PARANOX TRIPLE 250 mg/ 250 mg/50 mg tablet (20 tablet) { Opella } Klinik Özellikler
Opella Healthcare Tüketici Sağlığı A.Ş
[ 5 October 2021 ]
Opella Healthcare Tüketici Sağlığı A.Ş
[ 5 October 2021 ]
PARANOX® TRİPLE, 16 yaş ve üstü adölesanlar ile erişkinlerde baş ağrısı, diş ağrısı, akut migren atakları, nevralji, kas-iskelet sistem ağrıları, dismenore gibi hafif ve orta şiddetli ağrılar ve soğuk algınlığı gibi ağrının eşlik ettiği durumlarda endikedir.
Çocuk ve adolesanlar için ürünün Özel kullanım uyarıları ve önlemleri bölümüne bakınız.
Doktor tarafından başka bir şekilde tavsiye edilmediği takdirde aşağıdaki dozlar önerilir.
16 yaş üstü adelosanlar ve yetişkinler:
Günde 1-2 tabletten 6 tablete kadar (maksimum günlük doz 1500 mg asetilsalisilik asit, 1200 mg parasetamol ve 300 mg kafein).
Dozlar arasında en az 4 saat geçmelidir.
PARANOX® TRİPLE doktora danışılmadan, ağrılı durumlarda 10 günden fazla süreyle, ateşli durumlarda ise 3 günden fazla süreyle kullanılmamalıdır.
PARANOX® TRİPLE bir bardak su ile alınmalıdır.
Böbrek yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Ağır böbrek yetmezliğinde kullanılmamalıdır.
Karaciğer yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Ağır karaciğer yetmezliğinde kullanılmamalıdır.
Alkol alan kişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun 2000 mg'ı aşmaması gerekir.
16 yaşın altındaki çocuklarda ve ergenlerde kullanılmamalıdır.
PARANOX® TRİPLE'ın yaşlı kişilerde kullanımıyla ilgili özel bir veri bulunmamaktadır.
PARANOX® TRİPLE aşağıdaki durumlarda kullanılmamalıdır.
Salisilatlar, parasetamol, kafein ya da yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olan hastalar,
Paresetamolü ilk kullananlarda veya daha önce kullanım hikayesi olanlarda, kullanımın ilk dozunda veya tekrarlayan dozlarında deride kızarıklık, döküntü veya bir deri reaksiyonu oluşabilmektedir. Bu durumda doktor ile irtibata geçilerek ilacın kullanımının bırakılması ve alternatif bir tedaviye geçilmesi gerekmektedir. Parasetamol ile deri reaksiyonu gözlenen kişi bir daha bu ilacı veya parasetamol içeren başka bir ilacı kullanmamalıdır. Bu durum, ciddi ve ölümle sonuçlanabilen Steven Johnson Sendromu (SJS), toksik epidermal nekroliz (TEN) ve akut generalizeekzantematöz püstüloz (AGEP) dahil cilt reaksiyonlarına neden olabilmektedir.
Çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır.
16 yaş altında spesifik bir endikasyon olmadıkça kullanımı önerilmez.
PARANOX® TRİPLE aşağıdaki durumlarda sadece doktor tavsiyesiyle kullanılmalıdır:
Glukoz-6-fosfat-dehidrojenaz eksikliği,
Asetilsalisilik asit
Asetilsalisilik asit aşağıdaki ilaçların etkisini ve toksisite riskini artırabilir.
-NSAİİ'ler, kortikosteroidler ya da alkol: Gastrointestinal yan etki riskinde artış (örn. gastrointestinal kanama),
- Digoksin, lityum,
-Antitrombositer ilaçlar, antikoagülanlar, trombolitikler, SSRI'lar: Kanama riskinde artış (bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemler ve Yan etkiler),
-Hipoglisemik ajanlar, valproik asit, metotreksat.
Asetilsalisilik asit diüretikler ve antihipertansiflerin etkisini azaltabilir.
PARANOX® TRİPLE aynı zamanda, spironolaktonun natriüretik etkisini azaltabilir ve ürikozürik ajanların etkisini (örn. probenesid, sülfinpirazon) inhibe edebilir.
