PARASINUS 30 tablet Klinik Özellikler
Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.
[ 30 December 1899 ]
Koçak Farma İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.
[ 30 December 1899 ]
PARASİNUS, soğuk algınlığı, nezle, sinüzit ve üst solunum yolları enfeksiyonları sırasında görülen burun tıkanıklığı, baş ağrısı, ateş vb. belirtilerin giderilmesinde semptomatik amaçla kullanılır.
Oral olarak 4-6 saat ara ile 2 tablet, günde 4 defaya kadar önerilir. Günlük maksimum doz 8 tablettir (240 mg psödoefedrin hidroklorür, 4 g parasetamol).
Alkol alan kişilerde hepatotoksisite riski nedeniyle günlük alınan parasetamol dozunun 2000 mg'ı aşmaması gerekir.
Oral olarak 4-6 saat ara ile 1 tablet, günde 4 defaya kadar önerilir. Günlük maksimum doz 4 tablettir (120 mg psödoefedrin hidroklorür, 2 g parasetamol).
Oral olarak uygulanır. Bir bardak su ile alınmalıdır.
Şiddetli karaciğer yetmezliği olan hastalarda PARASİNUS kontrendikedir. (bkz.Bölüm 4.3)
Hafif-orta şiddette böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
PARASİNUS 12 yaşın altındaki çocuklarda kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).
Yaşlılarda yapılmış spesifik bir çalışma yoktur. Deneyimlere göre normal yetişkin dozu uygundur. Yaşlılarda parasetamolün absorbsiyon hızı ve miktarı normaldir ancak parasetamol klirensi gençlerden daha düşüktür ve plazma yarılanma ömrü daha uzundur.
Aşağıdaki durumlarda PARASİNUS kullanımı kontrendikedir:
İlacın içerdiği etkin maddelerden birine, ilacın diğer bileşenlerine veya diğer adrenerjik ilaçlara karşı aşırı duyarlılığı olanlarda
Parasetamolü ilk kullananlarda veya daha önce kullanım hikayesi olanlarda, kullanımın ilk dozunda veya tekrarlayan dozlarında deride kızarıklık, döküntü veya bir deri reaksiyonu oluşabilmektedir. Bu durumda doktor ile irtibata geçilerek ilacın kullanımının bırakılması ve alternatif bir tedaviye geçilmesi gerekmektedir. Parasetamol ile deri reaksiyonu gözlenen kişi bir daha bu ilacı veya parasetamol içeren başka bir ilacı kullanmamalıdır. Bu durum, ciddi ve ölümle sonuçlanabilen Steven Johnson Sendromu (SJS), toksik epidermal nekroliz (TEN) ve akut jeneralize ekzantematöz püstüloz (AGEP) dahil cilt reaksiyonlarına neden olabilmektedir.
Anemisi olanlarda, akciğer hastalarında, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda doktor kontrolü altında dikkatli kullanılmalıdır. Önceden mevcut hepatik hastalığı ya da böbrek yetmezliği bulunan hastalarda parasetamole bağlı karaciğer hasarı riski arttığı için, yüksek dozda veya uzun süreli tedaviler esnasında periyodik aralıklarla karaciğer fonksiyon tetkikleri yapmak gerekebilir. Böbrek yetmezliği (kreatinin klirensi < 10 mL/dakika) halinde, doktorun parasetamol kullanımının yarar/risk oranını dikkatle değerlendirmesi gerekir. Doz ayarlaması yapılmalı ve hasta kesintisiz izlenmelidir.
Bir yıl boyunca günlük terapötik parasetamol dozları alan bir hastada hepatik nekroz ve daha kısa süreli olarak aşırı doz kullanan bir hastada karaciğer hasarı bildirilmiştir. 12 a€“ 48 saat içinde karaciğer enzimleri yükselebilir ve protrombin zamanı uzayabilir. Ancak klinik semptomlar dozun alınmasından 1 a€“ 6 gün sonrasına kadar görülmeyebilir.
Akut yüksek dozda ciddi karaciğer toksisitesine neden olur. Erişkinlerde kronik günlük dozlarda karaciğer hasarına neden olabilir.
Hepatotoksisite riskinden ötürü, parasetamol, tavsiye edilenden daha yüksek dozlarda ya da daha uzun süreli alınmamalıdır. Hafif veya orta şiddette karaciğer yetmezliği (Child-Pugh kategorisi
<9) olan hastalar, parasetamolü dikkatli kullanmalıdırlar.
