RYOFEL 500 mg/2 ml I.M./I.V enjeksiyonluk çözelti (1 flakon) Klinik Özellikler
World Medicine İlaç San. ve Tic. Ltd.Şti
[ 24 July 2023 ]
World Medicine İlaç San. ve Tic. Ltd.Şti
[ 24 July 2023 ]
Amikasin sülfat, Pseudomonas türleri, Escherichia coli, indol-pozitif ve indol-negatif Proteus türleri, Klebsiella-Enterobacter-Serratia türleri, Salmonella, Shigella, Minea- Herellae, Citrobacter freundii ve Providencia türlerini de kapsayan geniş bir gram- negatif organizma spektrumuna karşı etkili, aminoglikozit grubu bir antibiyotiktir.
Bu gram-negatif organizmaların gentamisin ve tobramisine karşı dirençli birçok suşu amikasine in vitro olarak duyarlılık gösterebilir. Amikasine karşı duyarlı başlıca gram- pozitif organizma, metilisine karşı dirençli suşlar da dahil olmak üzere, Staphylococcus aureus'tur. Amikasin, bazı Streptococcus pyogenes, Enterococci ve Diplococcus pneumoniae suşları da dahil, diğer gram-pozitif organizmalara karşı belirli bir düzeyde aktiviteye sahiptir.
RYOFEL, duyarlı gram-negatif bakteri suşlarına bağlı ciddi enfeksiyonların kısa süreli tedavisinde endikedir. Ayrıca, bilinen ya da şüpheli stafilokok kökenli hastalıkların tedavisinde de kullanılabilir.
Tedavide, antibakteriyel ilaçların doğru kullanımına ilişkin resmi kılavuzlar dikkate alınmalıdır.
Yetişkinler ve 12 yaş üzeri çocuklar:
Normal böbrek fonksiyonuna sahip (kreatinin klirensi ≥50 ml/dak) yetişkinler ve ergenler için önerilen intramusküler ya da intravenöz doz, günde tek bir doz olarak ya da 2 eşit doza bölünerek (12 saatte bir 7,5 mg/kg) uygulanabilen 15 mg/kg/gün'dür. Toplam günlük doz 1,5 gramı geçmemelidir. Günde bir kere uygulamayı destekleyen yeterli veri mevcut olmadığı için, endokarditli ve ateşli nötropenik hastalarda doz uygulaması günde iki kere gerçekleştirilmelidir.
Yaşamı tehdit edici enfeksiyonlar ve/veya Pseudomonas kökenli enfeksiyonlar
Yetişkin dozu her 8 saatte bir 500 mg'a çıkarılabilmekle birlikte, günde 1,5 g'ı geçmemeli ya da 10 günden fazla bir süre uygulanmamalıdır. Toplamda maksimum 15 g'lık bir yetişkin dozu geçilmemelidir.
Üriner sistem enfeksiyonları (pseudomonas enfeksiyonları dışında)
İki eşit doza bölünmüş 7,5 mg/kg/gün (yetişkinlerde günde iki kere 250 mg'a eşdeğer). Amikasinin aktivitesi pH'ın artırılması ile yükseldiği için, üriner alkalileştirici bir ajan eş zamanlı olarak uygulanabilir.
Çoğu enfeksiyon için intramusküler yol tercih edilse de, yaşamı tehdit edici enfeksiyonlarda ya da intramusküler enjeksiyonun uygulanamadığı hastalarda, yavaş bolus (2 ila 3 dakika) ya da infüzyon (30 dakikada %0.25) olarak intavenöz uygulama gerçekleştirilebilir.
İntramusküler ve intravenöz uygulama
Önerilen doz düzeyinde, duyarlı organizmalara bağlı komplike olmayan enfeksiyonlar tedaviye 24 ila 48 saat içerisinde yanıt vermelidir.
ila 5 gün içerisinde klinik yanıt elde edilmediği takdirde, alternatif tedavi düşünülmelidir.
