FAVERIN 100 mg 30 tablet Klinik Özellikler
Abbott Laboratuvarları İthalat İhracat Tic. Ltd. Şti.
[ 17 November 2011 ]
Abbott Laboratuvarları İthalat İhracat Tic. Ltd. Şti.
[ 17 November 2011 ]
Major depresif bozukluğun tedavisinde
Yetişkinler:
Tavsiye edilen doz günlük 100 mg'dır. Akşamları bir defada alınan 50 mg veya 100 mg'lık dozlar ile başlanmalıdır. Tedavinin başlamasından sonra 3-4 hafta içinde ve daha sonra klinik değerlendirmede ihtiyaç duyulması halinde doz gözden geçirilmeli ve ayarlanmalıdır. Daha yüksek dozlarda istenmeyen etki potansiyelinin artabilmesine rağmen, tavsiye edilen dozun birkaç hafta uygulanmasından sonra yetersiz yanıt alınması durumunda, bazı hastalarda günde maksimum 300 mg'a kadar kademeli olarak artırılan doz faydalı olabilir (bakınız bölüm 5.1). 150 mg'a kadar olan dozlar tercihen akşam olmak üzere tek doz halinde verilebilir. 150 mg'dan fazla olan toplam günlük dozun 2 veya 3'e bölünerek verilmesi tavsiye edilmektedir. Hastanın etkili en düşük dozu almasını sağlayacak şekilde bireysel doz ayarlamaları dikkatlice yapılmalıdır.
Depresyon hastaları, semptomlardan tamamen kurtulmaları için en az 6 ay olmak üzere yeterli bir süre boyunca tedavi edilmelidir.
Obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde:
Yetişkinler:
Tavsiye edilen doz günlük 100-300 mg'dır. Başlangıç olarak günlük 50 mg'lık doz önerilir. Daha yüksek dozlarda istenmeyen etki potansiyelinin artabilmesine rağmen, tavsiye edilen dozun birkaç hafta verilmesinden sonra yetersiz yanıt alınması durumunda, bazı hastalarda günde maksimum 300 mg'a kadar kademeli olarak artırılan doz faydalı olabilir (bakınız bölüm 5.1). 150 mg'a kadar olan dozlar tercihen akşam olmak üzere tek doz halinde verilebilir. 150 mg'dan fazla olan toplam günlük dozun 2 veya 3'e bölünerek verilmesi tavsiye edilmektedir. Terapötik yanıt iyi ise, tedaviye hastaya göre ayarlanmış dozlarda devam edilebilir.
Obsesif kompulsif bozukluk durumunda FAVERİN tedavisine ne kadar süreyle devam edileceği konusu sistematik olarak araştırılmamasına rağmen, hastalığın kronik niteliği nedeniyle yanıt alınan hastalarda tedaviye 10 haftadan daha sonra da devam edilmesi mantıklı bir yaklaşım olacaktır. Hastanın etkili en düşük dozu almasını sağlayacak şekilde bireysel doz ayarlamaları dikkatlice yapılmalıdır. Düzenli aralarla tedaviye devam edip etmeme konusu değerlendirilmelidir. Bazı hekimler ilaç tedavisine iyi yanıt veren hastalarda, ilaç tedavisi ile birlikte bilişsel davranışçı psikoterapi yapılmasını gerekli bulmaktadır. Obsesif kompulsif bozuklukta uzun dönemli (24 haftadan fazla) etkililik kanıtlanmamıştır.
Fluvoksamin tedavisinin kesilmesiyle görülen kesilme semptomları:
Tedavi aniden kesilmemelidir. Fluvoksamin ile yapılan tedavi kesilirken, kesilme reaksiyonları riskinin azaltılması için en az bir veya iki haftalık bir dönem boyunca doz kademeli olarak azaltılmalıdır (bakınız bölüm 4.4 ve 4.8). Dozun düşürülmesi veya tedavinin kesilmesinden sonra tolere edilemeyen semptomların ortaya çıkması halinde, daha önce uygulanan doza dönülmesi düşünülmelidir. Hekim daha sonra, daha kademeli olmak üzere dozu azaltmaya devam edebilir.
