ENAPRIL 20 mg 20 tablet Klinik Özellikler
Sandoz İlaç San. ve Tic. A.Ş.
[ 30 December 1899 ]
Sandoz İlaç San. ve Tic. A.Ş.
[ 30 December 1899 ]
ENAPRİL,
• Esansiyel hipertansiyonun tedavisinde,
• Renovasküler hipertansiyonun tedavisinde,
• Semptomatik kalp yetmezliğinin tedavisinde,
• Asemptomatik sol ventrikül disfonksiyonu (ejeksiyon fraksiyonu <35%) olan hastaların semptomatik kalp yetmezliğinin önlenmesinde
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
ENAPRİL’in dozu hasta profili ve kan basıncı cevabına göre kişiselleştirilmelidir. Esansiyel hipertansiyon
Başlangıç dozu, hipertansiyon derecesi ve hastanın durumuna bağlı olarak günde bir kez 5-20 mg’dır. Hafif hipertansiyonda önerilen başlangıç dozu 5-10 mg’dır.
Renin-anjiotensin-aldosteron sistemleri aktive olmuş hastalarda (örneğin renovasküler hipertansiyon hastaları) böbrek fonksiyonları ve kan basıncı ACE inhibisyonuna özellikle duyarlı olabileceğinden, tedaviye düşük bir başlangıç dozu ile (örneğin 5 mg veya daha düşük) başlanmalıdır. Aksi takdirde başlangıç dozunu takiben kan basıncında aşırı bir düşüş gözlenebilir.
ENAPRİL’in başlangıç dozunu takiben semptomatik hipotansiyon ortaya çıkabilir. Bu olasılık, diüretiklerle tedavi edilmekte olan hastalarda daha büyüktür. Bu hastalarda volüm veya tuz eksikliği bulunabileceğinden, dikkatli olunması önerilir. ENAPRİL tedavisine başlamadan, 2-3 gün öncesinden diüretik tedavisi kesilmelidir. Bu mümkün değilse kan basıncı üzerindeki başlangıç etkisini belirlemek amacıyla düşük bir ENAPRİL dozu (5 mg ya da daha az) ile tedaviye başlanmalıdır. Daha sonra dozaj, hastanın durumuna ve gereksinimlerine göre ayarlanmalıdır.
Genel izleme dozu günde 20 mg’dır. Maksimum izleme dozu ise günde 40 mg’a kadar ayarlanabilir.
Kalp yetmezliği/Asemptomatik sol ventrikül disfonksiyonu
ENAPRİL semptomatik kalp yetmezliğinin tedavisinde genellikle diüretiklerle ve uygunsa dijitalis yada beta-blokörlerle birlikte kullanılabilir. Semptomatik kalp yetmezliği veya asemptomatik sol ventrikül disfonksiyonu olan hastalarda ENAPRİL’in başlangıç dozu 2.5 mg’dır ve kan basıncı üzerindeki başlangıç etkisini saptamak için yakın tıbbi gözetim altında uygulanmalıdır. Eğer tedavi iyi tolere edilirse, dozaj, hastanın reaksiyonu gözönüne alınarak giderek artan bir şekilde yavaş yavaş tek ya da ikiye bölünmüş dozlar halinde genel izleme dozu olan 20 mg’a kadar arttırılmalıdır. Bu doz titrasyonu 2 veya 4 haftalık bir sürede gerçekleştirilebileceği gibi klinik görünümün gerekli kıldığı durumlarda daha hızlı da yapılabilir. Kalp yetmezliği ve asemptomatik sol ventrikül yetmezliği olan hastalarda önerilen doz titrasyonu:
Hafta | Doz (mg/gün) |
1 | 1.-3. gün arasında:2.5 mg/gün 4.-7. gün arasında:5 mg/gün (ikiye bölünmüş dozlar halinde) |
2 | 10 mg/gün (tek ya da ikiye bölünmüş dozlar halinde) |
3-4 | 20 mg/gün (tek ya da ikiye bölünmüş dozlar halinde) |
Hipotansiyon ve bunu takiben böbrek yetersizliği (daha nadir) bildirilmiş olduğundan, ENAPRİL ile tedaviye başlamadan önce ve tedaviye başlandıktan sonra kan basıncı ve böbrek fonksiyonları yakından izlenmelidir. Diüretik kullanan hastalarda tedaviye başlamadan önce eğer mümkünse diüretik dozu azaltılmalı ya da gerekliyse geçici olarak tedaviden çekilmelidir. ENAPRİL’in başlangıç dozundan sonra hipotansiyon görülmesi kronik ENAPRİL tedavisi esnasında da hipotansiyonun süreceği anlamına gelmez ve ilacın sürekli kullanımına engel değildir. Aynı zamanda serum potasyumu da monitorize edilmelidir.
