SUPRAX 400 mg 5 film tablet Klinik Özellikler
Pierre Fabre İlaç A.Ş.
[ 6 January 2012 ]
Pierre Fabre İlaç A.Ş.
[ 6 January 2012 ]
Akut otitis media: Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae ve Moraxella catarrhalis'in etken olduğu akut otitis media tedavisinde,
Günlük önerilen doz 400 mg'dır. Günde tek doz 400 mg veya iki eşit doza bölünmüş olarak 200 mg şeklinde klinik kullanımı önerilir. SUPRAX® aç veya tok olarak kullanılabilir.
Komplike olmayan gonokokkal enfeksiyonlarda tek doz 400 mg kullanılmalıdır. Streptokokkal tonsillofarenjit tedavisi mutlak 10 gündür.
Erişkinler için uygun olan doz ve farmasötik dozaj şekillerin kullanılması önerilir. Katı gıdalarda yutma güçlüğü olan hastalarda oral süspansiyon ve dağılabilir tablet formları kullanılabilir.
SUPRAX, oral yoldan doğrudanalınır.
Sefiksimin yemeklerle birlikte alınması emilim üzerine olumsuz bir etkiye neden olmaz. İlaç yemeklerden önce ya da yemeklerle birlikte alınabilir.
Önemli derecede böbrek işlev bozukluğu olan hastalarda doz azaltılmalıdır.
Kreatin klirensi <20 mL/dakika/1,73 m2 olan ya da devamlı ambulatuvar periton diyalizi uygulanan erişkinler ve 12 yaşından büyük çocuklarda günlük sefiksim dozu 1x200 mg olmalıdır. Hemodiyaliz ya da periton diyalizi ilacın, vücuttan belirgin miktarlarda temizlenmesini sağlamaz.
Doz ayarlamasına gerek yoktur.
Sefiksimin 6 aylıktan küçük çocuklarda etkililiği ve güvenliliği kanıtlanmamıştır.
Özel bir uyarı bulunmamaktadır. Yaşlılarda sefiksim erişkinlerde olduğu gibi kullanılır.
Sefalosporinlere ya da içeriğindeki herhangi bir maddeye duyarlı olan kişilerde kullanılmamalıdır (Bkz. Bölüm 6.1).
Ensefalopati:
Sefiksim de dahil olmak üzere beta-laktamlar, özellikle doz aşımı veya böbrek yetmezliği durumunda hastayı ensefalopati riskine (konvülsiyonlar, konfüzyon, bilinç bozukluğu, hareket bozuklukları dahil) yatkın hale getirir.
Penisiline aşırı duyarlılık:
Özellikle penisilinlerle sefalosporinler arasında kısmi çapraz alerjenisite olduğu bilindiğinden, penisiline alerjisi olduğu bilinen hastalarda sefalosporin kullanırken dikkatli olunmalıdır. Her iki gruba giren ilaçlara bağlı olarak alerjik ve anafilaktik reaksiyonlar bildirilmiştir. SUPRAX® kullanımı sırasında alerjik bir reaksiyon görülürse, ilacın alımına son verilmeli ve uygun tedaviye başlanmalıdır.
Ciddi kutanöz advers reaksiyonlar:
SUPRAX® alan bazı hastalarda toksik epidermal nekroliz, Stevens-Johnson sendromu ve eozinofili ve sistemik semptomların eşlik ettiği ilaç döküntüsü (DRESS) ve Akut Jeneralize Ekzantematöz Püstülozis dahil şiddetli kutanöz advers reaksiyonlar bildirilmiştir. Hastalar ciddi deri hastalığı belirtilerine karşı bilgilendirilmeli ve yakın takip edilmelidir. Deri döküntüsü, mukozal lezyonlar ve deri hassasiyetine dair herhangi bir belirtinin ilk görüldüğü anda, SUPRAX® kesilmeli ve uygun tedavi ve/veya önlemler uygulanmalıdır.
SUPRAX®, diğer ilaçlara aşırı duyarlılık gösteren hastalara dikkatle uygulanmalıdır.
Hemolitik anemi:
İlaca bağlı hemolitik anemi, ölümle sonuçlanan şiddetli olgular da dahil olmak üzere, sefalosporinler için (bir sınıf olarak) tanımlanmıştır. Sefalosporin (sefiksim dahil) ile ilişkili hemolitik anemi öyküsü olan bir hastada sefalosporinlerin yeniden uygulanmasından sonra hemolitik aneminin nüksettiği de bildirilmiştir.
