LIPANTHYL 160 mg 30 film tablet Klinik Özellikler

Abbott Laboratuvarları İthalat İhracat Tic. Ltd. Şti.

[ 17 May  2013 ]

4.   KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1. Terapötik endikasyonlar

LİPANTHYL 160 mg aşağıda belirtilenler için diyet ve diğer farmakolojik olmayan

tedavilere (öm. egzersiz, kilo verme) ilaveten endikedir:

-    Düşük HDL kolesterolü olan veya olmayan ciddi hipertrigliseridemi tedavisi

-    Statin intoleransı veya kontrendikasyonu bulunan kombine hiperlipidemi tedavisi

-    Yüksek kardiyovasküler risk altında olan hastalarda, trigliseridlerin ve HDL kolesterolün yeterince kontrol edilemediği durumlarda, statin tedavisine ek olarak, kombine hiperlipidemi tedavisi

-    Hipertrigliseridemisi (trigliserid düzeyi 200 mg/dl üzerinde olan) ve aynı zamanda non-proliferatif diyabetik retinopatisi bulunan tip 2 diyabet hastalarında retinopati progresyonunu yavaşlatmak için endikedir. (LİPANTHYL 160 mg, diyabeük retinopati progresyonunun yavaşlatılmasında, kan basıncı, kan şekeri ve kandaki lipid seviyelerinin uygun şekilde kontrol edilmesinin yerine geçmez.)

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

 Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

Erişkinler: Önerilen başlangıç ve idame dozu günde bir defa, 160 mg fenofıbrat içeren bir tabletür. Hah hazırda LİPANTHYL 200 M Kapsül alan hastalar, doz ayarlaması yapılmaksızın LİPANTHYL 160 mg Tablet’e geçebilir.

Doz ayarlaması 4 hafta ya da daha uzun süreli aralıklarla yapılmalıdır. Maksimum doz, günde bir kez alınan 267 mg kapsüldür.

Tedaviden önce başlatılan diyet önlemlerine devam edilmelidir. Serum lipid düzeyleri tayin edilerek tedaviye cevap izlenmelidir. Birkaç ay sonra (öm. 3 ay) yeterli yanıt alınmazsa tamamlayıcı veya farklı terapötik önlemler düşünülmelidir.

Uygulama şekli:

Tablet yiyeceklerle birlikte bir bütün olarak alınmalıdır.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Böbrek yetmezliği:

Böbrek yetmezliği olan hastalarda dozun azaltılması gerekmektedir. Bu nedenle hafif, orta dereceli böbrek hastalığı olan hastalarda LİPANTHYL kullanımı önerilmez. Şiddetli böbrek yetmezliğinde kontrendikedir.

Karaciğer yetmezliği:

Klinik veri yetersizliğinden dolayı, LİPANTHYL karaciğer yetmezliği olan hastalarda kontrendikedir.

Pediyatrik popülasyon:

Çocuklar ve 18 yaş altı adolesanlarda fenofıbratın güvenbliği ve etkililiği gösterilmemiştir. Veri bulunmamaktadır. Bu nedenle fenofıbratın 18 yaşın altındaki çocuklarda kullanılması önerilmemektedir.

Geriyatrik popülasyon:

Böbrek yetmezliği olmayan yaşlı hastalar için alışılmış erişkin dozu önerilir.

4.3. Kontrendikasyonlar

•    Karaciğer yetmezliği (biliyer siroz ve açıklanamayan kalıcı karaciğer fonksiyonu anormalliği dahil),

•    Bilinen safra kesesi hastalığı,

•    Şiddetli böbrek fonksiyon bozukluğu (hesaplanan glomerüler fıltrasyon hızı- eGFR <30 mL/min/1.73 m2)

•    Şiddetli hipertrigliseridemiye bağlı akut pankreatit dışındaki kronik veya akut pankreatit •Fibratlar veya ketoprofen ile tedavi sırasında fototoksik reaksiyon veya bilinen fotosensitivite

•    Fenofıbrata veya ilacın bileşiminde bulunan herhangi bir maddeye aşın duyarlık (6.1’e bakınız)

Ayrıca, LİPANTHYL 160 mg, aşırı duyarlılık reakiyonları riski nedeniyle, yerfıstığı, yerfıstığı yağı, soya lesitini veya ilgili ürünlere karşı aleıjisi olan hastalarda kullanılmamalıdır.