Uygulama şekli:
ENAPRİL tabletin emilimi yiyeceklerden etkilenmediğinden, yemek öncesinde, sırasında veya sonrasında yeterli miktarda sıvı ile oral yolla alınır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler: Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer yetmezliği olan hastalarda doz ayarlamasına gerek yoktur.
Böbrek yetmezliği:
Genelde, ENAPRİL uygulamaları arasındaki süre uzatılmalı ve/veya dozaj azaltılmalıdır.
Kreatinin klerensi(CrCL) | Başlangıç dozu (mg/gün) |
mL/dak | |
30< CrCL <80 mL/dak (hafif | 5-10 mg |
bozukluk) | |
10< CrCL <30 mL/dak (orta | 2.5 mg |
bozukluk) | |
CrCL <10 mL/dak (şiddetli | 2.5 mg diyaliz günlerinde* |
bozukluk) |
*Enaprilat diyalize edilebilir. Diyaliz günleri dışında, dozaj kan basıncı yanıtına göre ayarlanmalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
Tablet yutabilen çocuklarda doz, hastanın gereksinimleri ve kan basıncı profiline göre ayarlanmalıdır. 20-50 kilo arasındaki çocuklarda önerilen başlangıç dozu günde bir kez 2.5 mg, 50 kilodan daha ağır çocuklarda ise günde bir kez 5 mg’dır. Maksimum doz ise 20-50 kilo arasındaki çocuklarda günde bir kez 20 mg, 50 kilodan daha ağır çocuklarda ise günde bir kez 40 mg’dır. ENAPRİL, yenidoğanlar ve glomerüler filtrasyon hızı <30 mL/dak/1.73 m2 olan çocuk hastalarda hiç bir veri olmadığından önerilmez.
Geriyatrik popülasyon:
• Enalaprile ya da bu ürünün herhangi bir bileşenine aşırı duyarlılığı olan hastalarda,
• Daha önce bir anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörü tedavisi ile ilişkili anjionörotik ödem öyküsü bulunan hastalarda,
• Kalıtsal veya idiyopatik anjiyoödemi olan hastalarda
Semptomatik hipotansiyon
Komplikasyonsuz hipertansif hastalarda semptomatik hipotansiyon nadiren görülmüştür. ENAPRİL tedavisi gören hipertansif hastalarda hipotansiyon olasılığı; diüretik tedavisi, diyetle tuz kısıtlaması, diyaliz, diyare ya da kusma gibi nedenlerle volüm azalması olanlarda daha yüksektir. Aynı zamanda böbrek yetersizliği olan ya da olmayan konjestif kalp yetmezliği bulunan hastalarda semptomatik hipotansiyon riski artmış olarak gözlenmiştir. Bu olasılık, yüksek dozlarda loop diüretikleri kullanılması, hiponatremi veya fonksiyonel böbrek bozukluğunun da yansıttığı gibi, kalp yetmezliği daha şiddetli olan hastalarda daha yüksektir. Bu hastalarda tedavi tıbbi gözetim altında başlatılmalı ve ENAPRİL ve/veya diüretik dozu her ayarlandığında hastalar yakından izlenmelidir. Kan basıncındaki aşırı bir düşmenin miyokard infarktüsüne ya da serebrovasküler aksidana yol açabileceği iskemik kalp hastalığı ya da serebrovasküler hastalığı olan hastalara da aynı yaklaşım uygulanabilir.
Eğer hipotansiyon ortaya çıkarsa hasta sırtüstü yatmalı ve eğer gerekliyse intravenöz yolla fizyolojik serum infüzyonu yapılmalıdır. Geçici hipotansif bir yanıt daha sonraki dozlar için kontrendikasyon değildir. Kan basıncı volüm genişlemesiyle bir kez yükseldikten sonra, bu dozlar genellikle zorluk çıkmadan uygulanabilir.
