PERILIFE 3 mg 20 tablet Klinik Özellikler
Recordati İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
[ 7 September 2012 ]
Recordati İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
[ 7 September 2012 ]
4.1. Terapötik Endikasyonlar
PERİLİFE pozitif (halüsinasyon, delüzyon, düşünce bozuklukları, saldırganlık, şüphecilik) ve/veya negatif (künt afekt, emosyonel ve sosyal çekingenlik ve konuşma yetersizliği) semptomların belirgin olduğu, erken dönem psikozlar, akut şizofrenik alevlenmeler, kronik şizofreni ve diğer psikotik durumlar dahil şizofreni hastalarının tedavisinde endikedir. PERİLİFE, şizofreni ile ilgili afektif semptomları (depresyon, suçluluk duygusu, anksiyete) da hafifletir. PERİLİFE ilk tedaviye cevap verdiği gözlenen yetişkin hastalarda idame tedavisi sırasında klinik iyileşmenin devamı açısından da etkilidir.
PERİLİFE, bipolar bozukluğun manik epizodunun tedavisinde endikedir. Bu epizodlar; duygu durumu yükselmesi veya aşırı hassaslaşması, kendini aşırı beğenme, uykuya duyulan ihtiyacın azalması, konuşmada zorlanma, düşüncelerin yarışması, şaşkınlık, agresif ve yıkıcı davranışlar da dahil olmak üzere muhakeme güçlüğü gibi semptomlarla karakterizedir. PERİLİFE, agresif veya diğer yıkıcı davranışların ön planda olduğu davranış ve diğer yıkıcı davranış bozukluklarının tedavisinde endikedir. PERİLİFE ayrıca ilk tedaviye cevap verdiği gözlenen çocuk ve adolesanlarda idame tedavisi sırasında klinik iyileşmenin devamı açısından da etkilidir.
PERİLİFE, çocuklarda ve ergenlerde otistik bozukluğa bağlı huzursuzluk (agresif belirtiler, kendine zarar verme, öfke nöbetleri, ani duygu durum değişiklikleri) tedavisinde endikedir.
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Şizofreni
Yetişkinler:
PERİLİFE, günde bir ya da iki kez verilebilir.
Hastalar günde 2 mg PERİLİFE ile başlamalıdır. Doz, ikinci gün 4 mg’a yükseltilebilir, Üçüncü günden sonra doz sabit kalabilir ya da gerektiğinde bireyselleştirilebilir. Çoğu hasta için optimal doz 4-6 mg/gün’dür. Bazı hastalarda, daha yavaş bir titrasyon fazı ve daha düşük başlangıç ve idame dozları uygun olabilir.
Günde 10 mg’ın üzerindeki dozların düşük dozlara göre daha etkili olduğu gösterilmemiştir ve bu dozlar ekstrapiramidal semptomlara neden olabilir. Günde 16 mg/gün’ün üzerindeki dozların güvenilirliği araştırılmadığından, bu dozun üzerinde kullanılmamalıdır.
İlave sedasyon gerektiğinde, PERİLİFE ile tedaviye bir benzodiazepin eklenebilir.
Yaşlılar:
Günde iki kez 0.50 mg ile başlanması önerilir. Bu doz günlük iki kez 0.50 mg’lık artışlarla günde iki kez 1-2 mg’a bireysel olarak ayarlanabilir.
Adolesanlar:
18 yaş altındaki çocuklarda şizofreni tedavisinde veri yetersizliğinden dolayı risperidon kullanılması önerilmez.
Bipolar mani
Yetişkinler
PERİLİFE, 2 mg veya 3 mg ile başlanarak günde tek doz olarak verilmelidir. Endike olduğunda doz düzenlemeleri 24 saatten az sürede gerçekleştirilmemelidir ve doz artırımları günde 1 mg olmalıdır. Etkinlik günde 1-6 mg arasında esnek dozlarda gösterilmiştir.
Bütün sempomatik tedavilerde olduğu gibi devam eden PERİLİFE kullanımı sürekli olarak değerlendirilmeli ve uygunluğu kamtlanmalıdır.
Yaşlılar
Günde iki kez 0.50 mg ile başlanması önerilir. Bu doz günlük iki kez 0.50 mg’lık artışlarla günde iki kez 1-2 mg’a bireysel olarak ayarlanabilir. Yaşlılarda klinik deneyim sınırlı olduğundan, dikkatli kullanılmalıdır.
Çocuklar ve adolesanlar:
18 yaş altındaki çocuklarda bipolar mani tedavisinde veri yetersizliğinden dolayı risperidon kullanılması önerilmez.
Davranış ve diğer yıkıcı davranış bozuklukları
5-18 yaş arası çocuklar ve adolesanlar:
50 kg veya üzerinde olan hastalar:
Başlangıç dozu olarak günde bir defa 0.50 mg önerilir. Bu doz gerektiğinde, en fazla gün aşırı olmak kaydıyla 0.50 mg’lık dozlarla arttırılabilir. Birçok hasta için optimum doz günde bir defa 1 mg’dır. Yine de bazı hastalarda günde bir defa 0.50 mg ile, bazılarında ise günde bir defa 1.5 mg ile en iyi sonuç alınabilir.
50 kg ‘nin altında olan hastalar:
Başlangıç dozu olarak günde bir defa 0.25 mg önerilir. Bu doz gerektiğinde, en fazla gün aşırı olmak kaydıyla 0.25 mg’lık dozlarla arttırılabilir. Birçok hasta için optimum doz günde bir defa 0.50 mg’dır. Yine de bazı hastalarda günde bir defa 0.25 mg ile, bazılarında ise günde bir defa 0.75 mg ile en iyi sonuç alınabilir.
Tüm semptomatik tedavilerde olduğu gibi, PERİLİFE’in sürekli kullanımı tedavi süresince değerlendirilmeli ve doğrulanmalıdır.
5 yaşın altındaki çocuklarda kullanımına dair yeterli deneyim yoktur.
Otizm
Çocuklar ve adolesanlar:
PERİLİFE’in dozajı, hastanın ihtiyaç ve cevabına göre kişiselleştirilmelidir.
Dozlamaya, 20 kg’ın altındaki hastalar için günde 0.25 mg, 20 kg ve üstündeki hastalar için ise günde 0.50 mg ile başlanmalıdır.
