PARANOX TRIPLE 250 mg/ 250 mg/50 mg tablet (20 tablet) { Opella } Farmakolojik Özellikler
Opella Healthcare Tüketici Sağlığı A.Ş
[ 5 October 2021 ]
Opella Healthcare Tüketici Sağlığı A.Ş
[ 5 October 2021 ]
Farmakoterapötik grup: Diğer analjezikler ve antipiretikler ATC kodu: N02BA51
Asetilsalisilik asit:
Asetilsalisilik asit analjezik, antipiretik ve antiinflamatuar etkilere sahiptir. Bu özellikler esas olarak prostaglandin biyosentezi üzerindeki etkisinin sonucudur. Asetilsalisilik asit ağrıyı, büyük oranda periferik etkisi sayesinde azaltmaktadır. Asetilsalisilik asidin antipiretik etkisi ise, beyindeki ısı kontrol merkezi üzerindeki etkİsİ sonucunda ortaya çıkar. Asetilsalisilik asit aynı zamanda, trombositlerdeki siklooksijenaz üzerindeki inhibitör etkisiyle, trombosit agregasyonunu da inhibe eder.
Parasetamol:
Parasetamol analjezik ve antipiretik etkilere ve yanı sıra çok zayıf bir antİenflamatuar etkiye sahiptir. Etki mekanizması tam olarak anlaşılmamıştır. Merkezi prostaglandin sentezini kuvvetli bir şekilde inhibe eder; ancak periferik prostaglandin sentezini yalnızca zayıf bir şekilde inhibe etmektedir. Aynı zamanda endojen pirojenlerin hİpotalamustaki ısı regülasyon merkezi üzerindeki etkisini de inhibe eder.
Kafein:
Kafein hafif bir uyarıcıdır ve analjezik özellikleri vardır.
Kombinasyon:
Asetilsalisilik asit ve parasetamol bütünleyici etki mekanizmalarına sahiptir ve sonuçta aditif analjezik etkiler ortaya çıkar. Kafeinin eklenmesi, asetilsalisilik asit+parasetamolün analjezik etkisini yaklaşık % 40 oranında artırır.
Asetilsalisilik asit:
Emilim: Oral uygulamadan sonra, non-iyonize asetilsalisilik asidin emilimi midede ve bağırsakta gerçekleşir. Asetilsalisilik asidin bir kısmı bağırsak duvarında salisilata hidrolize olur. Asetilsalisilik asit emildikten sonra hızla salisilata dönüşür, fakat oral uygulamadan sonraki ilk 20 dakikada plazmada ilacın hakim formudur.
Dağılım: Asetilsalisilik asit plazma proteinlerine bağlanır ve geniş bir dağılım gösterir. Plazmada asetilsalisilik asit konsantrasyonları hızla azalırken, salisilat konsantrasyonları artar. Asetilsalisilik asidin plazma yarı ömrü yaklaşık 15 dakikadır; salisilatın plazma yarı ömrü ise, düşük dozlarda 2- 3 saattir. Salisilatlar plazma proteinlerine büyük Ölçüde bağlanır ve vücudun bütün bölümlerine hızla dağılırlar.
Salisilatlar anne sütüne ve plasentaya geçerler.
Biyotransformasyon: Asetilsalisilik asidin hızla parçalanmasıyla oluşan salisilatlar esas olarak karaciğer metabolizmasıyla elimine edilir. Metabolitler arasında salisilürik asit, salisil fenolik glukuronid, salisilik açil glukuronid, gentizik asit ve gentizürik asit yer alır. Başlıca metabolitler olan salisilürik asit ile salisilik fenolik glukuronidin oluşumu kolayca satüre edilir niteliktedir ve Michaelis-Menten kinetiğini izlerler; diğer metabolik yollar birinci-derece proseslerdir. Sonuç olarak, kararlı durum plazma salisilat konsantrasyonları doz ile orantısız bir şekilde artar.
Eliminasyon: 325 mg'lık bir asetilsalisilik asit dozunu izleyerek, eliminasyon bir birinci-derece prosestir ve serum salisilat yarı ömrü yaklaşık 2 ile 3 saattir; yüksek asetilsalisilik asit dozlarında yarı ömür 15 ile 30 saate çıkar.