Terapötik dozlarda parasetamol uygulaması sırasında serum alanin aminotransferaz (ALT) düzeyi yükselebilir.
Terapötik dozlarda parasetamol ile hepatik oksidatif stresi artıran ve hepatik glutatyon rezervini azaltan ilaçların eşzamanlı kullanımı, alkolizm, sepsis veya diabetes mellitus gibi çeşitli durumlar hepatik toksisite riskinde artışa yol açabilir.
Sepsis gibi glutatyon eksikliği olan hastalarda parasetamol kullanımı metabolik asidoz riskini arttırabilir.
Ciddi bir enfeksiyonunuz varsa bu metabolik asidoz riskini arttırabilir. Metabolik asidoz belirtileri şunlardır:
Derin, hızlı ve zorlanarak nefes alıp vermek
PARASİNUS, MAOI/RIMA alanlarda kullanılmamalıdır. MAOI'ler ile tedavi edilen veya 14 gün içinde tedavisi kesilen hastalara verilmemelidir. Trisiklik antidepresanlar, iştah bastırıcı ilaçlar, sempatomimetik ajanlar (dekonjestanlar, iştah bastırıcılar ve amfetamin benzeri psikostimülanlar gibi) ve sempatomimetik aminlerin katabolizmasını etkileyen monoamin oksidaz inhibitörleri (furazolidon dahil) ile beraber kullanılması bazen kan basıncının yükselmesine neden olabilir (bkz. Bölüm 4.3).
Moklobemit ve oksitosin ile birlikte kullanımı tansiyon yükselmesine sebebiyet verebilir. Kardiyak glikozitler disritmi riskine, ergot alkaloidler (ergotamin & metisergit) ise ergotizm riskine sebep olabilir.
Antikolinerjik ilaçların etkileri artar (Trisiklik antidepresanlar gibi).
Psödoefedrin içermesinden dolayı PARASİNUS, bretilyum, betanidin, guanetidin, debrizokin, metildopa ve antihipertansif (alfa ve beta adrenerjik blokörler dahil) ilaçlar gibi sempatik aktiviteyi
engelleyen hipotansif ilaçların etkisini kısmen tersine çevirir (bkz. Bölüm 4.4).
Parasetamol:
Barbitüratlar, trisiklik antidepresanlar ve alkol alan hastalarda yüksek dozlarda parasetamolün metabolize olabilirliğinde azalma görülebilir, plazma yarı ömrü uzayabilir. Alkol, parasetamol doz aşımının hepatotoksisitesini artırabilir ve aşırı dozda parasetamol almış olan bir hastada bildirilen akut pankreatite sebep olmuş olabilir.
Antikonvülsanların veya oral steroid kontraseptiflerin kronik kullanımı, karaciğer enzimlerini indükler ve ilk geçiş metabolizmasını veya klirensini artırarak terapötik parasetamol seviyelerinin elde edilmesini önleyebilir.
Propantelin gibi mide boşalmasını yavaşlatan ilaçlar, parasetamolün yavaş emilmesine ve dolayısıyla parasetamolün etkisinin daha geç ortaya çıkmasına neden olabilir.
Parasetamolün absopsiyon hızı, metoklopramid veya domperidon ile arttırılabilir ve absorpsiyonu kolestiramin ile azalabilir.
Bazı hipnotikler ve antiepileptik ilaçlar (glutetimid, fenobarbital, fenitoin, karbamazepin, vb.), oral kontraseptifler veya rifampisin gibi karaciğerde hepatik mikrozomal enzim indüksiyonuna sebep olan ilaçların tek başına kullanıldığında zararsız olan parasetamol dozlarıyla eşzamanlı kullanımı karaciğer hasarına yol açabilir. Aşırı alkol tüketimi halinde, terapötik dozlarda bile parasetamol alınması da karaciğer hasarına neden olabilir.
Alkol, parasetamolün metabolize edilmesi için karaciğerin kapasitesini azaltabilir.
Parasetamolün kloramfenikol ile kombinasyon halinde kullanılması, kloramfenikolün yarılanma ömrünü uzatabilir ve dolayısıyla bu ilacun toksisite riskini artırabilir.
Parasetamolün kronik kullanımı antikoagülanların etkilerini arttırabilir.
Varfarin ve diğer kumarinlerin antikoagülan etkisi, kanama riski artmış uzun süreli düzenli parasetamol kullanımı ile değişebilir; ara sıra alınan dozlar önemli bir etkiye sahip değildir. Bundan dolayı, oral antikoagülan kullanan hastalar, tıbbi denetim ve kontrol olmadan uzun süreli parasetamol kullanmamalıdır.