İntraperitoneal kullanım
Belirlenmiş peritonit için araştırmayı takiben ya da cerrahi sırasında dışkı yayılmasına bağlı peritoneal kontaminasyondan sonra, RYOFEL anestezinin etkisi geçtikten sonra irigasyon ajanı olarak, %0,25 konsantrasyonunda (2,5 mg/ml) kullanılabilir.
Yetişkinlerde damlatma uygulaması isteniyorsa, 500 mg'lık tek bir doz 20 ml steril distile su içerisinde seyreltilerek, yaraya dikilen bir polietilen kateter aracılığıyla damlatılabilir.
Mümkünse, damlatma anestezinin ve kas gevşetici ilaçların etkileri tamamen ortadan
kalkana kadar ertelenmelidir.
Diğer uygulama yolları
Apse boşlukları, plevral boşluk, periton ve serebral ventriküllerde irigasyon çözeltisi olarak %0,25 konsantrasyonunda RYOFEL etkili bir şekilde kullanılabilir.
Böbrek fonksiyonu bozukluğu olan hastalarda, ilacın birikmesini önlemek için günlük doz azaltılmalı ve/veya dozlar arasındaki aralıklar artırılmalıdır. Böbrek fonksiyonunda bilinen ya da şüpheli bir azalma olan hastalarda dozun hesaplanması için önerilen bir yöntem serum kreatinin konsantrasyonunun (mg/100 ml olarak) 9 ile çarpılması ve elde edilen rakamın saat cinsinden dozlar arasındaki aralık olarak kullanılmasıdır.
Kreatin klirensi 50 ml/dk'dan az olan böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda, yüksek konsantrasyonlara maruz kalınacağından amikasinin önerilen günlük toplam dozunun, günlük tek doz olarak uygulanması istenmez. Böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması için aşağıdaki tabloya bakınız.
Günde iki yada üç doz ilaç alan böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda, mümkünse, serum amikasin konsantrasyonları uygun yöntemlerle izlenmelidir. Bu hastalarda, uzayan zaman aralıklarında normal doz uygulanarak ya da sabit zaman aralıklarında azaltılmış doz uygulanarak doz ayarlanmalıdır.
Her iki yöntem de hastanın kreatin klirensi veya serum kreatin değerine dayanır, çünkü bu değerler ile böbrek fonksiyonları azalan hastalarda aminoglikozitlerin yarılanma ömrü arasında korelasyon bulunmuştur. Dozaj çizelgeleri hastanın klinik ve laboratuvar gözlemleri ile birlikte dikkatli kullanılmalıdır, gerekirse değişiklik yapılmalıdır.
Dozlama Arasındaki Uzamış Zaman Aralıklarında Normal Doz: Kreatin klirens oranı mevcut değilse ve hastanın durumu stabil ise, hastanın serum kreatin konsantrasyonun (mg/100 ml) 9 ile çarpılmasıyla, normal tek doz için saat cinsinden dozaj aralığı (normal böbrek fonksiyonu olan hastalara günde iki kez, 7,5 mg/kg olarak verilen doz) hesaplanabilir. Örneğin serum kreatin konsantrasyonu 2 mg/100 ml ise, önerilen tek doz (7,5 mg/kg) her 18 saatte bir uygulanır.
Serum Kreatinin Konsantrasyonu (mg/100ml) |
X 9 = | 7.5 mg/kg/IM Amikasin dozları arasındaki aralık (saat) |
1.5 | 13.5 | |
2.0 | 18 | |
2.5 | 22.5 | |
3.0 | 27 | |
3.5 | 31.5 | |
4.0 | 36 | |
4.5 | 40.5 | |
5.0 | 45 | |
5.5 | 49.5 | |
6.0 | 54 |
Böbrek fonksiyonu tedavi sırasında gözle görülür derecede değişebileceği için, serum kreatinin değeri sıkça ölçülmeli ve doz rejimi gerektiği gibi ayarlanmalıdır.