Akut böbrek yetmezliği:
Diğer sefalosporinlerde olduğu gibi, SUPRAX®, altta yatan patolojik bir durum olarak tübülointerstisyel nefrit de dahil olmak üzere akut böbrek yetmezliğine neden olabilir. Akut böbrek yetmezliği görüldüğünde, SUPRAX® kesilmeli ve uygun tedavi ve/veya önlemler uygulanmalıdır.
Böbrek yetmezliği:
SUPRAX®, belirgin böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatle uygulanmalıdır (Bkz. Bölüm 4.2).
Çocuklarda kullanım:
SUPRAX®'ın prematüre ve yenidoğan bebeklerde güvenliliği kanıtlanmamıştır.
Antibiyotik ilişkili kolit:
Geniş spektrumlu antibiyotiklerle uygulanan tedavi, kolonun normal florasını değiştirir ve Clostridium cinsi bakterilerin aşırı gelişmesine neden olabilir. Çalışmalar, Clostridium difficile tarafından üretilen bir toksinin antibiyotikle ilişkili diyarenin birincil nedeni olduğunu göstermektedir.
Psödomembranöz kolit, geniş spektrumlu antibiyotiklerin (makrolidler, yarı sentetik penisilinler, linkozamidler ve sefalosporinler dahil) kullanımıyla ilişkilidir; bu nedenle, antibiyotik kullanımı ile ilişkili olarak diyare görülen hastalarda bunun tanısının göz önünde bulundurulması önemlidir. Psödomembranöz kolit semptomları, antibiyotik tedavisi sırasında veya sonrasında ortaya çıkabilir. SUPRAX® kullanımına devam edilmemelidir.
Psödomembranöz kolit tedavisi; sigmoidoskopi, uygun bakteriyolojik çalışmalar, sıvı, elektrolit ve protein süplementasyonunu içermelidir. Eğer kolit tablosunda ilacı kestikten sonra düzelme olmazsa ya da semptomlar şiddetli ise oral vankomisin C. difficile tarafından oluşturulan antibiyotik bağımlı psödomembranöz kolitte seçilecek ilaçtır. Diğer kolit nedenleri ekarte edilmelidir.
Oral süspansiyon formülasyonunda, tablet formülasyonuna göre absorpsiyon daha çok arttığından tabletin biyoeşdeğerliğinde ortaya çıkabilecek eksiklik nedeniyle, akut otitis media tedavisinde oral süspansiyon formülasyonları yerine tablet formülasyonları kullanılmamalıdır.
Antikoagülanlar:
Diğer sefalosporinlerde olduğu gibi, birkaç hastada protrombin zamanlarında artış kaydedilmiştir. Bu nedenle antikoagülan tedavi alan hastalarda dikkatli olunmalıdır.
SUPRAX®, kumarin tipi antikoagülanlar (örn. varfarin potasyum) alan hastalarda dikkatli uygulanmalıdır. SUPRAX®, antikoagülanların etkilerini artırabileceğinden, kanamalı veya kanamasız uzamış protrombin zamanı görülebilir.
Diğer etkileşim şekilleri:
Benedict veya Fehling çözeltileri ya da bakır sülfat test tabletleri kullanılarak yapılan idrar glukoz testlerinde yalancı pozitif reaksiyon görülebilir, ancak enzimatik glukoz oksidaz reaksiyonlarına dayalı testlerde bu sonuç ortaya çıkmaz.
Sefalosporin grubu antibiyotiklerle uygulanan tedavi sırasında yalancı pozitif bir direkt Coombs testi bildirilmiştir, bu nedenle Coombs testinin pozitif olduğu durumlarda, bunun ilaca bağlı olabileceği düşünülmelidir.
Bilgi bulunmamaktadır.
Bilgi bulunmamaktadır.
Gebelik kategorisi B'dir.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda dikkatli kullanılmalıdır.
Sefiksim için, gebeliklerde maruz kalmaya ilişkin klinik veri mevcut değildir.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik / embriyonal / fetal gelişim / doğum ya da doğum sonrası gelişim ile ilgili olarak doğrudan ya da dolaylı zararlı etkiler olduğunu göstermemektedir (Bkz. Bölüm 5.3).