Uygulama şekli:
Tabletler çiğnenmeden bir miktar su ile yutulmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler :
Böbrek/ Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer ve böbrek yetmezliği olan hastalarda düşük dozlarda başlanmalı ve tedavi sırasında hastalar dikkatle izlenmelidir.
Pediyatrik popülasyon:
Depresyon tedavisinde:
FAVERİN, majör depresif bozukluğun tedavisinde 18 yaş altındaki çocuklarda ve adolesanlarda kullanılmamalıdır. Pediyatrik majör depresif bozukluğun tedavisinde FAVERİN' in etkililiği ve güvenliliği belirlenmemiştir (bakınız bölüm 4.4).
Obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde:
8 yaşın üzerindeki çocuklarda ve adolesanlarda, 10 hafta boyunca günde iki kez 100 mg'a kadar olan dozda veriler sınırlıdır. Başlangıç dozu günde 25 mg'dır. Etkili doza ulaşılana kadar, doz, hasta tarafından tolere edilebiliyorsa her 4-7 günde bir 25 mg'lık artışlarla artırılır. Çocuklardaki maksimum doz günde 200 mg'ı geçmemelidir (Daha fazla bilgi için bkz. Bölüm 5.1 ve 5.2). 50 mg'dan fazla toplam günlük dozun ikiye bölünerek verilmesi tavsiye edilmektedir. İkiye bölünen dozların eşit olmaması halinde, daha büyük olan doz yatmadan önce verilmelidir.
Geriyatrik popülasyon:
Yaşlılarda elde edilen veriler, normal günlük dozlarda, genç hastalara kıyasla klinik açıdan önemli farklılıkları işaret etmemektedir. Yine de, yaşlılarda yüksek dozlara geçiş daha yavaş olmalı ve dozlama her zaman dikkatle yapılmalıdır.
FAVERİN tabletin tizanidin ve monoaminoksidaz inhibitörü ilaçlarla (MAOI) birlikte kullanımı kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5).
İntihar/intihar düşüncesi veya klinik kötüleşme
Depresyonlu hastalarda, intihar düşüncesi, kendine zarar verme ve intihara ilişkin artmış bir risk söz konusudur (intihar-ilişkili davranışlar). Bu risk, hastalıkta önemli derecede bir düzelme oluşana kadar devam edebilir. Eğer tedavinin ilk birkaç haftasında veya daha sonra bir gelişme gözlenmezse, iyileşme görülünceye kadar hasta yakından izlenmelilerdir. Klinik deneyimler genel olarak intihar riskinin, iyileşmenin erken safhalarında artabileceğini göstermektedir.
Fluvoksaminin reçete edildiği diğer psikiyatrik durumlarda da intihara girişim riski artabilir. İntihar eğilimi ayrıca, major depresif bozuklukla ilişkili olabilir. Bu nedenle, majör depresif bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken alınan önlemler, diğer psikiyatrik bozuklukları olan hastalar tedavi edilirken de alınmalıdır.
İntihar girişimi hikayesi bulunan hastaların veya önemli derecede intihar fikri taşıdığını gösteren kişilerin, tedavi başlamadan önce intihar düşüncesi veya girişimi açısından daha büyük bir risk altında oldukları bilinmektedir ve tedavi sırasında dikkatlice izlenmelidir.
Genç Yetişkinler (18-24 yaş arası)
Antidepresan ilaçların psikiyatrik rahatsızlığı olan yetişkin hastalarda kullanımına ilişkin plasebo-kontrollü klinik araştırmalara ait bir meta analiz, 25 yaşın altındaki hastalarda antidepresanlarla tedavinin, plasebo ile kıyaslandığında, intiharla ilişkili davranışlar açısından artmış bir risk taşıdığını göstermiştir.
