PAROKZOL 10 mg 28 tablet Klinik Özellikler
Humanis Sağlık Anonim Şirketi
[ 20 September 2013 ]
Humanis Sağlık Anonim Şirketi
[ 20 September 2013 ]
PAROKZOL, yetişkin ve ergenlerde (13-17 yaş) şizofreni tedavisinde (akut şizbfreni episodlarının tedavisinde ve idame tedavisi sırasında klinik düzelmenin devamlılığında) endikedir.
Pozoloji
Yetişkinlerde
Şizofrenide
PAROKZOL’ün önerilen başlangıç dozu öğünlerin zamanı dikkate alınmaksızın dünde tek doz verilen 10 veya 15 mg/gün’dür. PAROKZOL’ün idame dozu günde 15 mg’dır. Klinik çalışmalarda Aripiprazol’ün 10-30 mg/gün doz aralığında etkili olduğu gösterilmiştir. Günlük maksimum doz 30 mg’ı aşmamalıdır.
Bipolar Manide
PAROKZOL, öğünlerin zamanı dikkate alınmaksızın günde tek doz olarak verilmelidir, başlangıç dozu genellikle günde 15 veya 30 mg’dır. Eğer gerekliyse, doz ayarlaması 24 saatten daha kısa sürede yapılmamalıdır. Antimanik etkililiği (3-12 hafta) 15-30 m^/gün doz aralığı için klinik çalışmalarla ispatlanmıştır. 30 mg/gün’ün üzerindeki dozların güvenliliği klinik çalışmalar ile değerlendirilmiş değildir.
Bipolar I Bozuklukta yeni mani episodlarının önlenmesi Aripiprazol kullanan hastalarda manik episodlann tekrarlanmasını engelleme^ tedaviye aynı dozla devam edilmelidir. Doz azaltılmasını da içeren günlü ayarlamalarında, klinik durum göz önünde bulundurulmalıdır.
Pediyatrik popülasyon
için,
doz
10
titre
takip
darla
Ergenlerde (13-17 yaş) şizofreni
Önerilen doz öğünlerin zamanı dikkate alınmaksızın günde tek doz olara) mg/gün’dür. Tedavi ilk 2 gün, 2 mg doz ile başlatılmalı ve sonraki 2 gün 5mg’ı edilerek önerilen günlük doz 10 mg’a ulaşılmalıdır. Uygun olduğunda, birbirini eden doz artışları, günlük maksimum doz 30 mg’ı geçmeyecek şekilde, 5 mg’lık do uygulanmalıdır.
PAROKZOL 10-30 mg/gün doz aralığında etkilidir. Günlük 10 mg’ı aşan dozlardaki
etkinliği, ergenlerde çalışılmamıştır ancak bazı hastalar yüksek dozdan görebilirler.
ayda
Uygulama şekli
Ağız yoluyla alınır.
PAROKZOL Tablet aç veya tok kamına yeterli miktarda (örneğin bir bardak) ^|u ile alınır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Böbrek yetmezliği: Böbrek yetmezliği olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez.
Karaciğer yetmezliği: Hafıf-orta şiddette karaciğer bozukluğu olan hastalar için doz ayarlaması Önerilmemektedir. Şiddetli karaciğer bozukluğu olan hastalarda mevcut veriler, tavsiyede bulunmak için yetersizdir. Bu hastalarda, dozlama dikkatli bir şekilde düzenlenmelidir. Buna ek olarak, 30 mg’lık maksimum günlük doz, şiddetli karaciğer bozukluğu olan hastalarda dikkatlice kullanılmalıdır (bkz; bölüm 5.2).
Pediyatrik popülasyon: PAROKZOL’ün 13 yaşın altındaki çocuklarda güvenlili|i ve etkililiği belirlenmediğinden kullanılması önerilmemektedir.
Geriyatrik popülasyon: 65 yaş ve üzerindeki hastalarda PAROKZOL’ün şizof|enı, Bipolar I bozukluk tedavisindeki etkililiği belirlenmemiştir. Bu popülasyonun yüksek hassasiyetinden dolayı, klinik faktörler uygun olduğu zaman daha düşük başlangıç c ozu düşünülmelidir (bkz; bölüm 4.4).
Cinsiyet: Kadın hastalarda erkek hastalardan daha farklı bir doz ayarı gerekmez.
