IMURAN 50 mg 100 tablet {Glaxo} Klinik Özellikler
Glaxo Smith Kline İlaçları San.Ve Tic.A.Ş
[ 17 November 2011 ]
Glaxo Smith Kline İlaçları San.Ve Tic.A.Ş
[ 17 November 2011 ]
IMURAN, tek başına, ya da daha sık olarak, bağışıklık cevabını etkileyen diğer maddeler (genellikle kortikosteroidler) ve yöntemlerle birlikte uygulanan bir immünsupresan antimetabolittir. Terapötik etkisi ancak haftalar ya da aylar sonra görülebilir ve steroidden tasarruf ettirici bir etki de yapabilir; böylece yüksek dozlarda ve uzun süreli kortikosteroid kullanımında görülen toksisiteyi azaltır.
IMURAN, kortikosteroidlerle ve/veya diğer immünsupresif madde ve yöntemlerle birlikte, renal transplant, kardiyak transplant ve hepatik transplant gibi organ transplantlarının kabul edilebilirliğini artırmak ve renal transplant alıcılarının kortikosteroid ihtiyaçlarını azaltmakta endikedir.
IMURAN, tek başına ya da genellikle kortikosteroidler ve/veya diğer yöntemlerle birlikte, aşağıda sayılan hastalıkları olan hastaların bir kısmında, çeşitli klinik yararlar (kortikosteroid tedavisinin kesilmesi veya dozunun azaltılması dahil) göstermiştir:
Ciddi romatoid artrit,
Sistemik lupus eritematosus,
Dermatomiyosit/polimiyosit,
Otoimmün kronik aktif hepatit,
Pemfıgus vulgaris,
Poliarteritis nodosa,
Otoimmün hemolitik anemi,
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Yetişkinlerde;
Transplantlar
Uygulanan immünsupresif rejime bağlı olarak, tedavinin ilk günü oral yoldan 5 mg/kg/gün’e kadar doz verilebilir.
İdame dozu 1-4 mg/kg/gün arasındadır; klinik koşullara ve hematolojik toleransa göre ayarlanmalıdır.
Bulunan veriler, yalnızca düşük dozlar gerekli olsa bile, greft reddi riskinden dolayı, IMURAN tedavisinin süresiz olarak uygulanması gerektiğini göstermektedir.
Diğer Endikasyonlar
Genelde, başlangıç dozu 1-3 mg/kg /gün’ dür ve bu limitler arasında klinik yanıta (bu yanıt haftalar ya da aylarca görülmeyebilir) ve hematolojik toleransa bağlı olarak ayarlanmalıdır. Terapötik cevap alındığı zaman, tedavi dozunun o cevabın sürdürülmesi için uygun en düşük düzeye indirilmesi düşünülmelidir. Üç ay içinde hastanın durumunda bir iyileşme görülmediği takdirde, IMURAN tedavisinin kesilmesi değerlendirilmelidir.
Klinik koşullara ve hematolojik tolerans dahil hastanın cevabına bağlı olarak gereken idame dozu, 1 mg/kg /gün’den az veya 3 mg/kg /gün’e kadar değişebilir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Karaciğer yetmezliği:
Pediyatrik popülasyon:
- Yetişkinler.
Geriyatrik popülasyon:
- Böbrek Yetmezliği ve Karaciğer Yetmezliği)
- Yetişkinler).
IMURAN, azatioprine veya ilacın diğer bileşenlerine karşı aşırı duyarlı oldukları bilinen hastalarda kontrendikedir. Hastada 6-merkaptopurine (6-MP) karşı aşırı duyarlılık varsa, IMURAN’a karşı da olası aşırı duyarlılık bulunabilir.
IMURAN kullanımının neden olabileceği potansiyel tehlikeler vardır. Sadece, tedavi sırasında hastada görülebilecek toksik etkiler gerektiği gibi izlenebilecekse kullanılmalıdır.
Tedavinin ilk sekiz haftası içinde, trombosit sayımı dahil tam kan sayımlarının haftada bir ya da yüksek doz kullanıldığı veya hastada ciddi renal ve/veya hepatik bozukluk bulunduğu takdirde daha sık yapılması gerekir. Kan sayımı sıklığı tedavinin ilerleyen safhalarında azaltılabilir, fakat tam kan sayımlarının her ay tekrarlanması ya da en azından en fazla üçer ay arayla devam edilmesi önerilir.