Dozlama Arasındaki Sabit Zaman Aralıklarında Azaltılmış Doz: Böbrek fonksiyonu bozulduğunda ve amikasin sülfat enjeksiyonunun belirli bir zaman aralığında uygulanması istenilirse dozun azaltılması gerekir. Bu hastalarda ilacın doğru uygulanmasını sağlamak ve aşırı serum konsantrasyonlarından kaçınmak için serum amikasin konsantrasyonları ölçülmelidir. Serum tayini sonuçları mevcut değilse ve hastanın durumu stabil ise, dozaj çizelgesinin kullanımında serum kreatinin ve kreatinin klirens değerleri böbrek yetmezliği derecesini gösteren en uygun göstergedir.
Öncelikle, yükleme dozu olarak 7,5 mg/kg'lık normal bir doz uygulaması ile tedavi başlatılır. Bu doz, yukarıda tarif edildiği gibi normal böbrek fonksiyonu olan bir hasta için hesaplanan önerilen doz ile aynıdır.
Her 12 saatte bir uygulanan idame dozlarının büyüklüğünü belirlemek için, yükleme dozu
hastanın kreatinin klirensindeki düşüş ile orantılı olarak azaltılmalıdır:
Her 12 saatte bir idame dozu = ml/dk'da gözlenen CrCl x mg olarak hesaplanan yükleme dozu / Normal CrCl ml/dk
(CrCI: kreatinin klerens oranı)
On iki saatlik aralıklarla azaltılmış dozajı belirlemek için alternatif bir yöntem de, normal olarak önerilen dozun hastanın (sabit durumdaki hastalar için serum kreatinin değerleri bilinen) serum kreatininine bölünmesidir.
Yukarıdaki dozaj çizelgesi kesin bir öneri değildir, ancak amikasin serum seviyelerinin ölçümü mümkün olmadığında kullanılabilen dozaj çizelgesi olarak temin edilmiştir.
haftalık ile 12 yaş arası çocuklar:
Normal böbrek fonksiyonuna sahip çocuklar için önerilen intramusküler ya da intravenöz doz (yavaş intravenöz infüzyon), günde bir kere 15-20 mg/kg ya da 12 saatte bir 7,5 mg/kg olarak uygulanabilen 15-20 mg/kg/gün'dür. Günde bir kere uygulamayı destekleyen yeterli veri mevcut olmadığı için, endokarditli ve ateşli nötropenik hastalarda doz uygulaması günde iki kere gerçekleştirilmelidir.
Yenidoğanlar:
Önerilen doz 10 mg/kg'lık bir başlangıç yükleme dozunu takiben, 12 saatte bir 7,5 mg/kg'dır (bkz. Bölüm 4.4 ve 5.2).
Prematüre bebekler:
Prematüre bebeklerde önerilen doz 12 saatte bir 7,5 mg/kg'dır (bkz. Bölüm 4.4 ve 5.2).
İntravenöz uygulama için özel öneriler:
İntravenöz kullanım için çözelti, istenen dozun, %0,9 NaCI, su içinde ki %5 dekstroz veya başka herhangi bir uygun çözelti gibi steril seyrelticilerin 100 ml veya 200 ml'sine eklenmesiyle hazırlanır.
Pediyatrik hastalarda, kullanılan seyreltici miktarı hastanın tolere ettiği amikasin miktarına bağlıdır. Çözelti normalde 30 ila 60 dakikalık bir sürede infüzyon olarak uygulanmalıdır. Bebeklere 1 ila 2 saatlik bir infüzyon uygulanmalıdır.
Amikasin diğer ilaçlarla fiziksel olarak önceden karıştırılmamalı, önerilen doz ve uygulama yoluna göre ayrı ayrı uygulanmalıdır.