CYP2D6 veya CYP3A4fü inhibe eden veya CYP3A4fü indükleyen ilaçları kullanan hastalarda (bkz; bölüm 4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkfleşim şekilleri):
Güçlü CYP3A4 veya CYP2D6 inhibitörleri ile eş zamanlı olarak aripiprazol alan hastalarda dozun ayarlanması: Aripiprazolün güçlü bir CYP3A4 veya CYP2D6 inhibitörü ile eş zamanlı olarak uygulanması durumunda, aripiprazol dozu alışılmı} olan dozun yarısına indirilmelidir. CYP3A4 veya CYP2D6 inhibitörü ile kombine tedaviye son verildiğinde, aripiprazol dozu tekrar yükseltilmelidir, (bkz. bölüm 4.5)
Güçlü CYP3A4 indükleyicileri kullanan hastalarda dozun ayarlanması: Aripiprazol tedavisine güçlü bir CYP3A4 indükleyicisi ilave edildiğinde, aripiprazol dozu iki katma çıkarılmalıdır. Aripiprazolün ilave doz artırımları klinik değerlendirme doğrultusunda yapılmalıdır. CYP3A4 indükleyicisi kombinasyon tedavisinden çıkarıldığında aripiprazol dozu önerilen doza azaltılmalıdır, (bkz. bölüm 4.5)
CYP3A4 ve CYP2D6 enzimlerini inhibe eden çok sayıda ilaçla eş zamanlı olarak tedavi gören hastalarda günlük dozun, normal dozun % 25’ine kadar azaltılması göz ör ünde bulundurulmalıdır.
Antipsikotik tedavi sırasında, hastanın klinik durumunun düzelmesi birkaç gıfnden birkaç haftaya kadar sürebilir. Bu dönem boyunca hastalar yakından gözlenmelidir.
Önemli advers ilaç reaksiyonları:
intihar: Psikotik hastalıklarda ve duygudurum bozukluklarında intihar eğilimi görülmesi doğaldır ve bazı durumlarda, aripiprazolü de içeren antipsikotik tedaviye başlanmasından ya da tedavinin kesilmesinden hemen sonra intihar eğilimi görül Jüğü bildirilmiştir (bölüm 4.8’e bakınız). Yüksek risk altındaki hastaların yakııdan gözlenmesi antipsikotik tedaviye eşlik etmelidir. Epidemiyolojik çalışmaların sonuçlan, bipolar bozukluğu ve şizofrenisi olan hastalarda, diğer antipsikotilrierle karşılaştırıldığında aripiprazol ile daha yüksek intihar eğilimi riski olmadığım göstermiştir. Aripiprazol iyi hasta uygulamasına uyumlu olacak şekilde, doz aşım rİşkini azaltmak için, en düşük miktarda reçete edilmelidir.
Tardif diskinezi: 1 yıllık ya da daha az süreli olan klinik çalışmalarda, aripiprazcjl ile tedavi sırasında aniden ortaya çıkan diskinezi ile ilgili seyrek raporlar yer almıştır. Antipsikotik tedavi süresi uzadığında tardif diskinezi riski arttığı için, PAROKZOL alan hastalarda tardif diskinezi belirti ve bulguları görülürse dozun azaltılması ya da ilacın kesilmesi düşünülmelidir. Bu bulgular geçici olarak kötüleşebilir veya tedavi kesildikten sonra dahi ortaya çıkabilir (bkz; bölüm 4.8).
Nöroleptik malign sendrom:
NMS, antipsikotik tıbbi ürünlerle bağlantılı olan potansiyel olarak ölümcül bir bulgu kompleksidir. Klinik çalışmalarda, aripiprasol ile tedavi sırasında nadir NMS vakaları bildirilmiştir. NMS’nin klinik belirtileri hiperpireksi, kas gerginliği, mental durumda değişiklikler ve otonom instrbilite belirtileridir (düzensiz nabız ya da kan basıncı, taşikardi, aşırı terleme ve kardiyak disritmi). Ayrıca kesin olarak NMS ile ilişkili olmamakla birlikte, kreatin fosfokiı ıazda artış, miyoglobİnüri (rabdomiyoliz) ve akut böbrek yetmezliği de görülebilir. Eğ;r bir hasta NMS belirti ve bulguları geliştirirse ya da NMS’nin diğer klinik belirtileri olmadan açıklanamayan yüksek ateş gözlenirse, PAROKZOL dahil bütün antipsikotik i açlar kesilmelidir (bkz; bölüm 4.8).
Nöbet:
Klinik çalışmalarda, aripiprazol ile tedavi sırasında nadir nöbet vakaları raporlanmıştır. Bu sebeple, nöbet bozukluğu hikayesi ya da nöbetle ilişkilendirilen durumları olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır (bkz; bölüm 4.8).
Yaşlı hastalarda demansla ilişkili psikoz:
_
Konvansiyonel ve atipik antipisikotik ilaçlar demansa bağlı psikozu olan hastaların tedavisinde kullanıldığında ölüm riskinde artışa neden olmaktadır.