4. günde doz; 20 kg’ın altındaki hastalar için 0.25 mg, 20 kg ve üstündeki hastalar için de 0.50 mg artırılabilir.
Bu doz devam ettirilmeli ve cevap yaklaşık olarak 14. günde değerlendirilmelidir. Sadece yeterli klinik cevap veremeyen hastalarda, ilave doz artırımı düşünülebilir. 20 kg’ın altındaki hastalar için 0.25 mg ve 20 kg ve üstündeki hastalar için 0.50 mg doz artırımları, 2 hafta ve daha uzun aralarla yapılmalıdır.
Klinik çalışmalarda, çalışılan en yüksek doz, 20 kg’ın altındaki hastalarda günlük 1.5 mg’ı, 20 kg ve üstündeki hastalarda günlük 2.5 mg’ı ve 45 kg üstündeki hastalarda günlük 3.5 mg’ı aşmamıştır.
Otistik bozukluğu olan pediyatrik hastalarda PERİLİFE dozları
(toplam mg/gün)
Doz artışının gerektiği | ||||
Ağırlık | Günler | Günler | durumlardaki doz | |
Kategorileri | 1 -3 | 4- 14+ | artırımı | Doz aralığı |
<20 kg | 0.25 mg | 0.50 mg | >2 hafta aralarla +0.25 mg | 0.50 mg - 1.5 mg |
>20 kg | 0.50 mg | 1.0 mg | > 2 hafta aralarla +0.50 mg | 1.0 mg - 2.5 mg* |
*45 kg’dan ağır vakalar daha yükse | < doza gereksinim duyabilir; çalışılan | en yüksek doz 3.5 |
mg/gündür.
PERİLİFE, günde bir kere veya günde iki kere uygulanabilir.
Somnolansı olan hastalar, dozlamada, günde bir kereden ya yatmadan önce günde bir kereye ya da günde iki kereye geçişten fayda görebilirler.
Yeterli klinik cevaba ulaşıldığında ve devam ettirildiğinde, etkililik ve güvenliliğin optimal dengesine ulaşmak için yavaş yavaş dozun azaltılması düşünülebilir.
5 yaşın altındaki çocuklarda kullanımına dair yeterli deneyim yoktur.
Uygulama şekli:
Oral yoldan bir bardak su ile alınır.
Tedavi bırakılacaksa ilacın yavaş yavaş kesilmesi önerilir. Antipsikotik ilaçların yüksek dozlarının aniden kesilmesinden sonra çok nadir olarak bulantı, kusma, terleme ve insomnia da dahil olmak üzere akut ilaç kesilme semptomları bildirilmiştir. Psikotik semptomlar tekrarlayabilir ve istem dışı hareket bozukluklarının ortaya çıktığı (akatizi, distoni ve diskinezi gibi) bildirilmiştir.
Diğer antipsikotiklerden geçiş:
Tıbbi olarak uygun olduğu durumlarda, PERİLİFE tedavisi başladığında daha önceki tedavinin yavaş yavaş kesilmesi önerilir. Ayrıca, tıbbi olarak uygun olduğunda, depo antipsikotiklerden geçiş için bir sonraki planlanan enjeksiyon yerine, PERİLİFE tedavisine başlanabilir. Halen devam etmekte olan antiparkinson ilaçlarla tedaviye devam edilip edilmeyeceği periyodik olarak tekrar değerlendirilmelidir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Böbrek bozukluğu olan hastaların normal yetişkinlere göre ilacın aktif antipsikotik fraksiyonunu elimine etme yetenekleri azalmıştır.
Bozulmuş karaciğer fonksiyonu olan hastalarda risperidonun serbest fraksiyonunun plazma konsantrasyonlarında artışlar görülür.
Endikasyona bağlı olmaksızın başlangıç ve takip eden dozlar yarıya düşürülmeli ve böbrek ve karaciğer bozukluğu olan hastalarda doz titrasyonu daha yavaş olmalıdır.
Bu grup hastalarda PERİLİFE dikkatle kullanılmalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyon ile ilgili bilgiler yukarıda ‘Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi’ başlığı altında verilmiştir.
Geriyatrik popülasyon:
Geriyatrik popülasyon ile ilgili bilgiler yukarıda “Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi” başlığı altında verilmiştir.
Risperidon veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.
Demanslı yaşlı hastalar Genel Mortalite
Konvansiyonel ve diğer yeni nesli (atipik) antipsikotik ilaçlarda olduğu gibi, bu ilaç da demansı olan yaşlı hastaların psikozlarında kullanıldığında serebrovasküler olaylar, enfeksiyon, kalp yetmezliği ile ani ölüm vb nedenlerle ölüm riskinde artışa neden olma olasılığı taşımaktadır.
Risperidon dahil atipik antipsikotik ilaçların incelendiği 17 kontrollü çalışmaya ilişkin meta-analizde, plaseboya kıyasla atipik antipsikotik ilaçlarla tedavi gören demanslı yaşlı hastalarda mortalitenin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu hasta grubunda risperidon ile yapılan plasebo kontrollü çalışmalarda, plasebo uygulanan hastalardaki %3.1 oranına kıyasla risperidon uygulanan hastalarda mortalite insidansı %4.0’dır. Olasılık oranı (%95 gerçek güven aralığı) 1.21 (0.7, 2.1)‘ dir. Ölen hastaların ortalama yaşı 86’dır (yaş aralığı 67-100). İki geniş gözlemsel çalışmanın verileri, konvansiyonel antipsikotiklerle tedavi edilen demanslı yaşlı kişilerde de, tedavi görmeyenlere kıyasla, ölüm riskinde küçük bir artış olduğunu göstermiştir. Mevcut veriler, riskin gerçek boyutunun tam bir şekilde tahmin edilmesi için yetersizdir ve risk artışının nedeni bilinmemektedir. Gözlemsel çalışmalardaki mortalite artışı bulgularının hangi oranda antipsikotik ilaca veya hastaların sahip oldukları bazı özelliklere bağlanabileceği açık değildir.