Amikasin böbrekler yoluyla atılır. Böbrek fonksiyonu mümkün olan her fırsatta değerlendirilmeli ve dozaj yaşlı hastalarda böbrek fonksiyonu bozukluğunda açıklandığı gibi ayarlanmalıdır.
Ürünün bileşenlerinden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık. Myasthenia gravis.
Aminoglikozitlere karşı aşırı duyarlılık veya ciddi toksik reaksiyon öyküsü olan hastalarda (Bu sınıftaki hastaların ilaçlara karşı bilinen çapraz duyarlılıkları nedeniyle başka bir aminoglikozit kullanımı da kontrendikedir).
Önceden böbrek yetmezliği olan veya önceden var olan işitme ve vestibüler hasara
sahip olan hastalara dikkat edilmelidir. Parenteral aminoglikozitlerle tedavi edilen
hastalar, potansiyel ototoksisite ve nefrotoksisite nedeniyle yakın klinik gözlem altında olmalıdır. 14 günden uzun tedavi süreleri için güvenlik kanıtlanmamıştır. Dozaj ve yeterli hidratasyonla ilgili önlemler uygulanmalıdır.
Böbrek fonksiyon bozukluğu veya azalmış glomerüler filtrasyonu olan hastalarda, bilinen yöntemlerle, tedaviden önce ve tedavi sırasında periyodik olarak renal fonksiyon değerlendirilmelidir. İlacın anormal derecede yüksek kan düzeylerinin birikmesini önlemek ve ototoksisite riskini minimuma indirmek için günlük dozlar serum kreatinin konsantrasyonlarına göre azaltılmalı ve/veya dozlar arasındaki aralık uzatılmalıdır. Serum ilaç konsantrasyonunun ve böbrek fonksiyonunun, kanda üre ve serum kreatinin gibi rutin tarama test sonuçlarının belirgin olmadığı böbrek fonksiyonları azalan yaşlı hastalarda düzenli olarak izlenmesi özellikle önemlidir.
Tedavinin, böbrek yetmezliği olan hastalarda yedi gün veya daha fazla sürmesi veya diğer hastalarda 10 gün sürmesi bekleniyorsa, tedaviye başlamadan önce odyogram alınmalı ve tedavi süresince tekrarlanmalıdır. Kulak çınlaması veya belirgin bir işitme kaybı meydana gelirse veya takip edilen odyogramlarda hastanın yüksek frekansa tepkisinde önemli bir kayıp tespit edilirse amikasin tedavisi durdurulmalıdır.
Nörotoksisite, aminoglikozitlerle tedavi edilen hastalarda vestibüler ve/veya bilateral işitsel ototoksisite olarak ortaya çıkabilir. Aminoglikozit kaynaklı ototoksisite riski, böbrek fonksiyon bozukluğu olan, yüksek doz ilaç alan ya da tedavisi 5-7 gün arasında süren hastalarda daha fazladır. Genellikle, yüksek frekans sağırlık önce oluşur ve yalnızca odyometrik testle tespit edilebilir. Vertigo ortaya çıkabilir ve vestibüler yaralanmanın kanıtı olabilir. Nörotoksisitenin diğer belirtileri arasında uyuşukluk, deride karıncalanma, kas seğirmesi ve konvülsiyonlar bulunabilir. Aminoglikozitlere bağlı ototoksisite riski, sürekli yüksek pik veya yüksek dip serum konsantrasyonlarına maruz kalma derecesi ile artar. Tedavi sırasında gelişen koklear veya vestibüler hasar semptomlarına sahip olmayan hastalar, sekizinci sinir toksisitesinin gelişmesi, ilaç kesildikten sonra total veya parsiyel geri dönüşümsüz bilateral sağırlık veya vertigo gelişmesi konusunda uyarılmalıdırlar. Aminoglikozit kaynaklı ototoksisite genellikle geri dönüşümsüzdür.