/aşlı
Mortalitede ar/zşvAlzheimer hastalığı ile ilişkili psikozu olan yaşlı hastalarda gerçekleştirilen üç adet plasebo kontrollü aripiprozol çalışmasında (n= 938; ortalama yaş: 82.4 ; aralık: 56-99 yaş), aripiprazol ile tedavi edilen hastalarda, plaseb? ile karşılaştırıldığında ölüm riski daha yüksek bulunmuştur. Aripiprazol ile tedavi edilen hastaların ölüm oranı, oranın %1.7 olduğu plasebo grubu ile karşılaştırıldığında %3.5’tur. Ölüm nedenleri çeşitli olmakla birlikte, ölümlerin büyük bir kısmının kardiyovasküler (ör.kalp yetmezliği, ani ölüm) veya enfeksiyon (ör. pnömoni) gibi nedenlerle olduğu görülmüştür.
Serebrovasküler advers olaylar: Aynı çalışmalarda, hastalarda ölümler flahil serebrovasküler advers olaylar (ör. inme, geçici iskemik atak) bildirilmiştir (orta ama yaş: 84 yaş; aralık: 78-88 yaş). Toplamda, bu çalışmalar boyunca plasebo ile tedavi edilen hastaların %0.6’lık kısmına karşılık aripiprazol ile tedavi edilen hastaların %1.3’ünde serebrovasküler advers olaylar bildirilmiştir. Bu fark istatistiksel oiarak anlamlı değildir. Bununla birlikte, bu çalışmalardan biri olan sabit doz çalışmasında, aripiprazol ile tedavi gören hastalarda görülen serebrovasküler advers olaylar için istatistiksel olarak anlamlı bir doz yanıt ilişkisi vardır. PAROKZOL demansla ilişkili psikozu olan hastaların tedavisinde onaylı değildir.
Hiperglisemi ve diabetes mellitus:
Aripiprazol dahil atipik antipsikotikler ile tedavi edilen hastalarda hiperglisemi ve diyabet bildirilmiş, bazı vakalarda hİpergliserr inin aşırı derecede olduğu ve ketoasidoz, hiperosmolar koma veya ölüm ile ilişkili ok uğu bildirilmiştir.
Hastaların şiddetli komplikasyonlara eğilimine sebep olabilen risk faktörleri obelite ve ailesinde diyabet hikayesi olan hastalan kapsar. Aripiprazol ile gerçekleştirilmiş klinik çalışmalarda, hiperglisemi bağlantılı advers olayların (diabeti de içeren) İnıidans oranlarında ya da anormal glisemi laboratuvar değerlerinde plasebo ile karşılaştırıldığında anlamlı farklılıklar gözlenmemiştir. Aripiprazol ile ya da diğer atipik antipsikotik ajanlarla tedavi edilen hastalarda hiperglisemi bağlantılı advers olayk.r için
doğrudan karşılaştırmalara izin verecek kesin risk tahminleri mevcut de PAROKZOL’ü de içeren diğer atipik antipsikotiklerle tedavi edilen h
ğildir*
stalar
hipergliseminin belirti ve bulgularına karşı (polidipsi, poliüri, polifaj ve zayıflık) ve diabetes mellitus teşhisi konmuş ya da diabetes mellitus risk faktörleri olan hastalar glikoz kontrolünün kötüleşmesi ihtimaline karşı düzenli olarak izlenmelidir.
Kilo artışı : Kilo artışı genellikle şizofrenik ve bipolar manik hastalardı, eş morbi d itelere, kilo artışına sebep olduğu bilinen antipsikotiklerin kullanımına, dü; ensiz yaşam şekline bağlı olarak görülür ve şiddetli komplikasyonlara neden olabilir. Aripiprazol reçetelenmiş hastalarda, pazarlama sonrası kilo artışı bildirilmiştir. Tespit edildiği zaman genellikle diyabet hikayesi, tiroid bozukluğu ya da pituiter ad;nom bulunanlar gibi yüksek risk faktörü taşıyan hastalardadır. Klinik çalışmalarda aripiprazolün klinik olarak anlamlı kilo artışına sebep olduğu gösterilmemiştir (bkz; bölüm 5.1).
Kardiyovasküler advers olaylar:
Aripiprazol, bilinen kardiyovasküler hastalığı (miyokard infarktüsü ya da iskemik kalp hastalığı hikayesi, kalp yetmezliği ya da iletim anormallikleri), serebrovasküler hastalığı ya da hipotansiyona neden olabi ecek durumları (dehidratasyon, hipovolemi ve antihipertansif ilaçlarla tedavi) ya da aks elere veya malign dahil olmak üzere hipertansiyonu olduğu bilinen hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Antipsikotik ilaçlar ile tedavide venöz tromboemboli (VTE) vakaları rapor edilir
iştir.