Hastaların yakından izlenmesi ve özellikle yüksek risk altında olanların, özellikle tedavinin erken safhasında ve doz değişikliklerinden sonra ek bir ilaç tedavisi alması gereklidir.
Hastalar (ve hastaların bakımını yapanlar), klinik açıdan herhangi bir kötüleşme, intiharla ilgili davranış veya düşünceler ve davranışlardaki alışıldık olmayan değişikliklerin izlenmesi ve bu semptomların açığa çıkması durumunda acilen tıbbi destek almaları gerektiği konusunda uyarılmalıdır.
Pediyatrik popülasyon
FAVERİN obsesif kompulsif bozukluk dışında, 18 yaş altındaki adolesanların ve çocukların tedavisinde kullanılmamalıdır. Yapılan karşılaştırmalı klinik çalışmalarda intihar ilişkili davranışlar (intihar girişimi ve intihar düşüncesi) ve düşmanlık duygusu (ağırlıklı olarak agresyon, muhalif davranışlar ve kızgınlık) antidepresanlarla tedavi edilenlerde, plasebo ile tedavi edilen adolesanlar ve çocuklardan daha yüksek sıklıkta gözlenmiştir. Buna rağmen, klinik gereklilik olarak tedavi kararı alındığında, intihar semptomlarının ortaya çıkması açısından hasta dikkatle izlenmelidir.
Buna ek olarak, çocuklarda ve adolesanlarda büyüme, olgunlaşma ve bilişsel davranış gelişimine ilişkin uzun dönemli güvenilirlik verisi bulunmamaktadır.
Geriyatrik popülasyon
Yaşlılarda elde edilen veriler, normal günlük dozlarda, daha genç hastalara kıyasla klinik açıdan önemli farklılıkları işaret etmemektedir. Yine de, yaşlılarda yüksek dozlara geçiş daha yavaş olmalı ve dozlama her zaman dikkatle yapılmalıdır.
Karaciğer ve böbrek yetmezliği
Karaciğer veya böbrek yetmezliği olan hastalarda tedaviye düşük dozda başlanmalı ve hastalar yakından izlenmelidir.
Seyrek olarak FAVERİN tedavisi sırasında karaciğer enzim düzeylerinde genellikle klinik belirtilerin eşlik ettiği bir yükselme görülebilir. Böyle durumlarda tedaviye son verilmelidir.
Fluvoksamin tedavisinin kesilmesiyle görülen kesilme semptomları
Tedavi, özellikle aniden kesildiğinde kesilme belirtileri yaygın şekilde görülür (bkz. Bölüm 4.8). Klinik çalışmalarda, fluvoksamin ile tedavi edilen hastaların yaklaşık %12'sinde tedavinin kesilmesiyle advers olay görülmüştür ve bu oran plasebo alan hastalarda görülen oran ile benzerdir. Kesilme semptomu riski, tedavinin süresi, dozu ve doz azaltma hızını da içeren bir çok faktöre bağlı olabilir.
Ürünün kullanımının sonlandırılması ile ilişkili en yaygın bildirilen semptomlar şunlardır: baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi, görme bozuklukları ve elektrik şoku hissi dahil), uyku bozuklukları (insomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon, irritabilite, konfüzyon, duygusal instabilite, baş ağrısı, bulantı ve/veya kusma ve diyare, terleme ve palpitasyon, tremor ve anksiyete (bkz. Bölüm 4.8).
Genellikle bu olaylar, hafif ila orta şiddetlidir, ancak bazı hastalarda şiddetli olabilir. Bu reaksiyonlar, genellikle tedavinin kesilmesinden sonraki birkaç günde ortaya çıkar, ancak kazara bir doz almayı unutan hastalarda bu türden semptomların ortaya çıktığı da çok nadiren bildirilmiştir.