İlave bir toksisite oluşabileceği için, aminoglikozite karşı alerji öyküsü olan hastalarda ya da geçmişte streptomisin, dihidrostreptomisin, gentamisin, tobramisin, kanamisin, bekanamisin, neomisin, polimiksin B, kolistin, sefaloridin ya da viomisin gibi nefrotoksik ve/veya ototoksik ajanların uygulanması ile indüklenen subklinik renal ya da sekizinci sinir hasarı olabilecek hastalarda amikasinin kullanımı dikkatle değerlendirilmelidir.
Bu hastalarda amikasin, hekimin görüşüne göre, yalnızca tedavinin sağlayacağı yararlar potansiyel risklerden ağır basıyorsa kullanılmalıdır.
Parenteral enjeksiyon, topikal damlatma (ortopedik ve abdominal irrigasyonda veya ampiyemin lokal tedavisinde olduğu gibi) ve aminoglikozitlerin oral kullanımını takiben nöromusküler blokaj ve solunum felci bildirilmiştir. Aminoglikozitler, anestezik ilaç uygulanan hastalarda, nöromusküler bloke edici ajan alan hastalarda (bkz. Bölüm 4.5) veya yüksek miktarda sitratantikoagüle kan nakli yapılan hastalarda herhangi bir yoldan uygulanacaksa solunum felci olasılığı dikkate alınmalıdır. Nöromusküler blokaj meydana gelirse, kalsiyum tuzları solunum felcini tersine çevirebilir ancak mekanik solunum yardımı gerekli olabilir. Yüksek dozlarda amikasin verilen laboratuvar hayvanlarında nöromusküler blokaj ve kas felci gözlenmiştir.
Amikasin, Myastenia Gravis'li hastalarda kullanılmamalıdır. Aminoglikozitler, nöromusküler kavşakta kürar benzeri potansiyel etkileri nedeniyle kas güçsüzlüğünü artırabileceklerinden, parkinsonizm gibi kas bozuklukları olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Aminoglikozitler potansiyel olarak nefrotoksiktir. Renal toksisite, pik plazma (C) konsantrasyonundan bağımsızdır. Nefrotoksisite riski, böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda, yüksek doz ilaç alan veya tedavi süresi uzamış olan hastalarda daha fazladır. Tedavi sırasında hastaların su ihtiyaçları giderilmelidir ve böbrek fonksiyonu
olağan yöntemlerle tedaviye başlamadan önce veya tedavi süresince günlük olarak değerlendirilmelidir. İdrarda tortu, beyaz veya kırmızı hücreler, albüminüri, azalan kreatinin klirensi, azalan idrar özgül ağırlığı, artan BUN değeri, serum kreatinin veya oligüri varlığı gibi böbrek fonksiyon bozuklukları meydana gelirse dozun azaltılması gerekir. Azotemi artarsa veya idrar çıkışında progresif bir azalma olursa tedavi durdurulmalıdır.
Yaşlı hastalar, BUN veya serum kreatinin gibi rutin tarama testlerinde belirlenemeyen, azalmış renal fonksiyona sahip olabilirler. Bu durumda kreatinin klirensinin belirlenmesi daha yararlı olabilir. Yaşlılarda, aminoglikozitler ile tedavi sırasında böbrek fonksiyonlarının izlenmesi özellikle önemlidir.
