SUPREFACT 1.05mg/gr nasal solüsyon Klinik Özellikler
Sanofi Sağlık Ürünleri Ltd.Şti
[ 17 November 2011 ]
Sanofi Sağlık Ürünleri Ltd.Şti
[ 17 November 2011 ]
Testislerin hormon yapımının inhibe edilmesi gereken prostat karsinomu olgularında kullanılır.
Buserelin hipofız bezinden salgılanan LHRH (Luteinleyici Hormon Salıverici Hormon) reseptörü sentezinin blokajı ve aşağı regülasyonu ile etkisini gösterir. Buna bağlı olarak gonadotropin sentezi inhibe olur. Bu inhibisyon sonucunda testosteron salgısında azalma olur ve serum testosteron düzeyleri kastrasyon düzeyine iner. İnhibisyon oluşmadan önce, testosteron düzeylerinin yükselebileceği kısa bir stimülasyon dönemi gözlenebilir.
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
SUPREFACT, hormon-supresif tedavinin idame tedavisini amaçlar.
SUPREFACT proinjectione ile 7 günlük bir başlangıç tedavisi uygulanmasından sonra 8. günden itibaren intranazal uygulamaya geçilir. Günlük intranazal doz, vücut ağırlığı ne olursa olsun 1.2 mg buserelinden ibarettir (her biri 0.1 mg olan 12 püskürtme nazal solüsyon dozuna eşittir.). Bunun için her iki burun deliğine eşit zaman aralıkları ile günde 6 defa birer doz, yani toplam 12 püskürtme nazal solüsyon dozu uygulanır.
Tedaviye yanıt, serumda testosteron, asit fosfataz ve prostat-spesifık antijen (PSA) düzeyleri ölçülerek takip edilmelidir. Testosteron konsantrasyonu, tedavinin başlangıcında artar ve 2 haftalık bir periyodda azalır, 2-4 hafta sonra kastrasyon seviyelerine ulaşır ve tedavi süresince bu seviyede kalır.
Uygulama şekli
İntranazal olarak uygulanır.
SUPREFACT, doğru biçimde uygulandığında nezlesi olan kişilerde bile burun mukozasından tamamen emilebilir. Böyle bir durumda burun iyice temizlendikten sonra püskürtülereknazal solüsyon uygulanmalıdır.
Süpresyon tedavisinin uygulanması ve idamesi:
Başlangıç tedavisi: Hastanede yapılması uygundur. 0,5 ml Suprefact enjeksiyon solüsyonu, 8 saatlik aralıklarla 7 gün boyunca deri altına enjekte edilir.
İdame tedavisi: Tedavinin 8. gününde intranazal Suprefact tedavisine geçilir. Suprefact nazal solüsyon buruna püskürtülür. 1 şişenin içeriği 1 haftalık tedaviyi karşılar; şayet şişede buna rağmen bakiye kalırsa, bu fazlalık, doldurma tekniğinden ileri gelen bir husustur. Uygulamanın süresi tedavi eden doktor tarafından tayin edilir.
Püskürtülerek kullanılan nazal solüsyon flakonunun kullanılışı:
Bu ilaç ancak kullanılış şekline tam bir şekilde riayet edildiği takdirde etkinlik sağlar. Bunun için bütün ayrıntılara dikkat edilmelidir.
1. Cam şişenin vidalı kapağı çıkarılır.
2. Dozaj pompası saydam plastik kabından alınıp turuncu renkli ve renksiz iki koruyucu başlık çıkarılır.
3. Dozaj pompası cam şişeye vidalanır.
4. Sadece ilk uygulamadan önce sistemin dolmasını ve homojen bir solüsyonun oluşmasını sağlamak için 10 defa kuvvetle pompalanır. Bu sırada şişe dik tutulmalıdır. Artık pompa dolmuştur ve bundan sonraki uygulamalarda deneme yapılmasına gerek kalmaz.
5. Baş hafifçe öne doğru eğilerek solüsyon burun deliğinin içine püskürtülmeli ve bu sırada şişe dik tutulmalıdır. Uygulamadan önce şayet gerek varsa burun silinmelidir.