Genellikle bu semptomlar, kendi kendini sınırlayan türdendir ve bazı hastalarda daha uzun olmasına (2-3 ay veya daha fazla) rağmen genellikle 2 hafta içinde düzelir. Bu nedenle, tedavi durdurulurken, hastanın ihtiyaçlarına göre, fluvoksaminin birkaç haftalık veya aylık bir süre boyunca kademeli olarak azaltılması önerilir (bkz. Bölüm 4.2).
Psikiyatrik Bozukluklar
Fluvoksamin, mani/hipomani öyküsü olan hastalarda dikkatli kullanılmalı ve manik faza giren her hastada kesilmelidir.
Akatizi/ psikomotor acelecilik
Fluvoksamin kullanımı, kişisel bir memnuniyetsizlik veya sıkıntı verici bir acelecilikle ve çoğu zaman oturamama veya ayakta duramamanın eşlik ettiği sürekli olarak hareket etme ihtiyacı ile karakterize olan akatizi gelişimiyle ilişkilendirilmektedir. Bu daha çok tedavinin ilk birkaç haftası içerisinde ortaya çıkmaktadır. Bu semptomların görüldüğü hastalarda dozun artırılması zarar verici olabilir.
Sinir sistemi bozuklukları
Hayvan çalışmalarında FAVERİN'in pro-konvülsif özelliklerinin olmadığı görülse bile anamnezinde konvülsiyon hikayesi bulunan hastalara uygulanırken dikkatli olunması önerilir.
FAVERİN'i stabil olmayan epilepsi hastalarında kullanmaktan kaçınmalı ve kontrol altındaki epilepsi hastaları dikkatle izlenmelidir. Eğer nöbetler oluşur veya nöbet sıklığında artış olursa FAVERİN ile tedavi kesilmelidir.
Nadir durumlarda serotonin sendromu veya nöroleptik malign sendromua€“benzer olaylar özellikle diğer serotonerjik ve/ veya nöroleptik ilaçlarla kombine verildiğinde FAVERİN tedavisi ile birlikte rapor edilmiştir. Bu sendromlar potansiyel olarak hayat tehdit edici durumlarla sonuçlanabildiği gibi eğer bu tür olaylar (hipertermi, rijidite, miyoklonus, yaşam belirtilerinin olası hızlı dalgalanması ile otonomik instabilite, konfüzyon, irritabilite, delirium ve koma oluşturabilen aşırı ajitasyonu da içeren mental durum değişiklikleri gibi semptom kümesi ile karakterize) olursa FAVERİN ile tedavi kesilmeli ve destekleyici semptomatik tedavi başlanmalıdır.
İstisnai durumlarda, serotonin sendromu semptomlarının yakından izlenebilmesi ve yönetilebilmesinin yanı sıra kan basıncının izlenebilmesi kaydıyla fluvoksamin ile birlikte linezolid (reversibl, nispeten hafif, selektif olmayan MAOI olan bir antibiyotik) uygulanabilir (bkz. Bölüm 4.3 ve 4.5). Semptomların görülmesi halinde, hekim, ajanlardan birini ya da her ikisini birden sonlandırmayı düşünmelidir.
Metabolizma ve beslenme bozuklukları
Diğer SSRI'larla tedavide de görüldüğü gibi, hiponatremi seyrek olarak rapor edilmekte ve FAVERİN kesildiğinde bu durum düzelmektedir. Uygun olmayan antidiüretik hormon sekresyon sendromu nedeniyle bazı vakaların olması muhtemeldir. Raporların büyük çoğunluğu yaşlı hastalara aittir.
Glisemik kontrol, özellikle tedavinin erken safhalarında bozulabilir (örneğin, hiperglisemi, hipoglisemi, glukoz toleransında azalma). Bilinen diyabet öyküsü olan hastalara FAVERİN verildiğinde, anti-diyabetik ilaçların dozunun ayarlanması gerekebilir.