250 mg'lık bir asetilsalisilik asit dozunu takiben plazma yan ömrü 2,8 saattir; 1 g'lık bir dozda yarı ömür 5 saate, 2 g'lık bir dozda 9 saate çıkar.
Salisilatlar da idrarla değişmeden atılır; bu yolla atılan miktar doz artışıyla birlikte artar ve aynı zamanda idrar pH'sına da bağımlıdır; alkali idrarla dozun yaklaşık %30'u, buna karşılık asidik idrarla %2'si atılır.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Asetilsalisilik asit doğrusal olmayan bir farmakokinetik profil gösterir.
Parasetamol:
Emilim: Oral uygulamadan sonra parasetamol ince bağırsakta hızla ve hemen hemen tamamen emilir ve doruk plazma konsantrasyonları alındıktan yaklaşık 0.5-2 saat sonra ortaya çıkar.
Dağılım: Parasetamol dokulara hızla ve eşit bir şekilde dağılır ve kan beyin bariyerini geçer. Mutlak biyoyararlanım %65 ile %89 arasında değişir ve bu da yaklaşık %20-40'lık bir ilk geçiş etkisine işaret eder. Açlık emilimi hızlandırır, ama biyoyararlanım üzerindeki etkisi orta derecededir.
Biyotransformasyon: Parasetamol, karaciğerde yoğun bir şekilde metabolize olur ve esas olarak idrar yoluyla 24 saat içinde tamamen atılan inaktif glukuronik (yaklaşık %60) ve sülfürik asit (yaklaşık %35) konjugatlarına dönüşür.
Eliminasyon: Dozun %5'ten daha azı değişmemiş ana bileşik olarak atılır. Total klerens yaklaşık 350 mL/dakikadır. Terapötik dozlarda plazma yan ömrü 1.5-3 saattir. Küçük çocuklarda yarı ömür daha uzundur ve sülfat konjügasyonu hakim metabolik yoldur. Plazma parasetamol yan ömrü, kronik karaciğer hastalığı olan kişilerde ve anormal plazma albümin ve/veya protrombin zamanı oranı durumlarında da uzar. Terapötik dozlarda plazma proteinlerine bağlanma düşüktür (yaklaşık
%5 ile %20).
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Özel veri bulunmamaktadır.
Kafein:
Emilim: Kafein, yaklaşık 10 dakikalık bir absorpsiyon yarılanma ömrü ile hızla ve tamamen absorbe olur. Doruk konsantrasyonlara yaklaşık 30-40 dakikada ulaşılır.
Dağılım: Kafein dokuların büyük bir kısmına yayılır, kan-beyin bariyeri, plasenta ve anne sütüne geçer. Doruk konsantrasyonlara yaklaşık 30-40 dakikada oluşur (%30-%40).
Biyotransformasyon: Ksantin ve ürik asit türevlerine metabolize olur.
Eliminasyon: Eliminasyon yarılanma ömrü, relatif olarak değişkendir (3-11 saat). Kafein ve metabolitleri (ksantin ve ürik asit türevleri) başlıca renal yolla atılır (48 saat içinde dozun %86'sı).
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Özel veri bulunmamaktadır.
Kombinasyon:
Üç etkin maddenin kombine edilmesinden dolayı, her bir bileşiğin miktarı düşüktür. Böylelikle, eliminasyon süreçlerinde, uzamış yarılanma ömrü ya da toksisite riskleriyle birlikte olabilecek bir satürasyon görülmez. Her bir bileşenin absorpsiyonu hızlıdır ve farmakokinetik özellikleri yönüyle uyumludur. Önemli farmakokinetik etkileşmeler gözlenmemiştir.
Tekil bileşenlerin kemirgenlerde ve kemirgen olmayanlardaki akut oral toksisitesi (LD), asetilsalisilik asit için 920 ile 4000 mg/kg arasında, parasetamol İçin 760 ile 3700 mg/kg arasında ve kafein için 155-265 mg/kg arasında değişmiştir. Majör toksisite bulguları kanama ve gastrik ülserler (asetilsalisilik asit), karaciğerde sentrilobüler nekroz (parasetamol) ve kardiyovasküler ve santral sinir sisteminde değişiklikler (kafein) olmuştur. Asetilsalisilik asit/parasetamol kombinasyonu sıçanlara uygulandığında, akut toksisitede sinerjik etki ile sonuçlanmamıştır. Asetilsalisilik asit/parasetamol/kafein üçlü kombinasyonu (oran: 5/4/1) için sıçanlardaki LD
≥1600 mg/kg olmuştur.