Antipsikotikler ile tedavi edilen hastalarda VTE riski oluşabileceğinden, PAROKIOL ile tedavi sırasında ve öncesinde VTE için tüm olası risk faktörleri belirlenme i ve koruyucu önlemler alınmalıdır.
İletim anormallikleri:
Aripiprazolün klinik deneylerinde, QT uzamasının göriilme sıklığının plasebo ile karşılaştırılabilir olduğu görülmüştür. Diğer antipsikotiklerle olduğu gibi, ailesinde QT uzaması hikayesi olan hastalarda aripiprazol dikkatle kullanılmalıdır.
Ortostatik hipotansiyon:
Potansiyel olarak ctı-adrenerjik reseptör antagonist aktivitesi nedeniyle, aripiprazol ortostatik hipotansiyon ile bağlantılı bulunabilir. Yetişkin hastalarda (n-2467) yapılan plasebo-kontrollü kısa süreli çalışmalarda ortosatik hipotansiyon ile ilişkilendirilen advers etkilerin insidansı şöyledir: ortosatik hipotansiyon (plasebo % 0.3; aripiprazol, % 1); ortostatik sersemlik (plasebo, % 0.3; aripiprazol, % 0.5) ve senkop (plasebo, % 0.4; aripiprazol, % 0.5). 13-17 yalları arasındaki pediyatrik hastalarda (n=202) ise ortostatik hipotansiyon ile ilişkilendirilen advers etkilerin insidansı; ortostatik hipotansiyon (plasebo, % 0; aripiprazol, % : ,5); ortostatik sersemlik (plasebo, %0; aripiprazol, %1) ve senkop (plasebo, %0; aripiprazol, % 0,5) olarak görülmüştür. Klinik çalışmalarda oral aripiprazol ile tedavi fedilen hastaların % 0,8’inde (112/13,543) ortostatik hipotansiyon görülmüştür.
Vücut sıcaklığı ayan: Aripiprazol dahil, antipsikotik ilaçların vücudun iç sıcaklığını düşürme yeteneğini bozdukları düşünülmektedir. Aripiprazol, iç sıcaklığında bir artışa neden olabilecek yoğun egzersiz, aşırı sıcağa maruz kalma, antikolinerjik aktivitesi olan ilaçlarla birlikte alımı ya da dehidratasyona maruz kalma gibi durumların söz konusu olabileceği hastalarda gereken özen gösterilerek reçetelenmelidir.
vücut
vücut
Disfaji: Antipsikotik ilaç kullanımı özofagus dismotilitesi ve aspirasyon ile
ilişkilendirilmiştir. Aspirasyon pnömonisi riski olan hastalarda aripiprazol ve antipsikotik ilaçlar dikkatli kullanılmalıdır.
diğer
Lapp ın bu
Laktoz: İçeriğinde bulunan laktoz nedeniyle, nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastalar ilacı kullanmamaları gerekir.
Aripiprazolün santral sinir sistemi üzerindeki sedasyon gibi istenmeyen etkilere sebep olan (bkz; bölüm 4.8) birincil etkileri göz önüne alındığında, PAROKZOL santral etki gösteren diğer ilaçlarla veya alkolle birlikte alındığı zaman dikkatli olunmalıdır. Aripiprazol, aj-adrenerjik reseptör antagonist aktivitesi nedeniyle bazı antihipertfensif bileşiklerin etkisini artırma potansiyeline sahiptir.
Eğer aripiprazol QT uzaması ya da elektrolit dengesinin bozulmasına sebep olduğu bilinen ilaçlarla birlikte kullanırsa, dikkatli bir şekilde kullanmalıdır.
Başka ilaçların PAROKZOL üzerindeki etkisi:
Gastrik asit blokörü ve H2 antagonisti olan famotidin, aripiprazolün emilim h düşürmektedir fakat bu etkinin klinik bağlantılı olduğu kabul edilmemektedir.
zım
Aripiprazol, CYP1A enziminden bağımsız ancak CYP2D6 ve CYP3A4 enzimleri sorumluluğunda birden fazla yol ile metabolize edilir. Bu sebeple, sigara kullananlar için dozaj ayarlaması gerekmemektedir.
Sağlıklı gönüllülerde gerçekleştirilen klinik çalışmada, kuvvetli CYP2D6 inhibitörü (kinİdin), Cmaks değişmeden kalırken aripiprazol EAA’sını %107 oranında arttırmıştır. Aktif metabolit olan dehidro-aripiprazolün EAA’sı ve Craaks’ı sırasıyla %32 ve %47 oranında azalmıştır. Kinidinle birlikte uygulanması durumunda PAROKZOL dozu, normal dozun yaklaşık yarısına indirilmelidir. Fluoksetin ve paroksetin gibi diğer kuvvetli CYP2D6 (kinidin) inhibitörlerinin de benzer etkiler göstermesi beklenir ve bu yüzden benzer doz azaltması uygulanmalıdır.