Furosemidle Birlikte Kullanım
Risperidon ile yapılan plasebo kontrollü çalışmalarda demansı olan yaşlı hastalarda, tek başına risperidon (%3.1; ortalama yaş 84, yaş aralığı 70-96) ya da tek başına furosemid (%4.1; ortalama yaş 80, yaş aralığı 67-90) ile tedavi edilen hastalarla kıyaslandığında, furosemid+risperidon (%7.3; ortalama yaş 89, yaş aralığı 75-97) ile tedavi edilen hastalarda daha yüksek mortalite insidansı gözlenmiştir. Furosemid+risperidon ile tedavi edilen hastalarda mortalitedeki artış dört klinik çalışmanın iki tanesinde gözlenmiştir. Risperidonun diğer diüretiklerle birlikte uygulanması (esas olarak düşük dozda kullanılan tiyazid diüretikleri) benzer bulgular ile ilişkili değildir.
Bu bulguyu açıklayacak bir patofızyolojik mekanizma tanımlanamamış ve ölüme sebebiyette tutarlı bir neden gözlenmemiştir. Ancak, kullanım kararından önce dikkat edilmeli ve bu kombinasyonun veya diğer güçlü diüretiklerle birlikte uygulamanın risk ve yararlan değerlendirilmelidir. Risperidon ile birlikte diğer diüretiklerin kullanımında hastalarda artan mortalite insidansına rastlanmamıştır. Tedaviden bağımsız olarak dehidratasyon mortalite için genel bir risk faktörüdür ve demansı olan yaşlı hastalarda dikkatle kaçınılmalıdır.
Serebrovasküler Advers Olaylar
Demanslı popülasyonda, bazı atipik antipsikotiklerle yapılan randomize plasebo kontrollü klinik çalışmalarda serebrovasküler advers olay riskinde yaklaşık 3 kat artış görülmüştür. Çoğunlukla demanslı yaşlı hastalarda (>65 yaşında) risperidon ile altı plasebo kontrollü çalışmadan toplanan veriler, serebrovasküler advers olayların (ciddi ve ciddi olmayan, birlikte) risperidon ile tedavi edilen hastaların % 3.3’ünde (33/1009) ve plasebo ile tedavi edilen hastaların % 1,2’sinde (8/712) meydana geldiğini göstermiştir. İhtimal oranı (%95 tam güven aralığı) 2.96’dır (1.34, 7.50). Bu artan riske yönelik mekanizma bilinmemektedir. Diğer antipsikotikler ve diğer hasta popülasyonlarında artan risk göz ardı edilemez.
PERİLİFE, inme risk faktörleri olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Serebrovasküler advers olay riski, Alzheimer demansına kıyasla karma veya vasküler tip demans hastalarında anlamlı ölçüde yüksektir. Bu nedenle, Alzheimer’dan başka demans tiplerine sahip hastalar da risperidon ile tedavi edilmemelidir.
Doktorlara, ayrı hastalarda inme riski prediktörlerini de göz önünde bulundurarak, demanslı yaşlı hastalarda PERİLİFE kullanımının riskleri ve faydalarını değerlendirmeleri önerilir. Hastalar/bakıcılar yüzde, kollarda ya da bacaklarda beklenmedik halsizlik veya uyuşukluk ve konuşma veya görme bozuklukları gibi olası serebrovasküler advers olay belirtileri ve semptomlarını hemen bildirme konusunda uyarılmalıdır. Risperidonun kesilmesi dahil tüm tedavi seçenekleri gecikmeden değerlendirilmelidir.
PERİLİFE, orta ila ciddi Alzheimer demans hastalarının sürekli agresyonu için ve kendilerine veya başkalarına zarar verme olasılığı olduğunda, sınırlı etkililiği olan veya hiçbir etkililiği bulunmayan, farmakolojik olmayan yaklaşımlarda yalnızca kısa süreli olarak kullanılmalıdır.
Hastalar düzenli olarak ve tedavilerinin sürdürülmeleri açısından yeniden değerlendirilmelidir.
Ortostatik hipotansiyon
Risperidonun alfa-bloke edici aktivitesi nedeniyle, özellikle tedavinin başlangıç doz titrasyonu döneminde (ortostatik) hipotansiyon görülebilir. Risperidon ve antihipertansif tedavinin birlikte kullanımı ile, pazarlama sonrası klinik açıdan önemli hipotansiyon gözlenmiştir. PERİLİFE kardiyovasküler hastalığı (örneğin kalp yetmezliği, miyokard infarktüsü, ileti anomalileri, dehidratasyon, hipovolemi veya serebrovasküler hastalık) olduğu bilinen hastalarda dikkatle kullanılmalı ve doz yavaş yavaş, önerildiği gibi arttırılmalıdır (bkz. Bölüm 4.2 Pozoloji ve uygulama şekli). Hipotansiyon görüldüğünde doz azaltılmalıdır.
Lökopeni, Nötropeni ve Agranülositoz
PERİLİFE dahil olmak üzere, antipsikotik ajanlarla lökopeni, nötropeni ve agranülositoz olayları bildirilmiştir. Pazarlama sonrası izlemde agranülositoz çok nadiren (<1/10000 hasta) bildirilmiştir.
Klinik olarak anlamlı düzeyde düşük beyaz kan hücresi (WBC) sayımı veya ilaçla tetiklenmiş lökopeni/nötropeni öyküsüne sahip hastalar tedavinin ilk birkaç ayı boyunca izlenmeli ve ortada başka nedensel faktörler yokken WBC’de klinik olarak anlamlı bir düşüşe yönelik ilk belirtide PERİLİFE kullanımına son verilmesi düşünülmelidir.
Klinik olarak anlamlı nötropenisi olan hastalar ateş veya diğer enfeksiyon semptomları veya belirtileri açısından dikkatle izlenmeli ve bu tür semptomlar veya belirtilerin ortaya çıkması halinde derhal tedavi edilmelidir. Şiddetli nötropenisi olan hastalar (mutlak nötrofıl sayımı <1 X 109/L) PERİLİFE kullanımına son vermeli ve iyileşene kadar WBC düzeylerini takip ettirmelidir.
