyonuna bağlı olarak gelişmiş olabilir.

Tüm hastalar: Solid tümörlü 929 hastadan 100’ünde (9110.8) aşağıdaki şekilde tanımlanan infüzyona bağlı reaksiyon görülmüştür: alerjik reaksiyon, anafılaktoid reaksiyon, astma, yüzde ödem, hipotansiyon, vazodilatasyon, ürtiker, sırt ağrısı, göğüste ağrı, titreme, ateş, hipertansiyon, taşikardi. dispepsi, bulantı, sersemlik, dispne, farenjit, döküntü, kaşıntı, terleme, enjeksiyon yeri reaksiyonları ve ilaç etkileşimleri. Tedaviyi sonlandırma oranı 9c2’dir. AIDS-KS hastalarında infüzyona bağlı reaksiyonlar, yüzde kızarma, nefes darlığı, yüzde ödem, başağrısı, titremeler, sırt ağrısı, göğüste ve boğazda darlık hissi ve/veya hipotansiyon şeklinde olup, 9c5 ile 9c 10 arasında görülmüştür. Çok nadir olarak, infüzyon reaksiyonları ile ilişkili konvülsiyonlar gözlenmiştir. Hastaların tamamında, bu reaksiyonlar esas olarak ilk infüzyon boyunca oluşmuştur. İnfüzyonun geçici olarak durdurulması, bu semptomların genellikle daha ileri tedavi uygulanmaksızın geçmesini sağlamaktadır. Hemen hemen bütün hastalarda, CAELYX tedavisine, bütün semptomlar tekrarlamaksızın kaybolduğunda, yeniden devam edilebilir. İnfüzyon reaksiyonları, ilk tedavi siklusundan sonra ender olarak yeniden ortaya çıkmaktadır ıBölüm 4.2’e bakınız).

Caelyx ile tedavi edilen hastalarda, anemi, trombositopeni, lökopeni ve nadiren febril nötropeni ile birlikte giden miyelosupresyon bildirilmiştir.

Stomatit, sürekli konvansiyonel doksorubisin HCl infüzyonu alan hastalarda rapor edilmiş ve CAELYX alan hastalarda sıklıkla bildirilmiştir. Tedaviyi tamamlayan hastalarda önemli bir etki görülmemiş ve stomatit hastanın yemek yeme yeteneğini etkilemedikçe doz ayarlaması genellikle gerekli olmamıştır. Bu durumda doz aralığı 1-2 hafta uzatılabilir veya doz azaltılabilir.

Konjestif kalp yetmezliğinin insidansmda artış, hayat boyu >450 mg/m’ kümülatif dozlarda

doksorubisin tedavisiyle ya da kardiyak risk faktörü taşıyan hastalarda daha düşük dozlarda

tedaviyle ilişkili bulunmuştur. CAELYX’in 460 mg/m"‘nin üstünde kümülatif dozlarını alan

her on AIDS-KS hastasından dokuzundaki endomiyokard biyopsileri, antrasiklinin yol açtığı

kardiyomiyopatiye dair bir kanıta işaret etmemektedir. AIDS-KS hastalarında CAELYX’in

tavsiye edilen dozları, her iki üç haftada bir 20 mg/m2’dir. AIDS-KS hastaları için kalp

toksisitesinin dikkate alınmasını gerektiren düzeye geldiği kümülatif doz (>400 mg/m’) 40-60

haftalık bir dönem içinde 20’den fazla seans gerektirebilir.

2
2
. Kümülatif antrasiklin dozları CAELYX 509 mg/m - 1680 mg/m olan 8 solid tümör

hastasından endomiyokardiyal biyopsi alınmıştır. Billingham kardiyotoksisite puanı. 0-1.5

derece bulunmuştur. Bu derecelendirme puanı, kardiyotoksisite olmaması ile hafif kardiyak

toksisiteye karşılık gelmektedir.