Sağlıklı gönüllülerde gerçekleştirilen klinik çalışmada, kuvvetli CYP3A4 (ketoko ıazol) inhibitörü, aripiprazolün EAA’sını ve CmakS’ını sırasıyla %63 ve %37 orcnında arttırmıştır. Dehidro-aripiprazolün EAA’sı ve Cmaks’ı sırasıyla %77 ve %43 orşnında azalmıştır. Yavaş CYP2D6 metabolizörleri, kuvvetli CYP3A4 inbitörü ile uygulandığında, hızlı CYP2D6 metabolizörleri ne kıyasla, aripiprazolün yüksek p konsantrasyonları ile sonuçlanır. PAROKZOL’ün ketakonazol ya da diğer ku CYP3A4 inbitörleri birlikte uygulandığı göz önüne alındığında, hastaya olan pota yararı potansiyel risklerinden daha fazla olmalıdır. Ketokonazol ile birlikte uygula durumunda PAROKZOL dozu, normal dozun yaklaşık yarısına indirilm İtrakonazol ve HIV proteaz inhibitörleri gibi diğer kuvvetli CYP3A4 inhibitörlerinin de benzer etkiler göstermesi beklenir ve bu yüzden benzer doz azaltması uygulanmalıdır
CYP2D6 ya da 3A4 inhibitörleri kombinasyon tedavisinden çekildiğinde, PAROt dozu eş zamanlı tedaviye başlanmadan önceki seviyeye kadar arttırılmalıdır.
İrlikte
azma
vvetli
ısiyel
iması
lidir.
zol
Zayıf CYP3A4 (ör., diltiazem ya da essitalopram) ya da CYP2D6 inhibitörleri, PAROKZOL ile birlikte uygulandığı zaman, aripiprazol konsantrasyonlarındı bir miktar artış görülmesi beklenebilir.
Kuvvetli bir CYP3A4 indükleyicisi olan karbamazepin ile birlikte kullanılmasını takiben, aripiprazolün tek başına (30 mg) uygulanmasına kıyasla aripiprazolün Cn-^ ve EAA’sı geometrik ortası sırasıyla %68 ve %73 daha düşüktür. Benzeri şekilde dehidro-aripiprazolün Cmaks ve EAA’sının karbamazepin ile eş kullanımından sonra geometrik ortası sırasıyla tek başına aripiprazol tedavisi görenlere göre %69 ve %7İ daha düşüktür.
PAROKZOL karbamazepin ile birlikte kullanıldığında, PAROKZOL dozu iki fatına çıkartılmalıdır. Diğer kuvvetli CYP3A4 indükleyicilerinin (rifampisin, rifabutin, fentoin, fenobarbital, primidon, efavirenz, nevirafin ve St. John’s Wort gibi) de b;nzer etkiler göstermesi beklenir ve bu yüzden benzer doz artırılması uygulanmt lıdır. Kuvvetli CYP3A4 indükleyicileri tedaviden çekildiğinde, PAROKZOL dozu önerilen doza indirilmelidir.
Famotidin, valproat veya lityumun aripiprazolün farmakokinetiği üzerinde ijlinik bakımdan anlamlı bir etkisi olmamıştır.
PAROKZOL ün başka ilaçlar üzerindeki etkisi:
Klinik çalışmalarda, 10-30 mg/gün dozlarında aripiprazol, CYP2D6 (dekstrometoı fan), CYP2C9 (varfarin), CYP2C19 (omeprazol, varfarin), ve CYP3A4 (dekstrometorfan)
substratlarının metabolizması üzerinde hiç bir önemli etki göstermemiştir. A} aripiprazol ve dehidro-aripiprazol, CYPlA2’nin aracılığındaki metabolizmayı in olarak değiştirebilecek bir potansiyel göstermemiştir. Bu nedenle, aripiprazolün l|linik
rica, vitro
olarak önemli bir tıbbi ürünle bu enzimlerin aracılık ettiği bir etkileşime girmesi c bir ihtimaldir.
üşük
Aripiprazol valproat, lityum veya lamotirijin ile beraber kullanıldığında, va lityum veya lamotirijin konsantrasyonlarında klinik olarak Önemli bir değ meydana gelmemiştir.