Tardif Diskinezi/Ekstrapiramidal Semptomlar (TD/EPS)
Dopamin reseptörlerinde antagonistik etkiler gösteren ilaçlar, özellikle dil ve/veya yüzde istemsiz ritmik hareketler ile karakterize tardif diskinezi gelişimi ile ilgili bulunmuştur. Ekstrapiramidal semptomların görülmesinin tardif diskinezi gelişiminde bir risk faktörü olduğu bildirilmiştir. Tardif diskinezi işaret ve semptomları görülürse tüm antipsikotik ilaçların kesilmesi göz önünde tutulmalıdır.
Nöroleptik Malignant Sendrom (NMS)
Antipsikotiklerin kullanımı sırasında hipertermi, kas rijiditesi, otonom instabilite, bilinç bulanıklığı ve yüksek serum kreatinin fosfokinaz düzeyleri ile kendini gösteren nöroleptik malign sendromu oluştuğu bildirilmiştir. Miyoglobinüri (rabdomiyoliz) ve akut böbrek yetmezliği ilave işaretler olabilir. Bu durumda PERİLİFE dahil olmak üzere tüm antipsikotikler kesilmelidir.
Parkinson Hastalığı ve Lewy Cisimlerinin bulunduğu Demans
Parkinson Hastalığı veya Lewy Cisimcikli Demansı (LCD) olan hastalara PERİLİFE dahil antipsikotikler reçete edilirken, hekimler risk/yarar değerlendirmesi yapmalıdır, Parkinson hastalığı risperidon ile kötüleşebilir. Her iki grupta da antipsikotik ilaçlara duyarlılık artabileceği gibi Nöroleptik Malign Sendrom riski de artabilir. Bu hastalar klinik araştırmaların dışında tutulmuşlardır. Bu artan duyarlılığın semptomları arasında, ekstrapiramidal semptomlara ek olarak, konfüzyon, küntleşme ve sık düşmelerin olduğu postural instabilite bulunabilir.
Hiperglisemi ve Diabetes Mellitus
PERİLİFE tedavisi sırasında hiperglisemi, diabetes mellitus ve önceden var olan diyabetin kötüleşmesi bildirilmiştir.
Bazı durumlarda vücut ağırlığında bir ön artış rapor edilmiştir. Bu bir predispozan faktör olabilir. Ketoasidoz ile ilişki çok nadir olarak ve diabetik koma ile ilişkili nadir olarak rapor edilmiştir. Uygun klinik izlem, kullanılan antipsikotik kılavuz kurallarına uygun olarak tavsiye edilebilir. PERİLİFE dahil olmak üzere herhangi bir atipik antipsikotik ile tedavi edilen hastalarda hiperglisemi semptomları (örneğin polidipsi, poliüri, iştah ve halsizlik gibi) izlenmelidir ve diyabet hastaları glikoz kontrolünün kötüleşmesi açısından düzenli olarak izlenmelidir.
Kilo Alımı
Anlamlı kilo alımı bildirilmiştir. PERİLİFE kullanıldığında kilo aliminin izlenmesi önerilir. Hiperprolaktinemi
Doku kültürü çalışmaları insan meme tümörlerinde hücre büyümesinin prolaktin tarafından stimule edilebileceğini belirtmektedir. Klinik ve epidemiyolojik çalışmalarda antipsikotik kullanımı ile ilişkisi açık bir şekilde gösterilememiş olsa da, ilgili tıbbi öyküsü olan hastalarda dikkatli olunması önerilmektedir. PERİLİFE, daha önceden hiperprolaktinemi si ve olası bir prolaktine bağlı tümörü olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
QT Aralığı
PERİLİFE, kardiyak aritmi öyküsü olan hastalarda QT aralığını uzattığı bilinen ilaçlarla birlikte reçete edildiğinde dikkatli olunmalıdır. PERİLİFE’m da dahil olduğu antipsikotikler, Uzamış QT Sendromu / Torsades de Pointes’e neden olabileceğinden, tanısı konmuş veya şüpheli konjenital uzamış QT sendromu veya Torsades de Pointes hastalarında PERİLİFE kullanılmamalıdır.
Nöbetler
PERİLİFE, nöbet eşiğini potansiyel olarak düşüren durumlarda veya nöbet hikayesi olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Priapizm
Alfa-adrenerjik blokör özelliğinden dolayı PERİLİFE ile tedavi sırasında priapizm görülebilir.
Vücut Sıcaklığının Regülasyonu
Vücudun vücut sıcaklığını düşürme yeteneğinin bozulması antipsikotik ilaçlarla ilişkilendirilmiştir. Ağır egzersiz, aşırı sıcağa maruz kalma, eş zamanlı antikolinerjik tedavi görme veya dehidratasyona uğrama gibi vücut ısısının artmasına katkıda bulunabilecek tablolar geçirebilecek hastalara PERİLİFE reçete edilirken, uygun bakım önlemleri alınmalıdır.
Antiemetik etki
Risperidon ile yapılan klinik öncesi çalışmalarda antiemetik etki gözlenmiştir. Bu etki, eğer insanlarda oluşursa, bağırsak tıkanması, Reye sendromu ve beyin tümörü gibi durumları veya belli ilaçların aşırı doz bulgu ve semptomlarını maskeleyebilir.
Böbrek ve karaciğer yetmezliği
Böbrek yetmezliği olan hastalar aktif antipsikotik fraksiyonu elimine etmek için normal böbrek fonksiyonu olan erişkinlerden daha az yeteneğe sahiptir. Karaciğer yetmezliği olan hastaların plazma konsantrasyonunda risperidon serbest fraksiyonunda artışlar vardı (Bkz Bölüm 4.2)
Venöz tromboembolik olay
Antipsikotik ilaçlarla venöz tromboembolik olaylar (VTE) bildirilmiştir. Antipsikotik ilaç tedavisi gören hastalarda çoğunlukla kazanılmış VTE risk faktörleri bulunduğu için, VTE için tüm olası risk faktörleri, PERİLİFE ile tedaviden önce ve sonra tanımlanmalı ve koruyucu önlemler alınmalıdır.
Intraoperatif Floppy iris Sendrom
PERİLİFE gibi alfaı adrenerjik antagonist etkili ilaçlarla tedavi edilen hastalarda, katarakt ameliyatı sırasında Intraoperatif Floppy iris Sendrom (IFIS) gözlenmiştir (Bkz. Bölüm 4.8). IFIS operasyon sırasında ve sonrasında göz komplikasyonları riskini artırabilir. Göz cerrahları, ameliyat öncesinde hastanın alfaı adrenerjik antagonist etkili ilaçları halen veya önceden kullanıp kullanmadığını bilmelidir. Katarakt cerrahi öncesinde, alfaı adreneıjik blokör tedavisini durdurmanın potansiyel yaran incelenmemiştir ve antipsikotik tedaviyi durdurma riskiyle karşılaştırılarak değerlendirilmelidir.