6. Uygulamadan sonra dozaj pompası şişeye takılı kalmalıdır. Nazal solüsyon şişesi, en iyisi üzerine koruyucu turuncu renkli başlık geçirildikten sonra saydam kabında saklanmalıdır.
Dikkat:
Pompalama denemesi sadece ilk kullanıştan önce yapılmalıdır, daha sonra buna gerek kalmaz, aksi takdirde şişenin içeriği çabuk tükenir.
Eğer nazal dekonjestanlar aynı zamanda kullanılacaksa, buserelinden en az 30 dakika sonra uygulanmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Böbrek ve karaciğer hastalarında kullanıma ilişkin yeterli veri bulunmamaktadır.
Pediyatrik popülasyon
Çocuklarda kullanımı uygun değildir.
Geriyatrik popülasyon
Yaşlı hastalarda kullanıma ilişkin yeterli veri mevcut değildir.
• Buserelin asetata, LHRH’a veya formülündeki yardımcı maddelerin herhangi birine karşı aşırı duyarlık durumunda bu ilaç kullanılmamalıdır.
• Tümörün hormon tedavisine duyarsız olduğu saptandığında veya testisler cerrahi yolla çıkarıldıktan sonra kullanılmamalıdır.
) sırasında kullanılmamalıdır.
Tedavi başlangıcında hastalıkta alevlenme (hastanın durumunda geçici bozulma) bildirilmiştir. İnsidans değişebilirse de %10 civarındadır. Semptomlar genellikle ağrıda geçici bir artış ile sınırlı olmakla birlikte, semptomların asıl niteliği lezyonların yerine göre değişir.
Hastalıkta alevlenme durumunun önlenmesi amacıyla, tedaviye başlamadan yaklaşık 5 gün önce ek tedavi olarak bir antiandrojen uygulanması önerilmelidir.
Bu tedavi, buserelin tedavisi ile beraber 3-4 hafta sürdürülmelidir. Bu süreden sonra, testosteron seviyeleri genellikle istenilen seviyelere düşer.
Sekonder depozitlerin omurilik veya merkezi sinir sistemini etkilemesine bağlı nörolojik sekeller bildirilmiştir. Metastazı olduğu bilinen hastalarda (örn. vertebral kolonda), bir antiandrojenle bu ek tedavi tümör ve metastazlarının geçici aktivasyonundan kaynaklanan, spinal kompresyon ve paraliziye varan başlangıç komplikasyonlarının önlenmesi için zorunludur (bkz. bölüm 4.8).
Etki klinik olarak takip edilmeli ve serum prostat spesifik antijen (PSA) ve testosteron seviyesi belirlenmelidir. Tedavinin başlarında testosteron seviyesi yükselir ve sonraki 2 hafta içinde düşer, 2-4 hafta sonra, testosteron seviyesi kastrasyon seviyesine düşer.
Yayınlanmış epidemiyolojik çalışmalar, gonadotropin salıverici hormonun (GnRH) agonisti ile tedavi ile kardiyovasküler hastalık (miyokard infarktüsü, ani kardiyak ölüm ve inme gibi) riskinin artması ve diabetes mellitus arasında bir ilişkiyi göstermektedir. Bu riskler tedaviden önce ve tedavi sırasında değerlendirilmeli ve hastalar buna göre izlenmeli ve tedavi edilmelidir.
Hipertansif hastalarda, kan basıncı düzenli olarak takip edilmelidir (kan basıncı değişiklikleri riski).
QT Uzaması
Androjen deprivasyon tedavisi QT aralığının uzamasına neden olabilir. Hekimler, QT uzaması için risk faktörleri hikayesi olan hastalarda ve eş zamanlı olarak QT aralığını uzatabilecek ilaçlar kullanan hastalarda (bkz. Bölüm 4.5) SUPREFACT tedavisini başlatmadan önce potansiyel Torsades de pointes dahil fayda risk oranını değerlendirmelidir.
Testosteronun bastırılması nedeniyle, GnRH agonisti ile tedavi anemi riskini artırabilir. Hastalar bu risk için değerlendirilmeli ve buna göre tedavi edilmelidir.