Aripiprazol essitalopram veya venlafaksin İle eşzamanlı uygulandığında, essitah >pram veya venlafaksin plazma konsantrasyonlarında klinik olarak önemli herhangi bir değişiklik olmamıştır.
proat,
şiklik
Genel tavsiye:
Gebelik Kategorisi: C.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Hastalar aripiprazol tedavisi sırasında hamile kalırlarsa ya da hamile ka planlıyorlarsa doktorlarına haber vermelidirler. İnsanlarda sınırlı deneyim olduğu PAROKZOL hamilelikte yalnızca eğer beklenen yarar fetusa olan potansiyel zar daha fazlaysa kullanılmalıdır.
mayı
için,
ırdan
Gebelik dönemi:
Aripiprazolün gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli ve iyi kontrollü çalışkalar mevcut değildir. Konjenital anomaliler rapor edilmiştir, ancak aripiprazol ile ilgili nedensel ilişkisi saptanamamıştır. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar da, gebelik, embriyonal/fotal gelişim, doğum ya da doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir. İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
Gebeliğin üçüncü trimesterinde antipsikotik ilaçlara maruz kalan yeni doğtnlar, doğumu takiben şiddeti değişebilen, anormal kas hareketleri (ekstrapiramidal işaretler/ ekstrapiramidal semptomlar) ve/veya ilaç kesilme semptomları açısından risk altındadırlar. Bu semptomlar, ajitasyon, hipertoni, hipotonİ, tremor, somnolans, respiratuar distres veya beslenme bozukluklarını içermektedir. Bu komplikasyonlar farklı şiddetlerde seyretmiş, bazı vakalarda semptomlar kendiliğinden düzelmiş, bazı vakalarda yenidoğanların yoğun bakıma yatırılması gerekmiştir. Aripiprazol maruziyetine bağlı olarak bu olaylar çok nadiren bildirilmiştir.
PAROKZOL gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Laktasyon dönemi:
Sıçanlar üzerinde yapılan çalışmalar aripiprazolün sütle atıldığını göstermekt İnsanlarda aripiprazolün süte geçişi ile ilgili iki bireysel vaka raporu yayımlanmıştı! vakalardan birinde aripiprazol, saptanamayacak kadar az ve diğerinde de matı mal plazma konsantrasyonunun yaklaşık % 20’sinde bulunmuştur. Emzirmenin durdur alup durdurulmayacağına ya da PAROKZOL tedavisinin durdurulup durdurulmayaca ilişkin karar verilirken, emzirmenin çocuk açısından faydası ve PAROKJfOL tedavisinin emziren anne açısından faydası dikkate alınmalıdır.
edir. . Bu
Üreme yeteneği / Fertilite:
Pİasebo-kontrollü çalışmalarda yaygın olarak raporlanan advers reaksiyonlar; akatizi ve bulantıdır: herbiri oral aripiprazol ite tedavi gören hastaların % 3’ünden daha fazlasında ortaya çıkmıştır.
Aşağıdaki sıklık grupları kullanılmıştır:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1,000 ila <1 seyrek (>1/10,000 ila <1/1,000); çok seyrek (<1/10,000), bilinmiyor (eldeki veril hareketle tahmin edilemiyor).
100
);
;rden
Aşağıdaki yan etkiler, plaseboya göre daha sıklıkla (>1/100 ) görülen veya medikal açıdan olası yan etkilerdir (*).
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Ekstrapiramidal bozukluk, akatizi, tremor, sersemlik, uykululuk hali, seda|j3yon, baş ağrısı
Göz hastalıkları
Yaygın: Görmede bulanıklık
Kardiyak hastalıklar
Yaygın olmayan: Taşikardi*
Vasküler hastalıklar
Yaygın olmayan: Ortostatik hipotansiyon*
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Dispepsi, bulantı, kusma, kabızlık, hazımsızlık, aşırı tükürük salgılanması
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Yaygın: Yorgunluk
Psikiyatrik bozukluklar
Yaygın: huzursuzluk, uykusuzluk, endişe Yaygın olmayan: depresyon*
Aşağıdaki yan etkiler, aripiprazolü antidepresanlarla ilave tedavi olarak alan hastalarda plaseboya göre daha sıklıkla (>1/100 ) görülen veya medİkal açıdan olası yan etkilerdir (*)-
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Akatizi, uykululuk hali, sedasyon, sersemlik, dikkat dağını
kliği,
ekstrapiramidal bozukluk
Solunum, toraks ve mediasten hastalıkları
Yaygın: Dispne
Göz hastalıkları
Yaygın: Görmede bulanıklık
Vasküler hastalıklar
Yaygın olmayan: Ortostatik hipotansiyon*
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Kabızlık, d’ıspepsi
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Yaygın: Yorgunluk, sinirlilik hali
Psikiyatrik bozukluklar
Yaygın: huzursuzluk, uykusuzluk
Ekstrapiramidal bulgular (EPS):
Şizofreni - uzun süreli 52 haftalık kontrollü bir çalışmada, aripiprazol ile tedavi e
iilen
hastalarda, Parkinson, akatizi, distoni ve diskinezi dahil olmak üzere, haloperidol ile
tedavi edilenlere (57.3%) oranla daha düşük ortalama (25.8%) EPS görülme sı
kliği
tespit edilmiştir. 26 haftalık uzun süreli kontrollü bir çalışmada, aripiprazol ile ftdavi gören hastalar için EPS’nin görülme sıklığı %19 ve plasebo ile tedavi gören hastalar için ise %13.1 olarak bulunmuştur. Diğer bir 26 haftalık uzun süreli kontrollü çalışmada, aripiprazol ile tedavi gören hastalar için EPS’nin görülme sıklığı %14,8 ve olanzapirı ile tedavi gören hastalar için ise % 15.1 olarak bulunmuştur.
