PREDNOL 16 mg 20 tablet Farmakolojik Özellikler
Gensenta İlaç Sanayi A.Ş.
[ 30 December 1899 ]
Gensenta İlaç Sanayi A.Ş.
[ 30 December 1899 ]
Metilprednizolon, sentetik bir glukokortikoid ve prednizolonun bir metil türevidir. Metilprednizolon, bağışıklık sistemini derinden inhibe etme kapasitesine sahip güçlü bir anti-enflamatuvar ajandır.
Glukokortikoidler öncelikle hücre içi glukokortikoid reseptörlerine bağlanarak ve bunları aktive ederek etki gösterir. Aktive edilmiş glukokortikoid reseptörleri, DNA'nın promotör bölgelerine bağlanır (transkripsiyonu aktive edebilir veya baskılayabilir) ve histonların de-asetilasyonu yoluyla genlerin inaktivasyonuna neden olan transkripsiyon faktörlerini aktive eder.
Kortikosteroid uygulamasının ardından, gen ekspresyonundaki değişikliklerden kaynaklanan klinik etkilerin görülmesi birkaç saat gecikmeli olur.
Gen ekspresyonu ile ilgili olmayan diğer etkiler daha erken ortaya çıkabilir. Kortikosteroidler böbrek, sıvı ve elektrolit dengesini, lipid, protein ve karbonhidrat metabolizmasını, iskelet kası, kardiyovasküler sistem, bağışıklık sistemi, sinir sistemi ve endokrin sistemini etkiler. Kortikosteroidler, stres sırasında fonksiyonların korunmasında da kritik öneme sahiptir.
Metilprednizolon farmakokinetiği, uygulama yolundan bağımsız olarak lineerdir.
Emilim:
Metilprednisolon hızla absorbe olur ve maksimum plazma metilprednisolon konsantrasyonu, normal sağlıklı yetişkinlere oral yoldan verilişin ardından yaklaşık 1,5 ila 2,3 saatte elde edilir. Metilprednisolonun normal sağlıklı gönüllülerde oral uygulamayı takiben mutlak biyoyararlanımı genellikle yüksektir (%82-89).
Dağılım:
Metilprednisolon dokulara geniş bir dağılım gösterir, kan-beyin engelini geçer ve anne sütünde salgılanır. Görünür dağılım hacmi yaklaşık 1,4 L / kg'dir.
Metilprednisolon insanlarda yaklaşık %77 oranında plazma proteinine bağlanır.
Metabolizma:
Kortikosteroidler esas olarak karaciğerde, ayrıca böbreklerde metabolize edilir ve idrarla atılır.
İnsanlarda, metilprednizolon karaciğerde inaktif metabolitlere metabolize edilir; temel metabolitler 20α-hidroksimetilprednizolon ve 20β-hidroksimetilprednizolondur.
Karaciğerdeki metabolizma, öncelikle CYP3A4 enzimi ile gerçekleşir. (CYP3A4 aracılı metabolizmaya dayanan ilaç etkileşimlerinin bir listesi için bölüm 4.5'e bakınız.).
Metilprednizolon, birçok CYP3A4 substratı gibi, ATP bağlama kaseti (ABC) taşıma proteini p-glikoproteini için doku dağılımını ve diğer ilaçlar ile etkileşimi etkileyen bir substrat da olabilir.
Eliminasyon:
Tüm metilprednisolonun ortalama eliminasyon yarı ömrü 1,8-5,2 saattir. Toplam klirens yaklaşık 5 ila 6 mL/dak/kg'dir.
Konvansiyonel güvenlilik farmakolojisi ve tekrarlanan doz toksisitesi çalışmalarına dayanarak, beklenmeyen bir tehlike tespit edilmemiştir. Tekrarlanan doz çalışmalarında görülen toksisiteler, eksojen adrenokortikal steroidlere maruz kalmaya devam edilmesine bağlı meydana gelmesi beklenen toksisitelerdir.
Mutajenite Potansiyeli:
Metilprednizolon, genotoksisite açısından tam olarak değerlendirilmemiştir. Yapısal olarak ilişkili metilprednizolon analoglarını kullanan çalışmalarda, bakteri ve memeli hücrelerinde sınırlı çalışmalarda potansiyel genetik ve kromozom mutasyonları için kanıt göstermemiştir.
Karsinojenite Potansiyeli:
Metilprednizolon, rodentlerde veya fare ve sıçanlarda karsinojenite çalışmalarında tam olarak değerlendirilmemiştir. Fare ve sıçanlarda karsinojenite açısından test edilen diğer glukokortikoidlerle değişken sonuçlar elde edilmiştir. Bununla birlikte, yayınlanmış veriler, budesonid, prednizolon ve triamsinolon asetonid gibi ilgili birçok glukokortikoidin, içme suyunda erkek sıçanlarda oral uygulamadan sonra hepatoselüler adenom ve karsinom insidansını arttırabileceğini göstermektedir. Bu tümörijenik etkiler, mg/m2 bazında ifade edilen tipik klinik dozlardan daha az olan dozlarda meydana gelmiştir. Bu bulguların klinik önemi bilinmemektedir.
Üreme toksisitesi:
Metilprednizolon hayvan doğurganlığı çalışmalarında değerlendirilmemiştir. Kortikosteron uygulanan erkek sıçanlarda doğurganlık üzerine advers etkiler olduğu ve bunların geri dönüşlü olduğu gözlenmiştir. Azalan ağırlıklar ile prostat ve seminal veziküllerde mikroskobik değişiklikler gözlenmiştir. İmplantasyon ve canlı fetüslerin sayısı azalmış ve iyileşme süresi sonunda çiftleşme sonrasında bu etkiler kaybolmuştur. Hamilelikte insanlarda oral tedavi için kullanılanlara benzer dozlarda metilprednizolon ile tedavi edilen farelerin yavrularında, artmış bir yarık damak görülme oranı gözlenmiştir.
İnsanlarda oral terapide kullanılana benzer fakat anneler için toksik olan dozda metilprednizolon ile tedavi edilen hamile sıçanlar arasında, artmış kardiyovasküler bozukluk sıklığı ve vücut ağırlığının azaldığı gözlenmiştir. Buna karşılık, başka bir
çalışmada insanlarda tipik olarak kullanılanların veya oral terapinin <1-18 katı dozda sıçanlarda teratojenik bir etki görülmemiştir. İnsanda kullanılan dozlardan daha düşük dozlarda metilprednizolonla tedavi edilen hamile tavşanların yavrularında; cenin ölüm sıklığı, çeşitli merkezi sinir sistemi ve iskelet anomalileri bildirilmiştir. Bu bulguların hamilelikte metilprednizolon ile tedavi edilen annelerden doğan bebeklerde malformasyon görülme riski ile ilgisi bilinmemektedir. Rapor edilen teratojenik etkiler için güvenlilik marjları bilinmemektedir.