Kan basıncı normal ya da düşük olan konjestif kalp yetmezliği bulunan bazı hastalarda ENAPRİL tedavisi ile sistemik kan basıncı daha da düşebilir. Bu etki öngörülür ve genellikle tedaviyi kesmek için bir neden değildir. Eğer hipotansiyon semptomatik hale gelirse, ENAPRİL ve/veya diüretik tedavilerinin dozunda bir azaltma yapmak ve/veya kesmek gerekebilir.
Aortik stenoz/hipertrofik kardiyomiyopati
Sol ventrikülün çıkış yolunda obstrüksiyonu olan hastalara, tüm vazodilatörler gibi ACE inhibitörleride dikkatli verilmelidir.
Böbrek fonksiyon bozukluğu
ACE inhibitörleri ile tedaviye başlanmasının ardından ortaya çıkan hipotansiyon, böbrek fonksiyon bozukluğunun daha da artmasına neden olabilir. Bu durumda, genellikle geri döndürülebilen akut böbrek yetersizliği görüldüğü bildirilmiştir.
). Bilateral böbrek arteri stenozu ya da tek böbrekli olup renal arter stenozu bulunan bazı hastalarda, tedavinin kesilmesiyle ortadan kalkan kan üresi ve serum kreatinin düzeylerinde artışlar görülmüştür. Bu olay daha çok böbrek yetersizliği olan hastalarda görülmüştür. Görünürde böbrek hastalığı bulunmayan bazı hastalarda, ENAPRİL’in bir diüretikle birlikte verilmesi halinde, genellikle hafif ve geçici olan kan üresi ve serum kreatinin artışları görülmüştür. Doz azaltımı ve/veya diüretik ve/veya ENAPRİL’in kesilmesi gerekebilir.
Karaciğer yetmezliği
Nadiren, ACE inhibitörleri kolestatik sarılık ile başlayan fulminan hepatik nekrozla devam eden ve bazen ölümle sonuçlanan sendromlarla ilişkilendirilmiştir. Bu sendromun mekanizması bilinmemektedir. Sarılık gelişen ve hepatik enzimleri yükselen hastalarda ACE inhibitörü kullanımına devam edilmemeli ve gerekli tıbbi gözetim başlatılmalıdır.
Nötropeni/Agranülositoz
ACE inhibitörleriyle tedavi edilen hastalarda nötropeni/agranülositoz, trombositopeni ve anemi bildirilmiştir. Normal böbrek fonksiyonları olan ve başka komplikasyonu olmayan hastalarda nötropeni nadir görülür. Enalapril immünosüpresif tedavi alan, ve allopurinol ya da prokainamid kullanan hastalarda çok dikkatli kullanılmalıdır. Bu hastalarda yoğun antibiyotik tedavisine bile cevap vermeyen enfeksiyon vakaları gözlenmiştir. Enalapril’in bu hastalarda kullanılması durumunda lökosit sayısı periyodik olarak kontrol edilmeli ve hastalara herhangi bir enfeksiyon belirtisini anında doktorlarına bildirmeleri anlatılmalıdır.
Aşırı duyarlılık/ Anjiyonörotik ödem
Aralarında ENAPRİL’in de bulunduğu anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri ile tedavi edilen hastalarda ender olarak yüz, ekstremiteler, dudaklar, dil, glottis ve/veya larenkste anjiyonörotik ödem geliştiği bildirilmiştir. Bu durum tedavinin herhangi bir anında ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda ENAPRİL hemen kesilmeli ve şişlik ortadan kalkıncaya dek hasta dikkatle gözlenmelidir. Şişmenin yalnızca yüz ve dudaklarla sınırlı kaldığı durumlar genellikle tedavi gerektirmeksizin düzelmekle birlikte, semptomların giderilmesinde antihistaminikler yararlı olmuştur.
Larenks ödemi ile birlikte, anjiyonörotik ödem ölümle sonuçlanabilir. Dil, glottis veya larenskin havayolunun kapanmasına yol açabilecek şekilde olaya katılması halinde uygun bir tedavi, örneğin, deri altına hemen 1:1000’lik epinefrin solüsyonu (0.3 mL ila 0.5 mL) uygulanmalıdır.