IMURAN alan hastalara, herhangi bir enfeksiyon belirtisini, beklenmedik morarmaları veya kanamayı ya da diğer kemik iliği depresyonu belirtilerini derhal bildirmeleri gerektiği söylenmelidir.
Tiopürin metiltransferaz enziminin (TPMT) kalıtsal olarak bulunmadığı bazı kişiler mevcut olup, bu bireyler azatioprinin miyelosupresif etkilerine karşı aşırı derecede duyarlı olabilirler ve bu ajanı içeren IMURAN ile tedaviye başlandığında, bu hastaların kemik ilikleri hızlı bir şekilde baskılanabilir. Ayrıca bu sorun, TPMT’yi inhibe eden olsalazin, mesalazin ya da sulfasalazin gibi ilaçlann IMURAN ile birlikte verilmesi ile daha da şiddetlenebilir. Ayrıca 6 -merkaptopürini (azatioprinin aktif metaboliti) diğer sitotoksiklerle (bkz. İstenmeyen Etkiler) kombinasyon şeklinde alan kişilerde TPMT aktivitesinin düşük olması ile sekonder lösemi ve myelodisplazi arasında bir ilişki olasılığı bildirilmiştir. Bazı laboratuarlar TPMT eksikliği ile ilgili test yapabilmektedir, ancak bu testlerin şiddetli toksisite riski altında bulunan bütün hastalann tanınmasını sağladığı gösterilmemiştir. Bu nedenle kan sayımlarının yakın takibi hala gereklidir.
Böbrek ve/veya karaciğer yetmezliği
Azatioprinin toksik etkisinin böbrek yetmezliğinde arttığı belirtilmektedir, fakat kontrollü çalışmalar bunu desteklememektedir.
Ancak yine de uygulanan dozların normal dozlann alt sınırında olması ve hematolojik cevabın dikkatle izlenmesi önerilir. Doz, hematolojik toksisite oluşursa daha da azaltılmalıdır.
IMURAN uygulanan karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalar uyarılmalıdır ve düzenli tam kan sayımlan ve karaciğer fonksiyon testleri yapılmalıdır. Bu gibi hastalarda IMURAN’ın metabolizması bozulabilir ve bu nedenle IMURAN’ın dozu önerilen dozun en alt sınınna düşürülmelidir. Eğer karaciğer ya da hematolojik toksisite oluşursa doz daha da azaltılmalıdır.
Kısıtlı veriler IMURAN’ın hipoksantin-guanin-fosforibosiltransferaz eksikliği (Lesch-Nyhan sendromu) olan hastalara yararlı olmadığını belirtmektedir. Dolayısıyla bu gibi hastalarda ilacın anormal metabolizması göz önüne alındığında, bu hastalara IMURAN önermek doğru olmayacaktır.
Mutaj eni site
IMURAN ile tedavi edilen erkek ve kadın hastalarda kromozomal anormallikler gösterilmiştir. IMURAN’ın bu anormalliklerin gelişimindeki rolünü değerlendirmek güçtür.
Zamanla ortadan kalkan kromozomal anormallikler IMURAN ile tedavi edilen hastaların çocuklarında lenfositlerinde gösterilmiştir. Son derece seyrek görülen durumlar dışında, IMURAN ile tedavi edilen hastaların çocuklarında fiziksel bir anormallik kanıtının ortaya çıktığı gözlenmemiştir.
IMURAN ve uzun dalga ultraviyole ışınlarının, IMURAN ile tedavi edilen bir dizi hastalığı olan kişilerde sinerjistik klastojenik etkisinin olduğu gösterilmiştir.
Karsinoj eni site (bkz. İstenmeyen Etkiler)
Immunsupresif tedavi alan hastalarda non - Hodgkin lenfoma ve diğer malignant kanserlerin, özellikle cilt kanserleri (melanoma ve non - melanoma), sarkomalar (Kaposi ve Kaposi olmayan) ve in situ serviks kanseri gelişme riski artmıştır. Riskin belli bir spesifik ajanın kullanılmasına bağlı olmaksızın immunsupresyonun yoğunluğu ve süresiyle ilgili olduğu görünmektedir. Immunsupresyonu azaltmanın veya devam ettirmemenin non - Hodgkin lenfoma ve Kaposi sarkomanın gerilemesiyle kısmen veya tamamen ilişkili olabileceği bildirilmiştir.