LHRH (Luteinleyici Hormon Salıverici Hormon) agonistlerinin kullanımı, kemik yoğunluğunda azalmaya yol açabilir ve osteoporoz ve kemik kırığı riskinde artışa sebep olabilir (bkz. Bölüm 4.8). Bu durum özellikle osteoporoz için ek risk faktörleri taşıyan hastalarda (kronik alkol suiistimali, sigara/puro/pipo içenlerde, uzun süre antikonvülzanlarla veya kortikosteroidlerle tedavi edilen veya osteoporoz anamnezi olan) özel dikkat gerektirir. Osteopeni/osteoporoz (osteoporoza ve kemik kırığı oluşma riskinin artmasına sebep olabilen azalmış kemik yoğunluğu riski) koruyucu tedavisi süresince, özellikle osteoporoz için bilinen risk faktörlü hastalarda, kemik mineral yoğunluğunun (KMY) periyodik olarak izlenmesi ve koruyucu önlemlerin alınması tavsiye edilir.
GnRH (Gonadotropin Salıverici Hormon) agonistleri ile tedavi edilen bazı hastalarda, glukoz-toleransında değişiklik meydana gelmiştir (bkz. bölüm 4.8). Diyabetik hastalarda, kan şekeri düzeyi düzenli olarak kontrol edilmelidir (metabolik kontrolün bozulması riski).
Buserelin gibi GnRH antagonistleriyle tedavi edilen hastalarda, (ağır olabilen) depresyon riskinde artış kaydedilmiştir. Hastalar bu konuda bilgilendirilmeli, semptomların ortaya çıkması halinde gerektiği şekilde tedavi edilmelidirler. Anamnezinde depresyon olan hastalar, SUPREFACT tedavisi sırasında dikkatle izlenmeli ve gerekliyse tedavi edilmelidir (depresyonun tekrarlaması veya kötüleşmesi riski).
Testosteron düzeyleri bazal konsantrasyonun altına düşmeye başladığı zaman, klinik iyileşme görünür olmaya başlamalıdır. Eğer testosteron seviyesi 4 hafta (en geç 6 hafta) içinde terapötik aralığa ulaşmazsa, doz takviminin tam olarak takip edildiğinden emin olmak için kontrol edilmelidir. Aksine, terapötik aralıkta tam doz alan bir hasta için testosteron baskılanması görülmeyebilir. Bu durumda, alternatif tedavi düşünülmelidir.
Başlangıç tedavisinden sonra, testosteron seviyeleri 3 aylık aralıklarla izlenmelidir. Hastaların hormon tedavisine duyarlı olmayanlarında tümörler oluşacaktır. Yeterli testosteron bastırılması karşısında klinik iyileşmenin olmaması, buserelin ile yapılan tedavinin daha fazla yararı olmayacağını düşündürür.
Bu tıbbi ürün her dozunda 23 mg’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani sodyum içermediği kabul edilebilir.
SUPREFACT her dozunda 0,01 mg benzalkonyum klorür içermektedir. Bu, nefes alma zorluğu, hırıltılı solunum veya bronkospazma neden olabilir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşim ve diğer etkileşim şekilleri
• Buserelin ile tedavi sırasında, antidiyabetik ajanların etkisi azalabilir (bkz. bölüm 4.8).
• Androjen deprivasyon tedavisi QT aralığının uzamasına neden olabileceğinden, QT aralığını uzattığı bilinen ilaçlar veya sınıf IA (ör. kinidin, disopiramid) veya sınıf III (ör. amiodaron, sotalol, dofetilid, ibutilid) antiaritmik ilaçlar, metadon, moksifloksasin, antipsikotikler vb. Torsades de pointesi indükleyebilen ilaçlar ile SUPREFACT’in eş zamanlı kullanımı dikkatlice değerlendirilmelidir.
4.6. Gebelik ve laktasyon Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: X
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar /Doğum kontrolü (kontrasepsiyon)
İlacın kullanımı süresince hormonal olmayan etkili bir doğum kontrol yöntemi kullanılmalıdır.