Çocuklar ve adolesanlar
Davranış bozukluğu olan bir çocuğa veya adolesana risperidon reçete edilmeden önce, bu hastalar ağrı veya uygunsuz çevresel talepler gibi agresif davranışa yol açabilecek fiziksel ve sosyal nedenler açısından tam olarak değerlendirilmelidir.
Öğrenme yeteneğindeki olası sonuçları nedeniyle risperidonun sedatif etkisi bu popülasyonda yakından izlenmelidir. Risperidonun uygulanmasında zamanla yapılan bir değişiklik, çocuk veya adolesanların dikkat kabiliyeti üzerindeki sedasyon etkisini geliştirebilir.
Risperidon vücut ağırlığında ve vücut kitle indeksindeki ortalama artışlar ile ilişkili bulunmuştur. Tedaviden önce temel ağırlık ölçümü ve düzenli kilo izlenmesi tavsiye edilir. Açık etiketli uzun süreli uzatma çalışmalarında boy değişiklikleri beklenen yaşa uygun normlar içinde kalmıştır. Uzun süreli risperidon tedavisinin cinsel olgunlaşma ve boy üzerine etkileri yeterince araştırılmamıştır.
Çocuk ve adol e sanlardaki gelişme ve cinsel olgunlaşmada uzun süreli hiperprolaktineminin olası etkisi nedeniyle boy, kilo, cinsel olgunluk, menstrüel işlevin izlenmesi ve diğer olası prolaktinle ilgili etkileri içeren endokronolojik durumun düzenli klinik değerlendirmesi göz önünde bulundurulmalıdır.
Risperidon ile tedavi sırasında, ekstrapiramidal semptomlar ve diğer hareket bozuklukları açısından da düzenli muayene yapılmalıdır.
Çocuk ve adolesanlarda spesifik pozoloji önerileri için Bölüm 4.2’ye bakınız.
PERİLİFE her bir film tablette 75 mg laktoz içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktoz yetmezliği ya da glikoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
PERİLİFE her bir film tablette 1 mmol (23 mg)’den daha az sodyum içerir. Sodyuma bağlı herhangi bir olumsuz etki beklenmez.
Diğer antipsikotiklerde olduğu gibi, antiaritmikler (ön. kinidin, dizopiramid, prokainamid, propafenon, amiodaron, sotalol), trisiklik antidepresan (örn. amitiriptilin), tetrasiklik antidepre sanlar (örn. maprotilin), bazı antihistaminikler, diğer antipsikotikler, bazı antimalaryal ilaçlar (örn. kinidin ve meflokin) gibi QT aralığını uzattığı bilinen ilaçlar ile birlikte risperidon reçete edilirken dikkatli olunmalıdır. Aynı şekilde elektrolit dengesizliği (hipokalemi, hipomagnezemi) ve bradikardiye yol açabilen ya da risperidonun hepatik metabolizmasını inhibe eden ilaçlarla birlikte reçete edilirken dikkatli olunmalıdır. Bu liste indikatiftir ve detaylandırılmamıştır.
PERİLİFE’ın diğer ilaçları etkileme potansiyeli:
Risperidon, alkol, opiatlar, antihistaminikler ve benzodiazepinleri de içeren diğer merkezi sinir sistemini etkileyen maddelerle kombinasyon halinde kullanılırken sedasyonun artabileceği riskine karşı dikkatli olunmalıdır.
PERİLİFE, levodopa ve diğer dopamin agonistlerinin etkilerini antagonize edebilir. Eğer bu kombinasyon özellikle Parkinson hastalığının son aşamasında gerekli görülürse, her tedavinin en düşük etkili dozu reçete edilmelidir.
Pazarlama sonrasında risperidon ve antihipertansif tedavinin eşzamanlı kullanılması ile klinik olarak belirgin hipotansiyon gözlenmiştir.
PERİLİFE, lityum, valproat, digoksin veya topiramatın farmakokinetiğini klinik olarak belirgin biçimde etkilemez.
Diğer ilaçların PERİLİFE’ı etkileme potansiyelleri:
Karbamazepinin, risperidonun plazmadaki aktif antipsikotik fraksiyonunu azalttığı gösterilmiştir. Rifampisin, fenitoin ve fenobarbital gibi CYP3A4 karaciğer enzimlerini P-glikoprotein (P-gp) ile birlikte indükleyen diğer ilaçlarla da benzer etkiler görülebilir. Karbamazepin ya da diğer CYP3A4 karaciğer enzimi/ P-gp indükleyen ilaçların başlatılması ya da kesilmesinden sonra PERİLİFE’m dozu hekim tarafından tekrar değerlendirilmelidir. CYP2D6 inhibitörleri olan fluoksetin ve paroksetin, risperidonun plazma konsantrasyonlarını arttırır, ancak ilacın aktif antipsikotik fraksiyonunu daha az arttırır. Kinidin gibi başka CYP2D6 inhibitörlerinin, risperidon plazma konsantrasyonlarını benzer şekilde
etkileyebilecekleri beklenmektedir. Birlikte fluoksetin veya paroksetin tedavisi başlandığında veya kesildiğinde, PERİLİFE dozu hekim tarafından tekrar değerlendirilmelidir.
Bir CYP3A4 ve P-gp inhibitörü olan Verapamil, risperidonun plazma konsantrasyonunu artırır.
Galantamin ve donepezil, risperidonun farmakokinetiği ve aktif antipsikotik fraksiyon üzerine klinik olarak anlamlı bir etki göstermemektedir.