Renal ve sekizinci-kranyal sinir fonksiyonları, özellikle tedavinin başlangıcında bilinen veya şüphe edilen böbrek yetmezliği olan hastalarda, aynı zamanda renal fonksiyonu başlangıçta normal olan ancak tedavi sırasında böbrek fonksiyon bozukluğu gösteren kişilerde yakından izlenmelidir. Amikasinin serum konsantrasyonları, yeterli seviyenin sağlanması ve potansiyel toksik seviyelerin önlenmesi için yakından izlenmelidir. İdrar, azalan özgül ağırlık, artan protein atılımı ve hücrelerin ya da tortuların varlığı için incelenmelidir. Kan üre azotu, serum kreatinin veya kreatinin klirensi periyodik olarak ölçülmelidir. Test edilecek kadar yaşlı hastalarda, özellikle yüksek riskli hastalarda, uygun olduğunda seri odyogramlar alınmalıdır. Ototoksisite kanıtı (baş dönmesi, vertigo, kulak çınlaması, kulaklarda uğultu ve işitme kaybı) veya nefrotoksisite varlığında ilacın kesilmesi veya dozajın ayarlanması gerekir.
Eş zamanlı ve/veya ardışık sistemik, oral veya diğer nörotoksik veya nefrotoksik ürünlerin topikal kullanımından, özellikle basitrasin, sisplatin, amfoterisin B, sefaloridin, paromomisin, viomisin, polimiksin B, kolistin, vankomisin veya diğer aminoglikozitlerden kaçınılmalıdır. Toksisite riskini artırabilecek diğer faktörler ileri yaş ve dehidrasyondur.
Aminoglikozit inaktivasyonu, sadece ciddi şekilde bozulmuş böbrek fonksiyonu olan hastalarda klinik olarak önemlidir. İnaktivasyon, tahlil için toplanan vücut sıvıları örneklerinde devam edebilir, bu da hatalı aminoglikozit okumalarına neden olur. Bu tür örnekler uygun şekilde ele alınmalıdır (hızlı bir şekilde denenmeli, dondurulmalı veya beta-laktamazla muamele edilmelidir).
RYOFEL, bazı duyarlı kişilerde anafilaktik semptomlar ve yaşamı tehdit eden veya daha az şiddetli astmatik ataklar gibi alerjik tip reaksiyonlara neden olabilen, sodyum metabisülfit (E223) içerir. Genel popülasyonda sülfit duyarlılığının toplam prevalansı nadirdir ve muhtemelen düşüktür. Sülfit duyarlılığı astımlı olan deneklerde astımlı olmayanlara göre daha sık görülür.
Aminoglikozitler, cerrahi prosedürlerle bağlantılı olarak, idrar torbası dışında topikal olarak uygulandıklarında hızla ve neredeyse tamamen emilirler. Hem küçük hem de büyük cerrahi alanların bir aminoglikozit preparatı ile irrigasyonunu takiben, nöromusküler blokaja bağlı geri dönüşümsüz sağırlık, böbrek yetmezliği ve ölüm bildirilmiştir.
Diğer antibiyotiklerde olduğu gibi, amikasin kullanımı duyarsız organizmaların aşırı çoğalmasına neden olabilir. Böyle bir durum meydana gelirse, uygun tedavi uygulanmalıdır. Aminoglikozitler, prematüre ve yeni doğan bebeklerde bu hastaların renal immatüritesi ve sonuçta bu ilaçların serum yarılanma ömründe ortaya çıkan uzama nedeniyle yalnızca kesinlikle gerekli olduğunda ve tıbbi gözetim altında uygulanmalıdır.
Amikasinin intravitreal uygulaması (göz içine enjeksiyon) sonrasında bazen kalıcı görme kaybına yol açan maküler enfarktüs bildirilmiştir.
Bu ürün 13.20 mg sodyum metabisülfit (E223) içerir. Nadir olarak şiddetli aşırı duyarlılık reaksiyonları ve bronkospazma neden olabilir.
Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmol (23 mg)'dan daha az sodyum ihtiva eder; yani sodyum içermediği kabul edilebilir.
Aminoglikozitler, prematüre ve yeni doğan bebeklerde bu hastaların renal immatüritesi ve sonuçta bu ilaçların serum yarılanma ömründe ortaya çıkan uzama nedeniyle yalnızca kesinlikle gerekli olduğunda ve tıbbi gözetim altında uygulanmalıdır.