Gebelik dönemi
SUPREFACT gebelik döneminde kontrendikedir. Bu ilaç, ilerlemiş prostat karsinomunun tedavisine yöneliktir ve gebe emziren kadınlarda kullanılmamalıdır (bkz. 4.3 Kontrendikasy onlar).
Laktasyon dönemi
Buserelin anne sütüne düşük miktarda geçer. Bebekler üzerinde olumsuz etkileri gözlenmemiş olmakla birlikte, bebeğin anne sütüyle az miktarda da olsa buserelin almasını önlemek amacıyla, SUPREFACT ile tedavi sırasında emzirmeden kaçınılması önerilir.
Üreme yeteneği / Fertilite
Buserelin, embriyotoksik veya teratojenik etkilere sahip değildir. Hayvan çalışmalarında maternal toksisite veya fetotoksik etkiler gözlenmemiştir
Bazı istenmeyen etkiler (örn. baş dönmesi), konsantrasyon ve reaksiyon kabiliyetini etkileyebilir. Bundan dolayı araç veya makinelerin kullanımı gibi bu özelliklerin önemli olduğu durumlar risk taşır.
SUPREFACT, aşağıdaki istenmeyen etkilere yol açabilir;
İstenmeyen etkilerin sıklık sıralaması aşağıdaki gibidir:
Çok yaygın (> 1/10); yaygın (> 1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (> 1/1000 ila < 1/100); seyrek (> 1/10000 ila < 1/1000); çok seyrek (< 1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor)
Bağışıklık sistemi hastalıkları:
Çok seyrek: Hipersensitivite reaksiyonları görülebilir. Ciltte kızarıklık, kaşıntı, deri döküntüleri (ürtikeri içeren) ve dispnenin eşlik ettiği alerjik astım.
Çok seyrek: Anaflaktik/Anaflaktoid şok
Anafılaktik şokla karşılaşıldığında genellikle aşağıdaki acil önlemlerin alınması önerilir:
Terleme, bulantı, siyanoz gibi ilk belirtiler ortaya çıktığında venaya uygun bir kanül yerleştirilir. Mutad olarak alınan diğer önlemlerle birlikte hasta başı aşağıya gelecek şekilde yatırılır ve solunum yollan açık tutulur.
Derhal uygulanması gereken ilaçlar:
i.v. yoldan derhal epinefrin (adrenalin) uygulanır: Piyasada mevcut 1/1000 lik epinefrin çözeltisinin 1 ml si 10 ml ye seyreltilir ve bunun önce 1 ml si (0.1 ml epinefrin) nabız ve kan basıncı kontrol edilerek yavaş şekilde zerk edilir (kalp ritim bozukluklarına dikkat!). Epinefrin enjeksiyonları gerekirse tekrarlanabilir.
Sonra i.v. yoldan glukokortikoidler, mesela 250-1000 mg metilprednisolon uygulanır. Gerekirse glukokortikoid dozları tekrarlanır.
Bunu müteakip i.v. volüm sübstitüsyonuna geçilir: Örneğin plazma genişleticiler, insan albumini, tam elektrolit çözeltisi gibi solüsyonlar kullanılır.
Diğer tedavi önlemleri: Suni solunum, oksijen inhalasyonu ve antihistaminiklerin uygulanmasıdır.
(Kist ve polipler de dahil olmak üzere) iyi huylu ve kötü huylu neoplazmalar:
Çok seyrek: Buserelini de içeren LHRH agonistleri ile tedavi süresince hipofız adenoması rapor edilmiştir.
Kan ve lenf sistemi hastalıkları:
Çok seyrek: Trombositopeni, lökopeni
Metabolizma ve beslenme hastalıkları:
Yaygın: Kilo alma veya kilo verme.
Seyrek: Susuzluk hissinde artış, iştahta değişiklik. Kan lipid düzeylerinde azalma veya yükselme.
Çok seyrek: Glukoz toleransında azalma. Bu durum diyabet hastalarında metabolik kontrolün bozulmasına neden olabilir.
Psikiyatrik hastalıklar:
Yaygın: Sinirlilik, emosyonel dengesizlik.
Seyrek: Anksiyete.