Fenotiyazinler, trisiklik antidepre sanlar ve bazı betablokörler risperidonun plazma konsantrasyonunu arttırır, ancak aktif antipsikotik fraksiyonun konsantrasyonunu etkilemez. Amitriptilin, risperidonun veya aktif antipsikotik fraksiyonunun farmakokinetiğini etkilemez. Simetidin ve ranitidin risperidonun biyoyararlammım arttırırlar, ancak aktif antipsikotik fraksiyon üzerindeki bu etki yalnızca marjinal düzeydedir. Bir CYP3A4 inhibitörü olan eritromisin, risperidon ve aktif antipsikotik fraksiyonunun farmakokinetiğini değiştirmez. Çocuklar ve adolesanlarda psikolojik uyarıcıların (örn. metilfenidat) PERİLİFE ile birlikte kullanılması ilaçların farmakokinetiklerini ve PERİLİFE etkililiğini değiştirmez.
Eşzamanlı olarak furosemid alan demanslı yaşlı hastalarda mortalitenin artması konusunda bölüm 4.4’e bakınız.
Paliperidon, risperidonun aktif metaboliti olduğundan ve ikisinin kombinasyonu aditif aktif antipsikotik fraksiyon maruziyetine neden olabileceğinden oral PERİLİFE’m paliperidon ile eş zamanlı kullanımı önerilmez.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Pediyatrik popülasyon:
Etkileşim çalışmaları sadece yetişkinlerde yapılmıştır.
Geriyatrik popülasyon:
Birlikte furosemid kullanan demanslı yaşlı hastalarda artan mortalite ile ilgili olarak 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri” bölümüne bakınız.
Genel tavsiye
Gebelik Kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
PERİLİFE’m çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda kontrasepsiyon gerekliliğine işaret edecek yeterli bilgi mevcut değildir.
Gebelik dönemi
Hayvan çalışmalarında risperidonun teratojenik etkisine rastlanmamış; fakat diğer üreme toksisitesi tipleri görülmüştür (bkz. Bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir. Gebeliğin üçüncü trimesterinde antipsikotik ilaçlara (risperidon dahil) maruz kalan yeni doğanlar, doğumu takiben şiddeti değişebilen, anormal kas hareketleri (ekstrapiramidal işaretler/ekstrapiramidal semptomlar) ve/veya ilaç kesilme semptomları açısından risk altındadırlar. Bu semptomlar, ajitasyon, hipertoni, hipotoni, tremor, somnolans, respiratuar distres veya beslenme bozukluklarını içermektedir. Yeni doğanlar dikkatlice izlenmelidir. PERİLİFE kesinlikle gerekli olmadıkça gebelik sırasında kullanılmamalıdır. Gebelik sırasında tedavinin bırakılması gerekiyorsa, bu aniden yapılmamalıdır.
Laktasyon dönemi
Hayvan çalışmalarında, risperidon ve 9-hidroksi-risperidon süt ile atılmaktadır (süte geçmektedir). Risperidon ve 9-hidroksi-risperidonun az miktarlarda anne sütüne de geçtiği kanıtlanmıştır. Emzirilen bebeklerdeki advers reaksiyonlar ile ilgili herhangi bir veri mevcut değildir. Bu nedenle emzirmenin çocuk açısından faydası, çocuğun karşılaşacağı potansiyel risklere karşı değerlendirilmelidir.
Üreme yeteneği/Fertilite
Dopamin D2 reseptörlerini antagonize eden diğer ilaçlarda olduğu gibi, risperidon prolaktin düzeyini yükseltir. Hiperprolaktinemi, hipotalamik GnRH’ı baskılayabilir ve pitüiter gonadotropin salgısının azalmasına yol açabilir. Bu durum daha sonra, hem kadın hem de erkek hastalarda, gonadal steroidogenezi bozarak, reprodüktif fonksiyonu inhibe edebilir. Klinik dışı çalışmalarda konuya ilişkin etkiler gözlenmemiştir.
PERİLFE sinir sistemi ve görme duyusuna ilişkin potansiyel etkileri nedeniyle araç ve makine kullanma becerileri üzerinde minör ya da orta derecede etki gösterir (Bkz. Bölüm 4.8). Bu nedenle hastaların, bireysel duyarlılıkları anlaşılıncaya kadar, araç ve makine kullanmamaları önerilir.
En sık bildirilen advers ilaç reaksiyonları (>%10 sıklıkta): Parkinsonizm, sedasyon/ somnolans, baş ağrısı ve insomnia’dır.
Aşağıda verilen tüm advers ilaç reaksiyonları klinik çalışmalarda bildirilmiştir. Şu terimler ve sıklık dereceleri kullanılmıştır:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila <1/100); seyrek (>1/10.000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Sistem Organ sınıfı | Advers İlaç Reaksiyonları | ||||
Sıklık | |||||
Çok yaygın | Yaygın | Yaygın olmayan | Seyrek | Bilinmiyor | |
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar | Pnömoni, bronşit, üst solunum yolu enfeksiyonu, sinüzit, idrar yolu enfeksiyonu, grip, kulak enfeksiyonu | Solunum sistemi enfeksiyonu, sistit, göz enfeksiyonu, tonsillit, onikomikoz, selülit lokalize enfeksiyon, viral enfeksiyon, acarodermatitis | Enfeksiyon | ||
Kan ve lenf sistemi hastalıkları | Nötropeni, beyaz kan hücresi sayısında azalma, trombositopeni, | Agranulositozc |
anemi, hematokrit azalması, eozinofıl sayısında artma | |||||
Bağışıklık sistemi hastalıkları | Hipersensitivite | Anafılaktik reaksiyon0 | |||
Endokrin hastalıkları | Hiperprolakti nemi3 | Uygunsuz antidiüretik hormon salgılama, idrarda glukoz bulunması | |||
Metabolizma ve beslenme hastalıkları | Kilo alımı, iştah artışı, iştah azalması | Diyabetes mellitusb, hiperglisemi, polidipsi, kilo kaybı, anoreksi, kan kolesterol düzeyinde yükselme | Su intoksikasyonuc hipoglisemi, hiperinsülinemic kan trigliserit düzeyinde yükselme | diyabetik ketoasidoz | |