Küçük çocuklarda intraperitoneal kullanımı önerilmez.
Etki artırıcı potansiyeli nedeniyle, özellikle basitrasin, sisplatin, amfoterisin B, sefaloridin, paromomisin, viomisin, polimiksin B, kolistin, vankomisin veya diğer aminoglikozitler gibi diğer nerotoksik, ototoksik veya nefrotoksik ajanlar ile birlikte eş zamanlı veya ardışık olarak sistemik veya topikal kullanımından kaçınılmalıdır. Aminoglikozit antibiyotikler ve sefalosporinlerin birlikte parenteral kullanımını takiben nefrotoksisite artışı rapor edilmiştir. Eş zamanlı sefalosporin kullanımı, kreatinin serum seviyesini yanlış bir şekilde yükseltebilir. Bu mümkün olmadığında hastalar dikkatle izlenmelidir. Amikasin hızlı etkili diüretik ilaçlarla birlikte kullanıldığında, özellikle de diüretik intravenöz olarak uygulandığında, ototoksisite riski artmaktadır. Diüretikler serum ve dokudaki antibiyotik konsantrasyonlarını değiştirerek aminoglikozit toksisitesini artırabilir. Bu maddeler arasında kendileri de birer ototoksik ajan olan furosemid ve etakrinik asit yer almaktadır. Geri dönüşümsüz sağırlıkla sonuçlanabilir.
Nöromusküler blokaj ve takiben solunum sıkıntısı oluşabileceği için, anestezik ya da kas gevşetici ilaçların (eter, halotan, d-tubokürarin, süksinilkolin, dekametonyum, atrakuryum, rokuronyum, vekuronyum) etkisi altında olan hastalarda veya sitrat- antikoagüle kan nakli alan hastalarda amikasinin intraperitoneal kullanımı önerilmez. Eğer blokaj meydana gelirse, kalsiyum tuzları bu durumu tersine çevirebilir.
İndometazin yenidoğanlarda amikasinin plazma konsantrasyonunu artırabilir.
Böbrek fonksiyonu şiddetli düzeyde bozulmuş hastalarda, penisilin tipi ilaçların eş zamanlı kullanımı ile aminoglikozitlerin aktivitesinde bir azalma meydana gelebilir.
Beta-laktam antibiyotikler (penisilinler veya sefalosporinler) ile aminoglikozitlerin in vitro karışımı, önemli ölçüde inaktivasyona neden olabilir. Aminoglikozit ve penisilin tipi ilaç in vivo olarak ayrı yollarla uygulandığında serum aktivitesinde azalma meydana gelebilir. Aminoglikozit inaktivasyonu, sadece ciddi şekilde bozulmuş böbrek fonksiyonu olan hastalarda klinik olarak önemlidir. İnaktivasyon, tahlil için toplanan vücut sıvıları örneklerinde devam edebilir, bu da hatalı aminoglikozit okumalarına neden olur. Bu tür örnekler uygun şekilde ele alınmalıdır (hızlı bir şekilde analiz edilmeli, dondurulmalı veya beta-laktamazla muamele edilmelidir).
Aminoglikozitler, bisfosfonatlarla birlikte uygulandığında hipokalsemi riski artar. Aminoglikozitler platin bileşikleri ile uygulandığında, nefrotoksisite riski ve ototoksisite olasılığı artmaktadır.
Eş zamanlı olarak uygulanan tiamin (B1 vitamini), amikasin sülfat formülasyonunun
reaktif bileşeni sodyum metabisülfit tarafından imha edilebilir.
Pediyatrik popülasyona ilişkin hiçbir klinik etkileşim çalışması yürütülmemiştir.
Amikasinin gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri bulunmaktadır. Amikasin gebe kadınlara yalnızca kesinlikle gerekli olduğunda ve tıbbi gözetim altında uygulanmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).