Parasetamol
Probenesid, salisilamid: Parasetamol eliminasyonunda gecikme, toksisite artışı,
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar, tedavi süresince tıbben etkili olduğu kabul edilen doğum kontrol yöntemleri kullanmalıdır.
Prostaglandin sentezinin inhibisyonu gebeliği ve/veya embriyo-fetal gelişimi olumsuz yönde etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalardan edinilen veriler, gebeliğin erken dönemlerinde bir prostaglandin sentez inhibitörü kullanımından sonra düşük, kardiyak malformasyon ve gastroşizi riskinin arttığı izlenimini vermektedir. Kardiyak malformasyon için mutlak risk, %1'in altından yaklaşık %1.5'e çıkmıştır. Riskin doz ve tedavi süresiyle birlikte arttığına inanılmaktadır.
Hayvanlarda prostaglandin sentez inhibitörü uygulamasının implantasyon öncesi ve sonrası kayıpları ve embriyo-fetal letaliteyi artırdığı gösterilmiştir. Buna ek olarak, organogenetik
dönemde prostaglandin sentez inhibitörü verilen hayvanlarda, kardiyovasküler olanlar da dahil çeşitli malformasyonların insidansında artış bildirilmiştir.
Gebeliğin birinci ve ikinci üç aylık dönemlerinde, kesinlikle gerekli olmadığı sürece PARANOX® TRİPLE verilmemelidir. Gebe kalmaya çalışan bir kadında ya da gebeliğin birinci ve ikinci üç aylık dönemlerinde PARANOX® TRİPLE kullanılıyorsa, doz olabildiğince düşük tutulmalı ve tedavi süresi mümkün olduğu kadar kısa olmalıdır.
Gebeliğin üçüncü üç ayında bütün prostaglandin sentez inhibitörleri, fetusta kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriyozusun zamanından önce kapanması ve pulmoner hipertansiyon da dahil), ve oligohidramniyoz ile böbrek yetmezliğine gidebilen böbrek fonksiyon bozukluğuna sebebiyet verebilir. Bu maddeler gebeliğin sonunda anne ve yenidoğanda ise, kanama zamanında muhtemel bir uzamaya (çok düşük dozlarda bile ortaya çıkabilen bir anti-agregan etki) ve uterus kontraksiyonlarında, doğum eyleminde gecikme ya da uzamayla sonuçlanan bir azalmaya neden olabilmektedir.
Sonuç olarak PARANOX® TRİPLE gebeliğin üçüncü üç aylık döneminde kontrendikedir.
Uzun süreyle yüksek miktarlarda kafein alınması, gebe kadınlarda spontan düşük ya da prematüre doğuma öncülük edebilir.
Parasetamol ve salisilatlar anne sülüne geçerler. Kafein de anne sütüne geçer ve bebeğin durumunu ya da davranışlarını etkileyebilir.
PARANOX® TRİPLE'ın uzun süreli kullanılması ya da yüksek dozlarda alınması durumunda emzirmeye son verilmelidir.
Siklooksijenaz / prostaglandin sentezi inhibe eden ilaçların ovulasyon üzerindeki bir etkiyle dişi fertilitesinde bozulmaya neden olabileceğine yönelik bazı veriler bulunmaktadır. Bu durum tedavinin sonlandırılmasıyla geri dönüşebilir niteliktedir.
Araç ve makine kullanma becerileri üzerindeki etkilerine yönelik çalışma yürütülmemiştir.
Ancak hastalar, tedavi sırasında somnolans ve görme bozuklukları gibi istenmeyen etkilerin ortaya çıkabileceği ve klinik araştırmalar sırasında baş dönmesi ve vertigo bildirildiği konusunda uyarılmalıdır. Bu nedenle, araç kullanırken ya da makine işletirken dikkatli olunması önerilmelidir. Eğer hastalarda bu gibi semptomlar ortaya çıkarsa, araç kullanma ya da makine işletme gibi tehlike potansiyeli taşıyan işlerden uzak durmalıdırlar.