5-hidroksitriptamin (serotonin) tip 3 reseptör antagonistleri olan tropisetron ve granisetron, farmakodinamik etkileşim ile parasetamolün analjezik etkisini tamamen baskılayabilir.
Parasetamol ve azidotimidin (AZT - zidovudin) eşzamanlı kullanılması nötropeni eğilimini artırır. Bu nedenle tıbbi tavsiye olmadıkça, parasetamol AZT ile birlikte alınmamalıdır.
Parasetamol ile NSAII'lerin eşzamanlı kullanımı advers renal etkiler riskini arttırabilir. Bu ilaçların uzun süre beraber kullanımı renal hasar riskini arttırabilir.
St. John's Wort (Hypericum perforatum a€“ sarı kantaron) parasetamolün kan düzeylerini azaltabilir. Besinler ile birlikte alındığında parasetamolün emilim hızı azalabilir.
Veri yoktur.
Gebelik kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.
PARASİNUS için, gebeliklerde maruz kalmaya ilişkin klinik veri mevcut değildir.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik / embriyonal / fetal gelişim / doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir (bkz. Bölüm 5.3).
Psödoefedrinin sistemik uygulaması, sıçanlarda günlük insan dozunun 50 katına ve tavşanlarda günlük insan dozunun 35 katına kadar olan dozlarda teratojenik etki göstermemiştir.
Parasetamol ise plasentayı geçer ve fötal dolaşımda maternal dolaşımdakine benzer düzeylere ulaşır. Bununla beraber, parasetamol terapötik dozlarının kısa süreli olarak anne tarafından alınmasının insanda teratojenik etkilerle ilişkili olmadığına dair epidemiyolojik kanıtlar vardır.
PARASİNUS, gebelik döneminde yalnızca doktor tavsiyesi ile ve ilacın risk/fayda oranı göz önüne alınarak kullanılmalıdır.
Emzirme döneminde hekim tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır.
Psödoefedrin anne sütüne az miktarda geçer, fakat bunun emzirilen bebeklerdeki etki derecesi bilinmemektedir. Ağız yoluyla tek doz psödoefedrin verilen annenin sütüyle 24 saat içinde bunun
%0,5-0,7'sinin atılacağı tahmin edilmektedir. PARASİNUS, eğer hekim ilacın emziren anneye sağlayacağı yararın, emzirilen bebek üzerindeki riskini haklı göstereceğine inanıyorsa dikkatle kullanılmalıdır.
PARASİNUS'un insan fertilitesi üzerine etkileri ile ilgili hiçbir bilgi bulunmamaktadır.
Oral yolla verilen psödoefedrinin, dişi sıçanlarda 20 mg/kg/gün dozu ve erkek sıçanlarda 100 mg/kg/gün dozu, üremeyi bozmamakta veya morfolojik gelişimi ve yaşamı değiştirmemektedir. Hayvanlarda yapılan kronik toksisite araştırmalarında parasetamolün testiküler atrofiye neden olduğu ve spermatogenezi inhibe ettiği bildirilmiştir. İnsanlarda fertilite üzerindeki etkisini araştıran yeterli çalışma bulunmamaktadır. Bazı çalışmalarda nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçların fertilite üzerine engelleyici etkisi olduğu bildirilmekle birlikte kesin sonuca varılmamıştır.
Bazı hastalarda PARASİNUS kullanımına bağlı olarak baş dönmesi veya somnolans görülebilir. PARASİNUS kullanan hastaların uyanık kalmalarını gerektiren faaliyetler sırasında dikkatli olmaları konusunda bilgilendirilmeli gerekmektedir.
Rapor edilen istenmeyen etkiler aşağıdaki sıklık derecesine göre listelenmiştir:
Sıklıklar şu şekilde tanımlanır: çok yaygın (≥ 1/10); yaygın (a‰¥ 1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (a‰¥ 1/1.000 ila < 1/100); seyrek (a‰¥ 1/10.000 ila < 1/1.000); çok seyrek (< 1/l0.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Psödoefedrin hidroklorür:
Seyrek: Hipersensitivte reaksiyonları, diğer sempatomimetiklerle çapraz reaksiyon
Yaygın olmayan: Yorgunluk, telaş hali, ajitasyon
Seyrek: Halusinasyon (özellikle çocuklarda) paranoid delüsyon, eksitabilite, huzursuzluk
Yaygın: Uyku bozukluğu, sersemlik Seyrek: Halüsinasyon
Bilinmiyor: İrritabilite, anksiyete, baş ağrısı, tremor
Seyrek: Taşikardi, palpitasyonlar, hipertansiyon, diğer kardiyak disritmiler
Seyrek: İritasyonlu veya iritasyonsuz deri döküntüleri, alerjik dermatit*, eksantematöz püstülozu genelleştiren akut (AGEP) dahil olmak üzere ciddi deri reaksiyonları.