Gebe kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.
Bu nedenle SUPRAX®, doktor tarafından gerekli görülmedikçe gebelikte kullanılmamalıdır.
Gebe sıçanlarda işaretli sefiksim kullanımı sonrası sefiksimin plasental geçişinin düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir.
Anne sütünde sefiksim saptanmamıştır. Ne var ki, yeterli klinik araştırma sonucu elde edilmeden, sefiksim emziren annelere uygulanmamalıdır.
Emziren sıçanlarda, 14C işaretli sefiksimin anne sütü yoluyla yavrularına düşük miktarlarda (anne sıçanların vücutlarında saptanan sefiksim miktarının %1,5 kadarı) geçtiği tespit edilmiştir. Sefiksimin insanlarda anne sütüne geçtiğine ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
bağırsak mikroflora popülasyonundaki antibiyotik kaynaklı değişikliklere karşı bilinen duyarlılığının beklenen bir sonucu olarak düşük ve anne ölümü insidanslarının yüksek olduğu görülmüştür.
Ensefalopati gibi yan etkiler (konvülsiyon, konfüzyon, bilinç bozukluğu, hareket bozuklukları da dahil olmak üzere) durumunda hasta makine veya araç kullanmamalıdır.
SUPRAX® genelde iyi tolere edilir. Klinik çalışmalarda gözlemlenen advers reaksiyonların çoğu hafiftir ve doğası gereği kendini sınırlar.
İstenmeyen etkiler aşağıda MedDRA sistem-organ sınıfına göre ve mutlak sıklık derecesine göre belirtilmiştir:
Çok yaygın (≥1/10); yaygın (a‰¥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (a‰¥1/1.000 ila <1/100); seyrek (a‰¥1/10.000 ila <1/1.000), çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Bilinmiyor: Psödomembranöz kolit, vajinit
Bilinmiyor: Eozinofili, hipereozinofili, agranülositoz, lökopeni, nötropeni, granülositopeni,
hemolitik anemi, trombositopeni, trombositoz
Bilinmiyor: Anaflaktik reaksiyon, serum hastalığı benzeri reaksiyon, anjiyoödem
Bilinmiyor: Baş dönmesi, baş ağrısı, konvülsiyon, özellikle doz aşımı veya böbrek yetmezliği durumunda ensefalopati riski (konvülsiyonlar, konfüzyon, bilinç bozukluğu, hareket bozuklukları dahil)
Bilinmiyor: Dispne
Bilinmiyor: Karın ağrısı, diyare*, hazımsızlık, bulantı, kusma, gaz
Bilinmiyor: Sarılık
Bilinmiyor: Eozinofili ve sistemik semptomların eşlik ettiği ilaç döküntüsü (DRESS sendromu), eritema multiforme, Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz, ürtiker kaşıntı, prurit, akut jeneralize ekzantematöz püstülozis (AGEP)
Bilinmiyor: Akut böbrek yetmezliği (altta yatan patolojik bir durum olarak tübülointerstisyel
nefrit de dahil olmak üzere)
Bilinmiyor: Pireksi, ilaç ateşi, atralji, yüzde ödem, genital pruritus
Aspartat aminotransferaz artışı, alanin aminotransferaz artışı, kanda bilirubin artışı, kanda üre
artışı, kanda kreatinin artışı
*Diyare daha yaygın olarak yüksek dozlarla ilişkilendirilmiştir. Bazı orta ila şiddetli diyare olguları bildirilmiştir; bu zaman zaman tedavinin kesilmesini gerektirmiştir. Belirgin diyare meydana gelirse SUPRAX® kesilmelidir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e- posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
SUPRAX® dahil beta-laktam antibiyotik uygulamasında, özellikle doz aşımı veya böbrek yetmezliği durumlarında ensefalopati riski bulunmaktadır.
Normal gönüllülerde 2g SUPRAX®'a kadar olan doz seviyelerinde görülen advers reaksiyonlar, önerilen dozlarda tedavi edilen hastalarda görülen profilden farklı olmamıştır.
SUPRAX®, diyalizle dolaşımdan anlamlı miktarda atılmamaktadır. Spesifik bir antidotu yoktur. Genel destekleyici önlemler önerilir.
Hemodiyaliz ya da periton diyalizi ile anlamlı miktarda etkin madde vücuttan atılmamaktadır.