Göz bozuklukları
Fluvoksamin gibi SSRI'lar ile ilişkili olarak midriyaz bildirilmiştir. Bu nedenle, intraoküler basıncı yüksek veya akut dar-açılı glokom riski taşıyan hastalara fluvoksamin reçetelenirken dikkatli olunmalıdır.
Hematolojik bozukluklar
SSRI'ların kullanılması sırasında, gastrointestinal kanama, jinekolojik hemoraji ve diğer kutanöz veya mukoz kanama gibi hemorajik bozukluklar rapor edilmiştir. SSRI alan özellikle yaşlı hastalarda ve beraberinde, trombosit fonksiyonlarını etkilediği bilinen (örn. atipik antipsikotikler ve fenotiazinler, çoğunlukla trisiklik antidepresanlar, aspirin, steroid olmayan antienflamatuar ilaçlar) veya kanama riskini artıran ilaçları kullanan hastalarda, kanama bozukluğu hikayesi olan ve kanamaya yatkınlık gösteren (örn.trombositopenisi veya pıhtılaşma bozukluğu olan) hastalarda dikkatli olunması önerilmektedir.
Kardiyak bozukluklar
FAVERİN ile kombine edildiğinde artabilen terfenadin, astemizol veya sisaprid plazma konsantrasyonları QT uzaması/Torsade de Pointes'in oluşma riskini arttırır. Bu nedenle, FAVERİN bu ilaçlarla eş zamanlı olarak verilmemelidir.
Klinik deneyimin bulunmamasından dolayı, akut miyokard enfarktüsü sonrası özel dikkat gösterilmesi tavsiye edilir.
Elektrokonvülzif tedavi (ECT)
Fluvoksamin ve ECT' nin eşzamanlı uygulanmasına ilişkin klinik deneyim sınırlı olduğundan dikkatli olunmalıdır.
Cinsel işlev bozukluğu
Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörü (SSRI) cinsel işlev bozukluğu semptomlarına sebep olabilir (bkz. Bölüm 4.8). Uzun süreli cinsel işlev bozukluklarında, SSRI kullanımının kesilmesine rağmen semptomların devam ettiğine dair raporlar mevcuttur.
CYP2C19 inhibisyonu
Klopidogrel, CYP2C19 vasıtasıyla aktif metabolitine kısmen metabolize edildiği için, bu enzimin aktivitesini inhibe eden fluvoksaminin kullanımının klopidogrelin aktif metabolitinin ilaç seviyelerinde azalmaya yol açması beklenmektedir. Bu etkileşimin klinik anlamı tam olarak bilinmemektedir. Tedbir olarak, fluvoksaminin eşzamanlı kullanımı tercih edilmemelidir (bkz. Bölüm 4.5).
Fluvoksaminin serotonerjik etkileri, diğer serotojenik ajanlarla (tramadol, triptanlar, linezolid, SSRI'lar ve St. John's Wort preparatları dahil) birlikte kullanıldığında artabilir. (Ayrıca bölüm 4.4'e bakınız).
Fluvoksamin, durumu ciddi olan, ilaca dirençli hastaların tedavisinde lityum ile birlikte kullanılmıştır. Ancak, lityum (ve ayrıca muhtemelen triptofan) fluvoksaminin serotonerjik etkilerini artırmaktadır. Bu nedenle kombinasyon tedavisi ilaç dirençli ağır depresif hastalarda dikkatli uygulanmalıdır.
Oral antikoagülanlar ve fluvoksamin uygulanan hastalarda, hemoraji riski artabilir ve bu nedenle bu hastalar yakından takip edilmelidir.
Diğer psikotropik ilaçlarda olduğu gibi, hastalara fluvoksamin kullanımı esnasında alkol almaktan kaçınmaları tavsiye edilmelidir.
Monoamin oksidaz inhibitörleri
Serotonin sendromu riski nedeniyle FAVERİN linezolid dahil monoamin oksidaz inhibitörü ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır (ayrıca bkz. Bölüm 4.3 ve 4.4).