Aminoglikozitlerin gebelik sırasında kullanımına ilişkin sınırlı düzeyde veri mevcuttur.
Aminoglikozitler fetüse zarar verebilir. Aminoglikozitler plasentayı geçebildiğinden, anneleri gebelik sırasında streptomisin kullanan çocuklarda total, geri dönüşümsüz, iki taraflı konjenital sağırlık vakaları bildirilmiştir. Diğer aminoglikozitlerle tedavi edilen gebe kadınlarda fetüs ya da yeni doğan üzerinde advers etkiler bildirilmemiş olsa da, hasar görme potansiyeli mevcuttur. Amikasin gebelik sırasında kullanılırsa ya da bu ilacı kullanırken hasta gebe kalırsa, hasta fetüste meydana gelebilecek potansiyel hasar konusunda uyarılmalıdır.
Amikasinin anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Emzirmeye mi yoksa tedaviye mi son verilmesi gerektiği konusunda bir karar verilmelidir.
Fare ve sıçanlarda üreme toksisitesi çalışmalarında, fertilite veya fetal toksisite üzerine herhangi bir etki bildirilmemiştir.
RYOFEL kullanımına ilişkin istenmeyen etkiler için aşağıdaki terimler ve sıklık dereceleri kullanılmıştır:
Çok yaygın (≥/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥ 1/1,000 ila <1/100); seyrek (≥ 1/10,000 ila <1/1,000); çok seyrek (<1/10,000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)
Yaygın olmayan: Süperenfeksiyonlar veya dirençli bakteri veya mantar ile kolonizasyon (bkz. Bölüm 4.4)
Seyrek: Anemi, eozinofili
Bilinmiyor: Anafilaktik (anafilaktik reaksiyon, anafilaktik şok ve anafilaktoid reaksiyonu), aşırı duyarlılık
Seyrek: Hipomagnezemi
Seyrek: Tremor, parastezi, baş ağrısı, denge bozukluğu (bkz. Bölüm 4.4)
Bilinmiyor: Paraliz
Göz hastalıkları
Seyrek: Körlük, intravitreal amikasin enjeksiyonunu takiben retinal toksisite
Seyrek: Kulak çınlaması, hipoakuzi
Bilinmiyor: Kısmi geri dönüşümlü ya da dönüşümsüz sağırlık (bkz. Bölüm 4.4)
Seyrek: Hipotansiyon
Bilinmiyor: Apne, bronkospazm
Yaygın olmayan: Bulantı ve kusma
Yaygın olmayan: Döküntü
Seyrek: Pruritus, ürtiker
Seyrek: Eklem ağrısı (artralji), kas seğirmesi (bkz. Bölüm 4.4)
Seyrek: Renal iritasyon ile ilişkili üriner belirtiler (serum kreatin düzeylerinde artış, albüminüri, silindir ve kırmızı ya da beyaz kan hücreleri), azotemi ve oliguri (bkz. Bölüm 4.4)
Bilinmiyor: Akut böbrek yetmezliği, toksik nefropati, idrarda hücreler (bkz. Bölüm 4.4)
Seyrek: Pireksi (yüksek ateş)
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35
99).
Doz aşımı durumunda nefrotoksik, ototoksik ve nörotoksik (nöromusküler blokaj) reaksiyonlar için genel bir risk bulunmaktadır. Solunum durması ile birlikte nöromusküler blokaj durumunda, iyonik kalsiyum uygulaması içeren (% 10-20 oranında glukonat veya laktobionat gibi) uygun bir tedavi yöntemi gerekir.
Doz aşımı ya da toksik reaksiyon durumunda, peritoneal diyaliz ya da hemodiyaliz amikasinin kandan atılmasına yardımcı olacaktır.
Amikasin seviyeleri aynı zamanda arteriovenöz hemofiltrasyon sırasında da azalır. Yenidoğan bebeklerde kan değişimi de düşünülebilir.