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Tedaviye başlama ve hiperlipideminin ikincil nedenleri:

LİPANTHYL 160 mg tedavisine başlanmadan önce, lipid düzeylerinin anormal olduğundan emin olunması için laboratuvar analizi yapılmalıdır. Uygun beslenme, egzersiz, obez hastalarda kilo verme gibi lipid anormalliklerine katkıda bulunan übbi sorunların kontrolüyle serum lipid düzeylerinin kontrol altına alınması için her türlü makul çaba gösterilmelidir. Kontrol alüna alınamayan tip 2 diabetes mellitus, hipotiroidizm, nefrotik sendrom, disproteinemi, obstrüktif karaciğer hastalığı veya alkolizm gibi ikincil hiperkolesterolemi nedenleri, fenofıbrat tedavisi düşünülmeden önce yeterli derecede tedavi edilmelidir. Farmakolojik tedavi ile bağlantılı ikincil hiperkolesterolemi nedenleri, diüretikler, (3-blokörler, östroj enler, progestoj enler, kombine oral kontraseptifler, immünosupresif ajanlar ve proteaz inhibitörleri ile görülebilir. Bu durumlarda, hiperlipideminin primer veya sekonder (bu terapötik ajanlann neden olabileceği lipid değerlerinde olası yükselme) olduğu belirlenmelidir.

Karaciğer fonksiyonu:

Diğer lipid düşürücü ajanlarda olduğu gibi, fenofıbrat ile tedavi edilen bazı hastalarda, transaminaz düzeylerinde yükselmeler bildirilmiştir. Vakalann çoğunda bu yükselmeler, geçici, minör ve asemptomatiktir. Tedavinin ilk 12 ayı süresince 3 ayda bir ve sonrasında periyodik olarak transaminaz düzeylerinin izlenmesi tavsiye edilir. Transaminaz düzeylerinde artma görülen hastalara dikkat edilmeli ve AST (SGOT) ve ALT (SGPT) düzeyleri normal değerlerin üst sınırının 3 katından fazlasına yükselirse ilaç kesilmelidir. Hepatit göstergesi olan belirtiler (öm. sarılık, kaşıntı) meydana geldiğinde ve tanı laboratuvar testi ile doğrulandığında, fenofıbrat tedavisi kesilmelidir.

Pankreas:

Fenofıbrat alan hastalarda pankreatit rapor edilmiştir (4.3 ve 4.8’e bakınız). Bu durum, şiddetli hipertrigliseridemisi olan hastalarda etkinlik yetersizliğinin, doğrudan bir ilaç etkisinin veya safra yolu taşı ya da çamur oluşumundan kaynaklanan genel safra kanalının tıkanmasıyla oluşan sekonder bir olayın belirtisi olabilir.

Kas:

Fibratlar ve diğer lipid düşürücü ilaçlar verildiğinde, böbrek yetmezliği bulunan ve bulunmayan çok ender rabdomiyoliz vakaları dahil olmak üzere, kas toksisitesi bildirilmiştir. Hipoalbüminemi ve önceden görülen böbrek yetmezliği durumlannda bu hastalığın görülme sıklığı artar.

70 yaş üzerindeki hastalar, kişinin kendinde veya ailesinde kalıtsal kas hastalığı hikayesi olanlar, böbrek bozukluğu olan hastalar, hipotiroidizm ve aşırı alkol alımı dahil miyopati ve/veya rabdomiyolize yatkınlık faktörlerine sahip hastalar rabdomiyoliz gelişmesi açısından artmış bir risk altında olabilirler. Bu hastalarda, fenofıbrat tedavisinin varsayılan yararları ve riskleri dikkatle değerlendirilmelidir.

Yaygın (diffıız) kas ağrısı, miyozit, kas krampları ve güçsüzlüğü ve/veya CPK’da (kreatin fosfokinaz) belirgin artış (normal değerin 5 katını geçen değerler) olan hastalarda kas toksisitesinden kuşkulanılmalıdır. Böyle durumlarda fenofıbrat ile tedaviye son verilmelidir.

İlacın bir diğer fıbrat veya HMG CoA-redüktaz inhibitörü ile birlikte kullanılması durumunda, özellikle, önceden kas hastalığının varlığında, kas toksisitesi riski daha da artabilir. Bunun sonucu olarak, fenofıbrat, HMG-CoA redüktaz inhibitörü veya diğer bir fıbrat ile birlikte, ancak kas hastalığı hikayesi olmayan, kardiyovasküler riski yüksek, şiddetli kombine dislipidemi hastaları için düşünülmelidir. Bu kombinasyon dikkatle kullanılmalı ve hastalar potansiyel kas toksisitesi yönünden yakından izlenmelidir.