ACE inhibitörü alan siyah hastalarda beyazlara oranla daha yüksek insidansda anjiyoödem bildirilmiştir.
ACE inhibitörü tedavisi ile ilgili olmayan bir anjiyoödem öyküsü olan hastalar da, ACE inhibitörü kullanırken artmış anjiyoödem riski altında olabilirler.
Hymenoptera (arı, karınca vs. böcek sınıfı) sokması sırasında anafilaktoid reaksiyonlar Hymentoptera sokması sırasında ACE inhibitörü alan hastalarda nadiren yaşamı tehdit edici anaflaktoid reaksiyonlar gözlemlenmiştir. Bu reaksiyonlar ACE inhibitörü tedavisine geçici ara verilerek önlenebilir.
Hemodiyaliz hastaları
High-flux membranları (örn. AN 69) ile diyalize edilirken birlikte ACE inhibitörü kullanan hastalarda anafilaktoid reaksiyonlar bildirilmiştir. Bu nedenle, bu hastalarda bu özellikteki membranların kullanılmaması veya başka sınıf bir hipertansif ajan kullanılması tavsiye edilir.
Diyabetik hastalar
ACE inhibitörü tedavisinin ilk bir ayında oral antidiyabetik ajanlar yada insulin kullanan diyabetik hastaların glisemik kontrolü dikkatli bir şekilde yapılmalıdır.
Öksürük
ACE inhibitörleri kullanımı ile öksürük bildirimleri vardır. Bu öksürük karakteristik olarak nonproduktif ve inatçıdır, ancak tedavinin sonlandırılmasıyla kaybolur. Öksürüğün ayırıcı tanısında ACE-inhibitörüne bağlı öksürük de göz önünde tutulmalıdır.
Cerrahi/Anestezi
Büyük ameliyatlar sırasında ya da hipotansiyona yol açan ilaçlarla anestezi alan hastalarda enalapril, kompensatuvar renin salımına bağlı sekonder anjiyotensin II oluşumunu engeller. Eğer hipotansiyon ortaya çıkarsa ve bu mekanizmayla olduğu düşünülürse, hacim genişletilerek düzeltilebilir.
Serum potasyumu
Aralarında ENAPRİL’in de bulunduğu anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri ile tedavi edilen hastalarda serum potasyumu değerlerinde yükselme gözlenmiştir.
Klinik çalışmalarda, potasyum genellikle normal sınırlar içinde kalmıştır. 48 haftaya ulaşan sürelerle tek başına ENAPRİL ile tedavi edilen hipertansif hastalarda, serum potasyumunda ortalama yaklaşık 0.2 mEq/L yükselme gözlenmiştir.
ENAPRİL ile birlikte tiazid diüretiği ile tedavi edilen hastalarda diüretiğin potasyum kaybettirici etkisi enalaprilin etkisi ile önlenir.
Potasyum tutucu diüretikler yada potasyum destekleri
Hiperkalemi gelişmesindeki risk faktörleri arasında böbrek yetersizliği, diabetes mellitus ve potasyum tutucu diüretiklerin (örneğin spironolakton, triamteren ya da amilorid), potasyum desteğinin veya potasyum içeren tuzların birlikte kullanılması bulunur. Potasyum desteğinin, potasyum-tutucu diüretiklerin ve potasyum içeren tuzların, özellikle böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda kullanılması serum potasyumunda anlamlı bir artışa yol açabilir. Eğer yukarıdaki ilaçların ENAPRİL ile birlikte kullanılması uygun görülüyorsa, dikkatle ve serum potasyumu sık sık ölçülerek kullanılmalıdır.
Diüretikler (Tiazid ve kıvrım diüretikleri)
Yüksek doz diüretiklerle tedavi edilen hastalarda volüm veya tuz eksikliği bulunabileceğinden bu hastalarda enalapril tedavisinin başlamasıyla hipotansiyon oluşabilir. Bu hipotansif etki diüretiklerin kullanımının kesilmesi, volüm artışının sağlanması veya düşük bir enalapril dozunun tercih edilmesiyle azaltılabilir.