CAELYX ve doksorubisinin çalışıldığı pivotal faz III çalışmasında 509 hastadan 58’inde (9c 11.4) (her 4 haftada bir 50 mg/nr CAELYX kullanan 10 hastaya karşılık her 3 haftada bir 60 mg/m’ doksorubisin kullanan 48 hasta) tedavi sırasında ve/veya sonrasında protokolde tanımlanan kardiyak toksisite görülmüştür. Protokolde kardiyak toksisite şöyle tanımlanmıştır: İstirahat halinde sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu normal değerler içerisinde iken 20 puan veya daha fazla düşme ya da sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu normalin altında bir değerde iken 10 puan veya daha fazla düşme. CAELYX kullanan ve sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu kriter alınarak tanımlanan, kardiyak toksisitesi olan 10 hastadan hiçbirinde konjestif kalp yetmezliği belirti ve semptomları görülmemiştir. Buna karşılık doksorubisin kullanan ve kardiyak toksisitesi olan 48 hastadan 10’unda konjestif kalp yetmezliği belirti ve semptomları görülmüştür.

2 _

Över kanserli hastaların bir alt-grubunu da içine alan, hayat boyu 1532 mg/m kümülatif

2

antrasiklin dozlarına kadar 50 mg/m /siklus dozunda tedavi görmüş olan solid tümör

2

hastalarında, klinik olarak anlamlı kardiyak disfonksiyon oranı düşüktür. 50 mg/m /siklus CAELYX ile tedavi edilen 418 hastada, başlangıç döneminde ve daha sonra izlemede en az bir kez daha sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) ölçümü yapılmış ve MUGA

sintigrafisi ile değerlendirilmiştir. Bu 418 hasta arasından 88 hastanın kümülatif antrasiklin

2

dozu 400 mg/m ’nin üzerindeydi; bu düzeydeki bir ilaç-teması değeri, konvansiyonel doksorubisin formülasyonunda. kardiyovasküler toksisite riskinde artış ile birliktedir. Bu 88 hastanın yalnızca I3’iinün (% 15) LVEF değerlerinde, başlangıçtaki LVEF değerinin %45 inden daha düşük, ya da bu 20 puan azalma şeklinde tanımlanan, klinik olarak anlamlı en az bir değişiklik bulunuyordu. Bunun dışında sadece I hastada (944 mg/m- kümülatif doz almış olan), konjestif kalp yetmezliğinin klinik semptomları nedeniyle, tedavi sonlandırılmıştır.

Diğer DNA hasarı oluşturan antİneoplastik ajanlarda olduğu gibi, doksorubisin ile kombinasyon tedavisi gören hastalarda sekonder akut miyeloid lösemiler ve miyelodisplaziler bildirilmiştir. Bu nedenle doksorubisin ile tedavi edilen her hasta hematolojik açıdan kontrol edilmelidir.

Ekstravazasyonu takiben lokal nekroz çok nadir görüldüğü halde, CAELYX bir irritan olarak kabul edilmelidir. Hayvan çalışmaları, lipozom formülasyonu şeklindeki doksorubisin HCl verilmesinin, ekstravazasyonun yol açtığı hasar potansiyelini azalttığına işaret etmektedir. Herhangi bir ekstravazasyon belirtisi veya semptomu ortaya çıkarsa (örneğin sızı, eritem), infüzyon derhal kesilmelidir ve başka bir venden tekrar başlanmalıdır. Ekstravazasyon bölgesi üzerine yaklaşık 30 dakika boyunca buz uygulanması, lokal reaksiyonu hafifletmede yardımcı olabilir. CAELYX intramüsküler veya subkutan yolla verilmemelidir.

Radyoterapi nedeniyle deri reaksiyonları meydana gelmiş hastalarda reaksiyonun tekrarlaması, CAELYX kullanımında seyrek olarak meydana gelmiştir.

Caelyx pazara verildikten sonra çok ender olarak, eritema multiforme, Stevens Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz gibi ağır deri hastalıkları bildirilmiştir.

Caelyx ile tedavi edilen hastalarda çok seyrek olarak tromboflebit, venöz tromboz ve pulmoner embolizm gibi venöz tromboembolizm olguları seyrek olarak görülmüştür. Ancak, kanserli hastalarda tromboembolik hastalık riski artmış olduğu için arada bir sebep-sonuç ilişkisinin tanımlanması mümkün değildir:

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Doksorubisin HCl’ün akut doz aşımı, mukozit, lökopeni ve trombositopeni gibi toksik etkilerin şiddetini artırır. Şiddetli kemik iliği supresyonu olan hastada akut doz aşımının tedavisi hastanede, antibiyotik, trombosit ve granülosit transfüzyonu ve mukozit için semptomatik tedaviden oluşur.