Renal fonksiyon:

LİPANTHYL, şiddetli böbrek yetmezliğinde kontrendikedir.(bkz. bölüm 4.3. Kontrendikasy onlar).

LİPANTHYL, hafif ila orta dereceli böbrek yetmezliği bulunan hastalarda kullanımı önerilmez.

Böbrek fonksiyon bozukluğunda kreatinin klirens hızına bağlı olarak (bkz. bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli) fenofıbrat dozunun azaltılması gerekebilir. Böbrek fonksiyonu yetersiz olan yaşlı hastalarda dozun azaltılması düşünülmelidir.

Fenofıbrat monoterapisi alan veya aynı zamanda statin kullanan hastalarda serum kreatinin düzeylerinde geri dönüşümlü yükselmeler bildirilmiştir. Serum kreatinin değerindeki yükselmeler genellikle zaman içinde stabil kalmış, uzun dönem tedaviyle serum kreatinin artışının devam ettiğine ilişkin kanıta rastlanmamış ve bu yüksek değerler tedavinin sona ermesiyle birlikte başlangıç değerlerine dönmüştür.

Klinik çalışmalarda, eşzamanlı fenofıbrat ve simvastatin kullanan hastalann %10’unda serum kreatinin değeri başlangıca göre 30 mikromol/L’den fazla artmış, statin monoterapisi alanlarda bu oranın %4.4 olduğu kaydedilmiştir. Eşzamanlı tedavi alan hastaların %0.3’ünde kreatinin değerinde >200 mikromol/L şeklinde klinik açıdan anlamlı artışlar görülmüştür.

Kreatinin düzeylerinde normal değerlerin üst sınırının (ULN) %50’sinden fazla bir yükselme olduğu takdirde tedavi kesilmelidir. Tedavi başladıktan sonra ilk 3 ay boyunca ve sonrasında da periyodik olarak kreatinin ölçümlerinin yapılması önerilmektedir (doz ile ilgili öneriler için bkz. bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli).

Kolelitvaz:

Klofıbrat ve gemfıbrozil gibi fenofıbrat da safraya kolesterol aülımım arttırarak kolelityaz tablosuna yol açabilir. Kolelityaz şüphesi olduğu takdirde, safra kesesi çalışmaları endikedir. Safra kesesinde taş saptanması halinde, LİPANTHYL tedavisi kesilmelidir.

Östroj enler:

Östrojen veya östroj en içeren kontraseptif kullanan hiperlipidemi hastalannda, hiperlipideminin primer yapıda mı sekonder yapıda mı (oral östrojen sebebiyle lipid değerlerinde olası artış) olduğunun belirlenmesi gerektirmektedir.

Hematolojik Değişiklikler:

Fenofıbrat tedavisine başlandıktan sonra hastalann hemoglobin, hematokrit ve akyuvar değerlerinde hafif ila orta dereceli azalmalar gözlenmiştir. Bununla birlikte, söz konusu düzeylerin uzun dönem uygulamayla stabil duruma geldiği kaydedilmiştir. Fenofıbrat tedavisi alan kişilerde trombositopeni ve agranülositoz bildirilmiştir. Tedavinin ilk 12 ayı süresince alyuvar ve akyuvar sayısının periyodik olarak izlenmesi önerilir.

Aşırı Duyarlılık Reaksiyonları:

Fenofıbratlarla tedavi sonrasında hastaneye yatırılmayı ve steroid tedavisi uygulanmasını gerektiren toksik epidermal nekroliz ve Stevens-Johnson sendromu gibi akut aşın duyarlılık reaksiyonları bildirilmiştir. Kontrollü çalışmalarda fenofıbrat ve plasebo hastalarının sırasıyla %1.3 ve %0’ında ürtiker, %1.5 ve %0.8’inde döküntü görülmüştür.

HDL Kolesterol (HDL-C) Düzeylerinde Paradoksal Azalmalar:

Pazarlama sonrası ve klinik çalışma raporlannda, fıbrat tedavisine başlayan diyabetik ve diyabetik olmayan hastalarda HDL-C düzeylerinde ciddi düşüşler (2 mg/dL kadar) yer almıştır. HDL-C değerindeki azalmaya apolipoprotein Al düzeyinde azalma eşlik etmiştir. Söz konusu azalmanın fıbrat tedavisi başladıktan sonra 2 hafta ila birkaç yıl içinde ortaya çıktığı bildirilmiştir. HDL-C düzeyleri fıbrat tedavisi kesilene kadar deprese durumda kalmış; fıbrat tedavisinin kesilmesine karşı hızlı ve kalıcı yanıt alınmıştır. Bu HDL-C azalmasının klinik önemi bilinmemektedir. Fibrat tedavisine başlandıktan sonraki ilk birkaç ayda HDL-C düzeylerinin kontrol edilmesi önerilir.