Multipl immunsupresif ajanları alan hastalar fazla immunsupresyon riski altında olabilir bu nedenle bu tür tedaviler etkili olabileceği en alt seviyede sürdürülmelidir. Genellikle hastalarda cilt kanseri riskini artırdığı için güneş ve UV ışıklarına maruziyet sınırlandırılmalı, ayrıca hastalar koruyucu giysiler giymeli ve yüksek koruyucu faktörlü güneş yağı kullanmalıdır.
Varisella zoster virüs enfeksiyonu (bkz. İstenmeyen Etkiler)
Varisella zoster virüsü enfeksiyonu (VZV; Su Çiçeği ve herpes zoster) immünsupresanların uygulanması sırasında şiddetli hale gelebilir. Özellikle aşağıdaki durumlarda dikkatli olunmalıdır.
Immunsupresanları uygulamaya başlamadan önce hekimin hastada herhangi bir VZV hikayesi olup olmadığı kontrol edilmelidir. Daha önce maruziyeti eri belirlemek için serolojik testlerin yapılması yararlı olabilir. Daha önce herhangi bir maruziyet hikayesi olmayan hastalar suçiçeği veya herpes zosterli kişilerle temastan kaçınmalıdır. Eğer hasta VZV’ye maruz kalmışsa hastaların suçiçeği veya herpes zoster geliştirmesini önlemek için özel ilgi gösterilmelidir ve varisella zoster immunglobuliniyle (VZIG) pasif immunizasyon düşünülebilir.
Eğer hasta VZV ile enfekte ise, antiviral ve destekleyici tedavi dahil uygun ölçümler yapılmalıdır.
4.5. Diğer tıbbi ürünlerle etkileşim ve diğer etkileşim şekilleri
Allopurinol/oksipurinol/tiopurinol
Allopurinol, oksipurinol ve tiopurinol ile ksantin oksidaz aktivitesinin inhibisyonu biyolojik olarak aktif 6-tioinosinik asidin biyolojik olarak inaktif 6-tioürik aside dönüşümünün azalması ile sonuçlanır. Allopurinol, oksipurinol ve/veya tiopurinol, 6-merkaptopurin veya IMURAN ile birlikte verildiğinde, 6-merkaptopürin ve IMURAN dozunun orijinal dozunun dörtte birine indirilmesi gerekir.
Nöromüsküler blokerler
IMURAN, süksinilkolin gibi depolarizan ilaçlann oluşturduğu nöromüsküler blokajı artırabilir ve tübokürarin gibi nondepolarizan ilaçlann oluşturduğu blokajı azaltabilir. Bu etkileşimlerin gücünde değişiklikler olabilir
Varfarin
IMURAN ile verildiğinde varfarinin antikoagulan etkisinin inhibisyonu bildirilmiştir.
Sitostatik / miyelosupresif ilaçlar
Mümkünse sitostatik ilaçlann ya da penisilamin gibi miyelosupresif etkisi olan ilaçlann beraber uygulanmasından kaçınılmalıdır. IMURAN ve kotrimoksazol arasında ciddi hematolojik anormalliklerle sonuçlanan birbirleriyle zıt etkileşim raporlan vardır.
IMURAN ve kaptoprilin birlikte uygulanması sonucu gelişmiş hematolojik anormallik bildirilen bir vaka da bulunmaktadır.
Simetidin ve indometazinin IMURAN ile beraber kullanıldığında artabilen miyelosupresif etkileri vardır.
Aminosalisilatlar
Aminosalisilat türevi ilaçlann (örneğin olsalazin, mesalazin ya da sulfasalazin) tiopürin metiltransferaz enzimini inhibe ettiğini gösteren in vitro bulgular bulunması nedeniyle bu ilaçlar IMURAN tedavisi almakta olan hastalara çok dikkatle uygulanmalıdır (bkz. Kullanım İçin Özel Uyarılar ve Özel Önlemler).