Fluvoksaminin diğer ilaçların oksidatif metabolizması üzerindeki etkisi
Fluvoksamin belirli sitokrom P450 izoenzimleri (CYP'ler) ile metabolize olan ilaçların metabolizmasını inhibe edebilir. In vitro ve in vivo çalışmalarda, CYP1A2 ve CYP2C19'da güçlü bir inhibisyon olduğu kanıtlanmıştır. CYP2C9, CYP2D6 ve CYP3A4 daha az inhibe edilmektedir. Bu izoenzimlerle büyük oranda metabolize olan ilaçlar FAVERİN ile birlikte verildiğinde daha yavaş elimine edilir ve daha yüksek plazma konsantrasyonlarına ulaşabilir.
Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörü (SSRI), Selektif Serotonin /Norepinefrin Geri Alım İnhibitörü (SNRI) grubu ilaçların, migren baş ağrısı olanlarda, 5-Hidroksitriptamin reseptör agonisti ile birlikte kullanımı serotonerjik sendroma neden olabilir.
Klopidogrel gibi yukarıda belirtilen CYP'lerle aktive edilen ön ilaçlar kullanıldığında, etkin maddenin/metabolitin plazma konsantrasyonları fluvoksamin ile birlikte uygulandıklarında daha düşük olabilir. Tedbir olarak, klopidogrel ve fluvoksaminin birlikte kullanımı tercih edilmemelidir.
Fluvoksamin ve bu ilaçların birlikte uygulandığı tedaviye ilgili doz aralığının alt sınırında başlanmalıdır veya doz bu şekilde ayarlanmalıdır. Birlikte uygulanan ilaçların plazma konsantrasyonları, etkileri ya da advers etkileri izlenmeli ve gerektiğinde dozajları azaltılmalıdır. Bu durum, özellikle terapötik indeksi dar olan ilaçlar için geçerlidir.
Terapötik indeksi dar olan bileşikler
Fluvoksamin ile dar terapötik indeksli (takrin, teofilin, metadon, meksiletin, fenitoin, karbamazepin ve siklosporin gibi) ilaçların birlikte uygulanması durumunda, özellikle bu ilaçlar fluvoksaminin inhibe ettiği CYP'lerden biri ya da bunların kombinasyonu ile metabolize edildiğinde dikkatle izlenmeli ve gerekirse bu ilaçların doz ayarlaması yapılmalıdır.
Sitokrom P450 1A2 ile büyük oranda metabolize olan bu trisiklik antidepresanlar (örneğin, klomipramin, imipramin, amitriptilin) ve nöroleptiklerin (örneğin, klozapin ve olanzapin, ketiyapin) daha önceden stabil olan plazma seviyelerinde FAVERİN ile birlikte verildiğinde artış bildirilmiştir. Eğer FAVERİN ile tedaviye başlanıyorsa, bu ürünlerin dozlarının azaltılması düşünülmelidir.
Oksidatif yolla metabolize olan benzodiazepinlerin (örneğin, triazolam, midazolam, alprazolam ve diazepam) plazma seviyelerinin, fluvoksamin ile birlikte uygulandığında artması beklenir. Bu benzodiazepinlerin dozu, fluvoksamin ile birlikte uygulama sırasında azaltılmalıdır.
FAVERİN ile kombine kullanılınca ropinirolün plazma konsantrasyonları artabilir ve bu doz aşımı riskini artırabilir. Bu nedenle, FAVERİN tedavisi sırasında ve kesilmesinden sonra, ropinirolün dozunda takip ve azaltma gerekebilir.
Propranololün plazma konsantrasyonları, fluvoksamin ile kombinasyon halinde arttığı için, propranolol dozunun düşürülmesi gerekebilir.
Fluvoksamin ile birlikte uygulandığında, varfarinin plazma konsantrasyonları büyük ölçüde artış göstermiş ve protrombin süreleri uzamıştır.