Bipolar I Bozuklukta Manik Episodlar-12 haftalık kontrollü çalışmada aripiprazcl ile tedavi gören hastalar için EPS’nin görülme sıklığı %23.5 ve haloperidol ile tedavi garen hastalar için %53.3 olarak bulunmuştur. Diğer bir 12 haftalık kontrollü çalışmada aripiprazol ile tedavi gören hastalar için EPS’nin görülme sıklığı %26.6 ve lityum ile tedavi gören hastalar için ise %17.6 olarak bulunmuştur. Uzun süreli 26 haftalık idame fazının plasebo kontrollü çalışmasında, aripiprazol ile tedavi gören hastalar için EPS’nin görülme sıklığı %18.2 ve plasebo ile tedavi gören hastalar için % 15.7 olarak bulunmuştur.
Itenste yaş
Rutin laboratuvar parametrelerinde ve lipid parametrelerinde (bkz; bölüm 5.1) potansiyel ve klinik olarak anlamlı değişiklikler meydana gelen hastaların oran!anmasıyla gerçekleştirilen aripiprazol ve plasebo arasındaki karşılaştırmalar medikal olarak anlamlı farklılıklar olmadığını göstermiştir. Genellikle geçioi ve asemptomatik olan CPK (Kreatin Fosfokinaz) seviyesindeki artışlar, aripiprazol ile tedavi görenler için plasebo alanlarla karşılaştırıldığında %3.5 ve plasebo alanlarda % 2.0’dir.
Plasebo kontrollü çalışmalarda, aripiprazol ile tedavi gören bipolar bozukluğı olan hastalarda akatizinin görülme sıklığı %12.1 ve plasebo ile tedavi gören bipolar bozukluğu olan hastalar için %3.2 olarak bulunmuştur. Şizofrenik hastalarda, akal izinin görülme sıklığı aripiprazol ile tedavi görenler için %6.2 ve plasebo ile tedavi göre ilerde %3.0’tür.
Distoni: Ktas Etkisi: Tedavinin ilk günlerinde yatkın bireylerde; distoni semptomları, kas grubunun uzatılmış anormal kasılması ortaya çıkabilir. Distonik semptomlar: boyun kaslarında spazm, bazen boğazda daralma, yutma güçlüğü, nefes almada g içlük, ve/veya dilde şişkinlik Bu semptomlar düşük dozlarda ortaya çıkabilirken, ilk jenerasyon antipsikotik ilaçların daha yüksek dozlarında daha ciddi ve yüksek po ve daha sıklıkla oluşabilir. Akut distoni riskinin erkeklerde ve daha gen gruplarında artığı gözlemlenmiştir.
Diğer bulgular:
Antipsikotik tedaviyle ilişkili olduğu bilinen ve aripiprazol ile tedavi sırasında bildirilmiş istenmeyen etkiler, nöroleptik malign sendromu, tardif diskineziyi, oöbet vakalarını, serebrovasküler advers olayları ve yaşlı demanslı hastalarda ölüm oranı ıdaki artışı, hiperglisemi ve diyabeti içermektedir (bkz; bölüm 4.4).
Pediyatrik popülasyon:
Ergenlerde (13-17 yaş)
Şizofreni:
Şizofrenisi olan 302 ergenin (13-17 yaş) dahil olduğu kısa dönem plasebo kon| klinik çalışmalarda yan etki sıklık ve tipleri yetişkinler ile benzerdir; ancak aşağıdaki durumlar aripiprazol alan ergenlerde, aripiprazol alan yetişkinlere göı plaseboya göre) daha sıklıkla rapor edilmiştir:
trol lü kdece s (ve
ağız
r.
