LUMINALETTEN 15 mg 30 tablet Farmakolojik Özellikler
Bayer Türk Kimya San. Tic. Ltd. Şti.
[ 30 December 1899 ]
Bayer Türk Kimya San. Tic. Ltd. Şti.
[ 30 December 1899 ]
Farmakoterapötik grup: Barbitüratlar
ATC kodu: N03AA02
Etki mekanizması
Barbitürat türevi olan fenobarbital hipnotik, antikonvülzan ve sedatif etkilere sahiptir. Bu etkiler, ilacın klinik uygulamalarda yoğun kullanımı boyunca geniş bir şekilde incelenmiş ve kanıtlanmıştır. Barbitüratlar, selektif olmayan merkezi sinir sitemi depresanları olarak aktivite gösterirler ve eksitasyondan hafif sedasyon, hipnoz ve derin komaya kadar, her düzeyde merkezi sinir sistemi durum değişikliği oluşturma kapasitesine sahiptirler. Doz aşımı ölüme yol açabilir.
Barbitüratlar solunum depresanlarıdır ve solunum depresyonunun derecesi doza bağlıdır.
Fenobarbital oral yoldan uygulandığında uzun etkili barbitürat olarak sınıflandırılır. Bir saat ya da biraz daha uzun bir sürede etki göstermeye başlar ve etki süresi 10-12 saat arasında değişir.
Genel özellikler
Plazma konsantrasyonu Antikonvülsan: Toksik: | 15 - 25 pg/mL > 50 pg/mL |
Tmaks Oral: | 6 - 18 saat |
Plazma yarı ömrü (erişkinler): | 60 - 150 saat |
Böbrek klerensi: | % 10 - 40 değişmemiş halde |
Absorpsiyon: | Oral uygulamadan sonra hemen hemen tam |
Günlük eliminasyon | % 10 - 20 |
Dağılım hacmi Erişkinler: Çocuklar: | 0.66 - 0.88 l/kg 0.56 - 0.97 l/kg |
Plasentaya geçiş: | Plasenta bariyerini aşar |
Kan-beyin bariyerinden geÇiş: | Beyin dokusuna iyi penetrasyon |
Süte geçiş: | Sütteki konsantrasyonu: Plazma konsantrasyonunun %10-45’i |
Plazma proteinlerine bağlanma: | % 40 - 60 |
Diyaliz: | Hemodiyaliz: Mümkün Hemoperfüzyon: Mümkün (Serum konsantrasyonu yaklaşık 2 saat içinde miktarın yarısına iner) |
Emilim:
Oral ve i.m. uygulamadan sonra hemen hemen tamamen absorbe olur.
Dağılım:
Maksimum plazma konsantrasyonlarına ulaşma süresi; oral olarak alındığında 6-18 saat, i.m. uygulandığında 3-5 saat ve i.v. olarak beyne uygulandığında 20-60 dakikadır. Plazma yarılanma ömrü erişkinlerde 60-150 saattir. Dağılım hacmi erişkinlerde 0,66-0,88 l/kg; çocuklarda 0,56-0,97 l/kg’dır. Plasenta geçişi iyidir. Beyin dokusuna iyi penetre olur. Anne sütündeki konsantrasyon, anne plazma konsantrasyonunun %10-45’i kadardır. Plazma proteinlerine %40-60 oranında bağlanır.
Biyotransformasyon:
Barbitüratlar özellikle hepatik mikrozomal enzim sistemi aracılığıyla karaciğerde biyotransformasyona uğrar.
Barbitüratlar bazı tıbbi ürünlerin metabolizmasını hızlandıran karaciğer enzimlerinin oluşumunu artırabilir. Barbitüratlar karaciğer enzimlerini indükler (CYP 450).
Eliminasyon:
Renal klerensi % 10-40 civarındadır (değişmemiş halde). Günlük eliminasyonu %10-20 arasındadır.
Hemodiyaliz ve hemoperfüzyonu mümkündür ve serum konsantrasyonu yaklaşık 2 saat içinde miktarın yarısına iner. Doz aşımı durumunda, renal atılım yeterli olmadığında, hemodiyaliz ya da gerekirse periton diyalizi uygulanmalıdır.
Plazma konsantrasyonu 15-25 pg/mL iken antikonvülsan etkilidir; ancak > 50 pg/mL iken toksik etkilidir.
Sıçanlarda fenobarbitalin oral LD50’si 162 mg/kg olarak rapor edilmiştir ve farelerde intraperitoneal LD50 ’si 340 mg/kg olmuştur.
Hepatoksisite (karaciğer hücrelerinin hiperplazi ve hipertrofisinden ötürü karaciğer büyümesi) fenobarbitale kısa ve uzun süreli maruziyetin ardından araştırılan türlerde görülmüştür.
Yayınlanan genetik toksikoloji verilerinin kapsamlı bir değerlendirmesine dayanarak, fenobarbital klinik terapötik kullanımına ilişkin koşullar altında genotoksik bir etkiye sahip değildir.
Uzun süreli fenobarbital tedavisinin insan tümörlerine neden olmadığı bulunmasına karşın fenobarbitalin yüksek dozlarına kronik maruziyet hem sıçanlarda hem de farelerde hepatosellüler adenomlara ve bazı fare ırklarında hepatosellüler karsinomlara neden olmuştur.
Sıçanlarda ve farelerde doğum öncesi ve sonrası gelişim (azalan doğum sonrası gelişim) üzerine etkiler bildirildiğinde hamile fare, sıçan ve tavşanlarda fenobarbital tedavisinin ardından embriyotoksik ve / veya teratojenik etkiler görülmüştür.
Doğum öncesi ve sonrası süreçte fenobarbitale maruz kalan sıçanlarda ve hamsterlarda geri dönüşü bulunmayan cinsel fonksiyon bozuklukları (erkek sıçanlarda azalan fertilite, dişi hamsterlarda engellenmiş ovülasyon) görülmüştür.