Diğer etkileşimler
Furosemidin in vitro olarak insan karaciğer dokusunda azatioprinin metabolizmasını bozduğu gösterilmiştir. Klinik olarak önemi bilinmemektedir.
Aşılar
IMURAN’ın immunosupresif aktivitesi canlı aşılarda atipik ve potansiyel zarara neden olabilir ve bu nedenle IMURAN ile tedavi olan hastalara canlı aşı uygulanması teorik olarak kontrendikedir.
Ölü aşılara azalmış bir yanıt olasıdır ve bu tür bir yanıt IMURAN ve kortikosteroid kombinasyonu ile tedavi olan hastalar arasında hepatit B aşısına karşı görülmüştür.
Küçük bir klinik çalışma göstermiştir ki, standart tedavi dozlannda IMURAN, polivalan pnömokok aşısına karşı gelişen, ortalama antikapsüler spesifik antikor düzeyinin ölçümüyle değerlendirilen koruyucu bağışıklık cevabını olumsuz yönde etkilememektedir.
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: B.
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
IMURAN risk ve fayda değerlendirilmesi yapılmadan, hamile veya yakın zamanda hamile kalma ihtimali olan hastalara verilmemelidir.
İnsanlarda IMURAN’ın teratojenitesiyle ilgili bulgular belirsizdir. Tüm sitotoksik kemoterapilerde olduğu gibi, eşlerden herhangi biri IMURAN alıyorsa yeterli kontraseptif önlemler tavsiye edilmelidir.
Gebelik dönemi
IMURAN’a özellikle kortikosteroidlerle kombine olarak maternal maruziyet sonrasında prematüre doğum ve düşük doğum ağırlığı gibi durumlar bildirilmiştir. Ayrıca maternal veya paternal maruziyet sonrasında spontan düşükler bildirilmiştir.
IMURAN’ın matemal uygulanması sonrasında azatioprine ve/veya metabolitleri fötal kanda ve amnion sıvısında düşük konsantrasyonlarda bulunmuştur.
Gebeliklerinin başından beri anneleri IMURAN alan yeni doğanların belli bir kısmında lökopeni ve/veya trombositopeni bildirilmiştir. Hematolojik monitörizasyon açısından gebelik sırasında azami dikkat gösterilmesi tavsiye edilmektedir.
Laktasyon dönemi
IMURAN tedavisi alan kadınların kolostrumunda ve göğüs sütünde 6-merkaptopürin belirlenmiştir.
Üreme yeteneği/Fertilite
Kronik renal yetmezliğin IMURAN uygulamasıyla beraber renal transplantasyonla düzeltilmesine hem erkek, hem kadın transplant alıcılarında fertilitede artış eşlik etmektedir.
IMURAN’ın araç veya makine kullanma becerisi üzerindeki etkisi ile ilgili bilgi yoktur. İlacın farmakolojisine göre bu aktiviteler üzerindeki zararlı bir etkiyi öngörülememektedir.
in insidansları endikasyonlarına göre değişebilir. Sıklık sınıflandırması aşağıdaki şekildedir:
Çok yaygın (> 1/10); yaygın (> 1/100 ve < 1/10); yaygın olmayan (> 1/1000 ila < 1/100); seyrek (> 1/10000 ve < 1/1000); çok seyrek (< 1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Çok yaygın: Diğer immunsupresanlarla kombine olarak azatioprin alan transplantasyon hastalarında viral, fungal ve bakteriyel enfeksiyonlar.
Yaygın olmayan: Diğer hasta popülasyonlarında viral, fungal ve bakteriyel enfeksiyonlar.
IMURAN’ı tek başına veya diğer immunsupresanlarla özellikle kortikosteroidlerle kombine olarak alan hastalar, şiddetli atipik varisella enfeksiyonu, herpes zoster ve diğer enfeksiyöz ajanlar dahil viral, fungal ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı bir duyarlılık artışı gösterirler (bkz. Kullanım İçin Özel Uyarılar ve Özel Önlemler).