somnolans/sedasyon ve ekstrapramidal bozukluklar çok sıklıkla (>1/10), ve kuruluğu, iştah artışı ve ortostatik tansiyon sıklıkla (> 1/100, < 1/10) rapor edilmişt
Pazarlama sonrası bildirilen yan etkiler
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Bilinmiyor: Lökopeni, nötropeni, trombositopeni
Bağışıklık sistemi bozuklukları
Bilinmiyor: Alerjik reaksiyonlar (örn; anafilaktik reaksiyonlar, dilde şişkinlik, ödem, yüzde şişlik, pruritus veya ürtiker dahil anjiyoödem)
dilde
Endokrin hastalıkları
Bilinmiyor: Hiperglisemi, diabetes mellitus, diabetik ketoasidoz, diabetik hiperos|nolar koma
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Bilinmiyor: Kiloda artış, kiloda düşüş, anoreksİ, hiponatremı
Psikiyatrik hastalıklar
Bilinmiyor: Ajitasyon, sinirlilik, intihar girişimi, inthar düşüncesi ve intihar vahaları (bkz; bölüm 4.4)
Sinir sistemi hastalıkları
Bilinmiyor: Konuşma güçlüğü, NMS (nöroleptik malignant sendrom), grancl mal konvülziyon
Kardiyak hastalıklar
Çok seyrek: Uzun QT sendromu, ventriküler aritmi, ani ölüm, kalp durması, torsacjes de pointes, bradikardi
Vasküler hastalıklar
Bilinmiyor: Senkop, hipertansiyon, venöz tromboemboli (pulmoner emboli ve derfı ven trombozunu içerir.)
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Bilinmiyor: Orofaringeal spazm, laringospazm, aspirasyon pnömonisi
Gastrointestinal hastalıklar
Bilinmiyor: Pankreatit, disfaji, karın rahatsızlığı, mide rahatsızlığı, diyare
Hcpato-bilıer bozukluklar
Bilinmiyor: Hepatit, sarılık, Alanin Aminotransferanz seviyelerinde (ALT) yükselme, Aspartat Aminotransferanz seviyelerinde (AST) yükselme, Gama Glutamil Trans feraz (GGT) seviyelerinde yükselme, alkalin fosfataz seviyelerinde yükselme
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Bilinmiyor: Döküntü, fotosensitive reaksiyonlar, alopesi, hiperhidröz
Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları
Bilinmiyor: Rabdomiyoliz, miyalji, kas-iskelet sertliği
Böbrek ve idrar hastalıkları
Bilinmiyor: Üriner inkontinans, üriner retansiyon
Genito-üriner sistem bozuklukları
Bilinmiyor: Priapizm
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Bilinmiyor: Vücut ısısında bozukluk (hipotermi, pireksi gibi), göğüs ağrısı, pe:iferal ödem
Araştırmalar
imanlardaki deneyim:
Klinik çalışmalarda ve pazarlama sonrası deneyimde, kazara veya kasti, tek başına aripiprazol ile yetişkinlerde görülen tahmini olarak 1260 mg’a kadarki aku; doz aşımında ölümcül bir durumla karşılaşılmamıştır. Aripiprazol doz aşımına bağlı olarak bildirilmiş belirti ve bulgular arasında letarji, yüksek tansiyon, uyku hali, taşikaı di ve kusma bulunmaktadır. Ayrıca, çocuklarda tek başına aripiprazol ile 195 mg’a kadarki kazara doz aşımında ölümcül bir durumla karşılaşılmamıştır. Tıbbi açıdan cidd olan belirti ve semptom olarak somnolans ve geçici bilinç kaybı bildirilmiştir. Hastane ortamında değerlendirilen hastalarda vital bulgular, laboratuvar değerlendirmeleri veya EKG açısından klinik olarak ciddi advers değişiklikler gözlenmemiştir.
Tedavi:
Doz aşımı tedavisi destekleyici tedavi üzerinde yoğunlaşmalıdır; yeterli bir havd^olu, oksijenasyon ve ventilasyon sağlanmalı ve belirtiler tedavi edilmelidir. Çoklu ilaç alımı ihtimali göz Önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla kardiyovasküler izleme h:men başlatılmalı ve muhtemel aritmileri tespit etmek için sürekli elektrokardiyo^rafik monitörizasyon yapılmalıdır. Kesinleştirilen ya da şüphelenilen herhangi bir aripiprazol doz aşımı sonrası, yakın medikal gözetim ve izleme hasta iyileşene kadar dçvam etmelidir.
Aripiprazolden bir saat sonra uygulanan aktif kömür (50 g) aripiprazolün EAA’sını % 51 ve Cmaks’ını % 41 oranlarında düşürmüştür ki, bu da kömürün doz aşımı tedavisinde etkin olabileceğini gösterir.
Her ne kadar aripiprazol doz aşımının tedavisinde hemodiyalizin etkisi hakkında t iç bir bilgi yoksa da, aripiprazolün böbreklerden değişmeden atılmaması ve piazma proteinlerine yüksek oranda bağlanması nedeniyle hemodiyalizin yarar sağlaması olası değildir.