Sabit dozlarda parasetamol, asetilsalisilik asit ve kafein kombinasyonuyla yürütülen plasebo kontrollü klinik çalışmalarda tedavi edilen hastalarda, 1143 hastadaki deneyim temelinde, aşağıdaki yan etkiler bildirilmiştir:
MedDRA konvansiyonuna göre yaygınlık dereceleri aşağıdaki gibidir: Çok yaygın: ≥1/10
Yaygın: ≥1/100 ilâ <1/10
Yaygın olmayan: ≥1/1000 ilâ <1/100 Seyrek: ≥1/10.000 ilâ <1/1.000
Çok seyrek: <1/10.000
Bilinmiyor: Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.
Seyrek: Vertigo
Yaygın Olmayan: Palpitasyonlar Seyrek: Taşikardi
Yaygın: Abdominal ağrı, dispepsi, bulantı Yaygın olmayan: Kusma
Seyrek: Diyare, özofajit
Seyrek: Hiperhidroz
Seyrek: Bitkinlik
PARANOX® TRİPLE'ın içinde bulunan tekil etkin bileşenler için, yukarıda söz edilmeyen ek advers reaksiyonlar aşağıda verilmektedir:
Asetilsalisilik asit:
Asetilsalisilik asit için verilen yan etki listesi, romatizmal tablolar nedeniyle uzun dönemli ve yüksek doz ile tedavi edilen hastalardaki gözlemleri de kapsamaktadır.
Bilinmiyor: Özellikle kontrol altında olmayan hipertansiyonlu hastalarda
ve/veya eşzamanlı antikoagülan tedavi görmekte olan hastalarda olmak üzere, bireysel olgularda yaşamı tehdit edici olabilen ağır kanama, örn, serebral kanama (bkz. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve Özel kullanım uyarıları ve önlemler) kanama, örn. burun kanaması, diş eti kanaması (tedavi bittikten sonra birkaç gün daha kalıcı olan anti-agregan etki nedeniyle kanama riski artabilir).
Seyrek: Aşırı duyarlılık (anafilaktik şok, anjiyoödem, bronkospazm, hipotansiyon, dispne ve deri reaksiyonları dahil)
Çok seyrek: Hipoglisemi
Bilinmiyor: Konfüzyonal durum, somnolans, baş ağrısı
Bilinmiyor: Vizüel bozukluklar
Bilinmiyor: İşitmede bozukluk, tinnitus
Seyrek: Uzun süreli kullanımda demir eksikliği anemisiyle sonuçlanabilen gastrointestinal kanama (bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemler),
Çok Seyrek: Gastrointestinal perforasyon
Bilinmiyor: Erozif gastrit, epigastrik huzursuzluk
Çok Seyrek: Karaciğer fonksiyonlarında anormallik, transaminazlarda artış
Seyrek: Şiddetli deri reaksiyonları (eritema multiforme dahil)
Seyrek: Böbrek yetersizliği Parasetamol:
Çok Seyrek: Agranülositoz, pansitopeni, lökopeni ve trombositopeni
Çok Seyrek: Aşırı duyarlılık (anafilaktik şok, anjiyoödem, dispne, eritem, ürtiker, bulantı ve aşırı terleme dahil)
Çok seyrek: NSAİİ'lere alerjik olan kişilerde bronkospazm
Seyrek: Transaminazlarda artış
Seyrek: Deri döküntüsü, kaşıntı, ürtiker, alerjik ödem ve anjiyoödem, akut generalize eksantematöz püstülozis, eritema multiform, Stevens- Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz (fatal sonuçlar dahil).
Bilinmiyor: İlaç döküntüsü
Kafein
Bilinmiyor: Uykusuzluk, huzursuzluk
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirilmesi gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
Yaşlı kişiler, küçük çocuklar, karaciğer bozuklukları olan, kronik olarak alkol tüketen ya da kronik malnutrisyonu olan hastalarda, ayrıca birlikte enzim indükleyici ilaçlarla tedavi edilen hastalarda, fatal sonuçlanım da dahil olmak üzere, intoksikasyon riski artmaktadır.
Semptomlar
Parasetamol:
Semptomlar normal olarak ilk 24 saat içinde ortaya çıkar ve solukluk, bulantı, kusma, anoreksi ve abdominal ağrıyı içerir. Hastalarda geçici bir sübjektif iyileşme görülebilir, ama muhtemelen karaciğer harabiyetinin göstergesi olan hafif abdominal ağrı kalıcı olabilir.