Diğer antihipertansif ajanlar
ENAPRİL, diğer antihipertansif tedavilerle birlikte verildiğinde aditif bir etki ortaya çıkabilir.
Lityum
Lityum ve ACE inhibitörlerinin beraber uygulanması sonrasında geri dönüştürülebilir yükselmiş serum lityum konsantrasyonları ve lityum toksisitesi belirtilmiştir. Enalaprilin lityum ile beraber kullanımı tavsiye edilmemektedir, fakat bu kombinasyon gerekli ise serum lityum düzeyleri dikkatle izlenmelidir.
Trisiklik antidepresanlar/ Antipiskotikler/ Anestetikler/ Narkotikler
ACE inhibitörlerinin ve bu ilaçların beraber kullanımı sonucunda hipotansiyon görülebilir.
Non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlar
NSAİİ’lerin kronik kullanımı ACE inhibitörlerinin antihipertansif etkilerinin azalmasına yol açabilir. Kompromize renal fonksiyonu olan bazı hastalar, non-steroid antienflamatuvar ilaçlarla birlikte ACE inhibitörleriyle tedavi edildiğinde renal fonksiyonun ilerde kötüleşmesiyle sonuçlanabilir.
Sempatomimetikler
Bu ilaçlar ACE inhibitörlerinin antihipertansif etkilerini azaltabilirler. Antidiyabetikler
ACE inhibitörlerinin ve antidiyabetik ajanların birlikte verilmesi hipoglisemik riski arttırabilir. Bu risk, ajanların beraber kullanılmasının ilk bir haftasında ve renal yetmezliği olan hastalarda daha sık görülebilir.
Alkol
Alkol ACE inhibitörlerinin hipotansif etkilerini arttırır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon:
Genel Tavsiye
Gebelik kategorisi: C (ilk trimester) ve D (ikinci ve üçüncü trimester)
Gebelikte ENAPRİL kullanımı önerilmez. Gebelik saptandığında, ENAPRİL eğer anne için hayat kurtarıcı bir önem taşıyorsa, mümkün olan en kısa zamanda kesilmelidir.
ACE inhibitörleri gebe kadınlarda ikinci ve üçüncü trimesterde kullanıldıklarında fetal ve neonatal morbidite ve mortaliteye neden olabilirler. Bu dönemde ACE inhibitörlerinin kullanımı yenidoğanda hipotansiyon, böbrek yetmezliği, hiperkalemi ve/veya kafatası hipoplazisini içeren fetal ve neonatal hasarlarla ilişkili bulunmuştur. Fetal renal fonksiyonun azaldığını düşündüren maternal oligohidramniyoz oluşmuştur ve ekstremite kontraktürleri, kraniyofasiyal deformasyonlar ve hipoplastik akciğer gelişimi ile sonuçlanabilir. Eğer RENİTEC kullanılmış ise fetuse oluşabilecek potansiyel zararlar konusunda hasta bilgilendirilmelidir.
Embriyo ve fetusa olabilecek bu istenmeyen etkilerin, birinci trimesterde intrauterin ACE inhibitörüne maruz kalınmasında ortaya çıkmadığı görülmektedir. Gebelik sırasında ACE inhibitörü kullanılması gereken nadir olgularda, intraamniotik ortamın ve gelişim geriliğinin değerlendirilmesi amacıyla ultrasonik inceleme serileri gerçekleştirilmelidir. Oligohidramniyoz saptanırsa; eğer anne için hayat kurtarıcı bir öneme sahip değilse ENAPRİL kullanımı kesilmelidir. Hasta ve doktorların bilmesi gereken önemli bir nokta da; fetusta irreversibl hasar meydana gelmesiyle oligohidramniyozun ortaya çıkabileceğidir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Hamile kalmayı planlayan kadınlar, enalapril kullanmayı kesmelidirler. Çocuk doğurma yaşında olan kadınlar potensiyel riskler konusunda bilgilendirilmelidir ve detaylı bireysel risk ve fayda değerlendirmesi yapıldıktan sonra ilaç verilmelidir.
Anneleri ENAPRİL kullanmış bebekler; hipotansiyon, oligüri ve hiperkalemi açısından yakın olarak izlenmelidirler. Plasentadan geçen enalaprilin neonatal dolaşımdan periton diyalizi ile temizlenmesi klinik yararlara sahiptir ve teorik olarak kan değişimi ile de temizlenebilir.