Uzun süreli kullanımda yaygın, kısa süreli kullanımda yaygın olmayan: Depresyon gelişimi veya var olan depresyonda kötüleşme.
Sinir sistemi hastalıkları:
Seyrek: Parestezi (özellikle kollarda veya bacaklarda), hafıza ve konsantrasyon problemleri. Bilinmiyor: Baş ağrısı, uyku bozuklukları, halsizlik, baş dönmesi.
Göz hastalıkları:
Seyrek: Kuru göz (kontakt lens kullananlarda gözde tahrişe neden olabilir), görme bozukluğu (ör: bulanık görüş), gözlerin arkasında basınç hissi.
Kulak ve iç kulak hastalıkları:
Seyrek: Kulak çınlaması (tinnitus), duyma bozuklukları.
Kardiyak hastalıklar:
Yaygın: Çarpıntı.
Bilinmiyor: QT uzaması (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.5).
Vasküler hastalıklar:
Seyrek: Ödem (yüzde, kollarda ve bacaklarda) ve sıcak basması.
Çok seyrek: Hipertansiyon hastalarında kan basıncı seviyelerinde bozulma.
Gastrointestinal hastalıklar:
Yaygın: Alt karın ağrısı, mide ağrısı, bulantı, kusma, diyare ve konstipasyon Hepato-bilier hastalıklar:
Seyrek: Serum karaciğer enzimi (transaminaz) düzeylerinde artış, serum bilirübininde artış. Deri ve deri altı dokusu hastalıkları:
Yaygın: Ciltte kuruma, akne, saçlarda dökülme veya artma (alopesi, hirsutizm).
Seyrek: Vücut kıllarında değişiklikler (artış ya da azalma), tırnak kırılmaları.
Kas-iskelet bozuklukları, bağdoku ve kemik hastalıkları:
Yaygın: Kas-iskelet sistemi rahatsızlığı ve ağrısı (omuz ağrısı, tutkluğu dahil). LHRH-agonistlerinin kullanımı kemik yoğunluğunda azalmayla ve osteoporozu hızlandırmayla ilişkilendirilebilir. Tedavi süresince kemiklerde kırılma riski artar.
Üreme sistemi ve meme hastalıkları:
Seyrek: Genellikle ağrısız jinekomasti (memelerde büyüme), testis atrofısi, libidoda azalma, iktidarsızlık (hastaların çoğunda hormon azalmasına bağlı).
Yukarıda sayılan istenmeyen etkilerin çoğu, doğrudan veya dolaylı olarak, buserelinin testosteronu baskılamasıyla ilişkilidir.
SUPREFACT tedavisinin başında, serum testosteron seviyelerinde genellikle, geçici bir artış gelişir ve tümörün geçici aktivasyonu ile aşağıdaki reaksiyonlara yol açabilir:
- Kemik metastazı olan hastalarda kemik ağrılarının ortaya çıkması veya ağırlaşması,
- Tümör basısına bağlı olarak bacaklarda kas güçsüzlüğü gibi nörolojik hasarın işaretleri,
- Miksiyon bozuklukları, hidronefroz veya lenfostaz,
- Pulmoner emboli ile tromboz.
Buserelin tedavisinin başlangıcında ilave bir antiandrojen kullanıldığında, bu reaksiyonlar büyük ölçüde önlenebilir (bkz. bölüm 4.4).
Ancak ilave bir antiandrojen kullanıldığında bile, bazı hastalarda, genel iyilik durumunda bozulmalar ve tümör ağrılarında hafif ancak geçici artış görülebilir.
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin reaksiyonlar:
Bilinmiyor: Nazal ve farengeal kavite mukozasının iritasyonu; bu burun kanamasına, boğuk sesliliğe veya koku ve tat bozukluklarına yol açabilir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi’ne (TÜFAM) bildirmeleri gerekmektedir, (www.titck.gov.tr: e-posta: tufam@titck.gov.tr: tel: O 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
Belirtiler: Asteni, baş ağrısı, sinirlilik, sıcak basması, baş dönmesi, bulantı, abdominal ağrı, bacaklarda ödem gibi belirti ve semptomlar ve mastodini.
Tedavi: Semptomatik olmalıdır.