HDL-C düzeyinde ciddi azalma saptandığı takdirde, fibrat tedavisi kesilmeli ve HDL-C başlangıçtaki değere dönene kadar izlenmeli, ayrıca fibrat tedavisi yeniden başlatılmamalıdır. (bkz. bölüm 5.1. Farmakodinamik özellikler)

Bu ilaç laktoz içerir. Bu nedenle nadir kalıtımsal galaztoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşim ve diğer etkileşim şekilleri

Oral antikoagülanlar:

Fenofıbrat oral antikoagülan etkiyi güçlendirir ve kanama riskini artırabilir. Tedavinin başlangıcında oral antikoagülan ilaç dozunun 1/3 oranında azaltılması ve daha sonra gerekirse INR (International Normalised Ratio) takibine göre kademeli olarak ayarlanması önerilir.

Siklosporin:

Fenofıbrat ve siklosporinin birlikte kullanımı sırasında, bazı şiddetli geri dönüşümlü böbrek fonksiyon bozukluğu vakaları bildirilmiştir. Bu nedenle, bu hastalarda böbrek fonksiyonu yakından izlenmeli ve laboratuvar parametrelerinde ciddi değişiklik olması durumunda, fenofıbrat ile tedaviye son verilmelidir.

HMG-CoA redüktaz inhibitörleri veya diğer fıbratlar:

Fibratlar, HMG-CoA redüktaz inhibitörleri veya diğer fıbratlarla birlikte kullanıldığı takdirde, ciddi kas toksisitesi riski artar. Bu kombinasyon ile tedavi sırasında dikkatli olunmalı ve hastalar kas toksisitesi belirtileri yönünden yakından izlenmelidir (4.4’e bakınız).

Glitazonlar:

Fenofıbrat ve glitazonların eşzamanlı kullanımı sırasında, HDL kolesterolüne (HDL-C) yönelik bazı geri dönüştürülebilir paradoksik düşüşler bildirilmiştir. Bu nedenle, bu bileşenlerden biri diğerine eklenirse HDL-kolesterolün(HDL-C) izlenmesi ve HDL-kolesterol (HDL-C) çok düşükse tedavilerden herhangi birinin kesilmesi önerilmektedir. Sitokrom P450 enzimleri:

İnsan karaciğer mikrozomlarının kullanıldığı in vitro çalışmalar, fenofıbrat ve fenofıbrik asidin, sitokrom (CYP) P450 izoformları olan CYP3A4, CYP2D6, CYP2E1 veya CYPlA2’nin inhibitörleri olmadığını göstermektedir. Bunlar, terapötik konsantrasyonlarda CYP2C19 ve CYP2A6’nın zayıf; CYP2C9’un hafif - orta derecede inhibitörleridir.

Fenofıbrat ile dar bir terapötik indeksi olan, CYP2C19, CYP2A6 ve özellikle CYP2C9 ile metabolize olan ilaçlann birlikte uygulandığı hastalar dikkatle izlenmeli ve gerekirse bu ilaçlar için doz ayarlaması yapılmalıdır.

4.6. Gebelik ve laktasyon

 Genel tavsiye

Gebelik kategorisi: C

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

Herhangi bir veri bulunmamaktadır.

Gebelik dönemi

Fenofıbraün hamile kadınlarda kullanımı ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Hayvan deneylerinde herhangi bir teratojenik etkisi görülmemiştir. Anne için toksik olan doz aralığında embriyotoksik etkiler görülmüştür (bkz. bölüm 5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri). İnsanlar için muhtemel riski bilinmemektedir.

Bu nedenle LİPANTHYL gebelik döneminde ancak dikkatli bir fayda/risk değerlendirmesinden sonra kullanılmalıdır.

Laktasyon dönemi

Fenofıbraün ve/veya metabolitlerinin anne sütüne geçişi ile ilgili bilgi mevcut değildir. Anne sütü ile beslenen yenidoğanlar/bebekler üzerindeki risk gözardı edilemez. Bu nedenle fenofıbrat süt veren annelerde kullanılmamalıdır.

Üreme yeteneği/Fertilite

Hayvanlarda fertilite üzerinde geri dönüşümlü etkiler gözlenmiştir (bkz. bölüm 5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri). LİPANTHYL kullanımıyla fertiliteye ilişkin klinik veri yoktur.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

LİPANTHYL 160 mg’ın araç ve makine kullanma yeteneği üzerinde etkisi yoktur ya da ihmal edilebilir düzeydedir.