Laktasyon dönemi
Enalapril ve enalaprilat eser miktarlarda anne sütüne geçebilmektedirler; emziren bir anneye ENAPRİL verilirse dikkatli olunmalıdır.
Üreme yeteneği / Fertilite
Listelenen advers etkiler organ sistemlerine ve sıklıklarına göredir. Sıklıklar şu şekilde tanımlanmaktadır:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila <1/100); seyrek (> 1/10.000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Kan ve lenf sistemi bozuklukları
Yaygın olmayan: Anemi (aplastik ve hemolitik)
Seyrek:Nötropeni, hemoglobin ve hematokrit değerlerinde azalma, trombositopeni, agranülositoz, kemik iliği depresyonu, pansitopeni, lenfadenopati, otoimmün hastalıklar
Metabolizma ve beslenme bozuklukları
, diyabetik hastalar)
Sinir sistemi bozuklukları
Yaygın: Baş ağrısı, depresyon
Yaygın olmayan: Bitkinlik, uykusuzluk, somnolans, konfüzyon, parestezi, vertigo Seyrek: Uyku bozuklukları
Göz bozuklukları
Çok yaygın: Bulanık görme
Kardiyak bozukluklar
Yaygın: Hipotansiyon, senkop, risk taşıyan hastalarda aşırı hipotansiyon kaynaklı miyokardiyal enfarktüs, göğüs ağrısı, ritim bozuklukları, taşikardi Yaygın olmayan: Ortostatik hipotansiyon, çarpıntı Seyrek: Raynaud sendromu
Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal bozukluklar
Çok yaygın: Öksürük Yaygın: Dispne
Yaygın olmayan: Burun akıntısı, boğaz ağrısı, bronkospazm ve astım Seyrek:Rinit, alerjik alveolit/ özonofilik pnömoni
Gastrointestinal bozukluklar
Çok yaygın: Bulantı
Yaygın: Diyare, karın ağrısı, tat duyusunda değişikler
Yaygın olmayan: İleus, pankreatit, kusma, dispepsi, konstipasyon, anoreksi, ağız kuruluğu, kolestaz, peptik ülser Seyrek: Glossit
Çok seyrek: İnce barsak anjiyoödemi
Hepatobiliyer bozukluklar
Seyrek: Karaciğer yetmezliği, hepatit
Deri ve deri altı doku bozuklukları
Yaygın olmayan:Ürtiker, alopesi, püriritus
Seyrek:Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekroz, pemfigus, eritroderma
Böbrek ve idrar yolu bozuklukları
Yaygın olmayan: Renal disfonksiyon, renal yetmezlik, proteinüri Seyrek:Oliguri
Üreme sistemi ve meme bozuklukları
Yaygın olmayan: İmpotens Seyrek: Meme hacminde büyüme
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Çok yaygın: Asteni Yaygın: Yorgunluk
Yaygın olmayan: Kas krampları, yüzde kızarma, ateş, kulak çınlaması
Araştırmalar
Yaygın: Hiperkalemi, serum creatininde artış
Yaygın olmayan: Kan üre seviyesinde artış, hiponatremi
İnsanlarda doz aşımı ile ilgili sınırlı bilgi bulunmaktadır. Dozaşımının en belirgin bulgusu tablet alımından yaklaşık altı saat sonra başlayan ve renin anjiyotensin sistemi blokajı ile birlikte görülen hipotansiyon ve stupordur. Böbrek yetmezliği, hipervantilasyon, böbrek yetmezliği, taşikardi, çarpıntı, bradikardi, baş dönmesi ve öksürük diğer doz aşımı semptomlarıdır. 300 mg ve 440 mg enalapril alımından sonra serum enalaprilat düzeylerinin terapotik dozların sırasıyla 100 ve 200 kat üstüne çıktığı gözlenmiştir. Doz aşımının önerilen tedavisi fizyolojik serum solüsyonunun intravenöz infüzyonudur. İlaç alınalı çok olmamışsa hasta kusturulur. Enalaprilat, dolaşımdan hemodiyaliz ile uzaklaştırılabilir.