Erişkinlerde yaklaşık 6 g ya da daha fazla, çocuklarda 140 mg/kg tek parasetamol dozları hepatoselüler nekroza neden olabilir. Bu durum geri dönüşümsüz tam bir nekroza dönüşebilir; daha sonrasında hepatoselüler yetersizlik, metabolik asidoz ve ensefalopati gelişebilir ve nihayetinde koma ve ölümle sonuçlanabilir. Alımdan 12-48 saat sonra ortaya çıkmak üzere, karaciğer transaminazları (AST, ALT), laktat dehidrogenaz ve bilirubinde yükselme ve protrombin zamanında artışlar gözlenmiştir. Karaciğer harabiyetinin klinik semptomları olağan halde 2 gün sonra belirginleşir ve 4-6 gün sonra maksimuma ulaşır.
Şiddetli karaciğer harabiyetinin bulunmadığı durumlarda bile, akut tübüler nekrozla birlikte akut böbrek yetmezliği gelişebilir. Parasetamol doz aşımından sonra, miyokardiyal anormallikler ve pankreatit gibi başka non-hepatik semptomlar da bildirilmiştir.
Asetilsalisilik asit:
Hafif akut asetilsalisilik asit toksisitesi semptomları şunlardır; uzun ve derin soluma, kulak çınlaması, bulantı, kusma, görme ve işitme bozuklukları, baş dönmesi ve konfüzyonal durumlar. Ağır zehirlenme durumlarında ise, deliryum, tremor, konvülsiyonlar, dispne, terleme, kanamalar, dehidratasyon, plazmanın asit-baz dengesinde ve elektrolit bileşiminde bozukluklar, hipertermi ve koma görülebilir.
Kafein:
Toksisite semptomları, eğer doz kısa bir süre içerisinde alınırsa, 1 g (15 mg/kg) ve üzerindeki kafein dozlarında ortaya çıkabilir.
Akut kafein zehirlenmesinin erken semptomları, genellikle tremor ve huzursuzluktur. Bunları bulantı, kusma, taşikardi ve konfüzyon izler. Ciddi intoksikasyonda, deliryum, nöbetler, supraventriküler ve ventriküler taşiaritmiler, hipokalemi ve hiperglisemi ortaya çıkabilir.
Tedavi
Parasetamol:
Parasetamol intoksikasyonundan kuşkulanıldığında, ilaç alımından sonraki ilk 10 saat içerisinde, N-asetilsistein gibi SH grubu verici ajanların intravenöz yoldan uygulanması endikedir. N- asetilsistein bu süre içinde başlatıldığında en etkili olmakla birlikte, ilaç alımından 48 saat sonra gibi geç bir zamanda verildiğinde de, bir dereceye kadar koruma sağlayabilir; böyle bir durumda daha uzun süreyle alınmalıdır. Plazmadaki parasetamol konsantrasyonu diyaliz ile azaltılabilir. Plazma parasetamol konsantrasyonlarının belirlenmesi ve karaciğer fonksiyon testlerinin yapılması tavsiye edilmektedir.
Daha ileri önlemler parasetamol intoksikasyonunun klinik semptomlarının şiddeti, niteliği ve seyrine bağlı olacaktır ve standart yoğun bakım protokolleri izlenmelidir.
Asetilsalisilik asit:
Tedaviye genel önlemlerle başlanmalıdır (örn. aktif tıbbi kömür, gastrik lavaj). Zorlu diürez yöntemi kullanılmamalıdır, çünkü salisilat atılımını hızlandırmaz ve pulmoner ödeme neden olabilir. Sodyum bikarbonat ve potasyum klorür çözeltileri infüze edilebilir.
Asetilsalisilik asidin plazma konsantrasyonları diyalizle azaltılabilir. Kafein:
MSS semptomları ve konvülsiyonlar benzodiazepinler ile tedavi edilebilir; supraventriküler taşikardi intravenöz yoldan uygulanan propranolol gibi beta-blokerler kullanılarak kontrol altına alınabilir.