İyi huylu ve kötü huylu neoplazmalar (kist ve polipler dahil)
Seyrek: Non - Hodgkin lenfoma, cilt kanserleri (melanom ve non - melanom), sarkomlar (Kaposi ve Kaposi olmayan), in situ serviks kanseri, akut myeloid lösemi ve myelodisplazi seyrek görülür (bkz. Kullanım İçin Özel Uyarılar ve Özel Önlemler).
Non - Hodgkin lenfoma ve diğer malign durumların özellikle cilt kanserleri (melanom ve non -melanom), sarkomlar (Kaposi ve Kaposi olmayan), in situ serviks kanseri gibi durumların gelişme riski, immunsupresan ilaçlar alan hastalarda artmıştır ve bu nedenle agresif tedavi alan transplant alıcılarında bu tür tedaviler en alt etkili düzeyde sürdürülmelidir. Bağışıklık sisteminin baskılanmış olduğu romatoid artrit hastalarında non - Hodgkin lenfoma geliştirme riskinin yüksek olduğu durumlar genel popülasyonla kıyaslandığında en azından kısmen hastalığın kendisi ile ilgili olduğu görünmektedir.
Akut myeloid lösemi ve myelodisplazi (bazıları kromozomal anomalilerle birlikte) seyrek olarak bildirilmiştir.
Kan ve lenfatik sistem bozuklukları
Çok yaygın: Kemik iliği fonksiyonunun baskılanması, lökopeni Yaygın: Trombositopeni Yaygın olmayan: Anemi
Seyrek: Agranülositoz, pansitopeni, aplastik anemi, megaloblastik anemi, eritroid hipoplazi
IMURAN daha sıklıkla lökopeni ancak bazen anemi, trombositopeni ve seyrek olarak agranülositoz pansitopeni ve aplastik anemi olarak ifade edilen dozla ilişkili genellikle geri dönüşümlü kemik iliği fonksiyonunun baskılanmasına sebep olabilir. Bu gibi durumlar özellikle miyelotoksisiteye yatkınlığı olan hastalarda, örneğin tiopürin metiltransferaz enziminin (TPMT) eksikliğinde, böbrek veya karaciğer yetmezliği olan ve IMURAN dozunun azaltılmasında başarısız olunan hastalarda ve aynı zamanda allopürinol tedavisi alıyorlar ise meydana gelebilir.
Geri dönüşümlü, doza bağlı alyuvarların ortalama hacminde ve hemoglobin içeriğinde IMURAN tedavisiyle birlikte artış meydana gelmiştir. Ayrıca megaloblastik kemik iliği değişiklikleri gözlenmiştir fakat şiddetli megaloblastik anemi ve eritroid hipoplazi seyrektir.
Bağışıklık sistem bozuklukları
Yaygın olmayan: Hipersensitivite reaksiyonları.
Çok seyrek: Steven - Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz.
Zaman zaman idiyosinkratik hipersensitivite niteliğinde görülen çeşitli farklı klinik sendromlar IMURAN uygulanmasını takiben tanımlanmıştır. Bu sendromlar, genel halsizlik, baş dönmesi, bulantı, kusma, diyare, ateş, titreme, ekzantem, kızartı vaskülit, adale ağrıları, artralji, hipotansiyon, böbrek fonksiyon bozukluğu, karaciğer fonksiyon bozukluğu ve kolestazis (bkz. İstenmeyen Etkiler - Hepatobiliyer Bozukluklar).
Pek çok vakada, IMURAN ile bir bağlantı olduğu kanıtlanmıştır.
IMURAN tedavisine derhal son verilmesi ve dolaşım destekleyici önlemlerin alınması vakaların büyük bir kısmında iyileşme sağlamıştır. Altta yatan başka patolojiler çok nadir olarak bildirilen ölüm vakalarına katkıda bulunmuştur.
IMURAN’a karşı bir hipersensitivite reaksiyonunun izlenmesinde, devam eden IMURAN uygulamasının gerekliliği kişilere göre dikkatle değerlendirilmelidir
Solunum sistemi, göğüs hastalıkları ve mediastinal bozukluklar
Çok seyrek: Reversibl pnömoni.
Gastrointestinal bozukluklar
Yaygın: Bulantı hali (sadece IMURAN tabletlerle).
Yaygın olmayan: Pankreatit.