Psikiyatrik hastalıklar | İnsomniad | Uyku bozuklukları, ajitasyon, depresyon, anksiyete | Mani, kabus, konfüzyonal durum, libido azalması, sinirlilik | Künt afekt, anorgazmi | |
Sinir sistemi hastalıkları | Baş ağrısı, parkinsonizmd, somnolans/sed asyon | Akatizid, distonid, diskinezid, tremor, sersemlik | Tardif diskinezi, serebral iskemi, uyaranlara yanıt vermeme, bilinç kaybı, depresif bilinç durumu, konvülsiyond, senkop, psikomotor hiperaktivite, denge bozukluğu, anormal koordinasyon, postural sersemlik, dikkat bozukluğu, disartri, disguzi, hipoestezi, parestezi | Nöroleptik malign sendrom, serebrovasküler olay, diyabetik koma, sendeleme | |
Göz hastalıkları | Bulanık görme, konjunktivit | Fotofobi, göz kuruluğu, göz yaşarmasında | Glokom, göz hareket bozukluğu, göz |
artma, oküler hiperemi | yuvarlanması, göz kapağı kenarında kabuklanma, fotofobi, floppy iris sendromu (İntraoperatif)c | ||||
Kulak ve iç kulak hastalıkları | Vertigo, kulak çınlaması, kulak ağrısı | ||||
Kardiyak hastalıklar | Taşikardi | Atriyal fıbrilasyon, atrioventriküler blok, iletim bozukluğu, elektro - kardiyogramda QT uzaması, bradikardi, normal olmayan elektro- kardiyogram, palpitasyonlar | Sinüs aritmi | ||
Vasküler hastalıklar | Hiper tansiyon | Hipotansiyon, ortostatik hipotansiyon, kızarma | Akciğer embolisi, venöz tromboz | ||
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar | Dispne, faringolaring eal ağrı, öksürük, burun kanaması, burun tıkanıklığı | Aspirasyon pnömonisi, pulmoner konjesyon, solunum sistemi tıkanıklığı, railer, hırıltılı solunum, disfoni, solunum bozukluğu | Uyku apnesi sendromu, hiperventilasyon | ||
Gastrointestinal hastalıklar | Abdominal ağrı, kusma, abdominal rahatsızlık, diyare, bulantı, konstipasyon diş ağrısı, dispepsi, ağız kuruluğu | Fekal idrar kaçırma, fekalom gastroenterit, disfaji, midede veya barsakta gaz birikimi | Pankreatit, bağırsak tıkanıklığı, dudak iltihabı (şilit), şişmiş dil | İleus | |
Deri ve derialtı | Döküntü, | Ürtiker, kaşıntı, | İlaç döküntüsü, | Anjiyoödem |
doku hastalıkları | eritem | alopesi, hiperkeratoz, egzama, kuru cilt, deride renk değişikliği, akne, seboreik-dermatit, cilt rahatsızlığı cilt lezyonu | kepek | ||
Kas iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemik hastalıkları | Kas spazmları, kas-iskelet ağrısı, sırt ağrısı, artralji | Kan kreatin fosfokinaz düzeyinde artış, duruş anormalliği, eklem sertliği, eklem şişliği, kas zayıflığı, boyun ağrısı | Rabdomiyoliz | ||
Böbrek ve idrar hastalıkları | İdrar tutamama | Pollaküri, idrar retansiyonu, dizüri | |||
Gebelik, pueperiyum durumları ve perinatal durumlar | Neonatal ilaç yoksunluk sendromuc | ||||
Üreme sistemi ve meme hastalıkları | Erektil disfonksiyon, boşalma bozukluğu, amenore, menstrüel bozuklukd, jinekomasti, galaktore, seksüel disfonksiyon, meme ağrısı, meme rahatsızlığı, vaiinal akıntı | Priapizmc, gecikmiş menstrüasyon, meme dolgunluğu, meme akıntısı, meme büyümesi, | |||
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar | Ödemd, yüksek ateş, göğüs ağrısı, asteni, yorgunluk, ağrı | Yüzde ödem, titreme, vücut sıcaklığında artış, anormal yürüme, susama, göğüste rahatsızlık hissi, rahatsızlık, keyifsizlik, anormal hissetme | Hipotermi, vücut sıcaklığında azalma periferik soğukluk, ilaç yoksunluk sendromu, endürasyonc | ||
Hepato-bilier | Transaminaz | Sanlık |
hastalıklar | artışı, gama-glutamiltransferaz artışı, hepatik enzim artışı | ||||
Yaralanma, zehirlenme ve prosedürel komplikasyon 1ar | Düşme | Prosedürel ağrı |
a Hiperprolaktinemi bazı olgularda jinekomasti, menstrüel bozukluklar, amenore ve galaktoreye yol açabilir.
b Plasebo kontrollü araştırmalarda, diabetes mellitus risperidon tedavisindeki hastalarda %0,18 oranında, plasebo grubunda ise %0,11 oranında bildirilmiştir. Tüm klinik araştırmalardaki bütünsel insidansı, risperidon tedavisindeki tüm hastalarda %0,43 olmuştur, c Risperidon klinik çalışmalarında gözlenmemiş ama risperidon ile pazarlama sonrası dönemde gözlenmiştir
d Ekstrapiramidal bozukluk ortaya çıkabilir: Parkinsonizm (tükürük salgısında artış, kas-iskelet katılığı, parkinsonizm, ağızda sulanma, dişli çark belirtisi, bradikinezi, hipokinezi, maske yüz, kaslarda gerginlik, akinezi, ense sertliği, kaslarda sertlik, parkinsoniyen adım, anormal glabella refleksi, parkinsoniyen dinlenme tremoru), akatizi (akatizi, huzursuzluk, hiperkinezi ve huzursuz bacak sendromu), tremor, diskinezi (diskinezi, kaslarda seğirme, koreatetozis, atetozis ve miyoklonus), distoni. Distoni şunları kapsamaktadır; distoni, hipertoni, tortikollis, istemsiz kas kasılmaları, kas kasılması, blefarospazm, okulogirasyon, dilde paralizi, fasyal spazm, laringospazm, miyotoni, opistotonus, orofaringeal spazm, plörototonus, dilde spazm ve trismus. Mutlaka ekstrapiramidal orijine sahip olması gerekmeyen, daha geniş bir semptom spektrumunun verildiğine dikkat edilmelidir. İnsomnia şunları içerir; uykuyu başlatma, sürdürme güçlüğü. Konvülsiyon içeriği; grand-mal konvülsiyon. Menstrüel bozukluk şunları içerir; düzensiz menstrüasyon, oligomenore. Ödem şunları içerir; generalize ödem, periferik ödem, gode bırakan ödem.