İnsanlarda, asetilsalisilik asit, parasetamol ve kafein ile akut intoksikasyon gözlenmiştir. Asetilsalisilik asit için letal doz 10 g, parasetamol için yaklaşık 10 g'dır (hepatotoksisite).
Uzun süreli olarak yüksek dozlarda asetilsalisilik asit ve/veya parasetamol uygulamasının laboratuvar hayvanlarında papiler veya tübüler epitelyal nekroz gibi böbrek lezyonlarına,
gastrointestinal ülserler ve kanamalara (asetilsalisilik asit) ve yanı sıra interstisyel nefrit ve hepatotoksik etkilere (parasetamol) yol açtığı bildirilmiştir. Ancak, sıçanlarda asetilsalisilik asit, parasetamol ve kafein (oran: 5/4/1) ile yapılan 26 haftalık bir toksisite çalışmasında, asetilsalisilik asit kaynaklı, mortalite dahil belirgin gastrointestinal toksisite belirtileri (erozyonlar) ortaya konulmuş, fakat nefrotoksisite artışı verisi bulunmamıştır. Üçlü kombinasyon ile temas, tekil bileşiklere kıyasla daha yüksek bir organ toksisitesiyle sonuçlanmamıştır. Asetilsalisilik asit ve parasetamol kinetikleri, iki ilacın kombine edilmesinden ya da kafeinin eklenmesinden etkilenmemiştir.
Asetilsalisilik asit ile genotoksisiteye yönelik bazı veriler elde edilmiş, ancak uzun dönemli karsinojenisite tayinlerinde negatif sonuç alınmıştır. Sıçanlar ve farelerdeki NTP biyolojik tayinlerinden edinilen veriler temelinde, ancak çeşitli başka genotoksisite ve karsinojenisite çalışmalarının çelişkili sonuçlarına zıt olarak, parasetamol non-genotoksik ve non-karsinojen olarak sınıflandırılmıştır. Parasetamol aynı zamanda lARC tarafından da karsinojen olarak sınıflandırılmamıştır. Kafein çeşitli önemli in vitro genotoksisite testlerinde ve kısıtlı in vivo verilerde mutajenik değil, ama klastojenik ve/veya anöjenik bulunmuştur. Deney hayvanlarında ve insanlarda karsinojenisite konusundaki veriler yetersizdir.
Asetilsalisilik asit sıçanlar ve tavşanlarda teratojendir. İnsanlarda yapılan geriye dönük araştırmalar çelişkili sonuçlar göstermiştir. Çeşitli araştırıcılar asetilsalisilik asit kullanımı ile malformasyon riskinde artış arasında herhangi bir bağıntı gözlemlememekle birlikte, ayrıntılı bir literatür incelemesinin verileri, gebeliğin ilk trimesterinde asetilsalisilik asit temasının gastroşizi riskinde artış ile bağıntılı olduğu izlenimini vermektedir. Parasetamolün hayvanlarda ve insanlarda teratojen olmadığı bildirilmiştir. Kafeinin maternotoksik dozlarda, laboratuvar hayvanlarında iskelet sisteminde gelişim inhibisyonu ve gros malformasyonlara yol açtığı ve bu duruma annedeki hemodinamik bozuklukların neden olduğu bildirilmiştir. Ancak kafeinin insanlarda teratojen etkisini destekleyen hiç veri bulunmamaktadır. Çok yüksek oral asetilsalisilik asit ve parasetamol dozlarında, sıçanlarda testisler, epididim ve spermatogenez üzerinde etkiler ve implantasyon sonrası mortalite gözlenmiştir. Kafein çok yüksek oral dozlarda, sıçanlar ve farelerde implantasyon sonrası mortalite ve fertilite indeksini etkilemiştir. Bu etkilerin fertilite parametreleri üzerindeki etkileri bilinmemektedir.