Yan etki vakalarında artış
Fluvoksamin tiyoridazin ile birlikte kullanıldığında izole kardiyak toksisitesi vakaları bildirilmiştir.
Fluvoksamin ile birlikte eş zamanlı olarak verildiğinde kafein plazma seviyelerinin artması beklenir. Bu nedenle, yüksek oranda kafein içeren içecek tüketen hastalar FAVERİN aldıkları zaman ve kafeinin istenmeyen etkileri (tremor, çarpıntı, bulantı, huzursuzluk, uykusuzluk gibi) gözlendiğinde bu içecekleri azaltmalıdır.
Terfenadin, astemizol, sisaprid, sildenafil (ayrıca bakınız bölüm 4.4). FAVERİN, digoksinin plazma konsantrasyonlarını etkilememektedir. FAVERİN, atenololün plazma konsantrasyonlarını etkilememektedir. Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Pediyatrik popülasyon:
Veri bulunmamaktadır.
Gebelik kategorisi C'dir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Herhangi bir veri bulunmamaktadır.
Gebelik dönemi
Epidemiolojik veriler, Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörü (SSRI) grubu ilaçların hamilelik süresince alımında, özellikle hamileliğin son dönemlerinde yeni doğanda dirençli pulmoner hipertansiyon riskini (PPHN) artırabileceğini göstermiştir. Risk, 1000 gebelikte yaklaşık 5 vaka olarak gözlenmiştir. Genel popülasyonda, 1000 gebelikte 1-2 PPHN vakası meydana gelmektedir.
Hayvanlarda yapılan üreme toksisitesi çalışmaları, embriyotoksisitede tedaviye bağlı artışlar ortaya koymuştur (embriyofetal ölüm, fetal göz anormallikleri). Bu bulgunun insanlar için
geçerliliği bilinmemektedir. Üreme toksisitesi için güvenlilik payı bilinmemektedir (bkz. Bölüm 5.3).
Hastanın klinik durumu, fluvoksamin tedavisini gerektirmedikçe gebelik sırasında fluvoksamin kullanılmamalıdır.
Gebeliğin son döneminde FAVERİN kullanımı sonrasında yenidoğan bebeklerde ilaç kesilmesine bağlı belirtilere ilişkin izole vakalar tanımlanmıştır.
SSRI'lara üçüncü üç aylık dönemden sonra maruz kalan bazı yenidoğanlarda, beslenme ve/ veya solunum güçlükleri, nöbetler, ısı dengesizliği, hipoglisemi, tremor, anormal kas tonusu, sinirlilik, siyanoz, irritabilite, letarji, somnolans, kusma, uyumada güçlük ve sürekli ağlama gibi belirtiler görüldüğü bildirilmiş olup, bu gibi durumlarda daha uzun süreli hastane bakımı gerekebilmektedir.
Laktasyon
FAVERİN, az miktarda anne sütüne geçmektedir. Bu nedenle bu ilaç, emziren kadınlar tarafından kullanılmamalıdır.
Üreme yeteneği/ Fertilite
Hayvanlarda yapılan üreme toksisitesi çalışmaları, fluvoksaminin erkek ve dişi fertilitesini bozduğunu göstermiştir. Bu etkinin güvenlilik marjini tanımlanmamıştır. Bu bulgunun insanlar için geçerliliği bilinmemektedir (bkz. Bölüm 5.3).
Hayvanlardan elde edilen veriler, fluvoksaminin sperm kalitesini etkileyebildiğini göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3). Bazı SSRI'ları kullanan insanlardan alınan vaka raporları, sperm kalitesi üzerinde meydana gelen etkinin geri dönüşümlü olduğunu göstermiştir. Şu ana kadar insan fertilitesi üzerine herhangi bir etki gözlenmemiştir.
Hastanın klinik durumu fluvoksamin tedavisini gerektirmedikçe gebe kalmayı planlayan hastalarda fluvoksamin kullanılmamalıdır.