4.8. İstenmeyen etkiler

Fenofıbrat tedavisi sırasında en yaygın bildirilen istenmeyen etkiler sindirim ile ilgili, mide veya bağırsak hastalıklarıdır.

Plasebo kontrollü klinik araştırmalar (n = 2344) sırasında ve pazarlama sonrası deneyimlerde3 aşağıda sıklıklarıyla belirtilen istenmeyen etkiler gözlemlenmiştir.

Advers olaylar aşağıdaki sıralamaya göre belirtilmiştir: Çok yaygın (>1/10), yaygın (>1/100, <1/10), yaygın olmayan (>1/1.000, <1/100), seyrek (>1/10.000, <1/1.000), çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

MeDRA sistemi organ sımfı

Yaygın > 1/100, < 1/10

Yaygın olmayan >1/1.000,

< 1/100

Seyrek > /10.000, < 1/1.000

Çok seyrek < 1/10.000 izole edilmiş raporlar dahil

Sıklığı bilinmiyor (Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Hemoglobin ve lökosit sayısında azalma

Bağışıklık sistemi hastalıkları

Hipersensitivite

Sinir sistemi hastalıkları

Başağrısı

Vasküler

hastalıklar

Tromboembolizm (pulmoner embolizm, derin ven trombozü)*

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar

İnterstisiyel akciğer hastalığı3

Gastrointestinal

hastalıklar

Sindirim sistemi ile ilgili belirti ve bulgular (karm ağrısı, bulantı, kusma, ishal, gaz)

Pankreatit*

Hepato-biliyer

hastalıklar

Transaminaz düzeylerinde yükselme (4.4’e bakınız)

Safra taşları oluşumu (4.4’e bakınız)

Hepatit

Sarılık, kolelithiasis komplikasyonları(örn., kolesistit, kolanjit, biliyer kolik)

Deri ve deri altı dokusu hastalıkları

Kutanöz hipersensitivite (örn. döküntü, kaşıntı, ürtiker)

Alopesi

Fotosensitivite

reaksiyonları

Şiddetli deri reaksiyonları(örn. Eritema multiforme, Stevens- J ohnsons sendromu, toksik epidermal nekroliz)

Kas-iskelet sistemi, bağ dokusu ve kemik hastalıkları

Kas hastalıkları (öm. kas ağrısı, miyozit, kas krampları ve güçsüzlük)

Rabdomiyoliz3

Üreme sistemi ve meme hastalıkları

Seksüel

disfonksiyon

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Yorgunluk

Araştırmalar

Kan homosistein seviyesinde artış

Kan kreatininde artış

Kan üre

seviyesinde artış

* Tip 2 diabetes mellituslu 9795 hasta ile gerçekleştirilen randomize plasebo kontrollü bir çalışma olan FIELD çalışmasında, plasebo alan hastalara karşı fenofıbrat alan hastalarda, pankreatit vakalannda istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlemlenmiştir (%0.5’e karşı %0.8; p = 0.031). Aynı çalışmada, pulmoner embolizm görülme sıklığında istatistiksel olarak anlamlı bir artış (fenofıbrat grubundaki %1.1’e karşı plasebo grubunda %0.7; p = 0.022) ve derin ven trombozlarında istatistiksel olarak anlamlı olmayan bir artış (fenofıbrat ile %1.4’e [67/4895 hasta] karşı plasebo ile %1.0 [48/4900 hasta]; p = 0.074) rapor edilmiştir.

** FIELD çalışmasında, fenofıbrat ile tedavi edilen hastalarda kan homosistein seviyesindeki ortalama artış 6.5 mikromol/L olarak gözlenmiş ve fenofıbrat tedavisinin kesilmesiyle normale dönmüştür. Venöz trombotik olay riskindeki artış, artmış homosistein düzeyi ile ilişkili olabilir. Bu durumun klinik açıdan önemi yoktur.

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlannın raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck,gov.tr; tel:0 800 314 00 08; faks:0312 218 35 99).

4.9. Doz aşımı

Fenofıbrat doz aşımına ilişkin sadece anekdot şeklinde vakalar alınmıştır. Vakalann çoğunda, doz aşımı belirtileri bildirilmemiştir.

Spesifik bir antidot bilinmemektedir. Bir aşırı doz alımı kuşkusu olduğunda, semptomatik tedavi uygulanmalı ve gerektiği şekilde, uygun destekleyici önlemler alınmalıdır. Fenofıbrat hemodiyaliz ile elimine edilemez.