Paliperidon formülasyonlarıyla kaydedilen istenmeyen etkiler
Paliperidon, risperidonun aktif metabolitidir. Bu nedenle, bu bileşenlerin advers reaksiyon profilleri (hem oral hem de enjektabl formülasyonlar dahil) birbirleri için geçerlidir. Yukarıdaki advers reaksiyonlara ek olarak, paliperidon ürünleriyle aşağıdaki advers reaksiyon kaydedilmiştir ve PERİLİFE ile de ortaya çıkması beklenebilir:
Kardiyak bozukluklar: Postüral ortostatik taşikardi sendromu
Sınıf etkileri
Diğer antipsikotiklerde olduğu gibi, risperidon ile pazarlama sonrası dönemde çok ender olarak QT uzaması olguları bildirilmiştir. QT aralığını uzatan antipsikotikler ile bildirilen sınıfla ilişkili diğer kardiyak etkiler arasında ventriküler aritmi, ventriküler fıbrilasyon, ventriküler taşikardi, ani ölüm, kardiyak arrest ve Torsades de Pointes bulunmaktadır.
Venöz tromboembolizm
Antipsikotik ilaçlarla venöz tromboembolizm olguları (pulmoner embolizm dahil) ve derin ven trombozu olguları bildirilmiştir (sıklık bilinmemektedir).
Kilo alma
Vücut ağırlığının > % T si oranında kilo alma kriterini karşılayan risperidon ve plasebo ile tedavi edilen yetişkin şizofreni hastalarının oranlan, 6 ila 8 haftalık bir havuzda plasebo kontrollü çalışmalarda karşılaştınlmıştır ve plaseboya (% 9) nazaran risperidon (% 18) ile kilo alma insidansının istatistiksel olarak anlamlı ölçüde daha fazla olduğu görülmüştür. Akut mani hastası yetişkinlerde plasebo kontrollü 3 haftalık havuzda, son noktada kiloda > % 7 oranında artış insidansı risperidon (% 2,5) ve plasebo (% 2,4) gruplarında karşılaştınlmış ve aktif kontrol grubunda (% 3,5) biraz daha yüksek olduğu görülmüştür.
Davranış ve diğer rahatsız edici davranış bozuklukları olan çocuk ve adolesan popülasyonunda yapılan uzun süreli çalışmalarda, kilo, 12 aylık tedaviden sonra ortalama 7,3 kg artmıştır. 5-12 yaş arasındaki normal çocuklarda beklenen kilo alma oranı yılda 3 ila 5 kg’dır. 12-16 yaşındaki hastalarda, erkekler yılda yaklaşık 5 kg alırken bu durum kızlarda yılda 3 ila 5 kg’da kalmıştır.
Özel popülasvonlar hakkında ek bilgi
Yetişkin hastalara oranla demanslı yaşlı hastalarda veya pediatrik hastalarda daha yüksek insidansın rapor edildiği advers ilaç reaksiyonları (AİR) aşağıda açıklanmaktadır:
Demans hastalığına sahip yaşlılarda
Demanslı yaşlı hastalarda yapılan klinik çalışmalarda geçici iskemik atak ve serebrovasküler kaza sırasıyla % 1,4 ve % 1,5 sıklığa sahip AİRTer olarak bildirilmiştir. Ayrıca, aşağıdaki AİR’lerin demanslı yaşlı hastalarda > % 5 sıklığında olduğu ve diğer yetişkin popülasyonda görülen sıklığın en az iki katı olduğu bildirilmiştir: idrar yolu enfeksiyonu, periferal ödem, letaıji ve öksürük.
Pediatrik hastalar
Genel olarak çocuklarda gözlenen advers reaksiyon tiplerinin yetişkinlerde gözlenen ile benzer olması beklenir. Aşağıdaki AİR’lerin, pediatrik hastalarda (5 ila 17 yaş) >% 5 sıklığında olduğu ve yetişkinlerde yapılan klinik çalışmalarda görülen sıklığın en az iki katı olduğu bildirilmiştir: uyku basması/sedasyon, halsizlik, baş ağrısı, iştah artışı, kusma, üst solunum yollan enfeksiyonu, burun tıkanıklığı, karın ağnsı, baş dönmesi, öksürük, ateş, titreme, ishal ve enürezis.
Çocuklarda, cinsel gelişim ve boy üzerinde risperidonun uzun süreli etkileri yeterince araştınlmamıştır. (Bkz Bölüm 4.4)
Şüpheli advers reaksiyonlann raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel:0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
Semptomlar
Genellikle, bildirilen işaret ve semptomlar ilacın bilinen farmakolojik etkilerinin artması şeklindedir. Doz aşımı semptomları, uyuşukluk ile sedasyon, taşikardi ile hipotansiyon ve ekstrapiramidal semptomlardır. Doz aşımı halinde QT uzaması ve konvülsiyonlar bildirilmiştir. Oral risperidon ve paroksetinin birlikte kullanımındaki doz aşımı ile ilişkili olarak Torsade de Pointes bildirilmiştir.
Akut doz aşımı durumlarında birden fazla ilaç ihtimali düşünülmelidir.
Tedavi
Solunum yolu açılmalı ve açık tutulmalı, yeterli oksijenasyon ve ventilasyon sağlanmalıdır. Gastrik lavaj (hastanın bilinci kapalı ise, entübasyondan sonra), aktif kömür ve birlikte bir laksatif uygulanması ilaç alındıktan sonra bir saatten az bir zaman dilimi içinde düşünülmelidir. Kardiyovasküler izleme hemen başlatılmalı ve sürekli elektrokardiyografık izleme ile muhtemel aritmiler takip edilmelidir.
PERİLİFE’a özgü bir antidot yoktur. Bu yüzden uygun destekleyici önlemler alınmalıdır. Hipotansiyon ve dolaşım kolapsı intravenöz sıvı ve/veya sempatomimetik ajanlar gibi uygun önlemlerle tedavi edilmelidir. Şiddetli ekstrapiramidal semptomlarda antikolinerjik tedavi uygulanmalıdır. Hasta durumu düzelinceye kadar yakın tıbbi gözlem altında tutulmalı ve izlenmelidir.