*Psödoefedrin kullanımı ardından bronkospazm, anjiyoödem gibi sistemik belirtileri olan/olmayan çeşitli alerjik deri reaksiyonları bildirilmiştir.
Yaygın olmayan: Dizüri, erkek hastalarda üriner retansiyon (önceden mevcut bir prostatik büyüme bu durumu hazırlayıcı bir faktör olabilir)
Parasetamol:
Seyrek: Çok miktarda alındığında anemi, methemoglobinemi, uzun süreli kullanımda hemolitik anemiye bağlı trombositopeni, trombositopenik purpura, lökopeni, nötropeni ve pansitopeni gibi kan sayımı değişiklikleri
Çok seyrek: Agranülositoz, trombositopeni
Bu yan etkiler parasetamol ile neden-sonuç ilişkisi içinde değildir.
Bilinmiyor: Bronkospazm, pozitif alerji testi, immün trombositopeni
Yaygın: Baş ağrısı, baş dönmesi, somlonans, parestezi
Bilinmiyor: Santral sinir sistemi stimülasyonu, ensefalopati, insomni, tremor
Seyrek: Analjezik astım sendromu da dahil astım ve bronkospazm
Çok seyrek: Aspirin ve diğer non-steroid antiinflamatuvar ilaçlara karşı duyarlılığı olan hastalarda bronkospazm
Yaygın: Bulantı, kusma, dispepsi, flatulans, karın ağrısı, konstipasyon Yaygın olmayan: Gastrointestinal kanama
Seyrek: İshal
Seyrek: Çok miktarda alındığında hepatik nekroz Çok seyrek: Hepatik disfonksiyon
Seyrek: Deri döküntüsü, kaşıntı, ürtiker, alerjik ödem ve anjiyoödem, akut generalize eksantematöz püstülozis, eritema multiform, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz (fatal sonuçlar dahil).
Bu belirti ilacın kesilmesiyle kaybolur.
Yaygın olmayan: Parasetamolün terapötik dozlarını takiben nefrotoksik etkileri yaygın değildir. Uzun süreli uygulamada papiler nekroz bildirilmiştir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
Semptom ve belirtiler:
PARASİNUS'un doz aşımında eksitasyon, huzursuzluk, halüsinasyon, hipertansiyon ve aritmi gibi merkezi sinir sistemi ve kardiyovasküler sistem semptomları ortaya çıkabilir. Şiddetli olgularda psikoz, konvülziyon, koma ve hipertansif kriz gelişebilir. Potasyumun hücre dışından hücre içine kayması nedeniyle serum potasyum düzeyi düşebilir.
Tedavi:
Solunum destekleyici ve koruyucu ve konvülsiyonları kontrol edici önlemler alınmalıdır. Konvülziyonların kontrol altına alınması için intravenöz diazepam uygulanabilir. Klorpromazin ise halüsinasyonları gidermek için kullanılabilir. Endike olduğu takdirde gastrik lavaj uygulanmalıdır. Mesane kateterizasyonu gerekebilir. Şiddetli hipertansiyon için fentolamin gibi bir alfa adrenerjik reseptör blokerleri kullanılabilir. Beta blokörler kardiyovasküler komplikasyonları ve hipokalemiyi düzeltebilir. İstenirse, psödoefedrin atılımının hızlandırılması için asit diürezi veya diyaliz yapılabilir.
Parasetamol:
10 g veya daha fazla parasetamol alan erişkinlerde karaciğer hasarı mümkündür. 5 g veya daha fazla parasetamolün kullanılması, hastanın risk faktörleri varsa (bakınız aşağıda) karaciğer hasarına yol açabilir.
Risk Faktörleri:
Eğer hasta
Karbamazepin, fenobarbital, fenitoin, primidon, rifampisin, St John's Wort veya karaciğer enzimlerini indükleyen diğer ilaçlarla uzun süreli tedavi olursa
Veya