Çok seyrek: Kolit, divertikülit ve barsak perforasyonu transplantasyon yapılan popülasyonlarda ve ayrıca şiddetli diyare enflamatuar barsak hastalığı popülasyonlarında bildirilmiştir.
Hastaların az bir kısmında, ilk kez IMURAN aldıklarında mide bulantısı görülür. Mide bulantısı, tabletlerin yemeklerden sonra verilmesi halinde ortadan kalkmaktadır.
İmmünosupresif tedavi uygulanan transplant alıcılarında kolit, divertikülit ve barsak perforasyonu dahil ciddi komplikasyonlar tanımlanmıştır. Ancak etiyoloji tamamen tespit edilmemiştir ve yüksek doz kortikosteroidler de uygulanabilir. IMURAN ile tedavi edilmiş enflamatuar barsak hastalığı olan kişilerde, ilacın tekrar verilmesi ile nükseden şiddetli diyare görülmüştür. Bu gibi hastaları tedavi ederken, semptomlardaki alevlenmenin ilaca bağlı olabileceği ihtimali her zaman göz önünde tutulmalıdır.
IMURAN ile tedavi olan hastaların küçük bir yüzdesinde, özellikle renal transplant hastalarında ve enflamatuar barsak hastalığı teşhis edilmiş kişilerde pankreatit bildirilmiştir. Her ne kadar yeniden uygulama bazı durumlarda IMURAN ile pankreatit arasında bir ilişkinin varlığını doğrulamış ise de, pankreatit vakalarını genellikle bir ilaca bağlamak güçtür.
Hepato bilier bozukluklar
Yaygın olmayan: Kolestaz ve karaciğer fonksiyon testlerinde kötüleşme.
Seyrek: Hayati tehlike yaratabilecek hepatik hasar.
IMURAN tedavisine bağlı olan kolestaz ve karaciğer fonksiyonunun bozulması bazen bildirilmiştir ve genellikle tedavinin kesilmesi ile geri dönüşümlüdür. Bu durum hipersensitivite reaksiyonları ile ilişkili olabilir (bkz. İstenmeyen Etkiler - Bağışıklık sistem bozuklukları).
Nadir, fakat hayati tehlikesi olan hepatik hasar, özellikle transplant hastalan olmak üzere IMURAN’ın uzun dönem uygulamasına bağlı olarak bildirilmiştir. Hastalardaki histolojik bulgular sinüzoidal dilatasyon, peliozis hepatis, vena oklizif hastalığı, nodüler rejeneratif hiperplazi ile uyumludur. Bazı durumlarda IMURAN’ın kesilmesi karaciğer histolojisinde ve semptomlannda geçici veya kalıcı düzelmelerle sonuçlanmıştır.
Deri ve derialtı doku bozuklukları
Saç kaybı, azatioprin ve diğer immünosupresif ilaçları alan hastalardaki birkaç durumda görülmüştür. Pek çok örnekte tedavinin devam etmesine karşın durum kendiliğinden çözümlenmiştir. Alopesi ile IMURAN tedavisi arasındaki ilişki şüphelidir.
Nedeni belli olmayan enfeksiyonlar, boğaz ülserasyonu, morarma ve kanama, IMURAN’ın aşırı dozunun ana belirtileridir. Bunlar 9-14 gün sonra maksimal seviyeye çıkabilecek kemik iliği depresyonu sonucudur. Bu belirtiler, tek bir akut aşırı dozdan ziyade, kronik aşırı dozdan sonra görülmektedir. 7.5 g IMURAN ile tek bir aşırı doz alan hasta hakkında bilgi vardır. Bu aşırı dozaj ile hemen ortaya çıkan belirtiler orta şiddette lökopeni ve karaciğer fonksiyonlarındaki ılımlı bozuklukları takiben bulantı, kusma ve diyaredir. İyileşme sekelsiz olmuştur.
Spesifik bir antidot yoktur. Gastrik lavaj kullanılmaktadır. Gelişebilecek advers olaylar için acil tedaviyi mümkün kılmak üzere, hematolojik izleme de dahil olarak daha sonra bir gözlem gerekmektedir. IMURAN kısmen diyaliz edilebilse de, aşırı dozda IMURAN alan hastaların diyaliz değerleri bilinmemektedir.